• Sonuç bulunamadı

TİMURLULAR'IN ŞİRAZ'DA BİLİM VE SANAT KORUYUCULUĞU*

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TİMURLULAR'IN ŞİRAZ'DA BİLİM VE SANAT KORUYUCULUĞU*"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çeviriler:

T~ MURLULAR'IN ~~RAZ'DA

BILIM VE SANAT KORUYUCULU~U*

Yazan. J. AUBIN Çev. Prof. Dr. YA~AR YÜCEL

XIX. yüzy~ldaki dü~ünü~e göre, Iran tarihinin genel görünümü, ilk bak~~ta, sadece üst yöneticilerin ya~ad~~~~ hayat ve olaylar~n günü gününe s~ ralanmas~~ olarak kabul edilmektedir. Sava~lardan güncel olaylar~n yaz~m~na de~in, hanedan ailesinin süreklili~ini anlatan belli bir ak~~~ bulunmaktad~ r. Yükselmenin temel unsurlar~~ olarak bilinen, XV. yüzy~l Rönesans~, XVI. yüzy~lda milli devlet kurma giri~imi gibi, büyük olaylar Avrupa tarihinden esinlenmi~~ örneklerdir. Do~u bilimcilerinin, uzun süren çal~~malar~, bu hanedan~n karma~~ k i~leyi~inin ayr~nt~lar~n~~ saptamay~~ amaçlam~~ t~r. Bu çal~~malar, kaynaklar~n k~s~tl~l~~~ na ra~men, Grousset'nin güçlü yorumu ile mükemmellik kazanm~~t~r: Göçebe'nin yerle~ik ya~ayana direni~i, birbirlerini benimseyip ba~da~malar~~ ile son buldu. Grousset "Fetihten elli y~l sonras~ nda bile, ço~u kez, sanki hiçbir olay olmam~~cas~na, her~eyin düzenli sürüp gitti~ini, Çinlile~mi~~ veya Iranl~la~m~~~ cengâverlerin, dalgalar halinde gelen, yeni cengaver sald~r~lar~na kar~~, uygarl~~~n ilk savunucular~~ olmu~lard~r" diye yazmaktad~ r 1. ~öyle ki; hatta, daha özenli çal~~malarla yap~lan önemli etkiye ra~men, sistemi bozabilecek bir gedik aç~lamam~~ t~ r.

Yeni gelen, küçük bir Mo~ol veya Türk az~nl~~~n, Iran uygarl~~~= etkisinde kalmalar~, su götürmez bir gerçek olmakla birlikte, bu olay~n hudutsuz devaml~l~k gösterece~i kabullenilemez. Ortaya konulan veriler, rastgele tercümelerle elde edilmi~~ kaynaklardan al~nmam~~~ olsayd~, mukayeseli tarih alan~nda yararlan~labilirdi. Mo~ol Imparatorlu~unu terketmeden, fatihlerin Çinlile~mesi kadar Iranhla~malar~~ ayn~~ ~artlarla olu~mu~tur 2.

Ahlaki aç~dan, uygarl~~~n ve cengâverli~in birbirine üstünlü~ü, bir yana b~rak~l~ rsa, soyut anlamda, fatihlerle fethedilenler aras~nda ili~kiler

* J. Aubin, Le Mene'cat timouride â Chiraz. Stvdia Islamica VIII (1957) S. 71-88. 1 Bozk~ r Imparatorlu~u, S. 27.

2 Bak. örne~in H. Franke, Mo~ol Imparatorlar~, Çince yaz~ p, okuyabiliyorlar m~yd~? Asia Major, 111/1 (1 953) s. 28-41.

(2)

966 J. AUBIN - YA~AR YÜCEL

sorunu yanl~~~ bir biçimde ortaya konulmu~~ olur. Istilâc~larm, benimsenip özümsenmesini do~rulayan ve fakat kan~ tlardan yoksun, gerçekleri hafife alan belgeler yok say~lmal~d~ r. Böylece, sanat tarihinden al~nm~~~ belgelerin de önemli addedilmesi önlenmi~~ olur. Tarihi ara~t~ rmalar~n di~er alanlar~nda yap~lm~~~ gözlemlere göre, sanat~n, ça~da~~ tarihle, ayn~~ zaman dilimini payla~mad~~~~ tespit edilmektedir. Bu durum, kendi ölçüsü içerisinde, oldu~u gibi kabul edilmelidir. E~er, kültür tarihi, böyle bir aç~kl~ k getiriyorsa, tek ba~~na, sadece buna güvenilmemelidir. T~pk~, Clovis'in vaftiz edilmesi, veyahut Charlemagne'~n Alcuin'le dost olmas~~ gibi gerçek olan, Büyük Istilâlar~n sonuçlar~ n~, geçici, çabucak yitip yok olacaklar diye bahane uydurmaya hiç kimse cesaret edemeyecektir.

~üphesiz, kültür tarihi ayr~ nt~lar~~ ile çok k~sa zamanda yazabilenler için, Türk-Mo~ol istilâs~mn sonuçlar~, gereksiz addedilip bir kenara at~lamayacakt~r. XIV. yüzy~l~n tamam~, Fars edebiyat~n~n en zengin ça~lar~ndan birisini, XV. yüzy~l da minyatür sanat~n~n en yüksek dönemini, temsil eder. Nas~l ki, Timurlenk XIV. yüzy~l~n sonlar~m bir harabeye çevirmi~se de, "Timur Rönesans~" diye adland~r~lmas~~ ile, XV. yüzy~lla da özde~le~mi~tir. Fakat, i~in asl~ na bak~l~rsa, neyin rönesans~~ ve Timur bunu hangi alanda yapt~?

Timurlenk devrinde, edebiyat alan~nda, ~iraz veya Tebriz ve Ba~dad çevresine ait olan~n d~~~ nda, hiçbir ~ey mevcut de~ildir. Hatta, fatih'in tarihçisi Nizameddin ~ami bile, Ba~dad'da ya~ayan Iranl~~ bir bilim adam~~ idi 3.

Geçen yüzy~l~n büyük at~l~mlar~na nazaran, ~ahruh döneminde, s~radan bir çok ozan~n ~iir tarz~nda yap~tlar~ndan ba~ka hiçbir yenili~e rastlanamamaktad~r 4. Timur ça~~~ sanat~~ minyatür, özellikle üzerinde tart~~ma yap~labilecek dönem, Iran sanat~n~n, çok belli bir dönemini temsil eder. Akan zaman içerisinde bu ça~~n s~n~rlar~, ayn~~ konuda yap~labilenlere nazaran, daha kesin olarak belirlenmi~tir. Sanatç~lar~ n ki~iliklerinin ve e~ilimlerinin, iyice tan~namad~~~~ durumda, ekolleri, saltanat s~mflar~na göre, tasnif etmek çok daha uygun olur. Buna göre, ~ahruh ve o~ullar~n~n saltanat dönemini kapsayan süre, "Ilk Timur Ça~~" dönemi olarak kabul edilebilir. Çok k~sa süre önce ba~lat~lm~~~ bulunan, yaz~m biçimlerinin geli~imi ve bölgesel sanat merkezleri üzerine yap~lan ara~t~rmalar, bu ça~~n

3 F. Tauer, Timurleng'in Fetihler Tarihi... yazar~~ Nizameddin ~ami. II, Prag 1956.

Bilhassa bak. Hac~~ Hüseyin Nahcevani, Tebriz Edebiyat Fakültesi Dergisi VII /3 (1334 y.) ve VIII/2 (1335 y.).

(3)

~IRAZ'DA BILIM VE SANAT

967 Celayiri (Ba~dad'daki Mo~ol hanedan~) ile belli çok az bir ölçüde Muzafferi (Arap as~ll~~ Iran hanedan~) geleneklerinin yak~n mirasç~s~~ olarak gösteri-lebilirler 5.

