• Sonuç bulunamadı

Sebillerimiz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sebillerimiz"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

nnııımu ı

i

ı

MlPi

‘ ’S i

¿

i . I İmH İk- Í J ' Ms i { I H .

ï

İ?İ I F M i- 11 • ]. f l r ■ 1 ¡f-MSI' i M i d m ■ İ M

i m

M ’ V'İ ’

1

(2)

PROF. ASİM MUTLU

Resimler yazarın koleksiyonundandır

Merzifonkı Kara Mustafa Paşa sebili (1679). Çarşıkapı, Türk klâsik devir üslû­ bu. - Sebil of Kara Mustafa Pasha of Merzifon (1679). Çarşıkapı, Turkish Classical style.

KARŞI SAYFADA Azepkapısı'nda Vali­ de Saiiha Sultan sebili (1732) ve şe­ beke detayı. - Sebil of Valide Saiiha Sultan at Azepkapı- sı, (1732) showing details of the grills.

- - -m yılında proje yarışmasına hazırlandığım T f \ f ^ Gönen Köy Enstitüsünün yerini görmek | üzere seyahatta idim. Ispartadan bindiğim payton ağaçsız ve kısmen ekili bir arazi ortasında tenha ve tozlu bir şoseden gidiyordu. Ortalama yarımşar saatlik aralıklarla sıralandıklarına dikkat ettiğim, yola yakın bir me­ safede kurulmuş olan ve altlarında kimsecikler görünmeyen, yap­ rakları kurumuş dallarla örtülü çardakların kimin tarafından ve ne için yapılmış olduğunu arabacıya sordum. Buralarda kaynak, akar su ve kuyu bulunmadığı için yolcuların su ihtiyacını karşılamak üze­ re köylülerin toprağa büyük küpler gömmüş olduklarını, bunların içindeki suyun serin kalması için de üzerlerine gölge veren çardak­ lar yaptıklarını söyledi. Civar köyler halkının sıra ile ve hayvan sır­ tında su taşıyarak küpleri boş bırakmadıklarını ilâve e tti... işte se­ billerimiz, yolcuların susuz kalmamaları uğruna, sonu gelmez bir uğ­ raşıya kendini adayabilen insanların oluşturduğu bir toplumun, Türk- lerin eseridir. Azalan suyun peşinde Orta Asya'daki öz yurdundan olan ulusumuz için su, kulaklarının dolu olduğu İslâm tarihindeki Kerbelâ Vak'asının da mistik etkisi ile, kutsal, aziz bir varlık olmuş­ tur. Susayana su vermenin Tanrı katında sevapların en yücesi ol­ duğuna inanmıştır. Bu yüzden olacak, toplumumuz, su ihtiyacını kar­ şılamak üzere inşa etmekte olduğu ve lülelerine yakın olarak zincir­ lerle asılı duran madenî tasları ile su içmeğe de hizmet eden,

(3)

sız ve birbirinden güzel çeşmelerle yetinmemiş, ayrıca insanlara su ve içecek sunulmasını sağlayan (sebilhane) binalarını da meydana getirmiştir.

Günümüzde kısaltılarak sebil denilen bu binalarda, içecek su ve bazı özel ve kutsal günlerde dağıtılması âdet olan şerbetleri tas ve­ ya bardaklara dolduran, boşalan kapları yıkayan hizmetlileri barındı­ ran kapalı bir mekân vardır. Burada dolu tasların sıralandıkları, dışa­ rıya pencerelerle bağlanmış bir tezgâh bulunur. Bu pencereler şe­ beke denilen parmaklıklarla donatılmıştır. Bu, kısmen dışarıya taşan tezgâhın üzerine oturtulmuş şebekenin alt kısımlarında tas tutan elin geçebileceği büyüklükte boşluklar bırakılmıştır. Susayan yolcu elini uzatarak buradan içeceğini alır. Pencerelerin önü, genellikle gü­ neş ve yağmura karşı geniş bir saçakla korunmuştur. Sebilhane bi­ naları, fonksiyonları icabı küçük ve insan ölçüsüne yakın binalar ol­ duğundan genellikle mimarî bir külliyenin bir parçası olarak, bir ca­ miin, bir medresenin, bir türbenin, bir mezarlık duvarının, bir çarşı­ nın yanında ve ekseriya bir çeşme ile beraber inşa edilm işlerdir Daha fazla insana hizmet edebilmesi açısından çok defa bir köşe başında yer alırlar. Bir binanın altında yalnız pencereleri ile belli olan duvar sebilleri de yapılmıştır. Tek başına ve bağımsız bir anıt olarak yapılmış olanları azdır. Bunlar genellikle çeşme ile beraber kompoze edilir.

Türk mimarisinde dış cepheler çok sadedir, insanı kendine çekmek üzere yalnız girişler süslemelidir ve bazan göı kemli tâc kapılarla ken­ dini belli eder. Bezemeler binanın hizmet yeri olan insanın bulundu­ ğu iç mekânda toplanmıştır. Sebilhanelerimizde ise binanın halka hizmet yeri, ana mekân binasının dışı, pencerelerin önüdür. İşte bu nedenle dış cephe taş oymalar, çiniler, yazı kitabeleri, ince işlemeli şebekelerle süslenmiş, geniş saçakların tavanı şekilli çıtalar, tahta oymalar ve renklerle donatılmıştır. Sebilin kitabelerinde çok güzel yazılarla, kabartma olarak taşa yontulmuş olan, su ve su vermeği metheden kıt'a ve beyitler binayı yaptıranın ismini ve inşa tarihini haber verir.

