• Sonuç bulunamadı

İşte muhteşem tören:23 Nisan yurtta yaşandı:meclisin 50'nci yılı kutlandı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İşte muhteşem tören:23 Nisan yurtta yaşandı:meclisin 50'nci yılı kutlandı"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Y I L M A Z

ÇETINER’ in

RÖPORTAJI

ADRES: Nuruosmaniye Caddesi

No: 65 İSTANBUL

TELGRAF: MİLLİYET, İstanbul

POSTA KUTUSU: 492, İstanbul

TELEFON: 22 44 10 (Santral)

YIL: 20, S A Y I:'8 0 5 1

p

Ü N İ V E R S İ T E

a lR I Ş İM T İH A N L A R IN A H A Z IR L A M A K U R S L A R I Her kurs 100 saattir.

8 « kurttan}« m b ir proMem t çemen k»ybet*edeo çörm enin y ottan m flfr— >

tinle. flo«t« a» «• kayıt ye # *r. B rofû r taUytnbL tUte

OCVRELE»: SO N isa n - 30 M a y ı« t M a yıs - 15 H a zira n 15 M a yıs — 30 H aziran 1 H aziran — 8 0 H aziran 7 H a zira n — 80 H aziran 14 H a zira n — 8 T e m m u z 20 H aziran — M) T e m m u z 28 H aziran — lO T e m m u z 2 T e m m u z — 10 T e m m u z 5 T e m m u z — «O T e m m u z ot: S o s öç kur» 69. 45. 85 M A H M U T G Ö K Ş E N

Gökşen Deısanesi

İSTE

MUHTEŞEM

TÖREM

23 Nisan yurt*da yaşandı

MECLİSİM 50' nd

YILI

kullandı

* r ~ - y r ? .- * -. ^ * : , <" —v - , -â> , * — . , 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dün bütün yurt- da ve Kıbrıs'da yapılan çeşitli törenlerle kut­ lanmıştır. Bu yılki kutlama törenleri 50. yıl dolay isiyle ayrı bir anlam ve önem taşımış­ tır. Resimde İs­ tanbul Mithat Paşa Stadında yapılan tören, den bir an gö. rü İtiyor. # •

50 yıl önceM tik TBMM’de milletvekili, memur ve gazeteci olarak bulunanlar dün önce Atat ■ K aU r’de, o gün kendilerine önderlik eden Ata’nm huzurunda biraraya geldiler. Resimde İnönü ve ilk Meclise katılanlar bir arada görülmektedirler...

DEMİRCİ'DE DEPREM: 150 EY

YIKILDI. 30 YARALI YAR

DURUM

BÜYÜK BAŞLARIN

BÜYÜK DERTLERİ (1)

G

E L İŞ M İŞ ülkelerin üçünde: Amerika, İngütere ve Fransa’da yaptığımız birer haftalık gezilerde « büyük başlarsın «büyük dertlerri ile karşılaştık. Uzaktan bakıldığında temi sorunlarım çözmüş görünen bu ülkeler, az gelişmişlerin hiç de imrenemeyecekleri bir takım top­ lumsal sorunların, bunalımların içinde yüzüyorlar, gele­ ceklerine kuşku ile bakıyorlardı.

B izim şikâyetçi olduğumuz asayişsizlik derdi Ameri­ ka’nın büyük şehirlerini kasıp kavuruyor. Her gece bir­ çok soygunlara ve ırza geçme olaylarına sahne olan baş­ kent Washington’un sokaklarında hava karardıktan sonra yalnız başımıza dolaşmamamız bizzat resmî görevlilerce salık verildi. Polisten umudunu kesen halk, güvenliğini sağlamak için kendi kendini koruma tedbirlerini alıyor: Judo ve karate öğreten okullar büyük rağbet görüyor. Washington ve New - York’ta adım başında bir bu okulla­ ra rastlanıyor. En büyük müşterileri ırzını korumak iste­ yen kadınlar ...

Amerikalıları asayişsizlikten daha çok kuşkulandıran sorun, esrar kullanma alışkanlığının hızla yayılması ve bütün tedbirlere rağmen önlenememesi. ■■ İstatistiklere göre üniversitelerde okuyan her 10 öğrenciden sekizi ma­ rijuana, haşhaş gibi uyuşturucu maddeleri kullanıyorlar, hattâ öğretim üyelerinin özellikle genç olanları da bu alışkanlığa tutulanlar arasında-■■ İp tila üniversite çağın­ dan önce başlıyor, çocuk denecek yaşta esrar kullananla­ rın sayısı çok. Bu yüzden ölenlerin sayısı hızla yükseli­ yor. Aileler perişan, hükümet âciz, herkes kuşkulu. ■■ Te­ levizyonlarda, gazetelerde, dergilere her Allahın günü bu konuda eğitici, uyarıcı yayın yapılıyor. Hükümet gerek sı­ nırlarda gerek ülkenin içinde her türlü tedbire başvuru­ yor. Özel klinikler açılıyor. Ama sonuç olumlu değil. (Bu konunun Türkiye’yi yakından ilgilendiren yönüne ilerde değineceğiz.)

önem li dertler listesinin başındaki maddelerden biri Vietnam- ■■ Amerika'nın Vietnam’daki varlığı belki de hiç­ bir yerde Amerika’daki kadar sert protestolara uğramı­ yor. Bu sorunu kökünden çözmek vaadiyle başkanlığa gelen Nixon’un şimdiye kadar hiçbir şey yapamamış ol­ ması sinirliliği arttırmış. H içbir Amerikalı artık Vietnam’­ da ölmek istemiyor. Bu yüzden güçlü bir anti militarist akım doğmuş. New - York'un büyük sinemalarında oyna­ nan bir filmde (M A S H ) Amerikan ordusu feci şekilde

kü-fc Devamı Sa. 11, Sü. 7 de

Günde 100-150

"Replik,,

tesbit ediliyor

Büyük Gediz depreminin meyda­ na geldiği 28 mart’tan bu yana, Kandilli Rasathanesi, küçüklü, büyüklü 4.000’İn üzerinde sarsıntı tesbit etmiştir. Rasathane yetkili­ leri, günde ortalama olarak 100 . 150 replik kaydedildiğini bildir­ mişlerdir. Yine yetkililere göre, büyük depremden sonraki sarsın, tıların en şiddetlisi geçtiğimiz pa­ zar günü 15,32 de olmuştur. Gediz depreminde, resmî makamlara gö­ re, 1086 kişi ölmüş, 884 kişi yara­ lanmıştır. 8442 ev yıkılmış, 13 bin 800 bina da hasar görmüştür.