M. Stchoukine "Iran'~n de~i~ik yörelerinde ya~ayan ünlü sanatç~lar~n bir merkezde bir araya getirilmelerini gerçekle~tiren Timurlenk, XV. yüzy~l resim sanat~~ üzerinde kendisini hissettiren ve evvelce bütünlü~ünü yitirmi~, yap~ m kurallar~ n~n e~~ zamanl~l~k kazanma geli~imini ba~latt~~~n~" ileri sürmektedir 6. Böylece, Timur ça~~~ sanat~n~n geli~mesi üzerinde etkisini gösteren, çok dikkate de~er bu d~~~ etkenler, asl~nda, -sanatç~lar~n bu bir arada toplanma i~i sadece bir yer de~i~tirme olay~~ idi- ~irazl~~ ve Heratl~~ hükümdarlanna ~öhret kazand~rd~~~~ kabul edilen, bu sanatç~lar~~ himaye konusuna ters dü~mekteydi.

Hükümdann, bilim ve sanat~~ himaye fikrinin varl~~~, Mo~ol ça~~ndan farkl~~ olarak, gerçekte, Timur ça~~na ait bir özelliktir. Mo~ollar döneminde, sanat adamlar~n~n korunmas~, Iran kültürünün ya~at~lmas~n~~ amaçlayan, üzerinde önemle durulmas~~ gereken bir biçimde, Humeynilerin, kudretli vezirlerinden önce Cüveyni'ler, Re~idüddin ve daha sonralar~~ o~lu G~yaseddin Muhammed, görev olarak üstlenmi~lerdir. XV. yy.da bu koruma i~i direkt olarak sultanlarca yap~lm~~t~r. Saltanat sahiplerinin bilim

ve sanat koruyuculu~u kavram~n~n de~eri ne olabilirdi? Ulu~~ Bey zama-

n~nda, Matematik ve Astronomik ara~t~rmalar~n yeniden ilerlemesini ko-layla~t~rm~~t~r. XIV. yüzy~l~n ikinci yar~s~nda, saltanat sürenler, hiçbir ç~kar gözetmeksizin, verimsiz bir dönem olan Ilhanl~lar ça~~na nazaran, zengin mukayeseli tarihi, edebi bir eserin yarat~lmas~nda pay sahibidirler. Eserlerin hükümdarlara ithaf edilmesi az çok zorunlu olmakla birlikte, hepsinin, verilen bir emir üzerine yaz~ld~~~~ söylenemez. Bu konuda yap~lacak ara~-t~rman~n sa~layaca~~~ yararlar~~ söylemeye gerek bulunmamaktad~r.

Bilim ve sanat koruyuculu~u, verimli bir eser verme yar~~~~ yaratm~~~ olmakla beraber, yeteneklerin do~mas~n~~ sa~layamam~~t~r. ~öyle ki; sanatsal anlat~m alan~nda, bilim ve sanat koruyuculu~unun etkenli~i, bir uzman~n, bir esere oldu~undan daha fazla de~er biçmi~~ oldu~u gibi kabul edilebilir. Daha, çok k~sa bir süre önce, M. Godard: "Timur ça~~~ ilk döneminin, resim sanat~na en belirgin katk~s~, belki de fatih Mogol ( =

1. Stchoukine, Timur Ça~~~ Elyazmas~~ Resimleri, Paris 1954 (Beyrut Frans~z Arkeoloji Enstitüsü) (Tarih ve Arkeoloji Bibliografyas~~ LX). B.W. Robinson'dan sonra, ~iraz Ekolünü çok iyi tan~mlam~~t~r. Bak, ayr~ca, R. Ettinghaussen, Kunst der Orients. II (1955) "~ahruh'un Tarih eslübu".

(4)

968 J. AUBIN - YA~AR YÜCEL

Timurlenk) ailesinin bütün bireylerinin, sanat ve resim anlay~~~ n~~ yans~ t~ r gibi görünen, tabiata kar~~~ duyduklar~~ içten sevginin bir tezahürüdür." diye yazmaktad~r 7.

Örne~in, bir Baysungur veya bir Ibrahim Sultan'~ n, elyazmas~~ bir eserin tezhib görevini, yak~n~~ olan sanatç~lara verdi~i, tasar~mlar~ n kendisine sunulmas~ ndan sonra, düzeltmelerini yapt~~~~ rivayet edilmekte-dir.

Celayiri atölyelerinde, mükemmelle~tirilmi~~ bir sanat eserinin haz~ rlanmas~~ s~ ras~ nda, ~ahruh' un o~ullar~= önerilerine uyuldu~una ili~kin bir kan~t bulunmamaktad~r. Timur ça~~~ sanat~n~ n ~smarlama haz~ rlanm~~~ bir sanat eserinden üstün olmas~n~n nedeni, ku~kusuz, özellikle, görevi veren koruyucular~n, sanatç~lar~n yeteneklerini önemsememelerin-den ileri gelmektedir. Bilimsel yöntemleri yenilemek amac~yla; Iran sanat tarihçilerinin ba~latt~~~~ çabalar hemen ürünlerini vermeye ba~lam~~t~r. Ele~tiriler, çok uzun süre, üstün körü yap~lm~~t~ r. Iranl~~ minyatür sanat~~ heveslileri, Timur ça~~~ sanatç~lar~n~n olgun ki~ili~ine kavu~amam~~lard~ r. Onlar~~ kolayca inkâra kalk~~m~~lard~r. Acaba, bilim ve sanat koruyuculu~u-nun anlam~n~~ daha m~~ iyi kavram~~lard~r?

Ibrahim Sultan'~ n dü~ünceleri ve ki~ili~i hakk~nda ne biliyoruz? Hiçbir ~ey. Ya Baysungur hakk~nda? Yine fazla bir ~ey bilmiyoruz. ~ahruh hakk~nda? Çok önemsiz pek az ~ey biliyoruz. Dikkatle ara~t~ r~ld~~~ nda, sadece Baysungur hakk~ nda baz~~ ~a~~rt~c~~ bilgilere rastlanabilir. V. Barthold'un, herkes taraf~ndan çok iyi bilinen an~lar~nda, sadece Ulu~~ Bey'in pek az yararlan~labilecek, bir monografisi yaz~lm~~t~r 8. Barthold taraf~ndan, örnek bir ki~ili~e kavu~turulan, Ulu~~ Bey'in hayat~n~ n bütün ayr~nt~lar~~ ile tan~ t~lmas~~ yararl~~ olurdu. Ustal~ kl~~ birkaç övgü ile ~u veya bu hükümdar için haz~ rlanm~~~ herhangi bir çal~~may~~ kabul ettirmek kolay olsa bile, bu hükümdarlar~n bazen yanlar~na ald~klar~, hatta bazen sürgün ettikleri, çok kez ister istemez sarayda oturmalarma r~za gösterdikleri sanatç~larla ve ayd~ nlarla ili~kileri hakk~ nda ne ö~renebiliriz? Ne Baysungur'un hatt sanat~ na olan yetene~i, ne Ulu~~ Bey'in bilime olan tutkusu, hükümdarlar~n bilim ve sanat koruyuculu~unu kamç~layan ~öhret kazanma gibi h~rslar~n~~ unutturmamaktayd~. Ki~isel çabalarla desteklenen bu dikkat çekici olaylara

7 UNESCO, Dünya Sanat Koleksiyonu, Iran, Iran Minyatürleri, Imparatorluk Kütüphanesi, Unesco, 1956, s. 14.

8 Ulu~~ Beg i ego Vremja, W. Hinz çevirisi, Ulu~~ Bey und Seine Zeit. (Abh. f. d. Kunde des Morgenlandes, XXI / I (1935) Leipzig 1936.

