Kemal baba bir aralık oaşım ıu tarafa salladı: ^ ^ ;'c
— Hey gidi günler hey... Bir ge ce Yıldızda büyük bir sünnet dü- ğfcm var... Abdülmecidin tertip ettiği bir düğün... Bizi çağırdılar. Haşan efendi kavuklu oynuyor. Ben de karşısında pişekâr... Seyir ciler arasında hünkâr var, paşalar var, nazırlar var... Haşan efendi, başı sakat olduğu için kavuğunu kolluğunun altına alırdı. Taşlıkta oynuyoruz. Tavanda büyük bir avize var. Haşan efendi avizenin altından geçerken çıplak başına erimiş bir mum damlası damlamaz mı? Canacısile sıçradı. Herkes gül mekten kırılıyor. Biraz sonra bir paşa benim yanıma geldi:
— Zatı şahanenin iradesi var. Haşan efendiyi avizenin altına gö türeceksin, başına mum damlıya- cak.. İrade böyle., dedi. Ne yapar sınız. İsterseniz götürmeyin... Sö zün kısası iradei şahane diye o gece Haşan efendinin başına 12
kere mum damladı. Hünkâr gül mekten fena olmuş ve ikinci bir irade çıktı:
— Artık yeter..
Haşan efendi derin bir nefes aidi. İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi