• Sonuç bulunamadı

Doğum sonu birinci ve dördüncü aylarda maternal bağlanmanın postpartum depresyon ile ilişkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Doğum sonu birinci ve dördüncü aylarda maternal bağlanmanın postpartum depresyon ile ilişkisi"

Copied!
82
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

HEMġĠRELĠK ANABĠLĠM DALI

DOĞUM SONU BĠRĠNCĠ VE DÖRDÜNCÜ AYLARDA

MATERNAL BAĞLANMANIN POSTPARTUM DEPRESYON

ĠLE ĠLĠġKĠSĠ

Ġbrahim KARABULUT

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

HEMġĠRELĠK ANABĠLĠM DALI

DanıĢman

Doç. Dr. Emel EGE

(2)
(3)

ÖNSÖZ

Tez çalıĢmam süresince araĢtırmanın her aĢamasında desteği ve katkıları bulunan Sayın Doç. Dr. Emel EGE‟ ye, veri toplama aĢamasında Çumra Sağlık Grup BaĢkanlığı bölgesinde bulunan 01 ve 02 nolu Sağlık Ocağında görev yapan hekim arkadaĢlarıma ve meslektaĢlarıma, çalıĢmamamın her aĢamasında desteğini hissettiren aziz dostum Ramazan‟a, beni yetiĢtiren, destekleyici, özverili, duyarlı olan babama, anneme ve ablama, her zaman anlayıĢlı, pozitif, güler yüzlü olan, en kıymetlim eĢim ġerife ġEN KARABULUT‟ a her zaman beni motive eden biricik kızlarım Hatice Dilem ve Yağmur Berra‟ ya sonsuz teĢekkürlerimi sunarım.

(4)

iii ĠÇĠNDEKĠLER ONAY SAYFASI

...

ÖNSÖZ ... ii ĠÇĠNDEKĠLER ... iii SĠMGELER VE KISALTMALAR ... v ÇĠZELGE LĠSTESĠ ... vi 1. GĠRĠġ ... 1 1.1. Genel Bilgiler ... 3 1.2. Maternal Bağlanma ... 3

1.2.1. Maternal Bağlanmanın Özellikleri ... 6

1.2.2. Maternal Bağlanmaya Etki Eden Faktörler ... 6

1.2.3. HemĢirelik YaklaĢımı... 8

1.3. Postpartum Depresyon ... 10

1.3.1. Etiyoloji ve Risk Faktörleri ... 10

1.3.2. Postpartum Depresyonun Epidemiyoloji ... 11

1.3.3. Postpartum Depresyonda HemĢirelik YaklaĢımı ... 11

Postpartum depresyonda hemĢirelik tanıları ... 12

1.4. Maternal Bağlanmanın Postpartum Depresyon Belirtilerine Etkisi ... 13

1.5. Maternal Bağlanma ve Postpartum Depresyon Arasındaki ĠliĢki ... 14

2. GEREÇ VE YÖNTEM ... 15

2.1. AraĢtırmanın Tipi ... 15

2.2. AraĢtırmanın Yapıldığı Yer ve Özellikleri ... 15

2.3. AraĢtırmanın Evreni ... 15

2.4. AraĢtırmanın Örnek Seçimi ... 15

2.5. AraĢtırmaya Alınma-Alınmama Kriterleri ... 16

2.5.1. AraĢtırmaya Alınma Kriterleri ... 16

2.5.2. AraĢtırmaya Alınmama Kriterleri ... 16

2.6. Veri Toplama Tekniği ve Araçları ... 17

2.6.1. Veri Toplama Araçları ... 17

Annelerin sosyo-demografik özelliklerini, obstetrik özelliklerini ve anne-bebek bağlılığını inceleyen anket formu ... 17

(5)

Edinburgh doğum sonrası depresyon ölçeği (EPDS) ... 19

2.7. Verilerin Toplanması ... 19

2.8. AraĢtırmanın DeğiĢkenleri ... 20

2.9. AraĢtırmanın Etik Boyutu ... 20

2.10. AraĢtırmanın Sınırlılıkları ... 20

2.11. AraĢtırma Soruları ... 21

2.12. AraĢtırmanın Varsayımları ... 21

2.13. Verilerin Ġstatistiksel Değerlendirilmesi ... 21

3. BULGULAR ... 23

3.1. AraĢtırma Grubundaki Annelerin Tanıtıcı Özelliklerine ĠliĢkin Bulgular .... 23

3.2. Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Ölçeği Ġle ĠliĢkili Bulguların KarĢılaĢtırılması ... 30

4. TARTIġMA ... 36

4.1. Annelerin ve Babaların Tanımlayıcı Özelliklerinin TartıĢılması ... 37

4.2. Annelerin Doğum Sonu Depresyon Puan Ortalamaları ile ĠliĢkili Bulguların TartıĢılması ... 40 5. SONUÇ VE ÖNERĠLER ... 49 5.1. Sonuçlar ... 49 5.2. Öneriler ... 52 6. ÖZET ... 54 7. SUMMARY ... 55 8. KAYNAKLAR ... 56 9. EKLER ... 63

9.1 EK-A Anket Formu ... 63

9.2 EK-B Maternal Bağlanma Ölçeği (MAI) ... 67

9.3 EK- C Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Ölçeği ... 69

(6)

v

SĠMGELER VE KISALTMALAR

PPD : Postpartum Depresyon

MAI : Maternal Attachment Inventory

MBÖ : Maternal Bağlanma Ölçeği

APA : American Psychological Association

DSÖ/WHO : Dünya Sağlık Örgütü / World Health Organization

RDS : Respiratuar Distres Sendromu

EPDS : Edinburgh Postpartum Depresion Scale

NTP : Neonatal Tarama Programı

SPSS : Statistical Package for Social Sciences

(7)

ÇĠZELGE LĠSTESĠ

Çizelge 3.1. Annelerin Tanımlayıcı Özellikleri ... 24

Çizelge 3.2. Babaların Tanımlayıcı Özellikleri ... 25

Çizelge 3.3. Annelerin Doğurganlık Özellikleri ... 26

Çizelge 3.4. Annelerin Bebek Bakımına Yönelik Özellikleri ... 27

Çizelge 3.5. Annelerin Maternal Bağlanma Ölçeği ve Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Ölçeği Puan Ortalamaları ... 29

Çizelge 3.6. Annelerin Birinci ve Dördüncü Ay Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Semptomlarına Göre Dağılımı ... 29

Çizelge 3.7. Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Ölçeği Puan Ortalamalarının Anneye ĠliĢkin Özelliklerine Göre Dağılımı ... 30

Çizelge 3.8. Annelerin Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Ölçeği Puan Ortalamalarının Babaya Ait Özelliklere Göre Dağılımı ... 31

Çizelge 3.9. Annelerin Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Ölçeği Puan Ortalamalarının Gebelik ve Doğum Sonu Dönem Özelliklerine Göre Dağılımı ... 32

Çizelge 3.10. Annelerin Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Ölçeği Puan Ortalamalarının Bebek Bakımına Yönelik Özelliklerine Göre Dağılımı .. 33

Çizelge 3.11. Annelerin EPDS Puan Ortalamalarına Göre Bazı Tanımlayıcı Özelliklerin Korelasyon Analizi ile Değerlendirilmesi ... 34

Çizelge 3.12. Maternal Bağlanma Ölçeği ile Edinburgh Postpartum Depresyon Ölçeği Birinci Ay ve Dördüncü Ay Korelâsyon Analizi ... 35

(8)

1

1. GĠRĠġ

Çocuğun doğumuyla birlikte ilk karsılaĢtığı ve ilk sosyal iliĢkilerini kurduğu toplumsal kurum ailesidir. Aile çocuğun beslenme, bakım, korunma ve sevilme ihtiyaçlarını karĢılamasının yanı sıra, çocuğun büyümesi, geliĢimi ve davranıĢları açısından da yönlendirerek toplumsal bir birey haline gelmesine yardımcı olmaktadır. Bu nedenle yapı olarak ailenin ve aile içindeki iliĢkilerin çocuklar üzerinde çok önemli etkileri bulunmaktadır. Ayrıca doğum sonrası dönemde anne-bebek bağlanmasının sağlıklı kurulması; çocuğun büyümesi, geliĢmesi, sosyalleĢmesi açısından çok önemlidir (Altuhul 1991).

Bağlanma, tanıĢma evresiyle baĢlayan ve bağlanmanın geliĢimiyle sonuçlanan karĢılıklı etkileĢimin yaĢandığı bir süreçtir (Kavlak ve ġirin 2007). Bebekle onu büyüten kiĢi arasında kurulan güçlü ve duygusal bir bağ olarak tanımlanan bağlanma; en saf, en karĢılıksız ve en derin hali ile bebek ile anne arasında oluĢmaktadır. Bağlanma, sadece bir sevgi bağı değil aynı zamanda çocuğun fiziksel ve duygusal geliĢimini Ģekillendiren ve hayatı boyunca yakın iliĢkilerini yönlendiren yaĢamsal bir bağdır (Ard 2000, Sümer 2002, Kavlak ve ġirin 2007).

Maternal bağlılığın oluĢmasında kritik bir dönemin varlığı ileri sürülmektedir ki bu da doğumdan hemen sonraki dönemdir. Bu dönemde bebeklerini kucaklarına alıp seven annelerin, çocuklarına daha kuvvetli bağlarla bağlandıkları belirlenmiĢtir (Ard 2000, Davaslıgil 2001, Çoban ve Saruhan 2005). Doğum öncesi dönemde anne-bebek bağlılığının doğum sonrası dönemde gerçekleĢen anne- anne-bebek arasındaki iliĢkiyi pozitif yönde etkilediği ve pozitif doğum öncesi bağlılığın ise bebeğin sağlıklı fiziksel ve zihinsel geliĢimi için zorunlu olduğu söylenmektedir (Ard 2000, Üstünöz ve Ġnanç 2001). Anne-bebek iliĢkisinin geliĢmesi ve anne bebek bağlanmasının oluĢmasında; gebeliğin planlanması, gebeliğin istenmesi, annenin güven duygusu, ailenin sosyoekonomik ve kültürel durumu, eĢ iliĢkileri, eĢ desteği, kadının ailesiyle ve sosyal çevresiyle olan iliĢkileri, doğum Ģekli, ilk günlerde yaĢanan anksiyete, anne ve bebeğin sağlık durumu, çocuk bakımı konusunda annenin bilgili olması gibi faktörlerin etkili olduğu belirtilmektedir (Balcı ve SavaĢer 1998).

(9)

Gebelik süresince aileler “hayali yada ideal” bir bebek imajı geliĢtirirler. Doğum ile birlikte hayali bebek, gerçek bebek olur. Hayallerdeki bebeğin gerçek bebeğe açık bir Ģekilde benzemesi maternal sevgiyle bağlanmayı olumlu etkileyen faktörlerden biri olarak görülmektedir (Kavlak ve ġirin 2007).

Postpartum dönem (Doğum sonrası dönem); yenidoğanın aile sistemiyle bütünleĢtiği, kadının emosyonel, fiziksel ve sosyal adaptasyonunun olduğu, dördüncü trimester olarak da adlandırılabilen bir dönemdir. Aynı zamanda kadının bebeğin doğmasıyla annelik rolünü takındığı, yeni role uyumun sağlandığı ve aile üyeleriyle iliĢkilerin yeniden tanımlandığı özel bir dönem olup birçok kadın tarafından pozitif olarak yaĢanan geliĢimsel bir kriz dönemidir. Bu dönemde anne fiziksel durumunun eski haline dönmesi, bebeğin bakımıyla ilgili beceri ve güven geliĢtirme, bebeği ile iletiĢim kurmayı baĢarma, yeni bir birey olan bebeğin aileye katılımı sonucu değiĢen aile yapısı ve yaĢam tarzına uyum sağlama gibi geliĢimsel ve fiziksel sorumlulukları baĢarmak durumundadır (Swort ve Watt 2005, Özdemir ve ark 2008).

Doğum sonrası dönemde, anne ile çocuk arasında kurulan iliĢki annenin doğum sonrası depresyonla ve ailenin çeĢitli güçlüklerle baĢ edebilmesine yardımcı olmaktadır. Anne ile çocuk arasında kurulan iliĢkiyi, annenin bebek bakımı ve ebeveynlik rolünü öğrenmesini desteklemektedir (Aydemir 2007). Postpartum depresyon (PPD) anne, bebek ve aile üzerindeki olumsuz etkileri düĢünüldüğünde, göz ardı edilmemesi gereken önemli bir ruh sağlığı sorunudur. Anne-bebek etkileĢimi erken dönemde baĢlatılmalı ve etkin sağaltım giriĢimleri ile Postpartum depresyonun geliĢimi engellenmelidir (Gülseren 1999).

Anne-bebek iliĢkisinin postpartum dönemde sağlıklı bir Ģekilde kurulmasının postpartum depresyon geliĢmesini önleyebileceği ve bebek büyümesini olumlu yönde etkileyebileceği düĢünülmektedir. Aile ve gelecek kuĢaklar üzerindeki eksikliğinin olumsuz etkileri düĢünüldüğünde anne-bebek arasındaki iliĢki; anne ve bebek açısından ihmal edilmemesi gereken sağlık sorunlarının nedeni yada önleyicisi olarak görülmektedir. Özellikle maternal bağlılığın önceden düĢünülenin aksine annedeki PPD bulgularını azaltacağı ve bebeğin büyümesine etkisinin anlaĢılması araĢtırmacıların dikkatini bu alana yönelmesine neden olmuĢtur. Bu çalıĢma, doğum

(10)

3 sonrası ilk dört aylık dönemde maternal bağlanmanın postpartum depresyon semptomlarına etkisini değerlendirmek amacıyla yapılmıĢtır.

1.1. Genel Bilgiler

ÇalıĢmanın bu bölümünde; maternal bağlanma, postpartum depresyon ve maternal bağlanma ile postpartum depresyon arasındaki iliĢki teorik olarak incelenmiĢtir.

1.2. Maternal Bağlanma

Bağlanma kuramı, insanların kendileri için önemli olan diğer kiĢilerle güçlü duygusal bağlar kurma eğiliminin nedenlerini açıklayan bir yaklaĢım olup duygusal bağ kurma eğilimi ve gereksinimi bebeklerin yaĢamlarını sürdürebilmeleri için gerekli ve geliĢimsel açıdan iĢlevsel olan bağlanma sistemini ifade etmektedir (Kavlak ve ġirin 2009). Bebeklik döneminde duygusal geliĢimin sağlıklı olabilmesinde anne ve baba büyük önem taĢımaktadır. Doğumu takip eden ilk üç yılda ortaya çıkan birçok psikopatolojinin kaynağı, bebeğin birincil bakıcısı ile olan iliĢkisinin niteliği ile yakından iliĢkilidir. Ortaya çıkan çoğu patoloji, bu iliĢkinin ele alınmasını gerektirmekte ve klinik açıdan tedavinin temelini oluĢturmaktadır (Soysal ve ark 2000). Bu dönemde geliĢen kiĢiliğin anne ve baba ile iliĢkisine iliĢkin pek çok kuram öne sürülmüĢ olup özellikle Oedipus Kompleksi (Afroz 2009) ve Elektra kompleksi bu alanda en önemli bağlanmayı açıklayan kuramlardır. Sigmund Freud‟un ortaya koyduğu Oedipus Kompleksi‟ne göre odipal dönemde erkek çocuklar babalarını kendilerine rakip görüp annelerini daha yakın görürken benzer Ģekilde kız çocukları da annelerini kendilerine rakip görüp babalarını kendilerine yakın görmektedir. Öte yandan, ataerkil bir yaklaĢımla daha sonra Oedipus Kompleksi erkeklere yakıĢtırılırken kız çocuklarında ise bu kompleks Elektra Kompleksi olarak nitelendirilmiĢtir. Anne ve baba ile çocuk arasındaki bu iliĢkinin ilk dönemlerinde ise çocuğun cinsiyetine bakılmaksızın anne ile kurulan bağlanma, maternal bağlanma olarak nitelendirilebilir. Bağlanma kuramı, insanların kendileri için önemli olan diğer kiĢilerle güçlü duygusal bağlar kurma eğiliminin nedenlerini açıklayan bir yaklaĢımdır (Solmaz 2002). Duygusal bağ kurma eğilimi ve gereksinimi bebeklerin yaĢamlarını sürdürebilmeleri için gerekli ve geliĢimsel açıdan

(11)

iĢlevsel olan bağlanma sistemini ifade eder. Bağlanma sistemi bebeklerin onlara bakan kiĢi veya kiĢilerle fiziksel yakınlığını güçlü tutarak hem bebeklerin çevreden gelebilecek tehlikelere karĢı korunmasını hem de onlara çevreyi keĢfetmeleri için gerekli koĢulları sağlar. Bu nedenle çocuğa temel bakım veren ile yakınlığın korunması, bağlanma sistemi içindeki en temel hedeftir ve bu sayede bebeklere güven içinde geliĢebilecekleri bir alan sağlar (Solmaz 2002). Anne ve bebek arasındaki bağlanma genellikle tanıĢma, sahiplenme ve bağlanma evresi olarak üç aĢamada incelenebilir (Cimete 1992). Bu üç evreye ek olarak annenin doğum öncesinde kendini anneliğe hazırladığı “Hazırlık” döneminin de eklenmesi doğru bir yaklaĢım Ģeklidir. Bu aĢamalar Ģu Ģekilde özetlenebilir;

a) Hazırlık Evresi

Doğum öncesi dönemde fetüs, annenin duygulanımlarına yanıt verebilmektedir. Yirmi altıncı haftada fetüsün algılama, tepki gösterebilme ve iĢittiği bilgileri yakalama yeteneklerinin olduğu bildirilmektedir (Kaplan ve ark 1994, Altuğ ve Özkan 1996). Bu durumda doğum öncesi dönemde, annenin bedeninde meydana gelen değiĢiklikleri benimsemesi, olumlu duygularını henüz doğmamıĢ olan bebeğine aktarabilmesi bağlanmanın doğum öncesini oluĢturmaktadır. Bu dönemde annenin bebek ve doğumla ilgili konularda bilgilendirilmesi, doğum stresinin azaltılması ve annenin doğum ve sonrasına iliĢkin olarak hazırlıklarının yapılması gerekir (Bell ve ark 1998).

b) TanıĢma Evresi

TanıĢma evresi aynı zamanda bağlanmanın ilk evresi olarak, tüm insan iliĢkilerinde temeldir. Bu evre doğumdan sonraki ilk 48 saati kapsar. Bu evrede zamanın büyük çoğunluğu karĢılıklı bakıĢma ile geçer. Anne-baba bebeğiyle, bebek de anne-babasıyla göz göze temas kurmaya çalıĢır. Anne-babalar bebeklerine sistematik olarak dokunarak bebeklerini keĢfetmeye çalıĢırlar. Bu evrede anne-babalar, bebekleri hakkında genel duygu ve düĢüncelerini geliĢtirirler (Cimete 1992, Kavlak ve ġirin 2007, Alan 2011).

(12)

5

c) Sahiplenme Evresi

Sahiplenme evresi, doğum sonrası üçüncü günde baĢlayan altı haftaya kadar süren zaman dilimini kapsar. Anne ve babalık rolünün benimsendiği sahiplenme evresinde, bebeğe ismiyle ya da cinsiyetiyle hitap edilir. Aileler bebekleri ile yakınlık kurar, sözel ve sözel olmayan, genel pozitif duygular karĢılıklı olarak yansıtılır (Cimete 1992). Ebeveynler bu evrede bebeğin temel gereksinimlerine verdiği yanıtları öğrenir ve zaman içinde doğru olarak yorumlarlar. KarĢılıklı iliĢki ve uyumun baĢarılması ile dayanıklı bağların geliĢmesi sağlanır (Cimete 1992, Kavlak ve ġirin 2007, Alan 2011).

d) Bağlanma Evresi

Bağlanma evresi, doğumdan sonraki iki-dört haftayı kapsar. Bu evrede ebeveyn ve bebek arasında karĢılıklı iliĢki ve uyum daha belirgindir. Ebeveyn, bebeklerinin bakımında daha yeterli hale gelmiĢ; bebekle aralarında sevgi ve derin bağlanma duygusu tamamen oluĢmuĢtur (Cimete 1992, Kavlak ve ġirin 2007, Alan 2011).

Maternal bağlanma, anne ile bebek arasında doyurucu ve zevk verici etkileĢim sonucunda annenin bebeğine geliĢtirdiği sevgi bağının oluĢum sürecidir (ĠĢler 2007). Maternal bağlanma doğumdan hemen önce baĢlayan, daha sonraki dönemlerde de devam eden bir süreçtir (ÇalıĢır ve ark 2009). Bu süreçte anne ile bebek arasındaki bağlanmanın geliĢimi Ģekillenir. Anne bebek bağlanmasının geliĢtirilmesinde dokunma ve göz teması kurmanın en kolay ve en doğal yollarından biri masaj olup dokunma ve masaj, bebeğin vücut temasını sürdürerek bebekte güven duygusunu güçlendirmenin ve annenin bağlanma davranıĢını geliĢtirmenin yanı sıra emzirme baĢarısını da destekler (Matthiesen ve ark 2001). Dolayısıyla masaj, maternal bağlılığın sağlanmasında ve geliĢiminde önemli bir yer tutar.

(13)

1.2.1. Maternal Bağlanmanın Özellikleri

Anne çocuğun arasındaki iliĢki, annenin ilk saat ve günlerden baĢlayarak çocuğun ilk bakıcısı, ilk koruyucusu, ilk iliĢki kurduğu, ilk güvendiği ve sevgi aldığı kiĢi olması nedeniyle oldukça önemlidir. Bebek çevreyi ve kendini, annesinin veya baĢka birisi olması durumunda o kiĢinin yardımı ile tanır. Bebeğin yaĢamının ilk aylarında dıĢ dünya ile iliĢkisi annesiyle sınırlıdır. Anne, çocuk için bir takım deneyimler oluĢturur (Çakır 2009). Bu deneyimler içinde çocuk, gereksinimlerini karĢılamayı, gerilimlerini yatıĢtırmayı, içinde yer aldığı çeĢitli durumlardan bir anlam elde etmeyi öğrenir. Anne ile çocuk arasında kurulan sağlıklı iletiĢim, çocuğun sağlıklı bir kiĢilik geliĢtirmesini sağlar ve baĢkaları ile olumlu iliĢkiler kurması için temel oluĢturur. Bu yüzden insanın doğduğu andan itibaren ilk yakınlık hissettiği kiĢinin anne olması ve bütün bir yaĢamını etkileyecek duygusal, davranıĢsal ve biliĢsel yetilerinin geliĢeceği süreç olması nedeniyle anne-bebek iliĢkisi çok önemlidir (Akkoca 2009).

1.2.2. Maternal Bağlanmaya Etki Eden Faktörler

Doğum öncesi dönemde fetüs, annenin duygulanımlarına yanıt verebildiğinden anne ve bebek arasındaki etkileĢim, dolayısıyla maternal bağlanmaya etki eden faktörler, bu dönemden itibaren dikkate alınır (Alan 2011). Mercer‟e (1994) göre maternal bağlanma hamilelik boyunca baĢlar ve bebeğin doğumuyla devam eder. Gebeliğin planlı ve istenen bir gebelik olması, anne ve bebeğin iliĢkisinde ilk kuraldır.

Maternal bağlanma, anne ve bebeği arasında geliĢen ve zaman içerisinde süreklilik gösteren eĢsiz, Ģefkat dolu bir sevgi iliĢkisidir. Maternal bağlanma sonucunda bebekte güven duygusu geliĢir. Bu iliĢki çocuğun fiziksel, psikolojik ve entelektüel geliĢimini derin bir Ģekilde etkiler (Muller 1996). Bu etkiler bireyin ileriki yaĢamında da etkisini gösterirken bir anlamda ileriki dönemde çocuğun annelik görevini de etkileyecektir. Diğer bir ifade ile maternal bağlanmaya etki eden faktörleri bir önceki maternal bağlanmaya bağlamak mümkündür (Akkoca 2009).

(14)

7 Maternal bağlanmaya etki eden faktörler genellikle anne ve bebek arasındaki iliĢkinin özelliklerine göre Ģekillenmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde maternal bağlanmanın en önemli özellikleri; yakınlık, karĢılıklı olma ve bağlanma olarak tanımlanmaktadır. Anne-bebek etkileĢimi; annenin bebeğin ihtiyaçlarını karĢıladığı, cevap verdiği ve davranıĢlarına uyduğu ve bebeğin iĢaretlerini tanıyarak öğrendiği karĢılıklı bir süreç olarak nitelendirilmektedir (Johnson 2008).

Maternal bağlılığı etkileyen etmenlerin diğer bir kaynağı da anne sevgisidir. Anne sevgisi, bebeğin korunması, bakımı için ve annelik davranıĢları için en güçlü motivasyon kaynaklarından biridir. Fiziksel sağlık için proteinler ve vitaminlerin gerekli olduğu kadar, mental sağlık içinde anne sevgisinin bebek ve çocuklar üzerinde önemli etkisi olduğu ifade edilmektedir. Bebeği ile etkileĢime giren bir annenin sevgisinin miktarı, anne-bebek iliĢkisi ve anne bebek bağlanmasının kalitesi üzerinde önemli derecede etkiye sahiptir (Noriuchi ve ark 2008). Bu nedenle anne sevgisi, anne ile çocuk arasındaki maternal bağlılığı etkileyen en önemli etkenlerden birisidir.

Anne ve bebek bağlanmasının oluĢmasında; gebeliğin planlanması, gebeliğin istenmesi, annenin güven duygusu, ailenin sosyoekonomik ve kültürel durumu, eĢ iliĢkileri, eĢ desteği, kadının ailesiyle ve sosyal çevresiyle olan iliĢkileri, doğum süreci, zamanı, doğumun Ģekli, ilk günlerde yaĢanan anksiyete, anne ve bebeğin sağlık durumu, bebekte herhangi bir anomali olması durumu, çocuk bakımı konusunda annenin yaĢı, bilgili olması, annenin çocukluğunda kendi annesiyle yaĢadığı bağlanma iliĢkileri gibi faktörlerin etkili olduğu belirtilmektedir (Steele ve ark 2000). Maternal bağlanmanın genellikle doğum sonrası ilk günlerde annenin bebeğine gösterdiği davranıĢların ölçümü veya gözlenmesi yoluyla yapılmaya çalıĢılması nedeniyle doğum sonrası annenin kendi doğal çevresinden farklı bir ortam olan hastane ortamında olması, ayrıca annelerin doğum sonrası dönemde ağrı, yorgunluk, uykusuzluk gibi problemler yaĢaması gösterdiği maternal davranıĢları etkileyen durumlar olarak kabul edilmektedir (Muller 1994, Kavlak ve ġirin 2009). Bu dönemde ölçülen maternal davranıĢlar yorgunluk, ağrı ya da kültürel farklılıkların bir ön belirleyicisi olarak kullanılabileceği gibi anne olmayan kiĢilerin de bebeklerle ilk karĢılaĢtıklarında maternal davranıĢlara benzer davranıĢlar gösterdiği

(15)

bilinmektedir. Maternal bağlanma davranıĢları zaman içinde tekrar etmiyorsa bunun maternal içsel çalıĢmayı veya maternal duyguları göstermediği konusunda uyarıda bulunulmaktadır (Muller 1994, Kavlak ve ġirin 2009).

1.2.3. HemĢirelik YaklaĢımı

Maternal bağlılık konusunda hemĢirelik yaklaĢımı, doğum öncesi dönemde baĢlar. Bu dönemde annenin doğuma ve bebeğe hazırlanması büyük önem taĢımaktadır. Bunun yanında özellikle ilk doğumlarda, annenin gerek doğum esnasında gerekse doğumdan sonraki dönemde yaĢanacaklara iliĢkin bilgilendirilmesi gerekir (Kavlak ve ġirin 2007). Bu dönemde verilecek bilgilendirme çalıĢmaları hem annenin bilinmezlik endiĢesini giderecek hem de kendisini doğum ve sonrası için daha hazır hissedecektir.

Maternal bağlılıkta baĢarılı ve iyi bir hemĢirelik yaklaĢımı için öncelikle bağlanmayı etkileyen ekonomik, sosyal ve kültürel etmenlerin iyi bir Ģekilde belirlenmesi gerekir (Huth-Bocks ve ark 2004). Bilindiği gibi bağlanmayı etkileyen faktörlerden biri bebeklerin aĢırı ağlaması ya da kolik olmasıdır. Bu nedenle aileye kolikli bebeklerin ağlama süreçleri hakkında bilgi verilmeli böylece ailede oluĢabilecek stres, endiĢe, öfke, yetersizlik gibi durumların önlenmesi sağlanmalıdır. Bunun yanında bebeklerin ağlamalarına erken yanıt verilmesi ve aĢırı uyaranlardan kaçınması gerektiği anlatılmalıdır (Wilson ve Winkestein 1999). Ailelere bebeklerinde kolik sancısı olduğunda uygulayabileceği yöntemler anlatılmalı, içlerinden bebeğine uygun yöntemi seçmelerine yardım edilmelidir.

Maternal bağlanmadaki hemĢirelik yaklaĢımlarının büyükçe bir kısmı, doğum sonu dönemi ilgilendirmektedir. Doğum sonu dönemdeki sağlık bakımı annelerin fizyolojik, psikolojik ve sosyal gereksinimlerinin karĢılanmasını kapsamakta olup annelerin ilk günlerden itibaren kendilerini rahat hissetmeleri, kendi ve bebek bakımlarına aktif olarak katılmaları ve bakımlarını sürdürmede baĢarılı olmaları, fiziksel ve ruhsal sağlıkları üzerinde olumlu etki yaratır (Kara ve ark 2001). Bunun yanında annenin kendisine bir yardımcı ve yakın birisinin varlığını hissetmesi, hamilelik dönemindeki stresin giderilmesinde de etkilidir (Mercer ve Ferketich

(16)

9 1994). Bu nedenle ebe ve hemĢireler annelerin postpartum dönemdeki bakım gereksinimlerini değerlendirmeli, bu konuda gerekli bakım ve desteği sağlayarak annelik rolüne uyumlarını kolaylaĢtırmalı ve postpartum dönemdeki sorunların azalmasına yardımcı olmalıdır. Bunun sağlanması için ebe ve hemĢireler doğumdan sonra uygun bir ölçme aracı kullanmalı, ebeveynin bebeğine karĢı gösterdiği davranıĢların düzeyini ve destek gereksinimini belirleyebilir, uygun ve nitelikli bakımı planlayabilir ve uygulayabilir (Beydağ 2007). Bu nedenle özellikle doğum sonrası maternal bağlanmada bilinçli bir Ģekilde verilen hemĢirelik hizmetinin büyük önemi vardır.

Maternal bağlılığın ilerleyen aĢamalarında, anne ve bebek arasındaki iletiĢim daha da artacaktır. Özellikle artan bu etkileĢimlerden anne-baba-bebek arasındaki oyunlar, karĢılıklı etkileĢimde büyük önem taĢımakta olup masaj ise bebeği hissetmek ve ona dokunmak için en uygun yoldur. Masaj, bebeğin en çok gereksinim duyduğu zamanda verildiğinde bebek bunu çok kolay kabullenir. Masaj düzenli uygulandığında doğumda yeterince geliĢmemiĢ olan dolaĢım, sindirim ve boĢaltım sistemleri gibi yaĢamsal mekanizmaları da güçlendirir (Gürol 2010). Masaj, kas koordinasyonunu kuvvetlendirmenin yanı sıra bebeğin fiziksel ve ruhsal geliĢimine de olumlu katkıda bulunur. Erken dönemde anne-baba-bebek arasında temel güven duygusunun oluĢturulması, bebeğin ileri ki yaĢamında da sağlıklı bir kiĢilik geliĢtirmesine yardımcı olmaktadır (Koo ve Moon 1998). Dolayısıyla anne ve bebek arasındaki oyunların, ya da annenin bebeğe uygulayacağı masajın da iyi bir Ģekilde takip edilmesi ve doğru uygulamaların anneye izah edilmesi, maternal bağlılıkta hemĢirelik yaklaĢımlarından birisidir.

Bebek masajı, bebek geliĢimini destekleyen basit, ucuz, etkili bir teknik olup anne-babaların bunu bebeklerine bağımsızca uygulayabilmelerine imkân sağladığı için birçok ailenin giderek ilgi duymaya baĢladığı yeni bir uygulama olarak anılmaktadır. Yine de çoğu anne-baba bebeklerini kolayca incitebileceklerini düĢündükleri için bebeklerine uyarıda bulunarak yanıt alabileceklerini bilmezler. Oysa insanoğlunun doğduğunda iletiĢim kurabilmek için kullanabileceği en geliĢmiĢ duyusu, "dokunma" duyusudur. Bebek kucağa alındığında, dokunulduğunda, okĢandığında bu duyu aracılığıyla çevresi ile iliĢki kurar ve çevresini tanır böylece

(17)

psiko-sosyal geliĢmesi de olumlu yönde etkilenir (Koo ve Moon 1998, Mathiesen ve ark 2001).

1.3. Postpartum Depresyon

Postpartum depresyon (PPD) klasik depresyondan ayrı özel bir bozukluk ve “atipik depresyon” Ģeklinde tanımlanmaktadır (APA 2000, Eren 2007). Tanımlar arasında farklılık olsa da postpartum depresyon genel olarak; gebelik sonrası geliĢen ve annenin kendini izole hissetmesi, yalnızlık duygusuna kapılması ve bununla beraber geliĢen süreci ifade etmektedir. Sürecin özellikleri itibariyle bireylerin gerek iĢ, gerekse sosyal yaĢamını ve sosyal bağlarını da etkileyen bir süreç olduğundan, özellikle doğum sonrası dönemde hemĢirelik uygulamaları ve annenin, eĢin ve aile çevresinin de bilinçlenmesini gerekli kılan ciddi bir olgudur (Karamustafalıoğlu ve Tomruk 2000).

1.3.1. Etiyoloji ve Risk Faktörleri

Postpartum depresyon Amerikan Psikiyatri Derneği (APA) tarafından, doğumdan sonraki dört hafta içinde ortaya çıkan, non-psikotik major depresyon olarak tarif edilmiĢtir (APA 2000). Postpartum depresyondaki kadın sıklıkla ağlama, uykusuzluk, dikkat eksikliği, kendini değersiz hissetme veya kiĢisel görünümüne dikkat etmeme gibi davranıĢlar gösterebilir (APA 2000, Beck 2001, Ayvaz 2006). Bu davranıĢ değiĢikliğini literatürde kimi çalıĢmalar hormonal değiĢikliğe bağlarken bazı çalıĢmalarda ise nonspesifik stresörlere bağlanmaktadır (Gereklioğlu ve ark 2007). Zira annelik sürecine giren kadın, normal sürecin dıĢında spesifik olmayan bir stres altına girmekte ve bu süreç bireyin yaĢamını olumsuz etkileyebilecek derecede bir stres taĢımaktadır. Doğum sonu depresyonunu hormonal değiĢimler, evlilik durumu, yaĢ, çocuk sayısı, obstetrik komplikasyonlar, kiĢilik, prenatal dönemde yaĢanan anksiyete ya da depresyon, yaĢam stresi, sosyal desteğin yoksunluğu, postpartum hüzün, anneliği istememe, çocuk bakımının yarattığı stres, annelik rolüne adapte olamama gibi durumlar etkiler (Bahiri ve Spielvogel 1999, APA 2000, Kara ve ark 2001, Chandran ve ark 2002, Tezel 2006, AktaĢ 2008, Efe ve ark 2009).

(18)

11 Sosyo-demografik özellikler ve ekolojik çevrenin yanında, postpartum depresyon için pek çok risk faktörü tanımlanmıĢtır. Birden fazla çocuğa sahip olma, geçirilmiĢ depresyon anamnezi, sigara kullanımı, düĢük gelir, düĢük eğitim seviyesi, evlilik durumu, doğum Ģekli, emzirme gibi pek çok etken hakkında çeĢitli çalıĢmalar yapılmıĢ ve tüm bu çalıĢmaların sonucunda farklı etiyolojik faktörler suçlanmıĢtır (Eren 2007). Öte yandan stres faktörlerinin nonspesifik olmasına göre her bir etiyolojik faktörün farklı anne olan bireylerde farklı etki göstereceği de açıktır. Burada temel faktör, doğum yapan bireylerin bilgi düzeyi ve doğum sonrasına yeterince hazırlanmıĢ olup olmadığıdır. AraĢtırma sonuçlarına göre doğum sonrası dönem için yeterli bilgi sahibi olan annelerde pospartum depresyon düzeyleri, doğum sonrası sürece iliĢkin hemĢirelik desteği almamıĢ annelere göre daha düĢük çıkmaktadır (Özkan 2002).

1.3.2. Postpartum Depresyonun Epidemiyoloji

PPD‟ nin sıklığı kullanılan tanı ölçütlerine, doğum sonrası dönemde gözlemlenen zamana (Yıldırım ve ark 2004), çalıĢmaların farklı coğrafi ve kültürel bölgede yapılmasına bağlı olarak değiĢiklik göstermektedir (Ocaktan ve ark 2006, Orhon 2007).

PPD görülme sıklığı ülkemizde yapılan çalıĢmalarda %19-36 arasında (Nur ve ark 2004, Ayvaz ve ark 2006, Ocaktan ve ark 2006, Sünter ve ark 2006, BaĢ Dönmez 2007, Türkkan ve ark 2007, Özdemir ve ark 2008) yurt dıĢında yapılan çalıĢmalarda ise %6,8-21,7 arasında (O‟Hara ve ark 1990, Appleby ve ark 1993, Lane ve ark 1997, Chandran ve ark 2002, Bloch ve ark 2006, Cooke ve ark 2007, Gonidakis ve ark 2008, Stewart ve ark 2008) değiĢmektedir.

1.3.3. Postpartum Depresyonda HemĢirelik YaklaĢımı

Annenin PPD‟ ye iliĢkin risklerini belirleme, psikolojik durumunu değerlendirme, uygun tedavi edici müdahaleyi yapmak için yönlendirme, hemĢirenin sorumlulukları arasındadır. Postpartum depresyona iliĢkin hemĢirelik yaklaĢımında; öncelikle hemĢirenin sürece iliĢkin bilgisinin yeterli olması ve bu bilgiyi anneye

(19)

gerek doğum öncesinde, gerekse doğum sonrasında aktarabilmesi gerekir (Wood 1997). Postpartum depresyonda görülen duygu ve davranıĢlar kadının aile, iĢ ve sosyal yaĢamını olumsuz etkileyerek, yaĢam kalitesini düĢürür (Yüksel 2000). Beck ve Gable (2001), hemĢirenin PPD yaĢayan anne ile iletiĢim kurmasını sağlayan yedi temadan söz etmiĢtir. Bunlar; PPD‟ ye iliĢkin yeterli bilgiye sahip olma, hızlı ve doğru tanı koyabilmek için dikkatli gözlem yapma, annelere bu sorunun geçici olduğuna iliĢkin umut verme ve empati yapma, onlara zaman ayırma, gerektiğinde yönlendirme ve bakımın sürekliliğini sağlamaktır. Bu nedenle postpartum depresyonda hemĢirelik yaklaĢımı büyük önem arz etmektedir.

Postpartum depresyonda hemĢirelik tanıları

•Etkisiz Bireysel BaĢ Etme •Umutsuzluk

•Sosyal EtkileĢimde Bozulma/Sosyal Ġzolasyon •Benlik Saygısında Bozulma

•Güçsüzlük

•Kendine Yönelik ġiddet Potansiyeli •DüĢünce Sürecinde DeğiĢim

•Öz Bakım Yetersizliği

•Uyku AlıĢkanlıklarında Bozulma •Aile Ġçi Süreçlerde DeğiĢim •Seksüel Disfonksiyon •Konstipasyon

•Yetersiz/Dengesiz Beslenme (Tezel ve Gözüm 2005, Carpetino 2012).

Bu hemĢirelik tanıları; bireyin bireysel özelliklerine, yaĢadığı sorunu algılama biçimine, baĢ etme gücüne, destek kaynakları kullanma durumuna, olaylara verdiği tepkiler doğrultusunda değiĢiklik gösterebilmektedir. HemĢire, bu farklılıkları göz önünde bulundurarak her birey için mevcut ve olası sorunları, farklı hemĢirelik tanıları ile ele almalı, bakım verilen bireye bakımın tüm yönleri ve sonuçları

(20)

13 hakkında bilgi verilmeli, duygu ve algılamalarını sözel ifade etmeye cesaretlendirilerek, bireyin kendi bakımına katılımı sağlanmalıdır. HemĢire, bireyin önceki baĢarılarını belirleyerek, olumlu/güçlü yönlerini ortaya çıkarmalı, olumlu davranıĢ geliĢimine pozitif geri bildirimle yanıt vermelidir. HemĢireler, doğum sonu dönemdeki kadınları depresyon yönünden izlemeli, çözümleyemediği sorunlar için sağlık ekibinin diğer üyeleriyle iĢ birliği yapmalıdır (Tezel ve Gözüm 2005, Dündar ve Erdoğan 2007, AktaĢ 2008, Aslan ve Uzun 2008, Carpetino 2012).

1.4. Maternal Bağlanmanın Postpartum Depresyon Belirtilerine Etkisi

Maternal bağlanma ile postpartum depresyon arasındaki iliĢkiyi incelemeden önce, annenin doğum sonrası psikolojik durumunun incelenmesinde ve bilinmesinde yarar vardır. Bilindiği gibi yeni anne olan bir kadın yoğun bir izolasyon, yalnızlık hissedebilmekte ve günlük iĢlerin tekrarlayıcılığı, iyi bir anne olamama endiĢesi ve annelik rolü ile yaĢadıkları çatıĢmalar sebebiyle depresif mizaca sahip olabilmektedir (Small ve ark 1994). Genellikle doğum sonrası döneme iliĢkin eğitim noksanlığında ortaya çıkan bu durum, annenin depresyona, aksiyeteye, hostilite ve somatizasyona yatkın bir kiĢilik sergilemesine neden olmaktadır.

Anneler postpartum depresyonu kontrol edilemeyen endiĢe, suçluluk ve obsesif düĢüncelerle dolu bir kabus olarak tanımlamıĢlardır (Beck 1992). Kadınlar yalnızca kendilerine değil çocuklarına da zarar vermeyi düĢünebilirler. Hayatlarının bir daha normale dönmeyeceği korkusuyla kuĢatılan postpartum depresyon hastaları, çocuğa bakmanın gerektirdiği sorumluluk hissini bunaltıcı bulurlar ve kimi zaman hayatta kalabilmek için kendilerinin çocuklarında fiziksel ve psikolojik olarak tamamen uzaklaĢabilirler (Beck 1996). Annelerin postpartum depresyona iliĢkin bu ifadeleri değerlendirildiğinde, maternal bağlanma ile postpartum depresyon arasında negatif yönlü bir iliĢkinin olduğu düĢünülebilir. Diğer bir ifade ile anne ve bebek arasındaki maternal bağlanma azaldıkça, annelerin daha fazla depresyona yatkın oldukları ifade edilebilir.

(21)

1.5. Maternal Bağlanma ve Postpartum Depresyon Arasındaki ĠliĢki

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), gebelik ve annelik döneminin pek çok hastalığa uygun psikolojik zemin taĢıması nedeniyle sağlık açısından önemli olduğunu ifade etmiĢtir (WHO 2008). Özellikle doğum sonrası postpartum altı haftalık dönem, anneler için önemli biyo-psiko-sosyal değiĢimlerin yaĢandığı bir dönem olup gebelikte ve doğum eyleminde enerji ihtiyacının ve fiziksel yorgunluğun artması, doğumda yumuĢak doku travması ve artan kan kaybı, doğum sonrası dönemde kadının komplikasyonlar yönünden risk altında olmasına ve sağlık sorunlarının artmasına neden olmaktadır (Baklaya 2002). Öte yandan maternal bağlanma; anne ile bebek arasında doyurucu ve zevk verici etkileĢim sonucunda annenin bebeğine geliĢtirdiği sevgi bağının oluĢum süreci (ĠĢler 2007) olduğundan, maternal bağlanmanın postpatrum depresyonun etkilerini azaltmada büyük etki sahibi olacağı düĢünülebilir.

(22)

15

2. GEREÇ VE YÖNTEM

2.1. AraĢtırmanın Tipi

“Doğum sonrası birinci ve dördüncü ayda maternal bağlanmanın postpartum depresyon semptomları ile iliĢkisini değerlendirmek” amacıyla planlanmıĢ tanımlayıcı bir araĢtırmadır.

2.2. AraĢtırmanın Yapıldığı Yer ve Özellikleri

AraĢtırma 15 Mayıs – 30 Ekim 2009 tarihleri arasından, Konya ili Çumra ilçesi Sağlık Grup BaĢkanlığına bağlı Merkez Sağlık Ocakları sınırları içinde ikamet eden anneler ve bebeklerinde yapılmıĢtır. Çumra Sağlık Grup BaĢkanlığına bağlı toplam 11 sağlık ocağı bulunmakta olup; Merkez Sağlık Ocakları‟ nda kayıtların eksiksiz olması, anketlerin uygulama aĢamasında anne ve bebeklere ulaĢımın rahat olması, 01 ve 02 Nolu Sağlık Ocağında çalıĢan personel ile iĢbirliğinin güçlü olması gibi nedenlerle araĢtırmanın yapılacağı yer olarak Çumra 01 ve 02 Nolu Sağlık Ocakları seçilmiĢtir.

2.3. AraĢtırmanın Evreni

AraĢtırmanın evrenini Çumra ilçe merkezinde bulunan 01 ve 02 Nolu Sağlık Ocağı bölgelerinde oturan 530 loğusa oluĢturmuĢtur. Evren 01 Ocak 2008 – 31 Aralık 2008 tarihleri arasında 023 formu ile (Form 023 ile aylık olarak bölgede gerçekleĢen doğum ve bebek sayıları Ġl Sağlık Müdürlüğü‟ ne bildirilmektedir.) Konya Ġl Sağlık Müdürlüğü‟ ne bildirilen sayılar dikkate alınarak saptanmıĢtır.

2.4. AraĢtırmanın Örnek Seçimi

AraĢtırmanın örnek büyüklüğünün belirlenmesinde “bir toplumdaki oranın belirli bir nispi doğrulukta tahmininde” önerilen bir tablodan yararlanılmıĢtır (Lwanga, Lemeshow 1991). Ġncelenen olayın (anne bebek bağlılığı) toplumdaki yaygınlığına iliĢkin bir bulgu olarak bir çalıĢmanın bildirdiği orandan (% 77,5) yararlanılmıĢtır (Sabuncuoğlu ve Berkem 2006). Bildirilen oran % 95 güven düzeyinde ve % 7 rölatif kesinlik dikkate alınmıĢ ve tabloda bildirilen örnek

(23)

büyüklüğünün 196 (%80) olduğu bulunmuĢtur. Veriler doğum sonu birinci ve dördüncü aylarda olmak üzere iki kez toplanmıĢtır. Örneğe alınan annelere ulaĢamama yada araĢtırmadan ayrılma gibi riskler düĢünülerek 20 kadın yedek örnek grubu olarak tespit edilmiĢtir.

Mahalle KiĢi Sayısı

Bardakçı 24 Meydan 19 Ġzzetbey 19 ÇaybaĢı 15 Cumhuriyet 18 BakkalbaĢı 19 Yeni 17 Baraj 16 Bağlar 16 Hürriyet 17 Yenidoğan 16 TOPLAM 196

2.5. AraĢtırmaya Alınma-Alınmama Kriterleri

2.5.1. AraĢtırmaya Alınma Kriterleri

AraĢtırmaya katılımcıların Çumra ilçe merkezinde oturuyor olmaları ve gönüllü olmaları esastır. AraĢtırmaya alınan bebeklerin, zamanında doğmuĢ olması (38-42 hafta), doğum ağırlığının 2500-4000 gram arasında olması, tek doğan bebek olması ölçüt olarak dikkate alınmıĢtır.

2.5.2. AraĢtırmaya Alınmama Kriterleri

Respiratuar Distres Sendromu (RDS), Hipoksik Iskemik Ensefalopati, Kongenital Kalp hastalıkları olan bebekler ve ağır sistemik hastalığı olan bebekler araĢtırmaya dahil edilmemiĢtir. AraĢtırmaya alınan kadınların en az okur-yazar olmaları, soruları yanıtlamalarına engel mental herhangi bir sorunlarının olmaması dikkate alınmıĢtır.

(24)

17

2.6. Veri Toplama Tekniği ve Araçları

AraĢtırmada veri toplama yöntemi olarak anketle veri toplama yöntemi uygulanmıĢtır. Bu kapsamda, anne ve bebeğe ait kiĢisel bilgiler ve demografik soruları da içeren form (EK A), Maternal Bağlanma Ölçeği MAI (EK B), ve Edinburgh Postpartum Depresyon Ölçegi (EPDS) (EK C)‟ nin beraber sunulduğu anket envanteri uygulanmıĢtır. Uygulamada MAI ve EPDS üç aylık ara ile uygulanarak (birinci ay ve dördüncü ayda) , annelerin doğum sonrası ve dört aylık dönemin sonundaki maternal bağlılıkları ve postpartum depresyon semptomlarına etkisi incelenmiĢtir. Bu kapsamda, ilk ölçek (birinci ay) sonuçları ile üç ay sonraki (dördüncü ay) ölçek sonuçları kıyaslanmıĢtır.

2.6.1. Veri Toplama Araçları

AraĢtırmada kullanılan veri toplama aracı dört bölümden oluĢmaktadır. Birinci bölümde anneye ait sosyo-demografik veriler, ikinci bölümde annenin doğurganlık öyküsü, üçüncü bölümde Maternal Bağlanma Ölçeği, dördüncü bölümde ise Edinburgh Postpartum Depresyon Ölçeği bulunmaktadır.

Annelerin sosyo-demografik özelliklerini, obstetrik özelliklerini ve anne-bebek bağlılığını inceleyen anket formu

AraĢtırmacı tarafından hazırlanan anket formunda sosyo-demografik özellikler olarak; yaĢ, eĢin yaĢı, eğitim-öğrenim düzeyi, eĢ eğitim-öğrenim düzeyi, çalıĢma durumu, eĢ mesleği, sosyal güvence durumu, ailenin aylık ortalama geliri, aylık geliri algılama durumu, yaĢamın sürdürüldüğü en uzun yer, aile tipini araĢtırmaya yönelik sorulardan oluĢmuĢtur.

Obstetrik özellikleri ile ilgili olarak; evlilik yaĢı, evlilik süresi, gebelik sayısı doğum sayısı, düĢük öyküsü, kürtaj öyküsü, evde iki yaĢın altında baĢka bir bebeğin varlığı, gebeliğin planlı olup olmadığı, gebelikte kontrole gitme durumu, doğumun yapıldığı yer, en son yapılan doğum Ģeklini araĢtırmaya yönelik sorulardan oluĢmuĢtur.

Annelerin bebeklerine ait özellikleri ile ilgili olarak ise; Bebeğin cinsiyeti, bebeğin emme durumu, doğumdan sonra bebeğin ilk kucağa alınma zamanı,

(25)

doğumdan sonra bebeğin ilk emzirilme zamanı, bebeği besleme Ģekli, bebeğin gündüz ve gece beslenme sıklığı, bebeğin doğumdan sonra sağlık problemi yaĢama durumu, gibi özellikleri inceleyen sorulardan oluĢmaktadır.

Annelerin doğum sonu dönemde bakıma yönelik yardım alma durumu ile ilgili olarak; annenin hamilelik ve doğum sonrası dönemde eğitim alma durumu, eĢ desteğinin olup olmaması, annenin bebeğine bakım verirken destek alma durumu, gibi özellikleri inceleyen sorulardan oluĢmaktadır.

Maternal bağlanma ölçeği (MAI)

Maternal Bağlanma Ölçeği (MAI) maternal sevgiyle bağlanmayı ölçmek amacıyla, Mary E. Muller tarafından 1994 yılında geliĢtirilmiĢtir. Muller, MAI sorularını maternal adaptasyon ve maternal bağlanmayı inceleyen literatür doğrultusunda oluĢturmuĢtur. Ġçerik geçerliliği dil uzmanları, teorisyenler, kadın doğum ve çocuk hemĢireleri ve yeni bebeği olan kadınlardan oluĢan 12 uzman tarafından değerlendirilmiĢtir. Muller, ölçeği ilk olarak postpartum 30-40 gün arasında bebeği olan 196 anneye uygulamıĢtır. MAI‟ nün güvenirlik katsayısı Cronbach alpha 0.85 olarak bulunmuĢtur. Ġkinci aĢamada Muller, MAI‟ nün postpartum periyottan sonra da kullanılıp kullanılamayacağını incelemek amacıyla, bu 196 annenin bir grubuna (n=62) doğumdan sonraki dördüncü ayda, bir diğer gruba doğumdan sonraki sekizinci ayda (n=86) uygulamıĢtır. Doğum sonrası dördüncü ayda Cronbach alpha= 0.76, sekizinci ayda Cronbach alpha =0.85 olarak bulunmuĢtur (Muller 1994). Maternal Bağlanma Ölçeği Türkçe formunun geçerlilik ve güvenirlik çalıĢması, Kavlak tarafından 2004 yılında, 165 sağlıklı bebeği olan anne üzerinde yapılmıĢtır. AraĢtırmanın ilk aĢamasında dil geçerliliğine yönelik çalıĢmalar yapılmıĢtır. Sevgiyi gösteren maternal duygu ve davranıĢları ölçen MAI kiĢinin kendinin uyguladığı bir ölçek olduğu için okuma-yazma bilen ve okuduğunu anlaya bilen kadınlarla uygulanabilen bir ölçektir. Her bir madde “her zaman” ile “hiçbir zaman” arasında değiĢen, dörtlü likert tipte 26 maddelik bir ölçektir. Her madde doğrudan ifadeleri içermektedir ve Her zaman (a)= 4 puan, Sık sık (b)= 3 puan, Bazen (c)= 2 puan ve Hiçbir zaman (d)= 1 puan olarak hesaplanır. Yüksek puan maternal bağlanmanın yüksek olduğunu göstermektedir. Ölçekten elde edilecek en düĢük puan 26, en yüksek puan 104 arasında değiĢmektedir. Ölçeğin cronbach

(26)

19 Ölçeğin doğum sonrası birinci ve dördüncü ayda uygulanması önerilmektedir (Kavlak ve ġirin 2009). Yapılan ÇalıĢmada ölçeğin cronbach alfa değeri 0,80 olarak tespit edilmiĢtir.

