• Sonuç bulunamadı

Cennet

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Cennet"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Sahile C________________________________________________

PAZARTESİ KONUŞMALARI!

C E N N E

Kısa bir rahatsızlıkla Ankaranın tatlı ve serin havasından birkaç gün mahrum kaldım. Birkaç gün, her za­ mankinden daha çok ve her şeyden daha fazla kitaplarla haşrüneşr oldum. Hüseyin Rahminin (Utanmaz Adam) ını okuyorum. Sahifeler o ka­ dar canlı ki konuşuyorum demeli idim. Ehrimen ve Hürmüz davasını, Hayır ve Şer hikâyesini anlatan bu çok realist cemiyet tahlil ve fcenkid içinde zihnim -gariptir- en ziyade birkaç satır içine sığınmış (Cennet) tarifine takıl­ dı. Romanın kahramanı Utanmaz A- dam, dolandırdığı beş liranın verdiği cesaretle birkaç gündenberi boş kalmış midesini alkolle doldurduktan, sonra etrafını cennet haline gelmiş görü­ yor. Tokluk, bu aç ve sefil insanı büs­ bütün değiştirmiştir. Hayatı kötü ve siyah görürken karnı doyunca bütün eşya canlanıyor; her yer ve her şey güzelleşiyor. Demek «insan kendin­ den ve etrafını ihata eden kâinat par­ çasından memnun olduğu vakit» içinde bulunduğu bu hal, cennetmiş.

Cennet... Bu kelime benim haya­ limde büyük anamın sesi ve çehresile beraberdir. Meşin kaplı kalın bir ki­ taptan alışılmamış bir Türkçe ile oku­ duğu mısralann çocuk gözümde kur­ duğu âlem...

(Muhammediye) nin cenneti... Züm- rüd, yakut, köşkleri, çeşmelerinin cö­ mert oluklarından akan kevser şa­ rapları, yemişler; o zamanlar bana sayıyla ve hesaplı verilen elmalar, ar- mudlar, şeftaliler, üzümler, hurma­ lar; genç, güzel, tuvana huriler ve gılmanlar... (O vakit de mahallebi- den duvarlar hoşuma gitmemişti). Burası öyle bir dünya idi ki türlü, tür­ lü esaretlerin baskısile daha çocuk­ ken dedirgin olduğum bizimkinden oraya sefer etmek isterdim. Buranın kendine göre musikisi de vardı:

Şol cennetin ırmakları akar Allah deyu deyu.

Seneler bana bu gitmediğim âlemi unutturdu. Diyebilirim ki bütün genç­ liğim cennetsiz geçmiştir. Dünya ah­ valini düzeltmek için zihin yoran bü­ yük insanların bu mevzudaki telmih­ lerine tesadüf ettikçe eski hatırala­ rım canlanmıyor değildi. «Cenneti dünyanın üstüne çıkarmalıdır.» sözi- le meselâ Tolsto'i onu bana hatırla­ tanlardan biri olmuştur.

Cihanda çok yaşadık, bilmedik bu yanda ne var ö lü m geleydi, gideydik, görek, o

yanda ne var.

Bu iki mısralık temenniye iştirak etmemekle beraber rind, hazır ve yi­ ğit edasındaki şiir, beni yine o mev­ zua zaman zaman çekmişti.

Geçen sene tam bugünler ölüm döşeğinde yatan babamın ıztıraplı ve hazin akıbetini göz yaşlarımla gör­ dükten sonra ayni mevzu dimağımı tekrar rahatsız etmekten hali kalmadı. Bütün hayatı tertemiz geçmiş bu in­

sanın ahlâkındaki sertlikten doğmuş yenilmeleri ve yoksullukları ölümün öbür tarafında ödeyecek bir başka; varlık ve hayat var mıdır diye çok düşündüm. Olsun istedim. Var mı? hâlâ da bilmiyorum. Değil böyle bir sene, daha nice nice yıllar düşünsem bilemiyeceğim. Benden sonra düşüne­ cekler bile bilecekler mi? ummuyo­ rum.

Hüseyin Rahminin (Utanmaz Adam) inin içimde dalgalandırdığı bu acı düşünce ve hatıralar, zihnimi bir çöp gibi kendi hareketlerinin ira- desile sürükleyip götürürlerken hiz­ metçi akşam trenile gelmiş Akşam gazetesini masamın üzerine koydu. Beni bu kalbsiz ve gayesiz dalgalar­ dan kurtaracak bir şey bulurum di­ ye gazetenin yapraklarını karıştırma­ ğa başladım. Günlük havadisleri sa­ bahleyin Ulusta okuduğum için, o sütunlarda durmayarak yedinci sahi- feye kadar geldim. Yaş ve Baş; Refik Halid. Gözlerim, ihtiyarsız satırlarına takıldı. Yüksek bir yerden güzel rıh­ tımdı bir deniz kenarına iniyormuş gibi kademe, kademe, aşağiya doğru süzülüyorum. «Lübnanm deniz kena­ rı ve köyleri kışın bir cennettir.»