H 400 ev hasar gördü. Paniğe kapılan halk

Demirci'den kaçmaya başladı.

TÜ RK HABERLER AJANSI

E

GE bölgesi dün saat 11 sıralarında yeniden şiddetli bir dep­ remle sallanmıştır. Merkez üssünün Demirci olduğu tesbit edilen deprem, burada 150 evin yıkılmasına, 400 kadar evle üç camiin hasar görmesine, 30 kişinin de yaralanmasına yolaçmıştır.

Gediz’de bu kez hafif olarak duyulan depremden Selendi’de de 300 ev hasar görmüştür. 23 N i­

san törenleri nedeniyle halkın dışarda olması ilk haberlere gö­ re can kaybını önlemiştir. Köy­ lerle bağlantı kurulmaya çalışıl­ maktadır.

t Devamı Sa. 11, Sü. 4 de

Bir şilep

Boğaz’da dört

yalıya bindirdi

Bandırası tesbit edilemeyen bir şilep, dün gece Kanlıca’da dört yalıya bindirerek hasar yapmıştır.

Polisin verdiği bilgiye göre, akıntının tesiri ile ters yola dü­ şen şilep, kıyıya sürüklenmiştir, önce yalılardan birine bordola- yan şilep, daha sonra kurtarma manevraları yaparken yanyana bulunan öteki üç yalıya da bin- dirmiştir. Yalıların rıhtımlarım da söken şilep, daha sonra olay yerinden uzaklaşmıştır.

Amerika, üsleri

devretmeye hazır

ANKARA, ÖZEL Türk Hükümeti Genel Kur- may’m isteğine uyarak toprakla­ rımız içinde bulunan Amerikan üslerinin Türkiye'ye devrini is­ tememiştir.

Genelkurmay, Amerikan üsle­ rinin büyük masraflar karşılığı yönetildiğini, bu üslerinin Tür- kiyeye devredilmesi halinde Ge­ nel Kurmay bütçesine dolayısıy­ la hükümet bütçesine büyük külfetler açacağım hükümete bildirmiştir. t Devamı Sa. 11, Sü. 4 de

İlk Meclisin

'8 mebusu,

törende

yer aidi

ANKARA, ÖZEL

M

Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı bü­ tün yurtta ve Kıbrıs’ta yapılan törenlerle kutlanmıştır. Bu arada Meclisin açılışının 50’- nci yıldönümü dolayısıyle özel bir tören yapılmış, birinci dönem milletvekillerinden hayatta ka­ lanlar, basın mensuplan ve me. murlar Anıt Kabir’de saygı duru­ şunda bulunmuşlardır.

Tören saat 10,30’da Anıt Kab­ rin aslanlı yolunun başında başla iniştir. Törene birinci Meclis üyelerinden Hüseyin Aksu, Ya. sin Kutlu, Ahmet Feyzi Erdem, Yasin Hasımoğlu, Fahrettin Al- tay ve İsmet İnönü gelmişlerdir. İnönü, korteji merdiven başında karşılamış ve eski arkadaşlarının arasına girerek şakalaşmıştır.

İlk meclisde görüşmeleri izle­ yen basın mensuplarından Feri­ dun Kandemir, Nizamettin Na. zif, Enver Behnan Şapolyo, Mü­ nir Müeyyed Berkman ve Ahmet

4 Devamı Sa. 11, Sü. 5 de

İK İB U Ç U K

Y A P R A Ğ I N / ^ “

H İK Â Y E S İ

H » M

...Ve çay

yaprakları

denize

Bilgi ve Kültür

yarışm ası yapıldı

Gazetemizin düzenlediği 1970 Türkiye Ilkokullararası Bil­ gi ve Kültür Yarışması dün 67 ilimizde aynı anda yapılmış­ tır. Saat tam 14'de b^şhyan yarışmaya bütün Türkiye’de 1000'in üstünde öğrenci katılmıştır. En fazla iştirâk Istanbul- dan olmuştur. Yarışmaya her okul, sınavla seçtiği okul birin­ cisini göndermiştir. Mühürlü torbalar içinde bulunan soru­ lar, öğretmenlerden kurulu sınav komisyonları ve öğrenciler önünde açılmış, 80 soru için yarışmacılara bir saat müddet verilmiştir.

öğrencilerin cevap kâğıtları İstanbul’da bir uzmanlar grubu tarafından değerlendirilecektir. Türkiye'nin bir ucun­ daki illerden cevapların İstanbul’a gelmesi zaman alacağın­ dan, sonuçlar ancak 10 gün sonra açıklanabilecektir. Yarış­ mada -il birinciliklerini alan öğrencilere birer plâket armağan edilecektir. Türkiye’de en yüksek puanı tutturan öğrenciler arasında barajı aşanlar, final yarışması için İstanbul’a dâvet edileceklerdir.

ilk Meclis'den

kalanlar önce

Anıt-Kabir'deydi

M

Fahrettin Altay, İnönü ile resmini çeken

gazetecilere «Bizi bırakın, yenilere ba­

kın» dedi...

ANKAR A, ÖZEL

S L K Meclisin açılışının

| 50’nci yıldönümü dün

eski Mecliste yapılan

bir törenle kutlanmıştır.

Cumhurbaşkanı Sunay, Senato ve Millet Meclisi Başkanlan, Baş­ bakan, Genelkurmay Başkam, Ba­ kanlar, Kuvvet Kumandanları, Ana Muhalefet Partisi lideri, si­ yasî parti temsilcileri ve proto­ kole dahil zevat ile ilk Mecliste bulunup hayatta olan milletvekil­ leri, gazeteciler ve memurların hazır bulunduğu tören saat 13.45 de başlamıştır.

Dâvetliler, saat 13,30’da şimdi müze olan eski Mecliste yerlerini almışlardır.

4 Devamı Sa. 11, Sü. 4 de

Ortak Pazar toplantısı

kararına CHP'liler

muhalif kaldılar

ANTALYA, TH A Üç günden beri Antalya’da de­ vam eden Türkiye - Ortak Pazar Parlâmento Komisyonu 9. dönem toplantısı sona ermiş ve CHF’li dört milletvekili alınan kararla­ ra muhalif kalmıştır.

Altı Ortak Pazar ülkesi parla­ menterleri ile toplantıya katılan AP, GP ve M P’li parlamenterle­ rin olumlu oyları ile alman tav­ siye kararında, «Hazırlık dönemi­ nin beş yıllık süresinin, Türkiye ile Topluluk arasındaki münase­ betlerin müsbet bir gelişme kay­ detmesine imkân verdiği» belir­ tilmekte, 1970 ocak ayında Mü­ nih’te yapılan sekizinci dönem toplantısında kabul edilen tavsi-

4 Devamı Sa. 11, Sü. 3 de

15 Sosyal Demokrat

gözaltına alındı

0

B

İR iktisat koşuluydu: Tü­ ketim, üretimi yâ da itha­ lâtı gerektirirdi. Türkiye’­ de nüfus arttıkça çay tüketimi de artıyordu. Mademki Doğu Ka­ radeniz çay yetiştirmeğe elveriş­ liydi, neden çay sanayiini geliş­

le Devamı Sa. 11, Sü. 1 de

(ay fiyatlarının

ayarlanması istendi

ANKARA, THA Rize’den gelen altı kişilik çay müstahsil heyeti, Gümrük ve Tekel Bakam Ahmet İhsan Bi- rincioğlu ile gizil bir toplantı yapmış ve mevcut anlaşmazlık­ ların giderilmesi için yaş ve ma- mûl çay fiyatlarının yeniden ayarlanmasını istemiştir.

Heyet, bugün kilosu 40 lira olan mamûl çayın asgari 30 ilâ azamî 100 Ura olarak ve kade­ meli bir şekilde tesbit edilmesi­ ni ve yaş çay fiyatlarının da bu­ na göre ayarlanmasını teklif et­ miştir.

ÖLÜMDEN

DÖNDÜLER

YAZDILAR.

Bütün dünya yine yeni bir ay yolculuğunun heyecanı içindeydi. Üç Amerlka’lı astronot, James Lovell, Fred Halse ve John Svvlgert, ApoUo. 13 aracı ile aya doğru yola çıkmışlardı. Yarı yolda, şimdiye kadar » a y ­ dan gelen haberlerin en kötüsü alındı. Bir oksijen tankı patlamış, elektrik sistemi çalışmaz olmuştu. Artık ay yolculuğu unutulmuştu. Her şey üç astronotu sağ olarak dünyaya döndürmek içindi. Üç uzay pilotu ve yeryüzündekl bilginlerle, teknisyenler dört gün ölüme karşı uzay tarihinin en büyük savaşını verdiler ve bundan zaferle çıktılar. Astro­ notlar Pasifik Okyanusu’nun sularına indikleri andan itibaren başların­

dan geçen serüveni kâğıt üstüne dökmeye başladı.

28

NİSAN’tiaM llliyefl’de

I Polisin tedbir alma­

sı üzerine Birinci Ci­

han

Savaşındaki

düşman devletleri­

nin

bayraklarının

yakılmasından vaz­

geçildi.

S

OSYAL Demokrasi Demek­ leri Federasyonu tarafın­ dan düzenlenen «Halk E- gemenliği, Ulusal Bağımsızlık ve Ekonomik Devrimler Hafta- sı»mn afişlerini diin İstanbul’da duvarlara yapıştıran 15 genci polis gözaltına almıştır. Üzerinde Atatürk’ün kalpaklı fotoğrafı bu­ lunan afişleri yapıştırırken yaka­ lanan gençlerin kimlikleri açık­ lanmamıştır.

Bu konuda bir bildiri yayınla­ yan Sosyal Demokrasi Demek­ leri Federasyonu yöneticileri, «polis bizlerl engellemekle kim­ lerin hizmetinde olduğunu gös­ termiştir» demiştir.

Bildiride özetle şöyle denil­ mektedir: «Bozuk düzenin değiş­ mesi için tek çıkar yol, sol top­ lumsal güçlerin demokratik ik­ tidarıdır.»

(2)

-*

2 4 N İ S A N 1 9 7 0

BİRECİK'ÖE BİR KÖY SATIŞA Ç IKARILD I. Jj&j\f p

GEL DE

SORMA..

— M

B U R H A N

F E L E K

KAÇ Y A P R A K ?

R

İZE ’dc çay müstahsilleri çayı ikibuçuk yaprak yerine üçbuçuk yaprak satmak için çay fabrikalarını işgal et­ mişler. Ve isteklerini kabul ettirmişler«

Vallaha!. Frenklerin:

— Kuvvetlinin dâvası, dâvaların en kuvvetlisidir., diye bir sözü vardır. Zamanımızda câri olan budur. Ben çay müstah­ sillerini ma’zur görürüm. Üniversitelerimizden çıkmış olan bu «baskı gruplan» nazariyesi tabii olarak dönecek dolaşacak, bu hale gelecekti. Yann celeplerin et fiyatlarım arttırmak İçin salhaneyi, öbür gün sütçülerin süt fiyatım arttırmak İçin süt fabrikasını işgal etmesi normal bir hâdise olacaktır. Ve Rize «teslim inden sonra hükümet bunlara birşey diyemiyecektir.

Şimdi gelelim hâdisenin hususî şekilde tahliline:

Rize'de çay ziraatini kim akıl etti ise bütün o havali bu adamın heykelini dikmeli, namım hayır ile yâd etmelidir. Çünkü bu sayededir ki çay ekimi yapdabilen bütün o civar halkı bu yüzden ihya olmuş, ihya olmasa da herkes kendi sanat ve mesleğinden ayn olarak küçük, büyük birer çay bahçesinde daha fazla kazanma çaresini bulmuştur.

Beri yandan İkinci Cihan Harbinde ve ondan , sonra Tür­ kiye dışarıdan kahve alamaz olmuştur. Bu zorluk sonra da devam etmiş ve kahve biraz gecikerek Tekel maddesi ve pa­ halı bir meta’ olarak piyasaya geldi, ama halk onun yokluğu sırasında çaya alışmış olduğundan fincam 50 kuruşa kahve içmez olmuştur. Demek istiyorum ki; çay, kahvenin yerini tuttu ve çay aranır bir istihlâk maddesi oldu, öte yandan Rize’de iyi çay yetiştirildi. Ve iyi çay yapıldı. Tabii bu kolay

olmadı., önceleri çok çay ziyan edildi. Toplanması, depolan­

ması, fırınlanması iyi yapılamadı.. Ama sonraları düzeldi. Bir ara bizim çaylar fevkalâde iyi kalitede çıktı. Sonra nedense, türlü isimlerle çay nevileri ayrıldı. Bu hal çayın aleyhine ol­ du. Piyasada iyi çay bulamıyanlar ve tiryakiler yabancı çay aramaya başladılar; buldular da... Ben dahi ara sıra dışarı çıktığım zaman getirdiğim az miktardaki yabancı çayı bizim çaya karıştırmaya mecbur oldum..

Bu üç yaprak, beş yaprak dâvası bugünün dâvâsı değil­ dir. Milletvekili adayları gelip çay ekicisine:

— Bana oyunu verirsen senin çayından beş yaprağını sa­ tın aldırırım, diye vaad eder..

Bunu yapar mı, y3pmaz mı orasını bilmem ama bu yan­ lış, bu sakat fikri adamın kafasına sokar,

Benim bildiğime göre bu çay denilen şey çay otunun te­ pesindeki ikibuçuk körpe yapraktan ibarettir. Alt tarafı ottur. Binaenaleyh bu ikibuçuk yapraktan fazlası çaya girerse çayın kalitesi bozulur. Bozulunca halk memnun kalmaz. Kaçak çay­ lar piyasayı kaplar. Tekel ziyan eder. Gelecek sene daha az çay alır. Belki zorla gene alır. Depoda çürütür. Sonra?. Son ra almaz olur. İşin ucu gene müstahsile dokunur.

Bence şu veya bu sebeple çay müstahsili ziyan edebilir. Yâni aldığı fiyat kendisini tatmin etmeyebilir, o zaman çayın müstahsilden satın alınış fiyatını yükseltmek lâzımdır. Yap rağını arttırmak değil.. Yaprağını arttırmak, bugünkü durum­ da çaya iki misli fiyat vermektir. Buna mukabil de çayın ka­ litesini iki misli kötülemiş olmaktır.

Şimdiki durumda çay fabrikaları aldıkları fazla yaprak lan ya işleyecekler, çay fena çıkacak; satılmayacak, dolayı- siyle gelecek seneler ekici zarar görecektir; çünkü hükümet de depoda çürütmek için ilânihaye çay satın almaz. Bu yol sakattır, zararlıdır, çayın kalitesini bozacak hiç bir şeye biz­ zat müstahsiller razı olmamalıdırlar. Çünkü işte size anlattım, bugün hükümete zorla kabul ettirdikleri sistem, tamamen kendilerinin ve Rize çayının aleyhinedir. Ve bir kere şöhret bozulursa kaliteyi ne kadar düzeltirseniz düzeltin şöhreti iade etmek kolay olmaz.

Belki bu satırlara Rizeli müstahsiller kızacaklar, içerile- yeceklerdir. Ama biz tek taraflı ve kısa menzilli düşünmemeye mecburuz. Ben Rizelinin para kazanmamasını neden iste­ yeyim, ama Rizeli kendi kendini düşünmez, yakın ve kısa bir kâr uğuruna güzel çayımızın bozulmasına yol açacak bir is­ tekte bulunursa onu uyarmak vazifemizdir.

Bence bütün dâva bugünkü fiyatı arttırmak dâvâsıdır. Bunu istemeye dilleri varmıyor, mamûl çayın pahalılanmasm- dan korkuyorlar. Ama bu önünde sonunda oraya varacaktır. Tekel ottan yapılmış çayları satamıyacak, iyi yapraklan ayı­ rıp işleyecek, bu da daha pahalıya mâl olacağı için çay fiyatı artacaktır.

Bugün Türkiyede kilosu 60 liraya yabancı çay satılmakta­ dır. Bizim Filiz çayı da bu fiyata geliyor. Harcıâlem harman 40 lirayadır.

Bugünkü sistem tatbik edilince harman bozulacak. Filiz daha pahalı satılacak ve kendi çayımızın istihlâk) zorlana­ caktır. Bütün bunların sebebi maalesef hükümetin halkla ko­ nuşmayı bilmemesi, becerememesidir. Beri yandan anarşi ve karışıklık, huzursuzluk çıkarmak isteyenler de — eksik olma­ sınlar— bu yolda halkı iyice kışkırtmaktadırlar. Böylece «kim ağır basarsa dâvasını yürütüyor» kanaati memlekete yayılmış­ tır. Bu çıkar yol değildir. Günün birinde memleketin bu sis­ temle idare edilmeye rızası kalmıyacaktır Ve bunlar düze­ lecektir Ama ne pahasına, ne şekilde düzelecektir? Orasını kimse kestiremez. B. F «M3

m

Salıtbı M il li y e t G a ze te ci M w A , S a d ın a ERCÜMENT KARACAN

H

S

i l S

i i i e

f

Geneı Yaı/ır, Müdürü: ABDİ İPEKÇİ Müessese Müdürü : ... NURETTİN DEMİRKOL

DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCELERİ

Mustafa Kemal 4 Eylül 1336 tarih ve 1347 numara ile zata mah­

sus olarak Garp Cephesi Kumandanı Ali Fuat Paşaya gönderdiği

tahriratta Rusların Türkiye'yi bolşevikleştirme teşebbüsünü bil­

direrek şöyle diyordu: «Memleketimizin fikir ve inkılâp taraftan

olan veya bu perde altında türlü maksatlar peşinde koşan adam­

ları da bu mehaliki farketmeksizin boişevik teşkilâtını tashil et­

mektedirler.»

t

Devrimlerin yozlaştırılması

ve bolşevikleştirilmesi

T

 Kurtuluş Savaşımızdan bu yana, Türkiye’de ne zaman devrimci- ileri­

ci ve medeniyetçi bir teşebbüs olmuşsa o- iki cereyanın tasallûduna uğ­

ramıştır.

Bunların biri, hareketi yozlaştırmak isteyen tutucu cereyandır,

öteki, onu boişevik tarzda bir «inküâbı içtimaî»ye dönüştürmeyi dene­

yen marksist gayretlerdir. Bunu Millî Mücadeleden alır. Köy Enstitülerin­

den geçirir. 27 Mayıs sonrasının 1961 Anayasası Türkiyesine getirebilirsiniz

Tutucu çevrelerin nasıl bir

YAZAN:

---m

M

\ s i

: ;: ':

Türkiye istedikleri hiç kimsenin meçhulü değildir. Bunların Kur. tuluş Savaşımızı baltalamak tçm düşmanla işbirliğine kadar git­ tikleri acı bir gerçektir. Atatü.k Devrimleri onların insafsız mü cadelesine rağmen yerleştirilmiş­ tir. Köy kalkınması gibi, İkinci

Dünya Savaşı yıllarında girişilen

bir seferberlik onların, sonra, dan demokratik haklan da kol­ lanarak tertipledikleri baltala malarla hedefinden alakonulnıuş- tur. Nihayet 27 Mayısla açılan yeni sosyal ve ekonomik kalkın ma yolu, şu anda büe, tutucula nn temsilcisi bir iktidarın «tür­ lü çeşitli marifetleri» ile kapatıl­ ma tehlikesi geçirmektedir.

Bunlar memleket aydınlarıum, gençlerinin iyi bildikleri bu»us. tur.

Bir ikinci husus daha vardır ki o oyun hep, bir perdenin ar­ kasında oynanır O perde «fikir ve inkılâp taraftarlığı» perdesi­ dir. Bu perdenin altında bir bol- şevik halk hareketinin plânı ya. tar. Nasıl, iyi niyetli saf müslü- man'ar tutucu cereyanların pi- vonlan olarak kullanılırlarsa iyi niyetli saf devrimciler, ilericiler ve medeniyetçiler boişevik teııip terin âletleri edilmek istenilirler.

Bunun ilk ikazını, daha 1920’- terde Mustafa Kemal'in tâ ken­ disi yapmıştır

M U S T A F A K E M A L

O Y U N A GELECE

A D A M DEĞİLDİ

Türkiye kendi Kurtuluş Sava­ şım veriken tepemizdeki Rusya yeni bir rejimi, sistemi yerleştir­ meye çalışıyordu. Batıiıiar ise bunu gelişmeden öldürmenin pe. Sindeydiler Türkiyenin toprak lannı, başka niyetlerle işgal et iniş Batıiıiar da bu aynı Batılı tardı.

Böyle hallerde, eş düşmana karşı savaşanların bir yolu bera. herce yürümelerinde hiç bir mah zur yoktur Tâ ki herkes, birbi­ rinin niyetini iyi bilsin.

Türkiye kendini düşman işga­ linden kurtarmak istiyordu. On­ dan sonrası :çin Mustafa Kemal’, in kafasında, batılı hayat tarzını benimsevecek, batı camias için­ de yeri olacak, o mânâda dev­ rimci ve ilerici bir Türkiye var­ dı. Mustafa Kemal'in başka bir Türkiye düşündüğü, rakat etra. fında Milli Mücadeleyi yapmış ve sonra Halk Fırkasının helke iniğini teşkil etmiş asker sivil bürokrat —eşraf— burjuva kar­ ması çevre vüzünden buna mu vaffak olamadığı iddiası bir ma. saldır Milli Mücadelenin muzaf­ fer. mağrur ve kudretli Başko­ mutanı nasıl bir Türkiyeyi. daha işgalcilere karşı silâh: sarıldığı gün idealinde vaşatıvorsa 1920’ tarda o Türkiye’yi gerçekleştir, mişti

Bugün, nasıl şeriatçı bir Itir kiyeyi tekrar kurmak isleyenler varsa Türkiye'de, bir marksist

METİN

t o k e r

toplum yaratcjmın çabası içinde olanlar da mevcuttur Sahtecilik bunların, kendili rini Atatürkün mirasçıları diye göstermeleri, Atatürk’e, akimdan geçirmediği niyetler at.etmele,ridir

Mustafa Kemal daha 1920’ler- de, kendi idealiı deki Türkiyeyi değil de bir boişevik Türkiye'yi gerçekleştirme) için uğraşanla­ rın oyunlarım görüyor ve bili, yordu. Ne var ki onların da kay­ nağı, kendisinin altın ve silâh yardımına muhtar bulunduğu ay­ nı kaynaktı Ondan dolayı hem bu kaynağı darıltıp, yeise düşü­ rüp kurutmak istemiyordu. Hem de onun beslediği başka gayret, ieri el altından tesirsiz kılıyor du.

M. KEMAL'İN

N AZARIN DA

İNGİLİZLE, RUS BİRDİ

1920 sonbaharında Moskovada bir «Heyeti Murahhasa»mız var­ dır. Kuşlardan vardım koparma­ nın peşindedir Fakat ayın za. manda, yeni boişevik rejiminin Türkiye bakındaki gerçek niyet

lerine de teşhis koymaya çalış­ maktadır Mustafa Kemal'e geniş raporlar göndermektedir Muşta fa Kemal de o raporlardan çı. kardığı sonuçlar kendi komu tanlarına «zata mahsus» olarak bildirmektedir.

İşte. 14 Eylül 1336 tarih vc 134? numarayla »Garp Cephesi Ku­ mandanı Ali Fuat Paşa Hazret leri»ne yazılmış tahrirattan bir parça:

«Bolşevikler bize karşı dost ve teveccühkâr görünerek hem cl. kân âlemi İslâm hem İngiliz ef kârı üzerinde tesit yapmak ve bu tesiratı muhafaza için muz- tar kalırlarsa bize asgari mua­ venetlerde bulunmak, maalıaza bilâhara Gaı pıtlarla uyuşmak imkânını muhafaza için bizimle kati mukarrerata girişmemek hareketin) m" saf ede ettik.»

Aynı yazıda Mustafa Kemal, 4 madde orarak şu bilgiyi ver. inektedir:

«Bolşevikler aynı zamanda memleketimizde Bolşevik teşki­ lâtı vücude getirmek için fevka­ lâde faaliyete başlamışlardır Ba kûya gönderdikleri Mustafa Sup. hi ve arkadaşları vasıtasıyla Türkiye Komünist Merkezi Umu misini ihdas ettiler. Tamamen boişevik efkârına kazanılan sat ve gayrısaf adamlardan sahilin her noktasına o.kardıkları gibi dahilden de Eskişehir’e ve An­ kara’ya kadar göndermişlerdir. Bunlann maksatları memlekette bir İnkılâbı 'etimai vücude ge

| K İ gündür evrak-ı metrukemiz arasın- I dan 23 Nisanla ilgili kupürleri karıştırır- I * ken elimize bizi epey duygulandıran biı ' yazı geçti..

