• Sonuç bulunamadı

21 NUMARALI KASTAMONU ŞERʿİYYE SİCİLİ’NİN (1-104) SAYFALARI ARASI TRANSKRİPSİYONU VE DEĞERLENDİRMESİ (H. 1128-1129/M. 1716/1717 )

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "21 NUMARALI KASTAMONU ŞERʿİYYE SİCİLİ’NİN (1-104) SAYFALARI ARASI TRANSKRİPSİYONU VE DEĞERLENDİRMESİ (H. 1128-1129/M. 1716/1717 )"

Copied!
261
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANA BİLİM DALI

21 NUMARALI KASTAMONU ŞERʿİYYE

SİCİLİ’NİN (1-104) SAYFALARI ARASI

TRANSKRİPSİYONU VE

DEĞERLENDİRMESİ

(H. 1128-1129/M. 1716/1717

)

(YÜKSEK LİSANS TEZİ)

ERHAN EKİCİ

DANIŞMAN

DR. ÖĞR. ÜYESİ SİBEL KUNDAKÇI

(2)

KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSİTÜSÜ

TARİH ANA BİLİM DALI

TARİH BİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

21 NUMARALI KASTAMONU ŞERʿİYYE SİCİLİ’NİN

(1-104) SAYFALARI ARASI TRANSKRİPSİYONU VE

DEĞERLENDİRMESİ

(H. 1128-1129/M. 1716-1717)

ERHAN EKİCİ

DANIŞMAN DR. ÖĞR. ÜYESİ SİBEL KUNDAKÇI JÜRİ ÜYESİ DR. ÖĞR. ÜYESİ TURGUT İLERİ JÜRİ ÜYESİ DR. ÖĞR. ÜYESİ ERCAN ÇELEBİ

(3)
(4)
(5)

ÖNSÖZ

Yüksek lisans tezi olarak hazırlanan bu çalışma H. 1128-1129/M. 1716-1717 yılları arasını kapsayan Kastamonu Şerʿiyye Sicili’nin transkripsiyonudur. Buradan elde edilen bilgiler ile Kastamonu’nun hukuki, idari, içtimai, iktisadi tarihine ışık tutulması amaçlanmıştır.

Tezimiz üç bölümden oluşmaktadır. Birinci kısımda Türklerde arşivcilik, defter tutma ve şerʿiyye sicillerinin Türk tarihindeki önemine yer verilmiştir. İkinci bölümde tezimizin Latin alfabesine çevrilmiş hali bulunmaktadır. Üçüncü bölümde ise sicilimizin değerlendirme kısmı yer almaktadır.

Şerʿiyye sicili çalışmaları sicilin ait olduğu yerin hakkında bilgiler vermekle beraber bölgesinde bulunan yerler hakkında da bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır. Toplumsal hayat ile halkın sosyal ve ekonomik durumlarını belgelemesi yönüyle de önemli kaynaklardır. Zira o döneme ait boşanmalar, verese kayıtları, eşkıyalık ve haydutluklar, adam öldürmeler, seferler için asker toplama işleri, camiler için görevliler atanması, devletin topladığı vergiler gibi çeşitli konularda bilgi sahibi olmaktayız.

Çalışmalarımız sırasında belgelerde yazıların silikliği ve çok karışık olması gibi eksikliklerle karşılaşılmıştır. Okunamayan yerler noktalar ile gösterilmiştir.

Bu çalışmanın hazırlanmasında başından sonuna kadar emeğini, vaktini, katkılarını esirgemeyen danışmanım ve çok değerli hocam Dr. Öğr. Üyesi Sibel KUNDAKÇI’ya, yine çalışmalarımız sırasında yardımlarını gördüğüm değerli arkadaşım ve dostum Süleyman HAN’a, saygı değer Ayşe ŞAFAK’a, kıymetli büyüğüm İlhami BEBEK’e, hayatımın her anında yanımda olan ve bana karşı manevi desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen eşim Nihal EKİCİ’ye ve kızım Zeynep Büşra EKİCİ’ye teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunarım.

Erhan EKİCİ

(6)

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

21 Numaralı Kastamonu Şerʿiyye Sicilinin Transkripsiyonu ve Değerlendirmesi (H. 1128-1129 /M. 1716-1717)

Erhan EKİCİ Kastamonu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Tarih Ana Bilim Dalı

Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Sibel KUNDAKÇI

Şerʿiyye sicilleri, Türkiye tarihi açısından zengin bilgi kaynakları konumundadır ve tarih araştırmalarında önemli bir yere sahiptir. Şerʿiyye sicilleri içerik olarak merkezden gönderilen ferman, berat, buyuruldu, iʿlâm ve hüccet ile kadılar tarafından davalarda verilen hükümleri oluşturmaktadır. Şerʿiyye sicilleri Osmanlı Devleti’nin 15. ve 20. yüzyıllar arasındaki kültürünü, hukukunu, içtimâi ve iktisadi yapısını ortaya koyan kaynaklardır. Osmanlı Devleti dönemi kentlerinin tarihini ve kültürünü ayrıntılı bir şekilde ortaya koymak için şerʿiyye sicillerinden mutlaka faydalanılmalıdır. Bu nedenle yerel tarih çalışmalarında şerʿiyye sicilleri ana kaynak görevini üstlenmektedir.

Hazırlanan bu tezde 21 numaralı Kastamonu Şerʿiyye Sicili esas alınmıştır. Tezimizin hazırlanma amacı Kastamonu’ya dair tarihi bilgileri gün yüzüne çıkarmak ve Kastamonu’nun siyasi, iktisadi, idari ve hukuki yönlerini ele alarak incelemektir. 21 numaralı Kastamonu Şerʿiyye Sicili H. 1128-1129 / M. 1716-1717 yıllarını kapsamaktadır. Bu sicil defteri Ankara Milli Kütüphane Mikrofilm Arşivi’nde korunmaktadır.

21 numaralı şerʿiyye sicilimizin değerlendirilmesi sonucu Kastamonu’ya ait kazaların, nahiyelerin, köylerin mahallelerin ve divanların adlarına; tereke kayıtlarından da giyim ve süs eşyalarına; silah aletlerine kadar birçok bilgiye ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Kadı, Kastamonu, Şerʿiyye Sicili. 2018, 251 sayfa

(7)

ABSTRACT

MSc. Thesis

TRANSCRIPTION AND EVALUATION OF KASTAMONU COURT RECORD NUMBER 21

(H. 1128-1129 /M. 1716-1717)

ERHAN EKİCİ Kastamonu University Institute Of Social Sciences

Department of History

Supervisor: Assist. Prof. Sibel KUNDAKÇI

Court records are being considered as an important source of information and a reliable source for history researchs. Court records include decisions, laws, announcements and calls given by the times judges kadı. Court records show the Ottoman Empire's culture, law system and management system between 15th and 20th century. Court records should be used in researches.

İn this thesis a court report number 21 is used. The purpose of this thesis is to discover and show the history of Kastamonu Thesis also focuses and gives a good information about Kastamonu's political system, law and management policies. In this thesis Kastamonu Court record 1128-1129/M. 1716-1717 is used. This court record could be found and Ankara national library-microfilm archieve.

Court record no:21 is used as a source to understand accidents, villages, vicinities and from the material records a good amount of information can be gained about, clothes, accesories, tools and weapons.

Key Words: Muslim Judge, Kastamonu, Court of Record 2018, 251 pages

(8)

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ ... V ÖZET ... VI ABSTRACT ... VII İÇİNDEKİLER ... VIII KISALTMALAR ... IX GİRİŞ ………..1 I. BÖLÜM 1. Türklerde Defter Tutma Geleneği ve Osmanlı Devletinde Arşivcilik ... 2

2. Şerʿiyye Sicillerinin Türk Tarihindeki Önemi ... 5

3. Kastamonu Şerʿiyye Sicilleri ... 11

3.1. Doktora Tezleri ………...…… 12

3.2. Lisanüstü Tezler………...……… 13

3.3. Lisans Tezleri………...……… 14

II. BÖLÜM 2. 21 NUMARALI KASTAMONU ŞERʿİYYE SİCİLİ ... 15

2.1. Transkripsiyon ... 15

III. BÖLÜM 3. 21 NUMARALI KASTAMONU ŞERʿİYYE SİCİLİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ……….215

3.1. Sicildeki Belgelerin Dağılımını Gösteren Tablo ……….…. 238

SONUÇ ... 243

KAYNAKLAR ... 245

EKLER ... 249 ÖZGEÇMİŞ ...

(9)

KISALTMALAR

a.g.e. : Adı geçen eser a.g.m. : Adı geçen makale a.g.t. : Adı geçen tez

C. : Cilt

DMTK : Dünya Muhasebe Tarihçileri Kongresi

GÜSBE : Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

H. : Hicrî

İİED : İslam İlimleri Enstitüsü Dergisi İSAM : İslam Araştırma Merkezi

M. : Milâdî

MEB : Milli Eğitim Bakanlığı

No : Numara

OA : Osmanlı Ansiklopedisi

OAS : Osmanlı Araştırmaları Sempozyumu

s. : Sayfa

S. : Sayı

SÜİFD : Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi TALD : Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi T.C. : Türkiye Cumhuriyeti

T.D.V.I.A. : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi vd. : Ve diğerleri

(10)

GİRİŞ

Şerʿiyye sicilleri, Türkiye tarihi açısından zengin bilgi kaynakları konumundadır ve tarih araştırmalarında önemli bir yere sahiptir. Şerʿiyye sicilleri içerik olarak merkezden gönderilen ferman, berat, buyuruldu, iʿlâm ve hüccet ile kadılar tarafından davalarda verilen hükümleri oluşturmaktadır. Şerʿiyye sicilleri Osmanlı Devleti’nin 15. ve 20. yüzyıllar arasındaki kültürünü, hukukunu, içtimâi ve iktisadi yapısını ortaya koyan kaynaklardır.

XVI. yüzyıldaki mahkeme kayıtlarını incelemiş olduğumuz bu tezde farklı konularda belgelerin olduğu görülmektedir. Bunlar genelde halkın yaptığı şikayetler, asker toplama işleri, boşanmalar, miras davaları, vergi toplama işlerini içermektedir.

Osmanlı Devleti yükselme dönemiyle birlikte artık topraklarının iyice genişletmeye başlamış bu sebeple de bir yandan düşmanları artarken bir yandan da yeni savaşların yolu açılmıştır. Osmanlı’nın yaptığı savaşların uzun sürmesi hem askeri olarak hem de mali açıdan devleti ve halkını zor duruma düşürmeye başlamıştı. Vergilerin artması, asker toplanmasında ki güçlüklerin o dönemki belgelere de yansıdığı görülmüştür. Yine eşler arasındaki boşanma davaları, vefat edenlerden geriye kalan miraslar, köylerde veya şehirlerde yaşayan insanların yapmış oldukları şikayetler (hırsızlık, adam öldürme-yaralama, alacak-verecek işleri, vs.)

Tezimizin hazırlanma amacı, o günün şartlarında Kastamonu ve bölgesinin siyasi, sosyal, içtimai durumunun nasıl olduğuna dair bilgileri belgeler üzerinden yorumlayarak günümüze doğru gelerek bir değerlendirmede bulunmaktır. Örneğin o zamanlarda var olan yer isimleri, inşa edilen yapılar bugün hala daha varlığını sürdürmektedir.

