/
İ Ç İ II D E IC î Iı E E Sayfa Ho.
1 Bütün y ö n le r iy le Filere t Muallâ
2 F ik r e t M u allâ'n ın h a fız a la rd a yaşan h ir f o t o ğ r a f ı 3 SAITAT DÜIIYASIIiA F im VBİ1E1I TÜBK
4 H ırç ın ressam 6 , Korkulu h ir yaşam
6 İ k i am aç:İçki içmek,resim yapmak 8 O'nun in s a n la rı
8 Değer bilmek 9 Zirveye ç ık ış
I I yTİlrıretrMMHİifl-*nxnF1KKET MUALLA1 HU! AİLE ÇLTRESİ
18 Ç o culclutf sunun i l k a c ı o la y ı s Futbol da ayağın ı k ır ıp sakat kalınası 19 F ik r e t M u a llâ 'y ı ç ıld ır t a n olay
21 Babasına e l kaldıran â s î çocuk
25 F ik r e t M uallâ’ nın İ s v iç r e ve Alınanyadaki öğrenim y ı l l a r ı 27 Galatasaray L isesin d ek i resim öğretm en liği
30 E le k t r ik s iz kasabada resim dersine lüzum yok! 31 Denize a tıla n ta b lo la r
33 G ö z le ri oyulan p o r t r e le r 35 Bakırköy a k ıl bastahanesinde
39 Babasının ölümü ve P a ris yolculuğu 40 M u allâ'nın P a ris h ayatı
3c x g s h h h *
42 Picasso ve F ik r e t Muallâ 46 P a r is ’ i büyüleyen ressam
52 M uallâ*yı P a r is te koruyanlar 60 F ik re t M u allâ'n ın resim h o c a la rı 63 En çok s e v d iğ i ressamlar
66 PAKI S TEKİ SAKAT OTORİTİTLEPİ NKLER DEDİLER? 68 M el'u n la rın ressamı:Muallâ efsa n esi
69 Eser ve a r t is t
69 K ederini tu ale döken ressam kHZİKX±xkaKx^*xxxn
71 G ö z le ri kamaştıran ressam 73 Ç i l e l i sanatkârın kaderi 74 F ik re t M u allâ'nm a ş k la rı
77 F i m : ! 1 HUAlLft’ DA MEKTUP SEVGİSİ 88 En i y i ş e y :h a fif k ır a e t
82 P a r is 'e n e fr e t
82 Tekel id aresin e sitem 82 Yağma Haşanın b öreği 85 Susuz yaz
87 İ k i can y o ld a ş ı
87 Hayat çok zor ¡¡biran önce ölmek istiyorum 89 H eykeltraş A l i Iiâdi ve İsveç k ı z l a r ı
90 Peni h a r fle r le eski h a rflerd en oluşan b ir mektup 91 Ifeyzcn f e v f i k ' i anış
( 2 ) l
Sayfa IIo.
93 K en d isin i himaye eden İcadından ş ik â y e ti 95 A c a ip lik le r le dolu mektuplarından i k i pasaj 97 Tımarhane mektupları
93 M u allâ'n m son y ı l l a r ı
101 I s s ı z köyün tek başına yaşayan ressamı
102 Tu valet ç e n e d in e ta k ıla n e le ş tirm e n (^ p ü rle ri 103 M u a llâ 'y ı K a to lik yapma ç a b a la rı
104 Beklenenden geç b ir ölüm EK İ n g i l iz c e 8 s a y fa lık özöt
SANAT DÜNYASINA RENK VEREN TÜRK
Ugta fır ç a s ın ın y a r a t t ığ ı t i p l e r ve t a t l ı re n k le rle P a r i s 'i büyüleyen. P ik r e t Muallfi» öldükten sonra, sanat dün yasın ın duvarlarına adı ç iv ile n e n ünlü b ir ressam oldu.
Onan kadar bol resim yapan ve dünyanın her köşesinde e s e r le r i bulman çağdaş b i r sanatçıya az r a s t la n ır . Resim d ah isi PÎCaSSO b i l e , onun b ir tablosunu s a tın almış ve kendisinin b ir tablosunu da armağan ederek, ressamımızı ta k d ir d u ygu la riyle kucaklamı ş t ı r .
i
Efsaneleşmeye başlayan -ile r'd e daha da efsan eleşecek olan - F ik r e t M uallS'nın a c ı l ı b ir yaşamı v a r d ır .
Nejzaman ona d a ir b ir konuşma yapacak, veya y a z ı hazırlayacak olsam , y ı l l a r süren yazışm a larım ızın , bohbet— le r im iz in h t ı r a l a r ı kalbindeki yastığın dan uyanır g ib i o lu rî
^arşivimdeki mektuplarına, d esen lerin e, f o t o ğ r a f ı rin a ve çalışma odamın d u va rla rın ı sıcak r e n k le r i i l e süsleyen tab lo la r ın a baktıkça, çoğunlukla onun b itk in , m in ik li çeh resin i
görür g ib i ve h astalığın d an kaynaklanan, hayatt n küskün h ıç k ı r ı k l a r ı n ı duyar gibi^ gözlerim buğulanır.
FİKRET MUALLA'NIN AİLE ÇEVRESİ
F ik r e t Muallfitnxn ana ve babası, îs ta n b u l’ am soylu a ile le r in d e n d ir . Babası i l e i k i d edesi, Cumhuriyet devrinden sonra ta rih e karışan ve adı '(Düyunu Umumiye^1 olan dairede uzun y ı l l a r ç a lış m ış , münevver k i ş i l e r d i . Osmanlı İmparatorluğunun dış borç la r ın a a i t h esa p la rı tutan ou teşekkü l, Türk resmi d a irelerin d en f a r k l ı b ir bünyeye s a h ip ti. B. ronun yönetim i, çoğunlukla ya b a n cıla r ta rafın d an y a p ı l ı r d ı . Türk memurları, münevver ve ^ a t ı görüşlü ola*- lardan s e ç i l i r d i . F ik r e t Muallfi’ nm i k i dedesi i l e babası, bu kü l tü rlü , görgülü toplu lu kta y e t i ş t i l e r .
Anasının babası Agfih bey, n e za k e ti, i y i k a l p l i l i ğ i i l e ta n ın ır ve s e v i l i r d i . K endisi i l e ça lışa n t e r b i y e l i , dürüst gençlerden Ekrem be y i pek s e v e rd i. Bu se\gj. sonunda, Ekrem beyi kendisine damat y a p tı. Ekrem b’eyin babası da Düyunu Umum iyeden yetişm ş t i . F ik r e t L u a llfi, a i l e ş e c e re s in i a n la tırk en , » . . . . htilfisa b iz , Düyunu Umumiyeli b ir a i l e y i z . » . . . » derdi ( ) .
Ana t a r a f ı Üsküdar'da, baba t a r a f ı kısmen Kadıköy’ de, kısmen Rum elihisarı»nda oturmuş, ç e vre le rin d e t e r b iy e le r i i l e , asa l e t l e r i i l e tanınmış ve s evilm iş k im selerd i. Ekrem beyin soyunda
( ) Düyunu Umun iy e Şube Müdür 1 erinden Agfih bey (1860-1933), yine Duyunu Umumiyeli b i r d aire müdürünün k ı z ı olan R efik e hanımla e v l i y d i . Esasen Düyunu Umumiyeliler, adeta b irb ir le r in d e n k ız a lıp ver i r i er d i. Agfih bey de büyük k ı z ı Fehime İlanımı, yin e Düyunu Umumiye camiasından olan KfimiL beyle evlendirm iş t i . Çok mesut yaşayan ç i f t ,
Çocuksuz ö ld ü le r . Agfih Beyin ik in c i k ı z ı Nuber Hanım (1083-1918) Düyunu Umumiye Z a t iş le r i Müdürlüğüne kadar yükselmiş olan Ekrem Beyle
(1873-1938) e v le n d i. Bundan, ressamımız F ik r e t Muallfi (1903-1967)ile, Eskiş h i r ’ de p i l o t iken şehit olan Hüseyin . e l i h (1915-1941) doğdu. Agfih Beyin tek oğlu Hikmet Bey (1895-1958)ise y ı l la r c a D e n iz c ilik
2aî l ş “1 9 »P,ener bah« e,nto B o la ç ığ ı olarak ün yapmış b ir spor-n ^ f^ * p İk Te t'+Mv f 111a ,f kf f bf l a r i arE8:ui(ia finçok d a y ısı Hikmet Topuzer»i s e v e r,P a ris t e k i a k ıl hastahanesinde ikenyalnız onunla m ektuplaşır. olmuş tur "derdi!^1*6* i”uallâ*hila,le't 8ey "Her lii manSda bona dayi
erkek çocuk f a z la , k ız çocuk a z d ı. A ile d e gelenek g ib i devam eden bu h a lin değişm esini Ekrem bey, Soğacak çocuğunun kx z o l ması i l e pek is t e m iş t i. î l k çocuğunun erkek oluşu, fr ik r e t ^ e daha çok b i r kadın adı olan İl u allfij'nııfy e r ilm esine ¿el4e# oldu. H atta, a ile n in şeklen olsua arzusunu tatmin iç in , uzun y ı l l a r F i k r e t 'i n s a ç ın ı kesm emişlerdi. Muallfi uzun si're^ k ız g ib i u z a tıla n p ı r ı l p ı r ı l s a ç la r la g e z d i. B u lla r k e s i l d i ğ i zaman hüngür hüngür a ğ la dığına. ve uzun süre, utancından sokağa çıkam adığını maziden b ir ta b lo ç iz e r g ib i a n la t ır dururdu. Kendisinden 12 y ı l sonra doğan kardeşi ('M e lihi in de, 4 yaşm a kadar, sa çla rın a maki s dokundurul mam i ş t i .
Ekrem^Bey, Nuber Hanımla 1901 y ılın d a evlen d i • î l k çocu kları F ik r e t Muallft, 1903 y ılın d a doğdu. Ressamımızın, Ölümün den sonrat^yajn&«a yeym lartitt şö&öhJ* doğum t a r ih i y a n lış olarak 1904, h atta 1905 şeklinde g ö s t e r ilm iş t ir . Bu tamamen h a t a lıd ır .
Muallfl'n ın çocıdciuğu, K ad ık öy'd e, Bahariye»deki(BaKLa T a rla s ıjn a b i t i ş i k evde g e ç t i. Mahalle arkadaşları i l e i y i müna s e b e tle r Icurdu. İlkokulda zek i ve a tılg a n b ir Öğrenci i d i . Ençok fu tb o la m era k lıyd ı. M alu lle tamımında oynar, bazen d a y ıs ı Hikmet b eyle b i r l i k t e , K u ş d ili ç a y ırın a maç seyretmeye g id e r d i, İsta n b u l'd a k i küçük, büyük fu tb o l m açlarının hepsini heyecanla i z l e r d i . Kendisi de kfih K u ş d ili'n d e , kâh B ah ariye'd e, Bakla Tarlasında topun
cazib esin e tu tu lu r, s a a tle r c e , d e lic e s in e koşarak oy nar, akşamları eve kan te r içjn d e dönerdi. De r s l e r i n i ihmal edecek kadar bu ölçüsüz temayülü, babasını üzmekte ve düşündürmekteydi. Omn te n b ih lerin e kulak veımeyen F ik r e t Muall f i . birgün k en d isin i Galatasaray l i s e s i 'n i n yatakhanes jn de buldu.ohJU- •
ÇOCUKLU&UNUII İL K ACI OLAYI : FUTBOLLA AY. ĞINIİÎ K IY ILIP SAKAT KA İMASI
.krem Bey» hem ölçü lü , d is ip lin iç e r is in d e oyun oynanası lion i y i L i r K l t ü r alnı aı i ç i ı ı f oğlunu^Galatasaray öu ltfu ıis p ya~ " t ı l ı veı^nekten b aşk jçık ar y o l bulamadı# Halbuki liu a llfi, hayatında ünlü b i r fu tb olcu olmak hevesine k a p ılm ıştı# Felek yfir olmadı .
B ir gün kurduğu h a y a lle r , rüzgarın a lıp götürdüğü b u lu tla r g i b i , kayboldu. Fırtın adan çatırdayarak y ık ıla n esk i a ğa çla r g i b i , Mual- İS (¿a^bütüıı h a y a t iy e tin i, g e ı ç l i ğ i n i fu tb o l yüzünden harap e t t i . Top oynarken topuğunden a ğ ır ş e k ild e sakatlandı . A ylarca hasta- hanede ve ıB*BM*£* evinde h a re k e ts iz , ıs t ır a p iç e r is in d e y a ttı# Ayağındaki a l ç ı , ruhundaki s ı k ı n t ı y ı k a t ıla ş t ır d ı# Bu yüzden
arkadaşlarından b i r sonraki s ın ıf a k a l ı ş ı , ruhundaki ç iç e k li emel l e r i s o l di rdu.
H a s ta lığ ı sıra sın d a penceresinden mahalle çocuklarının şen ve şakrak top oyu n ların ı s e y r e ttik ç e /m orali bozuldu . Bütün bu o la y la r , t e r b i y e l i ve uslu F ik r e t l u a lla ’ nm m izacı üzerinde d e ril t e s i r l e r y p t ı . H ırçın ve asabi oldu. Hele okul arkadaş larından b ir y ı l g e r i k a l ı ş ı , gönlünce koşup top oyn .yamaması, iç in d e k i ö fk e y i büsbi tün a r tır d ı# Topallayarak sokağa ç ık tığ ın d a bu s a k a tlık onu, aşa.ğılıkduyguları iç e r is in e itiyordu # Sanki sokaktan ge en herkes^ onun topallayan ayağına b ek ıyor, mahalle k ı z l a r ı h a lin e üzülmekten çok, ona gülüyor g ib iy d i. K u allâ, k e n d is in i, toplumun y a d ır g a d ığ ı, hatte a y ıp la d ığ ı l e k e l i b ir adammış g ib i geriyordu ! Bu ruh ç a lk a n tıs ı için d e sin id e r i bo zuldu# Mektep dönüşlerinde, mahalledeki k ız la r a gözükmemek iç in , yolunu değiştirm eye, tenha sokakların kar: n lık ve ı s s ı z k ö şele rinden gelip geçmeye, istem eyen b ir adammış g ib i,h erk es t aı kaç maya h ış la d ı. I-luallfl *da başgösteren bu s i n i r l i l i k h a li, genç an n esin in ölümü üzerine çoğaldı# Babasının evlenmesi ile , tik cinnet
FİKRET MÜAUA#Y I ÇILDIRT.! OLAY *
OKuLDAN ALDIĞI MİKROPLA ANNESİNİN ÖLÜMÜNE SEBEP OLMASI
M uallS'nın iç di s e n s iz liğ in i a rtıra n en "büyük sebeplerden b i r i ate annesinin genç yaşta ölümü olmuştur. A cı mütareke s e n e le riy d i Düşmanların İs ta n b u l’ u i ş g a l i yetmiyormuş g i b i , ymwkı İspanyol n e z le
s i adı i l e an ıla n , k o lera g ib i, s a lg ın b ir h a s ta lık sarm ıştı •
A vru pa'yı kasıp kavuran bu h a s ta lık , T ü rk iye'n in lim anların dan - iş g a l k u v v e tle r i g i b i - raha rahat g ire re k e v le re y e r l e ş t i . F ik r e t Muallâ, G alatasaray’ da y a t ı l ı okuyordu, İspanyol nezlesinin, m ik rop la n ev v e la Beyoğlu sem tini te h d it e tm işi. Muallfi, oradan a ld ığ ı mikrobu h a fta sonu t a t ilin d e eve götürmüştü. Ev h a lk ın ın hepsi yatağa düştü.
Ölümün keskin tır p a n ı, Ekrem beyin evinden, z a y ıf bünyeliijNuber Hanımı s e ç t i. 1918 y ılın d a , 35 yaşındaki genç anne, mahallenin göz y a ş la r ı arasında toprağa v e r i l d i . Muella 15, k erd e ş i Melih 3 yaşında
öksüz ] » '3ı-tat' l i ı.3edar. tfafyuy.«a. .
F ik r e t Muallfi, bu olaya kendisinin sebebiyet v e r d iğ i töhmeti iç in d e , büsbütün s in ir le n ! bozularak, üzüntü i l e şuursuzltfc arasında bocalayıp durdu. Bu sırada F ik r e t M u a llfi'y ı ç ile d e n çıkaran başka b ir olay , h ı r ç ı n l ı ğ ı n ı kam çıladı. Bu, Nuber hanımın ölümünün 41 n c i gününde Ekrem beyin y a p tığ ı id d ia e d ilen b ir hareketten doğ maktaydı. Ekrem bey, birgün hizm etçikadm a, gece y a tıs ın a b ir mi
s a f i r g e le c e ğ in i söylem iş, Ekrem beye gelen bu mis f i r meğerse b i r kadınmış!
h izm etçi, h a fta sonu t a t ilin d e , Galatasaray lis e s in d e n gelen F ik re t M uallfi'ya durumu g i z l i c e a n la tın ca , Muallfi b ir plön kurmuş. Hafca için d e gece mektepten kaçarak g i z l i c e eve gelm iş. M is a fir kadınla karşılaşm ış ve bu meçhul m is a fir i b ir yumrukla yere d evirerek kulak z a r ın ı p a tla tm ış!
Bu skandali komşuları dfcp hoş karşılam am ışlar ve Ekrem h'eye, münasip b ir kadınla evlenm esini te lk in etmeye başlam ışlar, Ekrem hey, e t r a fın t e ş v ik i i l e evlenmeye karar vemaiş. Uzaktan akraba sa y ıla n Behice hanım münasip görülmüş, Behice Hanım o s ıra la rd a ^taşrada^ b ir subayla n işa n lıym ış. Onu z o r l a y ır ıp Ekrem b eyle e v le n d irm iş le r.
Gel g e le lim F ik r e t MuallS’ nın fet* iivey anneye kanı kay* nemamış. Zamanlı zamansız, mutfaktaki yem ekleri y iy ip , k a p la rı
ortaya atarak, bazen yem ekleri o r t a lığ a dökerek kadıncağıza e z iy e t - %ıeye ve hakarete b şlam ış. Bu fe v e r a n lı anlarında küçük kardeşi
M e lih ’ i de in s a fs ız c a dövmeye başlam ış. Hatta b i r gün, babasına b i l e e l kaldırmaya yelten m iş.
Çevresinden ve d a y ıs ı Hikmet Beyden d in le d iğ im iz bu ., b ir kere de F ik r e t M uallfi’ dan isted im . Son y ı l l a r ı n ı g e ç ir d iğ i Alp d a ğ la rı eteğin d ek i in z iv a evinde, beni m s a f i r e t t i ğ i günlerde,hep İsta n b u l’ dan, hep h; y e l olmuş mft- ziden ve h a tıra lard an konuş tıırmaya ç a lış tım , Yanında, hantal ses İma c ih a z ı i l e biiyül: not d e ft e r i v a r d ı, Muallfi, s e s in i
banda aldırmaktan adeta ürkmekteydi ! Hiç de n et olmayan , yarım yamala!: konuşmasından olumlu sonuç alamayınca, not*a yüklendim. Ağzından ç ı k t ı ğ ı g ib i not e t m iş t e . F ik r e t , bana aynen şu nları söyl n i ş t i o zaman t
-Ben, G alatasaray’ da . Babam, anamın e t i toprakta çürümeden g e c e le r i eve uygunsuz b ir kadın almay başlamış i Bunu hizm etçiden duyunca, b ir gece mektepten kaç tım , ölümünün a c ıs ı heni z kalbinde küllenmemiş olan anamın ya tağında b ir yabancı kadını görmek d e ğ il , hayal b i l e etmekten ' ürperiyoraum . Babanın bu davranışı kalbim i h ançerledi • Evde
bu yabancı kadını bulunca , b i ı yumrukta k u la ğın ı p a tla ttın •
İ ş t e babamla aramdaıki i l k uçurum böyle başladı , , , Babam, o zamana göre ayıp sanılan w evim ize g a y ri meşru b ir kadın g e t ir tmeniı
kendi te rb iy e s in e ve yetişm e ta rzın a uyfun düşm< d iğ in i anlamış olacak k i , evlen dirilm ek ü zere, münasip b ir kadın bulmalecrini y a k ın la rın a söylem iş . Uzaktan akraba olan Behice hanımı s a lık v e rm iş le r. Bu Buhice hanım, g ilz e l gözlü b ir Çerkez k ız ıy d ı • B ize üvey anne oldu • Bakat ben, k r i t ik yaşın ic a b ı olarak mı, yoksa fa z la hassas bulunduğumdan mı bilmiyorum, b i r tü rlü annemin y e r in i alem bu kadınla geçinemedim . Kardeşim M elih küçük olduğun dan o çabucak adeptfe oldu, üvey annemizden , 19k6 y ılın d a Beyan adında b ir hemşiremiz do|;du ( ) .
( ) Emekli Büyükelçilerden N eja t Balkan’ ın e ş i
BABASINA EL KALDIRAN ASÎ ÇOCUK
Hayal e t t i k l e r i n i bulamayan , is t e k le r in e kavuşamayan d e lik a n lıla r ın b ir huzursunuk d evresi v a r d ır • îş t e Muallâ, zaman zaman iç in e sığmayan ölçüsüz t a ş k ın lık la r ın çemberi için d e k a lm ıştır • g ib i gü rü ltü lü , b i r dağ s e l i g ib i köpüklü
anlar yaşamaktadır • Bu çağlarda onun ç ık tığ a m erdiven lerin
emniyet p arm ak lık ları yoktur . H ır ç ın lık la r ve . m e. l e s i z l i k l e r iç e r is in d e b a şın ı b ir te h lik e y e çarptıracak anlar yaşamaktadır • Ne büyüklerin n a s ih a tie r in id in le r , ne koluna g ire r e k y o l gösteren d o s t la r ı s a ja r ••• G aleyanlar ve hezeyanlar onu tamamen mütecaviz b r tip h a lin e koymuştu* • Zamanla doktorluk, ecza n elik , ufak te fe k o la y la r ı i l e p o l i s l i k vak alar takip eder • Anasının y e r in i haksız y ere a ld ığ ı kanaati i l e , h ın c ın ı üvey annesi Behice hanımdan almak
i t t r « Bık sık onun e ş y a la rın ı bavula doldurup sokağa a ta r ! Bu fe v e r a n la r ı, anormal h a re k e tle ri babasına da ağar gelmektedir • Birgün böyle b i r v a z iy e t t e baba-oğul k a rşı karşıya g e l i r l e r . Oğlunun h ır ç ı n l ı ğ ı n ı Önlemek isteyen Ekrem beye öz e v la d ı e l k a ld ır ır İ Ekrem bey, b i r yumrukta yere s e r i l i r . H ayatının sebebi olan babaya e l ^ a ld ırm a sı, M uallfi’ nın aleyhinde ç e v re y i har eki te g e ç ir m iş tir , Nihayet E u allâ, aklından zoru bulunduğu damgası i l e Bakırköy A k ıl Hastahmesine y a t ır ıla r a k ünlü doktor Mazhar Osman’ ın ihtimamlı te d a v is in i terk e d ilm iş t ir •
Oğlundan yunmk y iyen z a v a llı baba. Düyunu Umumiyenin centilm en b ir İstanbu l e fe n d is i Ekrem bey, in ancını y it ir m iş ,
b itk in ve b a h ts ız lık iç e r is in e gömülmüştür. Oğlanım a k lî muvazenesi üzerinde d o k to rla rla y a p t ığ ı e n d iş e li temaslardan s on ra, kar ar m ı v e r i r . Esasen ona oğlunun muhitten u z a k la ş tırılm a s ı ta v s iy e ed ilm iş- "tir, F ik re t Muallfî da zaten bunu arzul amale t a d ır .
G alatasaray'da b ir y ı l kaybederek 8 n c i s ı n ı f ı okumuş olan F ik r e t Muallft, mütarekenin karan lık ve en a c ı ¿ünlerinde baba evinden a y i ı l ı r , yu rt d ışın a ta h s ile ■ö n d e r ilir .
I
FİKRET MUALL&’ NIN İSVİÇRE VE JjMaNYa'DAKÎ ÖĞRENİM YILLARI
F ik r e t IvlualİS, 17 yaşında iken îs v iç r e d e y d i. Babası i l e bitm ez tükenmez kavgası onun, evden uzaklaşmasını zorunlu h ale g e t ir d i*
Mahmut Ekrem Bey, oğlunun o yaşta . vrupa'ya gitm esin i b ir macera ola ra k görüyordu ama, bundan her i k i s i de memnundu. F Ü c re t'in yuvadan a y r ı l ı ş ı hem kendisine, hem babasına b i r bakıma huzur v e r m iş tir .
F ik r e t L u a l l f ’ n ın i d e a l i , i y i b ir mühendis olmak t ı . Bu maksatla önce İ s v iç r e 'y e g i t t i . Nevar k i İstanbu l'dan a y r ı lır k e n babasından a ld ığ ı p a ra la r, Zürih'de tükendi ve beş p arasız k a ld ı. Arkasından g e le c e ğ in i umduğu yardım, mütareke nedeniyle
gönderilem iyordu.
P a ra sız kalan 8 ö ğ re n c i, Z ü rih 'd ek i Konsolos Rıza Beye başvurdular. Bu babacan PdLjpa bey,Türk ö ğ re n c ile rin e gerçekten babalık y a p t ı. 0 y ılla r d a İ s v iç r e 'd e bulunaı H id iv ailesin d en Prens Aziz İ l e P r e n s ^ îffe t 't e n ö ğ re n c ile r iç in maliyardım s a ğ la d ı.
F ik r e t Mual l f t , Konsolos R ıza Beyden topluca J>ir para a la rak Z iirih 'den H e id e lb c rg 'e g e ç t i. Oradan do Münih'e gid erek Güzel Sanatlar Akademisinin a f iş ve desin atörlü k bölümüne y a z ı l d ı . Bir y ı l sonra B e rlin Güzel Sanatlar Akademisine n a k le t t i, öğrenimini ve e ğ itim in i burada tamaml;dı.
F ik r e t Muallfi'n ın Almanya'da 6 y ı l l ı k değitim inde, esk i M ıs ır H i d i v 'i Abbas Hilm i Paga'nın büyük yardımı oldu. MuallS Almanya'd;aki ta h s ilin e başlarken , Abbas H ilmijpaşa'ya b i r mektup göndermiş, yardım ını is t e m iş t i. Eski H id iv» F ik r e t 'e tam burs^erdi
F ik r e t Muall â B erlin Güzel Sanatlar Akademisinde okurken -ünlü kadın sanatkârlarım ızdan- Hale Âsaf i l e orada t a n ış t ı ( ) .
( ) tlnlü kadın ressamımız Hale As f (1905-1958) 32 y a ş ın ı henüz doldurırken, 31 Mayıs 1938 günü P a r is 't e k a ra ciğer kanserin den ol dü.
Y ılla r c a arkadaşlık y a p t ıla r . H a y a tla rın ı b irle ş tir m e k b i l e i s t e d i l e r . Bu arzunun gerçekleşmemesi, F ik r e t M u a llS 'y ı h a y li üzdü.
Her ik is in in h o ca sı, y ı l l a r c a B e r lin Güzel Sanatlar Aka demisi Müdürlüğünü yapan ünlü t a r ih i t ıb lo la r ressamı P r o f. Arthur Kamph i d i . ( )
( ) P r o f. Van Arthur Kamph (1864-1950) Ünlü ressan Arthur Kamph, B ir in c i Cihan Savaşında İs ta n b u l'a gelm iş, b a zı k i ş i l e r i n
p o r t r e le r in i yapmış, Boğaziçinden desen ler çizm iş ve Ayazpaşa'da bunları s e r g ile m iş t ir . Atatürk'ün ressam Arthur Kamph ile a ş i n a l ı ğ ı o günlerde olmış tu r. B ir in c i Cihan Harbi iç e r is in d e Ata türk'ün v e lia h t Vahdettin Efendi i l e onun « a v e r i olarak B e r lin 'e g i t t i ğ i n d e , ba ünlü sanatkârın harp s a h n elerin i canlandıran
t a b lo la r ın ı alâka i l e s e y r e t t iğ i bilinm ektedir .
Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk'ün p o r tr e s in i yapmak ve Kurtuluş Savaşına a i t panolar hazırlamak üzere P ro f“. Arthur Kamph, hükümetimiz t rafın dan inkara»ya davet e d ilm iş t ir . Arthur Kamph ö ğ ren c isi e lin F ik r e t M u allft'yı da beraberinde
g e t ir m iş t ir . Nevar k i , Muallâ hemen Galat- s ray lis e s in d e k i resim h o ca lığın a ta y in edilm iş ve A ta tü r k 'le P r o f. Kamph*ın arasındaki tercümanlık g ö re v in i yapara m ış tır *
Arthur Ktmph Atatürk'ün Mareşal k ı y a f e t i i l e b i r i ay k ta d iğ e r i a t üstünde olmak üzere i k i p o r tr e s in i y a p m ıştır »
FİKRET MUALLÂ'NIN GALAT .-S.iF_AY LİSESİNDE ÖĞRETMENLİĞİ VE BELVtİ GAZİNOSUNDA YAPTIĞI STRİPTİZ GÖSTERİSİ!
Muallfi, İs ta n b u l'a B e r lin ’ den , P a r is ’ e uğrayarak g e l m iş t i, İsta n b u l'd a kendisine uygun b ir iş bulamadı. Muhiti d e ğ i ş in c e , iç k is in i de d eğiştird i. Meyhanelere devam eder oldu.
re sam lığın Tiirkiyede geçer akçe olmaması onu, kalbinden y a r a la m ış tı. Eve gece y a r ı l a r ı g e liy o r , yin e üvey annesi i l e babasını huzursuz bırakan t a t s ız h a re k e tle r yapıyordu.
Babası^onun,bir iş tutmasını is tiy o rd u . Bazı tavassut l a r l a , v a k t iy le t a l e b e l i ğ i n i y a p t ığ ı Galatasaray L i s e s i ’ ne resim hocası olarak ta y in e d i l d i . 1927-1928 y ı l ın a rastlayan F ik r e t Ma n ii* * nın bu h o c a lığ ı , maaşı bakımından pek hoş d e ğ ild i. Bazen b a t ı l ı , bazen esk i Kasımpaşalı edası i l e resim d e r s le r i v e r iy o r ve Beyoglu'nun ara sokaklarında, eski b ir evin tavan arasında, bohem h a ya tı yaşıyordu. Nevar k i/ resm e,.h ele o zaman-değer v e re n le r pek a zd ı. Eş dost, b ira z da bedava cinsinden, ondan resim ler a l ı yordu.
Galatasaray L isesin d ek i resin h o c a lığ ı pek k ısa sürdü. Ara s ır a hususi ders d# veriyord u . B ir akşam Galatasaray'da
resim hocası iken, başından geçen şu vakayı k a t ıla k a t ıla a n la ttı* "B ir gece i ç k i l i b i r gazinoya g ittim ( ) . Yedim ,içtim . Garson hesap pusulasını g e t i r d i . Elim i cüzdanıma attım k i»h esa b ı ödeyecek param yokî Garson hemen p trona koştu.Patron g e ld i, aynı ş e y i ona da söyledim . Adam, te rs te r s b k ıp garsonlara döndü*
"ö yle y se soyun keratayı'." dedi. Yani ceketim i ve saatim i, herşeyim i
rehin almak i s t e d i . I
Ben sarhoş kafamla masanın üstüne f ı r l .dım. Kolumdan s atim i çıkartıp^yüksek s e s le bağırarak^patrona attım . Arkasından ( ) B ir zamanlar, F ik r e t 'in ysesine aşık olduğu Deniz K ız ı EFT J.YA, şim diki K ilto n O te lin in bulunduğu yerde BELVÜ Gazinosunda şar- k ı l r i y l e ün y pm ıştr.
gömleğimi ç ık a r tıp attım . Fanilamı da ç ık r t ıp garsonlara doğru savurdum. Bütün halk beni seyrediyordu! Pantolonumu da çıkardım . Onu da patrona doğru f ı r l a t t ı m ! Neredeyse iş kü lota kadar g e le c e k t i. Tam o sırada patronun oğlu yakla.şıp : "Ne yapıyorsun baba? Bu, bizim resim h ocası" demez mi?