Amcazade Hüseyin Pa­ şa sebili (1697). Saraç- hanebaşı, Türk klâsik devir üslûbu. - Sebil of Amcazade Hüseyin Pa- sha (1697). Saraçhane- başı. Turkish classical stvle.

(4)

Bayram Paşa sebili (1634). Haseki'de. Mimar Kasım Ağa’nın eseri. Türk klâsik devir üslûbu.

- Sebil of Bayram Pasha (1634). Haseki. This is the work of Mimar Kasım Agha and is in the Turkish classical style.

Yeni Valide sebili (1709). Üskü­ dar’da, cami yanında. Şebekeleri pirinç döküm. Türk klâsik devir üslûbu. - Yeni Valide Sebil (1709) Beside the mosque at Üsküdar. Turkish classical style with grills in cast brass.

(5)

Tophanede Nusratiyye sebili (İkinci Mahmut, 1825). Çift olarak yapılmıştır. Türk Barok üs­

lûbu. - Nusretiye Sebil at Tophane (Mahmut II, 1825). These twin sebils are in the Turkish Baroque style.

Onaltıncı yüzyıldan başlayarak onyedi, onsekiz ve ondokuzuncu yüzyılda ya­ pılmış olan bir çok sebil bugünkü İstanbulumuzu süslemektedir. (İstanbul sebilleri. İzzet Kumbaracılar. Devlet Basımevi. 1938. İstanbul.) Son yıllarda Konya'da Mevlâna külliyesini çevreleyen duvarların iki köşesinde, klâsik üs- lûpda birbirinin ayni iki sebil yaptırılmıştır.

Devirlerinin mimari üslûplarını yansıtan sebillerimiz, mükemmel bir bütüne ulaşan kısımlarındaki ahenkli nisbetleri, süslemelerini oluşturan taş, çini ve yazı sanatının şaheserleri, şebekelerinde görülen maden veya taş işlerindeki asalet ve incelik ile mimarimizi adeta bir divan şiiri haline getirmiş çok değerli eserlerimizdir.

Bugün susayana bedava içecek su verme adetini bırakmış bulunabiliriz. Bu yüzden artık yeni sebiller yapmak gereği kalmamış olabilir. Ama eskiden ka­ lanları, bizim ve gelecek nesillerimizin zevkini terbiye edecek sanat eserleri olarak, milletimizin, sosyal yardımı nasıl bir önem ve zevkle yapmış olduğu­ nun belgeleri olarak, büyük bir ihtimamla muhafaza etmemiz şarttır.

Üzülerek belirtmek gerekir ki bugün bunları lâyık oldukları gibi muhafaza e t­ miyoruz. Bir kısmı kendi haline terkedilmiş, kirletilmelerine, üzerlerine yazı­ lar yazılmasına, afişler yapıştırılmasına lâkayıt kalınmıştır. Bunların bir kıs­ mının Vakıflar idaresince veya bugünkü sahiplerince dükkân, çayhane veya büfe olarak kiraya verilmelerini tabiî görmek kabildir. Ancak bunların üzerle­ rine mimarisini, süslemelerini örtecek, bozacak şekilde levhalar ve yazılar asılmasına, dışarıdan raf ve tezgâh ilâveleri ile örtülmelerine, tavanlarının, par­ maklıklarının zevksiz ve gelişigüzel boyanmalarına müsaade edilmemesi lâ­ zımdır. Bunları değersiz bir irat aracı gibi görerek kiracının insafına terketmeğe kimsenin, hiç bir makamın hakkı yoktur. Bu tutum en hafif bir yorumla ulu­ sumuza ve onun değerlerine karşı bir saygısızlıktır.

6

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

En az yüz yıllık perspektifi olan; Bir Kuşak - Bir Yol Projesinin, Asya, Afrika ve Avrupa’yı kara deniz ve demiryolları ile entegre edeceği, projenin hat üzerinde bulunan

Onun her aydınlık baş- lı ferdi bilmeli ki; bizim zaten bütün davamız, ter temiz ve asri bir yurt kurmak olduğu, yeni.. işimiz içtimaî mimarlık, edebî mimarlık, sıhlıî

Vakıflar Genel Müdürlüğünün malı olan büyük (Teras Otel), Belediye malı olan Konyaaltı tesisleri, Alanya'da yine belediye malı olan iki motel, Sorgun'daki Turizm

Yeni inşa edilen bu evin, gerek plâ- nında ve gerekse haricî mimarîsinde yeni malzeme ile iklim ve Japon âdetlerinin güzel birleşimini

Eski binanın ana duvarları muhafaza edilmiş, içi günümüzün en ileri teşhir bil- gisine göre tadil edilmiştir.

Villanın plânı modern hayatın icaplarına cevap ve- rirken ,iç tezyin ve tefrişte tamamen Japon içtimaî hayatına uyulmuştur.. Japon evlerine malzeme, iklim ve yaşayış

Salip şeklindeki binalar altı katlı olup diğer alçak bi- naları gölgelememesi için şimale doğru konulmuşlardır ve salip şeklindeki bina kısımları umumiyetle diğer bloklarm