Edinburgh doğum sonrası depresyon ölçeği (EPDS)

Edinburgh Doğum Sonrası Depresyon Ölçeği (EPDS) Cox ve ark (1987) tarafından geliĢtirilmiĢtir. Bu ölçek doğum sonrası dönemdeki kadınlarda depresyon riskini belirlemeye yönelik, tarama amaçlı olarak hazırlanmıĢ olup, depresyon tanısı koymaya yönelik değildir. Ölçeğin Cronbach alpha katsayısı 0,87 olarak saptanmıĢtır (Cox ve ark 1987). EPDS‟ nin ilk olarak ülkemizde geçerlilik ve güvenirlilik çalıĢması Engindeniz ve ark (1997) tarafından yapılmıĢtır. Toplam 10 maddeden oluĢan EPDS hastalardaki duygu durum değiĢikliğini ölçebilecek nitelikte olup, her maddenin kendi içerisinde puanlandırılması farklıdır. 3-5-6-7-8-9 ve 10. maddeler giderek azalan Ģiddet gösterirler ve puanlama 3-2-1-0 biçimindedir. Diğer yandan 1-2 ve 4. maddeler ise 0-1-2-3 biçiminde puanlandırılırlar. Ölçeğin toplam puanı bu maddedeki puanların toplanması ile elde edilmektedir. Elde edilen puan 12 ve altı ise hasta PPD açısından risksiz grup, 13 ve üstünde ise PPD açısından riskli grup olarak kabul edilmiĢtir. ÇalıĢma da cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı 0.79 olarak saptanmıĢtır (Engindeniz 1997). Türkiye‟ de yapılan diğer çalıĢmalarda da bu kesme puanı 12-13 olarak belirlenmiĢtir Ölçek doğum sonu 4-8 haftada uygulanması önerilmiĢtir (Eren 2007, Karaçam ve KitiĢ 2008). Yapılan çalıĢmada cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı 0.86 olarak saptanmıĢtır

2.7. Verilerin Toplanması

Katılımcılarla ilk görüĢme ikamet yerlerinin bağlı bulunduğu Sağlık Ocağına 0-5.günde Neonatal Tarama Programı (NTP) kapsamında topuk kanı aldırmak için geldiklerinde yapıldı. Ailelere çalıĢma hakkında bilgiler verildi. ÇalıĢmaya katılmayı kabul eden annelerden sözel onam alındı. Birinci ayda veri toplama aracı, Anket Formu, MAI ve EPDS uygulandı. Bebeklerin beslenme özellikleri kaydedildi. Katılımcı annelere doğumdan sonraki dördüncü ayda aĢı yaptırmaya geldiklerinde MAI, EPDS‟ nın ikinci uygulaması yapıldı.

(27)

2.8. AraĢtırmanın DeğiĢkenleri

Bağımlı DeğiĢkenler

Annelerin EPDS puan ortalamaları

Bağımsız DeğiĢkenler

Ailenin Demografik özellikleri Annenin Obstetrik Özellikleri Annelerin MAI puan ortalamaları Yenidoğan bebeğe ait özellikler

2.9. AraĢtırmanın Etik Boyutu

AraĢtırma öncesi, Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Etik Kurul‟undan onay alınmıĢtır (EK-D). AraĢtırmanın ilgili bölgede yürütülebilmesi için Konya Valiliği Ġl Sağlık Müdürlüğü‟nden (EK-E) yazılı izin alınmıĢtır. AraĢtırmaya katılan annelere araĢtırma ile ilgili açıklama yapılmıĢ ve onam formu okutularak/okumaları sağlanarak sözlü onamları alınmıĢtır. MAI‟nin Türkçe formunun geçerlilik ve güvenirlik çalıĢmasını yapmıĢ olan Prof. Dr. Oya KAVLAK‟ tan ölçeğin kullanımı için izin (EK-F) alınmıĢtır.

AraĢtırmaya alınan annelerden EPDS‟ den 13 ve üzeri alanlar postpartum depresyon riski taĢımaları nedeniyle önce kiĢilerin kendi bağlı bulunduğu Sağlık Ocağı Tabipliğine bilgi verilerek takibe alınmaları sağlanmıĢ, tanı ve tedavi için psikiyatri polikliniklerine yönlendirilmiĢtir.

2.10. AraĢtırmanın Sınırlılıkları

1. AraĢtırmanın sonuçları yalnızca araĢtırmanın yapıldığı grup için geçerlidir, topluma genellenemez.

2. AraĢtırmaya okur-yazar olmayanların dâhil edilmemesi maternal bağlanma ve postpartum depresyon arasındaki iliĢkiyi araĢtırmak açısından sınırlılık

(28)

21 oluĢturmaktadır.

3. Bu araĢtırmada maternal bağlanma ve postpartum depresyon arasındaki iliĢkinin gösterilmesi, MAI ölçeği verileri, EPDS ölçeği verileri ve araĢtırmacı tarafından hazırlanan soru formu verileriyle sınırlıdır.

2.11. AraĢtırma Soruları

1. Annelerin sosyo-demografik özellikleri postpartum depresyon ile iliĢkili midir?

2. Annelerin doğurganlık öyküsü doğum sonu postpartum depresyon ile iliĢkili midir?

3. Annelerin yeni doğan bebeklerine ait özellikleri postpartum depresyon ile iliĢkili midir?

4. Doğum sonrasında maternal bağlanma, postpartum depresyon ile iliĢkili midir?

2.12. AraĢtırmanın Varsayımları

1. Örnek grubun evreni temsil ettiği varsayılmıĢtır.

2. AraĢtırma süresince katılımcı annelerin görüĢlerinin yeterli olduğu varsayılmıĢtır.

2.13. Verilerin Ġstatistiksel Değerlendirilmesi

AraĢtırmadan elde edilen veriler, bilgisayar ortamına Statistical Package for Social Sciences (SPSS) for Windows 17.0 paket programı kullanılarak araĢtırmacı tarafından aktarılmıĢtır. Annelere, babalara ve bebeklerine iliĢkin veriler elde edildikten sonra yapılan normallik sınaması ile ulaĢılan sonuçlar doğrultusunda; söz konusu verilerin normal dağılıma uygun olmadığı tespit edilmiĢtir. Grup karĢılaĢtırmalarına iliĢkin analizler bu durum gereği Non-Parametrik Testler yardımıyla yapılmıĢtır. AraĢtırmanın verileri Man Whitney - U, Kruskal Wallis - H, Spearmen Korelasyon yöntemleri kullanılarak analiz edilmiĢtir. Ayrıca nümerik

(29)

veriler için ortalama, standart sapma, kategorik veriler için ise yüzde değerleri kullanılmıĢtır.

(30)

23

3. BULGULAR

Doğum sonrası birinci ve dördüncü ay Maternal Bağlanmanın, Postpartum Depresyon belirtileri ile iliĢkisinin belirlenmesi amacıyla yapılan bu çalıĢmada araĢtırma grubuna ait tanıtıcı bulgular ve araĢtırma amaçlarına iliĢkin bulgular iki baĢlık altında sunulmuĢtur.

1. AraĢtırma grubundaki annelerin tanıtıcı özelliklerine iliĢkin bulgular, 2. Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Ölçeği Ġle ĠliĢkili Bulguların KarĢılaĢtırılması

3.1. AraĢtırma Grubundaki Annelerin Tanıtıcı Özelliklerine ĠliĢkin Bulgular

Bu bölümde annelerin sosyo-demografık, doğurganlık, bebek bakımı ve postpartum depresyon özelliklerine yönelik tanımlayıcı bulgular yer almaktadır.

(31)

Çizelge 3.1. Annelerin Tanımlayıcı Özellikleri (n:196)

Anneye Ait Özellikler Ortalama Standart Sapma

YaĢ 28,04 5,61

Evlilik Süresi 7,26 5,46

Evlilik YaĢı 20,88 3,07

Sayı Yüzde

Öğrenim Durumu

Okuryazar veya Ġ.Ö.O. 135 68,9

Lise ve Üzeri 61 31,1 ÇalıĢma Durumu Ev Hanımı 174 88,8 ÇalıĢıyor 22 11,2 Gelir Algısı Ġyi 36 18,4 Orta ve Kötü 160 81,6 Sosyal Güvencesi Var 153 78,1 Yok 43 21,9 Aile Tipi Çekirdek 142 72,4 GeniĢ 54 27,6 YaĢamın Sürüldüğü Yer Ġl Merkezi 18 9,2 Ġlçe Merkezi 157 80,1 Köy / Kasaba 21 10,7 Toplam 196 100

Çizelge 3.1.‟de çalıĢmaya katılan annelerin tanıtıcı özelliklerinin dağılımı özetlenmiĢtir. Çizelgeye göre; ÇalıĢmaya katılan 196 annenin yaĢ ortalamasının 28,04±5,61 olduğu belirlenmiĢ olup, Evlilik Süreleri ortalama 7,26±5,46 olan annelerin evlilik yaĢı ortalamaları 20,88±3,07 olduğu saptanmıĢtır.

Annelerin öğrenim durumlarına göre dağılımına bakıldığında % 68,9‟unun ilköğretim mezunu olduğu, % 31,1‟inin ise lise ve üzeri öğrenime sahip oldukları saptanmıĢtır. Katılımcı annelerin % 88,8‟i ev hanımı iken, % 22,2‟si ise çalıĢan annelerden oluĢmaktadır. Gelirlerini nasıl algıladıkları sorulan annelerin, % 18,4‟ü gelir düzeylerinin iyi olduğunu açıklarken, % 81,6‟sı ise orta ve kötü düzeyde olduğunu belirtmiĢlerdir.

(32)

25 AraĢtırmaya katılan çiftlerin % 78,1‟inin sosyal güvencesi mevcutken, %21,9‟unun ise herhangi bir güvencesi bulunmadığı, çiftlerin % 72,4‟ü çekirdek ailede yaĢarken, % 27,6‟sı ise geniĢ ailede yaĢadığı saptanmıĢtır. Ayrıca çiftlerin yaĢamını sürdürdükleri en uzun yer olarak % 80,1‟inin ilçe merkezi, %10,7‟sinin Köy ve Kasaba ve % 9,2‟sinin ise il merkezi olduğu saptanmıĢtır.

Çizelge 3.2. Babaların Tanımlayıcı Özellikleri (n:196)

Babalara Ait Özellikler Ortalama Standart Sapma

YaĢ 29,85 6,06

Aile Geliri 904,2 TL 697,88 TL

Sayı Yüzde

Öğrenim Durumu

Okuryazar veya Ġ.Ö.O 86 43,9

Lise ve Üzeri 110 56,1 Meslek Memur 13 6,6 ĠĢçi 74 37,8 Çiftçi 31 15,8 Serbest Meslek 78 39,8 Toplam 196 100,0

Çizelge 3.2.‟de babaların tanımlayıcı özelliklerinin dağılımı özetlenmiĢtir. Çizelgeye göre; çalıĢmaya katılan babaların yaĢ ortalamaları 29.85±6,06 olduğu belirlenmiĢtir. Katılımcıların verdiği cevaplar doğrultusunda, aile gelirleri ise 904,2±697,88 TL olarak saptanmıĢtır. Babaların öğrenim durumlarına bakıldığında; %43,9‟unun ilköğretim, %56,1‟inin ise lise ve üzeri eğitime sahip oldukları, babaların %37,8‟i iĢçi olarak çalıĢtığı, % 39,8‟i serbest olarak çalıĢtığı tespit edilmiĢtir.

