• Sonuç bulunamadı

Hipertansiyonlu Hastaların Öz-Bakım Gücünün Değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hipertansiyonlu Hastaların Öz-Bakım Gücünün Değerlendirilmesi"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2000, 4 (1)

HİPERTANSİYONLU HASTALARIN ÖZ-BAKIM GÜCÜNÜN

DEĞERLENDİRİLMESİ

Emine BAKOĞLU*, Ayşen YETKİN**

__________________________________________________________________________________ ÖZET

Tanımlayıcı, analitik ve kesitsel nitelikte olan bu araştırma Kasım 1997-Şubat 1998 arasında, Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Dahiliye poliklini-ğinde, 300 hipertansif hastanın öz-bakım gücünü ve etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Veriler, sosyodemografik özellikleri belirleyici bir an-ket formu ve “Öz-Bakım Gücü Ölçeği”nin uygulan-ması ile elde edilmiş, yüzdelik hesabı, ki-kare, t-testi ve varyasyon testi kullanılarak değerlendirilmiştir. Hastaların genel olarak öz-bakım gücü puan orta-lamasının 98.9±20.1 olduğu, erkeklerin puan ortala-masının kadınlardan daha yüksek olduğu, hastaların hem kendisinin hem de eşinin eğitim düzeyi yükseldik-çe öz-bakım gücü puanının da yükseldiği, kentte yaşa-yan hastaların puanının köy ve ilçede yaşayaşa-yanlardan daha yüksek olduğu, sağlık güvencesi olan hastaların puanının olmayanlarınkinden daha yüksek olduğu gö-rülmüştür. Bununla birlikte, hastaların yaşının, aile tipinin, sosyoekonomik düzeyinin, hipertansiyon baş-langıç zamanının, evde başka hipertansiyonlu birey olmasının öz-bakım gücünü etkilemediği belirlen-miştir.

Anahtar Sözcükler: Hipertansiyon, öz-bakım gücü

SUMMARY

The evaluation of self-care agency of with hypertansion patients

This study, which was descriptive, analytical and sectional nature, has been made to evaluate the self-care agency of 300 hypertensive patients, during No-vember 1997 - February 1998 at the Internal Diseases Outpatient Clinics of Atatürk University. The data was collected by using the “self-care agency scale” and a questionnaire designed to determine the sociodemo-graphic features and evaluated by means of percent-age calculation,Chi-Square, t tests, variation tests. It has been understood that mean self-care agency rate of the patients in general was 98.9±20.1, that of the male patients was higher than that of the female patients, the self-care agency rate of the patients increased with the educational situation wife/husband, the mean self-care agency rate of the patiens living in cities was higher than that of those living in villages and countries,the mean of the patients holding a health insurance was higher than that of those not holding any health insurance. However; it has been determined that the age, family type, socio-economical status, beginning of hypertension, present of individual with hypertension in the family of patients did not affect the self-care agency.

Key Words: Hypertension,self-care agency __________________________________________________________________________________ GİRİŞ

Hipertansiyon tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de erişkin nüfusun önemli bir bö-lümünü etkileyen,yüksek oranda morbidite ve mortaliteye yol açan kronik bir sağlık sorunudur. (Özbay ve Özkan 1986, Gifford ve ark. 1989). Hipertansiyon prevalansı yaşla artmakla birlikte %9-20 arasında değişmektedir (Özcebe 1988). Onat ve arkadaşları (1991) da ülkemiz çapında yaptıkları epidemiyolojik bir çalışmada hiper-tansiyon prevalansını erkekler için % 11, kadınlar için ise %16.5 olarak bildirmişlerdir.

Hipertansiyonun yüksek oranda görüldüğü toplumlarda morbidite ve mortaliteyi düşürmeye yönelik olarak halkın eğitimini amaçlayan geniş

kapsamlı çalışmalar yürütülmektedir. Böylece yaş ile birlikte kaçınılmaz sanılmasına karşın, kişilerin her yaşta tehlikeli olabilecek bu sorunun zararlarından kendilerini korumaları mümkün olabilmektedir (Luckman ve Sorensen 1987). Diğer taraftan kronik hastalıklar bireyin yaşamını hem olumsuz bir şekilde etkilemekte hem de bireye belli kurallara uyma ve belli bir yaşam tarzı geliştirme zorunluluğu getirmektedir. Kronik hastalıklarda tedavinin amacı; hastayı eski sağlığına kavuşturmak ya da iyileştirmek değil, bireyin hastalığına ve tedavi programına uyumunu ve işbirliğini sağlamaktır. Böylece birey dengeli ve kaliteli bir yaşama kavuşabilir (Argon 1991, Kuyurtan 1998).

________________________________________

* Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Öğrencisi, Erzurum

(2)

Sağlıklı bir toplum için bireyin kendi sağ-lığını korumaya yönelik çabalara önem verilmesi gerekir. Bunun için yapılacak işlerden ilki ve en önemlisi bireyin kendi sağlığını korumaya ve sürdürmeye elverişli bilgilerle donatılmış olması-dır (Kuyurtan 1998). Çünkü eğitimin öz-bakım gücünü önemli ölçüde artırdığı çeşitli yazarlar tarafından belirtilmiştir (Nahcıvan 1993, Pasin-lioğlu 1997, Yazıcı 1995).

Son yıllarda hastalığın tedavisinden çok sağ-lığın korunması,sürdürülmesi ve geliştirilmesi ön plana çıkmıştır. Dolayısıyla hemşirenin sağlık bakımındaki rolü de değişerek daha çok “öz-bakım” kavramı üzerinde yoğunlaşmıştır (Aggleton and Chalmers 1985).

Öz-bakım kavramı Dorethea Orem tarafından geliştirilmiş ve ilk kez 1959 yılında yayınlan-mıştır. Orem’e göre hemşireliğin ilgi alanı; insan sağlığının ve yaşamının devamı, hastalıklardan ve sakatlıklardan kurtulması ve onların olumsuz etkileri ile baş edebilmesi yani bireysel bakımını üstlenebilmesi için duyduğu gereksinimlerin karşılanması üzerinde yoğunlaşır (Simmons 1990). Orem’e göre “öz-bakım;bireyin yaşamını, sağlık ve iyliğini korumak için kendine düşeni yapmasıdır” ve bu beceri zamanla iletişim, kül-tür, eğitim ve etkileşim yoluyla gelişir. Bireyin kendisi ile ilgili aktiviteleri gerçekleştirme yete-neği ise öz-bakım gücü/ yeteyete-neği/etkinliği (self-care agency) olarak tanımlanır. Diğer bir deyişle; öz-bakım gücü, bireyin sürekli bakım gerek-sinimlerini karşılaması için kendi yaşam süre-cinin düzenlenmesi ve gelişmesini sağlayan, bireyin kazanmış olduğu bir yetenektir (Hanucharumcul 1989, Rosenbaum 1986).

Temel insan gereksinimleri etkili şekilde karşılandığı zaman öz-bakım, sağlığı ve iyiliği destekler. Kısaca, sağlıklı bir bireyin temel gereksinimlerini karşılayabilmesi için yeterli öz-bakım gücüne sahip olması gerekir. Orem’in hemşirelik kuramının en güçlü yönü, çeşitli sağlık düzeylerindeki bireyler için öz-bakımı öncül olarak getirmesidir. Hasta öz-bakımına aktif olarak katılır. Bununla birlikte olayları algılayamayan ya da psikomotor işlevleri temel gereksinimlerin karşılanması için elverişli olma-yan hasta için bu eksiklikler hemşirelik süreci sistemi içerisinde değerlendirilir ve giderilir (Birol 1997).

Birey öz-bakım gücünü kullanabilmesi için aşağıda belirtilen bazı özelliklere sahip olmalıdır: - Kendine dikkat etme,

- Fiziksel enerjisini kullanma ve kontrol etme,

- Karar verirken öz-bakım anlayışı içinde yargılama,

- Güdüleme,

- Öz-bakım kararını verme ve uygulama, - Eylemlerini sıraya koyma,

- Eylemlerini gerçekleştirmede sürekliliği sağlama (Hartweg 1990, Rosenbaum 1986, Simmons 1990).

Birey, sayılan bu özelliklere sahip olduğu taktirde bakım gücü yeterli olacak ve öz-bakım gereksinimlerini yeterli ve uygun bir şe-kilde karşılayabilecek, kendi sağlığının sorumlu-luğunu alabilecek ve başkalarına bağımlı olma-yacaktır. Bu bilgiler doğrultusunda hipertansif bireylerin yaşam kalitesinin korunması ve yük-seltilmesi ile olası komplikasyonların önlenmesi için öz-bakım gücünün geliştirilmesinin gereği ve önemi açıktır. Hemşirelerin bu konuda bireyleri (hasta/sağlıklı) desteklemesi önemli bir güç olarak görülebilir.

AMAÇ

Bu çalışma, hemşirelerin bireyin sağlığının korunmasına ve yükseltilmesine katkısını göz önünde bulundurarak, öncelikle yetişkin, hiper-tansif bireylerin öz-bakım gücünün hangi düzey-de olduğunu ve buna etki edüzey-den faktörlerin neler olduğunu belirlemek amacı ile yapılmıştır.

YÖNTEM

Tanımlayıcı, kesitsel ve analitik nitelikte olan bu araştırma Atatürk Üniversitesi Süleyman De-mirel Tıp Merkezi Yakutiye Araştırma ve Uygulama Hastanesi Dahiliye Polikliniğinde, Kasım 1997-Şubat 1998 tarihleri arasında yapıl-mıştır.

Araştırmanın kapsamına erişkin (14 yaş ve üstü), koopere, hipertansiyon öyküsü olan ve kan basıncı 140/90 mmHg’nın üstünde olan hastalar alınmıştır. Araştırmanın yapıldığı süre içinde po-likliniğe gelen 300 hasta evreni oluşturmuş ve evrenin tamamı örneklem olarak alınmıştır. Hastalara, araştırmacılar tarafından geliştiri-len ve hastaların sosyodemografik özelliklerini ve öz-bakım gücünü etkileyebilecek bazı değiş-kenleri belirlemeye yönelik 20 sorudan oluşan bir anket formu ile öz-bakım gücü ölçeği araştırmacı tarafından, hastalarla tek tek görüşülerek uygu-lanmıştır. Formlar uygulanmadan önce hastalara gerekli açıklamalar yapılmıştır.

Verilerin analizinde yüzdelik hesabı, ki-kare, t testi ve varyasyon testi kullanılmıştır.

