• Sonuç bulunamadı

Lale Devri'nde Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi'nin süsleme özellikleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Lale Devri'nde Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi'nin süsleme özellikleri"

Copied!
163
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EL SANATLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM DALI

LALE DEVRİNDE AZAPKAPI SALİHA SULTAN ÇEŞMESİNİN

SÜSLEME ÖZELLİKLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Gülden TOPUZ

Ankara

Temmuz, 2012

(2)
(3)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EL SANATLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM DALI

LALE DEVRİNDEAZAPKAPI SALİHA SULTAN ÇEŞMESİNİN

SÜSLEME ÖZELLİKLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Gülden TOPUZ

Danışman: Prof. Dr. Vildan ÇETİNTAŞ

Ankara

Temmuz, 2012

(4)

i

JÜRİLERİ İMZA SAYFASI

Gülden TOPUZ’un “AZAPKAPI SALİHA SULTAN ÇEŞMESİ ÖRNEĞİNDE LALE DEVRİ ÇEŞMELERİ” başlıklı tezi 16.07.2012 tarihinde, jürimiz tarafından El Sanatları Eğitimi Anabilim Dalı, Geleneksel Türk El Sanatları Eğitimi Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı- Soyadı İmza

Başkan Prof. Dr. Mediha GÜLER ... Üye (Tez Danışmanı) Prof. Dr. Vildan ÇETİNTAŞ ... Üye: Prof. Dr. Canan DELİDUMAN ...

(5)

ii

ÖN SÖZ

Su, yeryüzündeki ilk ortaya çıkışından itibaren insan yaşamını ve yerleşimini etkileyen en vazgeçilmez öğelerinden olmuştur

Su her yüzyılda her coğrafyada önemli bir yaşam kaynağıdır ve yaşam için seçilen ilk madde su olmuştur. Örneğin; ilk yerleşim yerleri su kenarlarında hayat bulmuştur. İlk Çağlardan itibaren kadınlar çocuk istemek, avcılar avın bereketi için, suyu ve dolayısıyla suyun sahibi olan ruhları memnun etmeye çalışır, kurban sunarlar. Kutsal sayılan suyu kirletmek; pislik atmak gibi olumsuz hareketler, halk arasında yasak olup, yasağı ihlal edenlerin bizzat ‘su iyesi’ tarafından cezalandırılacağı inancı yaygındır.

Tarih boyunca tüm kültürlerde olduğu gibi Anadolu’yu Yurt edinen Türkler de Suyun rahatlattığı, şifa verdiği bilinmektedir. Bu nedenle su tedavi amaçlı kullanılmıştır. Tasvir kaynaklarında su sesiyle ve ney sesiyle tedavi edilen ruh sağlığı bozuk kimselerin minyatürleri tasvir edilmiştir. İnsan vücudu için en mükemmel ve en doğal iyileştirici iksirdir. İnsanın ruh dünyasını kısa zaman içinde pozitif etkileme gücüne sahip yegâne içecektir. (Ab-ı Hayat Geçmişten Günümüze İstanbul’da Su ve Su Kültürü 2010 )

Günümüzden 2500 yıl kadar önce Uygur Türkleri Doğu Türkistan'ın Turfan bölgesinde 'kariz' denen yeraltı su kanalları yapmıştır. Bu yeraltı su kanalarının uzunluğu 5000 km'yi bulmaktadır. Bu karizlerin bir kısmı günümüzde de kullanılabilmektedir. Yatay yeraltı kanalı olan karizler ile binlerce yıldır çöl ortasında oluşturulan tarım alanları sızıntı ve buharlaşma olmadan yer çekimi gücü ile çalışan bir sistemle sulanmıştır. Orta Asya'da kariz olarak adlandırılan yapıya Anadolu'da da rastlanmaktadır. Anadolu'da bilinen kariz yapılara Gaziantep, Şanlıurfa, Van ve İskilip kentlerinde rastlanılmıştır ve bunlarda günümüzde hala kullanılmaktadırlar. (Ab-ı Hayat Geçmişten Günümüze İstanbul’da Su ve Su Kültürü 2010 )

Ülkemizde su hizmetleri, Selçuklulardan Cumhuriyet dönemine kadar vakıflar eliyle yürütülmüştür. 1926 yılı 10 Mayıs tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 831 sayılı 'Sular Kanunu' yasası ile bütün su vakıfları mal varlıkları ile birlikte belediyelere devredilmiştir.

(6)

iii

Osmanlı Devleti döneminde de bir medeniyet kaynağı olarak kullanılan su; başta içme suyu olmak üzere sulama kanalları yolu ile kullanıma yönelik olarak Osmanlı coğrafyasının her yerinde vatandaşlara ulaştırılmıştır. Suyun halkın hizmetine sunulabilmesi için gerekli su yapıkları ise çeşme, sebil ve hamamlardır.

Gerek Selçuklu gerekse Osmanlı Dönemlerinde çeşmeler, sebiller, hamamlar en önemli mimari yapılar arasında yer almış ve toplumun kültürel, sosyal yaşantısını sanata dönüştürmüştür.

Osmanlı Döneminde 18. yüzyıla kadar su gereksinimini gidermesi yeterli görülen çeşmeler bu yüzyılın ortasına doğru adeta giysi değiştirmiştir. Osmanlının var olan geleneksel motif ve mimari anlayışı bu dönemde batının etkisiyle üslup değiştirmiştir.

Bu çalışmada Azapkapı Saliha Sultan çeşmesi örneğinde Lale Devri çeşmeleri incelenip, süsleme, kompozisyon esasları dikkate alınarak dönemin ve Azapkapı Saliha Sultan çeşmesinin süsleme programının çözümlenmesi amaçlanmıştır.

Bu araştırmanın yapılması için yönlendiren ve araştırmanın her aşamasında desteklerini esirgemeyen tez danışmanın saygıdeğer Prof. Dr. Vildan ÇETİNTAŞ’a teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım.

Fotoğraf çekimlerinde yardımlarını esirgemeyen “Uçuyorum Programı, Görüntü Yönetmeni” Adnan SAĞLAM ve Derya ALTINOK’a teşekkür ederim.

Eğitim hayatımda yanımda olan annem Halime KULA ve eşim Ali TOPUZ’a ve her türlü yardımını esirgemeyen sevgili eğitmen arkadaşım Nimet UYAR SOY’a teşekkür ederim.

(7)

iv

ÖZET

AZAPKAPI SALİHA SULTAN ÇEŞMESİ ÖRNEĞİNDE LALE DEVRİ ÇEŞMELERİ TOPUZ, Gülden

Yüksek Lisans, El Sanatları Eğitimi Ana Bilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Vildan ÇETİNTAŞ

Temmuz–2012, 163Sayfa

XVIII. Yüzyıldan itibaren Lale Devri olarak tanınan ve bütün sanat dallarında Klasik Osmanlı motif ve kompozisyonlarının yerine batılılaşma etkisi ile geleneksel ve batılı öğelerin bir arada kullanıldığı süsleme programları yaygınlaşmaya başlamıştır.

Araştırmanın amacı; Taş süslemede de yaşanan bu değişimin Azapkapı Saliha Sultan çeşmesi örneği üzerinde ele alınması, süsleme özellikleri açısından incelenerek, motif, desen ve kompozisyon özelliklerinin belirlenmesi, yeni araştırmalara kaynak oluşturması açısından fotoğraflanması, çizilmesi ve elde edilen verilerin doküman haline getirilmesidir.

Çeşme Lale Devrinin en klasik eserlerinden biridir ve süsleme özellikleri incelendiğinde, kullanılan motifler, vazolar, meyve ağaçları, palmet, lotus, gibi motiflere yer verildiği ampir, barok, rokoko gibi üsluplardan esinlenildiği ve bitkisel bezemede geleneksel motiflerinin dışında üsluplaştırılmış motiflerin çokça kullanıldığı belirlenmiştir. Kompozisyon özellikleri açısından ise eserde simetriye ve tekrara da yer verildiği saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Lale Devri, Çeşme, Türk Baroğu, Geleneksel Türk El Sanatları, Saliha Sultan Çeşmesi.