Patron,utancından beni m sadan i n d i r t t i . F ır la t t ığ ım pantolon ve f a n i l mı g e r i v e r d i ve i ş i t a t l ıy a bağl d il Fakat iş bununla kaim d ı. Hadise, mektep id a resin e a k s e t t i. B ir ta ra fta n da M aarif V e k a le ti, o la y ı duymuştu. Es sen bana çok az maaş v e r i y o r la r d ı. Asal hoca d eğil , v e k il ve namzet hoca imişimî A ylığım da k ftfi gelmiyordu. Buna k ız ıp M aarif V e k iıle ti'n e b ir i s t i f a mektubu gönderdim, çok k ısa yd ı ve sonu şöyle b itiy o rd u i "Yerim e, bu maaşla ça lışa ca k başka b ir enayi ta y in buyrulm; s m ı r ic a ederim ". ( )
( ) F ik re t M ualla'nın öğretm enlik s i c i l dosyasında, Galata s a r a y 'ın 8. s ın ıfın d n a y r ı l d ı ğ ı , B erlin S n a y i- i N e fis e Akademisinden me’ zun olduğu y. z i l i d i r , Galatasaray L is e
sinde "Namzet Muallim" öğretm n V e k ili ğ i görevine 1 9 2 7 *'”* ^ ’
yjga&âr ta y in olunmuş, 1928 H z ira n m :n sonund i s t i f a e tm iş tir .
ELEKTRİKSİZ KASABADA BESİM DERSİNE LÜZUM YOK
Boştr kalan Fik r e t MuallS. ç a r e s iz lik te n üzgün o l arık , Anadolu’ da b ir h o c a lık is t e m iş t i. İstanbu l*daki b azı p o lis vaka- 1 r ın m tekrarlanmasından d ı k u rtu la ca k tı. Zırvalık Cırt ^mektebine, resin hocESi olarak ta y in e d i l d i . Burada t a b ia t la başbaşa, sükûnet iç e r is in d e , k ıs a b i r müddet ya şa d ı. B ir a r a lık mangal kömüründen z e h ir le n d i, güç k u r t a r ıld ı. Yine p o l i s l i k vak alar ve s i n i r l i h a lle r n ü k s e tti. Eirgün ortamektep müdürünü dövdü. Kendisine d is ip lin c e za s ı
v e r d ile r . 0 s ıra la rd a , A y v a lık ’ ta e le k t r ik yoktu. B e r lin ’ de p ı r ı l p ı r ı l e le k t r ik ış ığ ın d a 6 y ı l k a l;n Muallfi, A y va lık *ta , gaz lam b a s ın ın , f e r s i z z iy a s ı a ltın d a f ı r ç a ku llan ıyordu . Sonulda, Bakan- l ı ğ a gönderdiği mektupta, A y v a lık ’ ta resim dersinin la ğ v ed ilm e sin i -g e r ¿ ç t olarak dar e le k t r i ğ i olmayan b ir kasabada resim hocasına lüzum bulunmadığını b ild ir d ik
güzü
arın.-ji
portreler îYeni n e s i l , E l f h Cimcoz'u bilm ez • "Bu, ne acayip isimdi*' der. Garip görünen b ir isim de olsa , S a lih Cimcoz,
Türk nükte ed eb iy a tın ın veya p o lit ik a nüktesinin y a r a t ıc ı sim a ların dan , sanatsever, re n k li b ir k i ş i d i r . Eski jö n tü rk lere k rışan,daha sonra İ t t i h a t ç ı l a r arasında i y i b ir m evkii bulunan S lfîh Cimcoz, B ir in c i Dünya Savaşı sonunda M alta’ y sürülmüş, Cumhuriyet dev rinde İstan b u l B eled iye M e c lis i azası ve mebus olmuştır m
F ik r e t io ıa llŞ , A y v a lık hadisesinden sonra böyle b i r sa n a tseverin himayesine g irm iş tir^ EalîSh Cimcoz*un Kadıköy’ d e , bahçe
iç e r is in d e büyük b ir konağı v a r d ı, F ik r e t M uallfî'ya bahçesindeki müştemilatta b ir y e r a y ır d ı, '
Salâh Cim coz,M uallâ»yı sanatı ve maddi ku dreti bakımından tatmin etmek iç in o zamanki Cumhury e t Halk P a r t is i Genel S e k reteri Recep Pekcr i l e görüştü. Bu temas sonulda, F ik r e t Muallft’ ya dev l e t büyüklerinin, toplu halde büyük b i r panosu s ip a r iş e d ild i , F ik r e t Muallft, k o l l a r ı s ıv a y ıp bu s ip a r iş in coşkunluğu ve heyecanı
iç e r is in d e günlerce ç l ı ş t ı . B ir taraftan da iç k is in e devan e t t i o Nihayet günün b irin d e , K alam ış»tâki b i r meyhanede yapıİRn müııaka- şadan sonra Salâh Cimcoz’ un evine koştu, hemen hemen tamamlınmış oltın p o r t r e le r i j i l e t l e b ir e r b ir e r kesip a t t ı . Biç k la p o r tr e le r in g ö z le r in i oydu ve d e vle t b yüklerine düzensiz, uygunsuz s ö z le r
s x f e t t i . Bunuhaber alan Salâh Cimcoz pek üzüldü ve F ik re t tıuallâ* - nın b i r a k ıl hastahanesi m is a fir i olmaması iç in g i r i ş t i ğ i çabalar
B.KIRKÖI AKIL KASTAKANEBÎNDE • • •
F ik r e tJ a u a llf Bakırköy A k ıl Kastahanesine i k i kez konuk oldu , İ l k i babasını yumrüiudığı zaman k i , bu tamaa en te d a v i amacı i l e . Dr, Mazhar Osman'ın şefk t l i him ayesiyle g erç e k le ş m işti** İ k i n c i s i , hapishaneden leurtulm ık i ç i n , yine Mazhar Osman'ın
a r a c ı l ı ğ ı y l a olmuştu* , her i k i m is a fir liğ in in toplamı 1 . 5 y ı l d ı r , F ik r e t M u allS 'n m bu t a l i h s i z a c ıs ın ı h a f i f l e t e n İk i ünlü koruyu
cusu v a r d ı. Bunlar Dr, Mazhar Osm n i l e hastah;nedeki od arkadaşı Heyzen T e v f i k » t i . F ik r e t , ömrünün son y ı l la r ı n a kadar b u n la rı üegbm ş-iüa*anla an ¿adı. Alp d -ğl arındaki ı s s ı z köşesinde, İ s t nbul'u ha-
t i r l a f s a , y olduğu tablonun, b ir köşesine Ma ¿bar Osman'ı oturt"' rdu. Bu'»•-.blol n memleket h a s r e ti açışından en k ıy m e tli- 4 id ir ,yŞb)4* ■ yvfcı n.jU^ t ohw 3 L nmış- n b ir
yaner~-Çünkü Mazhar Osman, ona, a z ı l ı d e l i l e r kovuşunu . österraedi ve ö z e l o i r muamele y a p t ı. F i l o z o f ,ş; i r ve musikişinas Leyzen T e v fik de o s ıra la rd a a k ıl hastalı nes inde yatıyord u . Neyzen, aynı zanumda edebi ki ltü rü üstün b ir insandı, F ik r e t M u a llŞ 'y ı omu odasına y a t ı r d ı l a r , Liuallfi, 6 ay kadar onun yanında k a ld ık Ona göre, edebiyat n mma ne b i l i r s e üstadı Neyzen T e v fik * ta ı öğrenm işti, 0 kadar k i , Mı a llP taburcu e d ilir k e n , Neyzen'den ayrılmak istem edi,
F ik r e t M u allfi'nm son defa a k ıl hastahanesine g ö n d e r iliş i, Beyoğlu'ndakİ b ir meyhanede cereyan eden mihrak şa ü zerine oldu • Atatürk* ¡n her yerde a s ı l ı olan resim lerinin^ fo to ğ r a fta n büyütülme
s in i d e ğ il, rese imli ran fır ç a s ın dm çıkmasını s avunan b i r la v a va rd ı haVG iç e r is in d e meyhaneye tütsü lü k a fa s ı i l e g i r d i , Ata türk'ün fo t o ğ r a fın ın k a rşısın a g e ç t i;
- Onun gözü böyle d eğil , Bu fo t o ğ r a f bozuktur, Mustafa , - Kemal * in p o r tr e s in i usta f ı r ç a l a r yapm alıdır , diye b a ğ ırd ı.
Kötü resmi ta h k ir iç in olacak, e lin d e k i kadehi resme doğru f ı r l a t t ı ^ i ş t e ne olduysa ond n sonra oldu. Emniyete,
oradan d S a v c ılığ a in t ik a l eden o la y ın h a llin e yine Mazhar Osman koştu, F ik r e t 'in c e za i e h liy e t i olm adığını b ild ir e r e k onu, p o lis in
elin d en ve zindandan k u rta rıp Neyzen T e v fik * in sanat havası dolu koğuşuna ve himayesine v e rd i*
F ik r e t Muallâ, hayatında daima Mazhar Osman’ ı ve Neyzen T e v fik ’ i minn t l e in m iştir^ P a r is ’ te a k ıl h stah; nesinde y a t t ı ğ ı s ı r ;d y a p tığ ıre s im le rd e daima şuurunda f i z l i kalan Mazhar Osman* cani indirm iş ve ona olan s e v g is in i büyük b i r h s re t ifa d e s i i l e b e lir t m iş t ir • Mazhar Osman'la Neyzen T e v fik hakkmdcki s ö z le r in i not defterim den aynen uktarıyorun t
"Mazhar Osman, ins n l a r ı saadete u la ş tıra n büyük b ir Türk’ tü r. B iraz edebiyat bildim ve zevkim varsa onu, Neyzen T e v fik *e borçluyum.*
BABaSINIÜ ölümü VE FİKRET MUALLA * NIN PiJRÎS YOLCULUĞU
Ekrem Bey, oğlunun h ır ç ın lık la rın d a n * te c a v ü zle rinden ş ik a y e t ç id ir . Ancak çevresinde çok s e v ile n Ekrem hey, M uallfl'dan ş ik a y e t le r in i iç in e indirm ektedir. Sonunda hasta
la n ır , Oğlunun kendisine e l k a ld ır d ığ ı ü n le r i h a tırla y a ra k , h a tta hu a c ı o la y ı s a y ık lıy a ra k ölü r.
