• Sonuç bulunamadı

Yeniden Beyoğlu'na çıkmak

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yeniden Beyoğlu'na çıkmak"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Asmalımescit'te ünlü Refik Res- toran'ın eski yeri. Şimdiyse yan­ daki sokağa taşınmış bulunuyor.

yalnızca bir sanat kültürü değil aynı zamanda bir yaşam kültürü de edindiler. Ben başkalarından çok etkilenmedim. Toplumumuzda vefa duygusu­ na sahip az sayıda insanlardan biriyim o kadar. Genelde unutan bir toplumda bizim gibiler “nos­ taljik” olarak niteleniyor. Oysa bu kör bir nostalji değil, eskinin iyi değerlerinin, günümüz yaşantısı­ nı daha estetik, zevkli ve güzel kılması için korun­ ması olarak anlaşıl­ malıdır.

— Beyoğlu’nun korunması, kimli­ ği, niteliği üzerine birçok görüş var. Kitabınız bu açı­ dan neyi dile getiri­ yor?

— Son zamanlar­ da Beyoğlu ile ilgi­ lenmek moda hali­ ne geldi. Birçok ki­ tap yazıldı. Beyoğ­ lu üzerine ortaya atılan tezlerin bazı­ larına katılıyorum. Bazılarına ise karşı­ yım. Örneğin “o insanlar artık yok, dolayısıyla Beyoğlu eskisi gibi olamaz” ya da Atti- Ia Ilhan’ın söylediği gibi “Aslında bizimle ilgisi ol­ mayan, Batı’dan ithal edilmiş, yozlaşmış bir Batı hayranlığını ve özentisini simgeleyen bir semt.” Böyle bakarsanız ‘bırakın yıkılsın’ da diyebilirsi­ niz. Bütün bu yaklaşımlar ve çelişkili görüşler ara­ sından bir doğru yol bulabiliriz. Bunu benim kita­ bım gösteriyor demiyorum, ama nostalji ile ger­ çekliğin, duygusallıkla-somut yaklaşım dengesiyle bulunabileceğini düşünüyorum. Bugünkü Beyoğ- lu’ndan, mimari dokusuyla, insan malzemesiyle, şehrin topografyasındaki yeriyle, sinemalarıyla, ti­ cari önemiyle nasıl faydalanabiliriz? Bunun üzeri­ ne düşünmek gerek.

— Beyoğlu’nun kültürel, mimari ve çevresel restorasyonla ilgili birçok tartışma çıktı. Hattâ gi­ dişatı kötüye yoranlar da var. Konuya yaklaşımı­ nızdaki iyimserlik dikkat çekici.

— İyimser olduğum doğru. Çünkü karamsar olmak insana hiçbir umut kapısı bırakmıyor. Ben, Beyoğlu’nun en çok yozlaştığı, hattâ uçurumun dibine düştüğü dönemleri de yaşadım. Öyle ki elektrik kısıntısı öne sürülerek kentin tek eğlence caddesinin elektrikleri kesildi. Bir umut, bir neşe sokağı olan Beyoğlu, karanlıklara gömüldü. Sade­ ce Beyoğlu ile ilgili değil, hemen her şeyde bir ko­ ruma bilinci oluşuyor. Bu aşamada karamsarlığa yer yok. Evet, girdiği her yeri kemiren çekirgeler sürüsü gibiydi, ama buna karşı dengeler kuruldu. Örneğin, Yeşiller Partisi ya da Caretta Caret- ta’ların korunması. Bu olaylarla Beyoğlu’nun ko­ runması arasında gözle görülür bir ilişki var.