(8)

v

ABSTRACT

TRANSFER CASE AND SALİHA SULTAN FOUNTAİN FOUNTAİNS OF TULIP TOPUZ, Gülden

Master Thesis, Crafts Education Mainstream Science Branch Advisor: Prof. Dr. Vildan ÇETİNTAŞ

July–2012, 163 Page

XVII.Century onwards, known as the Tulıp Era and instead of all art forms, classical Ottoman motifs and compositions of traditional and Westernizations has become widely used programs trimming. Aim of the research and Saliha Sultan Fountain Stone ornamentation on the shift in the handling, examining in terms ofomamental characteristics, patterns, designs and determine the properties of composition because it creates a new research resource photographing, drawing and the data obtained is to be documented.

Tulip Era is one of the most classic Works of fountains and ornamental characteristics are examined, used motifs, vases, fruit trees, palmettes, lotus motifs, such as given in the empire, baroque, rococo inspired styles, such as motifs and stylized floral decoration outside of the traditional motifs were widely used. Symmetry and repetition in the composition is given in terms of features was found only in trace. Keywords: Tulip, fountain, baroque, rococo, traditional Turkish, handicrafts, Saliha Sultan fountain.

(9)

vi

İÇİNDEKİLER

JÜRİLERİ İMZA SAYFASI ... i

ÖN SÖZ ... ii ÖZET ... iv ABSTRACT ... v İÇİNDEKİLER ... vi TABLOLAR LİSTESİ ... x RESİMLER LİSTESİ... xi

ŞEKİLLER VE ÇİZİMLER LİSTESİ ... xiv

1. GİRİŞ ... 1 1.1. Problem Durumu ... 4 1.2. Amaç ... 4 1.3. Önem ... 5 1.4. Varsayımlar ... 5 1.5. Sınırlılıklar ... 5 1.6. Tanımlar ... 6 2. YÖNTEM ... 11 2.1. Araştırmanın Modeli ... 11 2.2. Evren ve Örneklem ... 11

2.3. Veri Toplama Tekniği ... 11

2.4. Verilerin Analizi... 12

3. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 13

3.1. Sanatta Batılılaşma ve Süsleme Sanatlarına Etkisi ... 13

3.1.1. Türk Süsleme Sanatında Batılı Ögeler ... 15

3.1.1.1. Rokoko Uslübu ... 15

3.1.1.2. Barok Uslubu ... 15

3.1.1.3. Sebillerde Barok-Rokoko Üslubu ... 16

3.1.1.4. Ampir Üslubu ... 17

3.1.1.5. Lale Dönemi Üslubu ... 17

3.2. Lale Devrinde Yaşanılan Değişiklikler ... 18

3.2.1. Mimaride Yaşanılan Değişiklikler ... 18

3.3. Lale Devri Çeşmelerinden Bazıları ... 20

(10)

vii

3.3.1.1. Lale Dönemi Çeşmelerinin Türleri ... 22

3.3.1.1.1. Konumlarına Göre Çeşmeler ... 23

3.3.1.1.2. Fiziki şekillerine göre çeşmeler ... 23

3.3.1.1.3. Anıtsal çeşmeler ... 23

3.3.1.1.4. Meydan çeşmeleri ... 23

3.3.1.2. Çeşme Tasarımlarını Meydana Getiren Elemanlar ... 24

3.3.1.2.1.Ana yapı elemanları ... 24

3.3.1.2.2.Tali yapı elemanları ... 24

3.3.1.3. Çeşmeler Ve Sebillerin Tarihi Gelişimi ... 24

3.3.1.4. Lale Dönemi Çeşmelerinin Motif Özellikleri ... 26

3.3.1.4.1. Akant Yaprağı ... 26

4. AZAPKAPI SALİHA SULTAN ÇEŞMESİ 1732–1733 ... 28

4.1. Çeşmenin Konumu ... 29

4.2. Çeşmenin Yapılışına Dair Bir Hikâye... 30

4.3.Saliha Sultanın Yaptırdığı Bazı Çeşmeler ... 31

4.4. Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesinin Yapılışı ... 31

4.5. Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesinin Plan Özellikleri ... 38

5.6. Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesinin Süsleme Özellikleri ... 42

5.6.1. Çeşmenin Ön Cephesindeki Süslemeler ... 42

4.6.2. Kuzey Yöndeki Çeşme Süslemeleri ... 72

4.6.3. Diğer Cepheler ... 78

4.6.4. Arka Cephe Süsleme Özellikleri ... 80

4.6.5. Saçaklardaki Kalemişi Süslemeler ... 82

5. BULGULAR VE YORUM ... 84 6. SONUÇ VE ÖNERİLER... 87 6.1. Sonuç ... 87 6.2. Öneriler ... 87 KAYNAKLAR ... 88 EKLER ... 91

Araştırmada Yer Alan Örnekler ... 91

EK-A.1 ... 91

EK-A.2 ... 92

(11)

viii EK-A.4 ... 94 EK-A.5 ... 95 EK-A.6 ... 96 EK-A.8 ... 98 EK-A.9 ... 99 EK-A.10 ... 100 EK-A.11 ... 101 EK-A.12 ... 102 EK-A.13 ... 103 EK-A.14 ... 104 EK-A.15 ... 105 EK-A.16 ... 106 EK-A.17 ... 107 EK-A.18 ... 108 EK-A.19 ... 109 EK-A.20 ... 110 EK-A.21 ... 111 EK-A.22 ... 112 EK-A.23 ... 113 EK-A.24 ... 114 EK-A.25 ... 115 EK-A.26 ... 116 EK-A.27 ... 117 EK-A.28 ... 118 EK-A.29 ... 119 EK-A.30 ... 120 EK-A.31 ... 121 EK-A.32 ... 122 EK-A.33 ... 123 EK-A.34 ... 124 EK-A.35 ... 125 EK-A.36 ... 126 EK-A.37 ... 127

(12)

ix EK-A.38 ... 128 EK-A.39 ... 129 EK-A.40 ... 130 EK-A.41 ... 131 EK-A.42 ... 132 EK-A.43 ... 133 EK-A.44 ... 134 EK-A.45 ... 135 EK-A.46 ... 136 EK-A.47 ... 137 EK-A.48 ... 138 EK-A.49 ... 139 EK-A.50 ... 140 Ek B.1: Bilgi Formu ... 141 EK-B.2 ... 142 Ek-B.3 ... 143

(13)

x

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1: 18.yy’a ait bazı çeşmeler, tarihleri, konumu ve türü ... 20 Tablo 2: Bezemede Kompozisyon Dağılımı ... 84

(14)

xi

RESİMLER LİSTESİ

Resim No. 1: Azapkapı Saliha Sultan çeşmesinin ön cepheden görünümü ... 28

Resim No. 2: Çeşmenin Unkapınından Karaköy’e bakan yönü ... 30

Resim No. 3: Çeşmenin Unkapanı ve tersane yönünden görünümü ... 30

Resim No. 4: W.H. Barrlett tarafından çizilmiş Saliha Sultan Çeşmesi gravürü ... 33

Resim No. 5: İstanbul kitaplığında Saliha Sultan Çeşmesi. Pardoe'nun 1838-39 yılmda Londra'da basılan "The Beauties of the Bosphorus" isimli kitabın 36-37. sayfaları arasındaki yapraktan alınmıştır ... 33

Resim No. 6: Saliha Sultan Çeşmesinin 1920’deki harap hali ... 34

Resim No. 7: Çeşmenin 1930’da çatısının durumu ... 34

Resim No. 8: Mimar Kemal ALTAN’ın çizimi ... 35

Resim No. 9: Çeşmenin etrafını çeviren altın varak rumi bordür ve altında mukarnas detayı ... 42

Resim No. 10: Çeşmenin ön yüzeyini cetvel oluşturan palmet, bordür ... 43

Resim No. 11: Palmet bordürden detay ... 43

Resim No. 12: Rokoko tarzı rumi bordürden detay ... 44

Resim No. 13: Palmet ara suyu ve yakınındaki rokoko bordür ... 44

Resim No. 14: Rokoko bordürün ortasında yer alan Türk Rokoko tarzı levha ... 44

Resim No. 15: Güney cephede bulunan kitabe ... 45

Resim No. 16: Kemer üzeri kompozisyon, simetri detay ... 46

Resim No. 17: Kemer altındaki, barok-rokoko üslubu tezyinat ... 46

Resim No. 18: Kemer altında palmet bordür ve mukarnas detayı ... 47

Resim No. 19: Kemer ayaklarının iç kısmında bordür ve ters dönmüş palmet ve püskül motifleri ... 47

Resim No. 20: Ayna taşındaki kabara ve çevre bordüründen detay ... 48

Resim No. 21: Kabara üzeri süslemeden detay ... 48

Resim No. 22: Ayna taşı, musluk ve rozet ... 49

Resim No. 23: Ayna taşı rozet detay ... 49

Resim No. 24: Musluk lülesi, musluk başlıkları çıkış noktası... 50

Resim No. 25: Ayna taşının sol ve sağ tarafta yer alan vazo içi gül buketi ... 50

Resim No. 26: Musluğun sağında ve solunda bulunan sehpa üzerinde natürmort ... 51

Resim No. 27: Kemer ayaklarında bulunan, çiçek vazoları ... 52

(15)

xii

Resim No. 29: Orta sırada bulunan altı destekli vazo içinde çiçek demeti ... 53

Resim No. 30: En alt sıradaki gül ve karanfillerden oluşan vazo ... 54

Resim No. 31: En alt sırada bulunan limon ağacı ... 55

Resim No. 32: Erik ağacı ... 55

Resim No. 33: Armut ağacı ... 56

Resim No. 34: Çilek ağacı ... 56

Resim No. 35: Limon ağacı ... 57

Resim No. 36: Mandalina ağacı ... 57

Resim No. 37: Çeşmenin ön yüzünde sol taraf köşe üstünde bulunan “Maşallah” yazısı ve palmet bordür ... 58

Resim No. 38: En alttaki ağaç limon ağacı ... 59

Resim No. 39: Armut ağacı ... 59

Resim No. 40: Erik ağacı ... 59

Resim No. 41: Muz ağacı ... 60

Resim No. 42: Hurma ağacı ... 60

Resim No. 43: Hurma ağacı üzerindeki bordürler ... 61

Resim No. 44: Çeşme ile sebil arasında bulunan, natürmortların olduğu ara yüzey ve kolon bezeme ... 62

Resim No. 45: Bitkisel, rumi bordür ve mukarnas geçme ... 62

Resim No. 46: Üst bezemeli kolon ile alt kolonun birleşim noktası ... 63

Resim No. 47: Üzerine rumi bordür geçme yapılmış, kolon altındaki kabartma ... 63

Resim No. 48: Sebile giriş sağlayan kapı ... 64

Resim No. 49: Kapı üzeri bezeme ve besmele yazısı ... 65

Resim No. 50: Rumi kompozisyon ve yanlarda bulunan yelpaze tasviri ... 65

Resim No. 51: Yelpaze tasviri üzerinde yer alan bitkisel bezeme ... 66

Resim No. 52: Sebil üzerinde yan alanlarda bulunan bitkisel bezeme ... 67

Resim No. 53: Sebil kapısı ... 67

Resim No. 54: Kapı üzerindeki bezemeler ... 67

Resim No. 55: Sebilin bir tane basamaktan oluşan podyum üzerine oturtulan kaidesi ... 68

Resim No. 56: Pencereler altında sütunların oturduğu kaide üzerindeki palmet süslemeler ... 68

(16)

xiii

Resim No. 58: Pencereler üzeri yarı stilize bezeme ... 69

Resim No. 59: Kitabe bulunan alan ... 70

Resim No. 60: Kitabe yerine bezeme yapılan yan alan. ... 70

Resim No. 61:Saçak altı iç süsleme ... 72

Resim No. 62: Bitkisel bezemeden oluşan levha ... 72

Resim No. 63: Kemer kenarları ve iç alan bezeme ... 73

Resim No. 64: Kemer iç alanındaki süslemeden detay ... 73

Resim No. 65: Ayna taşı ve musluk yerleri ... 74

Resim No. 66: Ayna taşının sağ ve sol tarafında bulunan vazo içi güller ... 74

Resim No. 67: Alt şemada bulunan sağdaki ve soldaki natürmort ... 75

Resim No. 68: Kartuşun en altında, iki yönde bulunan karanfil ve güllerden oluşan vazolar ... 76

Resim No. 69: En alttaki limon ağacı ve üstündeki erik ağacı ... 77

Resim No. 70: Armut ağacı ve çilek ağacı ... 77

Resim No. 71: Limon ağacı, mandalina ağacı ve maşallah yazısı ... 78

Resim No. 72: Çeşmenin kuzey yönündeki cephesi ... 79

Resim No. 73: Kuzey yöndeki iki ayna taşı ve dinlenme taşları ... 79

Resim No. 74: Ön cepheden diğer tüm cepheleri saran pul motifi ve üzerinde bulunan dil motifi bordürler ... 80

Resim No. 75: Çeşmenin arka cephesi ... 80

Resim No. 76: Ayna taşındaki iki yandaki rozet süsleme ve ortadaki yıldız rozet ... 81

Resim No. 77: Güney yöndeki ayna taşındaki rozet süsleme ... 81

Resim No. 78: Ön cephede çeşme üzerinde kullanılmış saçak süsleme ... 82

Resim No. 79: Sebil üzeri saçak süslemeler ... 83

Resim No. 80: Yan cephe saçak süslemeler ... 83

(17)

xiv

ŞEKİLLER VE ÇİZİMLER LİSTESİ

Şekil No. 1: Çeşme çeşitleri örnekleri ... 22

Şekil No. 2: Rumi kıvrık dal ... 27

Şekil No. 3. Akant yapraklı dolama dal ... 27

Şekil No. 4: Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesinin bulunduğu konumu gösteren kroki. Atatürk köprüsüyle Karaköy’e dönüş yönünde tam köşededir ... 29

Şekil No. 5: Vakıflar İdaresince Şeref Yurttaş Tarafından yapılan Azapkapı Saliha Sultan çeşmesi ve sebil planı ... 36

Şekil No. 6: Şeref Yurttaş tarafından yapılmış arka ve yan cephe çizimleri ... 37

Şekil No. 7: Şeref Yurttaş’ın Vakıflar Genel Müdürlüğüne hazırlanmış olan Azapkapı çeşme-sebili 1:100 ölçekli Atatürk Köprüsü tarafındaki kuzey ve arka cephenin çizimlerine dayanarak yapının bugünkü haline göre ayna taşlarının konumu belirlenmiş taslak çizimi ... 41

Şekil No. 8: Naci Yünyül’den Saliha Sultan çeşmesinin önden, üstten görünümü ve çeşmenin boyuna kesit ve planı ... 41

ŞEKİL NO.1 ... 91 ŞEKİL NO.2 ... 92 ŞEKİL NO.3 ... 93 ŞEKİL NO.4 ... 94 ŞEKİL NO.5 ... 95 ŞEKİL NO.6 ... 96 ŞEKİL NO.7 ... 97 ŞEKİL NO.8 ... 98 ŞEKİL NO.9 ... 99 ŞEKİL NO.10 ... 100 ŞEKİL NO.11 ... 101 ŞEKİL NO.12 ... 102 ŞEKİL NO.13 ... 103 ŞEKİL NO.14 ... 104 ŞEKİL NO.15 ... 105 ŞEKİL NO.16 ... 106 ŞEKİL NO.17 ... 107 ŞEKİL NO.18 ... 108

(18)

xv ŞEKİL NO.19 ... 109 ŞEKİL NO.20 ... 110 ŞEKİL NO.21 ... 111 ŞEKİL NO.22 ... 112 ŞEKİL NO.23 ... 113 ŞEKİL NO.24 ... 114 ŞEKİL NO.25 ... 115 ŞEKİL NO.26 ... 116 ŞEKİL NO.27 ... 117 ŞEKİL NO.28 ... 118 ŞEKİL NO.29 ... 119 ŞEKİL NO.30 ... 120 ŞEKİL NO.31 ... 121 ŞEKİL NO.32 ... 122 ŞEKİL NO.33 ... 123 ŞEKİL NO.34 ... 124 ŞEKİL NO.35 ... 125 ŞEKİL NO.36 ... 126 ŞEKİL NO.37 ... 127 ŞEKİL NO.38 ... 128 ŞEKİL NO.39 ... 129 ŞEKİL NO.40 ... 130 ŞEKİL NO.41 ... 131 ŞEKİL NO.42 ... 132 ŞEKİL NO.43 ... 133 ŞEKİL NO.44 ... 134 ŞEKİL NO.45 ... 135 ŞEKİL NO.46 ... 136 ŞEKİL NO.47 ... 137 ŞEKİL NO.48 ... 138 ŞEKİL NO.49 ... 139 ŞEKİL NO.50 ... 140

(19)

i ÇİZİM NO.1 ... 91 ÇİZİM NO.2 ... 92 ÇİZİM NO.3 ... 93 ÇİZİM NO.4 ... 94 ÇİZİM NO.5 ... 95 ÇİZİM NO.6 ... 96 ÇİZİM NO.7 ... 97 ÇİZİM NO.8 ... 98 ÇİZİM NO.9 ... 99 ÇİZİM NO.10 ... 100 ÇİZİM NO.11 ... 101 ÇİZİM NO.12 ... 102 ÇİZİM NO.13 ... 103 ÇİZİM NO.14 ... 104 ÇİZİM NO.15 ... 105 ÇİZİM NO.16 ... 106 ÇİZİM NO.17 ... 107 ÇİZİM NO.18 ... 108 ÇİZİM NO.19 ... 109 ÇİZİM NO.20 ... 110 ÇİZİM NO.21 ... 111 ÇİZİM NO.22 ... 112 ÇİZİM NO.23 ... 113 ÇİZİM NO.24 ... 114 ÇİZİM NO.25 ... 115 ÇİZİM NO.26 ... 116 ÇİZİM NO.27 ... 117 ÇİZİM NO.28 ... 118 ÇİZİM NO.29 ... 119 ÇİZİM NO.30 ... 120 ÇİZİM NO.31 ... 121 ÇİZİM NO.32 ... 122 ÇİZİM NO.33 ... 123

(20)

ii ÇİZİM NO.34 ... 124 ÇİZİM NO.35 ... 125 ÇİZİM NO.36 ... 126 ÇİZİM NO.37 ... 127 ÇİZİM NO.38 ... 128 ÇİZİM NO.39 ... 129 ÇİZİM NO.40 ... 130 ÇİZİM NO.41 ... 131 ÇİZİM NO.42 ... 132 ÇİZİM NO.43 ... 133 ÇİZİM NO.44 ... 134 ÇİZİM NO.45 ... 135 ÇİZİM NO.46 ... 136 ÇİZİM NO.47 ... 137 ÇİZİM NO.48 ... 138 ÇİZİM NO.49 ... 139 ÇİZİM NO.50 ... 140

(21)

1. GİRİŞ

Türk Kültüründe önemli bir yere sahip olan su, Osmanlı Döneminde çeşme ve sebiller vasıtası ile halka ulaştırılmıştır. Çeşmeler, temizlik ve içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılmıştır. Su depolarından ve kaynaklarından borular aracılığıyla şehre getirilen sular, çeşmelerden halkın kullanımına sunulmuştur. Sokaklarda yer alan çeşmelerin yanı sıra bahçe ve konut içlerindeki çeşmeler de oldukça yaygındır. Önceleri çok sade olan çeşme mimarisi, 18. yüzyılla birlikte değişmeye başlamıştır. Batılılaşma döneminden sonra çeşmeler zengin motiflerle süslenmiş ve anıtsal özellikler kazanmışlardır. Bu dönem Anadolu’da yeni bir üslup geliştirilmiş ve daha gösterişli çeşme ve sebillerin yapılmasına katkı sağlanmıştır.

Sebiller Osmanlıdan günümüze içme suyu dağıtmak üzere ve ihtiyaç amaçlı yapılmışlardır. Bunlar daha çok üstleri kubbe ile örtülmüş küçük bir odacık şeklinde olup cepheleri büyük pencere şeklinde açıktır ve pencereleri parmaklıklarla kaplıdır. Sebiller, ya camii kenarlarında külliyelerin bir parçası olarak veya çeşmeyle birlikte inşa edilmişlerdir.

Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi Lale Devrinin en güzel taş işçiliğine sahip çeşmelerinden biridir. Yapıldığı dönemin üslup özelliği, taş yapısı, plan özellikleri, saçaklarındaki kalem işleriyle 18 yy. çeşmelerinin en iyi örneklerindendir. Günümüzde kültürel mirasımız olan bu çeşmeler işlevini yitirmiş ve bir köşede unutulmaya yüz tutmuştur. İstanbul’un her semtinde birden fazla çeşmeye rastlanmaktadır. Bunların çoğu işlevselliğiyle pek ilgisi olmamakla birlikte ya matbaa, büfe şeklinde kullanılmakta ya da bakım, onarım beklemektedir.

Çeşmeler ve sebillerin en güzel örnekleri özellikle Lale Devrinin en gösterişli çeşmeleri İstanbul’da bulunmaktadır. Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi dönemin gerek taş işçiliği gerekse plan özelliği olarak en nadide örneklerinden biri olduğu için bu güzel eserin süsleme özelliklerinin belgelenmesi araştırma konusu olarak seçilmiştir.

Çeşme ve Sebillerle ilgili literatür araştırıldığında konumuza en yakın örnek olarak (BARIŞTA Ö. H.1995) Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi adlı kitabı ve çalışmamız

(22)

için en önemli kaynağı oluşturmuştur. Eserde Saliha Sultan Çeşmesi bulunduğu yer, tarihçesi, kitabeler, çeşmenin yapılışı onarımı ve onarımlarına ait kaynaklardan gelen bilgiler, çeşmenin plan özellikleri, Saliha Sultan ve İstanbul’da yaptırdığı çeşmeler, süsleme özellikleri, diğer çeşme ve sebillerle gösterdiği benzerlik ve farklılıklar değinilmiştir.

Kitapta sanat tarihi açısından doyurucu bilgiler bulunmakla birlikte çeşmeye ait süsleme ve kompozisyon özellikleri konusunda motifler tek tek incelenerek detaylı çizimler kullanılmamıştır.

Diğer bir kaynak (Ab-ı Hayat Geçmişten Günümüze İstanbul’da Su ve Su Kültürü, 2010 ) adlı sergi katalogunda Roma ve Bizans dönemlerinde İstanbul’da su ve su mimarisi, Osmanlı dönemi su mimarisi, Eski İstanbul yaşantısında su, İstanbul’da su kültürü ve yaşam sanatı, geçmişten günümüzü musluğun tarihi kapsamlı bir şekilde ele alınmış ve adell koleksiyonunda bulunan tarihi eser niteliğinde bulunan bu nadide kaynaklar Türk İslam Eserleri Müzesinde sergilenmiş ve sergilenen eserlerin tümü ne yer verilmiştir.

( Sezer Tansuğ, 18.Yüzyılda İstanbul Çeşmeleri ve Ayasofya Şadırvanı, Vakıflar dergisi. 1965)Adlı eserde, 18.yy da İstanbul çeşmeleri, mimari yapıları, plan özellikleri, benzerlikleri ve farklılıkları bu döneme ait çeşmelerin genel özellikleri hakkında bilgi verilmiştir. Aynı dönemde şadırvanların bazıları, Ayasofya şadırvanın özellikleri anlatılmıştır.

(Arık Rüçhan, Batılılaşma Dönemi Anadolu Tasvir Sanatı, 1976). Adlı bu eserde Anadolu’nun mimari elemanlarında bulunan süslemeler ele alınmıştır. Batılılaşma döneminin Anadolu’ ya etkileri, camilerde, çeşmelerde, şadırvanlarda, ev dekorasyonlarında, kumaşlarda ve diğer süsleme özelliği gösteren elemanlarda 18-19 yy batılılaşma döneminin getirdiği natürmort ve barok-rokoko tarzı gibi yeni süslemeler, bu üslubu kullanan mimari yapıların çeşitleri ve örnekleriyle anlatılmıştır.

(Şerifoğlu Ömer Faruk, Su Güzeli: İstanbul Sebilleri, 1995). Adlı eserde dönemlere ve yıllara dikkat edilerek bölge bölge ayrılmış olarak İstanbul’un sebilleri hakkında gerekli olan kısa ve öz bilgiler vurgulanmıştır. Sebiller bulunduğu mevkie göre incelenmiş ve sıralanmıştır, Eminönü sebilleri, Sur dışı sebilleri, Üsküdar sebilleri

(23)

gibi gruplandırılmış ayrıca her semtteki sebilleri gösteren harita üzerinde de sebiller işaretlenmek suretiyle görsel halde sunulmuştur.

(Çeçen Kazım, İstanbul’un Vakıf Sularından Taksim ve Hamidiye Suları İstanbul 1992). Eserde İstanbul vakıf suları ve bu vakıf sularından olan taksim ve hamidiye suları, su kaynakları, suyolları, suların nasıl yapıldıkları, hangi sistemle çalışır duruma getirildiği ve bu suları besleyen çeşme-sebilleri, çeşmelerin, tarihi, yapılışı, detaylı resimleri, kitabeleri hakkında detaylı bilgiler sunulmuştur.

(Egemen Affan, İstanbul’un Çeşme ve Sebilleri. 1993.) Adlı bu eserde, İstanbul’un çeşme ve sebilleri, bu çeşme ve sebillerin resimleri kısa genel bilgileri, kitabeleri ile 1165 çeşme ve sebil anlatılmıştır.

(Doğruyol Ayhan, İstanbul Çeşmelerindeki Süslemeler, Mimar Sinan Ün.

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,1987). Adlı Yüksek Lisans Tezinde İstanbul çeşmelerinin tarihsel gelişimi, çeşmelerdeki dekorasyon gelişimine genel bir bakış, lale devri çeşmeleri, lale devrindeki süslemeler, batılılaşma döneminde çeşmelerdeki süsleme özelliklerindeki farklılıklar, III.Ahmet çeşmesi,Üsküdar III.Ahmet çeşmesi, Azapkapı Saliha Sultan çeşmesi, Tophane çeşmesi,gibi çeşmelerin genel bilgileri ve süsleme özellikleri vurgulanmıştır.

(İzzet Kumbaracılar, İstanbul Sebilleri. İstanbul 1938) Adlı bu eserde 15yy Selçuklu döneminden itibaren çeşmelere toplu bir bakış, tarihi çeşmelerin türleri, İstanbul çeşmelerinde kullanılan araç ve gereçler, uygulanan teknikler, gözlenen biçimler, vurgulanmıştır.

(Önge Yılmaz, Türk Mimarisinde Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinde Çeşme, Sebil ve Şadırvanlar, Türk Tarih Kurumu,1997).Adlı eserde 11.yüzyıldan 19.yüzyıla kadar Anadolu su mimarisinde çeşme, sebil, selsebil, ve şadırvanlar hakkında genel bilgiler, süsleme unsurları, yapı elemanları, plan özellikleri gibi kapsamlı bilgiler verilmiştir.

(Doğan Kuban, Türk Barok Mimarisi Hakkında Bir Deneme, 1954:105). Adlı eserde Lale devrinin son yıllarında padişahlar tarafından yaptırılan meydan çeşmeleri ve sebiller, camii veya türbeler, Barok tarzının getirdiği yeni bir üslup, ve Türk Baroğunun genel süsleme unsurları vurgulanmıştır.

(24)

(Sema Öner, İstanbul’daki Meydan Çeşmelerinde Süsleme Hacettepe Ün. Sanat Tarihi Bölümü Yayınlanmamış Bilim Uzmanlığı Tezi, 198:1). Adlı eserde İstanbul’daki meydan çeşmeleri, çeşmelerin süsleme, üslup, plan özellikleri ve dönemlerin çeşmelerdeki etkileri vurgulanmıştır.

Araştırmada Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesinin daha önce incelenmiş yönleri dışında süsleme dekor ürünleri daha detaylı incelenip ele alınmıştır. Taş işçiliği, süsleme, motif ve kompozisyon öğeleri fotoğraflarla belgelenip daha sonra simetrik olarak motif kompozisyon çizimleri yapılmıştır. Kompozisyon şemalarının çizim yolu ile belgelenmesi sağlanmıştır. Ayrıca dönem içindeki diğer çeşmelerdeki bezeme ve süslemeleri incelenerek ilişkilendirilmiş, Lale Devri Çeşme ve Sebillerin taş süsleme desen elemanları, çizimleri ileriki dönemlere kaynak ve bilgi sağlanmış olacaktır. Ayrıca Azapkapı Saliha Sultan çeşmesinin herhangi bir zarar görebilme ihtimalinde çeşmenin taş işlemelerinden doğabilecek sorunlarda birebir çizimleri veya fotoğrafları belge ve kaynak niteliği sağlamış olacağı düşünülmüştür.

1.1. Problem Durumu

Batılılaşma ile birlikte ülkemize giren yeni motif ve kompozisyon şemalarının işlendiği lale devri çeşmelerinden Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi bezemelerini motif ve kompozisyon özellikleri açısından inceleyip belgelenmesi problem olarak alınmıştır.

1.2. Amaç

Araştırmanın amacı, Lale devri çeşmelerinden Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesinin motif ve kompozisyon özelliklerinin çizim ve fotoğraf yolu ile belgelenmesidir. Bu bağlamda aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır.

— Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesinin süslemeleri dönem özelliklerini yeterince yansıtmakta mıdır?

— Saliha Sultan Çeşmesinin diğer Lale devri çeşmeleriyle ortak yönleri nelerdir?

(25)

— Saliha Sultan Çeşmesinin diğer Lale devri çeşmelerinen farklılıkları nelerdir?

1.3. Önem

Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi çeşitli yayınlarda tanıtılmış ancak çeşmeyle ilgili kaynaklarda süsleme ve kompozisyon özelliklerine, tekniğine motiflere desen ve kompozisyon özelliklerine yönelik belgeleyici ve fotoğrafları ve detaylı tezyinat çizimleri yapılmamıştır. Bu nedenle çalışmanın belgeleyici bir doküman niteliği taşıması ve sonraki araştırmalara kaynak teşkil etmesi açısından önemli olduğu düşünülmektedir.

Ayrıca Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesinin geçirdiği restorasyon öncesi ve sonrası nasıl bir örnek oluşturduğu, eski durumu ve günümüzdeki halinin döneminin diğer çeşmeleri ile karşılaştırılması sonucunda kültürel mirasımıza gereken özenin gösterildiğinde modern kent yaşamına katkılarını sergilemesi yönü ile de önem arz etmektedir.

1.4. Varsayımlar

A-Araştırmada belirlenen örneklem evreni temsil edecek niteliktedir.

B-Yaklaşık 800 çeşmenin Lale Devri olarak seçilen Azapkapı Saliha Sultan çeşmesi Lale Devri süsleme özelliklerini yansıtmaktadır.

1.5. Sınırlılıklar

Araştırma Lale Devri çeşmelerine örneklem olarak alınan Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi taş süslemelerindeki motif ve kompozisyon özellikleri, ürün cinsi, tekniği, malzeme özellikleri, belgelenmesi ile sınırlandırılmıştır.

(26)

1.6. Tanımlar

Ab: Su, parlaklık, letafet. (AYNUR Hatice, Hakan T.Karateke, III. Ahmet Devri İstanbul Çeşmeleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı yayınları, 1995) (ŞERİFOĞLU Ömer Faruk, Su Güzeli: İstanbul Sebilleri, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi yayınları, 1995).

Ab-ı cari: Akarsu. (AYNUR Hatice, Hakan T.Karateke, III. Ahmet Devri İstanbul Çeşmeleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı yayınları, 1995).

Ab-ı: musaffa: Saf, temiz su. (AYNUR Hatice, Hakan T.Karateke, III. Ahmet Devri İstanbul Çeşmeleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı yayınları, 1995).

Ab-ı hayat: Ölmezlik suyu. Her damlası sonsuz hayat bağışlayan tatlı ve lezzetli su. Eski Türkçede bengisu. (ŞERİFOĞLU Ömer Faruk, Su Güzeli: İstanbul Sebilleri, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi yayınları, 1995.)

Ampir Üslubu: 1804–1814 yıllarında ortaya çıkan ve etkisini mimarlıkta dekoratif sanatlarda gösteren bir Yeni Klasik Üslup. Türkiye’de dahil tüm ülkelere yayılmış, her ülkede bir oranda farklılaşmakla birlikte, ana özelliklerini korumuştur. Antik Roma ve Yunan biçimlerini tam bir sadakatle değil de, sadeleştirerek kullanılmış, bezeme ve süslemeyi kendinden önceki dönemlere göre oldukça kısıtlı bir alanda uygulamaya çalışmıştır. Üslubun etkileri 1840’ a kadar sürmüştür. (SÖZEN Metin, Uğur TANYELİ, Sanat Terim ve Kavramları Sözlüğü. Remzi kitabevi).

Ayna Taşı: Üzerinde lüle ya da musluk takılmak üzere bir ya da birkaç delik açılmış olan taş ya da mermerden yapılmış olan levha. Bir kısmına kitabede kazınmış olan ayna taşları genellikle süsleme sanatı açısından son derece güzel işlenmiş parçalardır.

Kemerin iç kısmında yer alan ayna taşlarının bir kısmı küçük olmakla beraber bazıları kemerin içini tamamen kaplayacak kadar büyük olabilmektedir.( www.çeşmeler.gen.tr)

(27)

Ayn-ı saf: Temiz su pınarı. (AYNUR Hatice, Hakan T.Karateke, III. Ahmet Devri İstanbul Çeşmeleri, 1995) .

Barok: Barok sanatı, görsel sanatlar ve mimarlık alanında bu anlamda barok, genel olarak simetriye karşıt olarak asimetriyi, temel geometrik biçimlere karşıt olarak eğrisel biçimleri, durağanlığa karşıt olarak hareketli, tek defada algılanabilirliğe karşıt olarak kolay kavranamazlığı yeğleyen bir tutumdur. (SÖZEN Metin, Uğur TANYELİ, Sanat Terim ve Kavramları Sözlüğü. Remzi kitabevi).

Bezeme: Mimarlık ürünü üzerinde ve her türden kullanım eşyası üzerinde süslemeye yönelik olarak yapılan çalışmaların tümü. (SÖZEN Metin, Uğur TANYELİ, Sanat Terim ve Kavramları Sözlüğü).

Bordür: Kapı ve pencere gibi mimari kısımların etrafını kuşatan çerçeve bölümünde, süslü veya süssüz çıkıntılı, dar ya da uzun parçaya denir. Sınır belirleyici çizgisel öge, sanatsal içerik taşısın yada taşımasın, her türden yüzey üzerinde yer alabilir .(Özkeçeçi İlhan, Türk Tezhip Sanatı) (SÖZEN Metin, Uğur TANYELİ, Sanat Terim ve Kavramları Sözlüğü).

Çeşme: Göz gibi olan delik ve bu delikten akan su yada herkesin yararlanması için düzen altına alınan bir suyun akıtıldığı yapı veyahut da suyun borularla getirilip musluktan akıtıldığı yalaklı su haznesi olarak tanımlanabilir. ( Celal Esat Arseven, Türk Sanatı Tarihi, ( tarihsiz))

Eskiz: Bir resme, çalışmaya başlamadan önce yapılacakları tasarlamak, taslak, ön çalışma. (www.cizimerkezi.com).

Gravür: Ağaç, taş, metal bir levhanın oyularak işlenmesi ve bunun bir yüzeye basılması tekniği. Ayrıca bu teknikle yapılmış resme de gravür denir. (www.turkcebilgi.com).

Kitabe: Taş mermer gibi sert yüzeylerin üzerine yazılan oyma ve kabartma yazı, yazıt. (AB-I HAYAT ‘ Geçmişten Günümüze İstanbul’da Su ve Su Kültürü’, 2010).

Kemer: İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, sivri uçlu vb. biçimlerle bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, eşit şekilde dağıtıp iki yan ayaklara bindiren tonoz bağlantı. Çeşmenin ön cephesinin ana eksenini oluşturan ve ayna taşının iki yanında çıkıntı olarak yer alan ve iki duvarın üstünün örtülmesine

(28)

yardımcı olan mimari örtü. Aslında inşaat tekniği açısından çeşmelere kemer yapılması zorunlu değildir ve çeşmelerin ön cephesi tamamen düz duvar olarak da yapılabilir. Kemer yapılmasındaki asıl amaç mimari estetik kaygılar ve hazneli çeşmelerin çok uzak mesafelerden de tanınmasını sağlamak ve başka yapılardan ayırt edilmesini kolaylaştırmak içindir. Bir kemerin elemanları genellikle kesme taştan olmakla beraber mermer ve tuğladan da olabilmektedir. Tek parça taş ya da mermer levha oyularak kemer görüntüsü verilmiş çeşme örnekleri de vardır. Kemerler genellikle sade olmakla beraber bazı çeşmelerde kemerler üzerine de kabartma olarak süslemeler yapılmıştır. Osmanlı çeşmelerinde basık kemer, kalkık kemer, yarım daire kemer, armut

kemer ve sivri kemer gibi değişik tiplerde kemerler kullanılmıştır.

(www.çeşmeler.gen.tr).

Kompozisyon: bitkisel veya hayvansal motiflerin bir helezon üzerinde bir araya gelerek yeni bir desen veya tasarım oluşumuna verilen isim. (Özkeçeçi İlhan, Şule Bilge Özkeçeçi, Türk Tezhip Sanatı,2007).

Mukarnas: mimari yapılarda görülen çokgen ve çok köşeli yıldızlarla oluşturulmuş geometrik bir bezeme çeşididir. İslam sanatlarında mimari yapılarda görülen geometrik bir bezeme çeşididir. İslam bezeme anlayışında mistik anlam, geometrik biçimler ve düzenlemelerin kurgusunda gizlenmiştir. Evrensel birlik ve denge düşüncesi çokgen ve çok köşeli yıldızlarla somutlaştırılmıştır. Anadolu Türk Sanatı'nda 12. yüzyılın başlarında bezemede tek anlatım aracı çokgen ve çok köşeli yıldızlar olmuştur. Yüzeysel bezemede geometrik tasarım birikimi prizmatik öğelere dönüştürülmüş, prizmatik öğelerin yan yana ve üst üste gelerek geliştirdikleri bu bezeme türüne mukarnas bezeme adı verilmiştir. (Özkeçeçi İlhan, Şule Bilge Özkeçeçi, Türk Tezhip Sanatı,2007, Özkeçeçi yayınları).

Musluk Lülesi: su akan yer, çeşme borusu. (AB-I HAYAT ‘ Geçmişten Günümüze İstanbul’da Su ve Su Kültürü’, 2010).

Lüle: Ayna taşının üzerindeki deliğe takılan su borusu.Lüle aynı zamanda Osmanlılarda su debisini ölçmekte kullanılan bir hacim ölçüsüdür ve günlük 52 m3 suya karşılık gelir.(www.çeşmeler.gen.tr).

Motif: Süslemede bütünü oluşturan parçalardan her birine verilen ad. (Türk Tezhip Sanatı,2007)

(29)

Natürmort: Cansız doğa resimleri, genellikle armut, elma, muz, limon gibi meyvelerin resimlerine verilen isimdir. ( sanat yelpazesi.com).

Oluk: Suyun dar alandan akıp gittiği yol. (dictionarist.com)

Pafta (Kartuş): Alan, bölüm. (Özkeçeçi İlhan, Şule Bilge Özkeçeçi, Türk Tezhip Sanatı,2007, Özkeçeçi yayınları).

Palmet: Üç yapraktan oluşan palmet üsluplaştırılmış halidir. (Özkeçeçi İlhan, Şule Bilge Özkeçeçi, Türk Tezhip Sanatı,2007, Özkeçeçi yayınları).