(3)

Öz-Bakım Gücü Ölçeği

Kearney ve Fleischer tarafından 1979 yılında geliştirilen ölçek 43 maddeden oluşmaktadır. Nahcivan tarafından 1993 yılında Türk toplumu-na uygulatoplumu-narak 35 madde olarak düzenlenmiştir. Ölçek likert tipi 5 basamaklıdır. Bireylerin ölçek-teki ifadeleri kendilerinin yanıtlaması istenmek-tedir. Ölçekteki her bir ifadeye sırasıyla 0,1,2,3,4 puan verilmektedir. İfadelerden 8’i (3,6,9,13,19,-22,26,31. ifade) negatif olarak değerlendirilmekte ve puanlama tersine döndürülmektedir. En yük-sek puan 140’tır. Ölçek 4 özellik üzerinde temel-lendirilmiştir. Bunlar durumlar karşısında aktif veya pasif yanıt, motivasyon, sağlık uygulamaları bilgisi ve bireyin kendine duyduğu değer olarak sıralanmıştır (Nahcivan 1993).

Öz-bakım gücü ölçeği uygulandıktan sonra her bir hastanın ham puanı elde edilmiştir. Yığ-malı frekanslar bulunmuş ve sabit a katsayısı bulunarak yığmalı frekanslar sütunundaki sayı-larla çarpılmıştır. Buna göre, yığmalı frekanstaki ilk % 25’lik bölüm kötü, ikinci % 25’lik bölüm orta, üçüncü % 25’lik bölüm iyi ve dördüncü % 25’lik bölüm çok iyi düzey olarak değerlen-dirilmiştir. Dolayısıyla çalışmamızın sonuçlarına göre; 24-64 puan kötü, 65-100 puan orta, 101-112 puan iyi ve 113-138 puan çok iyi öz-bakım düzeyi olarak belirlenmiştir (Yıldız ve Bircan 1991).

BULGULAR

Araştırma kapsamına alınan tüm hastaların öz-bakım gücü genel puan ortalaması 98.9±20.1 olarak belirlenmiş, ölçekten alınan en düşük puanın 24, en yüksek puanın ise 138 olduğu görülmüştür.

Tablo 1’de görüldüğü gibi, araştırma kapsamına alınan hastaların % 61’inin kadın, % 39'unun erkek olduğu ve erkeklerin öz-bakım gücü puan ortalamasının (102.6±20.7) kadınla-rınkinden (95.5±19.2) daha yüksek olduğu ve aradaki farkın önemli olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Hastaların % 29.1’inin 51-60 yaş arasında, % 36.3’ünün 61 yaş ve üstünde olduğu, değişik yaş gruplarındaki hastaların öz-bakım gücü puan ortalamaları arasında önemli bir fark olmadığı belirlenmiştir (p>0.05).

Eğitim düzeyi ilkokul ve altında olan hastaların (% 80) öz-bakım gücü puan ortala-masının (96.9±18.3), orta-lise mezunu olanların (% 15.3) 103.2±26.6, yüksekokul mezunu olan-ların ise (% 4.7) 117.8±8.9 olduğu ve aradaki far-kın önemli olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Ben-

zer şekilde, hastaların eşlerinin eğitim düzeyinin de büyük bir kısmının (% 73.7) ilkokul ve altında olduğu, sadece % 5’inin yüksekokul mezunu ol-duğu ve eğitim düzeyi yükseldikçe öz-bakım gücü puan ortalamasının önemli ölçüde yüksel-diği görülmüştür (p<0.05). Çalışan hastaların (% 22.3) öz-bakım gücü puan ortalamasının 105.1±18.1 çalışmayanlarınkinden (% 77.7) daha yüksek 97.1±20.2 olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Hastaların % 63.3’ünün ailesinin çekirdek aile tipinde olduğu, geri kalanın (% 36.7) ise geniş aileye sahip olduğu ve aile tipine göre aldıkları öz-bakım gücü puan ortalamaları arasında önemli bir fark olmadığı görülmüştür (p>0.05). Hastaların evde yaşadığı birey sayısına bakıldığında, % 3.3’ünün yalnız yaşadığı, % 39.0’ının 2-4 kişi olduğu ancak evdeki birey sayısının hastaların öz-bakım gücü puan ortalamalarında etkili olmadığı (yalnız 99.2±22.9, 11 ve üstü 98.1±21.3) ve aradaki farkın önemsiz olduğu belirlenmiştir (p>0.05). Ayrıca köyde yaşayan hastaların (% 20.0) öz-bakım gücü puan ortalamasının 88.3±20.8, kasabada yaşayanların 98.8±21.3, kentte yaşayanların ise 102.3±18.2 olduğu ve aradaki farkın önemli olduğu görül-müştür (p<0.05).

Sosyoekonomik düzeyi çok iyi olan (% 20) hastaların en yüksek öz-bakım gücü puan orta-lamasına (107.8±22.4) sahip olduğu, sosyoe-konomik düzey düştükçe öz-bakım gücü puan ortalamasının da düştüğü (sosyoekonomik düzeyi iyi olanlar 100.5±18.3, orta olanlar 99.8±21.0, kötü olanlar 96.5±19.7) ancak aradaki farkın istatistiksel olarak önemli olmadığı belirlenmiştir (p>0.05).

Sağlık güvencesi olan (% 89.7) hastaların öz-bakım gücü puan ortalaması 100.5±19.7, sağlık güvencesi olmayanların (% 10.3) ise 88.9±20.8 olarak belirlenmiş ve aradaki fark önemli bulunmuştur (p<0.05).

Hipertansiyon oluş süresi bir yıldan kısa olan hastaların (% 10.7) öz-bakım gücü puan orta-laması 100.1±17.1, 11 yıl ve daha uzun (% 17.0) olanların ise 97.6±20.3 olduğu belirlenmiş, grup-lar arasındaki fark önemsiz bulunmuştur (p>0.05).

Hastaların % 20.0’ının evinde başka hiper-tansiyonlu birey olduğu ve bunların öz-bakım gücü puan ortalamasının 100.1±21.6 olduğu, evde başka hipertansiyonlu birey olmayanların (% 80) puan ortalamasının ise 98.6±19.6 olduğu belirlenmiş ve aradaki fark önemsiz (p>0.05) bulunmuştur.

(4)

Tablo 1. Araştırma Kapsamına Alınan Hastaların Bireysel Özellikleri İle Öz-Bakım Gücü Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması (n= 300)

Cinsiyet Sayı % X±SD t / F ve p değeri

Kadın 183 61.0 96.5±19.2 t=6.96 Erkek 117 39.0 102.6±20.7 p<0.05 Yaş grupları 40 yaş ve altı 43 14.3 100.6±23.1 41-50 yaş 61 20.3 98.3±19.4 F=1.86 51-60 yaş 87 29.1 102.3±17.0 p>0.05 61 yaş ve üstü 109 36.3 95.8±21.0 Eğitim İlkokul ve altı 240 80.0 96.9±18.3 F=8.91 Ortaokul-lise mezunu 46 15.3 103.2±26.6 p<0.05 Yüksekokul mezunu 14 4.7 117.8±8.9 Eşinin eğitimi İlkokul ve altı 221 73.7 97.3±20.4 F=3.04 Ortaokul-lise mezunu 46 21.3 102.4±18.6 p<0.05 Yüksekokul mezunu 15 5.0 107.2±17.4 Çalışma durumu Çalışıyor 67 22.3 105.1±18.1 t=8.65 Çalışmıyor 233 77.7 97.1±20.2 p<0.05 Aile tipi Çekirdek aile 190 63.3 99.8±19.7 t=1.67 Geniş aile 110 36.7 97.5±20.5 p>0.05

Evdeki birey sayısı

Yalnız 10 3.3 99.2±22.9 2-4 kişi 117 39.0 99.5±20.4 5-7 kişi 96 32.0 98.7±20.3 F=1.05 8-10 kişi 55 18.3 98.2±18.4 p>0.05 11 ve üstü 22 7.4 98.1±21.3 Yaşadığı çevre Köy 60 20.0 88.3±20.8 F=11.96 Kasaba 54 18.0 98.8±21.3 p<0.05 Kent 186 62.0 102.3±18.2 Sosyoekonomik düzey* Çok iyi 6 2.0 107.8±22.4 İyi 61 20.3 100.5±18.3 F=1.15 Orta 119 39.7 99.8±21.0 p>0.05 Kötü 114 38.0 96.5±19.7 Sağlık güvencesi Olan 269 89.7 100.5±19.7 t=4.60 Olmayan 31 10.3 88.9±20.8 p<0.05

Hipertansiyon oluş süresi

1 yıldan kısa 32 10.7 100.1±17.1

1-5 yıl 154 51.3 98.0±21.5 F=1.55

6-10 yıl 63 21.0 101.4±17.5 p>0.05

11 yıl ve daha uzun 51 17.0 97.6±20.3 Evde başka hipertansiyonlu birey

Olan 60 20.0 100.1±21.6 t=4.60

Olmayan 240 80.0 98.6±19.6 p>0.05

* Yıldız H (1989) Eskişehir Anadolu Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğine başvuran 0-5 yaş arası çocuklarda ishal ve solunum yolu infeksiyonu olgularının değerlendirilmesi, İ.Ü. Çocuk Sağlığı Enst.

(5)

Ana-Tablo 2. Hastaların Cinsiyetine Göre Öz-Bakım Gücü Düzeyinin Değerlendirilmesi Öz-Bakım Gücü Düzeyi

Cinsiyet Kötü Orta İyi Çok iyi TOPLAM _______________________________________________________________ S % S % S % S % S % Kadın 46 25.2 47 25.7 54 29.5 36 19.6 183 100.0 Erkek 22 18.8 21 17.9 32 27.4 42 35.9 117 100.0 TOPLAM 68 22.7 68 22.7 86 28.7 78 25.9 300 100.0 X² = 10.48, SD = 3, p<0.05

Tablo 2’de görüldüğü gibi, araştırmada öz-bakım gücü kadın hastaların % 25.2’sinde kötü, % 25.7’sinde orta düzeyde bulunmuş, buna karşı-lık erkek hastaların ise % 18.8’inde kötü, % 17.9’unda orta düzeyde olduğu görülmüştür.

Ka-dın hastaların % 19.6’sının, erkek hastaların ise % 35.9’unun öz-bakım gücü düzeyinin çok iyi olduğu ve aradaki farkın önemli olduğu belir-lenmiştir (p<0.05).

Tablo 3. Hastaların Eğitim Düzeyine Göre Öz-Bakım Gücü Düzeyinin Değerlendirilmesi Öz-Bakım Gücü Düzeyi

Eğitim Kötü Orta İyi Çok iyi TOPLAM Düzeyi _____________________________________________________________ S % S % S % S % S % İlkokul ve↓ 59 24.6 60 25.0 73 30.4 48 20.0 240 100.0 Ortaokul-lise 9 19.5 7 15.2 10 21.7 20 43.5 46 100.0 Yüksekokul 0 0 1 7.1 3 21.4 10 71.4 14 100.0 TOPLAM 68 22.7 68 22.7 86 28.7 78 25.9 300 100.0 X² = 28.07, SD = 6, p<0.01 Tablo 3’te eğitim düzeyi ilkokul ve altında olan hastaların % 24.6’sının öz-bakım gücü düze-yinin kötü, % 20.0’ının ise çok iyi düzeyde olduğu, yüksekokul mezunu olan hastaların ise

hiçbirinin kötü olmadığı, buna karşılık % 71.4’ünün çok iyi düzeyde olduğu ve aradaki farkın önemli olduğu görülmektedir (p<0.01).

Tablo 4. Hastaların Çalışma Durumuna Göre Öz-Bakım Gücü Düzeyinin Değerlendirilmesi Öz-Bakım Gücü Düzeyi

Çalışma Kötü Orta İyi Çok iyi TOPLAM Durumu _________________________________________________________________ S % S % S % S % S % Çalışıyor 11 16.4 10 14.9 23 34.3 23 34.3 67 100.0 Çalışmıyor 57 24.4 58 24.9 63 27.0 55 23.6 233 100.0 TOPLAM 68 22.7 68 22.7 86 28.7 78 25.9 300 100.0 X² = 7.82, SD = 3, p<0.01

(6)

Tablo 4’te, çalışan hastaların % 16.4’ünün öz-bakım gücü düzeyinin kötü, % 34.3’ünün çok iyi düzeyde olduğu, çalışmayan hastaların %

24.4’ünün kötü, % 23.6’sının çok iyi düzeyde olduğu ve aradaki farkın önemli olduğu görül-mektedir (p<0.01).

Tablo 5. Hastaların Yaşadığı Çevreye Göre Öz-Bakım Gücü Düzeyinin Değerlendirilmesi Öz-Bakım Gücü Düzeyi

Yaşadığı Kötü Orta İyi Çok iyi TOPLAM Çevre ________________________________________________________________ S % S % S % S % S % Köy 24 40.0 15 25.0 14 23.3 7 11.7 60 100.0 Kasaba 12 22.2 12 22.2 13 24.1 17 31.5 54 100.0 Kent 32 17.2 41 22.0 59 31.7 54 29.0 186 100.0 TOPLAM 68 22.7 68 22.7 86 28.7 78 25.9 300 100.0 X² = 18.20, SD = 6, p<0.01

Tablo 5’te, köyde yaşayan hastaların % 40.0’ının öz-bakım gücünün kötü, % 11.7’sinin çok iyi düzeyde, kentte yaşayanların ise %

17.2’sinin kötü, % 29.0’ının çok iyi düzeyde olduğu ve aradaki farkın önemli olduğu görül-mektedir (p<0.01).

Tablo 6. Hastaların Sağlık Güvencesinin Olup Olmamasına Göre Öz-Bakım Gücü Düzeyinin Değerlendirilmesi

Öz-Bakım Gücü Düzeyi

Sağlık Kötü Orta İyi Çok iyi TOPLAM Güvencesi _______________________________________________________________ S % S % S % S % S % Olan 56 20.7 59 21.8 80 29.6 75 27.8 270 100.0 Olmayan 12 40.0 9 30.0 6 20.0 3 10.0 30 100.0 TOPLAM 68 22.7 68 22.7 86 28.7 78 25.9 300 100.0 X² = 9.36, SD = 3, p<0.05 Tablo 6’da, sağlık güvencesi olan hastaların % 20.7’sinin öz-bakım gücü düzeyinin kötü, % 27.8’inin çok iyi, sağlık güvencesi olmayan hastaların ise % 40.0’ının kötü, % 10.0’ının ise çok iyi düzeyde olduğu ve aradaki farkın önemli olduğu görülmektedir (p<0.05).

Hastaların yaşının, aile tipinin, evdeki birey sayısının, sosyoekonomik düzeyinin, hipertansi-yon oluş süresinin, evde başka hipertansihipertansi-yonlu birey olmasının öz-bakım gücü düzeyine önemli bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir (p>0.05). Genel olarak tüm hastaların öz-bakım gücü düzeyine bakıldığında, % 22.7’sinin kötü, % 22.7’sinin orta, % 28.7’sinin iyi, % 25.9’unun ise çok iyi olduğu belirlenmiştir.

TARTIŞMA

Araştırma kapsamına alınan hastaların % 61.0’ını kadın, % 39.0’ını ise erkek hastalar oluş-turmuştur (Tablo 1). Hacıalioğlu (1995) ile Bayık ve Ertürk’ün (1990) çalışmasında da benzer şe-kilde kadınlarda hipertansiyon oranı daha yüksek bulunmuştur. Araştırma kapsamındaki hipertan-siyonlu hastaların % 14.3’ünün 40 yaş ve altında olduğu, % 6.3’ünün 61 yaş ve üstünde olduğu görülmüştür (Tablo 1). Bu sonucun hipertansiyon insidansının yaş ile doğru orantılı olması gerçe-ğine ve Bayık ve Ertürk’ün (1990), Yetkin ve Tan'ın (1998) çalışma sonuçlarına uygun olduğu görülmüştür.

(7)

bakım gücü puan ortalamasının 98.9±20.1 olduğu (orta düzeyde) belirlenmiştir. Nahcıvan (1993) sağlıklı adolesanların öz-bakım gücü puan orta-lamasını 96.4±11.7, Pasinlioğlu (1997) ise gebe-lerin öz-bakım gücü puan ortalamasını 89.3±13.5 olarak bulmuşlardır. Hipertansiyonlu bireylerin puan ortalamasının bu puanlardan daha yüksek olması olumlu bir sonuç olarak değerlendirile-bilir.

Erkeklerin öz-bakım gücü puan ortalamasının kadınlardan önemli ölçüde yüksek olmasının (Tablo 1, p<0.05) nedeni, erkeklerin eğitim düze-yinin ve çalışma oranının daha yüksek olması ile açıklanabilir.

Yaş grupları arasındaki öz-bakım gücü puan ortalamaları arasında önemli bir fark olmadığı dikkat çekmiştir (Tablo 1, p>0.05). Bu sonuç, bireyin kendi kendine bakımı konusunda yeterli olup olmamasının belirli bir yaşla veya belirli bir süre ile ilgili olmayıp, yaşam kalitesi ile ilgili olabileceğini ve bu olgunun bir süreç olduğunu düşündürmektedir. Hastaların hem kendilerinin, hem de eşlerinin eğitim düzeyi yükseldikçe öz-bakım gücü puan ortalamalarının da önemli bir şekilde yükselmesi dikkat çekicidir (Tablo 1, p<0.05). Bu sonuç hipertansiyonlu bireylerin ve eşlerinin eğitim seviyesi ile sağlık bakımı arasında yakın bir ilişki olduğunu göstermekte ve “eğitim önemli bir sağlık göstergesidir” teorisini desteklemektedir. Nahcivan’ın (1993), Yazıcı’nın (1995) ve Pasinlioğlu’nun (1997) çalışma sonuç-larında da eğitim durumu ile öz-bakım gücü ara-sında yakın bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Çalışan ve çalışmayan hastaların öz-bakım gücü puan ortalamaları arasında önemli bir fark olduğu görülmüştür (Tablo 1, p<0.05). Bu sonucu destekler şekilde çalışan hastaların % 34.3’ünün, çalışmayan hastaların ise % 23.6’sının öz-bakım gücünün çok iyi düzeyde olduğu ve çalışıyor olmanın öz-bakım gücü düzeyine önem-li ve olumlu bir etkisinin olduğu görülmüştür (Tablo 4, p<0.01). Bu sonuçlar çalışan bireylerin alım gücünün daha iyi olması, sağlık hizmetinden daha fazla yararlanma olanağı ve daha sosyal aktif bir yaşam biçimi sürmeleriyle ilişkili ola-bilir.

Aile tipinin ve evde yaşayan birey sayısının öz bakım gücüne önemli bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir (Tablo 1, p>0.05). Yazıcı (1995) da anneler üzerinde yaptığı çalışmasında aynı doğrultuda sonuçlar elde etmiştir.

Köyde yaşayan hipertansiyonlu hastaların öz-bakım gücü ortalamasının 88.3±20.8, kasabada yaşayanların 98.8±21.3, kentte yaşayanların ise 102.3±18.2 olduğu ve aradaki farkın önemli

olduğu görülmüştür (Tablo 1, p<0.05). Bu durum kentte sağlık kuruluşlarının sayıca fazla olduğunu ve halkın daha çok yararlanma imkanı olduğunu gösterebilir. Ayrıca köyde yaşayan hastaların ula-şım sorunları olabilir ve sosyoekonomik düzeyi düşük olabilir.

Çalışmamızda hastaların sosyoekonomik dü-zeyi düştükçe öz-bakım gücü puan ortalamasının da düştüğü görülmüştür. Ancak aradaki fark önemsiz bulunmuştur (Tablo 1, p>0.05). Oysa sosyoekonomik durumu belirlemede kullanılan değişkenlerin her birinin sağlığı doğrudan etkile-diği bilinmektedir. Sosyoekonomik düzeyi iyi ve çok iyi olan birey sayısının az olması (% 20), bu yönden hasta sayısının dengeli bir dağılım gös-termemesi bir etken olabilir.

Sağlık güvencesi olan hastaların öz-bakım gücü puan ortalamasının olmayanlardan önemli ölçüde yüksek olduğu görülmüştür (Tablo 1, p<0.05). Bu durum hipertansiyonlu hastaların kontrol, bakım ve tedavi giderlerinin karşılan-masına sağlık güvencesinin önemli bir katkısı olduğunu göstermektedir. Pasinlioğlu’nun (1997) çalışmasında da benzer sonuç bildirilmiştir. Hipertansiyon oluş süresi ile öz-bakım gücü puan ortalaması karşılaştırıldığında aradaki fark önemsiz bulunmuştur (Tablo 1, p>0.05). Bu sonuç, bireyin sağlığına ve bakımına verdiği önemin, mevcut hastalığının süresinden çok bireysel başetmede yeterli olması, yeterli bilgi, istek ve güce sahip olması, başka birinin yardımı olmaksızın günlük aktivitelerini yerine getirebil-mesi ile ilgili olduğunu düşündürmektedir. Çalış-mada ayrıca hipertansif bireyler aynı evi payla-şıyor olsalar bile, birbirlerinin öz-bakımına önemli bir katkıda bulunmadıkları görülmüştür (Tablo 1, p>0.05).

Kadın hastaların % 50.9’unun, erkek hasta-ların ise % 36.7’sinin öz-bakım gücü düzeyinin orta ve kötü düzeyde olduğu, buna karşılık kadın-ların % 49.1’inin, erkeklerin ise % 63.3’ünün iyi ve çok iyi düzeyde olduğu ve aradaki farkın önemli olduğu görülmüştür (Tablo 2, p<0.05). Bu sonuç, erkek hastaların eğitim seviyesinin kadın-lardan daha yüksek olması ve çalışma oranının daha yüksek olmasından dolayı sağlığına ve bakımına daha çok önem verdiklerini göstere-bilir.

Çalışmamızda hastaların eğitim düzeyi yük-seldikçe öz-bakım gücü düzeyinin de önemli bir şekilde yükseldiği belirlenmiştir (Tablo 3, p<0.01). Bu sonuç, eğitimin sağlıkla ilgili olumlu davranış geliştirme konusundaki önemini açıkça göstermektedir.

(8)

Köyde yaşayan hastaların % 40’ının, kasaba-da yaşayanların % 22.2’sinin, kentte yaşayanların ise sadece % 17.2’sinin kötü düzeyde öz-bakım gücüne sahip olduğu ve aradaki farkın önemli olduğu görülmüştür (Tablo 5, p<0.01). Bu sonuç kentte sağlıkla ilgili olanakların daha çok olması, bireylerin bu olanaklardan daha çok yararlanıyor olması, kentte yaşayanların muhtemelen büyük bir kısmının çalışıyor ve sağlık güvencesinin olması ve eğitim seviyesinin yüksek olması ile ilişkili olabilir. Sağlık güvencesi olan hastaların öz-bakım gücü düzeyinin olumlu bir şekilde etkilendiği görülmüştür (Tablo 6, p<0.05). Sağlık güvencesi olan hastaların sağlık olanaklarının daha iyi olduğu, bu olanaklardan daha çok yararlandığı düşünülebilir.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Bu araştırma sonucunda, araştırma kapsamına alınan hipertansiyonlu hastaların:

- Genel olarak öz-bakım gücü puan orta-lamasının orta düzeyde olduğu,

- Erkek hastaların öz-bakım gücü puan or-talamasının kadınlarınkinden daha yüksek olduğu,

- Eğitim düzeyi yükseldikçe öz-bakım gücü puan ortalamasının da yükseldiği ve aynı durumun eşlerin eğitim düzeyi ile de iliş-kili olduğu,

- Öz-bakım gücü puan ortalamasının çalışan hastalarda çalışmayanlara göre, sağlık gü-vencesi olan hastalarda olmayanlara göre daha yüksek olduğu,

- Yaşadığı çevrenin öz-bakım gücüne önem-li etkisi olduğu (öz-bakım gücü kentte yaşayanlarda en yüksek, kasabada yaşa-yanlarda daha düşük, köyde yaşayaşa-yanlarda en düşük),

- Yaşın, aile tipinin, ailedeki birey sayısının, sosyoekonomik düzeyin, hipertansiyonun başlangıç zamanının ve evde başka hiper-tansiyonlu birey olup olmamasının öz-bakım gücüne önemli bir etkisinin olma-dığı belirlenmiştir.

Bu sonuçlar doğrultusunda:

- Toplumdaki tüm bireylere, özellikle ka-dınlara, köyde ve kasabada yaşayanlara ve eğitim düzeyi düşük olanlara hipertansiyon hakkında bilgi verilmesi,

- Hem koruyucu sağlık hizmetleri kap-samında hem de hastanelerde sağlık eki-binin tüm üyelerinin konuya gereken du-yarlılığı göstermesi,

- Hipertansiyonla ilgili eğitim

programları-düzenlenmesi böylece kırsal kesime ve daha geniş kitleye ulaşılması,

- Hastaların anlayabileceği şekilde hazırlan-mış, hipertansiyonla ilgili bilgileri içeren eğitim kitapçıklarının ilgili bireylere sunul-ması,

- Hipertansiyonlu bireylere sunulacak sağlık hizmetlerinde oynayabilecekleri etkin rol dikkate alınarak, hemşirelerin mesleki eğitimleri sırasında bu konuya ağırlık verilmesi ve hizmet içi eğitim ile desteklenmesi,

- Benzer araştırmaların değişik sosyoekono-mik düzeydeki ve daha geniş gruplarda tekrarlanması, öz-bakım gücünün düşük ya da yüksek olmasının nedenlerine yönelik daha ayrıntılı çalışmalar yapılması öneri-lebilir.

KAYNAKLAR

Aggeleton P, Chalmers H (1985) Models and theo-ries five: Orem’s self-care model. Nursing Times, 2:36-39.

Argon G (1991) Halk Sağlığı Programı: Hipertansi-yon, Ege Ünv. HYO-Karşıyaka Belediyesi, İzmir. Bayık A, Ertürk N (1990) Naldöken Mahallesinde yaşlılarda hipertansiyon görülme sıklığının saptanma-sı, Ege Ünv. HYO Dergisi, 6(2):13-19.

Birol L (1997) Hemşirelik Süreci, 3. baskı, İzmir, Etki Matbaacılık-Yayıncılık Ltd.Şti., 70-72.

Gifford ve ark. (1989) Office evaluation of hyperten-sion: A statement for health professionals by a writing group of the council for high blood pressure research, American Heart Association, 79(5):721-731.

Erdem (Göksel) Y (1992) Orem’in kendine bakım modeli. II.Ulusal Hemşirelik Kongresi (12-14 Eylül 1990) Bildiri Kitabı, İzmir, Ege Ünv. Basımevi, s.233-239.

Hacıalioğlu N (1995) Gümüşhane İli Torul Merkez Sağlık Ocağı bölgesinde 30 yaş ve üzerindeki nüfusta hipertansiyon prevalansı ve bunu etkileyen faktörlerin incelenmesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Erzurum, Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Hannucharumcul S (1989) Comparative analysis of Orem’s and King’s theories. J Advanced Nursing, 14:365-372.

Hartwey DL (1990) Health promotion self-care with in Orem’s general theory of nursing. J Advanced Nursing, 15:35-41.

Kuyurtan F (1998) Harran Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde yatan kronik hastaların hastalığına ve tedaviye uyumlarının incelenmesi, Hemşire, 48(1):25-27.

Luckman J, Sorensen KC (1987) Medical-Surgical Nursing. 3. baskı, Phladelphia, W.B. Saunders Comp., s.859-860.

(9)

ra Tezi, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilim-leri Enstitüsü.

Onat A ve ark. (1991) Türkiye’de erişkinlerde kalp hastalığı ve risk faktörleri sıklığı taraması. 5. Hiper-tansiyon ve Sigara İçimi, Türk Kardiyoloji Derneği Araştırmaları, 19(2):169-177.

Özbay G, Özkan B (1986) Hipertansiyon patoge-nezine bakış, İlaç ve Tedavi Dergisi, 9(1):207-210. Özcebe H (1988) Gelişmekte olan ülkelerde hipertan-siyon kontrolü, Hacettepe Toplum Hekimliği Bülteni, 9(1):7-8.

Pasinlioğlu T (1997) Gebelerin bakım gücü ve öz-bakım gücünü artırmada hemşirenin eğitici rolünün etkisi, Uluslararası Katılımlı 5. Ulusal Hemşirelik Kongresi (2-4 Temmuz 1997), Dokuz Eylül Üniversi-tesi, İzmir, s.135-149.

Rosenbaum JN (1986) Comparison of two theorist on care: Orem and Leininger, J Advanced Nursing, 11:409-419.

Simmons SJ (1990) The health-promoting self-care, system model: Direction for nursing research and practise, J Advanced Nursing,15(1):62-66.

Yazıcı S (1995) Annelerin öz-bakım gücü, sağlıklı bebeklerin sorunlarını çözme becerileri ve bu sürece hemşirenin eğitici rolünün etkisi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.

Yetkin A, Tan M (1998) Hipertansiyona yol açan risk faktörleri, Atatürk Ünv. HYO Dergisi, 1(1):2-8. Yıldız N, Bircan H (1991) Araştırma ve Deneme Metodları. Atatürk Üniversitesi Yayını, Yayın No: 697, Erzurum.

Referanslar

Benzer Belgeler

Anketin ilk bölümü hasta yakını özelliklerinin belirlendiği sorulardan oluşturuldu. Bu bölümde hasta yakının yaşı, cinsiyeti, hasta ile olan yakınlık derecesi, daha

Evde bakım nedeniyle trakeostomili olarak taburcu edilen hasların MV desteğinin olup olmayışı, evde hasta bakıcının hastayla ilgili yaşadığı sorunlar; havayolu

Evaluation of Patients Receiving High-flow Nasal Cannula Oxygenation Therapy in a Pediatric Intensive Care Unit Çocuk Yoğun Bakım Ünitesinde Yüksek Akımlı Nazal

bakım verenlerde en sık karşılaşılan sağlık problemi olması sebebiyle depresyonun rutin olarak taranması, ihtiyaca göre rehberlik hizmetlerinin psikolog-psikiyatrist

Akut fazda klinik tablo, periferik eozinofili ve gerekirse serolojik testlerle tanı konabilirken kronik fazda hasta kolanjit, obstrüktif sa- rılık gibi safrayolu taşı veya

Veriler Görüşme Formu, Pozitif ve Negatif Sendrom Ölçeği (PANNS), Birchwood İçgörü Ölçeği, Dünya Sağlık Örgütü Yeti Yitimi Değerlendirme Çizelgesi

Araştırmaya katılan Tip 2 diyabet hastalarının öz-bakım gücü ölçeği puanları ile hastaların eğitim durumu arasındaki ilişki incelendiğinde eğitim durumu lise

Akyol ve Karadakovan‟ın (2002) (17) İzmir‟de 25 hemodiyaliz tedavisi alan hasta ile hemodiyalize giren hastaların yaşam kalitesi ve öz bakım gücü ile bunlar