(5)

~IRAZ'DA BILIM VE SANAT 969

ra~men, XV. yüzy~lda saray ya~ay~~~~ ile gerçek hayat aras~ndaki farkl~l~ k çok belirgin bir duruma gelmi~tir. O tarihlerde, e~er, "~slâma dönü~" gibi, yeniden ba~lan~lacak, bir gelenek aray~~~~ içine girilmi~~ ise, bunu h~zland~ran olay, Timur ça~~~ yönetiminin, yaratt~~~~ dü~~ k~nkl~~~d~r. Hükümdarlann ki~iliklerini yans~tan düzene kar~~n, çok kez sak~mlarak anlat~lm~~, duygu ve dü~üncenin ürünü olan bir kültür varl~~~n~n, birkaç hükümdar~n yak~n ilgisi ile sa~land~~~mn san~lmas~~ çok garip olacakt~. Bu sanatç~lar~n, sadece, çok az say~da bir bölümünün, Timur ça~~~ bilim ve sanat koruyuculu~unun destek ve zoruyla ortaya ç~kt~~~~ kesin olarak do~rulanabilir. Ancak, onlar~n bu desteklerinin çok defa, birtak~m ~artlar~~ vard~r. Evvelce, tamamen anla~~l~r bir hale getirilmi~~ olmas~na ra~men, ~iraz'dan al~nm~~~ baz~~ örnekler, Timur ça~~~ bilim ve sanat koruyuculu~unu çok aç~k bir biçimde ayd~nlatacakt~r 9. Timurlenk'in torunu ve Ömer ~eyh'in o~lu Mirza ~skender -o zaman henüz yirmi iki ya~~nda iken- ~~ 4o9'dan ~~ 4 ~ 4.'e kadar Iran'da hükümdarl~k etti. Onun saltanat sürdü~ü topraklar, Timurlenk'in ölümünden dokuz sene sonra, ~ahruh sülalesinden Ibrahim Sultan'~n zorla ele geçirdi~i, Timur-lulara ait son yerlerdir.

Ibrahim Sultan'~n, bay~nd~rl~k faaliyetleri hakk~nda az bilgi edinil-mi~tir. Isfahan'da, Du-dank ve Nak~-i Cihan mahallelerini ~ehirden ay~rarak büyük bir çal~~maya giri~ti. ~çerisi su ile dolu hendeklerle çevrili, iki s~ra tabyan~n iç k~sm~nda, bir saray (kö~k), hamamlar, pazar yerleri ve bir medrese ayr~ca bir hastahane in~a ettirdi

Bu koruma önlemi, ~ehirde ç~kabilecek bir ayaklanmaya kar~~~ oldu~u kadar d~~ar~dan gelebilecek sald~r~lara kar~~~ savunma amac~yla al~nm~~t~. ~skender bu plan~~ Yezd ~ehrinde bulmu~tu. ~ehrin d~~~nda kurulmu~~ bulunan Yezd kalesinin, in~a tarihi 799 / 1 396-97'dir. ~skender, Yezd hükümdar~~ oldu~u s~rada, savunma önlemlerini tamamlad~~ ve ~ehrin bir mahallesini kale ile birle~tirdi ve kalede bir sarayla, hamamlar in~a ettirdi 1 ~iraz'da 814/ ~ 4~~ ~ -~~ 2 y~l~nda Kale-i Celali 12 ad~nda bir kale in~a

ettirdi. ~skender'in ikâmet etti~i saray, Taht-~~ Karaca, ~ehrin kuzeyinde

9 ~ah Nimetullalu Veli-i Kirmatirnin Biyografisinin giri~~ bölümünde bu soruna, daha önce de~inmi~tim. Tahran-Paris 1956 (Iran Kütüphanesi c. 7). Giri~~ bölümünün son sayfalar~~ (benim bilgim d~~~nda) bask~~ s~ras~nda ç~kar~lm~~t~. Bu çal~~mamda, geni~leterek yeniden ele al~yorum.

~o Tarih-i Cafer?, ms. Leningrad (sayfa numaras~~ yerilmemi~tir) H.R. Roemer'in

mikrofilmi.

II Ahmed B. Ali Kâtib, Tarih-i Cedid-i Yezd. Yezd 1317, s. 99-1 oo. 12 Tarih-i Caferi.

(6)

970 J. AUBIN - YA.~AR YÜCEL

kurulmu~tu 13. Saray~n in~aat~nda ve tezyininde, iskender'in uygulad~~~~ yap~~ özelli~ini tan~mlamak mümkün de~ildir. 1524 y~l~nda bu yöreyi gezen Antonio Tenreiro: Göz kama~t~ran güzellikleri içerisinde saklayan, iki fersah uzunlu~undaki tabyalardan, yapma mermer motifleri ve renkli seramiklerle süslü mermer saraylardan binbir çe~it a~açlardan ve çiçeklerden, ö~le vakti bile gölge yapan iri selvilerin çevreleyip bezedi~i yollardan, ortas~nda, çok zengince dö~enmi~~ bir kö~kün yer ald~~~, büyük bir gölden söz etmektedir 14.

~skender döneminde, ~iraz, Türk-Ça~atay kültür merkezi olmu~tur.

Kendi, Ömer ~eyh'in ölümünden sonra, ~ahruh'un haremine girmi~, babas~~ Mulkat A~a'n~n 15 Mo~ol e~lerinden olan, Do~u Türkistan'dan Ça~atay H~d~r Hoca O~lan'~n 16 luz~ndan do~mu~tur. Babas~~ gibi, ~skender de, yukan Sirderya'da Fergana bölgesinin hükümdan idi. Çevresinde Orta Asya kökenli, çok say~da Emir bulunuyordu. Hanedan hükümdarl~~~n~~ ele geçirdi~i zaman, Mo~ol Ulusu Valisi (Il-ve Ulus-i Mo~ol) ünvam ile an~lmaya ba~land~~ 17. Iskender'in himayesi alt~nda ~iraz'da çal~~an tarih-çinin bulup aktard~k', Orta Asya hakk~ndaki çok de~erli bilgilerin, Iran'da onun emrinde görevli devlet ricalinden Mo~ol Emirleri sayesinde ele geçirilmi~~ olmas~~ kuvvetle muhtemeldir 16. Iskender'in, himayesinde olan yazarlar aras~ndaki ~air Mü- Haydar, Farsça ve özellikle Türkçe yaz~-yordu 19. ~skender, kendisi de, Türkçe ~iirler yaz~yordu 20. Ünlü ~air Abu ~shak Atima, Iskender'in yak~nlanndand~, birkaç dilde yaz~lm~~~ gazal'~n

yazand~r. Bu eser, önce Arapça yaz~l~~ beyitlere yer vermi~. Farsçadan daha 13 XIX. yüzy~l~n ba~lar~nda, Taht-~~ Karaca'n~n binalann~n etraf~nda, tar~m yap~lan bir y~k~k kal~nt~~ (Posta-y~~ haki) dan ba~ka geriye hiçbir ~ey kalmam~~t~. Muhammed ~ah Kaçar'~n hükümdarl~~~~ döneminde, bu yörede bir çal~~maya giri~erek Taht-~~ Kacariya'y~~ in~a ettirerek, kal~nt~lar~~ gün ~~~~~na ç~kard~~ (Ali Ekber ~irazI, Tadkira-y~~ Dilgu~a, British Museum. Or. 8202, yaprak 73 b).

14 Antonio Tenreiro, Günlükleri, A. Balao bask~s~~ Coimbre, 1923, (Scriptores rerum lusitanarium, Seri B. II) s. 17-18.

13 Mu'izz al-ansab, el yazmas~. B.N. Paris, Eski Iran Topraklar~, 67, yaprak ~~ oo b., 102 a. Yezdl, Zafernâme, Hint Kütüphanesi bask~s~~ I, s. 670.

16 Grousset, Bozk~r Imparatorlu~u, s. soo, 502-503, Aubin, Muntakhab al-Tavarikh-i Mu'ini özeti, (Iskender anonim tarihi), Tahran 1957, s. 130-131, 418.

17 Zafernâme Zeyli, el yazmas~, Me~hed, s. 216.

18 Muntakhab Tavarikh-i Mu'ini'den seçmeler önsöz, (Farsça) s. h-I, Mu'izz al-ansab'da Iskender'in Türk soyundan bir yaz~c~s~~ oldu~undan söz edilmez. Ömer ~eyh'in çevresindekiler hakk~nda yanl~~~ bilgiler verilmektedir.

19 Pavet de Courteille, Mirac-nâme Onsözü, Paris 1882, (ELOV yay~n~~ ~~~ / VI s. XXII-XXIX; Dawlat~ah, Browne bask~s~, s. 371, Neva'i Majalis al-Nafa'is, Fahri Harati tercümesi (XVI. yüzy~l) A. A. Hikmet bask~s~, Tahran 194s, s. 124.

(7)

~IRAZ'DA BILIM VE SANAT 971

evvel ikinci s~ray~~ Türkçe alm~~t~r; Cl. Hauart, bu eserde, Iskender'e yap~lan övgülere rastlam~~t~r 21.

Iskender'in, Iran ~iiri hakk~ nda anlay~~~~ ve zevki, örnekleri günümüze kadar ula~an, aralar~nda, Haf~z'~n ünlü en eski ~iirlerinin de bulundu~u ~iir antolojilerinde yer almaktad~r 22.

British Museum'da muhafaza edilen, çok güzel tezhiblenmi~, bu elyazmalar~ndan birisi, Rieu'nun tan~mlamas~na göre, bir "Cep

Kütüpha-nesi" dir ve gerçekten sözü edilmeye de~er 23. Bu eser, Nizami'nin Hamse'si,

Attar'~n Ilabi-nâme ve Mant~ k al-tayr gibi tamamlanm~~~ eserleri yan~nda, say~s~z seçme, gazel, kasidelerle birlikte, y~ld~z fal~, fik~h ve hatta at hastal~klar~na dair bilgilerle dolu, o dönemin, Iran ~airlerinin büyük bir bölümüne ait bir kitab~~ da ihtiva etmektedir. Bu eserde, Semerkand'da Ulu~~ Bey'in hocas~~ olmadan önce Iskender'in himayesinde bulunmu~~ olan, ünlü Astronom Giyaseddin Cem~id bin Mesud Kazrnin Gök bilimleri üzerine bir eseri de bulunmaktad~r 24. Muzafferiler döneminde, ~iraz Medresesi, Islam medreselelerinin en ünlüleri aras~nda yer al~r. Evvelce, Semerkand'a sürgüne gönderilen, Timurlenk'in ölümünden sonra, Iran'a geri dönen, büyük din bilimcilerinden Seyyid ~erif Curcani, bu medresede ö~retim yaptir~yordu. Kuran~~ Kerim hakk~ nda geni~~ bilgi sahibi, ünlü bilginlerden ~aml~~ ~emseddin Muhammed ibn al-Cezeri, Ankara sava~~ndan sonra Bursa'dan Mavernaünnehr'e geri dönmü~~ 14°5 tarihinde Herat ve Yezd üzerinden, Mekke'ye gitmek niyetiyle, yola ç~km~~t~. Birbirini izleyen Iran hükümdarlar~, onu ~iraz'da Kad~~ ül-Kudat 25 olarak sürekli görevlen-dirmeleri yüzünden, Mekke'ye, ancak 142o y~l~nda, varabilmi~tir. Men-suplar~~ ve görevleri nedeniyle, medreseler, bilim ve sanat koruyuculu~unun, sak~nmas~~ alt~nda de~illerdi. Ne var ki, saltanat sürenler, kendilerine, ~öhret

21 Clement Huart, Abu - Ishak Hallac'~n yedili gazeli. Journal Asiatique, XI /4 (

s. 629-637.

22 Gülbenkyan el yazmas~, bk. Stchoukine, I, s. 40-41. Istanbul el yazmalar~, bk. H.

Ritter, Der Islâm 26 /3. (1942) s• 239-242 ve liste s. 240 not!. Bk. yine Ritter, Der Islâm 26/2 (1940) s. 142 ve 156. Veliyüddin in 168o tarihli el yazmas~, tarihi Hicri 818'dir. ~skender hakk~nda ara~t~rmalar onun dü~ü~ünden sonra tamamlanacak ve Emir Çakmak Sami'nin önsözünü ihtiva edecektir.

1914/11)

23 Rieu, British Museum'da, Iran Elyazmalar~~ Katalo~u s. 868-871; Stchoukine, S. 41. 24 Cem~id Kâ~Vnin eseri, k~sa bir süre önce, P. Luckey E. S. Kennedy, A. P. Juskevic ve B. A. Rosenfeld taraf~ndan incelenmi~tir. Kennedy Bibliografyas~, Transaction of the American Philosophical Society, 1956, s. 123-177; T. N. Kary Niyazov, Ulu~~ Bey Astronomi Okulu, Moskova, Leningrad 1950, bölümleri ayr~~ ayr~~ s~mrland~r~lmam~~t~r.

(8)

972 J. AUBIN - YA~AR YÜCEL

sa~layan h~rsl~~ ve göze batan, müderrisleri korumuyorlard~. Mirza ~skender, medresede tart~~~lan konulara ilgi duyuyordu. ~ah Nimetullah Veli Kirmani, hükümdar~n iste~i do~rultusunda, sordu~u dini sorulara, cevap olarak bir risale yazd~. Birçok elyazmas~~ eser içerisinde bu mektubun tam metni yer almaktad~ r 26. Londra'daki Hind Kitapl~~~~ bölümünde, bir Iran Mecmu'as~nda, ~skender taraf~ndan, ~ah Nimetullah Veli'ye gönderilen sorulara cevap veren, Seyyid ~erif Curcani'ye ait, benzer bir risale yer almaktad~r 27.

~skender, önce "Akl"~n m~, yoksa "A~k"~ n m~, yarat~lm~~~ oldu~unu; topraktan yarat~lan insan~n "Ruh"u ile nas~l birle~ti~ini, topraktan ayr~ld~ ktan sonra ne oldu~unu; meleklerin varl~klar~n~~ ve nas~l bir anda bin y~ll~ k yol alabildiklerini; Cebrail'in niçin sadece, Peygamberleri ziyaret etti~ini, kim oldu~unu, ~eytan'~ n kim oldu~unu, yarat~lm~~~ her~ey üzerindeki etkisinin ne oldu~unu, Mirac'~n bedensel mi, ruhsal m~~ oldu~unu, Burak'~ n kim oldu~unu; ilahi yazg~n~n ~eklinin ne olaca~~n~, cennetin ve cehennemin ne olduklar~ n~~ ve niçin, ne eksik ne fazla, yedi ve sekiz kat olduklar~n~, ö~renmek istiyordu. ~skender, bu konular hakk~nda görü~~ ve dü~üncelerini yazan din bilimcilerinin, farkl~~ biçimde cevap vermeleri ve sorunlar~n çözümlenmesini güç hale getirmeleri olay~~ üzerinde ~srarla duruyor, sorular~na aç~k seçik, eksiksiz cevap verilmesini bekliyordu. Bu ~srarl~~ istek ve hükümdara itaatkâr ünlü bilginlerin ortak sorunlar~~ çözme e~ilimleri, alelacele kesin bir sonuca ula~maktan ziyade, manevi kültür alan~nda biraz daha derinli~ine ara~t~rma yapmak niyetlerini kan~tlamaktad~ r. Ne var ki, bu ortak ara~t~rmalar~n sonuçlar~~ ~skenderi memnun etmeyecektir: Seyid ~erif "Akl"~n, Nimetullah "A~k"~n önce varolu~u fikrini savunurken ~skender'in inan~~~n~~ ask~da b~rakarak, di~er yazarlar~n yapt~klar~~ tart~~malar kadar bile tutarl~l~k göstermiyorlard~. Belki

26 British Museum'claki Elyazmalar~. 16837, yaprak 332b-3356.

27 Hind bölümü Iran Elyazmalar~~ 1234, yaprak 275-285 (Eth-Catalogue, I no 1864, s. ~ o28).

Bu sorular~n, Isfahan'a, gönderilme tarihi Hicri 825 olarak yanl~~~ gösterilmi~tir. O tarihte, gönderen de gönderilen de ölmü~lerdi. Bu tarih 815'tir. Yaz~~ biçimine bakarak, kar~~~kl~ k kolayca anla~~ labilir. Di~er taraftan ~skender, Isfahan'~~ 814.'te ele geçirdi, ~erif Curcani 816'da öldü. ~ah Nimetullah risalelerinde, sorular mektubunu 4 Rebidl-evvelde ald~~~n~~ be-lirtmektedir. Bu tarih 14. Haziran 14.12'dir. SahâvVnin Dau al-Lâmi'sine göre, (Kahire bas-k~s~~ V. s. 329) mektup, onunla ilgisi olmayan, Tebriz Sultan~~ Karakoyunlu ~skender tarafindan sorulan sorulara cevap veriyordu. Rieu, bu konuda bilgi sahibi de~ildir (II, s. 669). Barthold, buna benzer bir hata yapm~~t~r (Ulu~~ Bey, Hinz tercümesi, s. 163). Cem~id K4~'nin ~skender Karakoyunlu hesab~na çal~~t~~~n~~ san~yordu.

(9)

~TRAZ'DA BILIM VE SANAT 973

de Seyid ~erif, muhatab~ n~ n yetenekleri kar~~s~ nda, kan~ tlar~ n~ n yetersizli~i-ni bile bile savundu~u görü~ün sorumlulu~unu yüklenmek zorunda kalm~~t~ r. Buna kar~~n, iskender'le, çok iyi ili~kiler içerisinde bulunan Nimetullah -Hükümdar bu bölgede in~a ettirdi~i bilim merkezinin (Hanagâh) giderlerini kar~~lamak amac~ yla, Taft kazas~mn gelirlerini ona b~ rakm~~-sorular~~ içeren mektubu ald~~~~ zaman "Onu öpüp, göz bebe~i gibi korudu~unu" yazar; hatta, mesela, "Dünya'da her~eyin ona ba~~~land~~~ n~; varolan her~eyin onun için yarat~ld~~~n~" "Halifenin ilticagahl" "ilahi lütfun sebebi hikmeti, kemalin hudutsuz kayna~~~ ve men~ei" diye tan~ mlayarak, soru sahibi hükümdar~n ilgisini daha çok artt~ ran, mistik duygu ve co~kusunu aç~ klar.

Minyatür ve hatt sanat~n~ n ve ~airlerin hâmisi, Cem~id Ka~i'nin ~ahs~ nda pozitif bilimlerin itici gücü, metafizik konusunda, zihnine tak~lan sorular~ n çözümü için zaman~ n~n en ünlülerini s~ nayan, bütün ilgisini, zihinsel faaliyetlere yönelten, bilim ve sanat koruyucusu, "Persia capta ferum victorem cepit" cümlesinde, göz al~c~~ tan~m~n~~ bulan, fatihlerin torunlar~mn ~ ran'a kar~~~ duyduklar~~ tutkunun örne~i olan, ~skender'e hayranl~ k duyulur mu?

Bu görünüme ra~men, akla birtak~m sorular gelmektedir. Ki~isel olarak, ~skender, Cami-i Sultani ad~ n~~ ta~~yan, yay~ nlanmadan kaybolmu~~ bir eserinin önsözünde, bu sorular~~ cevapland~ rm~~t~ r.

Sözü edilmeden geçilemeyecek olan bu önsöz, Zafernâme'nin yazar~~ ~erafeddin Ali Yezdrnin bir derlemesinde veyahut onun yak~nlar~ndan birisi tarafindan günümüze ula~t~ r~lm~~fir 28.

"Böylece, kullar~na buyuran Hâkim ve Yüce Allah~n kulu, Ömer ~eyh o~lu ~skender, niyaz eder ki -Allah, onlar~n her ikisini de ba~~~las~ n ve onlardan ho~nut olsun- ilahi kudreti (1a-yid) ve sonsuz iyilikleri (inayet) ile bu naçiz kulunu yarat~lm~~lar~n aras~ndan seçti. Onun vücudunun de~eri ve onun anlay~~~~ ölçüsünde, maddi ve manevi olarak, Halifeli~in, ~erefli hil'at~ n~~ biçti. Bedenen "Sultan, Allah~ n yeryüzündeki halifesidir" mührü ile onu, varl~~~n~n berat~~ ile süsledi ve bezedi. Ruhen, "Benim evliyalar~m~n s~ rlar~, benim kainat~m~n içindedir. Benden ba~ka hiçbir kimse onlar~~ bilemez." Tabiat~ n~n ~~~~~ n~ n lambas~nda. Onun d~~~ görünü~ü ile sultanl~~~ n ve halifeli~in ustal~klar~mn efendisi ve iç görünü~ü ile ilahi feyzin ve bilimin inceliklerinin sahibi k~ld~. Allaha hamdü sena olsun. (m~sra) Bir toz zerresini, nimetlerine lay~k gören yüce Allaha can~~ gönülden hamdedi-yorum.

(10)

974 J. AUBIN - YA~AR YÜCEL

"~üphesiz, bu naçiz (~skender) "Allaha ~ükrediniz ki, nimetlerinizi arturs~ n" ayetine uyarak, ilahi lutuf ve nimetlerine ~ükrederek kar~~l~ k verdi ve bu nimetler sayesinde, ülkesini kalk~ nd~ rmak için, öylesine çaba sarfedip, öylesine çal~~malar~n~~ artt~rd~~ ki, onlar~n izleri, zaman~n sayfalar~~ üzerinden yüzy~llar boyu silinmeyecek, sürüp gidecektir. Hukuk ve hakkaniyet kurallar~n~~ uygulayarak, halk~na kar~~~ adaletli ve iyilik severlik görevlerini yerine getirdi -zira "bir saatlik bir iyilik, yetmi~~ y~la bedeldir"-. Zaman~ n zenginli~ini, sürenin ve an~n özünü, bilim ve do~ru bilgileri elde etmek, ebedi güzelli~in doru~u ve sürekli mutlulu~un süsü olan faziletlere ve gerçek olgunlu~a ula~abilmek amac~yla, harcad~. Her an, gayret ve dikkatini, bu yüksek arzu ve onurlu amac~n (gerçek varl~~~n) elde edilmesine yöneltti.

"Saltanat~n sa~lad~~~~ üstünlüklerin yol göstericili~i, gökyüzündeki güne~~ gibi, her olay~n ve her i~in ba~~~ olan ve alâmetleri gözle apaç~k görülen ilâhi kudretin inayetiyle, O, çok k~sa bir sürede, ak~lc~~ ve ruhcu temel ve yard~mc~~ bilimlerin tümünü ö~rendi ve bilgi sahibi oldu. Bütün sanatkâr ve bilginlerin ba~lang~ç noktas~na ula~amayaca~~~ her~eyin (bu bilimlerin) sonucuna ula~t~~ ve bilimsel tart~~malarla do~ru olan~~ kan~ tlad~. "iktidar sahiplerine vahyolunur" deyimine uygun olarak, bu bilimlerin her birinden ak~l almaz sorular ve ~a~~lacak sonuçlar ç~kard~~ ve "Bu, Allah~n lutfudur ki, diledi~ine nasip eder" ayetinde buyuruldu~u gibi, türlü bilimsel incelikleri ke~fetti.

"Bu âlemleri, ancak sen var oldu~un için yaratt~m" diye buyuran Allah~n, yarad~l~~~n gaye ve sonuçlar~n~~ bilmenin, yüce Allah~n adlar~n~, s~fatlar~n~, yapt~klar~n~~ ve emsalsiz eserlerini tan~mak ve bilmek oldu~unu, ö~renmek isteyen insanlara anlatt~~ ve inand~rd~. Silf~ler, bu bilim dal~n~~ "~lahi birli~e ula~ma bilimi" (~lm-i Tevhid) diye tammlarlar ve ona ilham-inanç-imanla ula~maya çal~~~rlar. Her~eyi, saf bir ho~görü ile oldu~u gibi kabul etmekle yetinen ~ekilci ara~t~rmac~lara gelince, dü~üncenin alayc~~ k~vrakl~~~~ ve akl~n gücünü kullanma yoluyla, "ibadet etmek için" insani ihtisaslar~ndan vazgeçmeye raz~~ olmuyorlard~. Aralar~ndan bir bölümü, öteki dünyadaki mutlulu~a ula~mak için tanr~bilimcili~e (Kelam) yönelirken, di~er bir bölümü, ak~lc~l~~~~ (Hikmet-i ilahi) seçmi~tir. (~iir): Her biri, amac~na, ayr~~ bir yol izleyerek ula~t~.

~öyle ki, bu eserin yazar~, tam bir istek ve içten niyetle önce "~lm-i Tevhidi" ö~renmeye ba~lad~. Her biri, kendi ki~ili~ine ve zevkine uygun anlamda deliller gösteren ve de~erleri dile getiren evliyalar~n ve eski 12ilginlerin -Allah onlardan raz~~ olsun- eserleri ve sa~lad~klar~~ sonuçlar

(11)

SIRAZ'DA BILIM VE SANAT 975

hakk~ nda bilgi edindi. ~çinde ya~ad~~~~ yüzy~l~ n ulular~~ ile arkada~l~ k ederken sohbetlerinden ve ders verirken yazd~ klar~~ ve yaratt~klar~~ eserlerden -Allah onlar~~ çp~alts~ n ve say~lar~ n~~ artt~ rs~n- dü~üncelerinden yararland~. Asr~~ Saadetin özelliklerinden birisi olan "Ilm-i Hurüf 'un inceliklerini ö~renerek yararland~. ~lahi lutuf sayesinde- cinin ve insin eserinin e~~ oldu~unun ~ahidi olan "Vahdet" in s~rlar~~ ve güzelli~i hakk~ nda geni~~ bilgi edindi. Eski eserlerde benzerine rastlamad~~~~ ve ça~da~lar~ ndan i~itmedi~i "Allah~n birli~ini ve ululu~unu anlat" diye buyuran ayette, ilahi bilgilerin gerçek inceliklerini ke~fetti.

"Bütün bunlar~ n hepsinden sonra, alimlerin fenle ilgili anlatt~ klar~ na dikkat ederek, bilge ki~ilerin, ediplerin, sünnilerin, din hukukçular~ n~ n, filozof ve din bilimcilerin, matematikçilerin ve e~itimcilerin her birisinin kendi sahas~ na göre, tarihsel geli~imi hakk~ nda bilgi ile donand~. Varolu~ un gerçek temel ve amac~~ olan "~lm-i Tevhid" den sonra, üst ve alt seviyede insan tabakalar~ n~n, özellikle yüksek düzeydeki yöneticilerin, ihtiyaçlar~~ olan, yararl~~ olan her~eyin, gerçe~in kan~ tlar~n~~ bulabilmek, mutl• k olan~~ tan~mak için gerekli Astronomi (ilm-i Nücum)nin yararlar~ n~~ v. önemini ö~rendi. Bu de~erli sanat~~ mükemmelle~tirmek için, bilimin as~l temeli olan Kozmografya (ilm-i Hayat) ile me~gul oldu. Bunun ard~ ndan, astronomik çizelgeler yap~m~ na, gezegenlerin var olduklar~ n~, geli~melerini, de~i~melerini incelemeye kendini hasretti. Bütün bu ilimlerin (Astronomi) ürünü olan Astrolojinin (Ahkam) sonuçlar~n~~ elde etmeye çaba gösterdi.

Bu bilim dal~~ üzerine yaz~lm~~~ eski ve ça~da~~ eser ve belgelerin büyük bir bölümünü bir araya toplad~. Fakat bunlar~ n içinde, müellifiniz kendi yazd~ klar~ ndan ba~ka bir kapsaml~~ eser bulamad~. Bu nedenle, bütün bu önemli bilimleri bir arada bulunduran tam bir eser meydana getirdi. Diledi~i kadar~ na cevap vermemekle beraber, eserine "Cami-i Sultani" ad~ n~~ verdi. Bu eser, irticalen söylenmi~çesine haz~rlanm~~t~ r. Astronomik haritalar~ n en iyisi ve güvene lay~ k en do~ru eser Zic-i ilhanrnin yazar~~ (Tüsi)'nin övgü ile sözünü etti~i gibi, haz~ rlanmas~~ son derece güç olan bu eseri "~skender" her olay~, olgun ve uygun bir örnekle aç~klayarak, anla~~l~r hale getirmi~tir. Bu bölümler içerisinde Kozmografya ilk s~ ray~~ almaktad~r. Bu husus, eserin ba~lang~c~ nda belirtilmi~tir. Eser, yirmi bölümde özetlenerek, k~sa olarak yaz~lm~~t~ r."

Az çok öyle san~ld~~~~ gibi, eserin önsözü iskender'e ait olmasa bile, geleneksel bir al~~ kanl~kla, güven duyulan bir yaz~c~ya yazd~ r~lm~~t~r. Geriye sadece, eserin içeri~i ile yaz~m düzeni kalm~~t~ r. Cami-i Sultanr nin önsözünde göze çarpan bo~~ gururluluk ve yaz~c~mn dalkavukluklar~~ ve bo~~

(12)

976 J. AUBIN - YA~AR YÜCEL

övgüleri, Timur dönemi genç hükümdarlann ki~ili~ini tan~mlayan bir örnek olarak gösterilebilir. Olçüsüz ve a~~nl~kla ileri sürülen öneriler, k~sa sürede edinilmi~, deneyimsiz, bilgi birikiminden dolay~~ oldu~u söylenebilir. iskender'in kendine özgü bir biçimde haz~rlad~~~, Kozmografya üzerinde k~sa bir çal~~ma ile meydana getirilmi~~ yirmi bölümden 29 olu~an Cami-i Sultan!, Nasreddin TilsVnin Zic-i ~lhanVsinin yeni bir bask~s~~ denilebilir. Cem~id Kâ~Vnin, ~skender için yazm~~~ oldu~u, yirmi bölüm halinde özetlenmi~~ Kozmografya Cem~id KI~Vnin Zic-i HakanVnin bölümler ekleyerek, yeniden bast~rd~~~~ Zic-i ~lhani'dir 30. iskender'in, din bilim-cilerin çal~~malar~~ ve önerilerinden söz ederken gösterdi~i sayg~s~zl~k' fark edip, KI~Vnin ona, ele~tirmesi için sundu~u eserleri be~eni ile kar~~lamakta tereddüt edip etmedi~i akla gelebilir. Cami-i SultanVnin önsözüyle, Astronominin temel kurallar~n~~ sapt~rmaya çal~~m~~~ olan ~skender'in, en gerçek niyeti, Astrolojide faydac~l~k yolunu aramak de~il midir? Eserde, yeni bir s~ra düzenlemesi yaparak, ~skender'', din bilimine hizmet yolundan uzakla~t~racak olan, metafizik ak~lc~l~~~n, mistisizme tercih edilmesi, Astrolojiye ilk önceli~in tan~nmas~, o dönemde al~~~lagelmi~in d~~~nda yad~rganacak bir olay say~lmamal~d~r. ~öyle ki, ~ah Nimetullah ve Seyyid

~erire gönderdi~i sorular~n metni incelendi~inde, onun ba~ar~lar~n~n

gerçeldili~i hakk~ndaki yarg~~ de~i~ir.

Di~er yandan, ~skender, acaba söylendi~i gibi, halk~na kar~~~ ~eficatli davran~p, bar~~ç~~ çabalarda bulundu mu? Onun hükümdarl~k döneminde toplum hayat~n~~ anlatan, bir belgede yer alan, 14 ~~ 4'te, ~ahruh'un ona kar~~~ düzenledi~i bir sava~~n duyulmas~~ ile ~ehir halk~n~n hemen isyana kalk~~mas~~ gibi bir basit olay, durumu ayd~nlatmaktad~r 31•

iran kültürünün, onun getirdi~i saray~n hükümdan, ~skender, ayn~~ zamanda, hiçbir dönemde cengâverlere kar~~~ uygarl~~~~ savunmak için bir ordu te~kil edemeyecek, düzensiz sava~ç~lar~n yöneticisi idi. Sava~ta ac~mas~z bir komutand~. Kirman'~~ k~l~çtan geçirdi. Kad~nlar~, çocuklar~~ kaç~rd~, su kanallann~~ imha etti, a~açlar~~ kestirdi 32. Timur ça~~, bilim ve sanat koruyuculan hakk~nda M. Godard'~n ke~fettikini sand~~~~ bu a~~r~~ davran~~lar, sadece "Tabiat~n verdi~i, içten sevgi ile" çeli~memekte, ne denli

29 Rieu, Iran El Yazmalan Katalo~u, II, s. 869.

30 Barthold/Hinz. s. 163. Yanl~~~ olarak, hakk~nda eser yaz~lm~~~ olan bu Hakan'~n ~ahruh oldu~unu ve Kü~rnin, Semerkand'a gitmeden önce, Herat'ta ya~am~~~ oldu~unu yazar.

31 Tarih-i Cafer!, Garnizondaki direni~çiler kar~~s~nda, seyyidler ve uleman~n isyan~n sorumlulu~unu, halka (ayak tak~m~na) yüldediklerini yazmaktad~r.

32 Jean Aubin, XV. reizytIda Bamh Iki Svid. Wiesbaden 1956 (Akad. de Wiss. ve d. Lit in Mainz. Abh. d. Geistes und Sozialwiss. Kl. Jahrgang, 1956 no 7) S. 35-38.

(13)

~IRAZ'DA BILIM VE SANAT 977

hoyrat oldu~unu saptamaktad~ r. Iran kültürü, hükümdarlar~n zevklerine uygunluk ölçüsü içerisinde, tarihi ~artlarla kar~~~ kar~~ya idi ve dü~ünce ve ki~iliklere biçim kazand~ rabilmeye elveri~li de~ildi. Belki de, ~skender'in uygulad~~~~ koruyuculuk sayesinde, baz~~ sanatsal gelenekler, belli bir süre için canl~~ kalabilmi~tir. Di~erlerinin ço~unda oldu~u gibi, ~skender'in tutum ve davran~~~~ da, gerçeklerden uzakla~t~r~lm~~~ eksik bir kültürün do~mas~mn nedenidir. Yaln~z ne var ki, Firdevsi'nin ~ehnâme'si, Ni-zamrnin Hamse'si gibi ~iir alan~nda en çok be~enilenler, ne olursa olsun, üzerinde ara~t~rmaya de~er eserlerdir.

Timur ça~~~ hükümdarlar~n~n korudu~u bilim ve sanat adamlar~n~n, yönetimin koydu~u kurallarla, uygulamalar~~ aras~nda gittikçe artan biçimde ortaya ç~kan uyumsuzluklar~, hissettiklerini, özellikle belirtmek isterim. Ne var ki, çok defa hükümdarl~k i~levlerini, karars~z ve farkl~~ biçimde uygulanan ilahi emirle ba~da~t~rma çabalar~~ yanl~~~ yorumlara neden olmu~tu. Çünkü Mo~ollar döneminde, süreklilik göstermeyen bu geçici yönetime kar~~, geleneksel bir ilke olarak ~iilik, de~ersizli~in ve hiçli~in görünümünü gizlemeye çal~~mak için ortaya ç~kar~lm~~t~r. Yönetime körü körüne ba~l~l~klar~~ ve dini kat~~ inançlar nedeniyle, di~er olaylara her f~rsatta kar~~~ koyanlar yan~lt~c~~ olabilirler.

~skender dini inanç bak~m~ndan, a~~r~~ bir ba~l~l~k yanl~s~yd~. Ancak sofu say~labilecek kadar da tekelci de~ildi. Sadece gözleri oyulmakla ye-tinilen tarihçi ~~ bn Sihap Yezdi, 414'te sürgüne gönderildikten sonra, çile doldurmay~~ arzulad~~~m ve Isfahan'dan epeyce uzakta olan ~mamzâde Sahl-i Ali'nin yan~ na bir süre için yerle~ti~ini, yazmaktad~r 33. Sadece, bir gözü görebilmesine ra~men, zaman~n uygun oldu~u bir gün, ~iraz'da ayaklanma ç~karmaya gitti~i de gerçektir. Elde edilen bilgiler do~ru ise, münzevi ve dindarca bir hayat sürdürme dile~i, buna zorlanm~~~ oldu~u için de~ilse bile, en az~ndan, saf bir bahane olarak dü~ünülebilir. Böyle, mistik davran~~lar, ki~isel kötü olaylara ba~lanmamal~d~r. Buna benzer, 1396 y~l~nda, Isfahan kap~~ a~as~~ "Yüce Allah~n ça~r~s~n~" kabul eden, Emir Karkara, bir ~eyhin müridi olmak için emirlik görevlerini terk edebilmi~ti 34. Bu Tokel, daha sonralar~, Mirza iskender'in önde gelen emirlerinden birisi olmu~tur 35.

Halefi ve karde~i Pir Muhammed'in aksine, ~skender ~ii idi. Onun hakk~nda yaz~lm~~, British Museum'daki, bir ansiklopedide yer alan ~mam

3 3 Ibn ~ihab Yezdf, Cami-al Tevarih-i Hasan!, ms. B.N. Tehran s. 788. 34 Tauer, Nizameddin ~am? Zafernâmesi, II. s. 130.

35 Abdurrazzak Semerkendi, Matla' al-Sa'dayn, I. (Lahor bask~s~) 1946. s. 16o.

(14)

978 J. AUBIN - YA~AR YCCEL

R~za'ya atfedilen ~ii hukukuna ait bir eser, k~ymetli ve önemli bir kitapt~ r 36.

~ah Nimetullah Veli'nin, ~skender'i "Halifenin h~" ad~ yla anacak kadar ileri gitti~ini, ~ahruh'un da kendisini bu unvana lay~ k gördü~ünü, hat~ rlamal~y~z. öyle san~l~ yor ki, ta~~d~~~~ bu unvan~~ ~ahruh'a lay~k görmeyen ~skender'in taht~ ndan du~ü~ünden hemen sonra, kand~r~lm~~~ olan ~ii tarihçisi, ~ahruh'u 37 bu unvanla anmaya ba~lad~. ~skender, eserinde "Allah~ n gölgesi" mahlas~ n~~ kullan~ r. Efendisini "Ahir zaman mehdisi" ve "Dinin ve inananlar~ n yol göstericisi" 38 gibi unvanlarla anan ~skender'in tarihçisinin kulland~~~~ deyimler ~ah Nimetullah Veli'nin seçti~i unvanlarla k~yaslan~rsa, onun bu terimlere sadece de~indi~i, görülür. ~skender, halifeli~i birisi zamanla s~ n~ rl~, geçici, di~eri manevi iki yönüyle elinde bulundurmaktad~r. Cami-i Sultani'nin önsözü e~er, kaleme al~n~~~~ yaz~ mc~s~~ taraf~ ndan yap~lm~~sa, ~skender' in yak~nlar~~ aras~nda çok yayg~nla~an Hurufilikten 39 yana oldu~unu da gösterir. Muhtemeldir ki, ~ahruh'a kar~~~

olan ~skender, tahttan dü~ü~üne kadar, çevresindekiler, hiç kesintiye u~ramayan etkisini, teyit edecektir.