Plan: Bir işin, bir eserin oluşması için uyulması gereken tasarı kural. (Ahunbay Zeynep, Tarihi Çeşme Koruma ve Restorasyon, 2009).

Restorasyon: Eserde bozulmuş, yıkılmış olan bölümleri aslına uygun onarma. (Ahunbay Zeynep, Tarihi Çeşme Koruma ve Restorasyon, 2009).

Restitüsyon: Eseri aslına uygun yeniden tasarlamak. (Ahunbay Zeynep, Tarihi Çeşme Koruma ve Restorasyon, Yem Yayınları, 2009).

Rumi: Hayvansal kaynaklı motiflerdir ve hayvanlar çeşitli organlarından esinleninlen motiflerdir. ( Özkeçeçi İlhan, Şule Bilge Özkeçeçi, Türk Tezhip Sanatı,2007 ).

Rozet: Yuvarlak şekilli motifli alan bölümü. ( Özkeçeçi İlhan, Şule Bilge Özkeçeçi, Türk Tezhip Sanatı,2007,).

Röleve: Eski bir sanat eserinin, plan, ölçekleri alınarak yeniden tasarlayıp çizmek. (Ahunbay Zeynep, Tarihi Çeşme Koruma ve Restorasyon, 2009).

Saçak: Bir yapının güneş ve yağmurdan koruması için, o bölümden dışa taşkın ve altı boşta olarak yapılan çatı örtüsü. (AB-I HAYAT ‘ Geçmişten Günümüze İstanbul’da Su ve Su Kültürü’, 2010.)

Saka: asıl haliyle saka, Arapça “sky” kök harfinden ism-i mübalağa yapılarak türetilmiştir. Ve “ su veren, su taşıyan kişi” manasına gelen bir kelimedir.(Ab-ı Hayat “Geçmişten Günümüze İstanbul’da Su ve Su Kültürü”, 2010).

(30)

Sebil: Karşılık beklemeden, hayır için dağıtılan içme suyu, musluk, çeşmesiz, oda şeklinde depolu üsttü kapalı taş yapı. ( M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü III. Cildi).

Sebilci: Üzerinde sahtiyandan bir su kırbası, arkasında sahtiyandan ceket, ayağında şalvar, başında üzerine abani sarık sarılmış beyaz külah, elinde yazılı sarı taş olduğu halde Hazret-i Hüseyin ile kerbela şehitlerinin ruhu için su dağıtan cerrarlar hakkında kullanılır bir tabirdir. ( M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü III. Cildi).

Teknik: Bir sanat, bir bilim, bir meslek dalında kullanılan yöntemlerin hepsine ‘teknik’ denilmektedir. (TDK Türkçe Sözlük,1988,s.144).

Tekne seddi: Çeşmenin zeminine, kemer kaide raflarının hemen önüne inşa edilen sedlerdir. İki seddin arasına yerleştirilen mermer ya da taş bir levha ile tekne'nin (Yalak) oluşturulmasına yardımcı olurlar, ayrıca insanların kova yada testilerini koyduğu yada oturup dinlendiği yüksek bir zemin oluştururlar. (www.çeşmeler.gov.tr)

(31)

2. YÖNTEM

Bu bölümde araştırmanın modeli, evren ve örneklem, veri toplama tekniği, verilerin çözümlenmesine ve yorumlanmasına yer verilmiştir.

2.1. Araştırmanın Modeli

Yapılan çalışmada alan araştırmasına dayalı bir betimsel inceleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada genel olarak Lale Devri çeşmeleri tanıtılmış, Azapkapı Saliha Sultan çeşmesi süsleme unsurları ile dönemin diğer çeşmelerinde görülen ortak yönler ve farklılıklar vurgulanmıştır.

2.2. Evren ve Örneklem

Araştırmanın evrenini Lale Devrinin tüm özellikleri ve evreni yansıttığından örneklem Azapkapı Saliha Sultan çeşmesi olarak alınmıştır.

2.3. Veri Toplama Tekniği

Öncelikle çeşitli kütüphanelerde literatür taraması yapılmış, değişik yayınlar özel kaynaklar taranmıştır. Lale devri çeşmelerinden ulaşılabilenler incelenmiştir. Azapkapı Saliha Sultan çeşmesinin ilk yapım yılından itibaren geçirdiği değişiklikler araştırılmış, kaynak kişilerle görüşmeler yapılarak alınan bilgiler kaydedilmiş, Azapkapı Saliha Sultan çeşmesinin taş bezemelerinin ölçümleri alınmış ve tek tek motif ve kompozisyon çizimleri yapılmıştır. Daha sonra taş süslemede kullanılan her bir farklı kompozisyon için hazırlanan bilgi formlarına teknik, ölçüm, fotoğraf, motif özellikleri gibi veriler işlenmiştir.

(32)

2.4. Verilerin Analizi

Araştırmada literatür taraması sonucu elde edilen bilgiler, kavramsal çerçeve içinde kullanılmıştır. . Azapkapı Saliha Sultan çeşmesinin bezemeleri ile İncelenen diğer Lale devri çeşmelerinin bezeme unsurları karşılaştırılıp dönem özelliklerine göre değerlendirme yapılmıştır. Alanda yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkan veriler, araştırmanın üçüncü bölümünde bulunan bulgular yorum kısmında çözümlenmiştir. Bu bölümde bilgi formlarına işlenen verilerden yola çıkılarak teknik, motif ve kompozisyon özelliklerinin yer aldığı tablolar oluşturulmuş ve bu tabloların yüzdelikleri alınarak süslemede kullanılan bezeme elemanları yorumlanmıştır.

(33)

3. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

3.1. Sanatta Batılılaşma ve Süsleme Sanatlarına Etkisi

Osmanlı İmparatorluğu XVI. yüzyılda büyük bir coğrafyaya hâkim olmuş ve birçok kültürü bünyesinde barındırmıştır. Osmanlı imparatorluğunun siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel gücü XVII. yy kadar büyük oranda hissedilmiştir. Daha sonra bu yükseliş yavaş yavaş durma ve gerileme dönemine girmiştir, Askeri alandaki yenilgiler, kaybedilen topraklar ve siyasal, kültürel açıdan Osmanlıyı Avrupa’dan geri bırakmıştır. “1699’da yapılan Karlofça Antlaşması sonucu ilk defa Avrupa’da toprak kaybına uğrayan, askeri ve siyasi gücünü yitirmeye başlayan Osmanlı; gerileyiş nedenlerini ve dünya içindeki konumunu sorgulamaya başlamıştır. XVII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren de batı ile ilişkilerini gözden geçirip aradaki açığı kapatabilmek amacıyla batılılaşmaya yönelmiştir”.(Çetintaş 2001,76)

Bu dönemde soysal, kültürel, siyasal açıdan Avrupa’nın geldiği seviye

Osmanlıyı kendine hayran bırakmıştır. Bu nedenle girişilen Askeri, siyasi ve sosyal değişimlere Batılılaşma adı verilmiştir. Böylelikle Osmanlı’da batı kültürüne ilgi ve özenti doğmuş, bu ilgi özellikle sarayın üst kesimindeki kişilerde görülmüştür. Osmanlı’da Batılılaşma süreci, Sultan III. Selim döneminde belirginleşmeye başlamıştır. II. Mahmut döneminde ise hız kazanmıştır. Abdülaziz döneminde de son halini almıştır. Sanatta batılılaşmanın Türk Halkına yansıması 1726 da başlayan Devri adı verilen zaman diliminde hissedilmiştir.

Toplum içinde en hızlı ve kolay şekilde yayılma gösteren olgulardan biri de “sanat” tır. (Mustafa CEZAR bununla ilgili Sanatta Batı’ya Açılış ve Osman Hamdi, (1971:3) adlı eserinde şu şekilde bahseder.”Zira sanatın kaynağı topluma, gücü toplumun kültür yapısına bağlı olmakla beraber, onda ferdilik ferdiliğe bağlı hürriyet vardır”. Demiştir. Bu maksatla Sanatçı şüphesiz toplum dışı bir varlık değildir. Yani o da herkes gibi toplum içinde beslenir toplumdan esinlenir bu bakımdan sanatçının kendisi de, sanat eserine ilgi gösterip ondan duygulanan kimseler de, toplumun kültür

(34)

yapısı ve değer yargılarına bağlıdır. İşte bundan dolayıdır ki, sanat için sınır teşkil eden veya onu etki altına alan şey, devlet otoritesi değil, kültürel yapısı ve ona bağlı değer yargılarıdır. Sanatçı kendi çalışma alanında topluma yeni fikirler, anlayışlar ve heyecan alanları sağlayan, kültür yapısını değiştiren bir kimliğin sahibi olur.

