• Sonuç bulunamadı

Okmeydanı'nın dikili taşları apartmanlar altında

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Okmeydanı'nın dikili taşları apartmanlar altında"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA CUMHURİYET 2

tt

-

5

ûyû&y

28 NİSAN 1994 PERŞEM BE

6

‘Adil düzen’in oy deposu, tarihsel mirasın üzerinde yükseliyor

Okmeydam’nın dikili taşlan apartm anlar altında

OKTAY EKİNCİ

Yerel seçimlerden sonra İstan­ bul’da “Refah’ın kalesi” olarak nam salan semtlerden Okmeydanı’nda- yız. Ve yine diğer benzer şekilde “nam salan” hemen tüm semtlerde olduğu gibi kaçak ve yasadışı yapı­ laşmanın neredeyse tam bir “özgür­ lük” içinde at koşturduğu çarpık ve çirkin bir beton dağının tam orta- sındayız.

Niyetimiz, bu kez ruhsatsız inşa- atlan incelemek değil. Ya da “adil düzenin” kendisine toplumsal taban bulabilmek için neden “adil olma­ yan bir kentleşmenin” egemen oldu­ ğu plansız bölgelerde filiz verdiğini araştırmak falan da değil.

Yakın yıllara dek bu bölgeyi inci gibi süsleyen, dahası bu “tarihi” semte adını bile veren, Osmanlı dö­ neminin İstanbul’daki en ilginç izle­ rinden ‘dikilitaşları’ anyoruz. Daha doğrusu, dünya askerlik ve “ok spo­ ru” tarihinde çok önemli bir yer tu­ tan, Osmanlı sultanlarının “maharet­ lerini” simgeleyen ayak ve menzil taşlarının “akıbetlerini” merak ediyoruz...

Fatih’in emaneti

Okmeydanı’nm tarihi, Fatih dö­ neminden, hatta İstanbul’un almı­ şından bile öncesinden başlıyor.

Fatih Sultan Mehmet. İstanbul'­ un kuşatılması sırasında, Otağ-ı Hümayunu’nu, yani padişahlık ça- dınnı, bu bölgedeki Atıcdık Tek- kesi’nin bulunduğu yerde kurmuş. Dahası, kuşatmayı da buradan yö­ netmiş.

Osmanlı ordusunun birlikleri önce burada toplanmışlar ve görev bölümü yapmışlar. Hatta, kimi kay­ naklara göre de Osmanlı donan­ masının Baltalimanı’ndan karaya çıkartılıp, kızaklar üstünde kaydırı­ larak Haliç’e indirildiği o ünlü “harekât” sırasında da yine en önem­ li kararlar burada alınmış...

Bölgenin “Okmeydanı” olarak tarihte yerini alması ise yine Fatih Sultan Mehmet’in, fetihten sonra bu alanı “okçulara hayrat olarak” vermesiyle, yani “vakfetmesiyle” başlıyor.

O yıllardan sonra yüzlerce yıl, hatta Cumhuriyet döneminde bile okçuluk sporuna hizmet eden böl­ gede, sporcular için inşa edilen tarihi

cami; namazgâh,yine ünlü okçuların

yattıkları mezarlık, ayak ve menzil taşları, sınır taşlan, kuyular, çeşme­ ler ve daha birçok “tarihe tanıklık eden” eserler, yaklaşık 500 yıllık bir geçmişin zengin kültür ve uygarlık mirasını oluşturuyorlar.

Elbette, artık arayıp da bulabi­ lirseniz ve bizim yaptığımız gibi gi­ dip de bölgeyi baştan başa işgal eden kaçak apartmanların arasında

Max Fruchtermann’a ait bu eski kartpostalda, II. M ahm ut’a ait nişan taşlarındn biri

Okmeydanı düzlüğünde görünüyor. Zaman: Yüzyıl başı. Gerilere doğru uzanan bomboş bir

düz alan, ön planda ortada yükselen bir dikilitaş ve önünde bir çocuk, (üstte)

Aynı nişantaşı, bugün yine Okmeydanı’nda, ancak düzlükte değil, apartmanlar arasında

ayakta durmaya çalışıyor. Yüzlerce yıllık tarihsel kalıntılar ve bir zamanlar görkemli törenlerle

dikilen ünlü nişan taşlan şimdi kaçak binaların temelleri altında çoktan yok olmuşlar.

Biraz duyarlı davrananlar ise taşlan yerlerinden söküp apartmanların arka bahçelerinde

korumaya almışlar (sağda)(Fotoğraflar: GARBİS ÖZATAY).

“inat edip” hiç değilse kalanlan gö­ rebilirseniz...

Nişan taşları

Bugünkü Okmeydanı’mn en işlek ana caddesinin adı “Fatih Sultan Mehmet M im beri Caddesi”. Rengi solmuş mavi teneke tabelanın üze­ rindeki bu yazıdan başka, vaktiyle buranın tarihsel bir bölge olduğunu çağnştırabilecek en ufak bir kalıntı, ya da iz yok.

Her iki yanında, tarihle olan bağı­ nı tamamen koparmış bir yoz kül­ türle inşa edilen, kimliksiz ve çarpık “kalfa işi” yeni binaların uzandığı bu caddede, vitrin camlarına Re- fah'ın bayraklarını sıralayan esnaf- tan“ecdadın y adigâri” olan nişan taş­ larını soruyoruz.

Bu insanlar, Okmeydanı’nın da başlı başına bir kültür mirası oldu­ ğunun hemen hiç farkında değiller. O kadar ki her biri Osmanlı sultanla­ rının ayrı ayrı hünerlerini simgele­ yen, özenle yapılmış mermer ve süs­ lemek nişan taşlan, ya üzerinde Arapça “maşallah” yazan bir apart­

manın temeli altında çoktan yok ol­ muş ya da biraz daha duyarlı dav­ ranılıp, yerinden sökülerek bir baş­ ka apartmanın arka bahçesinde “ko­ rumaya” alınmış...

Koruma kararları

1960’h yıllarda başlayan gecekon­ dulaşma ve 1970-1980 dönemlerin­ de hızlanan “kaçak apartmanlaş- ma” sonucunda bugün tümüyle -ve yasadışı olarak- işgal edilmiş olan Okmeydanı’nın sınırlan, 500 yıl ön­ ce Fatih’in vakfettiği şekliyle, Be­ yoğlu Vakıflar Dairesi’ndeki “hay­ rat defterinde” şöyle belirleniyor: “Hududu aşarken Sinanpaşa ve

Büyük Piyalepaşa mahalleleri ve

Baruthane "ve Haşan Bey’in Çiftliği ile Kâğıthane hududu. Garben Şahku- Iu türbesi ve Sıraselviler ve Aynalı Kavak Kasrı Hümayunu ve işbu arazi dahilinde açılmış olan Aynalı Kavak Caddesi, Tumbaş dere. Cenuben Ku­ laksız kabristanları. Şimalen Keçeci Piri ve Arabacılar mahalleleri hudu­ du ve Kalaycı bahçesi, Rum mezarlığı ve Ayazma yanından Musevi mezar­

lığına uzanan Karaağaç hududu.” Şarkı (doğusu), garbı (batısı), cenubu (güneyi) ve şimali (kuzeyi) böyle tanımlanan ve yine vaktiyle hem Fatih tarafından hem de ikinci Beyazıd tarafından “mümkün olursa meydan üzerinden kuş dahi uçurtma- yalar” şeklindeki fermanlarla koru­ ma altına alınan Okmeydanı için Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Ku- rulu’nun ilk koruma kararı ise 29.6. 1957 tarihini taşıyor.

687 sayılı bu ünlü “Okmeydanı Kararı”nın ardından, hemen her birkaç yılda bir yine Anıtlar Yüksek Kurulu’nca “koruma ve yapı yasa­ ğı” kararlan alınmasına rağmen bunlar hep kâğıt üzerinde ve “dos­ yalarda” kalıyor. Kaçak yapılaşma ise zamanla “işhanları, ticari binalar ve camiler” şeklinde yaygınlaşarak yaklaşık 20 bin binadan oluşan koca bir kentsel yerleşmeye dönüşüyor. Tapu kayıtlarında 2070 ada, 278, 279 ve 280 nolu parsellere kayıtlı olarak “Vakıflar Genel Müdürlüğü’- nün mülkiyetinde” görünen bu ara­ zilerde, “noter sözleşmesi” ya da “muhtar senediyle” arsa ve bina sa­

F

atih’in okçulara

ve ok sporuna

vakfettiği arazilerde

bugün binlerce

kaçak

apartman ve

gecekondu var.

Bugünkü

Okmeydam’nm en

işlek ana caddesinin

adı “Fatih Sultan

Mehmet Mimberi

Caddesi”.

Rengi solmuş mavi

teneke tabelanın

üzerindeki bu

yazıdan başka,

vaktiyle buranın

tarihsel

bir bölge olduğunu

çağnştırabilecek en

ufak bir kalıntı,

ya da iz yok.

hibi olan on binlerce kişi yaşıyor. Dahası, sadece vatandaşlara ait bi­ nalar değil, bir polis karakolu, iiç okul ve hatta Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile belediyeye ait resmi hizmet yapılan da yine vakıf arazile­ ri üzerinde “tapusuz” ve “ruhsatsız” olarak inşa edilmiş dürümdalar.

Bulabildiklerimiz...

Okmeydanı tarihinde en önemli simgelerden olan nişan taşlarını so­ kak sokak dolaşıp bulmaya çalışır­ ken arkeolog dostumuz Nezih Baş- gelen bu taşlann öyküsünü şöyle özetliyor: “Taşlar, genellikle yarış­ mayı kazanan sultanların oklarının düştüğü yere dikilirdi. Her birinin üzerinde, o olayı ve sultanı öven kita­ beler de vardır.”

İlk nişan taşını, soluk soluğa tır­ mandığımız bir yokuşun hemen ke­ narında, beton bir yapının ön bah­ çesinde “çamaşır direği” işlevini yüklenmiş olarak buluyoruz, “üzüm salkımı” denen işlemeli baş­ lığı ve “yumurta motifli” kabartma çemberiyle yüzlerce yıl öncesini bu­

güne taşıyor. Nezih Başgelen, “Bu galiba hâlâ orijinal yerinde” diye se­ vinç çığlığı atıyor.

Bir başka nişan taşma, Kaptan- paşa Mahallesi’nde, adı yine okçu­ luk tarihinden gelen “Yaygeçidi Caddesi” yakınlarında. Cami So- kak’taki bir camcı dükkânınınönün- de rastlıyoruz.

Bir diğerini, yine aynı sokağın içer­ lerinde, “Pembe ApartmanCadlı bir binanın hemen duvarının kenarında görüyoruz.

Ve nihayet, Kulaksız Okspor Te- sisleri’nin hemen arkasındaki Ufuk Sokak’ta rastladığımız nişan taşı, tarihle kucaklaşmanın coşkusunu bize yaşatıyor. Nezih’in arşivinde gözü gibi sakladığı, Max Fruchter- mann’ın 1522 nolu kartpostalında fotoğrafı bulunan, II. Mahmut’a ait 3 taştan birisi bu. Ve yine hemen di­ binde yükselen kaçak apartmanla arasında sadece 20 cm kadar mesafe kalmış, tepesinde bir meşale motifi var; etrafında “sadaklar” (okluklar) sanlı, üzerinde ise 1247 tarihi oku­ nuyor; yani 1830’lann tanığı...

O gün, Okmeydanı’ndaki

gezimi-zi, yine Kulaksız Okspor’a ait tesis­ lerin bitişiğindeki tarihi namazgahı, eski camiden kalabilen minare ka­ lıntısını ve ünlü okçulann defnedil­ diği mezarlığı dolaşarak tamamla­ dık. Tümü de pislik, çöp ve leş ko­ kuları arasındaydı. “Okspor”, ok­ çuluğu çoktan unutmuş, mahal­ lenin gençlerini tümüyle futbola bağlayan sıradan bir spor kulübü haline gelmişti. Mahallenin “büyük­ leri” ise Osmanlı uygarlığını salt si­ yasi söylemlerinde durm adan anan, ama iş tarihsel mirası korumaya gel­ diğinde “inşaatçılığı yeğleyen” bir politikanın en “militan” neferleriy­ diler...

Bakalım, İstanbul'un “şehremini” olmak üzere iş başına gelen Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, kül­ tür zenginliğimiz içinde çok özel bir yeri olan ve “dünyada eşi benzeri bu­ lunmayan” bu tarih hâzinelerimizi sevgiyle kucaklayıp, gün ışığına çı­ kartabilecekler mi?

Biz, o gün, altı-yedi tanesini yağ­ ma yapılarının arasından saptadık ve haritalara da işledik. Gerisi, yeni “şehreminimize” kalıyor...

‘Yennde korunamayan’ tarih

NEZİH BAŞGELEN__________ Bu yazı için arşivimi karıştırdı­ ğımda, Okmeydanı ile ilgili olarak karşıma yukarıda yer alan en eski Max Fruchtermann’ın 1522 no’lu kartı çıktı. Fotoğraf Andriome- nous’un. Yer: Okmeydanı. Zaman: Yüzyıl başı. Gerilere doğru uzanan bomboş bir düz alan, ön planda or­ tada yükselen bir dikilitaş ve önün­ de bir çocuk. Fatih’ten itibaren İs­ tanbul’un tarihi topografyasının an­ lamlı bir köşesi olan bu alan, ya­ şanmış nice sportif olayı tarihe ge­ çirmek için olayın geçtiği yere dikil­ miş nice anıtla ayn bir önem ve de­ ğer kazanmış. Okmeydanı ile sim­ geleşmiş her biri birer sanat eseri olarak tasarlanmış bu dikilitaşlan bulabilmek bugün zorlu bir araştır­ mayı, hatta arkeolojik bir çalışmayı gerektiriyor.

Günümüz İstanbulu’nun yaşadı­ ğı çarpık kentleşme ve ‘mega vağ- ma’dan Okmeydanı da nasibini almış. Tüketim toplumu olmanın bir başka sonucu, meydanın sadece adı kalmış yadigar.

Tüketilen doğa, tüketilen tarih, tüketilen kültür, tüketilen değerler ile birlikte Okmeydanı’nm meydanı da dikilitaşlan da tüketilmiş. Kıyı ve meydan, doldurmaya yönelik vaz­ geçilmez tutkumuzun tipik bir kur­ banı olmuş. Meydanı süsleyen diki­ litaşlan bugün bulabilmek çok zor,

hatta imkansız gibi. 70’lerin sonlan- nda gittiğimizde, kimisi bir duvarın içinde, kimi bir evin çaüsından çıkmış, kimi parça parça, kimi eşik taşı, kimi kaldınm taşı olarak ‘Anı­ tlar Yüksek Kurulu’nun bir zaman­ lar verdiği karar uyannea “yerinde korunuyorlardı...” Ülkemizdeki ko­ nuna mantığının kağıt üzerindeki teorileri ve kararlan ile yaşam için­ deki pratikleri ve gerçekleri arası­ ndaki paradoksu, Okmeydanı örne­ ği en iyi şekilde ortaya koymak­ tadır. Yerinde olan ya da bulunan bir kültür değeri ne yazık ki yerinde

kmeydanı ile

simgeleşmiş her biri

birer sanat eseri

olarak tasarlanmış

bu dikilitaşları

bulabilmek bugün

zorlu bir araştırmayı,

hatta arkeolojik bir

çalışmayı

gerektiriyor.

korunamıyor. Bugün az da olsa bir şans var.

Bugün kalabilen ya da parçalan bulunabilen Okmeydanı dikilitaş- lannı toplayıp başka bir yerde koru­ yamaz mıyız? Orijinal yerlerine de her taşın neden dikildiğinin başka bir anı belgesi konabilir. Bu arada Okmeydanı eteklerindeki Mimar Sinan’ın ünlü Piyale Paşa Camii için ise hala yapacak çok şey var. Hiç ol­ mazsa onu ve çevresini koruyabil­ mek için, şu aşamada vakit geç de­ ğil. İlgili çevrelere ilgilenmeleri dileği

ile... Okmeydanı'ndaki en eski yapılardan Fatih'in namazgahı, çocuklar da olmasa belki hiç anımsanmayacak.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu nedenle yabanc› cisim aspirasyonu özel- likle çocuklarda ak›lda tutulmal›, klinik ve rad- yolojik olarak flüphelenildi¤inde bronkoskop yard›m› ile medikal tedavi

Ona bunu hocası Akşemsettin telkin ettiğinden Okmeydanı Fatih'in ilk eseri olmuştur İstanbul'da, sonra Eski Sa- rayı'nı, sonra da Fatih Camiini yaptırmış- tır..

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

Methods: It was aimed to determine the patients with a genetic predisposition to cancer, treatment success and drug side effects among the patients diagnosed with a

Bu çalışmada Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Has- tanesi Tıbbi Biyokimya Laboratuvarında HPLC yön- temi ile çalışılmış 1894 hemoglobin varyant analizi sonucu incelenmiş ve

Sonuç: Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan hemşirelerin kliniklerde yatan hastaların düşme riskine yönelik aldıkları önlemlerin; hastanın

Bu tarihten önce SSK Okmeydanı Hastanesi Onkoloji ve Nükleer Tıp Merkezi olarak bilinen merkezimiz, 2005 yılın- dan itibaren Sağlık Bakanlığı’nın bir Onkoloji Kliniği

Özbanazı, ve ark., Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Analizi Yapılan Üriner Sistem Taşlarının Yaş, Cinsiyet ve Mevsimlere Göre Dağılımları.. 161’inde oksalat,