Dorsay’a göre bu bir anı kitabı değil, yaşanmış, belki de yaşanmamış şeylerin bir tülün ardından verildiği edebi bir yapıt. Beyoğlu üzerine iki kü­ çük deneme yazmak üzere oturulup, birçok yaza­ rın başına geldiği gibi konunun egemenliği altın­ da sürüklenilen, tutkuyla şekillenen bir yapıt, hem de kısa bir sürede. □

Atilla Dorsay ‘Renim Reyonum adlı aşkını anlattı

Yeniden 'Beyoğlu'na çıkmak'

Benim Beyoğlum / Atilla Dorsay / Çağdaş

Yayıncılık, İst. 1991 / 159 s. / 25.000 TL.

CKK Kod No: 028. 065________________ '

HÜSRAN YAŞAR

Beyoğlu, İstanbul’un tarih­ sel ve kültürel çekirdeğini oluşturan üç ilçeden biri (di­ ğerleri Fatih ve Eminönü). İstanbul’un fethiyle bu yaka­ ya İzmirli Rumlar yerleşti. Nüfus arttıkça kent 16. yüz­ yılda Pera (Beyoğlu) ve G a­ lata yönüne doğru büyüdü. 19. yüzyılın ilk yarısında Taksim ve Halıcıoğlu kışlala­ rı çevresinde yerleşmeler çoğaldı. Bu dönemde, Beyoğlu ve Galata’da daha çok ticaret, finans ve eğlence etkinlikleri yoğunlaşmıştı. Bu yüzyılın ikin­ ci yarısında Batı tarzı yaşamı benimseyen bazı Türkler de bu bölgeyi mesken tuttular. Cumhuri­ yetin ilk yıllarında eğlence ve alışveriş merkezi ol­ ma durumunu koruyan semt ticaretin Harbiye ve Şişli’ye kaymasıyla eski önemini yitirdi. En hare­ ketli dönemlerinde Beyoğlu, Batılı tarzı kadın er­ kek ilişkileri, giyimi, yiyecek-içeceğiyle ve sanat or­ tamıyla Türkiye’nin Batılılaşma çabalarının bir simgesi haline gelmişti. Avrupa ve Amerika’dan getirilen yılın filmleri ve popüler sanatçılar uzun süre başka kültür merkezi bulunmayan İstanbul’da Beyoğlu sahne ve sinemalarında seyirci karşısına çıkma olanağı buldular.

Kültürel yapısı, mimari dokusu ve kozmopolit ortamıyla önemli bir semt Beyoğlu. Bir dönem Ba­ tılılaşmanın simgesi olmakla beraber yakın zaman­ lara kadar lümpenliğin ve yoz bir (arabesk) yaşa­

mın da simgesiydi. Bugün ise mimari ve kültürel bir değişimin eşiğinde. Son zamanlarda üzerine çok yazıldı çizildi. Yayımlanmış ve yayımlanma aşamasında epey kitap var elimizde. Çağdaş Yayın­ cılıksan çıkan “Benim Beyoğlum” en yenilerinden biri. Yazarı hepimizin yakından tanıdığı bir Be­ yoğlu tutkunu, kendi deyişiyle “sempatizanı” Atilla Dorsay.

— Beyoğlu üzerine yazma serüveniniz nasıl baş­ ladı?

— 1978’de Çiçek Pasajı üzerine yazdığım yazı hem Beyoğlu hem de şehircilik üzerine yazdığım ilk yazıydı. O da bir itkiyle oldu. Pasajın ön cephe­ si zamanın belediye başkanı tarafından yıkılmak is­ teniyordu. Birçok kurum ve kişi tepki gösterdi. Ben de Beyoğlu’nu seven ve eli kalem tutan bir ga­ zeteci olarak buna karşı çıkma gereği duydum. Sonra yazılar devam etti. Ama şunu vurgulamak is­ tiyorum ki ben Beyoğlu uzmanı değilim. Böyle bir alan yok. Bu semtin tutkunuyum, sempatizanıyım, bu nedenle yazıyorum.

— Benim Beyoğlum için çok sevilen birine (çünkü Beyoğlu’nu kişileştiriyorsunuz kitabınızda) ödenmiş gönül borcu diye bilir miyiz?

— Bir gönül borcu ya da bir aşk öyküsü diyebili­ riz. İnsanlar bazen semtlere de âşık olabilirler. G a­ latasaray Lisesi’nde okudum hem de yatılı olarak yani her gün “Beyoğlu’na çıkma” şansım yoktu. Bu iki tür yarar sağladı. Birincisi derslerimi aksat­ madım, İkincisi bu semt benim için hep gizemini korudu. Yalnız çarşamba ve cumartesi öğleden sonraları çıkılabilen böylesine renkli bir semtin ta­ dını ve bende yarattığı duyguları kolay kolay anla­ tamam. Tiyatro zevkini Beyoğlu Küçük Sahne’de edindim. En yeni filmleri yine bu semtin sinemala­ rında izleme olanağı buldum. O yaştaki bir genç için son derece çekici olan gece hayatını ilk orada keşfettim. İçki içmeyi, damak zevkini Beyoğlu lo­

kantalarında öğrendim. — Ülkeleri, kentleri, semtleri anlamlandıran in­ sanlarının kim-liği, insanla­ rı şekilleyen de çevrenin kim-liği. Beyoğlu bu an­ lamda sizi hangi yönleriyle etkiledi?

— Bir şeyi ne küçümse­ meli ne abartmalı. Benim kişiliğimin oluşumunda Beyoğlu’nun mutlaka etkisi oldu. Üstelik bu etki sade­ ce benim için değil aynı kuşak ve daha birçok ku­ şaktan insanlar için de söz konusu. Beyoğlu, bence, özellikle genç insanlar üze­ rinde büyülü bir etki ya­ pan bir semt. Büyü, bu semtin içerdiği pek çok öğenin son derece yaşam­ sal olmasmdan kaynaklanı­ yor. Genç kuşaklar burada Beyoğlu ndan bir tiyatro anısı (soldan sağa): Engin Cezzar, Zeynep Tedü, Salih Güney,

Gülrlz Sururi, Ajda Pekkan ve Haldun Dormen bir galada.

C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 7 5 S A Y F A 7

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir tablatin bir edebiyat üstündeki tesirine bizim Boğaziçi şiirlerimiz ka­ dar canlı misal olamaz.. Bu güzel antolojiyi hararetle tavsiye

İlk gençliğimden by yana sevgiyle İzlediğim bir ozan­ dı Dıranas, Benim en sevdiğim sayılı ozandan biriydi, ö - zellitfle Fransız şiirinin etkisini

Erdek kaymakamı tarafından 14 üncü Kolordu Kumandanı Xu suf izzet Paşa’ya verilen bilgiye göre, bu havalide Kırıyan namı ile maruf Rum çetesi de takviye

ABD’de iç mimari eğitimi gören ve Fikret Otyam’la birlikte fotoğraf sergileri açan Fi­ liz Otyam, Gazipaşa’ya yerleştikten sonra ça­ lışmalarını dokuma üzerinde

Verilen m do¤rusu ve bu do¤ru üzerinde bulunmayan bir P noktas›n› kullanarak, sadece pergel yard›m›yla P’den geçen ve m do¤rusuna paralel olan do¤ruyu bulman›z

Ressam kardeşler aynca, Pa­ ris'te etkinliğini sürdüren A T T Demeği’nin, kadın haftası dola­ yısıyla, 15-30 Mart tarihlerinde, Paris’te düzenlediği Kadın

Anahtar sözcükler: Plevral Neoplazm, Soliter Fibröz Tümör, Hemotoraks, Torakotomi Key words: Pleural neoplasm, Solitary Fibrous tumor, Hemothorax,

Sonuç olarak, iyileflmeyen oral lezyonlar›n ay›r›c› tan›s›nda, oldukça nadir olmas›na ra¤- men oral kavite tüberkülozu ak›lda tutul- mal›, altta yatan bir