• Sonuç bulunamadı

Münevver aydınlar!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Münevver aydınlar!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EVET/HAYIR

OKTAY AKBAL

? I

î

>1

Münevver Aydınlar! ^ /

‘Aydın’ konusu, üzerinde çok tartışılan bir sorun oldu. Yalçın Küçük ‘Aydın Üzerine Tezler’ ileri sürer; Enis Batur Alternatif: Aydın’ der; Refik Erduran ‘Tamirci’yi aydından üstün tuttuğu­ nu belirtir; DSP Genel Başkanlığı’na seçilen Rahşan Ecevit ‘seçkin aydın’lardan alayla söz eder; politikanın önde gelen ki­ şileri aydın’ı küçümser...

Bu arada, Sabahattin A li’nin ‘Yarı Münevver’ adlı bir yazısı — ki 1943’te ‘Yurt ve Dünya’ dergisinde yayımlanmıştır— eli­ me geçti. Ancak iki üç kez karşılaşabildiğim bir kişidir Saba­ hattin Âli... Ama benim kuşağım Sabahattin A li’nin öyküleriy­ le beslenmiştir. O ve Sait Faik’tir ilk göz ağrılarımız... Saba­ hattin Ali’nin bu ilginç yazısını okurken aradan geçen 42 yıla karşın ‘yarı münevver’in değişmediğini, ortadan kalkmak şöy­ le dursun, daha da çoğaldığını, hatta etkinleştiğini düşündüm. Sabahattin Ali “ birkaç sayfadan fazla yazı okumaya taham­ mülü olmayan yarı münevver zümresi” nden öz ederken, bun­ ları ‘ruhları hasta, iradeleri gevşek, kafaları bir nokta üzerinde uzunca bir zaman durabilmek kabiliyetinden mahrum’ kişiler sayıyor. Şöyle sürdürüyor bu ilginç yazısını:

“ Bu tip insanların kafası hayatın bütün ciddi meseleleriyle alâkalarını kaybettiği için hiçbir şey onları sahiden sarsmaz. Bir çocuk tecessüsü ile her şeye şöyle bir dokunurlar ve der­ hal daha ne olduğunu anlamadan bıkarlar. Kütleşmiş ve has­ saslığını kaybetmiş alâkalarını bir an uyandırmak için daima başka şeylere muhtaçtırlar. Konuşmaları bile böyledir. Fevka­ lâde merakla sordukları bir şeyin cevabını dinlerken zihinleri avuçlarının içinden gidiverir, daha siz üçüncü cümleyi söyle­ meden o, mevzuunuzdan şaşılacak kadar uzaklardadır. Ne de­ diğinizin farkında bile olmadan size, bütün o zavallı saflığıyla, kendisine yeni hediye edilen bir tablodan, dün falanca ile etti­ ği kavgadan veya maaşına hâlâ zam yapılmadığından bahse- diverir.”

Sabahattin Ali’nin tanımladığı, daha doğrusu usta bir romancı gözlemciliğiyle çizdiği kişileri hep tanırız. Yalnız kendisi için ya­ şarlar bunlar! İlgilerinin odak noktası kendileridir. Her şeyi bi­ lirler, her şeyden anlarlar. Size nasılsa bir şey mi sordular, sen ne yapıyorsun, ne yazıyorsun mu dediler; söylediğiniz sözü din­ ler gibi yapsalar da önemli olan kendi sözleri, kendi yazdıkla­ rıdır. Gözümün önüne böyle bir ‘tip’ geliverdi hemen. Arkadaş­ lığı, dostluğu, yalnız ‘kendisi için’ kendi çıkarı açısından anla­ yan böyle biri.. Sözü dönüp dolaştırıp kendine getiren, yalnız kendi durumu, çıkarı ile ilgilenen, sizleri de bu önemli bireyin çevresinde, çıkarına, ününe, gelecekteki yararlanma hesapla­ rına yardımcı olduğunuz sürece seven, sayan, ya da sever, sa­ yan görünen biri, birileri...