Yine karşıma cennet çıktı. Muhar­ rir bu aldatıcı ve çekici meçhulün ma­ nasına kayıtsız kalamamış olacak ki iki parantez içerisinde dokuz satırla mevzuunun dışına çıkarak fikir söyle­ mek mecburiyetini hissetmiş: «Bilme­ diğimiz, görmediğimiz ve göremiye- oeğmiz, bilhassa künhüne akıl erdi- remiyeceğimiz şeyleri beyenmek ve bilir görünmek merakımıza bu cennet teşbihi parlak bir misal teşkil eder. Floryadan öteye geçmemiş olanların bir manzarayı tıpkı İsviçre diye tarif etmeleri de o meraktan ileri gelir.»

Belki böyledir. Hüseyin Rahminin cenneti tamamile kendi halinin dışarı âlemde görünüşünden ibaretti. Refik Halid, ayrı bir sübjektif izahla cehli­ mizin ve beyenme duygularımızın sı­ ğınağı olarak cenneti düşünüyor. Hangisi doğru? Ben de bilmem. Y al­ nız şu hiç hatırımdan çıkmaz ki han­ gi ruh haleti içinde olursak olalım, etrafımızı hangi tatta bir duygu ile - siyah veya pembe -ne renkte görürsek görelim içinde bulunduğumuz bu âlem, bize kapandığı zaman cennet olmuyor mu? Milton, ölmez eserine (Kaybolmuş cennet) adım verirken kör olan gözlerinin siyaha bürüdüğü şu bizim cihanımızı kastetmiyor mu idi?

Miltonu en iyi anlayacak edebiyat adamlarımızdan birinin Yaş ve Baş muharriri olduğunda şüphem yok­ tur. Bence cennet, kaybolması tehli­ kesi biran bile zihnimize geldiği za­ man yüreğimizin korku ile, azapla, ıztırapla burkulduğu bir âlemdir; gö­ zümüz görürken kör olacağımızı dü­ şünerek üstüne titriyeceğimiz âlem.

Milton, mazide; Hüseyin Rahminin Utanmaz Adamı halde; din adamları

istikbalde bu âlemi kurdular. Rahat ve güzel yaşamak için her üçündeki cihanı birden kurabilmeli. Hiç değilse bir tanesi... Fakat her üçünden bir­ den mahrum olmak, bu çok korkunç bir yokluktur samrım. Cennetsizlik, ne hazin yoksulluk!...

Haşan - Â ü Y Ü C E L

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Beyitte, Hz. Peygamber’in “fitne uykudadır, uyandırana Allah lanet etsin” hadisine de bir gönderme yapıldığını söyleyebiliriz. Fitne sebebiyle âşığa bir zarar gelmese

Ona göre işlevsel bir eğitim aracı olan edebiyatın işlevi, her şeyden önce insana duyarlık kazandırmadaki büyük gücüdür:... Dışarıyla iletişim kurmasını

M=Mer olmak üzere yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi mer molekülleri polimerleşme tepkimesi sonunda birbirine kimyasal bağla bağlanarak büyük polimer molekülü

"Fele[in her igi tersinedir" gekli de olan bu atas6ziiniin anlam bakrmrndan aynr fakat kelime dizimi bakrmrndan farkh bir diSer gekli de g6yledir:.

Gelişim farklılıkları hakkında doğru bilgilenmemiz, tedavi ve rehabilitasyon imkanlarını araştırıp ehil ellerden destek almamız gerekir.. Bu tür durumlarda

Bu tür durumlarda erken tanı ve buna bağlı olarak doğru tedavilerin ve bilhassa uygun eğitimin vaktinde başlaması.. son

Suyun içinde yaşayan alglerin sayısı bazı dönemlerde çok fazla artar ve alglerin rengi tüm ortamı kaplayabilir.. Alg patlaması olarak da bilinen bu durum çok farklı renklerde,

“Bulgumuz temelindeki tahmini- miz flöyle: Bir hayvan için hangi tür duyu ya da alg› daha önemliyse, duyunun içerdi¤i bir sürü özellikten h›zl› ve etkili biçimde