(33)

Çizelge 3.3. Annelerin Doğurganlık Özellikleri (n:196)

Doğurganlık Özellikleri Ortalama Standart Sapma

Gebelik Sayısı 2,52 1,57 Doğum Sayısı 2,13 1,08 Sayı Yüzde DüĢük Öyküsü Evet 40 20,4 Hayır 156 79,6 Kürtaj Öyküsü Evet 14 7,1 Hayır 182 92,9

Ġki YaĢın Altında Bebek Varlığı

Evet 32 16,3

Hayır 164 83,7

Planlı Gebelik

Evet 111 56,6

Hayır 85 43,4

Gebelik Süresince Kontrole Gitme Durumu

Evet 178 90,8

Hayır 18 9,2

Doğumun GerçekleĢtiği Yer

Hastanede 189 96,4

Evde (ebe yardımıyla ve/veya ara ebe

yardımıyla) 7 3,6

Doğum ġekli

Normal Doğum 137 69,9

Sezaryen 59 30,1

Toplam 196 100,0

Çizelge 3.3.‟de annelerin doğurganlık özelliklerine iliĢkin özellikleri verilmiĢtir. Çizelgeye göre; annelerin ortalama gebelik sayılarının 2,52±1,57, doğum sayılarının ise 2,13±1,08 olduğu, Annelerin % 20,4‟ünün düĢük, %7,1‟ inin ise geçmiĢte kürtaj öyküsü olduğu ve % 43,4‟ünün istemeden gebe kaldığı saptanmıĢtır. Ayrıca annelerin %83,7‟sinin iki yaĢının altında baĢka bebeğinin olmadığı saptanmıĢtır. Annelerin %90,8‟i gebelikleri süresince izlem yaptırırken, sadece % 9,2‟si gebelikte izlem almamıĢtır. Bunlara ek olarak annelerin % 96,4‟ü doğumu hastane yaparken, % 69,9‟ u normal, % 30,1‟i ise sezaryen ile doğum yapmıĢtır.

(34)

27 Çizelge 3.4. Annelerin Bebek Bakımına Yönelik Özellikleri (n:196)

Annelerin Bebek Bakımına Yönelik

Özellikleri Sayı Yüzde

Bebeğin Cinsiyeti

Kız 94 48,0

Erkek 102 52,0

Bebeğin Doğumdan Sonra Ġlk Kez Emzirilme Durumu

Ġlk Yarım Saat Ġçinde 65 33,2

1 Saat Ġçinde 85 43,4

Ġlk Dört Saat Ġçinde 38 19,4

3 Ezan Sonra 8 4,1

Bebeğin Gündüzleri Emzirilme Durumu

2 – 3 Saatte Bir Kez 109 55,6

Her Ağladığında 78 39,8

Memeyi Verince Alırsa 9 4,6

Bebeğin Geceleri Emzirilme Durumu

2 – 3 Saatte Bir Kez 48 24,5

Her Ağladığında 128 65,3

Memeyi Verince Alırsa 20 10,2

Bebeğin Yeterince Anne Sütü Aldığını DüĢünme

Evet 177 90,3

Hayır 19 9,7

Ek Gıda Durumu

Var 86 43,9

Yok 110 56,1

Bebek Bakımı Konusunda Doğum Öncesi Bilgi Alma Durumu

Evet 77 39,3

Hayır 119 60,7

Bebek Bakımı Konusunda Doğum Sonrası Bilgi Alma Durumu

69,7

Evet 106 54,1

Hayır 90 45,9

EĢin Desteğinin Yeterli Olması Durumu

Evet 110 56,1

Hayır 86 43,9

Bebek Bakımında Kendini Yeterli Hissetme Durumu

Evet 161 82,1

Hayır 35 17,9

Bebekte Gaz Sancısı Durumu

Evet 81 41,3

Hayır 115 58,7

Bebeğin Uykusunun Düzenli Olma Durumu

Evet 153 78,1

Hayır 43 21,9

Toplam 196 100,0

(35)

Çizelge 3.4.‟de annelerin bebek bakımına yönelik özelliklerinin dağılımı özetlenmiĢtir. Çizelgeye göre; ailelerin sahip olduğu bebeklerin %48‟inin kız, %52‟sinin ise erkek çocuk olduğu, annelerin tamamının bebeklerini emzirdiği saptanmıĢtır.

Annelerin, % 43,4‟ü doğumu izleyen bir saat içerisinde bebeğini emzirdiğini belirtirken, % 33,2‟si ilk yarım saat içinde, % 19,4 „ü ilk dört saat içinde ve % 4,1‟i ise üç ezan sonra bebeklerini emzirdiklerini belirtmiĢtir. Annelerin, % 55,6‟sı bebeklerini gündüzleri her iki-üç saatte bir emzirdiklerini söylerken, % 39,8‟i her ağladığında, % 4,6‟sı ise memeyi alma durumuna göre bebeklerini emzirdiklerini belirtmiĢlerdir. Geceleri ise annelerin % 65,3‟ü bebeği her ağladığında, % 24,5‟i her iki-üç saatte ve %10,2‟si ise yine bebeğin memeyi alma durumuna göre emzirme görevlerini yerine getirdiklerini ifade etmiĢtir. AraĢtırmada yer alan annelerin % 90,3‟ü bebeklerin yeterince emdiğini düĢünürken, % 9,7‟si bu konuda yetersiz olduğunu düĢünmektedirler. Bu duruma ek olarak bebeklerin % 43,9‟u dördüncü ayda anne sütüne ilave ek gıda alımına da baĢlamıĢtır.

Doğum öncesi, bebek bakımı konusunda eğitim alan annelerin oranı sadece % 39,3 iken, doğum sonrası dönemde aynı oran % 54,1‟e çıkmaktadır. Annelerin, %56,1‟i eĢlerinin bebek bakımı ile ilgili kendilerine yeterince destek olduğunu açıklarken, % 43,9‟u ise eĢten yeterli destek alamadığını belirtmiĢtir. Bebeklerin %98,5‟inin bilinen bir hastalığının bulunmadığı, %78,1‟inin uykusunun düzenli olduğu belirlenmiĢtir. Ancak bebeklerin %41,3‟ünde aĢırı gaz problemi yaĢandığı saptanmıĢtır.

(36)

29 Çizelge 3.5. Annelerin Maternal Bağlanma Ölçeği (MAI) ve Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Ölçeği (EPDS) Puan Ortalamaları (n:196)

Puan Ortalamaları Ortalama Standart Sapma

MAI Birinci Ay Puan Ortalamaları 97,1020 6,01790 MAI Dördüncü Ay Puan Ortalamaları 87,1531 8,55073 EPDS Birinci Ay Puan Ortalamaları 16,7755 6,66184 EPDS Dördüncü Ay Puan Ortalamaları 4,7551 4,09017

Annelerin birinci ay MAI puan ortalamaları 97,10±6,01; dördüncü ay MAI puan ortalamaları ise 87,15±8,55 olarak bulunmuĢtur. EPDS ölçeği birinci ay puan ortalamaları 16,77±6,66, dördüncü ay puan ortalamaları ise 4,75±4,09 olarak tespit edilmiĢtir.

Çizelge 3.6. Annelerin Birinci ve Dördüncü Ay Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Semptomlarına Göre Dağılımı (n:196)

Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Ölçeği Risk Gruplaması

Sayı Yüzde Birinci Ay Ölçümleri 12 puan ve altı 49 25 13 puan ve üzeri 146 75 Dördüncü Ay Ölçümleri 12 puan ve altı 185 94,4 13 puan ve üzeri 11 5,6

AraĢtırmaya katılan annelerin birinci ay EPDS anket puan sonuçlarına göre % 75‟i postpartum depresyon semptomları yaĢarken, dördüncü ay anket sonuçlarına göre ise bu oran %5,6‟ ya düĢmüĢtür.

(37)

3.2. Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Ölçeği Ġle ĠliĢkili Bulguların KarĢılaĢtırılması

ÇalıĢmanın bu bölümünde, araĢtırma grubundaki annelerin sosyo-demografik, doğurganlık, bebek bakımına ait özellikler ve maternal bağlanma düzeyinin EPDS puan ortalamaları ile iliĢkisine yönelik bulgular yer almaktadır.

Çizelge 3.7. EPDS Puan Ortalamalarının Anneye ĠliĢkin Özelliklerine Göre Dağılımı (n:196) Birinci Ay EPDS Sonuçları Dördüncü Ay EPDS Sonuçları Anneye ĠliĢkin Özellikler Ort ± SS Anlamlılık Değerleri Ort ± SS Anlamlılık Değerleri Eğitim Durumu Okuryazar veya Ġlköğretim 16,10 ± 6,75 Z: -3,403 5,06 ± 4,40 Z: -1,312 Lise ve Üzeri 18,26 ± 6,24 p: 0,001 4,06 ± 3,2 p: 0,189 ÇalıĢma Durumu Ev Hanımı 16,58 ± 6,71 Z: -1,088 5,00 ± 4,23 Z: -2,340 ÇalıĢıyor 18,27 ± 6,18 p: 0,277 2,81 ± 1,78 p: 0,019 Gelir Algısı Ġyi 18,41 ± 5,02 Z: -1,111 4,6 ± 4,18 Z: - 0,360 Orta / Kötü 16,40 ± 6,93 p: 0,267 4,78 ± 4,08 p: 0,719 Sosyal Güvencesi Var 16,62 ± 6,83 Z: -1,208 4,86 ± 4,07 Z: -,860 Yok 17,30 ± 6,04 p: 0,227 4,37 ± 4,17 p: 0,390 Aile Tipi Çekirdek 16,88 ± 6,64 Z: -,324 4,99 ± 4,11 Z:-1,499 GeniĢ 16,48 ± 6,77 p: 0,746 4,12 ± 3,98 p: 0,134

Annelerin öğrenim durumu, çalıĢma durumu, gelir algısı, sosyal güvence durumu ve aile tipi gibi bazı tanıtıcı özellikleri ile postpartum depresyon belirtilerinin görülmesi arasında istatistiksel iliĢkiler incelenmiĢtir. Bu konuya ait elde edilen bulgular Çizelge 3.7.‟de özetlenmiĢtir. Elde edilen sonuçlara göre; birinci ay EPDS puan ortalamalarının okuryazar ve ilköğretim mezunu (16,01 ± 6,75) annelerde lise ve

(38)

31 üzeri (18,26 ± 6,24) eğitime sahip olan annelere göre daha düĢük olduğu ve aradaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıĢtır (p<0,05).

