• Sonuç bulunamadı

Korku ve grup düşünüşün hatalı karar verme üzerine etkisi : sağlık sektöründe bir araştırma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Korku ve grup düşünüşün hatalı karar verme üzerine etkisi : sağlık sektöründe bir araştırma"

Copied!
182
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KORKU VE GRUP DÜŞÜNÜŞÜN HATALI KARAR VERME

ÜZERİNE ETKİSİ: SAĞLIK SEKTÖRÜNDE BİR ARAŞTIRMA

Hazırlayan Ufuk Orhan

İşletme Anabilim Dalı Doktora Tezi

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Kubilay Özyer

(2)

KORKU VE GRUP DÜŞÜNÜŞÜN HATALI KARAR VERME

ÜZERİNE ETKİSİ: SAĞLIK SEKTÖRÜNDE BİR ARAŞTIRMA

Tezin Kabul Ediliş Tarihi: 29/3/2013

Jüri Üyeleri (Unvan, Adı Soyadı) İmzası

Başkan: Doç. Dr. Berrin Filizöz (Başkan) ………

Üye: Doç. Dr. Mehmet Eryiğit ………

Üye: Yrd. Doç. Dr. Kubilay Özyer (Danışman) ………

Üye: Yrd. Doç. Dr. Yücel Erol ………

Üye: Yrd. Doç. Dr. Sema Polatçı ………

Bu tez, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü yönetim kurulunun ……/….../…… tarih ve …… sayılı oturumunda belirtilen jüri tarafından kabul edilmiştir.

Enstitü Müdürü: Prof. Dr. Mühür

(3)

ETİK SÖZLEŞME

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ’NE

Bu belge ile, bu tezdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik ilkelere uygun olarak toplanıp sunulduğunu, bu kural ve ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçlara atıf yaptığımı ve kaynağını gösterdiğimi beyan ederim.

29/3/2013

Ufuk Orhan ………

(4)

TEŞEKKÜR

Bu tezin hazırlanmasında bana yol gösteren ve desteklerini esirgemeyen ama daha önemlisi değerli bilgileri ve sabrı ile bana akademisyenliği öğreten tez danışmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Kubilay Özyer’e, çok değerli hocam Prof. Dr. Kadir Ardıç’a, her zaman yanımda olan sevgili eşim Öğr. Gör. Demet Dönmez Orhan’a ve bana kişiliği ve akademisyenliği ile örnek olan canım ağabeyim Yrd. Doç. Dr. Umut Orhan’a teşekkür ederim.

Araştırmamın insanlığa yararlı olması dileklerimle…

(5)

ÖZET

Bu çalışmanın amacı Adana ilinde faaliyet gösteren özel sektöre ait iki hastane çalışanları üzerindeki korku, grup düşünüş ve hatalı karar verme düzeylerini ve bunların birbirleri ile ilişkisini ortaya koymaktır. Bu doğrultuda çalışanların farklı birtakım demografik özelliklerinin bu üç kavram ile ilişkileri de analize dahil edilmiştir.

En basit anlatımları ile korku, mevcut veya ani bir tehlikeden kaynaklanan bir ajitasyon duygusu ve alarm hali; grup düşünüş, insanların bir grup içerisindeyken rahatsızlık veren gerçeklerden kaçınmalarını sağlayan toplu bir savunma örüntüsüdür. Karar verme ise, en rasyonel şekilde seçim yapmaktır. Yabancı literatürde bu üç kavramın herhangi ikisinin ilişkisinin incelendiği çalışmalara az da olsa rastlamak mümkündür. Türk literatüründe ise bu kavramlardan sadece karar verme ile ilgili birçok yayın bulunmaktadır. Dolayısı ile bu üç kavramın birbiriyle ilişkisinin analiz edildiği çalışmanın gerek yabancı gerekse Türk literatürüne katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Çalışmanın örneklemini Adana’da ve özel sektörde faaliyet gösteren iki hastanenin çalışanları oluşturmaktadır. Buna göre çalışanlara 300 adet anket formu dağıtılmış, bunların 132 adedi geri dönmüştür. Araştırma iki özel hastanede yapılan uygulamayı kapsamaktadır. Çünkü konunun korku içermesinden dolayı diğer özel hastanelerden uygulama izni alınamamıştır. Davranış bilimlerine ait birçok çalışmanın kökenini etkilediği düşünülen bu kavramların arasındaki ilişkinin incelendiği çalışmanın bundan sonraki çalışmalara ışık tutacağı düşünülmektedir.

(6)

ABSTRACT

This study aimed at revealing the levels of fear, groupthink, and defective decision making among the employees of two private sector hospitals operating in Adana province as well as the relations between those variables. The relations of some different demographic characteristics of employees with those three concepts were included in analysis, too.

In the simplest terms, fear refers to a sense of agitation and a state of alarm resulting from an existing or a sudden danger while groupthink is a defense pattern allowing people to avoid annoying facts when they are in a group. Making a decision is making a choice in the most rational manner. International literature contains studies examining the relationships between any two of these three concepts though they are limited in number. Turkish literature includes many publications only about decision making among the aforesaid notions. Thus, it is considered that this study where the relations of these three concepts with one another are analyzed will contribute to both the Turkish literature and the international literature.

The research sample consisted of the employees working at two private sector hospitals in Adana. Within the scope of the study, 300 questionnaire forms were distributed. 132 questionnaire forms were returned. The study was carried out at two hospitals because other hospitals did not give permission as the research subject contained fear. It is considered that this study examining the relationships between those concepts that are thought to affect the origin of many studies in behavioral sciences will be guiding for future studies, too.

(7)

İÇİNDEKİLER

ETİK SÖZLEŞME... i

TEŞEKKÜR... ii

ÖZET ...iii

ABSTRACT... iv

TABLOLAR LİSTESİ... xiv

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xx ŞEKİLLER LİSTESİ ... xx GİRİŞ ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM: TEMEL KAVRAMLAR ... 2 1. KORKU ... 2 1.1. Korkunun Psikolojisi ... 5 1.2. Korku Çeşitleri... 6 1.2.1. İş / Stres Korkusu ... 7

1.2.2. Eleştiri / Başarısızlık Korkusu ... 7

1.2.3. Bilinmeyen Korkusu... 7

1.2.4. Ölüm ve Tehlike Korkusu ... 8

1.2.5. Yeterli Düzeye Sahip Olmama Korkusu ... 8

1.3. Gruplar ve İşyerinde Korku ... 8

1.4. Korku Yönetimi ... 12

1.4.1. Performans Danışmanlığı ... 12

1.4.2. Koçluk ... 13

(8)

1.4.4. Davranış Mühendisliği Modeli ... 13

1.5. Korku Hakkında Yapılan Diğer Çalışmalar ... 16

2. GRUP VE GRUP DÜŞÜNÜŞ KAVRAMI... 16

2.1. Grup Kavramı ... 16

2.2. Grubun Bireye Etkileri ve Grup Dinamiği ... 18

2.3. Grup Düşünüş ... 20

2.3.1. Grup Düşünüşün Ön Koşulları ... 22

2.3.2. Grup Düşünüş Semptomları ... 26

2.3.2.1. Tehlikeye Açık Olunmadığı İllüzyonu... 29

2.3.2.2. Grubun Ahlaki Değerlere Sahip Oldukları İnancı ... 29

2.3.2.3. Kolektif Rasyonalizasyon... 29

2.3.2.4. Grupların Basma Kalıpları ... 29

2.3.2.5. Kendini Denetleme ... 29

2.3.2.6. Görüş Birliği İllüzyonu... 29

2.3.2.7. Muhaliflerin Üzerine Doğrudan Baskı ... 30

2.3.2.8. Kendini Akıl Koruyucuları Tayin Edenler... 30

2.3.3. Grup Düşünüş Hakkında Yapılan Diğer Çalışmalar ... 30

3. KARAR VERME ... 31

3.1. Bireysel Karar Verme ... 33

3.2. Grupça Karar Verme... 33

3.3. Grupça Karar Verme Modelleri... 35

3.4. Bireysel ve Grupça Karar Vermenin Karşılaştırılması ... 36

3.5. Karar Verme Süreci ve Karar Verme Sürecinin Aşamaları... 37

(9)

3.7. Karar Ortamları... 40

3.8. Örgütlerde Karar Verme ... 41

3.9. Hatalı Karar Verme Semptomları ... 43

3.9.1. Tamamlanmamış Alternatif Araştırması ... 43

3.9.2. Tamamlanmamış Hedef Araştırması ... 43

3.9.3. Tercih Edilen Seçimin Risklerinin Kontrol Edilmesindeki Başarısızlık 44 3.9.4.Başlangıçta Reddedilen Alternatiflerin Yeniden Takdirindeki Başarısızlık ... 44

3.9.5. Yetersiz Enformasyon Arama ... 44

3.9.6. Eldeki Enformasyonun İşlenmesinde Seçici Yanlılık ... 44

3.9.7. Beklenmedik Durum Planlarının Oluşturulmasında Başarısızlık... 44

3.10. Hatalı Karar Verme Hakkında Yapılan Diğer Çalışmalar ... 45

İKİNCİ BÖLÜM: KORKU VE GRUP DÜŞÜNÜŞÜN HATALI KARAR VERME ÜZERİNE ETKİSİ: SAĞLIK SEKTÖRÜNDE BİR UYGULAMA ... 46

1. ARAŞTIRMANIN AMACI ... 46 2. ARAŞTIRMA SORULARI... 46 3. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ... 47 4. ARAŞTIRMANIN SINIRLILIKLARI... 47 5. YÖNTEM ... 48 5.1. Araştırmanın Modeli... 48 5.2. Evren ve Örneklem ... 49 5.3. Verilerin Toplanması ... 49

