• Sonuç bulunamadı

[Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya ait şiirler]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya ait şiirler]"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

/% /8 M T KESİNTİSİZ HİZMET 1 y f 8AAT ADRESE KİTAP TESLİMİ / / f SAAT ÜYELİK KABULÜ / ; ¿ X SAAT KİTAP SİPARİŞ OLANAĞI 4 V I SAAT TAKSİTLE KİTAP SATIŞI

Dilediğiniz kitabın adını, kredi kartınızın num arası ve son kullanm a tarihi ile birlikte bildirin, kitap evinizde olsun. A dınızı, soyadınızı ve telefon num aranızı da bildirm eyi unutmayın. Üye değilseniz, dilerseniz üye de

olun ya d a üyeliğinizi yemleyin.

HER İŞLEM BİR TEL EFO N L A :0 2 12 514 01 96

30 AĞUSTOS 1999 PAZARTES

“ t T

-BAYRAK

Ağustos ulusal utkularım ızın görüntüsü

Ben orduyum yerim ağustos

A tatürk yolum dur

G ü n d ü z gece giderim ağustos

Ben orduyum çiftçi say, işçi say beni

Alınterim ağustos

Dağlarımız ülke birliğinin atları

Eyerim ağustos

Ben orduyum bütü n bireyler bende

Subayım ağustos, erim ağustos

G ök kızlarım toprak oğullarım ulaşmada

İlerim ağustos

Ben orduyum bayrak say yurdu

Taşım aktadır taşıyacaktır ellerim ağustos

(2)

■h>

“K a r ş ı” lardan :

I f - X - 1 ' f g ^ f

YÜREK

Bir yürek bir ucu kan,

Bir ucu Ağrıdağ kayalarından.

Bulutlar geçip gider öylesin mavi,

Kuşlar gelip konar öylesin kocaman.

Ağaçsız, ışıksız, ekinsiz, yolsuz,

Bir ucu Şavşat, bir ucu Van.

Bir ucu Hozat’da, Muş’da, Keşan’da,

Bir ucu sencek susmuş inan.

Görmüş, yürümüş, inanmış, sevmiş,

Bir yürek, burada ev, orada han.

Bir yürek, yazı çöl çöl uzanır aha,

Bir yürek, kışı yerden göğe, yaman mı yaman.

Kadnı, gecekondusunda yalnızdır, sütsüzdür,

İkiz bebekleri geceleıce ağlıyan.

Erkek, pazar yerinde açtır, işsizdir,

Söner durur mutsuzluklar üzre can.

Bir ucu albayrak dalgalanır,

Bir ucu Yeşilada aman aman.

(3)

M I Z R A K

('»ün gelir uzanır ta uzaklara

Susamıştır nice özgürlüklere Akdenizli toplum Çöller ki

Deve yıldızların taşıdığı

Hurma ağaçlarında sallanır bellibelirsiz Görüyorsun değil mi

Yoğu vara eriştirir aydınlık

Eylem tek yemişidir doğanın gerçekler tadında Akdeniz ki bin telli saz

Sesini duyurmuştur kervanlar boyu tik yalvaçlardan son kölelere dek Haykınrcasına dinlediğin

Karanlıklar basamaklarıdır yarınların oba köy Gecelere basa basa yol alır uyanmak

Düşlerin parladı mı

Dirilir çırılçıplak gömülen binlerce yıl Desinler hadi suç mudur

Beş ağartıda yere baş koyduğumuz

Savaşı öğrenmeden uluslara ayrıcalık tanımadan Eşdeğerde olmak barışla

tşte utanç gemileri birer dev Sömürünün de sömürüsünden Batının da batısından gelmiştir

Topa tutmuştur çocuklarımızı kadınlarımızı ekinlerimizi bizim Paramparça etmiştir yüreğimizin Akdeniz sıcaklığını

Demir gövdelerinin ağırlığınca sevgisiz İşte utanç gemileri

Işıldayan füzelerle sıra sıra aç dişler Mavilik üzre vurulmuş kara kilit

Ellerimize ayaklarımıza soluklarımıza bizim Yörenin eskil bilgelerine karşı çirkin Uygarlık önünde pis

Gün gelir yeni boyutlarla dalgalanır Akdeniz AkdenizOde Libya

Libya’da yurttaş bir Kaddafi dalgalanır Gün gelir bir Kaddafi, mızrağı olur Akdeniz’in

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Subsequent vertebral angiography revealed that this delayed enhancement was related to contrast extravasation from a torn anterior meningeal branch of the right vertebral

Oysa Bakanlar Kurulu Turgut Özal'ın tarikatçı annesi­ nin Süleymaniye Camii avlusuna gömülmesi için karar ve­ riyor, kadın gömülüyor, Aziz Nesin, göm ülm esine izin

Otobüsün camında Yılmaz Güney, duvarlar boyu Yılmaz Gü­ ney, kahve ocağının yamacında Yılmaz Güney, manavın dük­ kânında Yılmaz Güney, gezgin

Muhterem Vahap Ko­ ca Memi, bnnu amcasının el yazi- sile görünce, kendi tarafından ya­ zıldığını zanneder, ve böyle zan­ netmesi için de sebep var:

doğru noktaya sallayan, gözlem gücü­ nü kullanan ama bir adım daha atmaya yanaşmayan bir yazar: Seniha'nın “kız kadar güzel” ağabeyine transfer ettiği gövdesine

İstanbul surlarının ehemmiyeti nazarı dikkate alınarak, bunların muhafazası kati surette lcabeden kı- sımlarile yıkılması icabeden kısımla­ rının tesfoiti

Onun için sa­ bahın en erken saatinde gidilir, kurna kapılır, yıkanılır, yemek yenilir, göbek taşında saatlerce dinlenilir ve akşam eza­ nına kadar, hava

Ruffini’den yüz yıl kadar sonra Niels Henrik Abel (1802-1829) be- şinci dereceden polinomların kök- lerinin cebirsel olarak her zaman bulunamayacağı üzerine bir ma-