Bu belgeler bulundukları döneme ait bilgileri bizlere sunması, o dönemin içinde bulunduğu koşulları, şartları gerçekliğiyle ortaya koymaları sebebiyle ana kaynak görevindedirler. Ayrıca belgeler sadece Kastamonu ve ilçeleri hakkında bilgi vermeyip çevresindeki iller hakkında da tam manasıyla olmasa bile bizlere yine bilgiler sunmaktadır.

(11)

I. BÖLÜM

1. Türklerde Defter Tutma Geleneği ve Osmanlı Devleti’nde Arşivcilik

Tarih, bütün milletlerin ortak mirasıdır. Bu mirasın önemli bir bölümünü arşivler ve kütüphaneler maddi ve manevi kültürümüz olarak geçmişten günümüze kadar taşımışlardır. Böylesine önemli kültür varlıklarının milletleri oluşturmadaki önemi ve konumu ise aşikârdır. Arşivler bir devletin ya da milletin hafızalarıdır. Ayrıca milletlerarası ve bireysel hakları saklama görevini üstlenmektedir. Yine arşivler ait oldukları devrin gelenek, görenek, örf, adet ve sosyal yapısını bizlere aktarmaları bakımından önemlidirler.

Arşiv kelimesi eski Yunanca arkheion kelimesinin Latince hali olan archivum’dan gelmektedir. Resmi evrak anlamına gelen arkheia’dan türetilmiştir. Macar ve önemli bir arşivci olan Lajos Fekete şöyle tanımlamıştır. “Arşiv: Tabii veya hukuki bir şahsiyetin, resmi muamelelerinden hâsıl olan ve yanında bulundurması icab eden yazılmış, resmedilmiş veya tab edilmiş evrakın tekmilidir.”1 Yine bir arşivci olan ve

Cumhuriyet Arşiv Dairesi Başkanlığı yapmış olan İsmet Binark’a göre arşiv “Belli bir yönetim dairesine ait işlemi bitmiş resmi evrakın, düzenli bir şekilde bir araya toplanması ve bu yazılı belgelerin saklanıp, korunduğu yer anlamlarında kullanılmıştır.”2

Arşivler, toplum hayatıyla ilgili idari, hukuki, askeri, idari, iktisadi, dini, siyasi, kültürel gibi konularda bulundukları tarihe ışık tutan belgelerdir.

Osmanlı Devleti dönemine ait arşivlerimiz sadece bulunduğumuz bölgeyi değil Orta Doğu, Yakın Doğu ve Balkanları da içine alan geniş bir coğrafyaya yayılmış ülkelerin iktisadi, siyasi ve kültürel konuları için de önem arz etmektedir.

Genel Türk tarihine bakacak olursak arşivin oluşması Orta Asya’ya kadar uzanmaktadır. Uygurların (745-840) yerleşik hayata geçmeleriyle birlikte şehirlerde kütüphaneler, resmi daireler, mahkemeler ve buralarda yapılan yazışmaların

1 Lajos Fekete, Arşivin Ön Vazifeleri, Ankara1937, s. 4.

(12)

saklandığı arşivler bulunmaktaydı. Göçebe olarak yaşamlarını sürdüren Türkler, Uygurların yerleşik düzene geçişiyle birlikte kendilerinden sonra gelen Türk devletlerini etkilemeyi başarmıştır. Bu etki Karahanlılar, Büyük Selçuklu, İlhanlılar, Anadolu Selçuklu, Osmanlı Devletiyle birlikte Cumhuriyet dönemine kadar gelmiştir. Türk ve İslam devletleri, genellikle “kul hakkı” korkusundan dolayı devlet belgelerinin korunmasına önem vermiştir.3

Karahanlılar Türkçe yarlığlar, siciller, defterler yazdıkları bilinmektedir. İlhanlıların da vilayetlere ait olan defterleri “Defterhane” de saklamışlar, buraya görevli olarak ise “Defterdâr-ı Memâlik” adını verdikleri kişiyi tayin etmişlerdir.4 Anadolu

Selçukluları’nın da “Divân-ı Âlâ” adıyla tuttukları defterler bilinmektedir.5

Görüldüğü üzere Türk devletleri kendilerine has bir arşiv metodu veya sistemi geliştirmiştir.

Arşivcilik konusunda Osmanlı Devleti’ni diğer Türk devletlerinden ayırmamız gerekecektir. Her ne kadar arşivcilik konusunda günümüz şartlarında bir arşivciliğe sahip olmamakla birlikte üç kıtada altı yüz yıl hüküm süren bir devlet olarak geniş bir insan kitlesine hitap etmesi, hak ve hukukun korunma düşüncesi evrakların titizlikle muhafaza edilmesini gerekli kılmıştır.

Osmanlı Devleti’nde arşivciliğin başlamasını kuruluşundan itibaren değerlendirecek olursak ilk başkent olan Bursa’nın ve buradaki arşivin Timur istilasıyla birlikte yok edildiği bu sebeple de Osmanlı’nın ilk dönemlerine ait bilgilere ulaşılmada zorluklar yaşandığı görülecektir. Devletin yükselme dönemi olarak görülen Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar gelen belge ve evrak az sayıda bulunmaktadır. O dönem hakkındaki bilgiler Bizans kaynaklarından edinilmekteydi. Evrak mahzeni olarak İstanbul’un fethiyle birlikte ilk defa Yedikule’nin kullanıldığı bilinmektedir.6 Sonra

3 Url1, https://www.makaleler.com/amp/arsivcilik-nedir-onemi-turleri (20.05.2018).

4 Süleyman Han, 26 Numaralı Kastamonu Şerʿiyye Sicilinin Transkripsiyonu ve Değerlendirmesi (H.

1135-1136/M. 1723-1724), (Yayınlanmamış Lisans Üstü Tezi), Kastamonu 2016, s. 1-2.

5 Url2,

http://www.akademiktarih.com/tarih-anabilim-dal/2054-osmanl-araştırmalar/osmanlr-ve-arbelgeleri-ara-malar/447-osmanlvletinde-arilik-ve-baanlsmanlr.html. (20.05.2018).

6 Atilla Çetin, “Türkiye’de Arşivciliğin Tarihi Gelişimi” UTAS (İstanbul 17-19 Kasım 2005),

(13)

Atmeydanı’na nakledilmiştir.7 Kanuni dönemiyle birlikte bir düzene giren arşivcilikte

evraklar ve belgeler defterlere kaydedilmeye başlamıştır. Elimizde bulunan defterlere bakıldığında divan aracılığıyla alınan kararların mühimme, ruus, maliye, tahvil gibi defterlere kayıt edildiği görülmektedir.

Osmanlı Devleti’nde evrak ve belgelerin toplandığı yere Hazine-i Evrak denilmiştir. Dünyada modern arşivciliğe geçiş 19. yüzyılla başlamıştır. Osmanlı’da ise modern anlamda arşivcilik faaliyetlerinin Tanzimat Fermanı’nın ilanından sonra olduğu görülmektedir.

Sultan II. Mahmud dönemiyle birlikte devlet teşkilatında ve kurumlarındaki yenilikler, arşivlerin korunması konusunu ortaya çıkarmıştır. Maliye Bakanı Safveti Paşa’nın Topkapı Sarayı Enderununda bulunan tarihi belge ve defterlerin bir kısmını bölme, vesikaları kalemlerine göre dizme, ambarlara raflama, iş göremeyecek kabul edilenleri çıkarmak gerektiğini düşünmüştür. Bu düzenlemelere ek olarak devlet merkez teşkilatında arşiv alanında asıl ve ilk ciddi çalışma Mehmet Emin Rauf Paşa başbakanlığında olmuştur. Bu çalışmadan bir buçuk yıl sonra, resmi görevle Avrupa’ya gittiğinde buralardaki arşivleri görme imkânı bulan Mustafa Reşit Paşa, ilk başbakanlığında, modern anlamda arşivlerin yeniden düzenleme faaliyetinin ilk müjdecisi olur.8 Hazine-i Evrak dairesinin kuruluş amacı “Mesalih-i esmiyenin

mahall-i vahidde cem ve hıfzı” şeklinde belirtilerek padişahın irâde-i seniyyesi ile Kasım 1846’da yayınlanmıştır. Merkez teşkilatına bağlı olan; Bâb-ı Asaf, Bâb-ı Defter ve Divân-ı Hümayun vesikalarının toplanmasıyla Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nin temeli atılmıştır. Fosatti Kardeşlerin mimarlığını yaptığı arşiv binasının yapımının tamamlanmasıyla birlikte Hazine-i Evrak dairesi de çalışmalarına başlamıştır. Yukarıda da zikredildiği gibi Hazine-i Evrak bugün Başbakanlık Osmanlı Arşivi adı ile anılmaktadır.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi haricinde Topkapı Saray Arşivi, Osmanlı’da hayır ve hasenat kurumu görevini yürüterek vakıflara ait yerlerin sicil vesikalarını içeren

7 Uğurhan Demirbaş, v.d., Belgelerle Arşivcilik Tarihimiz, Ankara 1999, T.C. B.D.A.G.M. O. A. D. B. Yayın

No: 41, s. 5.

8 Nida Nebahat Nalçacı, “Osmanlı Devleti’nin Bâbı- Âli’deki Hafızası: Hazine-i Evraktan Osmanlı Arşivlerine”,

(14)

Vakıflar Arşivi, şerʿi mahkemelerde kadıların verdiği hükümleri içeren Şerʿi Siciller Arşivi ve tapu işlerine dair defterlerin bulunduğu Tapu ve Kadastro Arşivi içerdikleri malzemeler açısından yine ayrı bir öneme sahiptirler.

2. Şerʿiyye Sicillerinin Türk Tarihindeki Önemi

İslamiyet’in esaslarına ve bu dinin dünya nizamına uygun olarak emretmiş olduğu kurallar şerʿi olarak kullanılmıştır. Osmanlı Devleti’nin İslam hukukunu bir hayat tarzı olarak benimsemesi devletin, iktisadi, dini, idadi, hukuki kurumları hakkındaki bilgilere detaylı bir şekilde ulaşılabilmektedir.

Osmanlı hukuk sistemi çağdaşı olan devletlerle veya İslam öncesi devletlerle aynı paralelde değildir. Osmanlı hukukunu İslam hukuku oluştursa da devletin yapısı ve siyasi-hukuki müesseseleri, ceza ve vergi hukuku konularında kendine has Osmanlı kanunları oluşturmuştur.

Osmanlı Devleti’nde iki tür hukuk sistemi kullanılmaktaydı. Bunlar Şerʿi Hukuk ve Örfi Hukuktur. Burada birbiriyle çelişen hukuk ikiliğinden ziyade birbiriyle paralel yürüyen ve birbirini destekleyen bir yapıdan söz edilmektedir.9 Şerʿi hukuk dini

kurallara, örfi hukuk ise padişahların emir ve fermanlarından oluşan hukuk kurallarıydı. Şerʿi hukuk, Kur’an, sünnet, icma ve kıyas gibi şerʿi deliller vasıtasıyla, İslam müctehidlerinin fıkıh kitaplarından derledikleri hükümlerdir.10

Örfi hukuk denince akla adı gibi gelenek ve göreneklere dayalı adet ve örf hukuku gelmemelidir. Gerçi örfi hukuk kuralları meydana çıkarılırken en azından hukukun belli alanlarında yerleşik adet ve örfler, hukuki teamüller göz önünde bulundurulmakla birlikte11 örfi hukuk denildiğinde terminolojide, İslamda hukukun devleti yönetene tanıdığı geniş değerler ve düzenleme yetkisiyle ortaya konan kurallar kastedilmektedir.12

9 Mehmet Akif Aydın, “Türk Hukuk Tarihçiliği”, TALD, C. III, S. 5, 2005, s. 15-16.

10 Ahmet Akgündüz-Sait Öztürk, “700. Yılında Bilinmeyen Osmanlı”, OAV, İstanbul 1999, s. 367.

11 Halil İnalcık, “Türk İslam Devletlerinde Devlet Kanunu Geleneği”, Osmanlılarda Devlet, Hukuk, Adalet,

İstanbul, Yıl: 2016 s. 27.

(15)

Osmanlı’nın kuruluş dönemlerinden itibaren ele geçirilen bölgelere hukukun işlemesi adına bir kadı, idarenin işlemesi için de bir subaşının ataması, adet haline gelmiş bir ananedir.13 Kadılık müessesesi bizzat Hz. Muhammed tarafından ifa edilmiş olup adaleti ve huzuru sağlamak amacıyla kurulmuştur.14

Osmanlı’nın ve ilk hükümdarı Osman Bey’in atadığı iik memurlardan biri Kadı Tursun-ı Fakih olup, bin üçyüz senesinde Karacahisar’a hükümranlık nişanı olarak görevlendirilmiştir.15 Bu durum gösteriyorki kadılar merkezin yerel temsilcileri

konumundadır.

Osmanlılar kadılık kurumunu Anadolu Selçuklu Devleti’nden almışlardır. Selçuklularda bu kuruma Kadilkuzat veya Kadilleşker adı verilmiştir. Selçuklulardan önce ise Abbasilerde de kadıaskerlik vardı.16 Kazaskerlik müessesesi I. Murad

başlarında olup bazı kaynaklarda kuruluşu 1361 tarihi, bazı kaynaklarda ise 1362 olarak gösterilmektedir.17 Kazaskerler önceleri kadıların atamalarını bulundukları

yerlere göre yaparken XVI. asırdan sonra ilmiye sınıfının en yüksek kademesi haline gelen şeyhülislamlık makamının giderek kazaskerliğin önüne geçmesiyle birlikte ileri rütbede olan bazı kadıları tayin etme salahiyetini kazanmıştır.18 Rumeli kazaskeri

rütbece Anadolu kazaskerinden üstün olup, divan toplantılarında sıra bakımından vezirlerden hemen sonra gelmektedirler. Divana getirilen adli ve hukuki konular kazaskerlerin görev alanına girdiği için bu rütbeye şerʿi ve örfi hukuk konusunda uzmanlaşmış tecrübeli kişiler seçilirdi. Bu makama çıkabilmek için Osmanlı Devleti’nin en büyük ili olan İstanbul kadılığını yapmış olmak gerekirdi.19

Sicil kelimesi, lügatta okumak, not etmek, kaydetmek, karar vermek, belgeye veya kayda geçirmek anlamlarına gelmektedir.20 Terim anlamı ise şerʿi mahkemelerin tarih

13 İlber Ortaylı, “Kadı: Osmanlı Kadısı”, DİA, C. 24, İstanbul, 2001, s. 69-70.

14 İlber Ortaylı, Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti’nde Kadı, Turhan Kitabevi, Ankara 1994, s.7. 15 Tahsin Fendoğlu, “Osmanlı’da Kadılık Kurumu ve Yargının Bağımsızlığı”, OA, C.VI, Ankara, s. 453

16 İsmail H. Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Ankara 1988, s. 166-167. 17 Mehmet İpşirli, “Kazâsker”, T.D.V.İ.A., C. XXV, Ankara 2002, s.141.

18 İsmail H. Aktaş, 438 Numaralı Siverek Şerʿiyye Belgesi’nin Transk. ve Değer., GÜSBE (Yayınlanmamış

Yüksek Lisans Tezi), Gaziantep, 2011, s.10.

19Mehmet A. Ünal, Osmanlı Muesseseleri Tarihi, Isparta 2010 s. 56.

20 M. Kartal, 20 Numaralı Ayntâb Şeriyye Belgesi’nin Transk. ve Değer. (H. 1060-1061/M.1650-1651),

(16)

sırasıyla tutulan kayıtlarına verilen isimdir.21 Yalnız Türkiye için değil, Osmanlı’nın

hükmettiği bütün şehirlerin tarihi açısından önem arz eden kadı sicilleri22 ait oldukları

yerler hakkında bizlere verdikleri bilgiler açısından da önem arzetmektedirler. Şerʿiyye belgeleri kadı defteri, kadı belgesi, zabtı vakâyi veya şerʿiyye belge (Sicillât-ı Şerʿiyye) mahkeme defterleri gibi çeşitli adlarla da bilinmektedir.23

Yapılan araştırmalara göre şerʿiyye sicillerini içeren belgeler, kadı ifadelerini oluşturan (i’lam, ma’ruz, hüccet, tereke) ile merkezdeki yazışmaları (divan) içeren belgeler (ferman, berat, buyuruldu, mürasele, temessük, tezkere) olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır.

Geçmişten bugüne miras kalan bu sicillerin birçoğu saklanamadığı, yeteri kadar sahip çıkılmadığı için elimize ulaşamamıştır.

Tarih denildiğinde genel olarak aklımıza gelen olgulardan biri de savaşlardır. Tarih süresince devam eden savaşlar düşman işgalleri, yangın ve su basmaları, uzun yıllar bakımsız bırakılarak çürümeye terk edilmeleri, insan eliyle yapılan tahripler ve aşırmalar şerʿiyye sicillerinin yok olmasına zemin hazırlamıştır.24 Cumhuriyet

dönemiyle birlikte Maarif Vekâleti tarafından Kasım 1931’de çıkarılan kararla dağınık halde bulunan sicillerin müze ve kütüphanelerde toplanması sağlanmıştır.

İʿlam

Mahkemede gerçekleşen yargılama ve bunun sonucunda verilen kesi yargıyı kapsayan resmi kâğıt hakkında söylenen bir terimdir.25 Kelime açıklaması olarak “bildirmek”

manasına gelmektedir. Hukuki anlamda ise; şerʿi bir hüküm ve kadının kararının altında imzası ve mührünün bulunduğu yazılı vesikaya i’lam denir.26 Günümüzdeki

mahkeme kayıtlarına benzemektedir.27

21 Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimler Sözlüğü, MEB Basımevi, C. III, İstanbul 1993, s. 343. 22 Halil İnalcık, “Osmanlı Arşivlerinin Türk ve Dünya Tarihi İçin Önemi”, OAS 17 Mayıs 1985, İstanbul, s. 36. 23 Ahmet Akgündüz, “İʿlâm”, TDVİA, C. XXII, İstanbul 2000, s.72-73.

24 Münir Atalar, “Şerʿiye Mahkemelerine Dair Kısa Bir Tarihçe”, İİED, S. 4, Ankara 1980, s. 313-314. 25 Pakalın, a.g.e, s.51.

26 Veli Altuntaş, 44 Numaralı Antep Şerʿiyye Belgesi’nin Transk. ve Değer. (H. 1106/M. 1695), GÜSBEntep,

(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Üstü Tezi), Gaziantep, 2014, s.34.

(17)

Maʿruz

Sözlük anlamı olarak “arz olunan, sunulan” anlamlarına gelmektedir. Mahkemelere gelen şikâyetler, kadının emir vermesiyle görevliler tarafından olayın soruşturulması ve meydana çıkarılan raporları ve vekillerin ceza konularında yürütükleri soruşturma ve hâkimin onayıyla sundukları kararlar ile hâkimin üst makamlara arz ettikleri konuları içermektedir.28

Hüccet

Senet, vesika, delil gibi sözlük anlamları olmakla birlikte eskiden mahkemelerce verilen hak veya sahiplik gösterdiği bilinen resmi belge anlamına da gelmektedir. Bir hükmün gerçekliğini kanıtlamak ve karşı koyana galip gelmek amacıyla ileri sürülen delil.29 Şerʿi mahkemelerde oluşturulan hukukî vesika.30 Hüccetlerin iʿlâmlardan farkı, kadının hüccetlerde herhangi bir kararının bulunmaması ve sadece şerʿi mahkemeler bugünkü noterler gibi, hukuki durumu kayıt altına almalarıdır. Taraflara verilen hüccetlerin bir sureti de evrak defterlerine kaydedilmektedir. Bu durumda bir konuda iki hüccet metni vardır.31 Birincisi ilişkisi olana verilen hüccet, ikincisi ise belgeye

kaydedilen örneğidir.32

Mürâsele

Sözlük anlamı olarak haberleşme, mektuplaşma, resmi kadı mektubu gibi anlamlara gelmektedir. Osmanlı’nın en üst rütbeli kazâskerleri tarafından kadılara ve vekillerine ve onlar tarafından ilçe vekillerine atamaları, yetkilerini açıklamak için yazılan resmi kâğıtlara verilen isimdir.33

Tereke

Sözlükteki anlamıyla vefat eden kişiden kalan mallar olarak ifade edilebilir. Tereke defterleri vefat eden kişilerin sosyal menşelerine, medeni hallerine ve aile yapılarına, sosyal statü, meslek ve devlet kadamesindeki görevlerine ilişkin önemli veriler

28 Ali Maden, 41 Numaralı Kastamonu Şerʿiyye Sicili’nin (H. 1160/M. 1747-1748) Transkripsiyonu ve

Değerlendirmesi, (YayınlanmamışYüksek Lisans Tezi), Kastamonu 2014, s. 16.

29 Yusuf Ş. Yavuz, “Hüccet”, TDVİA, C. XVIII, 1998, s. 446

30 Mustafa Oguz - Ahmed Akgunduz, “Hüccet”, TDVİA., C.XVIII, 1998, s. 446. 31 Han, a.g.t., s. 6-7.

32 Ahmet Akgündüz, Şerʿiyye Sicilleri, C. I, İstanbul 1998, s. 5. 33 Pakalın, a.g.e., s. 621.

(18)

sunmaktadır.34 Osmanlı’da vefat eden kişinin mirasçılara kalan malları ya da devletin

mirasçı olma durumunda, kadılık (yargıç) kurumu, vefat eden kişinin mal ve nakit varlığını, alacaklarını vereceklerini ortaya çıkarıp korumaya alıp tereke defterine kaydını yapar.35 Günümüz adli yargı sisteminde bir ilin Sulh Hukuk Mahkemesi

yetkisi altında “Tereke Hâkimliği” olarak geçmektedir.36 “Tereke” veya “terike” olarakta isimlendirilir.

Temessük

Lügat anlamı olarak tutunma, hüccet ve delil izhar etme, borç senedi gibi anlamlara gelmektedir. Arabî’de “tutunmak, sarılmak, yapışmak” anlamını taşıyan temessük, uluslararası lisanda borç verilmesi, borcun ödenmesine benzer hallerde karşı tarafa verilen belgeyi ifade eder.37

Ferman

Ferman; Farsça emir, irade, buyruk demektir.38 Divan-ı Hümayun ya da diğer

divanlardaki kararlara uygun olarak yazılıp üzerine tuğra çekilen padişah buyruklarının genel adıdır.39 Fermanların büyük çoğunluğu beylerbeyi, sancakbeyi,

kadı gibi üst rütbeli görevlilerin mektup arzı ya da reayadan birinin arzuhaliyle konunun divanda görüşülerek karara bağlanması ile hazırlanırdı. Osmanlı Devleti’nde ferman; Ferman kelimesinin anılması, fermanın gönderildiği kişinin adı, rütbesi ve kıdemine göre hayır ile anılması, belgenin gönderilmesinin veya verilmesinin nedeni, fermanın yollanmasında padişah isteğinin gönderilen kişiye bildirilmesi, yapılması gereken işin belirtilmesi, istenen görevin tamamlanması için iyi dilekte bulunulması ve ferman tarihi ile fermanın gideceği mahal adının ifade edilmesi.40

34 Mehmet Beşirli, “1453 Numaralı İzmit Şerʿiyye Sicili’nde Kayıtlı Bazı Tereke Defterlerinin Sosyal ve Ekonomik

Açıdan Analizi”, İstanbul Tereke Defterleri: Sosyo Ekonomik Tahlil, İstanbul 1995, s. 615.

35 Fatih Coşkun Ertaş, “XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Osmanlı’da Tereke Uygulaması ve Muhasebesi- Sosyo-Ekonomik

Yapıya ve Miras Hukukuna Etkileri”, 13. DMTK: 17-19 Temmuz 2012, 2012, s. 197.

36 Han, a. g. t., s. 7.

37 Mübahat Kütükoğlu, “Temessük, T. D. V. İ. A., C. XL, 2011, s. 413. 38 Pakalın, a.g.e., s. 607.

39 Mubahat Kutukoglu, “Ferman”, TDVİA, C. XII, 1995, s. 400.

40 Esra Karabulut, 212 Nolu Şanlıurfa Şerʿiyye Sicili’nin (H. 1290-1294 / M. 1873-1877) Transkr. ve Değer.,

(19)

Berât

Arabî isim olmakla birlikte sözlükteki anlamı “yazılı kâğıt ve mektup” manasına gelen açıklama, Osmanlı devlet kurumunda bazı görev, hizmet ve memuriyetlere, atananlara görevlerini yerine getirme salahiyetini kullanmak üzere, padişah tuğrası ile verilen selahiyet ve atama hükümleri hakkında kullanılan bir ıstılahtı.41 Bir memurluğa

atanma bir varidattan hisse, bir şeyin kullanılma hakkı, bir ayrıcalık veya ayrı tutulduğunu gösteren ve padişahın tuğrasını taşıyan belge olmakla, sadece padişahın saltanatı süresince geçerli olmaktadır.42

Buyuruldu

Osmanlı’da divan üyelerinin kendilerinden alt kademede bulunan memurlara yolladıkları emirler için kullanılan bir terimdir.43 Türkçe buyurmak fiilinden

“buyuruldu” veya “buyruldu” olarak türemiş bir isimdir. Özel bir yazılış şekli olan bu belgeler merkez ve taşrada yazılanlar olarak ikiye ayrılmıştır. Fatih’in kanunlarına göre hükümler, padişahın tuğrası bulunduğu üç kişi tarafından yazılabilirdi. Dünyalık işler için sadrazam, maliye işlerinde defterdar, şerʿi konularda kazaskerler görevli kılınmıştı.44

Tezkere

“Tezkire” Arabî “zikr” kökünden gelerek, kelime anlamı “tezekküre vesile olan şey” anlamındadır.45 Diplomasiyle ilgili, benzer belgedeki devlet kurumları ya da kişiler

için vasıta görevi gören evraklar için kullanılır.46 Şerʿiyye belgelerinde yer alan ilk

anlamdaki tezkereler, sadrazam önce olmak üzere rütbece ileri düzeydeki devlet çalışanlarının günümüzde özel kalem müdürü anlamına gelen tezkireciler tarafından yazılırdı.47 Tezkireler, amacı net bir halde anlatılacak şekilde, ancak gereksiz ayrıntı

girmeden yalın bir dille kaleme alınırlardı.48

41 İsmail Asoğlu, 223 Nolu Şanlıurfa Şerʿiyye Belgesi’nin Transk. ve Değer. (H. 1304 – 1334 / M. 1887 - 1916),

(Basılmamış Lisans Üstü Tezi), Şanlıurfa 2014, s. 6.

42 Mübahat Kutukoglu, “Berât”, TDVİA, C. V, İstanbul 1992, s. 472-473.

43Mehmet Güneş, “19. Yüzyıl Osmanlı Tarihinin Ana Kaynakları: Buyruldu ve İlmühaber Defterlerinin Tahlili”,

Tarih Araştırmaları Dergisi, C. 33, S. 56, s. 209.

44 Mübahat Kütükoğlu, “Buyruldu”, TDVİA, C. VI, 1992, s. 478. 45 Karabulut, a.g.t., s. 24.

46 Mübahat Kütükoglu, Osmanlı Belgelerinin Dili, İstanbul 1994, s. 245.

47 Ahmet Akgunduz, Şerʿiyye Sicilleri Mahiyeti Toplu Kataloğu ve Seçme Hükümler, C. I, s.46. 48 Kütükoğlu, a.g.e., s. 245.

(20)

3. Kastamonu Şerʿiyye Sicilleri

Kastamonu, tarihi çok eskilere dayanan bir yer olarak önemini hep korumuştur. Kastamonu’nun ne zaman kurulduğu ve adının nereden geldiği tam olarak bilinmemekle birlikte bölgenin eski kavimlerinden Kaşka kavminin buraya “şehir” manasına gelen Tum(m)ana ismini verdiği, bundan dolayı “Kaşkalar’ın şehri” demek olan Gastumanna biçiminde anıldığı ve daha sonra bu söylemin Kastamonu’ya döndüğü şeklinde izah edilir.49 Bizans’ın Anadolu’ya hâkim olmasıyla birlikte uzun

yıllar Bizans egemenliğinde kalmıştır. XIII. yüzyılda Hüsamettin Çoban tarafından fethedilen Kastamonu yaklaşık bir yüzyıl boyunca Candaroğulları hâkimiyetinde kalmıştır.50 Anadolu Selçuklu Devletiyle çağdaş olan Candaroğulları bu devlete bağlı

olarak yaşamını sürdürmekteydi. Moğollar’ın Anadolu’yu ve dolayısıyla da Anadolu Selçuklularını tehdit eder hale gelmesi Candaroğullarını bağlılıktan bağımsızlığıya taşıyan yolda adım atar hale getirecekti. Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı II. Gıyaseddin, Moğol hükümdarı Baycu Noyan ile yaptığı savaşta yenilmiş ve Moğollara bağlı hale gelmiş, Anadolu topraklarında yeni bir dönem başlatan 1243 Kösedağ Savaşıyla beraber, Kastamonu tarihi açısından yeni bir dönem başlamıştır.51 Böylelikle

Moğollar’ın Anadolu birliğini parçalamasıyla ortaya çıkan beyliklerden biri de Candaroğulları Beyliği olmuştur. XIV. yüzyılın ilk çeyreğinde Şemsettin Yaman Candar Bey’in oğlu olan 1. Süleyman Paşa Kastamonu şehrini beyliğin başkenti yapmıştır.52 Candaroğulları’nın Kastamonu’ya katmış olduğu kültürel zenginlikler

bugün hala daha o dönemlerin izlerini taşıması ve yaşatması bakımından kayda değerdir.

Anadolu Şelçukluları’nın tarih sahnesinden çekilmesiyle birlikte yerini alan Osmanlı Devleti de Fatih zamanına kadar Kastamonu’yu tam olarak ele geçirememiştir. 1402 Ankara Savaşı’nda Osmanlı Devleti’ni mağlup eden Timur, Kastamonu’yu Candaroğulları’nın kolu olan Sinop’daki İsfendiyar Bey’e vermiş böylece Kastamonu’da hüküm süren Candaroğulları Beyliği’nin adı İsfendiyaroğulları Beyliği olarak değişmiş, Kastamonu İsfendiyaroğulları’nın hâkimiyeti altına girmiştir.53

49 İlhan Şahin, “Kastamonu”, T. D. V. İ. A., C. XXIV, 2001, s. 558.

50 Ahmet Kankal, Türkmen’in Kaidesi Kastamonu (15.-18. Yüzyıllar Arası Şehir Hayatı), Ankara 2004, s. 17. 51 Faruk Sümer, “Kösedağ Savaşı”, T.D.V.İ.A., C. XXVI, s.273.

52 Kankal, a.g.e., s.20. 53 Şahin, a.g.e., s. 586.

(21)

Çelebi Mehmet’in onbir yıl süren Fetret Dönemini sonlandırmasıyla birlikte Osmanlıların yükselme dönemi başlamıştır. Çobanoğulları ve Candaroğulları’nın hâkimiyet kurduğu Kastamonu Fatih Sultan Mehmet tarafından 1461 yılında alınarak Osmanlı Devleti’nin Anadolu beylerbeyliğine bağlı bir sancak konumuna getirilmiştir.54

Osmanlı egemenliğine geçişle birlikte Kastamonu’daki değişimlerin önemli bir işareti olarak, II. Mahmud zamanında yeni bir düzenlemeyle Anadolu Eyaletine bağlı sancak olmaktan çıkarılmış ve Ankara vilayetine bağlanmıştır. 1844 yılındaki yönetsel düzenlemeyle kent vilayet merkezi durumuna getirilmiş55 ve bu özelliğini

Cumhuriyete kadar korumuştur. Kastamonu 1923 yılında il olmuştur.56

Milli Kütüphane’de kayıtlı olup Kastamonu’ya ait 4407-4618 numaraları arasında 212 adet şerʿiyye sicil defteri bulunmaktadır. Bu defterlerin XVII. yüzyıldan başlayıp XX. yüzyıla kadar geldiği varsayılmaktadır. Sicillerin tamamı Milli Kütüphane’de araştırmacıların hizmetine sunulmaktadır.57

Kısa adım İSAM olan Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları merkezinde Kastamonu’ya ait şerʿiyye sicilleri bulunmaktadır. Burada 1200 ve 1300’lü yıllara ait 9 adet Cide şerʿiyye sicili 1 adet 1200’lü yıllara ait Devrekâni şerʿiyye sicili ve 1100-1300 yıllarına ait 24 adet Tosya şerʿiyye sicili bulunmaktadır.58

3.1. Doktora Tezleri

1- Ahmed Rıfat Güzey, Şerʿiyye Sicillerine Göre 17. Yüzyılın Sonları, 18 Yüzyılın Başlarında Kastamonu, (Yayınlanmamış Doktora Lisans Tezi), Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2001.

54 Cevdet Yakupoğlu, Kuzeybatı Anadolu’nun Sosyo-Ekonomik Tarihi (Kastamonu - Sinop – Çankırı - Bolu)

13-15. Yüzyıllar, Ankara 2009, s. 58.

55 Mine Topçubaş-K. Kutgün Eyüpgiller, “19. Yüzyılda Kastamonu Eyaleti’nde Hükümet Daireleri”, İTÜ Dergisi,

C. IX, S. 2 Eylül 2010, s. 110.

56 Kemal Kutgün Eyüpgiller, “Kastamonu Mimarı Mirası ve Koruma Sorunları”, 1. KKSB, Kastamonu 2001, s.

389.

57 Havva Altıkulaçoğlu, 4553 Numaralı Kastamonu Şerʿiyye Sicil Defterinin Transkripsiyonu ve Belge

Özetleri. (H. 1309-1311), (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Kastamonu 2014. s. 19.

(22)

3.2. Lisansüstü Tezler

1- Pelin İskender, 17. Yüzyılın İlk Yarısında Kastamonu Şerʿiyye Sicili, (2 cilt), (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), 19 Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun 1994.

2- Ahmed Rıfat Güzey, 1099-1100-1101 Tarihli Kastamonu Şerʿiyye Sicilinin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 1994.

3- Ali Duman, Şerʿiyye Sicillerine Göre 18. Yüzyılda Kastamonu’da Günlük Hayat, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri 1994.

4- Adnan Bayraktar, H. 1124-1125 Tarihli Kastamonu Şerʿiyye Sicil Defteri, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Malatya 1997.

5- Alaaddin Turpanoğlu, 1763-1764 M. Tarihli Kastamonu Şerʿiyye Sicilinin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri 2002.

6- Fahri Maden 18 Yüzyıl Sonlarında Kastamonu, (H. 1190-1191 Şerʿiyye Sicillerine Göre), (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), 19 Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun 2004.

7- Zaliha Ay Kurumlar, 69/1 Numaralı Kastamonu Şerʿiyye Sicili (H. 1210-1211/ M. 1795-1796) Transkripsiyon ve Değerlendirme, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri 2006.

8- Havva Altıkulaçoğlu, 4533 Numaralı Kastamonu Şerʿiyye Sicil Defterinin Transkripsiyonu ve Belge Özetleri (H. 1309-1311), (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Kastamonu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kastamonu 2014.

9- Ali Maden, 41 Numaralı Kastamonu Şerʿiyye Sicilinin (H. 1160/M. 1747-1748) Transkripsiyonu ve Değerlendirilmesi, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Kastamonu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kastamonu 2014.

10- Süleyman Han, 26 Numaralı Kastamonu Şerʿiyye Sicili’nin Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi (H. 1135-1136/M. 1723-1724), Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Kastamonu 2016.

(23)

3.3. Lisans Tezleri

1- Halit Açık, 1793 Tarihli Kastamonu Şerʿiyye Sicil Defterleri (Transkripsiyonlu Metin), Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, (Yayınlanmamış Lisans Tezi), Kastamonu 2008.

2- Fatma Düz, 1733 Tarihli Kastamonu Şerʿiyye Sicil Defteri, (Transkripsiyonlu Metin), Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, (Yayınlanmamış Lisans Tezi), Kastamonu 2007.

3- Filiz Vural, 1733 Tarihli Kastamonu Şerʿiyye Sicil Defteri, (Transkripsiyonlu Metin), Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, (Yayınlanmamış Lisans Tezi), Kastamonu 2007.

4- Songül Yıldız, 1733 Tarihli Kastamonu Şerʿiyye Sicil Defteri, (Transkripsiyonlu Metin), Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, (Yayınlanmamış Lisans Tezi), Kastamonu 2007.

5- Veli İlker Dağsever, 210 Numaralı Kastamonu Şerʿiyye Sicilinin (s. 16-30) Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi (H. 1144-1145/M. 1731-1732), Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, (Yayınlanmamış Lisans Tezi), Kastamonu 2010.

6- Kadir Yıldız, 210 Numaralı Kastamonu Şerʿiyye Sicilinin (s. 1-15) Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi (H. 1144-1145/M. 1731-1732), Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, (Yayınlanmamış Lisans Tezi), Kastamonu 2010. 7- Recai Topaloğlu, 210 Numaralı Kastamonu Şerʿiyye Sicilinin (s. 16-30) Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi (H. 1144-1145/M. 1731-1732), Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, (Yayınlanmamış Lisans Tezi), Kastamonu 2011.

8- Mesut Yaşar, 210 Numaralı Kastamonu Şerʿiyye Sicilinin (s. 16-30) Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi (H. 1144-1145/M. 1731-1732), Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, (Yayınlanmamış Lisans Tezi), Kastamonu 2011.

(24)

II. BÖLÜM

2. 21 NUMARALI KASTAMONU ŞERʿİYYE SİCİLİ Transkripsiyon

1/1

Kadvakaʿ haze’l-esâtîr fî-zemin ibtidâ-i abdi’l-fakîr bi-hazel-i emri’l-hazır râciyen minallahü’l-melikü’l-kadîr eş-şehîl ve’n-neysîr ve mütevesselân bi-şefâʾate nebiyyinâ ve seyyidinâ muhammedü’l-beşîr ve’n-nezîr ve salllallahu aleyhi ve alâ ve âlem-i ashâba hayârü’l-imem ve’l-cemâhir bi-tefâkü’s-sagîr ve’l-kebîr ve inhâ fakrü’l-velâte Hasan Efendi el-alâî el-kadı ..? bi-medîne-i Kastamonu Allâhümme ahtem lenâ bi’s-saʿadeti ve-s-selâm

1/2

Fi-şehr-i Rebiʿü’l-Âhir li-sene semân ve ışrîn ve miete ve elf

Kastamonu kadısı Ahmed’in şikâyei gelüb azli için fermân-ı âli sâdır olmağla refʿ ve mîr-i eşrâf-ı kudât-ı kiramdan olub kazâ-i mezbûr muvakkati olduğu kadıasker-i sâbık ruznamçesinde mukayyed olan mevlânâ Hasan daʿilerine haber olub nasb-ı şehri merkûmdan ancak on iki ay mutasarrıf olub taʿyîn-i müddet seneteyni olan on iki ay zamân Niğde muvakkati Hindizâde Mehmed on ay muʿayyen-i senîn baʿde’l-itmâm refʿinden sonra mevlânâ-i merkûm Hasan Niğde kasabasından techîr-i sâbık üzre tekmîl itmek ricasına baʿde’l-arz sadaka buyuruldu

1/3

İzzetmâb şeriʿat nisâb Hasan Efendi kâmeyâb

Baʿde’t-tahiyye inhâ olunurki Kastamonu kadısı şikâyeti gelüb azli için fermân-ı âli sâdır olmağla işbu sene-i semân ve ışrîn ve miete ve elf Rebiʿül-Âhiri mutasarrıfından refʿ ve mîr-i eşrâf-ı kudât-ı kiramdan olub kazâ-i mezbûr muvakkati olduğum

(25)

kadıasker-i sâbık ruznâmçesinde mukayyed olmağla sana techiz olunmuşdur gerekdirki nasb-ı şehr-i mezbûrdan ancak on iki ay mutasarrıf olub taʿyîn-i müddet-i seneteyni olan on iki ay zamânın Niğde muvakkati Hindizâde Mehmed on iki ay müddet muʿayyen-i senîn baʿde’l-itmâm refʾinden Niğde kasabasından techîr-i sâbık üzre tekmîl idüb beyne’l-ahâli icrâ-yı ahkâm-ı şerʿiyye idesin hurrire fi-Rebiʿü’l-Âhir li-sene el-merkûm

El-Fakir es-Seyyid Abdullah el-Kadı bi-Asker-i Anadolu

1/4

İzzetmâb es-Seyyid Mustafa Efendi kâmeyâb

Baʿde’t-tahiyyetü’l-sâfiyye inhâ olunurki işbu sene-i semân ve ışrîn ve miete ve elf Rebiʿü’l-Âhiri mutasarrıfından Kastamonu kazâsı muvakkati Hasan Efendi’ye techîr olmağla kendi gelince kazâ-i mezbûre niyâbete zabt itmek için sana sipâriş olunmuşdur gerekdirki nasb-ı şehr-i merkûmdan kazâ-i mezbûrda vech-i meşrûh üzre icrâ-yı ahkâm-ı şerʿiyye eyleyesin ve’s-selâm fî 28 min Rebiʿü’l-Âhir

El-Fakir es-Seyyid Abdullah el-Kadı bi-Asker-i Anadolu

2/5

İzzetmâb şeriʿat nisâb Anadolu’nun sol kolda vâkiʿ kazâların kadıları efendileri ..? tahiyyât-ı sâfiyye ve teslîmât-ı vâfiyye ithâfıyla inhâ olunurki bâis-i (silik) umdeti’l-müderrisin el-kirâm Ahmed Efendi tarafımızdan süvâri-i kassâm nasb ve taʿyîn olunmuşdur gerekdirki kadıları taht-ı kazâlarımızda umûr-ı kısmet-i askeriyyeye masârıfa iderse tahrîr ve ..? bi’l-farizâti’ş-şerʿiyye tevzîʿ ve taksîmine müdâhale itmeyüb işbu sene-i semân ve ışrîn ve miete ve elf Recebü’l-Ferd’inin ikinci gününden vusûl mektuba değin hâsıl olan rüsûmât-ı askeriyyeye dahî mezbûr imzâ ve mahtûm defterleriniz ile teslîm idüb hemen tarafımız isâl eyleyesiz hurrire evâil-i Recebü’l-Ferd li-sene el-mezbûr

(26)

Bin yüz yiğirmi dokuz senesi Rebiʿü’l-Evvelinin yiğirmi sekizinci Cumʿa günü ibtidâ-i Mart vâkibtidâ-iʿ olduğu tescîl-ibtidâ-i şerʿî olunur.

3/6

Medîne-i Kastamonu mahallâtından Deveciler Mahallesi sükkânından Mehmed Beşe ibn-i Halil nâm kimesne meclis-i şerʿ-i şerif-i lâzımü’t-teşrîfde mezbur mezbure-i mahallâtından Aycılar mahallesi sükkânından Ömeroğlu dimekle maʿrûf sâhibü’l-kitâb Mehmed bin Mehmed nâm kimesne tarafından ikrâr-ı âti’z-zikri tasdîke vekîl olduğu nehc-i şerʿî muʿteber üzre sâbit olan kayın atası Hüseyin Ağa ibn-i Ahmed nâm kimesne mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm idüb müvekkil-i mezbûr Mehmed târih-i kitâbdan yedi gün mukaddem baʿde’l-asr mahalle-i mezbûr Deveciler Câmiʿ-i şerîfi kurbunda vâkiʿ tarîk-i âmm üzerinde sekrânen bi-gayr-i hakk ala cârihen siyah kabzalı bıçak ile amd ..? beyyinet darb ve cerh itmişidi el-hâletü hazihi beynimizde müslihûn vesâtetiyle müvekkil-i mezbûr Mehmed yedinden ücret-i cerrah ve merhem bahâ on iki guruş ahz ve kabz idüb baʿde’l-yevm işbu cerhden fevt olursam dem ve diyetime müteʿallika-i âmme-i deʿâvi ve mutâlebâtdan müvekkil-i mezbûr Mehmed’in zimmetini ibrâ-i âmm kâtıʿü’l-nizâʿla ibrâ ve iskât eyledim didikde gıbbe’t-tasdîki’ş-şerʿî mâ-vâki bi’t-taleb ketb olundu fi’l-yevmi’s-sâbi aşer min Rebiʿü’l-âhir li-sene semân ve ışrîn ve miete ve elf