Aydındırlar, yazardırlar, şairdirler, düşünce adamıdırlar, ama gerçek anlamda bir aydının, bir sanatçının erdemlerinin birini bile elde etmemişlerdir. Edemeyeceklerdir. Çünkü bencillikle­ ri içinde boğulup gittiklerinin farkında bile değillerdir. Ödül mü var, onlarındır. Yarışma mı, birincilik haklarıdır. Kazanç mı, ken­ dilerinindir. Ya siz, ya karşılarındakiler? Siz de aynı alanda ça­ lışsanız bile, belki de o kişiden daha yararlı, daha dürüst, da­ ha kalıcı ürünler ortaya koysanız bile, o bencil, sözde aydınla­ rın gözünde hiçbir önem, değer taşımazsınız...”

Ne güzel tanımlamış Sabahattin Ali böyle aydınları, yazar­ ları!.. ‘Yarı Münevver’ tipinde çizilen ‘yarı münevver’in yazar olduğunu anlıyoruz. “ Bu gibiler arasında yazı yazmaya mera­ kı olanlar da vardır. Ellerine kalem önlerine kâğıt alıp saatler­ ce, günlerce, senelerce oturup düşünmeyi akıllarına bile geti­ remeyecekleri için, şöyle ayda yılda bir iki üç sahife keramet yumurtlarlar. Kesik kesik cümleler, sık sık değişen ibarelerle bir düşünceden öbürüne atlarlar. Hatta daha çok mizaçlarına uyduğu için şiir yazmayı tercih ederler. Kendilerine benzeyen­ ler arasında sadık takdirkârlar bulurlar. Karanlık boşluklarının içinde dünyalar saklı olduğunu zannettirecek mühim edalar ta­ kınırlar.”

Nerdeyse yarım yüzyıl geçmiş! Şimdi de Sabahattin A li’nin çizdiği ‘yarı aydın, sözde yazar, şair’ tipleri aramızda dolaşı­ yor. Hepimiz böylelerini görüyor, tanıyoruz. Sabahattin Ali bu gibiler için bakın ne diyor: “ Ömürlerinde asla bir fikir sahibi olamayacak kadar tembeldirler; bugün şu fikir, yarın öteki fikir kırpıntısını beraberlerinde gezdirmek suretiyle münevver insan olduklarını kendilerine ispata kalkarlar.”

Aydın üzerine sürdürülen tartışmalara küçük bir katkıda bu­ lunmak için Sabahattin A li’nin 43 yıl önce yazdığı bir yazıdan birkaç alıntı yapmakta yarar gördüm. Anlayanlara, bu sergile­

mede kendilerini bulanlara... - 'L .% 1 ^ 3

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Roma döneminden bu yana kesintisiz yaşamın sürdüğü ve Osmanlı Devleti'nin ilk başkenti olma ayrıcalığını taşıyan bir kentin buna yak ışır şekilde gelişmesi;

Söz konusu Yasa ile 11 Ekim 2004 tarihinden önce gerekli izinler al ınmadan, tarım dışı kullanıma açılmış bulunan arazilerin istenilen amaçla kullan ımı için, yasanın

"Devletin tapu, kadastro, imar ve mülkiyet bilgilerine göre düzenlenen belgelere yani tapu, aplikasyon krokisi, çap, imar durumu, mimari+statik+elektrik+mekanik projeler, yapı

Kalıcı HD kateterleri çekilen hastalarda yerleşim yeri- ne göre kateter süresine bakıldığında ise sağ juguler ven yoluyla kateter takılan hastalar ile sağ subklaviyan

Örneğin Beyarslan’ın, Elazığ’ın Hacı- mustafa Köyü’nde keşfettiği arıcıklardan birinin adı “turcata” yani “Türk” (Teme- lucha turcata Kolarov

Türkiye’de seri üretim için tasarlanan ilk otomobil olan Anadol STC-16 projesinde proje lideri olarak görev yaptı.. 1976-1981 yılları arasında Türk Hava

• denetim yetkisine sahip yeminli mali müşavirlerce yapılır.. • Bu denetimin yapılmış olması, denetleme kurulunun yükümlülüğünü

Avrupa Birli ği, Gıda Güvenliği komitesi süresince küçük çiftçiler ve köylülerin küresel ölçekte açlık sorununa bir çözüm sağlanmasında önceliği olduğunu