POLİTİKA
VE ÖTESİ
Mehmed K E M A L
Altında
Gerçek
E
debiyat öğretmenlerinden Salim Rıza’yı sürekli Yah ya.Kemal'in yanında görenler, onu, «Yahya Kemal- ci» sanmışlardır. Oysa yakınları çok İyi bilirlerdi ki, Salım Rıza, koyu bir «Fikretçl» idi. Üstadı kırmamak İdin de yanında iken pek Fikret’in adını onmazdı. Birgün Salim Rıza'ya sordum:
«Sana Fikretcl derler doğru mu?»
«Doğru», dedi. «Ben Yahya Kemal'i gücendirmemek için yanında Fikret’ten söz etmezdim.»
Edebiyatta, sağları darıltmamak ¡Çin bozan ölülerin adı anılmaz.
Yusuf Ziyo Ortaç sorar, «Fikret olmasaydı neler ol mazdı biliyor musunuz?» Sonra sorusunu kendi yanıt- lor: «Bir tanesini söyliyeylm: Yahya Kemal olmazdı.»
Biz de, aruza yatkın o yalın Türkçesiyıe Yahya Ke mal, Fikret'e bağımlıdır dersek çok ileri mı gitmiş olu ruz? Fikret, «Bir bomba... Bir duman...» gibi kesik ke sik sözleri aruzun kalıplarına oturturken aıdından Yah ya Kemal'in geleceğini biliyor muydu?
Salim Rıza'nın Yahya Kemal üstüne çok anıları var dır. Ancak sırası düşerse bunları Inbikten süzer gibi damla damla aktarır. Herkes bilir ki Yahya Kemal, bir boğar değil, bir yemek düşkündür. Diyelim kİ, dostları ile oturmuş yaygın bir sofradadır. Ortaya üç lüfer gel
miştir, hemen en irisini tabağına alır ve ötekilere döner: «Hadi alın çocuklar yiyin!..»
En irisini üstad almış, gerideki beş kişiye iki lüfer kalmıştır, nesini alacaklar? Ş iş kebabı İçin de böyle dlr, enginar ¡cin de böyle... Bir gün İsmail Habip da yanamamış. «Sen gelenin yarısını tabağına doldurdun, bize ne kaldı ki?» demiş. Üstadda tıs yokl
Salim Rıza'ya «sofranın parasını kim verirdi?» diye sordum
«Ortaklaşa pay ederdik, öderdik» dedi.
Şiir sömürücüsü Yahya Kemol, sofra sömürücüsü de olmuyor m u? Gerçeği, yalanı Salim Rize'nin omuzun- dadır.
1944 ara seçimlerinde Yahya Kemol’I parti İstanbul' dan aday gösteriyor. Yalnız iki aday vardır, biri Yah y a ’Kemal, öteki Hakkı Tarık Us... İstanbul'un parti seç menleri ikisinden birini seçecektir. Yahya Kemal, ne de olsa biraz heyecanlıdır. Sonuçta birkaç oy fazlası İle Yahya Kemal kazanır. Cok sevinçlidir. Hemen bir beyit düzer ve sofrada dostlarına okur.
Talihin cilvesi bir hayli garip oldu bana Hakkı Tarık bile âlemde rakip oldu bana
«Yalnız çok korkaktı üstad» dedi. Salim Rıza. «Bu beyti söyledi ama, partidekilerin kulağına gideceğinden odü koptu. Çok yakını olan birine, bunu ben söylemiş olmayım sen söylemiş ol, dedi.» Şöyle düzeltiyor:
Talihin cilvesi bir hayli garip oldu sana Hakkı Tarık bile âlemde rakip oldu sana
Salim Rıza’ya sordum: «irticalen (doğaçtan) m! söy lerdi beyitleri?»
«Sanmam, önceden bir yerlerde karalar, sonra ma sada, sanki, içinden gelmişçesine, irticalen söyler gibi mırıldanırdı.»
«Yutar mıydınız?»
Kendini gülmekten allamodı: «Katlanırdık.»
Bir şairin noterlik alması üzerine, kendini ona çat maktan alamamış, gene içinden geliyormuş gibi bir be yit mırıldanmış:
idmanlı dalkavuklara döktürdü haytı ter Hepsinden üstün oldu bizim dalkavuk noter Üstad sofralarında dalkavukluktan yakınmamak ol maz, ancak bulunmayanlar çekiştirilir; noter o gün sof rada yoktur. Suçu da Mehmet Akifcl olması... Dalkavuk luk kötüdür.
FaIih Rıfkı Atay anlatır: «Ben yere kapanarak Ata türk’ün ayağını öpen tek adam hatırlarım- Yahya Ke mal! . Btırsa'da İlk rastlayışında öpmüştür. Acaba Ana dolu'ya gitmek üzere kendisine yollanan pcra İle, Eski şehir bozgunu üzerine paniğe uğrayarak, Bulgaristan'a gitmiş olduğunu unutturmak için miydi?»
Falih Rıfkı da, üstadı sevenler arasınoaydı. Sevgi, sırası düştüğünde gerçeklerin söylenmesini engellemi yor.
^ £
«
/
? .
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi