• Sonuç bulunamadı

tıklayınız.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "tıklayınız."

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE HAYIR

Çeşitli amaçlara ulaşabilmek için insan bedenine ve ruhuna yapılan saldırı olarak tanımlanan şiddet, erkek egemen toplumda kadınları denetim altında tutmak amacıyla sistematik bir şekilde uygulanmaktadır. Kadına yönelik şiddet; kadınlara fiziksel, cinsel ya da psikolojik zarar veren ya da verebilecek veya kadınların acı çekmesine neden olabilecek, gerek kamu gerekse özel alanda yapılan bu tip davranışlara yönelik tehditleri ve kadınların özgürlüğünün zorla kısıtlanmasını da içine alan şiddeti da içine alan şiddete yönelik her türlü davranışı niteler. Kadına yönelik şiddet, kontrol edilemeyen öfke sonucu ortaya çıkan bir şiddet türü olmadığı gibi kişisel bir mesele olmanın da çok ötesinde olup, cinsiyet eşitsizliğinin yol açtığı, eşitsiz güç ilişkisinden doğan toplumsal bir sorundur.

Yukarıda aktarılan BM tanımında da ifade edildiği gibi, bu durum sadece aile içindeki şiddetle sınırlı değildir. Kamusal alanda da söz konusudur. Kadınlar, topluluk içinde ve devlet tarafından uygulanan şiddetin de hedefinde yer alırlar. Nitekim 25 Kasım gününün, dünyanın her yerinde kadına yönelik şiddetle mücadele günü olarak anılmasına vesile olan olay da böyle bir şiddet örneğidir. Patria, Minerva ve Maria Mirabel kardeşler, bundan yaklaşık 50 yıl kadar önce, 25 Kasım 1960 tarihinde faşist bir diktatörlükle yönetilen ülkelerinde, özgürlük mücadelesi verdikleri için rejim güçleri tarafından tecavüze uğradılar ve katledildiler.

25 Kasım tarihi, bu olaydan esinlenerek 1999 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Mücadele Günü” olarak ilan edildi. 1999 yılından bu yana da her yıl 25 Kasım tarihi kadına yönelik şiddete dikkat çekmek, farkındalık yaratmak ve kadınlar arasında birlik, mücadele ve dayanışmayı güçlendirmek amacıyla çok çeşitli etkinliklere sahne olmaktadır.

Kadına yönelik şiddet, toplumlarda eşitsizlikler ve egemenlik ilişkileri ortaya çıkardıktan sonraki tarih boyunca toplumlar tarihi boyunca hiç eksik olmadı. Avrupa’daki cadı avları, savaş dönemlerinde kadınlara kitlesel olarak tecavüz edilmesi gibi kimi dönemler kadına yönelik şiddetin kapsam ve ekti açısından en çok arttığı dönemler olmuştur. Bugün de bu tür bir dönem içinde yaşadığımız belirtilebilir. Kapitalist sömürünün, sosyal adaletsizliğin, güvencesizliğin, hak gasplarının vahşi kapitalizm koşullarını anımsattığı günümüzde kadına yönelik şiddet de alabildiğine artmıştır.

Çünkü kadına yönelik şiddetin gerisinde ataerkil kültür ve politikalar bulunmakla birlikte ataerki, toplumdaki diğer güç ve iktidar ilişkileriyle iç içe bulunur. Cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddet toplumdaki sosyal eşitsizliklerden, sınıf sömürüsünden, milliyetçilikten, ırkçılıktan, yabancı düşmanlığından, homofobiden, militarizmden beslenir ve onları besler.

Emekçilerin ve halkların ketlerden, yaşadıkları topraklardan sürüldükleri, derelerin bile kar amacıyla parsellendiği günümüzde, egemenlerin kadınların bedenini de yeni bir disiplin altına almaya çalışması düşündürücüdür. Bu açıdan, kadının doğurganlığının ulusal bir mesele haline getirilmesinin, kürtajı yasaklayıcı kanunlar düzenlemeye çalışılmasının, kapitalist üretim ve rekabet koşullarından ve militarist hedeflerden bağımsız ele alınması mümkün görünmemektedir.

(2)

Ataerkil sistem bazen devlet-piyasa-din bazen de baba-koca yetkesi altında kadınların bedenlerine, kimliklerine, doğurganlıklarına hükmetmeye çalışıyor!

Bu süreç aile içindeki şiddeti de arttırmaktadır. Egemen sınıflar işçi sınıfının, yoksulların, köylülerin, ezilen halkların, kültürüne, diline, toprağına, suyuna, yaşam alanlarına el koyarken, ataerkillik de bazen devlet-piyasa-din bazen de koca/baba yetkesi altında kadınların bedenlerine, yaşamlarına, doğurganlıklarına el koymaya çalışıyor.

Ataerkil şiddetin hedefinde özellikle hak isteyen kadınlar var!

Aile içinde, eşitlik, hak isteyen kadınlar koca şiddetine maruz kalırken, toplumsal düzlemde de hak isteyen örgütlü kadınlar devlet şiddetine maruz kalıyorlar.

KESK’li ve Eğitim Sen’li Kadınlara Yönelik Tutuklamalar Ataerkil Devlet Şiddetidir

KESK’e ve sendikamız Eğitim Sen’e yönelik gözaltı ve tutuklama olaylarında örgütlü, aktif, öncü durumundaki kadınların hedef alınmış olması bu açıdan çarpıcıdır.

Binlerce yıllık tarihsel süreçte oluşan ebelik, iyileştiricilik bilgisinin, kültürünün taşıyıcısı olan; yoksul emekçi sınıfların öfkesinin ve taleplerinin sözcülüğünü yapan kadınlar, geçmişte cadı oldukları gerekçesiyle soruşturmalara uğradılar, işkencelere maruz kaldılar, yakıldılar.

Ataerkil Şiddetiniz Örgütlü Kadını Yıldıramayacak!

Ama ne kadınların kökü tarihin derinliklerindeki direnme ve başkaldırma potansiyelleri yok edilebildi ne de emekçi sınıfların daha iyi, adil ve eşit bir yaşam umudu ve mücadelesi.

Kadına yönelik Şiddete Son

Tutuklu KESK’li Kadınlara Özgürlük!

Bugün başta kadın sekreterimiz Sakine Esen Yılmaz olmak üzere örgütlü kadınlara yönelik baskı, gözaltı ve tutuklama uygulamalarının, kadına yönelik şiddetin bir parçası olduğu açıktır. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de baskılar, kadınların eşitlik, özgürlük ve adalet arayışına engel olamayacak.

Yaşasın Kadın Dayanışması

Kahrolsun Ataerkil Kapitalist Sistem

EĞİTİM SEN

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası

Eğitim

Sen Bülteni Ekidir

. Kasım 2

Referanslar

Benzer Belgeler

Buna göre kadına yönelik şiddet ister kamusal ister özel alanda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik acı veya ıstırap veren

l Yüksek basınç kuşağının kuzeye kayması sonucu ülkemizde egemen olabilecek tropikal iklime benzer bir kuru hava daha s ık, uzun süreli kuraklıklara neden olacaktır.. l

İnsan onuruna saygı, ayrımcılık yasağı, özel yaşama saygı, sosyal refah hizmetlerinden yararlanma hakkı, kanun karşısında eşit korunma hakkı, eşitlik, toplumsal cinsiyet

Şiddet, her yerde karşımıza çıkmaktadır. Şiddet, ceza hukukunun ilgi duyduğu temel konulardan bir tanesidir. Kriminoloji de bu konuya çok zaman ayırmış ve bu konu

davranışlar üzerinde benzer etkileri bulunmaktadır. Bu ve benzeri yasadışı maddelerin kullanılması saldırgan ve kriminal davranışlara neden olma yanında

and synovial membranes. Recently few studies have shown that FMF is associated with increased atherosclerosis risk. Therefore, this study was designed to answers the

Bir imaj yapı olma gayesinde olan Konya Bilim Merkezi engellilerin özellikle engelli çocukların erişilebilirliği açısından sorgulanmıştır.. “Evrensel

Aile politikalarının temelini kadın oluşturduğu için, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik pozitif ayrımcılık, kadına yönelik her türlü şidde- tin