• Sonuç bulunamadı

Deniz Müzesi yarın törenle açılıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Deniz Müzesi yarın törenle açılıyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

- n - w '

Deniz Müzesi

yarın

törenle açılıyor

Canlı bir denizcilik tarihi...

igaj Yazan: Cemaleddin Bildik |*

Barbaros Hayreddinin portresi karşısında — Karanfil koklayan Barba­

ros — Saltanat kayığı ve taht — Sivastopol bombardımanında r

Mah­

mudiyeye çekilen bayrak — Müzede en eski bayrak — Sultan Azizin

meşhur 13 çiftesi — Padişahlara mahsus şemsiye — Fransız sefirinin

taşıyamadığı şemsiye... — Siklamen renk...

yukarıda. Deniz Müzesi müdürü Halûk Selısuvaroğlıtndan izahat

alırken. Altta Sultan Azizin kötülü

13

çiftesi

Yarın, Donanma günü münasebetile yapılacak tören arasında, uzun za­ mandan beri hazırlanmakta olan «Deniz Müzesi» nln açılması da var­ dır.

Bizde «Deniz Müzesi» ilk defa 1314 de Bozcaadalı Haşan paşanın Bahriye Nazırlığı sırasında Süleyman Nutku bey tarafından kurulmuş ve Kasım- paşada açılmıştı. Haşan paşadan son­ ra Bahriye Nazırlığına getirilen Ce­ mal paşa, 1917 de, bu müzenin Ru­ melihisarı kalesi içine naklini ve zen­ ginleştirilmesini düşünerek halktan iane suretile 10 bin altın toplamış İse de buna muvaffak olamamıştır. Ban­ kaya yatırılan 10 bin altın da hükü­ met tarafından başka işlere sarfpdil- miştir

Şimdi Dolmabahçs camisi içinde açılan «Deniz Müzesi» deniz tarihimiz hakkında tam bir fikir verebilecek, ziyaretçilerini tatmin edecek durum­ dadır. Yarın bu müzeyi gezecek olan­ lar da göreceklerdir ki tarihi yazıla- riyle büyük bir kıymet olduğunu is­ pat eden Halûk Şehsüvaroğlu. «Deniz Müzesi» nl tam bir vukufla tertip ve tanzim etmiş, her hâtırayı devirleri­ ne göre yerli yerine koyarak ziyaret­ çilere canlı bir tarih hazırlamıştır. Müzeyi gezerken büyük bir «deniz tarihi» ni yorulmaksızın mütalâa et­ miş olacağınıza şüphe yoktur. Dede­ lerimizin ne şartlar altında deniz sa­ vaşlarına katıldıklarını ve o büyük zaferleri ne çetin çarpışmalarla ka­ zandıklarını da yine bu müzedeki toblolarda göreceksiniz...

Barbarosun resmi ve

karşısında

Müze müdürü Halûk Şehsüvaroğlu ile müzeyi gezerken Barbaros Hay- reddinlıı portresi karşısında duruyo­ ruz:

— Bu büyük Türk denizcisine ait eşyalar da bulnabildl mi?

Üzgün bir tavırla:

«— Maalesef... Müzenin en fakir tarafı da işte bu değil midir!» diyor ve anlatıyor:

«—. Eir Amerikalı gazeteci, eşi ile birlikte Barbarosa âşık olmuşlar... Geçenlerde buraya gelen bu Ameri­ kalı gazeteci ve eşi, Barbarosun kı­ lıcını, kostümlerini ve daha ne gibi eşyaları varsa görmek istediler- Fa­ kat ne bizde, ne de Topkapı sarayı müzesinde Barbarosun hiç bir eşyası yoktur. Ancak bir kaç kıymetli resmi ile, 19 uncu asırda Barbarosun bay­ rağından kopye edilen bir bayrak vardır. Bir İki tane de imzalı vesi­ ka...»

Bu büyük Türk denizcisinin genç­ liğine ve son devirlerine ait portreleri önünden ayrılıp az ileride diğer bir resmi önünde duruyoruz. Burada Bar­ bar osu. karanfil koklarken görüyo­ ruz. Devrinin ressamlarından Haydar reis «Nigârî» tarafından yapılmış bir resim...

Sonra Barbarosun bayrağı önüne gidiyoruz. 19 uncu asırda Barbarosun bayrağından kopye edilen bu bayrak Sivastopol bombardımanında Mah­ mudiyeye çekilen bayraktır. Balkan harbinde de Barbaros gemisine çekil­ miştir. Üstünde «İnna Fetahnaleke Fethan Mübina» yazılıdır. İşte zülfi- kârlı sancak denen bayrak budur. Üstünde iki kılıç şekil İle Ebubeklr, Osman, Ali, Ömer ve «Ya Muhammet» okunmaktadır.

Fakat müzede en eski bayrak, üçüncü Musatafanın bayrağıdır ve üçüncü Mustafa 1757 de tahta çıktı­ ğına göre 191 senelik bayraktır.

Saltanat kayığı

Alt katta bir taht görüyoruz. Bu saltanat kayığı tahtının köşkü, bağa ve sedefle İşlenmiş... Türk sanat ta­ rihi için pek güzel bir örnek olan bu tahtın, üçüncü Mehmede, yani baba­ sının ölümü üzerine 1595 de vali bu­ lunduğu Manlsadan gelerek tahta çıktığına göre, 343 yıl evveline alt ol­ duğu üzerindeki İşlerden ve levhalar­ dan anlaşılmaktadır. Fakat ne yazık W, İçindeki yazılı 18 gümüş levhadan 18 tanesi vaktiyle çalınmış ve bir ta­ nesi kalmıştır. Bu tahtın üstü de

ayn

bir âlem. Bir takım yuvarlak camlar görüyoruz ki aynı zamanda bir ta­ rihçi olan müze müdürü bu camlar hakkında :

«— Kayık denizde giderken, bu camlar pırıl pırıl yanar, «Padişah kayığı geliyor!» denirdi ve kayığm Padişah kayığı olduğu bu suretle daha uzakta iken anlaşılırdı.» diyor.

Yine salonda, Fatihin ve Barba­ rosun teknlerile Türk donanmasında hizmet almış gemilerin tiplerini de görüyoruz... Tiplerini diyorum, çünkü gemiler 18 inci asırdan sonra İsim ai- ' mağa başlamışlardır.

Siklamen renginde

şemsiye

Az ileride diğer bir salonda da köşklü ve gayet güzel bir kayık görü­ yoruz- Halûk Şehsüvaroğlu izahat ve­ riyor:

«— Bu, diyor, Sultan Azizin meşhur köşklü 13 çiftesinin modelidir. O za­ man Padişahlar Haliçte veya Boğaz­ da kayıkla gezerlerken ellerinde mut­ laka Sıklâmen renkte bir şemsiye ta­ şırlardı»

Yan taraftaki dolapta duran Sıklâ- men renkte bir şemsiyeyi işaret ede­ rek:

Harb gemilerinin isimleri

18 inci asırda İstanbula gelen Fransız sefirinin elinde Siklamen renkte bir şemsiye taşıdığı görülmüş,

keylAyet derhal Padişaha bildirilmiş. Bu renk şemsiyeyi ancak Padişahla­ rın taşıdığrhaber verilerek Fransız sefirine «Şemsiyenizi kullanamazsı­ nız» denmiş ve sefir şemsiyesini ta - şıyamamış...

Halûk Şehsüvaroğlunun anlattığına göre o zaman bu yüzden bir hadis® bile çıkmış.

Üst kata çıkarken iki merdiven ara­ sında büyük bir kartal görüyoruz- Bir insan boyundan çok yüksek olan bu kartal bir gemi başıdır. Merdiveni^ yan tarafındaki duvarlarda da eski harb gemilerinden çıkarılan isim levhaları asılı... Bunları birer birer okuyarak yukarıya çıkıyoruz: Fethi­ ye, Hüdavendigâr, Mesudiye, Peyki zafer, Necmlşevket, Peykinusrat, Se­ limiye, Mahmudiye, Fethiye ilh...

Bu İsimler araasmda İki Fethiye vardır. Bunlardan biri Sultan M a h ­ mut, diğeri de Sultan Hamit zama­ nındaki harb gemilerinin

adlarıdır-«Deniz müzesi» ni bir yazıda an­ latmağa ve bitirmeğe imkân olma­ dığından diğer kısımlarını ikinci ya­ zıya bırakıyorum.

«— İşte! diyor. Bu şemsiye!...» Oemaieddrn BİLDİK

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Düzenleyen Yahşi Baraz Öncü Türk Sanatından Bir Kesit, Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul Yüzyılın İkinci Yarısında Türk Resmi, Yıldız Sarayı, İstanbul Öncü

1960dan itibaren Anadolu'nun etkin kültürel ve plastik birikimine eğilerek bir süre Hitit görsel sanatının ve diğer Anadolu mitlerinin verilerinden, daha sonraları Selçuk

Orhan Ersek Sok.. 1932'de Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde resim öğrenimini tamamladı. 1933'de Batı akımlarını ilk defa Türkiye'ye getiren D Grubu kurucularına

Tesadüfe bak›n, ben San Diego’ da kendime bir evlat edindi¤im y›llarda ay- n› kentte oturan, isterse kendine alt›n kadrolu bir bisiklet bile ›smarlayabilecek kadar

The aims of this study (1) to identify alterations of chromosome 8 in primary colorectal carcinomas from Turkish patients and (2) to determine which alterations of chromosome 8

Ayrıca “nezzele/enzele (indirmek) kalıplarına dikkat çeker ve bu iki kalıbın aynı manaya geldiğine En’am suresinin 37. Ona göre, ayetin başında inzal

Geçmişten beri bütün ülkeler, toplumlarının refah seviyesini sürekli olarak artırma çabası içinde olmuşlardır. Bu çaba ile birlikte uygulanan politikalar,

Müteferrika'nm çok mükemmel olmasına özel bir ilgi gösterdiği bu büyiik kaynak 730 sahife, 15 resim ve 20 haritalıdır, Kâti£ Çelebi'yi bu,