M uallfi, dargın bulunduğu üvey annesi i l e miras hesabını yaparak e lin e geçen parayı cüzdanına y e r l e ş t i r i r . A r tık Beyoğlu'nda lüks mağazalardan g iy in m e k te d ir... Taksim- Tünel arasında onu y e ş i l , acaip k d ife şapkası i l e gören ler ş şırm ak tad ır. Herkesi^ b ir lo r d edası i l e selamlamaya başlam ış-
B\ı arada P a ris seyahatinin p la n ın ı h a z ır la r ve günün b ir in de ..stanbul*u terk ed er. Bu, onun yurttan, son a y r ı l ı ş ı d ı r .
MUALLAKIN PARİS HAYATI
Liuallfi, 1958 y ı l ı n ı 1959 y ılm a bağlayan günlerde P a r is ’ e ayak basar. Lıevcut parasını
6
ay içerisinde yer, b i t i r i r . Fransa'nın ikinci Dünya Savaşı'na g i r i ş i k l e hayatında b ir sık ın tı b a şla r. Artık cüzdanı boşalmış, lüks lokanta ve kabarelerden, mahal le kahvelerine düşmüştür. Ucuz şara p larla midesini oyalayarak yap t ı ğ ı ta b lo la rı boğaz tokluğuna satmaktadır. H a sta lığ ın ı, y a ş l ı l ı ğ ı n ı, ile r id e çalışamıyacak günlerini, Ödeyeceği ev k ira s ın ı, giye ceği üst başı düşünmeden hesapsız g e ç ird iğ i, k ısa, parlak hayatın dan pişmanlık duymaktadır.ik in c i Dünya Savaşında, Alm an'ların P a r i s 'i i ş g f i l i s ıra s ın d a f g ö z le r i p a r ıld a r. Güzel b i l d i ğ i ; İmancası ve B e r lin 'd e okumuş olmanın im tiy a z ı i l e i ş g a l c i l e r l e temaslar arar.
Almanlara i l k yaranması, Iju a lla 'n ın hayatında daima te n k it e d ilen b ir konu olmuştur. Komşusu musevî b ir kadını jurnal etmesi ve Almanların bu kadını kampa k a ld ır ıp b e lk i de öldürmüş olm ası, Fik r e t liu a llfi*ya y ö n e ltile n t e n k it le r in en a c ıs ıd ır . Kendisine göre bu musevi kadın, Muall â ' y ı borcundan d ola yı s ı k ı ş
tırın; k ta d ır . Hatta oturduğu evden attırm a çabasındadır. Muallfi bu yüzden bu musevî kadının baskısından kurtulmak i s t e r . Muallfi*ya göre, onanan MÜttaa±±a>, insanlar değer v ^ a l i t e bakımından e ş it d e ğ ild ir i 0, m i l l e t l e r i b i r sıra ya ta b i tu ta r. Ona göre dünyada en sevim siz kavim, y a h u d ile rd ir.
Garip adamdı Liu a llfi. . . Türkiye'de oturan vatandaş l a r ı gruplara a y ı r ı r , t e f r i k l e r yapardı. Kom ünistleri de sevmezdi. Onlardm çok korkardı i her an kendisine b ir te h lik e g e le c e ğ in i s a n ırd ı. Sağcı mıydı ? o da b e l l i d e ğ ild i. B e lli olan b irş e y v a rd ı» En s e v d iğ i m ille t , İ r a n lI la r d ı. Nedendi bu, bilinm ez 2 İ r a n 'ın ve
I r a n 'l ı l a r m adeta meddclıı i d i . S e ^ b in i sorduğu zaman, fa z la izah at vermemiş, "Eski b ir m i l l e t t i r de ondan" g ib i l a f l a r l a konu yu kapatm ıştı^.
P a r is ’ t e k i arkadaşlar, M uallfi’ nm î r a n ' l ı l a r ı sevme s in i "bana ş ö y le yorumlamışlardı t
Muallfî p ?ra sız k ald ık ça , P a r is ’ t e k i İran E lç iliğ in e u ğra r, oradaki müsteşara t a b lo la r ın ı götürürmüş* Her götürdüğünde müsteşar, onun resim lerin e değer v e r i r ve s a tın a lır m ış . Hatta bayram ları ve Nevruz gü n leri M ualla'ya ceket e ld ive n ayakkabı g ib i şahsî eşya l r ı n ı da hediye edermiş. M uallfi'nın P a r is ’ t e k i îr a n ’ l ı l a r ı sevmesi, b e lk i de s e fa re t müsteşarının bu g ib i ya r dımlarından kaynaklanmaktaydı.
Mu a ll a , P a r is ’ te y ı l la r c a M7.Impasse du Rouet-Paris * ı v " de otururdu. Sonradan burasını P a r is ’ te yaşayan ünlü ressam
larım ızdan Selim Turan s a tın a lm ış t ır . Halen ona a i t t i r .
Mu a llfi, P a r is 't e çoğunlukla ^ ortp a m a ese’ deki meşhur Home kahvesinde v a k it g e ç ir m iş ti. Evinde y a p t ığ ı t a b lo la r ı bu kah veye g e t i r i r , sağa, sola göstererek satmaya ç a l ı ş ı r d ı . T ablolarına h iç b ir zaman yüksek f i a t istememişti#.. 0 günkü r ız k ın ı çık ara b ilecek b ir f i a t bulduğunda, hemen k a r ş ı l ı ğ ı n ı almış ve masasına ş a ra p lı b i r s o fra kurdurmuştur. İk in c i Dünya Savaşı sıra sın d a P a r is ’ te k i h ayatı da bazen p e r iş a n lık iç in d e , bazen de orta h a l l i him ayelerle g e ç m iş tir. Kağ-ıt bulamadığı zamanlar çok olmuştur. Meyhanelerde i ç t i ğ i şarabın p arasın ı verem ediği ünlerde garsonlardan dayak y e d iğ i n i çok kimse b ilm ek ted ir.
Dazı açıkgöz garson lar bunun ç a res in i bulmuşİ! r d ır . M uallfi’ nın i ç t i ğ i şarabı ödeyecek parası olm adığı gün, yemek l i s
t e s in i v e r ip , ona resim yaptırm akla ödeşm işlerdir. Daha sonra, b ir kadeh şaraba^ kahvelerde resim y a p t ığ ı dsÇ-olmuştur.
Pareje ı k ı n t ı s ı ç e k t i ğ i ^ k a ğ ıt bulamadığı zamanlar Muallfi, gecenin karanlığından faydalanarak, sokaktaki duvar a f i ş l e r i n i y ı r t ı p arkasına suluboya resim y a p tığ ın ı ve bu s u re tle karanlık (ü n lerin d e b ir lokma ekmek y iy e b ild iğ in i a c ı a c ı a n la t m ış t ır .
Kahvelerde yap ıp, iç k i k a r ş ılığ ın d a v e r d iğ i küçük suluboyalardan, karakalemlerden mükemmel b i r koleksiyon yapan bin îta ly a n m 1964 y ılın d a P a r is * t e a ç t ığ ı s e r g i h erkesi hay- r e t e düşürmüştür.
Muall8 *non s ı k ı n t ı l ı g ü n le rin i h a fifle tm ek isteyen iş g a l y ılla r ın d a k i b ir Alman a i l e s i , ona P ig a lle yakın ların da b ir ev bulmuşsa da, Lîuallfi bu semti h iç sevm em iştir.
P ik r e t h u allfi, P ig a lle ta r a fla r ın d a k a ld ığ ı zamanlar L5 gün sokağa çıkiimamış , evinde hasta y a t t ı ğ ı sırada pencerenin k a lın camına hayalin deki ç ıp la k la r ı y a ğlıb o ya i l e resm etm iştir. Bu camın daha sonraki d e ğ e rin i b ilen evsa h ib i, söylendiğin e g ere, yüksek b ir para k ;ırş ılığ ın d a p enceresini b ir tablo m eraklısına s a tm ış tır.
M UABlît'Yl PARİS *TE KORUYANLAR
F ik re t Muallfi, küçük yaşta t a h s il iç in Avrupa'ya g it t iğ in d e n , son defa P a r is 't e n a y r ılış ın a kadar, Türklerden ve yabancılardan h a y li himaye gördü. T a h s ilin i ve san a tın ı Tui«nını»l bu yardımlardan a ld ığ ı güçle sürdürdü, Tahsil sıra sın d a H id iv a i l e sinden, dah sonra, B e r lin 'd e ve P a r is 't e babasının büyük amcasının k ı z ı olan, b ir zamanlar B e rlin ve P a r is 't e k r a l i ç e l e r i , pren seslere
t e r z i l i k yapan muharrir Rebia T e vfik Başokçu( ) dan alfika gördü. Bazı ta b lo la rın ı^ onun d e l a l e t i y l e t ninmiş k i ş i l e r e s a t t ı ,
P a r is ’ t e k i sanat hayatında dengesiz h a li ve ucuza v e r d iğ i e s e r le r le yaşayamaz ve çalışamaz gü n lerin i düşünmemesi, F ik ret M u allfi'ya ufak da olsa eş dost e lin in ve y rdım ınm uzanmasına v e s ile oldu. Bir ara, P a r i s 't e yerleşm iş olan son h a life n in genel s e k r e te r i, aynı zfmanda i y i b ir ressam vc ha.ttat Hüseyin Nakip Beyin ya rd ım la rın ı s a ğ la d ı.
Numan hanem n c i oğlunun P aris te B ü y ü k e lç iliğ i sırasın da M uallfi'n m p o l i s l i k va k a la rın ın b ir k a ç ın ı, o zamanki müsteşar -daha
sonra Paris B ü yü kelçisi- Namık Yolga him a y e li- e liy le, h a lle t m iş t i.
Sanat sahasında ti a l i fi *yı P a r is ’ l i l e r e ta n ıta n la r arasın da oraya v a k tiy le yerleşmiş olan eski OsmanlIlardan Hacı B ızd ık başta g e l i r . Bu arada ç e rç e v e c i ve tablocu Jean Esteve, Mu a llfi *,111 stmal çdVİ'ülT.'im iı. b i\y‘ük İJfP ua i; i . k İ ; ¿kılpuzcı e tmiç hu.cQ.lfi» y i "»gü ze l - eae r- 1 e rlTfdar-BryTÎ .Aun^^ajçujr-^LIarcel Bemhaim G a l e r i s i ^ nin o h i p le r i tâ , onu sanat alemine ■■ ç-1 -— t ^ rr-rç1
Mual l ^ ' ya "İ!ilç nrlnmrrııİ K ^ r . Muallfi'dan dinlediğim e göre ,
( ) Rebia Tevfik Bnşokçu (1887-1965)* Divanı Muhaseb t Şube Müdürlerinden Tevfik beyin ki ~ı ı îıiıiınMiTTrrtT'tlı^ııliMi, Beri in 6e ve P a r is 't e a ç tığ ı terzihanelerle uzun süre Avrupa(fv1noda merkez lerinde söz sahibi oldu. Tantanalı yaşantısı sırasında, Ölen kö peğine, Pere Lachaise'de mezar yaptıracak kadar duyguluydu. Ne
acıd ırk i Başokçu'nun son y ılla r ı,I s t a , bul'da yoks\Qluk içerisinde geçti ve cenazesini komşuları k a ld ırd ı.
k en d isi a k ıl hastanesinden çık a r çıkmaz , bu g a le r i sa h ib i i k i musevînin çemberine düştü. Bu o rta k la r Muallâ *y ı istism ar etmek iç in b azı p la n la r h a z ır la d ıla r ve bunda muvaffak o ld u la r. 0 s ı ralard a Muallâ boğaz tokluğuna, günlüğü 10 franga bu g a le r i
s a h ip le rin in emrinde ç a l ı ş t ı * Muallâ, " a s r î esa ret s is te m i" d e d iğ i bu yaşantıya day anamıy arak -himaye perdee i a ltın d a ,—k e n d is in i sö
müren ortaklardan gözüne k e s t ir d iğ i b i r i n i döverek a t ö ly e y i t e r k e t t i. Baka t onun güzelim eserlerin d en h iç b ir i ressamımızın e lin e geçmedi. Olay 1957 y ı l ın ı n Mayıs ayında cereyan e tm iş tir .
Muallâ *y ı keşfedenlerden b i r i de P a r is * in ünlü kadın dekorat rü Erence B e r t in 'd ir ( ) . 15 a r a lık 1959'dan 1 5 Ocak 1960 ta rih in e kadar devam eden Erence B e r tin *in serg isin d e Muallâ, sanat çevresin e çok güzel t a n ı t ı l d ı ,
M u a llâ 'y ı en son himaye eden kadın, zengin ve ünlü k o le k s iy o n c u la rı! Angles * t i r ( ) . Sanatkarı, ‘f e r t i e r Latin * in
Mazarin sokağındaki b ir kahvede tanım ış, aşina olduğu tab loların d an b irk a ç ın ı s a tın a lm ış tı. M uallâ’ nm h ır ç ın h a y â tın ı, h a stan elik
h a lin i b iliy o rd u . Ruh d o k to rla rı i l e görüştü. M u a llâ 'y ı muayene e t t i r d i . Zararsızlardan olduğunu te e b it e t t ir d ik t e n sonra M uallâ«yr
önce P a r is 't e k i apartm nm a a ld ı. liergün ç a lış t ır a r a k ta b lo la r y a tırm a y a b a şla d ı. Nevar k i , Muallâ, apartmanda çok s ı k ı l d ı ve bunaldı. Serbestçe iç k i içem iyor, k ü fü rle r s vuramıyor, b e lk i sağa sola çatamıyordu. Giiniin b irin d e bu bunalım sebebiyle e t r a f ı darma d ağın ]^ etmeye b a ş la d ı. Mesela tu v a le t ih t iy a c ı olduğu zaman, şayet o anda tuval' t meşgûlse ih t iy a c ın ı k orid orla rd a serbestçe g id e r i- veriyord u j Ev h a lk ı buna tahammül edemeyince, Bayan ¿\ngles, ona küçük b ir o te l odası k ir a la d ı. M uallâ*vı b i r müddet küçük o t e l oda sında resim ler y a p tıra ra k , muhafaza e t t i .
( ) ERANCE B RTÎN îT iy a tro d e k o rla rı resim hocası ve m i ll i t iy a t r o dekoratörü meşhur sanatkâr Emile B e r t in 'in k ı z ı . 1918*de doğdu.
^ c ^ o r a ta ^ it ti^ ^ a n c t d e r g ile r in e k r it ik le r , r ö p o r t a jla r ve i ç mimari konusunda y a z ıla r y a z a r * ^
( ) Madam Angles »Muallâ'dan önce i k i küçük ressamı k ald ırım larda resim yaparken görmüş,onları himayesine olarak kendi hesabına ta b lo la r yaptırm ış ve günün b irin d e Fransa’ ya i k i büyük ressam kazandır mış tır .F r a n ç o is P h ilip p e i l e Bemerd Buffeti#Cvâ
İlıcak, i ç t i ğ i şarap ş i ş e l e r i n i garson ların başına fırla tm a y a başlayan ve oradan da kovulacak hale gelen Muallfi, zengin Şayan A n g le s 'in başına iy id en iy iy e d ert olmaktaydı* Düşü nüp t a ş ın d ı. Muallfi'_yı kocasının R e illa n n e 'd e k i ç i f t l i ğ i n e y e r le ş t i r d i , İ k i o d a lı ş ir in b ir ev buldu. M uallfi'nın başında d ik k a tli ve b ira z da despot b ir kadın hizm etçi koydu. Bu s u re tle Muallfi a r tık P a r is 'e veda etm iş, Alp D ağlarının eteğinde in ziva ya ç e k ilm iş ti • Hizm etçi k?dm , M uallfi'nm yem ek lerin i yapar* b ir blçü dah ilin de i ç k i s i n i v e r ir * fak at onu, her gün resim yapmaya z o r la r d ı. Şayet M uallfi o gün resim yapmaya is te k s iz s e , kadından azar i ş i t i r * te h d it le r e maruz i a l ı r d ı ,
j- ılla r c a bu dağ başında kim sesiz, tek başına yaşayan t o p a l l ı ğ ı d o la y is iy le küyin kahvesine b i l e çıkamayan Muallfi, bu iç ö fk e s in i tu v a lle r e çevirm ekle Bayan .Angles'e 30 0 'den fa z la , paha b iç ilm e z ta b lo k azan d ırd ı,
Muallfi*nın bu değ başındaki yegfine z e v k i, eşe dosta mektuplar y a z ıp , onlardan mektuplar beklem ekti. H a s re ti, b ir dost yüzi görmek, b ir T ü rk 'le konuşmaktık Bunun iç in ara s ır a kö'yüne uğ rayan korka em a ğ ır la r * s a a tle rc e i ç i n i açar* bazen h ıç k ır ık la r la ağ l a r , bazen e s p r ile r le g ü le rd i.
P A R İS 'İ BÜYÜLETEN RESSAM
F ik ret Muallfi, P a ris 'e ayak b a stığ ı 1939 y ı l ı başından 1955 y ılm a kadar , 25 y ı l -to p lu olarak- e s e r le r in i h içb ir gale ride sergilemedi. Bu 25 y ı l zarfında y ap tık la rın ı koltuğun a l ı r , seyyar b i r s a tıc ı g i b i, Montpamasse'deki kahveleri d o la şırd ı. Ondan resim almak isteyenler, g e n e llik le , Dome kahvesine uğrar la r d ı. Hevar k i, bazı günler, sokağa çıkar çıkmaz karşısında kendisini bekleyen açıkgöz tablo tü ccarların ı bulurdu. F ik r e t 'in yolunu kesen bu ucuz tablo a r a c ıla r ı, ressamımızın şarapsız kalan
durumundan yararlanarak, e lin d e k ile ri ucuza kap t ı r l r d ı.
Fikret Muallfi'nın, resim pazarı Montpamasse'deki kahveler olmakla beraber başka semtlerde o t u m
¿üyükol'ç i l i ğ i ¿»Lo B«çlt8ftB8İ o a luoufta»-d^»*!fcgM(ftr ta n ıd ık la rın a e s e r le r in i
s a ta r d ı. 'i
Öte y ndan , P a r is 't e geniş ç e v r e le r i bulunaı Şansn-liz e * n in en zengin semtinde b ir moda a tö ly e s i sahibi olan Rebia T c v fik Baş okçu i l e , son H a lifen in hususi k â t ib i -Rese m ve K t t a t - Hüseyin Nakip beyden de y a r a r la n ır d ı. Bu çok yönlü k i ş i l e r , yakın
d o s tla rın a , F ik r e t Müellifi'dan resim e lm a la rın ı ö n e r ir le r d i.
F ik r e t Muallfi, günün b irin d e , e s e r le r in in pazarlama merkezi o l n lome Kahvesindeki ş e f garsonla katrgalı oldufc ona hak r e t e t t i . Katta suratına şarap bardağını f ı r l a t t ı ! Bu yüzden , k en d isin in
i y i b i r p azarı n it e liğ in d e k i kahveden kovuldu.
F ik re t Muallfi s o n ra la rı bu seyy r s a t ı c ı l ı ğ ı n ı liazarinfi. sokağında sürdürdü. 0 günlerde, bu sokağın pek yakınındaki b ir musevi a s ı l l ı ç e rç e v ec i i l e , ermeni k ökenli b i r doktorl t a n ış t ı. Her ik is i Muallfi * dan zam; n zaman res im ler a ld ıla r , d e s t e k le d ile r .
Ufak tefek b ir adam ölen ç e rc e v ec i Jean Es te re , F ik r e t M u a llfi'yı çok s e vd i. Onanı k a l ı c ı eserlerin d en s e ç t ik le r in i dükkanının v itr in in d e te ş h ir e t t i . Bu suretle Mu a llfi* ya epeyce müşteri s a ğ la d ı. Yine bu s ıra la rd a i k i tab lo simsarı, ortak musevi , Muallfi*ya çen gel
attı.Onun en güzel e s e r le r in i toplayan bu ortaklar, M uallfi'nm en parasız g ü n le rin i s e ç t i l e r . Muallfi8-yı kafese koyan bu musevi
o r ta k la r onu adeta boğaz tokluğuna, k ir a la d ıla r . Muallfi *nm her gün lokanta ve o t e l m a s ra fla rın ı k a r ş ı l ı y o r l a r ve e lin e e y n c a eski 1000 frank (bugünkü 10 fra n k ) v e r iy o r la r d ı. Bunlar 35,rue de la B o e tie 'd e g a le r i Marcel Bemheim'de M ualifi'nın gü zel e s e r le r in i s e r g i l e d i l e r . Bu s e r g i i ç i n çok n e f is , r e n k li b ir broşür b a t ı r d ı l a r . M u alifi'nın e s e r le r i büyük rağbet gö^ dü, tümü i l e s a t ı l d ı . Ama bu ta b lo tü c c a r la r ı ve g a l e r i , F ik r e t M uallfi'ya s a tış ta n h isse verm eyi v a a d e ttile r s e de , araların da y a z ı l ı b i r anlaşma bulunmadığından, gü ndeliğin e tek f r nk ek lem ed iierj Bu durum Mual— l a ' y ı b i r bunalıma sü rü kledi. Ressamımız b ir gün bu ortaklardan gözüne k e s t ir d iğ in i tokatlayarak i z i n i k a y b e tti. Ve ömrü boyunca kendisine bu oyunu oynayanlara beddua e t t i . Nevar k i , bu g a le r i, F ik r e t M u a llfi'y ı P a r i s 't e k i s:mat ç e v r e le rin e görkem li b i r su rette tanıtmakta b a ş a r ılı oldu. Muallfi o ta rih te n itib a r e n -F ra n sız kökenli olmamasına rağmen- Fransa'da b i r Paris Hessamı olarak ad ın ı duyurdu.
