• Sonuç bulunamadı

Yetmiş sene evvel İstanbul:Sokak köpekleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yetmiş sene evvel İstanbul:Sokak köpekleri"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yetmiş sene evvel

I S T A N B U L

Sokak köpekleri

Umumî hayata atıldıktan sonra kuyruğunu tam

olarak iki ay muhafaza edebilen İstanbul

köpekleri fevkalâde nadirdir

İstanbulda sokak köpekleri

îstanbulun bu devirde kaybedeceği en şayani dikkat garabetlerinden biri de so­ kak köpekleridir. Köpekler, insan tabaka­ sının altında ikinci bir sınıf şehir sükkânı addedilecek kadar çoktur. Türkler bu hayvanları seviyorlar ve koruyorlar. Türklerden birçoğu öldükleri zaman va­ siyetnamelerle bu köpeklerin beslenme­ si için dolgun paralar bırakıyorlar. Ab- dülmecid onların hepsini Marmara ada­ sına attırmış, fakat halkın söylenmesi ü- zerine geri getirtmeğe mecbur olmuş, kö­ peklerin dönüşü bir bayram gibi kutlu- lanmış, bununla beraber köpek, Kur’ana göre pis bir hayvandır; ve bir Türk eğer köpeği içeri alırsa evinin kirleneceğine inanır; îstanbulun sayısız köpeklerinin hepsi sahibsizdir. îstanbulun bütün kö­ pekleri azamî hürriyete sahib bir serse­ riler cemiyeti teşkil ederler: Tasma­ ları yoktur, vazifeleri yoktur, isimleri yoktur, evleri yoktur, kanunları yoktur. Bütün hayatları sokaklarda geçer: So­ kaklarda küçük inler kazarlar, orada u- yurlar, sokaklarda yerler, sokaklarda do­ ğarlar, yavrularını sokaklarda emzirirler, sokaklarda ölürler; ve hiç kimse, hiç ol­ mazsa İstanbulda, onları rahatsız etmez. İnsanlar, beygirler, develer, merkebler, köpeklerin üstüne gitmemek için kenar­ dan dolaşırlar. îstanbulun en kalabalık yerlerinde, dört yahud beş köpek halka- lanıp yol ortasına yatar ve uyurlar, bü­ tün mahalle halkı kenardan dolaşmağa mecbur olur. Tembellik İstanbul köpek­ lerinin bariz evsafıdır. Ne yağmur, ne güneş, ne soğuk onları yerlerhıden kı- mıldatamaz; kar yağar, kar altında ka­ lırlar; yağmur yağar, başlarına kadar çamura bulanırlar.

Fakat Beyoğlu ile Galatada bu kadar ihmalci değildirler, çünkü orada yiye­ ceklerini daha güçlükle tedarik ederler. İstanbul tarafında pansiyon sahibidirler; G alata ile Beyoğlunda alakart yemek yerler! T aş müstesna, herşey yerler, ka­ rınları doyunca yatarlar, ve açlık uyan­ dırm aya kadar uyurlar, hemen daima ayni yerde uyurlar. İstanbul köpekleri şehir içinde mahalle mahalle taksim ol­ muşlardır. Her mıntaka, her sokak iskân olunmuştur, akrabalıklar, dostluklar ku­ rulmuştur, birbirlerini asla terketmezler ve yabancıların girmesine mâni olurlar. Bir nevi polis vazifesi görürler. Muhafız kıt’aları, ileri karakolları, noktaları var­ dır. Dolaşırlar, teftiş ederler. Mıntaka tecavüzlerinden, yahud bir güzel dişi köpek yüzünden, yahud bir kemik için hakikî muharebeler olur. Bir toz bulutu­ nun arasında kaybolurlar; hırıldamalar, ulumalar, bir sağırın kulaklarını

patlata-Sokak köpeklerine et dağıtılıyor

cak kadar yükselen feryadlar; sonra da­ ğılırlar, yerde muharebenin kurbanları görünür. Aşklar, kıskançlıklar, düellolar, kan, kırılmış ayaklar, yırtılmış kulaklar hergünün hâdiseleridir.

Yirmi adımdan kaburga kemikleri sa­ yılan ke 'k kuyrukları, koparılmış kulak­ ları, yolunmuş sırtları, yüzülmüş boğaz­ ları, tek göz, iki ayağı kırık, üstüne si­ nekler üşüşmüş yaralarla kaplı, harble- rin, açlığın ve güzel aşk tanriçesinin ha­ kikî kurbanları görülür. Denilebilir ki kuyruk bir lüks azadır: Umumî hayata atıldıktan sonra kuyruğunu tam olarak iki ay muhafaza edebilen İstanbul kö­ pekleri fevkalâde nadirdir.

Beyoğluna ve bilhassa Galataya ge­ lince, zavallı hayvanların buradaki vazi­ yeti kötüdür. Heran bir sopa yemeğe a- lışmışlardır. Onun için kaldırımlarda bir bastonun veya bir şemsiyenin sesini işitin­ ce kaçarlar; kaçmağa hazırlanırlar; uyur göründükleri zaman bile hemen daima bir gözleri açıktır. Yalnız mahalle he­ kiminin veya eczacısının, köpekleri ko­ ruyan mahalle halkından gizli olarak geceleyin dağıttıkları köfteler, sabahleyin sokağı cesedlerle doldurur. Bu suretle Beyoğlu ve G alata tarafında köpeklerin sayısı mütemadiyen azaltılır; fakat neye yarar! İstanbul tarafında nesiller ürer, yaşayış buhranı başlar, Beyoğlu ve Ga­ lata taraflarında harbler, açlık ve zehir yüzünden boşalan yerleri, sahilin öbür yakasına göçeden büyük aileler doldu-rur.

RE$AD EKREM KOÇU

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

C, B’nin “biz bu say›lar› bulamayaca¤›z” cümlesinden sonra flu flekilde düflünür: “ B ikimizin de say›lar› bulamayaca¤›ndan emin oldu¤una göre say›lar›n ikisi de

(Cümlesi) demeyip (büyük ço­ ğunluk) diyişim şundan ileri ge­ liyor ki, aüeler bazan • oğullannm müstakbel karışım yıllarca evvel kendi aileleri içinden,

Emel Sayın’ın yanı sıra Türk Sanat Müziği’nin ünlü isimlerinden Muazzez Abacı, Adnan Şenses, Seçil Heper, Mustafa Sağyaşar ve Yılmaz Morgül de Safiye Ayla’yı

Onu sevenler, arkadaş­ ları ve akrabaları, Kşnlıca sır­ tındaki sakin kabristanda, göz­ yaşları arasındaı son vazifelerini yerine getirerek aziz naşı m

Koçak (2013) tarafından 211 branş öğretmeni ile yapılan ortaokul yönetici- lerinin sosyal iletişim becerilerinin öğretmen motivasyonuna etkisinin araştırıldığı

Toplum böyle bir anlayış açısından ortaya konur, örneğin savaş yılla­ rının güç ekonomik koşulla­ rının yol açtığı ekmek kıtlı­ ğını konu edinen

Hor şeyi kolay kolay beğen- ıniyen, yahut evvelâ beğenir görünüp de hatır için "fikir değiştiren Haindi Tanpmar, tabii güzel hanımların gru- punda;

Pariste toplanan merkez he­ yeti, Murat beyin neşriyatı münasebetiyle bir müzakerede bulunmuş ve neticeyi Ahmet Rıza bey bir mektupla Murat beye bildirmişti.