14.27 y~l~ nda ~ahruh'u öldürmek isteyen Hurufilerin giri~iminden sonra, hayatlar~ ndan endi~eye kap~lan, ileri gelenler aras~ nda, ~ahruh 4° taraf~ndan Herat'a getirilmeden önce, iskender'ce önemli mevkie yüksel-tilmi~~ olan Ma'ruf Ba~dadi ile evvelce ~skender tarafindan himaye görmü~, muhtemelen kendisi ile babas~~ ve karde~i de Hurufi olan Sa'in al-Din Ali Turka Isfahani 41 isimli sufi din bilimcisi de bulunmaktad~r. Hurufilerin isyan~ndan yararlanan Baysungur, Nizamrnin Hamse adl~~ eserini kendisi için kopya etmeyi reddetmi~~ olan Ma'ruf Ba~dadrden, ba~~n~~ vurdurarak, öç almak istedi. Bu çabas~~ bo~a ç~ kt~, ba~~n~~ istedi~i ki~i, Herat kalesinin bir kuyusunda bo~ularak öldürülmü~tü. Baysungur tarafindan Herat'tan kovulmak talihsizli~ine u~rayan Kas~m el-Enver N/Uverünnehr'de Ulu~~ Bey'in yan~na s~~~nm~~t~. Ulu~~ Bey taraf~ndan Kas~m el-Enver gibi ~ahruh

36 El yazmas~d~r. Yaprak 348-364. Cami-i Sultani'nin Onsözünde Allah, Muhammed, Ali yard~ma ça~r~lm~~lard~r.

37 Aubin, Seçmeler, (Yukar~da sozü edilen eser. s. 76 not 16) s. 115, 116, 362, 367. 38 Seçmeler S. 423. Iskender'in tahttan dü~ü~ünden sonra ~ahruh "Ça~~n Mehdisi" ad~n~~ al~r. S. 406, not. 5

39 Bak yukar~da.

Matla al-Sa'dayn I (1946 bask~s~ ) s. 315-316; E.G. Brown, Iran Tarih Kütüphanesi, 111. s. 366; Kad~~ Ahmet, Zakhoder tercümesi, Traktat o kalligrafach, Moskova-Leningrad 1947, s. 71-73.

4 1 Massignon Arma~an~, I. s. 145-146 Malek o~-~o'ara Bahar, Sabk-~enIsi, 111. s. 220-231, H. Corbin, Iran Kütüphanesi. C. 2, S. 53-54 C. 4, s. 27, 195.

(15)

~IRAZ'DA BILIM VE SANAT 979

döneminin en de~erli ~airlerinden addedilen Ni~abur katibi, Isfahan'da Sa'in aldin Turka'n~ n müridli~ine geçerek, mür~idinin etkisiyle, hükümdar-lar~~ övmekten ve saray hayat~ ndan vazgeçmi~tir 42.

Afdalad-Din ad~ nda, di~er bir Türk, 1446 da ~ahruh'a kar~~~ isyana kat~lm~~~ ve as~lm~~t~; yaln~z as~l~ rken, art~k kurtulma ümidinin kalmad~~~ n~~ anlad~~~~ zaman, gizli kinini aç~~a vurmu~tu. Evvelce, Sultan Ibrahim'in himayesini görmü~~ olan ~erafeddin Ali Yezdi, bu f~rsattan yararlanarak gerçek yüzünü aç~~a vurmak istemi~, zaman~~ iyi hesap edemedi~i için az kals~n hayat~ n~~ kaybedecekti: Isyanc~lar, ya~~~ ilerlemi~~ olan ~ahruh'un hareket edemeyecek kadar çok hasta oldu~unu tahmin ediyorlard~. Timurlenk'in ölümünden bir hayli zaman sonra ~erafeddin Ali Yezdrnin kaleme ald~~~~ Zafernâme'nin çok önemli bir eser oldu~u hakk~nda, Grousset, ciddi inanç sahibidir. Bu eserdeki konular, Nizameddin ~ami taraf~ndan yararlan~larak, daha da geli~tirilmi~tir. Suçlamalarla dolu bölümler için, akla daha yak~ n bir çal~~ma yap~lmas~n~~ teklif ettim 43.

~erafeddin Ali Yezdrnin, Timur yönetiminin en az hizmet edeni ve pek fazla paha biçilemeyecek birisi oldu~unu, Grousset de sonunda anlad~. Ulu~~ Bey ile Semerkand'da birlikte ya~ayan astronom Kad~zade Rumi, Sadreddin Turka'n~n talebesi ve onun küçük karde~i Sa'in al-Din Ali Turka'n~ n s~n~f arkada~~~ idi". Sa'in al-Din Ali Turka ve ~erafeddin Ali Yezdi, ~ah Nimetullah Veli'nin tavsiyesine uyarak, Seyyid Hüseyin Ahlatrnin 45 nezdinde, harflerin sembollerini incelemek üzere, Suriye'ye bir seyahat yapt~lar. Hüseyin Ahlati hakk~ nda hemen hemen hiçbir ~ey bilmemekle beraber, üzerinde çok etkili oldu~u talebelerinden ~eyh Bedreddin'in Türkiye'de, siyasal-toplumsal çok olaya kar~~t~~~n~~ biliyoruz 46.

Bu birkaç da~~n~ k bilgi, hiçbir ~ey kan~ tlamasa bile, yine de "Timur Ça~~~ Rönesans~"n~n dayana~~~ olan olaylar~ n vurgulanmas~~ ve bilim ve sanat koruyucusu ile korunanlar~ n, toplumsal düzende alm~~~ olduklar~~ yeri belirtmek de, yararl~~ olacakt~ r.

42 Browne, Iran Edebiyat~~ Tarihi, III, S. 489. 43 Massignon Arma~an~~ I, s. 145.

44 Belgeler (Yukar~da ad~~ geçen eser).

45 Belgeler, s. 70. Müfid Mustâvf Yezdi, (Cami-i muficli el yazmas~. B.N. Paris. Iran ekleri,

1824, yaprak 1°66- ~~ o7a Sullam al-Samavd'da, ~eyh Abu'l-Kas~m 6. ~eyh Abu Hamid Kazerûni, ~erafeddin Ali Yezdi'nin, Ziya al-Din Muhammedle "karde~i Sa'in al-Din Ali ile de~il" Tebriz'e, Ba~dad'a, M~s~ r'a bir seyahat yapt~~~n~~ belirtir.

46 Bak. F. Babinger, ~eyh Bedreddin, Der Islam IX (1921) s. 23-25; J. Kissling. ZDM G

oo/ ~~ (195o) s. 149-156. P. Wittek Ara~t~ rmalar~~ BSOS, 1952, s. 662, not 2. ~eyh Bedreddin'in ihtilalci giri~imlerini hafife al~yor. Hasri'nin Ravza-i Athâr'~na göre, el yazmas~~ 1303: H. Q, s.

(16)

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak daha önce ileri sürüldü¤ü gibi genetik yatk›nl›k nedeniyle ortaya ç›km›fl hafif seyirli bir kanser de¤il, midedeki bakteriyel bir enfeksiyonun yol açt›¤›

Ekibin lideri Christer Höög’e göre yeni mekanizma, difli yumurta hücrelerinde kromozom bozukluklar›n›n neden bu kadar yayg›n oldu¤unu aç›klamada yard›mc›

Nükleer yak›tlar›n› ateflleyebile- cek kadar büyük, ancak Günefl’e oran- la çok daha küçük kütleli y›ld›zlar olan k›rm›z› cüceler, yak›tlar›n› o kadar ya-

Mikroorganizma say lar n n belirlenmesinde ekimler 0,1’er ml yap l rsa, bulunan de erler seyreltim faktörü yan nda 10 ile çarp larak örne in gram veya mililitresindeki

Çocuklarınızı hayatları boyunca; daha sağlıklı, daha cesur, daha disiplinli, daha çabuk ve net düşünebilen, tepkilerini kontrol edebilen, sorumluluk alan, iş ve

• Bu politika, internet erişimi ve kişisel cihazlar da dahil olmak üzere bilgi iletişim cihazlarının kullanımı için geçerlidir; çocuklar, personel ya da diğer

Gerçek say›larda eflitli¤in özeliklerinden baz›lar›n› kullanarak, say› kümesinde verilen eflitlikle ilgili denkemlerin (aç›k önermelerin), çözüm

Ana kanal güzergah ı üzerindeki yamaçtan su geliyorsa ve suyun debisi ve ta şı dığı sediment miktarı az, kalitesi sulama suyuna zarar vermeyecek durumda ise bu suyu