5.4. Verilerin Analizi ve Yorumlanması... 51

(10)

6. BULGULAR... 54 6.1. Çalışanların Demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular... 54 6.2. Araştırma Değişkenlerinin Genel Puanlarına İlişkin Korelasyon ve Regresyon Analizi Sonuçları ... 57 6.2.1. Korku, Grup Düşünüş ve Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Aralarındaki İlişkilerin Korelasyon Analizi ile İncelenmesi ... 57

6.2.1.1. Korku ve Grup Düşünüş Genel Puanlarının Aralarındaki

İlişkilerin Korelasyon Analizi ile İncelenmesi... 57 6.2.1.2. Korku ve Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Aralarındaki İlişkilerin Korelasyon Analizi ile İncelenmesi... 58 6.2.1.3. Grup Düşünüş ve Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının

Aralarındaki İlişkilerin Korelasyon Analizi ile İncelenmesi ... 58 6.2.2. Korku ve Grup Düşünüş Genel Puanlarının Hatalı Karar Verme Genel Puanı Üzerindeki Etkilerine Yönelik Regresyon Analizi Sonuçları ... 60 6.3. Araştırma Değişkenlerinin Alt Boyutlarına İlişkin Korelasyon ve Regresyon Analizi Sonuçları ... 61 6.3.1. Korku, Grup Düşünüş ve Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Aralarındaki İlişkilerin Korelasyon Analizi ile İncelenmesi ... 61

6.3.1.1. Korku ve Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Aralarındaki İlişkilerin Korelasyon Analizi ile İncelenmesi ... 61 6.3.1.2. Korku ve Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Aralarındaki İlişkilerin Korelasyon Analizi ile İncelenmesi... 63 6.3.1.3. Grup Düşünüş ve Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının

(11)

6.3.2. Korku ve Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Hatalı Karar Verme Alt Boyutları Üzerindeki Etkilerine Yönelik Regresyon Analizi Sonuçları ... 72

6.3.2.1. Korku Alt Boyutlarının Hatalı Karar Verme Alt Boyutları

Üzerindeki Etkilerine Yönelik Regresyon Analizi Sonuçları ... 72 6.3.2.2. Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Hatalı Karar Verme Alt Boyutları Üzerindeki Etkilerine Yönelik Regresyon Analizi Sonuçları ... 76 6.4. Korku, Grup Düşünüş ve Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının ve Alt Boyutlarının Çalışanların Demografik Özelliklerine Göre Farklılaşması ... 84 6.4.1. Korku, Grup Düşünüş ve Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Çalışanların Demografik Özelliklerine Göre Farklılaşması ... 84

6.4.1.1. Korku Genel Puanlarının Çalışanların Demografik Özelliklerine Göre Farklılaşması... 84

6.4.1.1.1. Korku Genel Puanlarının Yaş Değişkenine Göre

Farklılaşması... 84 6.4.1.1.2. Korku Genel Puanlarının Cinsiyet Değişkenine Göre

Farklılaşması... 85 6.4.1.1.3. Korku Genel Puanlarının Medeni Durum Değişkenine Göre Farklılaşması... 85 6.4.1.1.4. Korku Genel Puanlarının Unvan Değişkenine Göre

Farklılaşması... 86 6.4.1.1.5. Korku Genel Puanlarının Uzmanlık Alanı Değişkenine Göre Farklılaşması... 86 6.4.1.1.6. Korku Genel Puanlarının Mesleki Deneyim Değişkenine Göre Farklılaşması... 87

(12)

6.4.1.2. Grup Düşünüş Genel Puanlarının Çalışanların Demografik

Özelliklerine Göre Farklılaşması ... 87 6.4.1.2.1. Grup Düşünüş Genel Puanlarının Yaş Değişkenine Göre Farklılaşması... 87 6.4.1.2.2. Grup Düşünüş Genel Puanlarının Cinsiyet Değişkenine Göre Farklılaşması... 88 6.4.1.2.3. Grup Düşünüş Genel Puanlarının Medeni Durum

Değişkenine Göre Farklılaşması ... 88 6.4.1.2.4. Grup Düşünüş Genel Puanlarının Unvan Değişkenine Göre Farklılaşması... 89 6.4.1.2.5. Grup Düşünüş Genel Puanlarının Uzmanlık Alanı

Değişkenine Göre Farklılaşması ... 89 6.4.1.2.6. Grup Düşünüş Genel Puanlarının Mesleki Deneyim

Değişkenine Göre Farklılaşması... 90 6.4.1.3. Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Çalışanların Demografik Özelliklerine Göre Farklılaşması ... 90

6.4.1.3.1. Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Yaş Değişkenine Göre Farklılaşması... 90 6.4.1.3.2. Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Cinsiyet

Değişkenine Göre Farklılaşması ... 91 6.4.1.3.3. Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Medeni Durum Değişkenine Göre Farklılaşması ... 92 6.4.1.3.4. Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Unvan Alanı

(13)

6.4.1.3.5. Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Uzmanlık Alanı Değişkenine Göre Farklılaşması ... 93 6.4.1.3.6. Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Mesleki Deneyim Değişkenine Göre Farklılaşması ... 94 6.4.2. Korku, Grup Düşünüş ve Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Çalışanların Demografik Özelliklerine Göre Farklılaşması ... 94

6.4.2.1. Korku Alt Boyutlarının Çalışanların Demografik Özelliklerine Göre Farklılaşması... 94

6.4.2.1.1. Korku Alt Boyutlarının Yaş Değişkenine Göre Farklılaşması ... 95 6.4.2.1.2. Korku Alt Boyutlarının Cinsiyet Değişkenine Göre

Farklılaşması... 97 6.4.2.1.3. Korku Alt Boyutlarının Medeni Durum Değişkenine Göre Farklılaşması... 99 6.4.2.1.4. Korku Alt Boyutlarının Unvan Değişkenine Göre

Farklılaşması... 101 6.4.2.1.5. Korku Alt Boyutlarının Uzmanlık Alanı Değişkenine Göre Farklılaşması... 102 6.4.2.1.6. Korku Alt Boyutlarının Mesleki Deneyim Değişkenine Göre Farklılaşması... 104 6.4.2.2. Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Çalışanların Demografik

Özelliklerine Göre Farklılaşması ... 106 6.4.2.2.1. Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Çalışanların Yaş

(14)

6.4.2.2.2. Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Çalışanların Cinsiyet

Değişkenine Göre Farklılaşması ... 108 6.4.2.2.3. Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Çalışanların Medeni

Durumu Değişkenine Göre Farklılaşması... 111 6.4.2.2.4. Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Çalışanların Unvan

Değişkenine Göre Farklılaşması ... 113 6.4.2.2.5. Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Çalışanların Uzmanlık Alanı Değişkenine Göre Farklılaşması ... 116 6.4.2.2.6. Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Çalışanların Mesleki

Deneyim Değişkenine Göre Farklılaşması... 118 6.4.2.3. Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Çalışanların Demografik Özelliklerine Göre Farklılaşması ... 120

6.4.2.3.1. Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Çalışanların Yaş Değişkenine Göre Farklılaşması ... 120 6.4.2.3.2. Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Çalışanların Cinsiyet Değişkenine Göre Farklılaşması ... 122 6.4.2.3.3. Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Çalışanların Medeni DurumuDeğişkenine Göre Farklılaşması... 124 6.4.2.3.4. Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Çalışanların Unvan Değişkenine Göre Farklılaşması ... 127 6.4.2.3.5. Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Çalışanların Uzmanlık Alanı Değişkenine Göre Farklılaşması ... 129 6.4.2.3.6. Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Çalışanların Mesleki Deneyim Değişkenine Göre Farklılaşması... 132

(15)

SONUÇ VE ÖNERİLER... 135

KAYNAKÇA... 143

EKLER... 155

Ek 1. Araştırma Ölçeği ... 155

(16)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Korku Yönetimi Müdahaleleri İçin Davranış Mühendisliği Modeli Uygulaması

Örneği ... 15

Tablo 2. Değişkenler ve Alt Boyutlara İlişkin Güvenirlik Katsayıları ... 51

Tablo 3. Ölçekler Arasındaki Korelasyon İlişkisi... 52

Tablo 4. Verilere İlişkin Tanımlayıcı İstatistikler... 53

Tablo 5. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Korku ve Grup Düşünüş Genel Puanlarının Aralarındaki İlişkilerin Korelasyon Analizi ile İncelenmesi... 57

Tablo 6. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Korku ve Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Aralarındaki İlişkilerin Korelasyon Analizi ile İncelenmesi ... 58

Tablo 7. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Grup Düşünüş ve Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Aralarındaki İlişkilerin Korelasyon Analizi ile İncelenmesi 59 Tablo 8. Korkunun Hatalı Karar Verme Genel Puanı Üzerine Etkisi... 60

Tablo 9. Grup Düşünüşün Hatalı Karar Verme Genel Puanı Üzerine Etkisi... 60

Tablo 10. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Korku ve Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Aralarındaki İlişkilerin Korelasyon Analizi ile İncelenmesi ... 63

Tablo 11. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Korku ve Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Aralarındaki İlişkilerinin Korelasyon Analizi ile İncelenmesi... 65 Tablo 12. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Grup Düşünüş ve Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Aralarındaki İlişkilerinin Korelasyon Analizi ile İncelenmesi 68

(17)

Tablo 13. Korku Alt Boyutlarının Tamamlanmamış Alternatif Araştırması Üzerine Etkisi ... 73

Tablo 14. Korku Alt Boyutlarının Tamamlanmamış Hedef Araştırması Üzerine Etkisi ... 73

Tablo 15. Korku Alt Boyutlarının Tercih Edilen Seçimin Risklerinin Kontrol Edilmesindeki Başarısızlık Üzerine Etkisi ... 74 Tablo 16. Korku Alt Boyutlarının Başlangıçta Reddedilen Alternatiflerin Yeniden Takdirindeki Başarısızlık Üzerine Etkisi ... 74 Tablo 17. Korku Alt Boyutlarının Yetersiz Enformasyon Arama Üzerine Etkisi ... 75

Tablo 18. Korku Alt Boyutlarının Eldeki Enformasyonun İşlenmesinde Seçici Yanlılık Üzerine Etkisi ... 75 Tablo 19. Korku Alt Boyutlarının Beklenmedik Durum Planlarının Oluşturulmasında Başarısızlık Üzerine Etkisi... 76 Tablo 20. Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Tamamlanmamış Alternatif Araştırması Üzerine Etkisi ... 78

Tablo 21. Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Tamamlanmamış Hedef Araştırması Üzerine Etkisi ... 79

Tablo 22. Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Tercih Edilen Seçimin Risklerinin Kontrol Edilmesindeki Başarısızlık Üzerine Etkisi ... 81

Tablo 23. Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Başlangıçta Reddedilen Alternatiflerin Yeniden Takdirindeki Başarısızlık Üzerine Etkisi ... 82

(18)

Tablo 24. Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Yetersiz Enformasyon Arama Üzerine Etkisi ... 82

Tablo 25. Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Eldeki Enformasyonun İşlenmesinde Seçici Yanlılık Üzerine Etkisi ... 83

Tablo 26. Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Beklenmedik Durum Planlarının Oluşturulmasında Başarısızlık Üzerine Etkisi ... 84 Tablo 27. Korku Genel Puanlarının Yaş Değişkenine Göre Farklılaşması ... 85

Tablo 28. Korku Genel Puanlarının Cinsiyet Değişkenine Göre Farklılaşması ... 85 Tablo 29. Korku Genel Puanlarının Medeni Durum Değişkenine Göre Farklılaşması . 86

Tablo 30. Korku Genel Puanlarının Unvan Değişkenine Göre Farklılaşması ... 86 Tablo 31. Korku Genel Puanlarının Uzmanlık Alanı Değişkenine Göre Farklılaşması 87 Tablo 32. Korku Genel Puanlarının Mesleki Deneyim Değişkenine Göre Farklılaşması

... 87 Tablo 33. Grup Düşünüş Genel Puanlarının Yaş Değişkenine Göre Farklılaşması ... 88

Tablo 34. Grup Düşünüş Genel Puanlarının Cinsiyet Değişkenine Göre Farklılaşması 88 Tablo 35. Grup Düşünüş Genel Puanlarının Medeni Durum Değişkenine Göre Farklılaşması ... 89

Tablo 36. Grup Düşünüş Genel Puanlarının Unvan Değişkenine Göre Farklılaşması .. 89 Tablo 37. Grup Düşünüş Genel Puanlarının Uzmanlık Değişkenine Göre Farklılaşması

(19)

Tablo 38. Grup Düşünüş Genel Puanlarının Mesleki Deneyim Değişkenine Göre Farklılaşması ... 90

Tablo 39. Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Yaş Değişkenine Göre Farklılaşması ... 91

Tablo 40. Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Cinsiyet Değişkenine Göre Farklılaşması ... 91 Tablo 41. Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Medeni Durum Değişkenine Göre Farklılaşması ... 92 Tablo 42. Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Unvan Değişkenine Göre Farklılaşması ... 93

Tablo 43. Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Uzmanlık Değişkenine Göre Farklılaşması ... 93

Tablo 44. Hatalı Karar Verme Genel Puanlarının Mesleki Deneyim Değişkenine Göre Farklılaşması ... 94

Tablo 45. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Korku Alt Boyutlarının Yaş Değişkenine Göre Farklılaşması ... 96 Tablo 46. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Korku Alt Boyutlarının Cinsiyet Değişkenine Göre Farklılaşması ... 98 Tablo 47. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Korku Alt Boyutlarının Medeni Durum Değişkenine Göre Farklılaşması... 100

Tablo 48. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Korku Alt Boyutlarının Unvan Değişkenine Göre Farklılaşması ... 101

(20)

Tablo 49. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Korku Alt Boyutlarının Uzmanlık Alanı Değişkenine Göre Farklılaşması ... 103

Tablo 50. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Korku Alt Boyutlarının Mesleki Deneyim Değişkenine Göre Farklılaşması ... 104

Tablo 51. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Yaş Değişkenine Göre Farklılaşması... 107 Tablo 52. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Cinsiyet Değişkenine Göre Farklılaşması... 109 Tablo 53. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Medeni Durum Değişkenine Göre Farklılaşması ... 111

Tablo 54. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Unvan Değişkenine Göre Farklılaşması ... 114

Tablo 55. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Uzmanlık Alanı Değişkenine Göre Farklılaşması ... 116

Tablo 56. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Grup Düşünüş Alt Boyutlarının Mesleki Deneyim Değişkenine Göre Farklılaşması ... 118 Tablo 57. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Yaş Değişkenine Göre Farklılaşması ... 121 Tablo 58. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Cinsiyet Değişkenine Göre Farklılaşması ... 123

Tablo 59. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Medeni Durum Değişkenine Göre Farklılaşması ... 125

(21)

Tablo 60. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Unvan Değişkenine Göre Farklılaşması ... 127

Tablo 61. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Uzmanlık Alanı Değişkenine Göre Farklılaşması ... 130

Tablo 62. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Hatalı Karar Verme Alt Boyutlarının Mesleki Deneyim Değişkenine Göre Farklılaşması ... 132

(22)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. Grup Düşünüş Analizi ... 27

Şekil 2. Verilerin Analizi Sonrasında Birinci Araştırma Modeli ... 48 Şekil 3. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Yaş Değişkenine Göre Dağılımı. 54

Şekil 4. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Cinsiyet Değişkenine Göre Dağılımı ... 55 Şekil 5. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Medeni Durumu Değişkenine Göre Dağılımı ... 55 Şekil 6. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Unvan Değişkenine Göre Dağılımı

... 56

Şekil 7. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Uzmanlık Alanı Değişkenine Göre Dağılımı ... 56

Şekil 8. Araştırmaya Katılan Hastane Çalışanlarının Mesleki Deneyim Değişkenine Göre Dağılımı ... 56

Şekil 9. Verilerin Analizi Sonrasında İkinci Araştırma Modeli ... 135 Şekil 10. Verilerin Analizi Sonrasında Üçüncü Araştırma Modeli ... 137 Şekil 11. Verilerin Analizi Sonrasında Dördüncü Araştırma Modeli ... 138

(23)

GİRİŞ

Korku tüm insanların ortak noktası olan temel duygulardan biridir ve tüm kararlarını, hatta yaşantısını etkilemektedir. Grup düşünüş ise en temel anlamda çoğunluk psikolojisidir ve insanlar arasındaki uyum ve benzeri bağlılıklar dolayısı ile sağlıklı karar vermeyi etkilemektedir. Çalışmada korku ve grup düşünüş kavramlarının, rasyonel karar vermeyi olumsuz etkilediği öngörülmektedir. Çalışmanın sorunsalı, insanların işyerinde, korku ve grup düşünüş etkisinde kalarak hatalı kararlar verdikleri ihtimali üzerine kurgulanmıştır.

Yabancı literatürde korku, grup düşünüş ve hatalı karar verme kavramları ile ilgili çok sayıda çalışma yer almaktadır. Türkçe literatürde ise grup düşünüş ve korku kavramlarına pek rastlanılmamaktadır. Bunların dışında ne yabancı ne de Türkçe literatürde bu üç kavramın birbiri ile ilişkileri mevcut değildir. Bu çalışmanın literatürde olmaması, yönetim yazınına katkı açısından önemlidir.

Çalışmanın amacı bu üç kavram arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Çalışma iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm araştırmanın konusu ile ilgili literatürden, ikinci bölüm ise uygulamaya ilişkin amaç, önem, sınırlılık, yöntem bilgileri ve bulgulardan oluşmaktadır.

(24)

BİRİNCİ BÖLÜM: TEMEL KAVRAMLAR

1. KORKU

Korku yaşamımızı etkileyen güçlü bir duygudur. İnsanlar hemen her gün haber, televizyon, film, reklam, kitap ve dergilerden fiziksel ve psikolojik mutluluklarını bozan korku içerikli yeni mesajlar alırlar. Global tehlike, kriz, terör, uluslararası çatışma, ekonomik kayıp ve benzeri tehditler ile dolu “korku kültürü” içinde yaşanıyor olunması sürekli tartışma ve araştırma konusu olmuştur (Kish-Gephart vd., 2009:164).

Korku mevcut veya ani bir tehlikeden kaynaklanan bir ajitasyon duygusu ve alarm halidir. Korku, tüm organizma faaliyetlerinin önüne geçer ve beyinden gelen bir koruyucu tepki sonucunda vücudun sistemlerini köreltecek kadar güçlü bir etkiye sahiptir. Vücudun işleyişinin bozulmasına neden olan tehditlerden doğru algılanamayanlar, doğru algılananlara göre daha fazla zarara neden olmaktadır. Çünkü korkuya karşı tepki verme sistemi, zararlı olmayan etkilere gerçek olan tehditlerden daha fazla tepki vererek daha fazla hata yapar. (Celmer, 2007: 38).

Korku, bir tepki şeklinde ele alındığında daha iyi anlaşılabilmektedir. Bu hareketsizliğin motor bozukluğu olarak çoğu zaman yanlış yorumlanmasına şiddetle karşı çıkan grup liderlerinin hemfikir olduğu üzere, belki de gözleri başka yöne çevirten bu sessizlik, korkunun tetiklediği donup kalmanın sadece hafif bir şeklidir. Bir birey korkuyu yaşadığı esnada onun tüm psikolojik ve fizyolojik yapılarının aktif olması gerekmemektedir. Korku, panik reaksiyonun fizyolojik bulguları olmadan da meydana gelebilmektedir. Korku, bileşenleri birbirine çok sıkı bağlı olmasa da bireyin direk olarak tehlike duygusu ile ilgilidir. Bu nedenle korkunun yüksek düzeyde etkisi

(25)

olmasına rağmen, korkunun insanlarda dışadönük görülebilir kısmının tespit edilmesi zor olabilmektedir (Celmer, 2007: 3).

Celmer’e (2007: 4) göre bir kimsenin korkuya göstereceği tepki, ceza ve olumsuz sonuçlar gibi risk unsurları olmadan bile ciddi bir tutukluluk şeklini alabilir. İnsanlar, riskin derecesiyle ilgili olarak abartılmış varsayımlarda bulunabilmektedirler. Bu durum, bir kimsenin başkalarının gözünde küçük düşürücü bir yargıdan kaçınmaya çalıştığı zaman meydana gelmektedir. Bu durum; “biz endişemizi çözülecek bir problem; insan doğasını da mükemmel olarak gördüğümüzde bunları gerçeğin üzerinde tutmuş ve dalış tahtası yerine bir hayat koruyucu seçmiş oluyoruz” şeklinde ifade edilmiştir. Buradaki “koruma” tabirinin, yaratıcı çözümleri veya takım olarak öğrenmeyi harekete geçirme yönünde bir enerji ile hiçbir ilişkisi yoktur; aksine yerinde tutma, sürdürme, değişmemiş olarak tutma anlamına gelmektedir.

Herhangi bir durum potansiyel bir tehdit olarak algılandığında, insan vücudunda biyokimyasal değişiklikler olur ve bu korkuyu tetikler. Korkunun düzeyi, tehdidin nasıl algılandığına bağlıdır. Temel olarak iki tip korku vardır. Bunlardan birincisi doğal afet gibi dışarıdan nesnel olarak gelen tehditlerdir. Diğeri ise içimizden gelen öznel tehditlerdir. Öznel tehditler; yaşandıkları andaki duygular olup geçmişteki tehdit edici deneyimlerin bilinç veya bilinçaltı hafızaları tarafından veya daha sade biçimiyle gelecekte stresli bir durumun yaşanacağı duygusu tarafından üretilir. İşle ilgili korkular daha karakteristik olarak öznel tehditlerdir. Dışsal ve içsel tehditlerin her ikisi de vücuttaki aynı hormonal hareketleri tetikler. Dışsal tehditler, çok şiddetli ve kısa süreli, çatışma veya kaçma reaksiyonları şeklinde olurlar. İçsel olarak üretilen tehditler ise daha düşük şiddette olurlar ve sağlık üzerinde çeşitli etkiler bırakarak daha uzun süreli devam edebilirler (Collins, 2007: 37-38).

(26)

Dolu vd.’ye (2010:63) göre de iki tip korku vardır; gerçek ve gözle görünür bir sebebe dayalı korku ve bireyin nedenini tam olarak bilemediği ve gözle görünmeyen sebeplere dayalı korkulardır. Birinci tip korkuda birey herhangi bir sebeple kendisine karşı direk bir tehdit hissederken, ikinci tip korkuda ise tam olarak tanımlayamadığı, gizemli ve ürkütücü bir sebepten dolayı endişeli ve korku dolu bir bekleyiş içindedir. İkinci tip korku ile birey sanki altıncı his benzeri bir sezgi ile kendisinin güvende olmadığını, sanki içinden bir sesin kendisine bir şeylerin ters gittiğini ve güvende olmadığını söylediğini duyar gibi olur.

Gower ile Lader ve Marks’a göre, korku tüm insanların ortak duyumları ve duyguları olmakla birlikte bilişsel ve davranışsal olarak içinden geçtiği karmaşık bir olaydır. Burada bahsedilen duyumlar; yerinde duramama, titreme gibi istem dışı göstergelerden meydana gelir. İkinci olarak duygu düzeyindeki tepkiler; önsezi, gerginlik, çaresizlik gibi duyguları kapsar. Üçüncü olarak bilişsel sorunlar; olağandışı yüksek ihtiyat, konsantrasyon bozukluğu şekillerinde kendini gösterir. Son olarak, davranışlarda yaygın olarak; çatışma, kaçış, felç veya bastırma tepkileri ortaya çıkar (Celmer, 2007: 2). Gençöz’de (1998:9) korkuyu Gower ile Lader ve Marks gibi tanımlamıştır. Gençöz’e göre korku, içinde bulunduğumuz duruma değil, bu durum için geliştirdiğimiz düşüncelerimize verdiğimiz bir reaksiyondur.

Collins’e göre ise korkunun genel olarak fiziksel, davranışsal, zihinsel ve duygusal bileşenleri vardır. Korkunun fiziksel semptomları; baş ağrıları, kusma, terleme ve nefes almada güçlük hissi şeklinde olabilir. Bu semptomlar, korku ile gelen donup kalma, kaçış, çatışma veya ürkme nedeni ile hormonal, kas ve kalp kaslarının reaksiyonları sonucunda ortaya çıkar. Korkunun davranışsal semptomları; acelecilik, genel huzursuzluk, hızlı nefes alıp verme ve aktivitelerden kaçınma durumlarını

(27)

içermektedir. Korkunun zihinsel veya bilişsel semptomları ise; ölüm duyguları ve konsantre olamama durumlarını içermektedir. Duygusal semptomlar ise gerginlik, heyecanlı olma, panik veya dehşet duygularını içermektedir (Collins, 2007: 38).

Düşük düzeyli stres, ani kaçış veya çatışmaya sevk etmeden insanın sağlığını etkileyebilir. İnsan vücudu kaçış veya çatışma olayları esnasında doğal olarak strese bağlı hormonlar üretir. Sonra sağlıklı vücut, fazla hormonları emer ve vücudun tüm sistemlerini normale döndürür. İşle ilgili korkular, sürekli stres hormonlarının salgılanmasına neden olabilir. Bu da fiziksel sistemi aşırı yorup zayıflatır ve beraberinde vücudun baş ağrıları, zayıf savunma, sindirim bozuklukları, yüksek kan basıncı, kalp hastalıkları ve kanser gibi hastalıklara yakalanmalarına neden olur. Bütün bu fiziksel sınırlandırmalar, insanın iş hedeflerini gerçekleştirmesinde onu yavaşlatabilir veya durdurabilir (Collins, 2007: 39).

1.1. Korkunun Psikolojisi

Celmer’e (2007: 36-43) göre korku vücut içindeki tehdit edici bir bilginin, duyu organlarından beynin “amigdal”e geçmesiyle meydana gelir ve böylece duygusal bir gösterge olarak ortaya çıkar. Korku, duyuları o kadar hızlı işgal eder ki, korkuyu uyandıran etki bilince kaydedilmeden önce bile hissedilebilir. Bunun nedeni beyindeki amigdalın görme, duyma, bedensel algı sistemi, tat alma ve koklama alanlarından direk girdiler almasıdır. Bununla birlikte özellikle beyin, fiziksel ve duygusal tehditleri kolayca ayırt edemez. Bu yüzden bir bireyin düşüncesi, amaçları ve kaygılarından uyarıcı nitelikte farklı olan herhangi bir etki, beyin korteksi veya beynin düşünen kısmını geçerek amigdalı tetikleyebilir. Bunun sonucunda meydana gelen hızlı kimyasal değişim, adrenalin yükselmesini tetikler ve saniyeden daha kısa bir sürede ağızda

(28)

kuruma, kalp atışında hızlanma ve ölüm duyguları gibi fizyolojik ve psikolojik değişimler ortaya çıkar

Ayrıca Celmer’e (2007: 41) göre bireyler “korku” ve “endişe” kelimelerini çoğu zaman birbirinin yerine kullanmışlardır fakat araştırmacılar bu kavramlar için belirgin ayrımlar ortaya koymuştur. Teorisyenlere göre, korku fiziksel varlığa bir tehdit geldiğinde tetiklenir. Oysa endişe, psikolojik rahatlığa bir tehdit geldiğinde ortaya çıkar. Korku doğal tehlikelere karşı gösterilen bir tepkidir; endişe ise ona göre, kopma veya sosyal ret tehdidi ile ilişkilidir. Bireyler genel olarak hem korku hem de endişeye karşı bir dizi ayırt edilemez karmaşık tepkiler gösterdiklerinden özellikle temel ve sinirsel yapılar, algılanan diğer tüm tehditlere neredeyse aynı şekilde tepkide bulunur.

Her ne kadar teorisyenlere göre bu iki kavram arasındaki fark çok belirgin olmasa da ve Celmer’in çalışmasında ayrıt edilmese de bizim çalışmamızda endişe değil “korku” analiz edilmiştir.

Endişe, İslam filozoflarının belirttiği korku sebepleri arasında da yer almaktadır. Buna göre korku sebepler; ölümün bilinemezliği, dünya ve dünyasal imkânlardan mahrum kalma endişesi, ahret hayatında karşılaşılabilecek ceza beklentisinin verdiği ıstıraptır (Saruhan, 2006:104).

1.2. Korku Çeşitleri

İşyerinde bir insanın sergilediği 25 korku çeşidi vardır. Bu korku çeşitleri, Farmilant tarafından belirlenmiştir ve beş kısım halinde gruplandırılmıştır. Bunlar; iş / stres korkusu; eleştiri / başarısızlık korkusu; bilinmeyen korkusu; ölüm ve tehlike korkusu ve yeterli düzeye sahip olmama korkusudur (Collins, 2007:39-44):

(29)

1.2.1. İş / Stres Korkusu

Önemli korkulardan biri; kişisel, kurumsal veya toplumsal bir düzende ciddi bir değişiklikle karşı karşıya kalma, başarısızlık, “birini” hayal kırıklığına uğratma ve reddedilme korkusudur. Yukarıda geçen “birisi”; insanın kendisi veya eşi, ailesi, arkadaşları veya komşuları olabilir. İş hayatında ise iş sahibinin; kendi çalışanlarını, yatırımcılarını, hissedarlarını, toplum kuruluşlarını, müşterilerini veya tedarikçilerini hayal kırıklığına uğratacağı duygusu ile ilgili korkudur. İnsanla ilgili bütün bu öğeler girişimci ile kurumları etkileyebilecek ve sermayeyi riske sokabilecek örneklerdir.

1.2.2. Eleştiri / Başarısızlık Korkusu

Başarısızlık korkusu hedeflerin gerçekleştirilmesini yavaşlatan en yaygın korkudur. Başarısızlık ve kişisel hedeflerden kaçınma korkusu tüm kültürlerde ortak bir özelliktir. Korku eğer girişimcinin hayatını eylemsizlik noktasına getirirse, başarı ve sürekli gelişimi tehlikeye atabilir. Eleştirilme korkusu, yeni ve bilinmeyen bir şeye başlama korkusu, yanlış bir şeyi söyleme veya yapma korkusu, saygı duyulmama veya birinin ailesi, toplumu veya dünya için bir fark yaratmayacak olması duygusunun getirdiği korku ile ilgilidir.

1.2.3. Bilinmeyen Korkusu

Bilinmeyene karşı duyulan korku mantığa dayalı değildir, daha ziyade gelecekte olası bir ekonomik kriz, doğal afet veya güvenilen ilişkilerde aldatılmak gibi olayların olabileceği tehlikesinden ortaya çıkan olumsuz bakış ile ilgilidir.

(30)

1.2.4. Ölüm ve Tehlike Korkusu

Küçük ölçekli iş sahipleri birikimlerini tamamlamadan son bulmasını istemediklerinden, kendilerinin ölecekleri korkusu ya da ailede ölen birinin yarattığı korku, iş yerine bir şekilde yansımaktadır.

Saruhan’a (2006:105) göre ölüm korkusunun sebepleri; belirsizlik, bedeni kaybetme, acı duyma, yalnızlık, yakınlarını kaybetme, denetimi kaybetme, kimlik duygusunu kaybetme ve gerileme korkularıyla benzerlik göstermektedir.

1.2.5. Yeterli Düzeye Sahip Olmama Korkusu

Başarılı olmak için yeterli kaynak ve bilgiye sahip olunmadığı duygusunun getirdiği korku, iş yerinde görülen bir korku olarak tanımlanmıştır. Yeterli kaynaklara sahip olunmadığı duygusunun getirdiği korku, doğru kişileri işe almaya gücün yetmemesi, doğru ekipmana sahip olmaya, iş için yeterli yere sahip olmaya veya alacaklılara para ödenmesi konularında gücün yetmemesi ile ilgilidir. Net kararlar almak ve bu kararları alabilmek için yeterli düzeyde bilgi sahibi olabilmek, girişimci başarısı için çok önemlidir. Bilinmeyen korkusu ve yeterli düzeye sahip olmama korkusu ile ilgili stres, çoğu zaman ihtiyaç duyulan doğru bilgiye sahip olmamaktan kaynaklanmaktadır.

1.3. Gruplar ve İşyerinde Korku

Eski çağlarda insanların hayatta kalabilmek için beraber çalışmalarının gerekli olduğuna, yardım almayan bir bireyin tehlikelere hedef olacağına dolayısı ile hayatını devam ettirmek için birbirlerine yakın olarak yaşamak zorunda olduklarına inanılmakta idi. Bu sebeple gruptan ayrılma korkusu, insan ruhunun temel bir parçası idi. O

(31)

zamanlar sadece gruplar halinde yaşayan insanlar arasında değil ayrı gruplar arasında da çatışmalar meydana gelmekte idi. Bu çatışmalarda kaybedenlerin sosyal statüsü azalacağından, grupla olan bağları zayıflayacağından veya daha az yiyecek alacaklarından; daha az koruma, grup üyelerine daha az erişim, yasaklama veya ölüm gibi olumsuz sonuçlar olacağından dolayı çatışmalar ölümcül sayılabilecek ciddiyette idi. Bütün bu çatışmaları, paylaşmayı istememeyi, geri çekilmeyi ve hayal kırıklıklarını açıklamak uzun süreceğinden araştırmacılar gruplara odaklanmışlardır (Celmer, 2007: 57-58).

Korku; stres ve duraksamaya neden olan gelişimi yavaşlatan ve kişinin sevinç ile doygunluk duygusunu azaltan öğelerin başında gelir. Bu yüzden işle ilgili sorunlardan kaynaklanan korkular farklı şekillerde kendini gösterebilir. İş ve toplum stresi, kişisel etkinin kaybedilmesi ve kişinin reddedilmesiyle ilgili korkulardır. Toplum stresi ayrıca güç veya prestij kaybı korkularının, birinin itibarına zarar verme korkusunun veya değerli bir ilişkiyi kaybetme korkularının yanı sıra aile saygınlığını, arkadaşlarını, müşterilerini, tedarikçilerini ve diğerlerini kaybetme korkularını kapsar (Cook, 2005: 12-13).

İşyerinde korku; “ işle ilgili konularda tehdit edilmişlik hissi” olarak adlandırılmaktadır. Bu tehdit hislerinin dört kaynağı mevcuttur. Bunlar; fiili deneyim, diğerlerinin deneyimleri hakkındaki hikâyeler, diğerlerinin davranışları hakkındaki yorum ile varsayımlar ve denetleme yetkisi ile ilgili kültür odaklı klişelerdir. Korku her zaman mevcut olan bir olay değildir. Korkunun oluşmasında en önemli etken, çalışanın yöneticisi ile olan ilişkisidir ve ilişkide temel unsur güvendir. Düşük güvenli ilişkiler, yüksek güvenli ilişkilere göre daha fazla korku içerir. İşyerinde korkuya rağmen birçok

(32)

örgüt başarıyla çalışmaktadır. Örgütlerin gelişmişliği, korkuyu ne ölçüde azalttıklarına veya ortadan kaldırdıklarına bağlıdır (Ghilic, Micu, 2003:16).

Çoğu işyerinde ağır şekilde fiziksel yaralanma veya ölüm olmamasına rağmen, kurum çalışanlarından konuşmaya cesaret gösterenler ve değişim yoluyla kurumların öğrenmesine yardımcı olmak isteyenler için literatürde bir takım çalışmalar vardır. Block vd., değişim isteyen bir liderin dört temel tehlike ile yüzyüze olduğundan bahsetmiştir. Bunlar; güç ve kaynak kaybedildiğinde kenarda kalma olasılığı, önemsiz bir işe doğru dikkatin dağılması, kişinin kendinin oluşturduğu bir durumun onaylanmasını aşırı istediği zaman baştan çıkması ve kişinin karakterinin, ailesinin ve çok önem verdiği diğer kişisel değerlerinin bir saldırıya hedef olması durumlarıdır (Celmer, 2007:59-60).

İş hayatının bir parçası ve bir diğer korku çeşidi olan yok olma korkusu Koestenbaum ve Block’a (2001:221) göre, insan doğasının ayrılmaz bir özelliği ve iş hayatının bir parçasıdır. Aslında iş hayatının normal akışı dâhilinde bu yok olma sembolik bir durumdur. Yani ölüm; kaybedilen her bir satışta, kişisel hatada, azalan yararda ve iş kaybı içinde saklıdır. Bu olaylar aslında bir gün onları hüsrana uğratacak olan kişilere en sonunda yaşayacakları şaşkınlığı ve eylemsizliği hatırlatır.

Argyris vd. (1985) de endişe, şaşkınlık ve çaresizlik duygularının gruplar halinde karar verenlerin, özellikle çalışma gruplarının ilk kurulduğu aşamada tipik özelliği olduğuna işaret etmektedir. Onlar küçük gruplarda karmaşık ve çekişmeli bir işin hemen her zaman bir hayal kırıklığı ve kırılganlıkla sonuçlandığını ve katılımcıların kendi hassasiyetleri ve açıklığını göstermedeki istekliliklerini sürdürmelerinin zamanla daha da fazla zorlaştığını kabul etmektedirler. Gruptaki bastırılmış ve savunmasız kişiler, problemin çözümüne geçmeye güçleri olmadığından sıklıkla savunma moduna

(33)

geçerler. Grup içinde “öyleyse cevabınız nedir” ve “işi yapmamız için bize sadece doğru yolu gösteremez misiniz” gibi sorularla otoriter davranışlar sergilerler. Argyris vd. bu soruları çok çabuk cevaplamak için acele etmenin yardım etme gibi hissedilebileceğini, fakat genellikle aşırı bir kontrole neden olduğunu ve grubu kesin çözümlerden çok, tercih edilen rahat çıktılara yönelttiği konusunda uyarıda bulunmaktadır. Ayrıca problem çözücüleri bu koruyucu kılıflarından ayırmak için grup normları ile ilgili sundukları alternatifler; karşı durma ve yanlış başlama ve hataları sorgulama, müdahalelerin arkasındaki nedenleri kişilerin arasında yorumlama, kendisi ve diğerlerinin gelişim yeterliliğine odaklanma, yorumları doğrudan gözlenebilir verilerle birleştirme, kendini denetlemeyi keşfetme, potansiyel istenmeyen sonuçların tanımlanması ve karşılıklı etkileşimde kendini yalıtmadan kaçınmadır (Argyris vd., 1985, 22-23).

Gruplarda verilen kararlar korku temelinde olursa bu durum seçenekleri azaltır. Hatta bu seçeneklerin hayata geçirilmesini bile zorlaştırır. Kelman ve Baron, bir kişinin denetlenme korkusu ile grubun normlarına ve standartlarına uymaya zorlandığında, onun davranışları ve kişisel inançları arasında bir uyumsuzluk bekleneceğini belirtmiştir. Brehm ve Wicklund’e göre insanlar baskı altında görüşlerinden vazgeçtiklerinde, reaksiyon yönünde iyice motive olurlar veya özgürlük duygularını yeniden kazanmaya doğru hareket etmek arzusunda olurlar. Bu çoğunlukla karşı karşıya olunan baskıcı kimsenin görünen şeklini alır ve ona karşı pasif karşı duruş şeklinde olur. Grupların işi ile ilgili olduğundan, korkunun neden olduğu maliyetler çok sayıdadır (Celmer, 2007: 57-67).

(34)

1.4. Korku Yönetimi

Bireysel anlamda korku yönetimi üzerine yapılmış bilimsel, felsefi ve dinsel birçok çalışma mevcuttur. Örneğin psikolojik anlamda Gençöz’e (1998:15) göre korkan bir kişiye sosyal destek vermek isteyen kişi, o kişinin korktuğu durumla karşılaşmasını engellemek yerine, kişinin bu korkuyla mücadele etmesini sağlayabilecek donanımlarını araştırmaya çalışması ve bunun için karşısındaki kişiyi isteklendirmesi, durumun kontrol edilebilirliğini göstermesi, hem problemin çözümünde hem de olumlu kişilik özelliklerinin geliştirilmesinde oldukça önemli bir rol oynayacaktır.

Saruhan’a (2006:90) göre ise, felsefe ve dinin ortak konularından biri de ölüm olgusudur. Filozoflara göre, korkunun sona ereceği yer zihindir. Öte yandan Mevlana ve Yunus Emre gibi sezgiyi ilke edinen İslam düşünürleri ise, ölüm korkusunun giderilmesinde, manevi anlamda bir ölümsüzlük inancını adres göstermişlerdir.

Örgütsel anlamda korku ile mücadele de ise Collins’e (2007: 50-53) göre aşağıdaki yaklaşımlar kullanılmaktadır:

1.4.1. Performans Danışmanlığı

Corroll ve Smith ile Whiting’a göre performans danışmanlığı, yönetim danışmanlığının insan performansını geliştirme üzerine odaklı özel bir çeşididir. Danışmanlar tarafsızlıkları ile iş sahiplerinin belli problemlerinde onların perspektiflerini güçlendirmelerine yardım ve destek sağlayarak işlerini verimli hale getirmeye çalışırlar. Schmidt ve Richter ise bilgi sağlamanın, proje kurmanın, problem tanımlamanın, müdahale tasarımının ve geliştirmenin anahtarının performans danışmanlıkları olduğunu kaydetmektedir. Performans danışmanlığının amacı;

(35)

insanların, işlemlerin ve bütün sistemlerin ele aldıkları işleri başarı ile tamamlamalarını sağlayacak ve onları geliştirecek yolları bulmaktır.

1.4.2. Koçluk

Koçluk; liderlik ve yönetim gibi alanlarda çeşitli becerileri geliştirmek için kullanılan bir araçtır. Güven ilişkisi temelinde sorular sorularak değerlendirme yapma işlemidir ve bu hizmeti veren koç, iş sahipleri için nesnel nitelikte bir işlev görür. Koçluk kişisel bir ilişki olmasına rağmen, sadece kişi ile ilgili değildir; bireyin ve kurumun ihtiyaçlarını birleştiren bir niteliğe sahiptir. Koçluk ile performansa müdahale, girişimcilerin iş / sosyal stresi ve ölüm / tehlike ile ilgili kişisel korkuları yönetme konularında yardımcı olmada etkili olabilmektedir.

1.4.3. Rehberlik

Anafarta vd.’e göre rehberlik, bir kişinin örgütünde sürekli diyalog halinde olduğu daha deneyimli bir üyeden işi ve kariyer gelişimi ile ilgili öğütler alması sürecidir. MacGregor’a göre rehber, işyerinde deneyimli bir kişinin, kendisine göre daha deneyimsiz bir kişiye özel yaşamında, iş ve kariyerinde yol gösteren, tavsiyelerde bulunan ve rol modeli olabilen bir kişidir (Anafarta vd., 2008: 456).

Performans eksikliğinin kökenindeki korkuların sistem veya kişisel korkular olduğu saptandığında danışmanlık, koçluk ve rehberlik yararlı müdahaleler olarak düşünülebilmektedir.

1.4.4. Davranış Mühendisliği Modeli

Davranış Mühendisliği Modeli, etkili performansın bir fonksiyonu olarak performans gelişimine yatırımı destekleyen bir teoridir. Bugünkü adı ile “İnsan

(36)

Yeterliği”dir ve yapısını Skinner’in çalışmasına borçludur. Skinner’in uyaran, yanıtlar ve sonuçlar olarak ayırdığı üç performans alanı bileşenini Gilbert altıya ayırmıştır. Bunlar; çevresel üç faktör olan enformasyonlar, kaynaklar ve teşvikler ile bireysel üç faktör olan beceriler, kapasite ve güdülerdir (Binder, 1998: 48).

Gilbert, altı faktörden oluşan Davranış Mühendisliği Modeli’ni geliştirmiştir. Davranış Mühendisliği Modeli toplum ve işletmeler için uygulanabilmektedir. Bu model, sorun giderme rehberi olmanın yanı sıra bir strateji aracıdır. Sorun giderme rehberi olarak kullanıldığında Davranış Mühendisliği Modeli, performans boşluklarının nedenlerinin aranacağı alanı daraltabilmektedir. Modeldeki altı hücrenin her birindeki arama ifadelerini yeniden değerlendirmek üzere cevaplanan sorular, performans uzmanlarının performans analizlerine başlamasına imkân tanımaktadır. Stratejik bir araç olarak kullanıldığında ise, bir organizasyondaki bu altı ana faktöre doğru bir şekilde başlanmasını sağlayabilecek stratejik hedefleri belirleyebilmektedir. Tablo 1, performans kategorilerindeki boşluklarla ilgili artan korku yönetimi için müdahalelerin geliştirilmesi amacıyla, Gilbert’in Davranış Mühendisliği Modelinin uygulanabilir olduğunu gösteren bir örnektir. Tablo 1 ayrıca, iş yerindeki iş ile ilgili korkulara karşı danışma, koçluk, mentoring ve kişisel gelişmeyle ilgili hususlarda uygulanan müdahalelerin altını çizmektedir.

Çalışmalarda bulgular; olumlu duygu durumunun, sezgisel karar vermeyi kolaylaştırdığı yönündedir. Çünkü olumsuz duygu durumu, mantıklı karar vermeyi engellemektedir. Olumsuz duygu durumunun, mantıklı karar vermeyi, sezgisel karar vermeye göre daha çok kolaylaştırdığını ileri sürenler de mevcuttur. Fakat korkunun karar vermenin etkinliğine etkisi üzerine ampirik bir bulgu mevcut değildir (Coget vd.,

(37)

2011:478-479). Bu yüzden bu çalışmanın bu yönde literatüre bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Tablo 1. Korku Yönetimi Müdahaleleri İçin Davranış Mühendisliği Modeli Uygulaması Örneği

İnsan Performansı Alanı

Boşluk Tipi Korkunun Kökeni Müdahale Tavsiyeleri

Enformasyon

Amaçlar gerçekçi değil İnsanları etkileme gücü eksik Düzeltilmeyen

performans sorunları Yüksek kar getirisi

Ölçülebilir çıktılara bağlı olmayan performans sistemi Kilit stratejiler için

iletişim planları eksikliği Başarısızlık korkusu Kredibilite ile ilgili korku Alıcı açısından

empatinin olmaması Ön planda olan şeflere

karşı güven eksikliği İşe yaramayacak istifa

Koçluk Amaçları belirlemek için stratejik planlama danışmanlığı Yapıcı geri besleme için kişisel gelişim Açık istekler belirleme ve tutum zenginliği geliştirme koçluğu Güven ve personel güçlendirme

için kıdemli müdürlere koçluk Etkili iletişim düzeni için

danışmanlık Kaynaklar Yetersiz kaynaklar Duygusal çalışma çevresinin güvensiz olması Tutum eksikliği Ruh halinin olgun olmaması

Proje yönetim danışmanlığı Açık istekler belirleme ve tutum zenginliği geliştirme koçluğu

Teşvikler İş geliştirme programları İşçi katkısına değer

verme eksikliği Takdir ve teşekkür etme koçluğu

Güdüler Ödüllendirilmeyen işler Halinden memnun olma

ve değişmezlik Yeniden iş tasarımı danışmanlığı

Kapasite İşe kötü etkisi olan stres

ve kayıplar Yetersizlik korkusu Kaynak bölüştürme danışmanlığı

Beceriler Enformasyon paylaşmama

Yeterli güç, etki veya kontrole sahip olmama korkusu

Cömertlik, güven ve rakım kurma üzerine koçluk

(38)

1.5. Korku Hakkında Yapılan Diğer Çalışmalar

Çalışmamızda yer alan araştırmaların dışında Dünya’da ve Türkiye’de bu üç kavram ile ilgili yer alan bir takım çalışmalar mevcuttur. Örneğin Korku ile ilgili Dünya’daki çalışma alanları arasında genellikle; ölüm korkusu (Nazaretyan, 2005); çalışma hayatında korku (Matthew vd., 2012; De Lara ve Manrique, 2006; Udovik, 2011) ve korku ile din ilişkisi (Wink ve Scott, 2005) yer almaktadır. Korku ile ilgili Türkiye’deki çalışma alanları arasında ise genelde suç korkusu (Uludağ, 2010) yer almaktadır.