Şuhûdü’l-hâl

Hüseyin Beşe ibn-i Ahmed

El-Hâcc Ömer Ağa İbn-i el-Hâcc Mehmed İbrahim ibn-i Receb

Ahmed Beşe ibn-i Hüseyin Mustafa Halife ibn-i Ahmed Hüseyin ibn-i Ali Ağa

(27)

3/7

Medine-i Kastamonu mahallâtından Püre Mahallesi sükkânından olub nefs-i asîl li-ebeveyn kızkarındâşı Ayşe binti Abdullah nâm hâtûn tarafından ikrâr-ı âti’z-zikre vekîl olduğu zât-ı mezbûreyi maʿrifet-i şerʿiyye ârifân İbrahim bin Mehmed ve Ahmed bin Mustafa nâm kimesneler şehâdetleriyle sâbit olan Süleyman Beşe ibni’l-mezbûr Abdullah nâm kimesne meclis-i şerʿ-i şerîf-i lâzımü’t-teşrîfde yine li-ebeveyn erkarındaşı râfiʿü’l-kitâb Ahmed ibni’l-mezbûr Abdullah nâm kimesne mahzarında asâlen ve vekâlen ikrâr ve takrir-i kelâm idüb ırsıyyesi mûrisemiz babamız müteveffâ-yı mezbûr Abdullah’ın müntakil ve eşyası kendi malım ile neʿam olunan mahalle-i mezbûrda vâkiʿ bir tarafdan şehir kethüdâsı Mehmed Çelebi mülkü ve taraf-ı sülüsesi tarîk-i âmm ile mahdûd ve mümtâz olan bir bâb fevkâni ve tahtâni menzilde seksen sekiz beherden on dört sehim hissem mukâbelesinde karındâşım mezbûr Ahmed yedinden on iki guruş ahz ve kabz ve kızkarındâşım müvekkilem mezbûre dahi sihâm-ı mezkûreden yedi sehim hissesi mukâbelesinde altsihâm-ı guruş ahz ve kabz ve baʿde’l-yevm menzil-i mezkûrda katʿan alâka ve medhalim kalmayub min- baʿde menzil-i mahdûd-ı mezkûre müteʿallika-i âmme-i deʿâvi ve mutâlebâtdan karmahdûd-ındâşmahdûd-ımmahdûd-ız işbu mezbur Ahmed’in zimmetini ibrâʿ-i âmm kâtıʿü’l-nizâʿla ibrâ ve iskât eyledik didikde gıbbe’t-tasdîki’ş-şerʿ mâ-vâkiʿ bi’t-taleb ketb olundu fi’l-yevmi’s-sâdis aşer min Rebiʿü’l-âhir li-sene semân ve ışrîn ve miete ve elf

Şuhûdü’l-hâl

Derviş Ahmed Dede Gülâhi Mehmed ibn-i Hüseyin Mehmed Ağa Yüzbaş

Mehmed Ağa İbn-i Osman Efendi İsmail Mustafa ibn i Mehmed Halil Çelebi ibn-i İbrahim Ali Ağâ İbn-i Himmet Odabaş

(28)

3/8

Medine-i Kastamonu mahallâtından İsmail Bey Mahallesi sükkânından olub hala Azak Kalʿası muhâfazasına tahrîr olunan Receb Beşe ibn-i Hüseyin nâm kimesne meclis-i şerʿ-i kavim-i vâcibü’t-tekrîmde yine medîne-i mezbûr civârında vâkiʿ Sorkun kazâsına tâbiʿ Yazağıvirân karye sükkânından râfiʿü’l-kitâb Mehmed bin Abdurrahman nâm kimesne mahzarında üzerine daʿvâ ve takrir-i kelâm idüb ceddem Mehmed bin Abdullah’dan vâlidem Kerime’den el-mezbûr Mehmed ve baʿde vefâtihi vâlide-i mezbûrdan bana ırsen müntakil karye-i mezbûrda and’el-âlâʿ ve’l-ceyrân maʿlûmü’l-hudûd emlak ırsıyyelerimi işbu mezbûr Mehmed mülkiyet üzre zabt ider sûâl olunub takrîri tahrîr olunmak matlûbumdur didikde gıbbe’s-sûâl mezbûr Mehmed cevâbında kırk sene mukaddem zikr olunan emlâk ırsıyyelerini mezburun ceddi Mehmed’den şerâ-i mâlik olub senîn-i mezkûrdan berü bilâ-gadr-ı şerʿ-i mezbûrun ve vâlidesi mezbûr Kerime’nin mevâcihesinde bilâ nizâʿ zabt idersin ve (silik) mukâbele idecek ve gıbbe’l-istintâk ve aʿkıbü’l-inkâr müddeʿi-i mezbûr Mehmed’den defʿ-i mezbûrunu beyyine taleb olundukda udû’l-ahrâr ricâl-i müslimînden yine kazâ-i mezbûr sükkânından Mustafa bin Osman ve Hasan bin Receb nâm kimesneler li-ecli’ş-şehâde meclis-i şerʿa hâzırân olub esrü’l-iştihâr fi’l-hakîka işbu mezbûr Mehmed müddeʿî-i mezbûr Receb Beşe’nin müddeʿâsı olan maʿlûmü’l-hudûd emlâk ırsıyyelerini kırk seneden berü bizim huzûrumuzda bilâ nizâʿ zabt ve mezbûrân Receb Beşe ve vâlidesi bilâ-gadr sükût itdiler biz bu husûsa bu vech üzre şâhidleriz şehâdet dahî ideriz deyu her biri edâ-i şehâdet-i şerʿiyye eylediklerinde gıbbe’r-riʿâyete merâsimü’l-kabûl şehâdetleri makbule olmağın bilâ gadr on beş sene zaman mürûr idüb terk ve sükût olunan emlâk ırsıyyesi daʿvâsının bilâ emr-i şerîf istimâğından kazâh-ı zamâne mahmûğla olmağla mezbûre Receb Beşe’yi vech-i muʿârızdan menʿ birle mâ-vâki bi’t-taleb ketb olundu fi’l-yevmi’l-ışrîn min Rebiʿü’l-âhir li-sene semân ve ışrîn ve miete ve elf

Şuhûdü’l-hâl

Abdullah el-Kaddah es-Seyyid Mehmed Efendi Hacı Esrî Mustafa Efendi Kadı-i Kazâ-i mezbûr

Es-Seyyid Mehmed Çelebi ibn-i Es-Seyyid Mustafa Çelebi Hüseyin Beşe ibn-i Ömer

(29)

El-Hâcc Receb Nalband

4/9

Bi’l-iltimâs ber vech-i arpalık Kastamonu sancağına mutasarrıf saʿâdetlü es-Seyyid Osman Paşa Hazretleri sâkin oldukları saraya varılub paşa-yı mûmâ ileyh huzûrunda zeyl-i vesîkada muharrerü’l-esâmi olan müslimîn ile akd-ı meclis-i şerʿ-i kavim olundukda medîne-i mezbûr Kastamonu mahallâtından Honsalar Mahallesi sâkinelerinden olub zâtî taʿrîf-i şerʿî ile muʿʾarrefe olan Fatma binti Mustafa nâm kimesne hâtûn meclis-i maʿkûd-ı mezbûrda yine medîne-i mezbûr mahallâtından İsmail Bey mahallesi sâkinlerinden Damâdi Nohudcu Mustafa bin Mehmed nâm kimesne mahzarında üzerine daʿvâ ve takrîr-i kelâm idüb damâdım işbu mezbûr Mustafa sekiz gün mukaddem hâmî mülk-i menzilimde dâhil ve menzil-i mezkûrda mevcûd sandıkamdan işbu meclis-i şerʿde mevcûd ve mşârün ileyh bir alaca ve sîm hırdavat ve zülüflük taʿbir olunur iki sim (silik) ve üç tob badi boğazı ve iki peşkir ve bir kırmızı kapan ve dört ziraʿ basma çit ve üç yasdık yüzü ve üç tob basma çit ve iki peştemâl ve dört makrama ve bir bürcek gömlek ve dört yemeni ve bir destâr ve iki çarşab ve bir sîm bıçak ve bir tâye vesâʿir hırdavatımı hafiyyeten ahz itmişdir sûâl olunub takrîri tahrîr ve mûcebi icrâ olunmak matlûbumdur didikde gıbbe’s-sûâl mezbûr Mustafa cevâbında fi’l-hakîka târih-i mezbûrda müddeʿiyye-i mezbûrde Fatma’nın müddeʿâsı olan bilâ mestûr iştiyâd-ı mezkûreyi menzil-i mezkûrda mevcûd sandıkam hafiyyeten ahz ve kabz itdüğünü …? İkrâr ve igrâk itmeğin mûcebiyle mâ-vâkiʿ bi’t-taleb ketb olundu fi’l-yevmi’l-ışrîn min Rebiʿü’l-âhir li-sene semân ve ışrîn ve miete ve elf

Şuhûdü’l-hâl

Abdürrezzâk Efendi el-imâm Mustafa ibn-i Mehmed İsmail bin Receb Veliyüddin bin İbrahim Mehmed bin Hasan Hüseyin Beşe ibn-i Hasan

(30)

4/10

Medîne-i Kastamonu mahallâtından Püre Mahallesi sükkânından iken bundan akdem fevt olan Ali Çelebi ibn-i İsmail nâm müteveffânın verâseti zevce-i metrukesi Havva binti Ahmed nâm hâtûn ile sulbi kebir oğulları Hüseyin ve Süleyman nâm kimesne ile sulbiyye-i sagîre kızı Fatma’ya münhasır olduğu lede’ş-şerʿü’ş-şerîf zâhîr ve senîn oldukdan sonra mezbûran Hüseyin ve Süleyman asâlen ve sagîre-i mezbûr tarafından Fatma’nın tesviye-i umûruna kıbel-i şerʿden mansûbe-i vasiyyeleri ve vâlideleri mezbûr Havva tarafından beyʿ-i âti’-zikri ikrâra vekîl olduğu zât-ı mezbûreyi maʿrifet-i şerʿmaʿrifet-iyye maʿrifet-ile ârmaʿrifet-ifan Abdullah Çelebmaʿrifet-i maʿrifet-ibn-maʿrifet-i el-Hâcc Mehmed ve İbrahmaʿrifet-im bmaʿrifet-in Mehmed nâm kimesneler şehâdetleriyle sâbit ve sübût vekâleten hükm olunan (silik) mezbûr Hüseyin vekâlen meclis-i şerʿ-i şerîf-i lâzımü’t-teşrîfde yine medîne-i mezbûr mahallâtından İsmail Bey Mahallesi sükkânından râfiʿü’l-kitâb İbrahim Çelebi ibn-i Hüseyin nâm kimesne mahzarından her biri asâlen ve vekâlen ikrâr ve tâkrîr-i kelâm idüb mûrisemiz müteveffâ-yı mezbûr Ali Çelebi’nin duyûn-ı müteferrika-i emniyyetesi mahalle-i mezbûrda vâkiʿ bir tarafdan Kasab Kara Ahmedoğlu Ahmed ve bir tarafdan Gabârizâde mülkleri ve tarafeyni tarîk-i âmm ile mahdûd ve mümtâz olan bir sagîr tahtâni odalı ..? iki bâb fevkâni ve bir bâb tahtâni menzile taʿalluk itdiğinden mâʿadâ menzil-i mahdûd-ı mezkûr harâbe müşerref olmağın zikr olunan menzil beyʿ min külli el-vücûh sagîre-i mezbûreye (silik) olmağla menzil-i mahdûd-ı mezkûr beyne’n-nâs harâbda olur ise ragiyyât baş münkatıʿ oldukdan tarafından el-hâb ve katveli hâvî beyʿ-i bât sahîh-i şerʿî ile yüz guruş semen mukâbelesinde işbu mezbûr İbrahim Çelebi’ye beyʿ ve tesellüm olduğu iştirâ ve tesellüm ve kabz ve kabûl itdikden sonra semeni olan meblağ-ı merkûm yüz guruş asâlen (silik) mezkûr İbrahim Çelebi yedinden bi’t-tamâm ve’l-kemâl ahz ve kabz ve alâ kayd hissesini beynimizde tevzîʿ ve taksîm eyledik min-baʿde menzil-i mahdûd-ı mezkûr mezbûr İbrahim Çelebi’nin mülk-i müşterâsıdır keyfemâ yaşâ ve yahtâr mutasarrıf olsun didiklerinde gıbbe’t-tasdîki’ş-şerʿî mâ-vâkiʿ bi’t-taleb ketb olundu fi’l-yevmi’l-hâdi ışrîn min Rebiʿü’l-âhir li-sene semân ve ışrîn ve miete ve elf

Şuhûdü’l-hâl

Umdetü’l-Ulemâ İbrahim Efendi el-Müftü Umdetü’l-asbâh Ahmed Efendi Muharremzâde Fahrü’l-akrân Mehmed Ağa Kethüdâeri

(31)

El-Hâcc Ahmed ibn-i el-Hâcc Maden El-Hâcc Osman Efendi El-Müderris El-Hacı

Es-Seyyid Halil Ağa ibn-i Mustafa Ahmed Beşe ibn-i Mehmed

Mustafa ibn-i Mehmed Mehmed bin Mehmed

Mehmed Çelebi ibn-i Mustafa Mustafa Çelebi ibn-i Mustafa Mustafa ibn-i Mehmed

Hasan Çelebi ibn-i İbrahim Şehr-i Kethüdâ Hüseyin ibn-i Ali

Mehmed Ağa ibn-i el-Hâcc Mustafa Ağa Celebzâde Ve gayrihûm

4/11

Medîne-i Kastamonu mahallâtından Muzaffereddin Mahallesi sükkânından iken bundan akdem fevt olan Halkacıoğlu dimekle maʿrûf Mustafa bin Abdulkerim nâm müteveffânın verâseti sulbiyye-i sagîr oğlu Mehmed ve Mustafa’ya babaları müteveffâ-yı mezbûrdan müstakilen mallarını hıfz ve ahvallerini zabta bir vasî nasb lâzım ve mühim olmağın iffet ve istikâmet ile maʿrûf ve mezkûr olduğu mâh-ı sahîhatü’l-kelimât ahbârlarıyla zâhir olan sagîrân-ı mezbûrânın enişteleri râfiʿü’l-kitâb İsmail Çelebi ibn-i Ahmed sagîrân-ı mezbûrân Mehmed Mustafa’nın tesviye-i emirlerine kıbel-i şerʿ-i enverden vasî nasb ve taʿyin olundukda oldahi vesâye-i merkûmeyi kabûl ve hidmet-i lâzımesin kemâ-yenbagî edâya taʿahhüd ve iltizâm itmeğin mâ-hüve’l-vâkiʿ bi’t-taleb ketb olunur fi’l-yevmi’l-hâmis ve’l-ışrîn min-Rebiʿü’l-âhir li-sene semân ve ışrîn ve miete ve elf

(32)

Şuhûdü’l-hâl

Hafız Mehmed Çelebi Es-Seyyidoğlu

El-Hâcc Mehmed Çelebi ibn-i el-Hâcc Mustafa İsmail Çelebi ibn-i Abdullah

Hüseyin Çelebi ibn-i Hasan Ahmed bin Mustafa

Hafız Ali ibn-i Hafız Ahmed Mustafa ibn-i Mehmed Ve gayrihûm

5/12

Medîne-i Kastamonu mahallâtından Hamza Ağa Mahallesi sükkânından râfiʿü’l-kitâb Ahmed Çelebi ibn-i el-Hâcc Mustafa nâm kimesne meclis-i şerʿ-i şerîfde takrir-i kelâm ani’l-merâm idüb târih-i kitâbdan kırk iki gün mukaddem dokuz (silik) sulbi sagîr oğlu Ali katırın yularını beline sarub gezdirirken sür deyüb başının sağ tarafı ve sol tarafı ve cebîni mecruh olmuşdu hâlâ ol-cerhden fevt olmuşdur kıbel-i şerʿden üzerine virilüb keşf ve tahrîr olunmak matlûbumdur didikde âliyân vâli-i vilâyet tarafından izn-i müşʿir temessükü derledikden sonra savb-ı şerʿ-i enverden Mevlânâ kâtib Mehmed Efendi ibn-i Muhyeddin Efendi baʿis oldahi zeyl-i vesikada muharrerü’l-esâmi olan Süleyman ile mahalle-i mezbûrda vâkiʿ sagîr-i mezbûrun sâkin olduğu menzile varub azâsına baʿde’n-nazar ve’l-müşâhede fi’l-vâkiʿ sagîr-i mezbûr başının sağ tarafı ve sol tarafı ve cebîni mecruh olub ol-cerhden fevt olduğunu mevlânâ-yı mezbûr mahalinde ketb ve tahrîr baʿdehu muʿâbis olunan Hokkazâde Mehmed Beşe ve Sermuhzır Hüseyin Bey ibn-i Ali ile meclis-i şerʿa gelüb alâ vukuʿa inhâ ve takrir itmeğin mâ-vâkiʿ bi’t-taleb ketb olundu fi’l-yevmi’l-hâmis ve’l-ışrîn min-Rebiʿü’l-âhir li-sene semân ve ışrîn ve miete ve elf

Şuhûdü’l-hâl

(33)

Receb Çelebi ibn-i Ahmed

Mustafa Çelebi ibn-i el-Hâcc Receb Ahmed Beşe ibn-i el-Hâcc Ahmed Beşe Mustafa Dede ibn-i İsmail

El-Hâcc Ahmed ibn-i Mehmed Hasan Çelebi ibn-i Mehmed

5/13

Medîne-i Kastamonu mahallâtından Kubbeli Mahallesi sükkânından iken bundan akdem fevt olan el-Hâcc Mehmed Ağa ibn-i el-Hâcc Mustafa nâm müteveffânın sulbiyye-i sagîre kızı Fatma’ya babası müteveffâ-yı mezbûrdan müntakil malını hıfz ve ahvalini zabta bir vasî lâzım ve mühim olmağın iffet ve istikâmet ile maʿrûfe olduğu ilhâh-ı sahîhâtü’l-kelimât ahbârlarıyla zâhir olan sagîre-i mezbûrenin vâlidesi sâhiye’l-kitâb Hadice binti Abdullah nâm hâtûn sagîre-i mezbûrenin tesviye-i umûruna kıbel-i şerʿ-i enverden vasiye nasb ve taʿyîn olundukda oldahi vesâyeten merkûmey kabûl ve hidmet-i lâzımesin kemâ-yenbagî edâya müteʿahhid olmağın mâ-hüve’l-vâkiʿ bi’t-taleb ketb olundu fi’l-yevmi’s-sâdis ve’l-ışrîn min-Rebiʿü’l-âhir li-sene semân ve ışrîn ve miete ve elf

Şuhûdü’l-hâl

Fahrü’l-akrân Mustafa Ağa Serdâr-ı Kastamonu Zahrü’l-eşbâh el-Hâcc Mehmed Ağa Bellizâde El-Hâcc Derviş Ağa ibn-i Hasan

Mehmed Beşe ibn-i Osman Efendi Kazgancı Ahmed Beşe

Hasan Çelebi ibn-i İbrahim Kethüdâ-i şehr Çalık Mehmed Çelebi Hamamcı

(34)

Mehmed Çelbi ibn-i Ali El-Fasâb

Gömü Mehmed Beşe ibn-i Hafız Mehmed Ve gayrihûm

5/14

Husus-ı âti’l-beyânın mahalinde ketb ve tahrîri iltimâs olunmağın nefîse-i medine-i Kastamonu mahallâtından Kubbeli Mahallesi sükkânından olub sâbıkan birinci bölüğün odabaşısı iken bundan akdem fevt olan Hacızâde dimekle maʿrûf el-Hâcc Mehmed Ağa ibn-i el-Hâcc Mustafa nâm müteveffânın menziline varılub zeyl-i vesîkada muharrerü’l-esâmi olan müslimîn ile akd-ı meclis-i şerʿ-i kavîm olundukda müteveffâ-yı mezbûrun sulbiyye kızı olub murâhaka …? olan Râşide ve zâtı taʿrif-i şerʿî ile muʿarrefe olan Fatma ile yine müteveffâ-yı mezbûrun zevce-i metrûkesi Hadice binti Abdullah ve yine mûrisesi ve li-ebeveyn karındaşı Rahime ibni’l-mezbûr el-Hâcc Muslu nâm hatunların beher umûrlarına vekîl-i müseccilleri olan mezbûr Rahime’nin oğlu Ali Beşe ibn-i Mustafa nâm kimesne meclis-i maʿkûd-ı mezbûrda yine mahalle-i mezbûr Muvakki el-Hâcc Ahmed Çelebi ibn-i Mehmed Halife ve Saydan halifeler Mehmed ve Halil Çelebi ibn-i Mehmed ve sâʾirleri mahzarlarında her biri asâlen ve vekâlen ikrâr ve takrir-i kelâm idüb târih-i kitâbdan bir gün mukaddem ..? Kasab Kara Ahmed gulâmı ve el-Hâcc Mustafa Ağa gulâmi ve Arslan nâm dahi gulâmı menzilimiz basub mûrisemiz müteveffâ-yı mezbûr el-Hâcc Mehmed Ağa’yı her biri alât-ı câriha ile darb ve katl itmişler idi el-hâletü hazihi kâtilimiz üç nefer gulâm olub bunlardan gayrî mahalle-i mezbûr ahâlisinin sikâr-ü keyyârından ve sâʾir efrâd-ı âferîdeden mûrisemiz müteveffâ-yı mezbûrun dem ve diyetine müteʿallik vechen mine’l-vücûh ve siyâkü’l-esbâb daʿvâ ve nizâʿımız olmayub husus-ı mezkûr müteʿallika-i âmme-i deʿâviden her birimiz asâlen ve vekâlen zimmetleri ibrâ-i âmm ile ibrâ ve iskât eyledik didiklerinde gıbbe’-tasdîki’ş-şerʿî mâ-vâkiʿ bi’t-taleb ketb olundu fi’l-yevmi’s-sâlis ve’l-ışrîn min-Rebiʿü’l-âhir li-sene semân ve ışrîn ve miete ve elf

Şuhûdü’l-hâl

Mir Muharrem Ahmed Ağa tâbi-i Paşa-yı Ekrem Fahrü’l-akrân Mustafa Ağa Serdâr-ı hâlâ