Ondîuı sonra her v e s i l e i l e , heryerde yap t i k i m resin l e r yüksde f i a t l a r l a aran ır oldu.
F ik r e t M u alifi'nın sonraki y ılla r d a k i b ir s e r g is in i de ünlü dekoratör Madame Frence Bertin d ü zen ledi. 17 Ocak 1959’ deki da 19, m e Guenegaud' dayapılan bu s e r g i Muallfi.*yı iyid en iy iy e su yüzüne ç ı k a r t t ı .
Bundan sc r e k ile r k o lle k s iy o n c u lr.m to p la d ık la r ı Bin ıa«r± i l e i l g i l i d i r l e r . Bunun en b a ş a r ılıs ı 1964 K sım 'm da 9 rue C regoire de Tou ra'de , İta ly a n k ökenli Bruno Bas şano' nun d al e r iş inde düzenlenen s e rg i i d i . Muallfi, o zaman hayattaydı ve dağ b çındaki köşesinde k a lıyord u . Onun e s e r le r in i s e r g ile y e n le r , Muallfi»nm çokt?m öldüğünü s a n ıy o r la r d ı! K en d ilerin e M u allfi'nın b ir dağ başında yaşamakta olduğunu söyledim ve durumu Mual l f i * ya d b ir mektuplu b ild ird im * Buna Şu k a r ş ı l ı ğ ı v e rm iş ti t
"E serlerim den beş para kazanmış d eğilim . İsmimiz söy le n iy o r ya , bu da bana y e t e r i . . "
HIRÇIN RESSAM
H ırç ın , s a a ti saatine d e ğ il, sa n iy e s i saniyesine uymayan b ir sanatkârdı• Onun iç in , b ir zamanlar, ç e v re s in in dudak bükerek v e r d iğ i b ir tan ıtım v a r d ı: DELİ RESS/Ml
O ^erçekten^ber d e li miydi? Yoks bu kavramın çok ötesin d e, coşkulu ve ç e l i ş k i l i b ir zekânın sa h ib i miydi? Zaman zam n, cinne t i n tokmağını ç a ld ırta n bunalım larının d e r in liğ in e in ile b ilm iş miydi?
K iş is e l görüşüme göre. Fik re t Muallf i , a lm y a z ıs ı olarak küçük ya şt sakat kalmanın, İspanyol nezlesinden ölen annesinin, kendi yüzünden öldüğünü sam n m bunalımı, d iğ e r a i l e problem le r in in b ir ik im iy le b a ş la d ığ ı k a tı hayat kavgasından yenik çıkmış b ir s a n a tç ıy d ı. Bunda t a l i h s i z l i ğ i n i n yanında, mficere s e v e r liğ in in de büyük ro lü v a r d ır . Her açıdan, hayat lo k o m a tifin i te m e lli ra yla ra o turtam; ¿m ış t ı .
B ir yanardağa benzeyen içdünyası, zaman zaman la v püskürtür sonra sönerek sükûnete kavuşurdu. A rasıra k a ra k o lla rın , hapishanele r in , a k ıl hustahanelerinin m is a fir i oluşu, bu yanard ğın a le v saç t ı ğ ı dönemlere r a s t la r d ı. Sükûnete e r iş m e s i,h ıç k ın k lı a ğ la n t ıla r la , ya da fır ç a s ın ın t u a lle r e a k ta rd ığ ı r e n k le r le k a b il olurdu. En gü zel e s e r le r in i, iç in d e k i a le v le r in b o y a la r iy le k a r ı ş t ı ğ ı dönemlerde yap m ış t ır .
G ençliğinde, ülkem izin ünlü a k ıl ve ruh h a s t a lık la r ı p ro fe s ö r ü Ma har Osman i l e , Branş ının teminmiş o t o r i t e l e r i , M ^allfi’ nın
çok yönlü, korkunç fe v e r a n la r ı üzerinde durmuşlar, onun id a r e s i güç, lâ k in b ir sonat fir olduğunda b ir le ş m iş le r d ir . Bunalımlarında sa n a tın ın , sanatında d#- bunalım larının payını b e lir t e r e k , resin sanatında a rzu la d ığ ı b ir çalışma düzeyjhe g irm e s iy le , huzura kavuşa c a ğ ın ı savunmuşlardır^
T a ş k ın lığ ın a , k ı r ı c ı l ı ğ ı n a ve bol k ü fü rlerin e karşın
F ik re t M u allfi,yerine göre ş a ir , edip, hatta değme mizah ya za rla rın a taş çıkartan n ü k te le ri vejçelebi h a liy le , hem b ir s e l suyunun coş kunluğun , hem b ir g ö l suyunun durgunluğuna benzerdi • Aynı dakika
iç in d e , ç e l i ş k i l i d a v ra n ış la rı da olurdu. B ir dakika öncesi kahkahay l a gülerken, b ir dakika sonra -geçmişe a it b ir o la y ı h a tırla y a ra k - h ıç k ıra h ıç k ıra ağlad ığın a tan ık olmuşumdur.
HASRET aCISINI GÎDEREBÎIMEK
Yukarıda, sanatkârım ızın - r a h a t s ı z l ığ ı dolay i s i y l e - d e n g e s iz liğ in e değinmiştim. Buna k a rşın , zaman zaman, ç e l i ş k i l i tutumundan s ıy r ıla r a k s a y g ı l ı , k a lp le r i t a t l ı s ö z le r le kazanmasını b ile n ,k en d isin e u z a tıla n e l l e r i minnet duy, u la m i l e sıkan y ön le r i v a r d ı. Ö z e llik le v e fa d en ilen manevi değere, m i l l i duygulara, İstanbul g e le n e k le rin e te ğ l ı l ı ğ ı n ı y a ş lılığ ın d a b i l e sürdürdü.
Çeyrek a s r ı aşan b i r vatan h a s re ti iç e r is in d e y d i. Ama, h iç b ir zaman yurda dönmeyi düşünmedi ve y a p ıla n t e k l i f l e r i kabûl
etmedi! Ç nkü 1stan bu l' daki h a ya tın ın son i k i y ılın d a k i a c ı a n ıla rı,o n d a esk i o la y la r n tek ra rlan acağı ku kuşunu y a ra tm ış tı. İs ta n bul. * a dönerse p o l i s l e r kendisin ^¡yakalayıp dövecekler, tımarhaneye k ap atacaklard ı! Beyni bu veh im lerle doluydu. Bahariyedeki bakla
t a r la s ın ı , K u ş d ili ç a y ır ın ın , Beyoğlu s o k a k la rın ı, B a lık ç ı meyha n e le r in in h a s r e tin i ancak, birfcaç yakın dostu i l e mektuplaşarak
gidermeye ç lış ıy o r d u . Ona göre bu tutun —camdan öpüşme g i b i - z e v k s iz - di.Ama o Alp d a ğla rın ın eteğin d ek i ı s s ı z evinde böyle ş e y le r l e avunabiliyordu.
ZİRVEYE ÇIKIŞ
F ik r e t h u a llfi, y o k s u llu k la r ı, umutsuzlukları yenen b ir sa n a tk ârd ı. Yük ı^da da b e lir t t iğ im iz g ib i ç i l e l i y a şa n tısın ın tek daya n a ğ ı, f ır ç a s ı y d ı,
E l i i b i n i aşkın ressamın tutunabilmek iç in k ıy a sıy a y a r ış t ı ğ ı b ir sanat merkezi olan P a r i s 't e , M u allâ'nın kazandığı başarı , göğüs k a b a r tıc ı manevi b ir z a fe r s a y ılm a lıd ır . Nevar k i, F ik r e t Muallft, bu z a fe r in in s e v in c in i ta d a c a ğ ı, sanat semasında b ir y ı l d ı z olarak görülmenin mutluluğunu duyacağı günlerde, tayamızdan göçüp g i t t i .
Hayat kavgasında atlanması güç e n g e lle r i aşan F ik r e t Muallfi, ç e liş m e le r le dolu duygu ve düşüncüler iç e ris in d e yaşamını b iu i. d i. aeargiden, sevin çten n a s ip s iz , g ö z le r i y a ş l ı , yü reği y a s lı olarak tek t e s e l l i y i yaşama z e v k in i, fırç a s ın d a büLdu.
Ona göre ı-iSlTırap çeken sanatkârı rın f ı r ç a s ı k ıy m e t lid ir , Muall$ san a tın ı kendine özgü "bir ş e k ild e yorum lardı. Sanatkârın, hele P a r i s 't e resim yapanlarsa , yokstL lük d en ilen e z i k l i ğ i yaşaması,
u s ü ra p la ra katlanması g e r e k ir d i. F ik r e t MuallS, tü rlü ç i l e l e r çe kerek m esleğinin son basamağına bu uçurumları aşarak ç ı k t ı . Onun
z ir v e y e ç ık ışın d a £& d o s tlu k la rın , S tf- -a ra s ır a r a s tla n d ığ ı g i b i - m en faatlerin k a tk ıs ı hareket eden e leştirm en lerin ilt im a s ı ol#n4, müştür.
F ik r e t MuallS g i b i - m ille t le r a r a s ı d iy e b ile c e ğ im iz b ir alanda- sanat semasında parlayan kaç y ıld ız ım ız v a rd ır? R a h atlık l a s ö y le y e b ilir iz k i , M uallS'nm P a ris g ib i b i r sanat şehrindeki ünü, Türkiye'dekinden daha y a y g ın d ık .
P a r i s 't e geçen y ılla rım d a , yakından gördüğüm g ib i^ s o n r a k i Çeyrek asır^ifeçg gioin de izled iğim sanat e s e r le r i m üzakerelerinin ka-
t o l o g l a r ı i l e b roşü rlerin d e F ik re t MuallS (H o te l Duruot) da h a li, Chagall , Dufy, P icasso, M atisse, Signac, Ziem, Van Dongen, Pissaro g ib i resim ü s t a t la r ı i l e aynı piyasada boy g ö s te rd i.