Bu, meclisin birinci yıldönümünde Atamız­ la yapılmış ve o tarihte «Hakimiyet i Milliye» gazetesinde çıkmış bir röportaj..

İlk meclise katılıp da bugün hayatta utan­ ların veya o günleri bilenlerin anlattıklarını sütun sütun gazetelerde okuduğumuz şu za­ manda, herhalde Atamızın bu konudaki anı­ larım ve «Meclisin açılış yıldönümü» olan bir günde duygularını merak edersiniz sanırız.

Söze şöyle başlıyor Hakimiyet-i Milliye yazarı:

— «Paşa hazretleri, yann Nisan’ın 23’ü. Büyük Millet Meclisini geçen sene bugün aç­ mıştınız. Bu tarihin çok büyük kıymeti var. Ve bu tarih milli mâzimizin en kıymetli bir hâtırası olacak. Bu münasebetle bâzı sualler sormama müsaade buyurulur mu?..»

— «N e sormak istiyorsunuz?..»

— «Geçen sene 23 Nisan’da Meclisin ilk açılış gününe ait hatırat ve Lhtisasatımzı sor mak istiyorum paşa hazretleri. Bu hatırat ve Ihtısasat millî tarihimiz için çok kıymetlidir.»

— «Peki izah edeyim.. 16 Mart Vaka-i fa­ ciası üzerine artık tstanbulâ tamamen ke­ ment vurulmuş, millet ve memleket başsız kalmıştı. Onun İstikbalini düşünmek ve kur­ tarmak için Ankarada bir Milli Meclis topla­ mak lâzım geldi. Bu kanaat üzerine gereken çarelere tevessü) ettik. Ve böylece geçen sene Nisan ortalarında Milletvekilleri Ankarada toplanmağa başladı Ancak memleket geniş, nakil vasıtaları da mahdut olduğundan vekil­ lerin gelmeleri daima gecikmeye uğruyor ve bu gecikme beni ta’zip ediyordu.

Bu azap içinde bütün mesai arkadaşlarım­ la gece ve gündüz durmaksızın çalışarak va­ ziyete ait çareler düşünüp tatbik ile meşgul

oluyordum,

Bu esnada dahilde halkın fikirlerini ze­ hirlemekle, hariçte cihan umumu efkârını teşviş eylemek maksadıyla çalışanların kul­ landıkları vasıtalardan biri de doğrudan doğ­ ruya benim şahsiyetim idi. Memleketimizin millî heyecanını, hakkı ve istiklâli müdafaa uğrunda gösterdiği hayat kaabiiiyetini inkâr için bâzı kimseler bütün hücumlarını bana tevcih ediyorlar ve diyorlardı ki: «Mustafa Ke­ mal’i tanımayınız. Mustafa Kemal’e emniyet ve itimad etmeyiniz, itilâf devletlerinin Tür­ kiye’ye karşı gösterdikleri şiddet onun yüzün- dendir.»

Onlar böyle söylüyorlar ve ben ortadan kaldırıldığım takdirde millet ve memleketin hariçten her türlü dostluğu ve iyiliği görece­ ğini Heri sürüyorlardı. Ben bu teşebbüste nc kadar zehirli, fakat mahirâne bir kast olduğu nu bütün vuzuhuyla görüyordum Ancak mil­ letimin üstüne konan tazyik ve esaret yükü­ nün benim yüzümden ileri geldiğini düşüne­ bileceklerin mevcudiyetini zaman zaman dü­ şündükçe, kalbimin pek derin teessürlerle çarp tığını hissediyordum. Hem kendim) bu tees­ sürden kurtarmak hem de böyle

düşünebile-c

■ZZn

K e m a l S I S A L M A N

çeklen tevehhümden kurtarmak için o güne kadar ihdas edilen tarihi vaziyetin ve bu vazi­ yetin o günden snnraki safhalarına ait mesu­ liyeti diğer bir arkadaşa tevdi ederek kftşe-i nisvan ve inzivaya çekilmek muvafık olacağı­ nı düşündüm Ve bu fikrimi o zamanlar te­ masımda bulunan çalışma arkadaşlarımın köf­ tesine açık ve kat’I bir lisanla bildirdim

Fakat arkadaşlanm böyle bir hareketin düşmar niyetlerini ve arzusunu terviçten başka bir semere vermiyeceği iddiasında bu­ lundular.

Dahili İsyan ateşi Ankara kapılarına kadar yaklaşmaktaydı Vaziyetin vahameti mesuli­ yetin azametini korkunç bir şekle sokacak ma­ hiyetteydi. Bu hal karşısında şöyle düşündüm: Hâdis olan vaziyetten her ne mülâhazaya meb- ni olursa olsun çekilmek iki suretle tefsir olu­ nabilirdi Birincisi tutulan işde ümitsizliğe düşmüş olmak. İkincisi tutulan işin mesuliye­ tinin ağırlığına tahammül edememek

Filhakika hu vanlış zehaplar hem mukad­ des mahsadı rahnedar edebilir hem de bu maksat etrafında toplanan kuvvetleri inhilâle uğratırdı. Binaenaleyh arkadaşlarımın sami­ miyetine. milletimin azm ve imanına ve düş­ manlarımızı evvel ve ahir aczlerint itirafa mecbur edeceği hakkındaki kati kanaatime ve Allahın tevfikme istinaden sonuna kadar mil­ lî mücahedemizin şahsıma yüklediği vazife-i namus ve vicdanı İfada devama karar verdim.