2. GRUP VE GRUP DÜŞÜNÜŞ KAVRAMI

2.1. Grup Kavramı

Sabuncuoğlu’na göre grup, ortak bir amaç için bir araya gelen insan topluluğudur. Koçel’e göre ise grup, bir araya gelmekte çeşitli açılardan motive olan kişilerin oluşturduğu topluluktur (Uluğ, 2002:4).

Grup kavramı 18. yüzyıldan itibaren sosyal bir içerik kazanmıştır ve grup kelimesi etimolojik olarak İtalyancadaki “gruppa” kelimesinden gelmektedir (Güney, 2009:137; Dereli ve Cengiz, 2011: 36). Grup kavramı tüm sosyal yapıların temelinde yer almaktadır ve günümüze kadar farklı alanlarda farklı şekillerde tanımlanmıştır. Koçel’e (2007: 467) göre grup, belirli bir amaç doğrultusunda bireylerin bir araya gelmesi ile oluşan sosyal varlıktır. Eren’e (2006: 113) göre grup; birbirleriyle etkileşimde bulunan, psikolojik olarak birbirlerinin varlığından haberi olan ve kendisini bir grup olarak algılayan küçük veya büyük insan topluluklarıdır. Güney’e (2009:140) göre sosyal gruplar, iki veya daha fazla kişiden oluşan, üyelerin birbirinden haberdar

(39)

olduğu, ortak amaç ve kuralları olan ve üyeler arasındaki ilişkilerin bir süre devam ettiği sosyal bir bütündür.

Koçel’e (2007: 467) gruplar iki veya daha fazla kişinin belirli bir fonksiyonu yerine getirmek için birbirine bağlı olarak bir araya gelmesi ve belirli roller oynayarak bu rollerin oynanmasını düzenlemesini belirleyen belirli normları oluşturmaları ile oluşmaktadır.

Aynı zamanda gruplar, çoğu kez grup bireylerinin kişisel düşünce ve davranışlarını etkileyerek veya tamamen dönüştürerek kendi norm ve kültürlerini oluşturmaktadırlar. Bu nedenlerle yönetim bilimi, bireyler kadar grup davranışlarıyla da ilgilenir. Çünkü grup davranışı hakkında bilgi sahibi olunmadan grupların yönetilmesi olanaklı değildir (Ayalp ve Öcal, 2012:190).

Gruplar insan topluluklarıdır. Fakat her insan topluluğu grup değildir. Bir topluluğun grup sayılabilmesi için ortak bir amaç için bir araya gelmeleri ve etkileşim içinde olmaları gerekir. Birden fazla insanın bir araya gelmesi grup oluşumu için yetmemektedir. İnsan birlikteliklerinin grup olarak nitelenebilmesi için kişiler arasında etkileşim olması gerekir. Aralarında etkileşim olmayan insan toplulukları sosyolojik ve psikolojik anlamda grup oluşturamazlar. Grup içi ilişki grup oluşumunun temelini oluşturur. Grup üyeleri arasındaki ilişki statik değildir. Etkileşimin ilk evrelerinde üstlenilen işlerin doğası ve bireylerin hemen algılanabilen özellikleri, etkileşim eğilimlerini ve bunların bireyler üzerindeki etkilerini belirlemede ağır basar, ancak zamanla bir dizi grup normuyla beraber statü ve roller ve bunların sahipleri istikrara kavuşur (Gönüllü, 2001: 191-192).

(40)

2.2. Grubun Bireye Etkileri ve Grup Dinamiği

Grup davranışı ile bireyler arası etkileşim, örgüt davranışını etkileyen güçlü bir kuvvettir. Bireyin davranışını etkileyen üç temel değişken ise bireysel, psikolojik ve örgütsel değişkenlerdir (Büyükgebiz vd., 2000: 207). Grup dinamiği bireyleri özellikle psikolojik ve örgütsel anlamda etkileyen bir değişkendir.

Grup dinamiği kavramı grup ve dinamik kelimelerinden oluşmaktadır. Dinamik kelimesi güç anlamına gelmektedir (Newstrom ve Davis, 1997: 340). Grup dinamiği akımının kurucusu Kurt Lewin’dir. Lewin, 1930’larda Iowa Üniversitesinde grup dinamiği ile ilgili araştırmaları ile kavramın daha iyi anlaşılmasına büyük katkı sağlamıştır (Güney, 2009:153; Dereli ve Cengiz, 2011: 37). Grup dinamiği Newstrom ve Davis’e (1997: 340) göre insanların küçük gruplar içinde yüz yüze etkileşimi ile oluşan sosyal bir süreç; Güney (2009: 154) ile Dereli ve Cengiz’e (2011: 37) göre ise, grubun herhangi bir bölümünde meydana gelen değişimlerin grup üyeleri üzerinde ve grup yapısında oluşturduğu etki ve tepkilerdir.

Grubun bireye; normatif, tutum değişimi, verimlilik değişimi ve risk alma eğilimindeki değişim gibi etkileri bulunmaktadır (Gönüllü, 2001: 196-198). Grup dinamiği hakkında farklı deneylerden söz edilmiştir. Bunlar arasında en önde gelen araştırmalar, Şerif’in “otokinetik etki” deneyi ve Asch’in deneyidir (Kağıtçıbaşı:1988: 54-56, Fredman, vd.: 1993: 422-431, Arkonaç:1993: 61-66) ve bu iki deney klasik niteliğindedir (Sağlam, 2009: 95).

Her iki deneyde de grubun bireye normatif etkisi açıkça görülmektedir. Şerif’in araştırmasında fiziksel gerçeğin belirsiz olduğu ortamda kişinin durumunu belirlemek için bir gerçek yaratmaya yöneldiği, bu gerçeğin birey yalnızsa kendisi tarafından, diğer

(41)

insanlarla etkileşim içindeyse grup tarafından yaratıldığı ve bu standarda birlikte uyulduğu görülmektedir. Çünkü burada birey, doğru bilgiye ulaşmak için grubun desteğine muhtaçtır. Asch’in çalışmasında ise birey grubun fikrine yanlış olduğunu bile bile uymaktadır. Şerif’in deneyinde bireyin uyma davranışının altında, grubun görüşünü doğru diye benimseme varken, Asch’in deneyindeki uyma derine inen bir benimseme biçiminde değildir. Her iki deneyde görülen ortak özellik, bireyin grup içinde, yalnız olduğu zamankinden farklı davrandığıdır (Gönüllü, 2001: 196-198).

Güney’e (2009:58-59) göre Şerif’in deneyi üç aşamadan oluşmaktadır. İlk aşamada denek yalnızken bireysel standart, ikinci aşamada denek grup içindeyken grup standardı geliştirmektedir. Son aşamada ise denek yine yalnızdır fakat bu kez de bireysel değil grup standardı geliştirmektedir. Asch’ın deneyinde ise deneklere neden bilerek yanlış cevabı verdikleri sorulduğunda denekler, “aptal durumuna düşmemek, çıkıntılık yapmış olmamak, uyumsuz görünmemek ve farklı nitelendirilmemek için” gibi yanıtlar vermişlerdir.

Eren’e (2006: 118) göre Şerif’in deneyi grup baskısı sonucunda itaat ve özdeşleşme türünde uyma davranışlarını ortaya koymaktadır. Şerif’in deneyi, bireyin kendi inanç ve değerlerini elde edebileceği bir ortamın bulunması ve uyma davranışının türü bakımından önemlidir. Asch’ın deneyi ise benimseme türünde gerçekleşen uyma davranışlarını ortaya koymaktadır. Asch’ın deneyi, grup üyelerinin ve bireyin kendi bireysel değer ve inançlarını oluşturacak ortama sahip olduklarını bilmeleri ve bireylerin doğruyu bilmelerine rağmen grubun normlarına katılmaları yönünden önemlidir.

Grup, üyelerinin tutum değişimini hem arttırabilir hem de engelleyebilir. Tutum değişimi grup normuna uygunsa, arttırıcı bir etki yapar, grup normuna ters düşüyorsa

(42)

grup, tutum değişimini engelleyici rol oynar. Ayrıca grubun bireyin verimliliğine etkisi açısından Varol’a göre insanlar, grup içindeyken tek başına olduklarından daha fazlasını yapmışlardır. Buna sosyal hızlandırma denir. Bazı araştırmalar, grup içinde yapılan işin miktarının arttığını fakat kalitesinin azaldığını göstermiştir çünkü gruplarda öğrenme yavaştır. Tüm bunların dışında sorunların çözümünde, birey ile grup eğilimini karşılaştıran bazı çalışmalarda grubun daha fazla riskli kararlara eğilimli olduğu bulunmuştur. Hatta grup üyelerinin kendilerine zarar gelmesi ihtimali olduğu durumlarda bile, grubun riski göze aldığı görülmektedir. Risk almada bir başka neden kültürel değerlerdir. Toplumda riske değer verildiğinde, grup bireyden daha fazla riskli kararlar verebilmekte, tedbire değer verildiği durumlarda ise grup bireyden daha tedbirli davranmaktadır Genellikle, kültürel değerlerden dolayı da daha fazla riske değer verildiğinden, grup bireyden daha fazla riske girebilmektedir (Gönüllü, 2001: 197-198).