Fikrejt Ivluallfi'n ın e s e r le r in e , P a r is 't e ünlü ressamlara a i t s a t ı ş l a r ı arasında hâla (Moniteur des Ventes) de s ık s ık rastlanmak - t a d ır .
MuallS, b in le rc e resim y ? p t ı. N e y a zık tır k i T ü r k iy e 'd e k ile r F ra n s a 'd a k ila rle kıyaslanamayacak kadar a z d ır. F i k ret MuallS 'n m
Fransa'da olduğu g ib i Türkiye'de de p iya sa sı v a r d ı. Ancak ressamımız, b o y a la rı ince işlem ekten ve iç iç e karıştırm aktan çok , kendine özgü, yaygın b ir üslubun y a r a t ı c ı s ı d ı r . Bu açıdan -ününden y a r a r lfn ıla r a k - t a k l i t l e r i n i yapanlar o lm a k ta d ır.E vlerin in duvarlarında F ik r e t Mual- l S ' y ı görmek is te y e n tüm resim m e ra k lıla rın ın , bu konuda d ik k a tli olm aları g e r e k ir.
KORKULU BİR YAŞAM
İstan b u l'd u i k i defa y a t ı r ı l d ı ğ ı a k ıl hastahane inde, l t 5 y ı l k a lm ış tı. Aynı h a sta lığın , sonra yenilenm esi üze r in e , i k i defa da P a r is 't e k i a k ıl haetahanesine y a t ı r ı l d ı *
Bu yüzden f ı r t ı n a l ı , patlam alı b i r yaşantı iç e r is in d e , yarınından e n d iş e li, yü reği kuşkuları dopdolu b ir k i ş i l i ğ i v a r d ı. P o lis ve casus korkusu, onu , ürkek b ir ins.an y p m ıştı. Kavgacı l ı ğ ı , d o s t la r ın ı b i l e kıran d a v ra n ış la r ı, bazen d e n g e s iz liğ e dö nüşürdü. Parkına varında, yalvararak özür d i l e r , d a vra n ışla rın ın h a s ta lığ ın a b a ğ ış la m a s ın ı i s t e r d i . D o s tla r ı, onun , bu durumunu id are e d e r le r , hoşgörü i l e k r ş ı l a r l a r d ı .
Baş düşmanları p o l i s l e r d i ! Ünüformalı b ir p o lis görünce ya üstüne a t ı l ı r , ya boş b ir ş iş e Parlatarak k a ça rd ı. Bunun nedeni o l ar? k , şuuruna iş le m iş o la y la r v a r d ı. İstanbul 'darınken p o lis le rd e n , P a r is ' te*£ken hem p o lis le rd e n , hem o t e l ve lokantfi, kahvehane gar sonlarından az dayak yememişti. Bu bfJcımdan, tüm p o lis le r e olan a n t ip a t is i, ölümüne kadar, şuuraltında kapanmayan b i r yara g ib i sürüp g i t t i .
İK İ AMAÇ t İÇKİ İÇMEK, RESİ M YAPMAK
M uallg, yaşamı boyunca i k i ş e y i sevdi ve g ö z le r i kapanın - oaya kadar bunl r ı sürdürdü* iç k i ve r e s im ...
Ne para, ne unvan, hi$>iı|şeyde gözü yoktu. Kendini methet me veya m ethettiim e h a s ta lığ ın a tutulmadan, şöh retten uzak olarak
i ç dünyasında yaşad ı. Tasarruf n ed ir b ilm ezd i! Sabahleyin e lin e ohbi** l i r a versen iz akşama tek l i r a s ı n ı bulamazdınız!
T a b lo la r ın ı yok pah .sına sa ta r, günlük r ız k ın ı ç ık a r tır s a y e t e r l i görürdü. G e n e llik le hergtin, m ırıldanarak resim yapardı.
Aç k a ld ığ ı günler çok olmuş, fa k a t tok g ib i f ı r ç a k u lla n m ıştır. P a r is 'in Alım ın'lar tarafından i ş g f i l i y ılla r ın d a k a ğ ıt bulamayınca,
gecenin k adınlığından yararlanarak duvarlardaki a f i ş l e r i g i z l i c e y ı r t a r , temis kalmış bölümlerine y a p tığ ı gu aşları , y e d iğ i yemek-^.
V
Y e rs iz k a ld ığ ı g e c e le r in i parklarda, m etrolarda, yatarak g e ç ir m iş t ir . Fakat h iç b ir zaman f ı r ç a y ı elinden bırakmamış, yü reğin deki sanat k ıv ılc ım ı sayesinde , varolmak ve direnme gücünü yitin m e- m iş t ir , Eğer M uallfi’ da bey le ş in e b i r sanat tutkusu olmasa^jjdl, 1947 y ılın d a S iro z h a s ta lığ ın a yak alan d ığı zaman 20 h a ft a lık b i l e ömrü k .lm a d ığ ın ı söyleyen d o k to rla rı ş a ş ır t ırak, daha, 20 y ı l yaşayamaz d ı !
ONUN İNSANLARI
Fik r e t Muallfl, Türk Van Gogh'u i d i , P a r is ’ t e k i ünlü sanat e l e ş t i r i c i l e r i , Toulouse le u t r e c ’ e b e n z e t ir le r , Nevar k i, Fik r e t Muallö, h iç b ir zamaı, h iç b ir ressamı t a k l i t etmedi • Kendine özgü ç ı ğ ı r ı n ı , k en d isi y a r a t t ı , I l ı k r e n k le r i bulmaktaki usta parmak l a r ı bunda büyü r o l oynadı. Ç iz g i i l e boyayı ayıran g ö z a lıc ı renk l e r l e şakacı, güldürücü, düşündürücü t i p l e r y a r a t t ı. Konu olarak hep in s a n la r ı, daha çok P a r is ’ t e k i l e r i s e ç t i. Kumarhaneler, gazin o- l a r , meyhaneler, sok a k ta k iler , kısaca P a r is ’ in b ira z da aşağı
tabakası olanca r e n k le r im le , y a p ıtla r ın a y a n s ıd ı. Bunlar arasında yukarıda da b e lir t t iğ im iz g i b i >b ir kadeh şarap k a r ş ılığ ın d a gar sonlara v e r d ik le r in e , bugün değer biçmek pek güç olu yor.
DEĞER BÎIİIEK
F i k re t Muallfi, daha çok P a r i s * l i l e r i n ressamı oldu. En o l gun ç a ğ ın ı, 29 y ı l ı n ı , F r n sa’ di g e ç ir d i. Bu bakımdaa , Türk t ip le r in e ve Türk esp risin e y ö n e lik e s e r le r i pek a z d ır.
B iz , F ilere t L u a llfi'y ı T ü rkiye'ye döndürüp , onu , kazana- m ıdık,/&ma o , gurbet ellerde^ f ı r ç s ı i l e , Türklüğünü doruğa ç ık a rd ı.
Sağlığında yurda g etirilem eyen Muallfi, ölümünden sonra dü şünüldü! Kem ikleri Türkiye’ ye g e t i r i l d i amıa enjgüzel e s e r le r i vejgerçek ünü orada k a ld ı. Sağlığın da d eğerin i b ilem ed ik lerim izin gu rb ette, e l e lin e muhtaç b ır a k t ık la r ım ız ı •ö lü m le riy le üne kavuştuktan sonra- h a tırla yab ilm ek , toplumumuz iç i n n^kadar a c ıd ır .
M itZİ'YE BAĞLILIK
F ik r e t L u a llâ , esk i geleneğe b a ğ lı b i r te r b iy e a lm ış t ı. Ama bol i ç k i s i , g e n ç liğ in d e k i bohem h ayatı ruh ve akü. h a s t a lığ ı yüzünden ç e k t iğ i ç i l e l r ona maziden y a ln ız b a zı h a t ır a la r b ıra k mış, bu arada mektuplarına h i c r i ta r ih yazmaktaki it iy a d ın ı muhafaza e t t i r m i ş t i . Alp L a ğ lu r ı'n ın in z iv a köyünde b i l e , ramazanın ne zaman b a ş la y a c a ğ ın ı, d in i bayram ların hangi güne r a s ılıy a c a ğ ın ı hesaplar, eşe, dosta t e b r ik le r g ö n d e rird i. Din i l e a la c a s ı, k a lb î i d i .
FİKRET MUALLft'NlN SOYALI
F ik r e t Ruallfi S a y g ı'y ı F r a n s ız 'la r y a ln ız d*Muallf"9 olarak b i l i r . Muallft'y ı.o n u n soyadı sananlar da çoktur • Oysa, onun soyadı k im selerin pek kullenmadığıÇS a y g ıld ır . "Peder öyle a lm ış t ı. Ben de b e lk i s a y g ılı b ir adem olurum d iye benimsedim g i t t i ! " der, mektuplarında bu fSaygı? soyadını kullanmayı ihmal etm ezdi. T a b lo la rın ın çoğunda da onun ^SaygıJJsı v a r d ır .
FİKRET MLJAlıLlt'NIN RESİM HOCALAKI
Muallâ, resme oları s e v g is in i ve h o c a la rın ı b na şöyle a n latm ıştı# :''G alata sa ra y L isesin d e okurken i l k resim hocamız Arelanyan’ d ı ( ) • Çok s ü r a t li ç a l ı ş ı r , herkesin az çok resim le a lâk ası olm asını t a le b e le r in e t e lk in ed r d i . Sevim li adamdı . B ir y ı l sonra^ resin h o ca la rın ın s ı n ı f l a r ı d e ğ i ş t i r i l d i . Bize meşhur Şevket Hoca (Şevket Dag) g e ld i ( ) . Şevket beyin i l k
d e rs in i h iç unutmam • Cebinde:, ç a k ıs ın ı ç ık a r t ıp b i r kurşun /
kalemin n a s ıl a ç ı ld ığ ın ı g ö s te rd i* T a leb elere her dostc bunu
te k ra r e t t i r i r d i , î l k resim h evesin i Arslm yan i l e Şevket Dağ’ dan a ld ığım sıra d a/ressam Sami beyin Kurbağalıdere*deki k a z la r la , ör deklerin b ir f i l o şek lin d ek i ta svirin d en çok duygulanmıştık, 0 za man içimde b irş e y le r in k ım ıld a d ığ ın ı h is s e ttim . İş t e o çocukluk y ı l l a r ı n ı n p ı r ı l p ı r ı l hayallerj^beni demek k i i l e r i d e bu y o la şevkedeçekmiş.
A s ıl ressam liğim i, B eri in*de Güzel Sanatlar Yüksek Mektebi D irektörü ^Prof• Von Arthur Kamph'a ( ) borçluyum."
( ) Vişen Arslanyan (1868-1937) îstano\ıllu ermeni ressam ( ) Şevket Hafi (1875-1944) ( ) Arthur Kamph (1864-1950)»
4 »± tl .s