Ve artık harekât-ı umumiyenin kanuni bir şekilde yürütülmesine başlamak gücünün da­ ha ziyade gecikmeye de müsaadesi kalmadı­ ğından 1336 (19201 senesi nisanının 23’üncü cuma günü meclisin açılması münasip görül­ dü. İşte o gün öğleden sonra takriben saat ikide meclis binasının kapısından girerken, günlerden ve gecelerden beri bütün mevcudi­ yetim) işgal eden bu efkâr ve ihtisasata gark olmuş bulunuyordum tçerl girip meclis salo­ nunu dolduran milletvekillerinin emniyet ve itimad-ı nazarla bana baktıklarını gördüğüm zaman teşebbüslerimin tamamen milletin âmâline tevafukunu bir kere daha idrak ettim ve aı-tık benimle fikir ve emelde müşterek olan milletin fikir ve emelini tamamen tem­ sil eden bu kadar arkadaşla beraber çalışaca­ ğımdan mütevellid bir bahtiyarlık hissettim..» Atamızın Millet Meclisinin birinci yıldö­ nümünde Hakimiyet-i Milliye yazarına söy­ ledikleri burada sona eriyor..

Bütün bunları, bele konuşmanın son sa­ tırlarını okuduktan sonra aklımıza gelen soru­ lar şu:

Acaba Atamız bugün sağ olsaydı, günü­ müz politikacılarının yüzlerine de baktığında kendi fikir ve emelleriyle bir beraberlik göre­ bilecek miydi?..

Ve vine acaba Atamız bugün sağ olsaydı, bu defa kendisi, günümüz politikacılarına «itimad-ı nazarla» bakabilecek miydi?«

1970 Türkiyesinin tablosu bu sorula­ rın cevabıyla şekillenecektir kanısındayız..

a'İKÎÎvS- Î5İÎS« '-İv:;'.,:-;'- ü ü

tirmektir. Memleketimizin fikir ve inkılâp taraftarı olan veya bu perde altında türlü türlü maksat iar peşinde koşan adamları da bu mehaliki farketmeksizin Bol. şevik teşkilâtını teshU etmekte­ dirler.»

Mustafa Kemal 7. maddede du rumu özetliyor:

«Buraya kadar olan hâdisatı bu maddede hülâsa ve tekrar et­ mek isterim, tngilizler nasıl ila. hilî propaganda ile memleketi mizi kısmen ellerine geçirmişler se ve geçirmek istiyorlarsa Rus İar da ber şeyden evvel dahili sademat ile memleketimizi elle, rine geçirmek istiyorlarj>

Evet, Kurtuluş Savaşımız em­ peryalizme karşı bir savaştır ama, boişeviklerin yanında Batı emperyalizmine karşı değil.

İkisine de karşı.

Mustafa Kemal 8. maddede de­ vam ediyor:

«İzahatımdan anlaşılmıştır ki bilakaydüşart Rus tâbiyett de­ mek olan dahildeki komünizm teşkilâtı, gaye itibariyle tama, men bizim aleyhimizedir. Gizli komünizm teşkilâtını her sur-ıte tevkif ve tebit etmek mecburiye- tindeyiz.»

^ M Ş E Y T İ K R A ^ E

TEKRAR DENENMİŞTİR

Komünizm. Dizim Kurtuluş Sa­ vaşımızı bolşevikleştirememişlir Mustafa Kemal’i oyuna getire çeklerini sananlar oyuna geluik. lerin sonra anlamışlardır ama güneylerinde kendi rejimlerine, sistemlerine sahip. Mustafa Ke mal’in tâbiriyle «Rus tâbiyetı de­ mek olan» bir Türkiye akılların­ dan hiç çıkmamıştır Ne zaman fırsatını bulmuşlarsa su altın, dan buna çalışmışlardır Hazin­ dir ki onların be gayretleri, za­ man zaman tutucu çevrelerin ek­ meğine vağ sürmüş, bolşevikleş. tirilememiş hareketler bu saye­ de yozlaştırılabilmlştir

Köy Enstitüleri bunun tipik bir örneğidir Köy Enstitülerini kuranlar devrimci köy liderlerini yaratmanın peşindelerken komü­ nizm. bunlarır nasıl birer Bolşe­ vik ihtilâlcisi. Bolşevik hatk ha. reketi lideri gibi vetiştirllebile çeklerini plânlamaya kalkışmış­ tır. Bu sızma teşebbüsüdür ki o Enstitüleri kuran CHP İçinde bl le. tutucuların çok dışındaki ıvi. niyetlilerin yüreğine endişe ile şi düşürmüştür

Bir CHP Genel Sekreteri Kov Enstitüleri gününde konuşurken bu inceliği belirtecek kadar ma hir olmalıydı

1961 Anayasası Türklyestndekl öğrenci hareketleri başka biı ti

ZEHRA HAMAMI g ile g VURAL KULAK nişanlandılar 23 Nisan 970 Kervansaray j: Milliyet: 6608 tnımmtumı:::mtı:mt::::: ■ ■ ı ı M E V L İ T Kıymetli aile b ü y ü ğ ü , m Üz merhum

HACI

FARIZ

YILMAZ'm

vefatının birin, cl sene) devri- yeslne tesadüf eden 26.4.970 pazar günü ö ğ­

le namazını müteakip Eyüp Alipaşa camiinde H. Hafız Mahmut HataylI B tsmail Danış. H. Eşref Akhisarh H Hafız Mehmet tklzleı taratın, dan okunacak Kur’an-ı Kerim ve mevlid-i şerife bütün dost ve din kardeşlerimizin teşrif lerinl rica ederiz.

YILMAZ AİLESİ Milliyet: 6607

BANKA MÜDÜRLERİ

ARANIYOR

Bankacılıkta İdare mesul amiri olarak en az beş sene çalışmış, kanunlarımıza, bankacılık ve kredi mevzuatına vakıf, kâfi derecede İngilizce bilen, yüksek tahsilli birkaç müdür aranmaktadır. Tatmin edici aylık verilecektir.

İsteklilerin ihtisas sahalarını ve geçm iş hizmetle* rini teferruatı ile gösteren bir mektupla Posta Kutusu 11 Ş işli İstanbul adresine müracaat etme* İeri rica olunur.

Moran 1004 6617

pik örnektir Bir ilerici, devrim ci, cereyanın sembolü olarak baş. layan ve o mahiyetleriyle bütün 27 Mayıs ülkücülerini yanında bulmuş olan hareket şimdi «kan b eylemler» halinde, tam bir iti- barsızlık içindedir Her gençten bir Mustafa Kemal tecrübesi ih tiyatı ve zekâsı beklemek insaf, sızhk da olsa, bugünün bi aydı m kripto yutturmacalan karşı­ sında daha dayanıklı davranma lıydı Onların orunlarını, başla, rina ters geçirmeliydi.