Grup dinamiği bu etkilerin dışında bazı dış faktörlere bağımlılığı ve ilişkileri de içerir. Grup kendi içinde karmaşık bir yapıdır fakat bazı toplumsal amaçlar açısından grup, kendisini oluşturan bireylerden ayrı davranış gösterebilmektedir. Bu nedenle grup, kendini oluşturan hiçbir bireyin istek ve amaçlarını yansıtmaz fakat grup üyelerinin ortak arzu ve çıkarlarını yansıtır (Uluğ, 2002:30-31).

Grup dinamiği kavramı, bireyin ait olmak, dışlanma ve benzeri korku duyguları gibi öncelikleri uğruna birey olarak karar verememesi sonucunu yani grup düşünüş kavramını ortaya çıkarmaktadır.

2.3. Grup Düşünüş

Janis grup düşünüşü; “kişilerin etkili bir grup içinde yer aldıklarında kendilerinin de bir şekilde dâhil olduğu bir düşünme şekli; grup üyelerinin yapılması planlanan iş

(43)

için gerçekçi alternatif yolları önerirken motivasyonlarının çok yüksek düzeyde olduğu durum” şeklinde tanımlamıştır. Janis ve Mann’ a göre ise grup düşünüş, grupça karar verenleri daha ileri iş bitirme noktasına doğru yönlendiren bir fenomendir ve rahatsızlık veren gerçeklerden kaçınmayı sağlayan toplu bir savunma örüntüsüdür (Celmer, 2007:12-13). Grup düşünüş Janis ve Mann tarafından basitçe ortadaki bir grup kararının tam olarak kabul edilmeden önce desteklenmesi olarak açıklanmıştır (Kyle, 1980:15).

Janis ve Mann’a göre, grup düşünüş Janis tarafından beş aşamalı model olarak kavramlaştırılmıştır. Bunlar; grup düşünüşün ön koşulları, görüş birliği, grup düşünüş semptomları, hatalı karar verme ve hatalı grup düşünüş çıktılarıdır (Henningsen vd., 2006: 37-38):

Grup Düşünüş Ön Koşulları: Bunlar; yüksek düzeyli kaynaşma, yapısal hatalar (yalıtım, liderin taraflı olması, prosedürel norm eksikliği ve üyelerin homojenliği) ve kışkırtıcı yapısal bağlamlardır (grup etkinliğinin az olması ve yüksek stres).

Görüş Birliği: Grup tutumlarına karşı duyulan aşırı istektir.

Grup Düşünüş Semptomları: Tehlikeye açık olunmadığı illüzyonu, grubun ahlaki değerlere sahip oldukları inancı, kolektif rasyonalizasyon, grupların basmakalıpları, kendini denetleme, görüş birliği illüzyonu, muhaliflerin üzerine doğrudan baskı ve kendini akıl koruyucuları tayin edenlerdir.

Karar Verme Hataları: Grup düşünüş semptomları karar verme hatalarına neden olmaktadır. Bunlar; tamamlanmamış alternatif araştırması, tamamlanmamış hedef araştırması, tercih edilen seçimin risklerinin kontrol edilmesindeki başarısızlık, başlangıçta reddedilen alternatiflerin yeniden takdirindeki başarısızlık, yetersiz

(44)

enformasyon arama, eldeki enformasyonun işlenmesinde seçici yanlılık ve beklenmedik durum planlarının oluşturulmasında başarısızlıktır.

Hatalı Grup Düşünüş Çıktıları: Bu beş aşamalı modelin çıktısı azalmış performanstır. Yani bu süreç sonunda kötü grup kararları verilmiş olmaktadır. Fakat Janis ve Mann’ın modeline karşı olarak Janis bazı gruplar, grup düşünüş şartları altında “liderin iyi kararları savunması” koşulunda iyi kararları alabileceğini ileri sürmüştür.

2.3.1. Grup Düşünüşün Ön Koşulları

Janis ve Mann’ ın grup düşünüşü tanımlarken bahsettiği rahatsızlık, grup içinde yüksek düzeydeki bağlılığın, önemli sorunların çözümünü engellemesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Janis ve Mann ile Fisher ve Ellis, grup içi bağ derecesi arttıkça üretkenliğin azalacağını belirtmektedirler. Grup düşünüşe; grubun kendine özel olması, dışarıdan görüşlere karşı izole olması, yüksek düzeyde yönlendirici liderlik ve zaman sınırları dâhildir. Dolayısı ile bu faktörlere sahip lider, çözüm üretmede düşük güvene sahiptir. Grup içindeki bağ güçlendikçe her bir üye açısından gruba karşı psikolojik bağımlılığa neden olan kabul edilme ve yakınlık gelişecektir. Grubun idealleri veya kararlarına karşı çıkan birey ciddi anlamda dayanıklılığa ihtiyaç duyacaktır. Burada olayı çözme arayışı odaklanılan faktördür fakat bu arayış, kötü kararların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır (Celmer, 2007:12-13 ).

Ayrıca Janis ve Mann’ın karar verme teorisinin desteklenmesi, savunmacı kaçınma tekniğine neden olan koşulların bir açıklamasıdır. Janis ve Mann’a göre grup düşünüş kararların tam olarak kabul edilmeden önce desteklenmesi olarak açıklandığı için, bir problemin alternatifleriyle ilgili ciddi risklerin olduğu ve kararın ertelenemez olduğu durumlarda grup ağır streslerin etkisi altında kalacaktır. Uyumlu olan bir grupta

(45)

streslerin yoğun olarak yakınlık duygularına yol açacağı, mutabakat baskıları üreteceği ve fikir birliğine yol açacağı kabul edilmiştir. En az düzeyde itiraz edilebilecek olan seçeneği seçmek için grup, destek ve rasyonalizasyon gibi katkılar sağlar (Kyle, 1980:15).

Bunların dışında grup düşünüş teorisi Janis tarafından, grupları, etkin karar alma tekniklerini kullanan grup baskılarına karşı nasıl duyarlı hale geldiğini açıklamak amacıyla öne sürülmüştür. Janis’in analizleri, öncelikle yüksek rütbeli siyasi ve askeri liderlerin karar verme süreçlerinin geriye dönük incelemelerinden oluşur. Janis’e göre grup düşünüş etkisinde kalan gruplar, mevcut tüm seçenekleri ayrıntılı şekilde inceleyerek karar vermek yerine, daha önce alınmış olan benzer bir karara uygun bir şekilde karar verme eğilimindedirler. Janis, grup düşünüşün sadece grup üyelerinin yaptırıma uğramak korkusuyla liderin kararına katılma süreci olmadığını, grup birlikteliğine katılmanın rasyonel karar vermekten daha öncelikli olması şeklinde ortaya çıkan bilinçsiz bir süreç olduğunu iddia etmektedir (Hodson, 1995:6).

Janis grup karar vermede öncelikle grup uyumunun varlığının çok önemli olduğundan bahsetmektedirler (Kyle, 1980:17). Janis, Kurt Lewin’in grup dinamiği üzerine yaptığı ilk çalışmaları esas alarak uyumu; “üyelerinin grup hakkındaki olumlu düşünceleri ve gruba aidiyetin devamı konusunda istekli olmaları” olarak tanımlamıştır. Araştırmacılar Janis’in, Festinger'in uyum tanımını büyük oranda kullandığını iddia etmektedirler. Festinger'in “üyeler üzerinde, grupta kalmak hususunda kendilerine tesir eden tüm kuvvetlerin bileşkesi” şeklindeki uyum tanımı araştırma alanında etkili olmuştur. Festinger bu kuvvetlerin; grubun prestijine, grup üyelerine ve grubun aktivitelerine bağlı olduğunu ifade etmektedir. Janis ve daha sonra gelen grup düşünüş araştırmacıları tarafından işaret edilen uyum esas olarak görev odaklı değil sosyal odaklı

Referanslar

Benzer Belgeler

[1] Erhan Okuyan, Ugur Güdükbay, Oguz Gülseren, Pattern information extraction from crystal structures, Comput. 185

Vena Kava İnferior Çapının akut dehidratasyonda İnen Aort Çapına göre daha fazla etkilendiği düşünülürse, iki g rubun ölçümleri arasındaki tespit ettiğimiz p

Since our aim is finding the best routes with minimum total cost while service time and capacity constraints are satisfied, the chromosome with smaller fitness value means a

Bu bölüm kapsamında; karayolu üstyapı tasarımı için AASHTO (American Association of State Highway and Transportation Officials) 1993 Tasarım Yöntemi ve havaalanı

With exception to rosmarinic of chia oil extracted by Soxhlet method, values of all phenolic compounds were higher in oil extracted from non-roasted seeds by both methods compared

Buna göre erken kapanan sütür nedeniyle tek bir kemik plakası büyüme potansiyelini kaybeder, anormal asimetrik kemik birikimi oluşur, kapanmamış sütürler kenarları

Elde edilen veriler, kimyasal aktivasyon yöntemi ile elde edilen aktif karbonun daha büyük yüzey alanı ve gözenek hacmine sahip olduğunu göstermektedir... Soğuk Plazma Tekniği

Sayısal uçurum, bir diğer deyişle bilgi uçurumu/dijital bölünme “hem bilgi ve iletişim teknolojilerine (BİT) erişim fırsatları hem de interneti çok çeşitli