(35)

Ebubekir Ağa ibn-i Mustafa

Receb Beşe ibn-i el-Hâcc Abdi Beşe El-Hâcc Mehmed Ağa Tellizâde El-Hâcc Ali el-Molla

Halil Ağa ibn-i el-Hâcc Receb Ahmed Beşe Kazgancı

Ve gayrihum

5/15

İzzetmâb hâliyâ Kastamonu’da nâʾibü’ş-şerʿ olan es-Seyyid Mustafa Efendi Kâmeyâb Baʿde’l-hayrü’s-sâmisen inhâ olunurki ol-tarâfda birinci odabaşısı el-Hâcc Mehmed Ağa merhum olub şerʿan terekesi tahrîr ve beyne’l-verese taksîm olunmak iktizâ olunmağla husus-ı mezbûr içün tarafımızdan sizi taʿyîn itmişizdir gerekdirki tereke-i müteveffâ-yı mezbûru muktezâ-yı şerʿ üzre tahrîr ve beyne’l-verese bi’l-farizati’ş-şerʿiyye taksîm idüb ve tereke-i müteveffâ-yı mezbûra müteʿallika olan deʿâviyi istimâ idüb ve hakk-ı adl üzre hükm idesin ve’s-selâm fî evâsıt Cemâzi’ye’l-evvel li-sene semân ve ışrîn ve miete ve elf

El-asr Abdullah el-Kadı Bekr-i Anadolu

6

Gurre-i Cemâziye’l-Evveli fi’l-yevm Pençşenbe 1138

6/16

Medîne-i Kastamonu mahallâtından Kubbeli Mahallesi sükkânından iken bundan akdem fevt olan Hacızâde dimekle maʿrûf el-Hâcc Mehmed Ağa ibn-i el-Hâcc Muslu nâm odabaşının veresesi zevce-i metrukesi Hadice binti Abdullah nâm Hatûn ile sulbiyye kızı Fatma’ya ve li-ebeveyn kızkarındâşı Rahime ibni’l-mezbûr el-Hâcc

(36)

Muslu nâm Hâtûn’a münhasır olduğu lede’ş-şerʿi’ş-şerîf zâhir ve mütebeyyin oldukdan sonra verese-i mezbûr talebleriyle müteveffâ-yı mezbûrun tahrîr ve beyne’l-verese bi’l-farizati’ş-şerʿiyye tevzîʿ ve taksîm olacak muhallefâtı defteridir ki ber vech-i âti zikr olunur hurrire fi’l-yevmi’s-sâlis ve’l-ışrîn min-Rebiʿü’l-âhir li-sene semân ve miete ve elf

Mahalle-i mezbûrda vâkiʿ dâhiliye ve hâriciye menzil kıymet guruş 400 Menzil-i mezkûr kurbunda vâki fevkâni ve tahtâni cedîd menzil guruş 100 Beyaz boğâsi ..? kıymet guruş 290

Defʿa beyâz boğâsi ..? kıymet guruş 220 Seccâde 1 guruş 4

Köhne şâmi direk guruş 8 Yanbolu kebe 3 guruş 4

Defʿa beyaz boğâsi kıymet 70 guruş 70 Defʿa seccâde 2 guurş 8

Köhne kırmızı velençe 1 guruş 2 ..? keçesi beyʿ-i bât kıymet guruş 10 Köhne yorgan 3 guruş 4

Defʿa köhne kebe ve minder 3 guruş 5 Köhne peşkir 2 ve sofra bezi 2 guruş 20 Mai velençe 2 guruş 3

Beyaz velençe 2 guruş 3

Defʿa beyaz boğâsi 11 guruş 15 Köhne kilim kıymet guruş 3 Köhne kaliçe guruş 2

Defʿa köhne seccâde guruş 1 guruş 2 Köhne yağmurluk 1 kıymet guruş 1

(37)

Köhne kırmızı kürk 1 guruş 1 buçuk Nâfe yeşil kürk 1 guruş 1 guruş 10 Kutna Kaftan 1 guruş 5

Defʿa alaca kaftan 1 kıymet guruş 5 Hare kaftan 1 guruş 3

Köhne kaban 1 guruş 1 buçuk Defʿa köhne kaban 1 guruş 1 buçuk Köhne nâfe kürk 1 guruş 5

Defʿa müstaʿmel kaban 1 guruş3 Köhne cağşir 1 guruş 1 buçuk Köhne sof abalı 1 kıymet guruş 5 Beyaz köhne kaban 1 guruş 1 Yeşil çuka yağmurluk 1 guruş 5 Köhne kaban 1 guruş 1 buçuk Defʿa boğâsi 5 guruş 5

Köhne eğer 3 guruş 3

Yağmurluk kesesi 1 guruş 1 Boylu tüfenk 4 guruş 35 Köhne kaliçe guruş 2

Köhne döşek 1 guruş 1 buçuk Kırmızı batma dutluk 19 guruş 29 Çiftelik boğasi 30 guruş 15 Köhne yasdık 16 guruş 30 Hemedan kaliçesi 1 guruş 12

(38)

Köhne velençe 2guruş 2 buçuk Yan minderleri guruş 5

Defʿa köhne seccade 2 guruş 3 Defʿa köhne kaban 1 guruş 1 Nakid guruş guruş 460 Cedîd destâr 2 guruş 90 Leke pürü bezi 13 guruş 70 Beyaz şal 1 guruş 4

Farlı duhân ve hâfi destâr 26 guruş 65 Defʿa destâr 19 guruş 45

Defʿa destâr 24 guruş 55 Defʿa destâr 14 guruş 35 Fitilli Sadelik 4 guruş 14 Beyaz hindi sadelik 7 guruş 35 Siyah boğâsi 1 guruş 1

Defʿa destâr 16 guruş 40 Defʿa destâr 31 guruş 75 Elvân hare 9 guruş 30 Kutnâ alaca 10 guruş 40 Defʿa destâr 33 guruş 75 Defʿa destâr 19 guruş 45

Defʿa leke pürü bezi 10 guruş 60 Defʿa destâr 16 guruş 35

(39)

Defʿa destâr 14 guruş 35

Defʿa hindi bürücek 17 guruş 35 Defʿa seccâde 5 guruş 15

Köhne Haleb-i kazâ-i kürk kıymet guruş 8 Köhne zerder kürk kıymet guruş 10 Defʿa destâr 57 guruş 115

Defʿa leke pürü bezi 72 guruş 40 Halâti kuşak 2 guruş 2 buçuk

Beyaz ihrâm ve boğâsi kıymet guruş 2 buçuk Defʿa leke pürü bezi 3 guruş 15

Şeker-i kelle 4 guruş 5 Mum guruş 8

Defʿa destâr 20 kıymet guruş 45

Defʿa ..? taʿbîr olunur destâr kıymet 10 guruş 35 Defʿa mum guruş 3

Defʿa ..? destâr 14 guruş 55 Defʿa destâr 18 guruş 48 Defʾa şâmi destâr 4 guruş 10 Defʿa fitilli sâdelik 49 guruş 130 ..? 1 buçuk guruş 60

..? 1 guruş 8

Sim balta 1 guruş 3 Kılıç 3 guruş 25

(40)

Abalı Harcı 11 guruş 30 Köhne ihrâm 1 guruş 1 Köhne yorgan 7 guruş 10 Köhne sagîr minder 6 guruş 3 Köhne beledî döşek 2 guruş 4 Köhne velençe 3 guruş 3 Köhne seccâde 1 guruş2 Köhne yasdık 11 guruş 5 Defʿa köhne kebe 1 guruş 1 Defʿa sarı velençe 2 guruş 2 Defʿa minder 3 ve ..? 2 guruş 6 Kırmızı leğen 2 guruş 3

Sim sahan zarfı 5 guruş 15 Sim kemer raht 1 guruş 55 Sim hindi raht 1 guruş 25

Revâni hasır kıymet 139 kıymet 130 Hırdavathâne guruş 30

Bargîr reʿs guruş 30 Defʿa bargîr 1 guruş 18 Katır reʿs 1 guruş 21 Defʿa bargîr 1 guruş 12

Acem hânında duhân ve leğen 14 guruş 130 Lâhûri ..? kıymet 62 guruş 420

(41)

Paşa hânında lâhûri ..? kıymet 65 guruş 430 Basma çit kıymet 38 guruş 25

Deryâ-yı hokka guruş 10 Kutnâ alaca 5 guruş 20 Köse destâr 2 guruş 6

Kübrâ destâr siyâh 5 guruş 2 buçuk Ednâ ..? 2 guruş 2

Sahtiyân 17 guruş 5 Tâ kilimi 6 guruş 4 buçuk Mor sadâlı 1 guruş 4 Kahve kıymet 67 guruş 95 Sabun-ı Haleb guruş 750 Binti yeleği guruş 35 Binti batmân 10 guruş 15 duhân ..? kıymet 18 guruş 19

Der-zimmet Hasâb Mehmed Çelebi guruş 317 Der-zimmet Arslan dahî guruş 150

(Silik) Kasâb Mehmed Çelebi zimmetinde guruş 100 Der-zimmet el-Hâcc Şaʿban guruş 240

Der-zimmet Hüseyin Yazıcı guruş 60

Yüzoğlak Karyesinde Ahmedoğlu Ahmed Beşe zimmetinde guruş 95 Der-zimmet el-Hâcc Ebubekir bin Salih guruş 100

Der-zimmet Hamamcı Köse Ahmed guruş 130 Der-zimmet Nalband Hüseyin guruş 100

Referanslar

Benzer Belgeler

Budur ki Yenice Mahalle sâkinelerinden Tayyibe bint-i nâm hâtûn tarafından hîbe ve âtü’l-beyânı ikrâra vekil olub El-Hâc Musa İbn-i Yunus ve El-Hâc Mustafa bin

An- cak yukarıdaki alıntı cümlelerde konumuzla doğrudan ilgili asıl nokta, Ömer Seyfettin’in, “Dünküler”e karşı kendilerini kabullendirme mücadelesi vermiş olan Fecr-i

Bizde her şey, henüz o kadar da- ğınık, o kadar yeni ve o kadar teşekkül ve te- kevvün halindedir ki, işleri plânlaştırmak esas- tır ve daha uzun zamanlar esas kalacaktır..

lamalar düzeyinde istatistiksel düzenlilikler gösterir, istatistik, bir ekonomik birimin pazar içerisindeki yaşantısını düzenlemesinde olduğu gibi, daha büyük ölçekte,

— Ben de onu görmek için Anka- ra'dan İzmir'e gittim; bu onunla son ko- Izmir için birkaç gökdelen çizmiş.. Bahri Babada

Bundan sonra yapılan, derece ve man- siyonlara girecek 8 projeyi tespit etmek üzere yapılan elemede.. lu projeler oy birliği, 8

Evvelce tüccardan kre- di ile çimento tedarik eden inşaat müteahhitleri, tüccarın elinde stok mal olmadığı için kendi namlarına ve bedelini peşinen ödemek suretile ve bir

davranışlardaki yetersizlik için önemli derecede olması gerektiğini eklemiş ve yine Heber’in tanımındaki doğumdan 16 yaşına kadar olan gelişimsel dönemi doğumdan