İKİ SIK YOK, BİR

TEK Y(

Türk aydının-r önündeki dâ vft. devrimci »e ilerici hamıenin ya bolşevikleşttrilmestni göze al mak. ya da yozlaştırılmasına kat lanmak değildir Tüık avdım irin dâvâ aklını başına almak, hazır reçete satıcılarının kuro halinde konuşmak suretivle Türk fikir havalında kurmak istedik. İeri sııltav ve unun sonucu mâ nevi sansürü elinin tersiyle vok etmektir ft-ııstaf» Kemal bunun nasıl yapılabileceğini göstermiş tir liirkive •»••• gerçek ve âcil ihtivae ulan .turlum düze» imu 1961 * —<v»K»s:n r snsıal ve ekn nomik temeller* ü/.erine oturtul ması» eylemi kendi gerçek sa vascılarını hcklivor

Sivil asker -rnlınlzr elrle İŞ- t- bu hede r doğru ileri'

K İ R A L I K

D Ü K K A N L A R

Turizm nizmetine açılan Tarihî Galata Kulesi dahilindeki dilkkânlaı kulenin tarihi değeri ile mütenasip olarak işletil mek lizere turistik ve hâtıra eşya satışı için kiraya verilecek tir.

İsteklilerin müessesemiz merkezine bizzat veya telefonla müracaatları rica olunur.

Ünal Kardeşler Cumhuriyet Cad. Erk Ap. 14/10 Elmadağ Tel: 48 34 95 - 48 03 53

Kamere 1052 6622

Orta Doğu Teknik Üniversitesi

Rektörlüğünden

Üniversitemiz muhtelit bölümlerine Sekreterler ve Dak­ tilolar alınacaktır.

SEKRETERLER İÇİN ARANAN ŞARTLAR: 1 - İyi İngilizce bilmeleri

2 - Sen daktilo yazmaları

3 - üniversite veya kole.ı mezunu olmaları DAKTİLOLAR İÇİN ARANAN ŞARTLAR: 1 - Seri daktilo yazmaları

2 - Lise veya muadili okuldan mezun olmaları.

İsteklilerin en geç 6 maviş 1970 çarşamba günü saat 17,30’a kadar O D T Ü . Personel Müdürlüğünden alacakları müracaat formlarını doldurarak müracaat etmeleri 1 mayıs 1970 perşembe günü saat 9,30’da yapılacak imtihanda hazır bulunmaları gerekmektedir.

(Basın: A 7746 14(1611 6596

BU G A Z E T E B A SI N AHLÂK Y A S A S I N A UYAR

MİLLİYET GAZETECİLİK A.Ş. ADANA TESİSLERİNDE BASILMIŞTIR.

Hahcı ve makalelerden sorumlu müdür: ... HAŞAN PULUR Spor bölümünden sorumlu müdür ... NAMIK SEVİR Magazin bölümünden sorumlu müdür: ... DOĞAN ŞENER Teknik Sekreter: ... TURHAN AYTUL Şehir Haberleri Şet: FARUK IİEMİRTAŞ * Yurt Haberleri Şefi: İBRAHİM ORS * Uii Haberler Şetı SAMI KOHEN * Potoğrai Servisi Şefi Kt'GHAN ÜNVKK * Dış Münasebetler Şefi NEGlıEl UÜNKU1 * İlân Servisi Şefi ORHAN PEKSAYAK * Satış Servisi Şefi: MUSTAFA EROZ * Tertip ve Dizgi Servisi Şefi. SABAHATTİN GÜLTAN * Baskı Şefi: HAKKİ ÖZT1NAZ * Klişe Şefi: SABAHATTİN ENEŞ

B Ü R O L A R

ANKARA: (Şet: YILMAZ ÇETİNKR): Kızılay İzmir (.110 Sıpahıoğlu Han Tel: 17 «1 80

İZMİR: (Şet: İSMAİ! SİVRİ): Çankaya Yılma» Hım Kat t le r « 17b ADANA: işet: ALAETTİN KUTIU): Beıedıvr «aışıa- leı »1!« - »b!» ALMANYA (ORHAN TÜREL): Uı Urıecnenmarkl S? köln Tel i l İ5 »:• FRANSA: fMtŞEL PEKLMAN): M Kue Custtne Parts 18 Tel (176 6063 - «18 1110 İNGİLTERE: (D BARAN SAROLI: 65 Palaca Court. Moscow Roao London

W 2. Tel: 10—229—2007

Vakit (ifinr» Öğle (kindi Aksam Yat«. İmsak

Vasati i Mi W 12 ifl (Hi 1B 58 İÜ 3 1« t£zani ıu w 5 15 1i U4 Î2 UU ı tı V ¿X 24 NtSAN 1970 * Hicri 139« SEFER 18 * Rumi 136* NİSAN II

Referanslar

Benzer Belgeler

23 Mart Dünya Meteoroloji Gününü Etkinliğimiz; İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu, Tarım ve Orman Bakanı Sayın Dr.. Bekir Pakdemirli, Ege Üniversite

Bursa’da altyapıdan ulaşıma, tarihi kültürel mirastan turizm yatırım- larına kadar her alanda yoğun bir çalışma içinde olduklarını belirten Büyükşehir

Fabrikada vagona teslim dökme.. ( Portland) Tonu

Ziya Paşa, bütün Tanzimat ya­ zarları gibi bizde büyük bir dev­ ri açan insanlardandır.. Onlar çok çalışkan, çok meseleli, o kadar ki meseleler içinde

Belçika’da slamofobi ve Müslümanlara Yönelik Ayr mc l k. Islamophobia And Discrimination Against Muslims In Belgium

İlk işi, Şehzadebaşınm bir kıs mına «Direklerarası» adını verdiren direkleri yıktırmak, sonra da İstan­ bul köpeklerini toplattırıp Hayırsız adalardan

Therapy with omalizumab in patients with severe persistent allergic asthma: A real life data in Turkey... treatment in patients with severe allergic asthma long-term

Tepkilere Dair Bir Okuma 14 Osmanlı‟nın yükseliş dönemi ve Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman gibi padişahların fetihleri,