Birinci Ay EPDS puan ortalamaları ile annelerin çalıĢma durumu, gelir algısı, sosyal güvence durumu ve aile tipi gibi değiĢkenleri arasında anlamlı bir iliĢki olmadığı saptanmıĢtır (p>0,05).

Dördüncü ay doğum sonu depresyon bulgularında ise ev hanımı olan (5,00 ± 4,23) annelerde, çalıĢan (2,81 ± 1,78) annelere oranla EPDS ortalamalar daha yüksek ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuĢtur (p<0,05).

Annelerin öğrenim durumu, gelir algısı, sosyal güvence durumu ve aile tipi ile dördüncü ay EPDS puan ortalamaları arasında anlamlı fark olmadığı saptanmıĢtır (p>0,05).

Çizelge 3.8. Annelerin Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Ölçeği Puan Ortalamalarının Babaya Ait Özelliklere Göre Dağılımı (n: 196)

Birinci Ay EPDS Sonuçları Dördüncü Ay EPDS Sonuçları Babaya ĠliĢkin Özellikler Ort ± SS Anlamlılık Değerleri Ort ± SS Anlamlılık Değerleri Eğitim Durumu Okuryazar ve Ġlköğretim 15,66 ± 7,32 Z:-2,163 5,77 ± 4,57 Z: -2,927 Lise ve Üzeri 17,64 ± 5,98 p: 0,031 3,95 ± 3,48 p: 0,003 Meslek Memur 18,69 ± 5,64 KW: 11,018 2,15 ± 1,77* KW: 8,213 Serbest Meslek 13,95 ± 8,27* 5,16 ± 3,86 Çiftçi 17,51 ± 5,97 4,51 ± 4,50 ĠĢçi 18,14 ± 5,12 p: 0,012 4,93 ± 4,23 p: 0,042

Babaların öğrenim ve çalıĢma durumları ile annelerin EPDS birinci ve dördüncü ay puan ortalamaları arasındaki istatistiksel iliĢkiler incelenmiĢ, elde edilen bulgular Çizelge 3.8.‟de özetlenmiĢtir.

(39)

Doğum sonu birinci ayda eĢi lise ve üzeri eğitim (17,64 ± 5,98) alan kadınlar ile dördüncü ayda eĢi okur-yazar ve ilköğretim mezunu (5,77 ± 4,57) olan kadınların EPDS puan ortalamalarının daha yüksek ve aradaki farkın hem birinci ayda hem de dördüncü ayda istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklı olduğu saptanmıĢtır (p<0,05).

AraĢtırmaya katılan annelerin eĢlerinin çalıĢma durumu ile, annelerin EPDS puan ortalamaları arasında hem birinci hemde dördüncü ayda anlamlı fark vardır (p<0,05). Yapılan Tukey ileri analiz sonucunda birinci ay farklılığı yaratan gurubun eĢi serbest çalıĢan, dördüncü ayda eĢi memur olan kadınlar olduğu saptanmıĢtır. Çizelge 3.9. Annelerin Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Ölçeği Puan Ortalamalarının Gebelik ve Doğum Sonu Dönem Özelliklerine Göre Dağılımı (n:196)

Annelerin Gebelik ve Doğum Sonu Dönem

Özellikleri Birinci Ay EPDS Sonuçları Dördüncü Ay EPDS Sonuçları Ort ± SS Anlamlılık Değerleri Ort ± SS Anlamlılık Değerleri DüĢük Öyküsü Evet 16,40 ± 7,04 Z: -0,344 5,40 ± 5,4 Z: -0,321 Hayır 16,87 ± 6,5 p: 0,731 4,58 ± 3,68 4,58 ± 3,68 p: 0,748 Kürtaj Öyküsü Evet 18,42 ± 5,27 Z:-0,562 9,54 ± 5,74 Z: -3,918 Hayır 16,64 ± 6,75 p: 0,574 4,39 ± 3,71 p: 0,0001

Ġki YaĢın Altında BaĢka Bir Bebeğin Varlığı

Evet 15,53 ± 7,37 Z: -1,321 5,21 ± 3,51 Z: -1,133 Hayır 17,01 ± 6,5 p: 0,186 4,66 ± 4,19 4,66 ± 4,19 p: 0,257 Planlı Gebelik Evet 16,85 ± 6,71 Z: -0,141 3,66 ± 3,20 Z: -4,002 Hayır 16,67 ± 6,62 p: 0,888 6,17 ± 4,66 p: 0,0001 Doğum Ģekli Normal Doğum 16,45 ± 6,92 Z: -0,255 4,75 ± 4,20 Z: -0,157 Sezaryen 17,52 ± 5,99 p: 0,799 4,76 ± 3,83 p: 0,875

Annelerin gebelik ve doğum sonu dönem özellikleri ile EPDS birinci ve dördüncü ay uygulaması arasında istatistiksel iliĢkiler incelenmiĢ ve elde edilen bulgular Çizelge 3.9.‟da özetlenmiĢtir. Elde edilen sonuçlara göre; annelerin birinci ay EPDS puan ortalamaları ile düĢük, kürtaj öyküsü, iki yaĢından küçük bebek varlığı, planlı gebelik ve doğum Ģekli arasında anlamlı fark olmadığı saptanmıĢtır (p>0,05).

(40)

33 Dördüncü ay EPDS puan ortalamaları ile kürtaj öyküsü, planlı gebelik arasında anlamlı fark saptanmıĢtır (p<0,05). Kürtaj öyküsü olmayan annelerin (4,39 ± 3,71), kürtaj öyküsü olan annelere (9,54 ± 5,74) göre, gebeliğini planlayan annelerin (3,66 ± 3,20), planlamayan annelere (6,17 ± 4,66) göre EPDS puanlarının daha düĢük olduğu görülmüĢtür. Dördüncü ay düĢük öyküsü, iki yaĢından küçük bebek varlığı ve doğum Ģekli ile EPDS puan ortalamaları arasında anlamlı fark olmadığı saptanmıĢtır (p>0,05).

Çizelge 3.10. Annelerin Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Ölçeği Puan Ortalamalarının Bebek Bakımına Yönelik Özelliklerine Göre Dağılımı (n:196)

Annelerin Bebek Bakımına Yönelik Özellikleri Birinci Ay EPDS Sonuçları Dördüncü Ay EPDS Sonuçları Ort ± SS Anlamlılık Değerleri Ort ± SS Anlamlılık Değerleri Bebeğin Cinsiyeti Kız 16,46 ± 6,18 Z: -1,229 4,85 ± 4,45 Z: -,001 Erkek 17,05 ± 7,09 p: 0,219 4,66 ± 4,45 p: 0,999

Bebeğin Yeterince Anne Sütü Aldığını DüĢünme

Evet 17,22 ± 6,44 Z: -2,627 4,58 ± 4,13 Z: -2,40

Hayır 12,63 ± 7,35 p: 0,009 6,31 ± 3,30 p: 0,016 Ek Gıda Alma Durumu

Evet 17,96 ± 5,22 Z: -2,283 4,59 ± 4,24 Z: -0,664 Hayır 15,84 ± 7,49 p: 0,027 4,88 ± 3,98 p: 0,507

Bebek Bakımı Konusunda Doğum Öncesi Eğitim Alma Durumu

Evet 15,16 ± 7,83 Z:- 3,587 4,33 ± 2,87 Z: -0,267 Hayır 17,81 ± 5,57 p: 0,043 5,02 ± 4,70 p: 0,789

Bebek Bakımı Konusunda Doğum Sonrası Eğitim Alma Durumu

Evet 15,41 ± 7,75 Z: -2,727 5,04 ± 3,48 Z: -2,025

Hayır 18,37 ± 4,63 p: 0,001 4,41 ± 4,70 p: 0,043 EĢin Desteğinin Yeterli Destek Olduğunu DüĢünme Durumu

Evet 15,49 ± 7,57 Z: -2,367 4,90 ± 3,57 Z: -1,319 Hayır 18,41 ± 4,83 p: 0,018 4,55 ± 4,68 p: 0,187

Bebeğin Uykusunun Düzenli Olma Durumu

Evet 17,47 ± 6,17 Z: -2,284 4,54 ± 4,3 Z: -2,370

Hayır 14,27 ± 7,73 p: 0,022 5,51 ± 3,11 p: 0,018

Annelerin EPDS puan ortalamalarının bebek bakımına yönelik özelliklerine göre dağılımı Çizelge 3.10.‟da özetlenmiĢtir. Elde edilen sonuçlara göre; doğum sonu dönemdeki annelerin birinci ay EPDS puan ortalamaları ile bebeğin cinsiyeti arasında istatistiksel anlamda bir fark bulunmazken (p>0,05), annenin bebeğinin yeterince anne sütü aldığını düĢünme durumu, ek gıda verme durumu, bebek bakımı konusunda

Şekil

Çizelge 3.1. Annelerin Tanımlayıcı Özellikleri (n:196)
Çizelge  3.2.‟de  babaların  tanımlayıcı  özelliklerinin  dağılımı  özetlenmiĢtir.  Çizelgeye  göre;  çalıĢmaya  katılan  babaların  yaĢ  ortalamaları  29.85±6,06  olduğu  belirlenmiĢtir
Çizelge  3.6.  Annelerin  Birinci  ve  Dördüncü  Ay  Edinburgh  Doğum  Sonu  Depresyon  Semptomlarına Göre Dağılımı   (n:196)
Çizelge 3.8. Annelerin Edinburgh Doğum Sonu Depresyon Ölçeği Puan Ortalamalarının  Babaya Ait Özelliklere Göre Dağılımı (n: 196)
+3

Referanslar

Benzer Belgeler

Gelir düzeyine göre annelerin DSEDÖ puan orta- lamaları arasındaki anlamlı ilişki değerlendirildiğin- de; geliri yüksek olan ailelerde yaşayan annelerin ebeveynlik

Doğum Sonu Dönemde Hemşirelik Bakımı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) (World Health Organization-WHO) tarafından (2010), birçok kadın ve yenidoğanın doğum sonu bakım

Annelerin çoğunluğunun gebelikte ve doğumdan sonra sağlık personelinden anne sütü ve emzirme konusunda çeşitli eğitimler aldığı tespit edilmiştir.. Ki-Kare testi

Yapılan çalışmalarda annelerin hemen hemen yarısı doğum öncesi dönemde emzirme ile ilgili bilgi almasına rağmen, ilk 6 ay sadece anne sütü verilen bebek

Öğretmenlerin “2023 Eğitim Vizyonu temel eğitim hedeflerinin gerekliliğine ilişkin algılarının “2023 Eğitim Vizyonu”yla ilgili eğitim alma değişkeni

Il est debout depuis plus de quatre

Bu çalışmada daha önce canlı doğum yapan annelerin ölçekten aldıkları puanlar daha önce canlı doğum yap- mayan annelere göre ve emzirme deneyimi olan annele- rin

ve düzenleyici işlemlerde de devlet sırrı ve gizliliğiyle ilgili hükümler yer al- makta ise de, bu hükümlerde devlet sırlarının hangi usul gereğince belirlenip