XVIII. yüzyılda batılılaşma hareketleri Osmanlı ülkesine matbaayı da getirmiştir. Matbaanın gelişi yazma sanat eserlerine, kitap sanatlarına da zarar vermiştir. Daha önce kitap sanatları olarak bilinen tezhip, hat sanatları yazma eserlerde sanatçı ya da hattat tarafından el ile özenle nakış nakış adeta işlenirken matbaa sayesinde tek örnekten birçok kitap çoğaltılmış ve zamanla hattatların, kitap sanatçıların azalmasına sebep olmuştur. Elbette yararı olduğu aşikârdır basılan birçok kitap daha kısa sürede daha çok kişiye ve maliyeti daha az olarak insanlara ulaştırılmıştır ama sanata ve sanatçıya itibar kaybı yaşatmıştır. Batıdan gelen dış etkiler ilk olarak süsleme sanatlarında görülmüştür. Geleneksel Türk süsleme sanatları XVIII. yüzyıla kadar klasik dönemini yaşamışken bu dönemden sonra batı etkisine girmiştir. Barok, rokoko tarzı motifler kompozisyonlarda kullanılmaya başlanmıştır. Klasik motiflerden bitkisel motifler, yaprak, hatayi, penç gibi motifler barok-rokoko tarzına benzetilmeye çalışılmış, motifler doğadaki stilize halinden çok daha farklılaştırılmış ve daha gösterişli bir hal almıştır.

Osmanlı’dan Avrupa’ya gittiği bilinen lale’nin batıdaki ilk resimleri Gesner’in 1561 tarihli kitabındaki Tulipa Turcarum ile Plantarum Historia’sındaki çeşitli lale gravürleridir.

18.yy diğer çiçek ressamları Ali Üsküdari, Abdullah Buhari’nin ise çiçekleri zarif ve gerçeğe yakın tasvir ettiği söylenebilir.

Kısaca diyebiliriz ki, hiçbir zaman bir Batılı sanatçı gibi botanik illüstrasyon kaygısı sanatçılarımızı sarmamış, her zaman çiçeği güzelliği için sevmiş ve kendilerine güzel geldiği gibi çizmiş ve boyamışlardır.

(35)

3.1.1. Türk Süsleme Sanatında Batılı Ögeler

3.1.1.1. Rokoko Uslübu

Rokoko akımı ilk 17. yüzyıl ortalarında, İtalya’da ortaya çıkmış bir akımdır. Daha sonra bu akım Almanya, Fransa, Hollanda, İspanya, İngiltere gibi Avrupa ülkelerine de ulaşmış, her birinde farklı şekilde ele alınıp yorumlanmıştır.

Rokoko aslında bir üslup değildir. Çünkü mimarlığı kapsamaz. Yalnız dekorasyon anlayışı olarak kalmıştır. Fransa’da rokoko başka adlar altında geçmektedir. XIV. Louis üslubu ve Napolyon üslubu dönemin “ Empire” sanatı olarak geçmiştir.

Bu dönemde süslemede, özellikle tavan dekorasyonunda bir akantus yaprağı kompozisyonu hüküm sürer, palmiye, midye kabuğu 3 boyutlu olarak ortaya çıkmıştır. Ayrıca motif olarak çiçekler, hayvanlar gibi unsurları katarak, bütün duvarları kaplamıştır.

Avrupa’da rokoko sarayda değil kenti merkez alan bir akımdır. Osmanlı sanatında meydan çeşmeleri, anıtsal çeşmeler, bezemeyle süslenen çeşmeler ayrı birer sanat eseri olarak ortaya çıkmıştır.

Rokoko iç mekânda hareketli motifler, gölge-ışık etkisi veren desenler, büyük hareketli çizimler olarak ortaya çıkmıştır. Bu akımın Osmanlıya yansıması ise şöyle özetlenebilir. Yapılar geleneksel düzendedir tasarımlar birdenbire bozulmaz, değişim içeride ve ayrıntılarda gerçekleşir. Örneğin Topkapı Sarayı iç mekânları süslenir. Çeşmelerde ise rokoko dış motiflerde uygulanmıştır.

Çeşmelerin küçük ve üzerinde çalışılması kolay yapılar olması Batı etkilerinin yoğun olarak kullanılmasına neden olarak gösterilmiştir.( Dünya Sanat Tarihi,1992 : 483)

3.1.1.2. Barok Uslubu

Barok sözcüğü, Portekizce Barucca sözünden gelir. Portekizcede garip biçimli, eğri-büğrü incilere verilen bu küçültücü ad, Rönesans ilkelerine bağlılıkta direnen

(36)

tutucu kişilerce konulmuştu. XVIII ve XIX.yy’da Avrupa baroğu olarak geçer.(Dünya Sanat Tarihi,1992: 456).

Osmanlı imparatorluğunda XVIII ve XIX. yy da sanat anlayışı ile Rusya ve Çin’de gördüğümüz şişkin kubbeler ve süslü saçaklı mimariler gibi unsurlar barok üslubunu yansıtırlar. Klasik eser kuralları bağlı iken barok kuralları reddeder.

Barok dini yapılarda ve saraylarda dev sütunlar, ağır saçaklı kornişler, cilalı mermerler, altın yaldızlar, evliyalar, melekler boya ve altının karışımı içinde dindarlığı da öne çıkaran bir havası vardır.

1700 yıllarından itibaren Osmanlı imparatorluğu çöküş döneminde batıdaki bu abartmalı sanatı görecek ve çöküş içinde olmasına rağmen kendine layık bir sanat olarak Türk baroğunu benimseyecektir.

Barok üslubuna örnek bir camii Nusretiye camiidir. Camii de oran-orantı değişmiş ana kubbe yüksek olmasından dolayı minareler ince ve uzun yapılmıştır.

15 yıl sonra Osmanlı Baroğu denilen eserler ortaya konmuştur. Osmanlı Baroğu zayıf bir taklitçilik şeklinde ilerlemiştir. ( Dünya Sanat Tarihi,1992)

Osmanlı Baroğu olarak tanıtılan eserler: Meydan çeşmesi, sebil, şadırvan, türbe gibi küçük boyutlu yapılar olmuştur.

3.1.1.3. Sebillerde Barok-Rokoko Üslubu

Bu dönemde klasik mimarinin özelliklerinden ayrılarak daha gösterişli bir tesir bırakılmak istenmiştir. Lale devrinde başlayan yenilikçi biçimler yepyeni bir stile dönüşmüştür.

Sebillerde Türk Barok biçimlemesi kendine has farklı özellikler taşır. Rokoko ise sebillerde dışa ait bir süsleme sanatı olmuştur.

Sebil planlarında, dış ve iç bükeyli yuvarlak plan biçimi genelleşmiştir. Cepheler yine bölümlüdür. Fakat mimari elemanlar biçim değiştirmektedir.

(37)

Örnek: Tersane Emini Recai Mehmet Efendi Sebili (1775). (İstanbul’daki Kaptan-ı Derya çeşmeleri ve sebilleri,1995)

3.1.1.4. Ampir Üslubu

Bu dönemde düz çizgilere ve sade yüzeylere dönülmüştür. Sebil planlarında yuvarlak biçim yaygın olarak görülmektedir. Dörtgen planlı yapılarda rastlanmaktadır. Cepheler geleneksel tipten ayrılmıştır. Düz cepheler mermer ile kaplanmıştır.

Tezyinatlar daha çok şebekelerde ve frizlerde yer almaktadır. Yeni motifler görülür, bunlar uçuşan kurdeleler, zeytin, meşe, defne, yapraklarıdır. Kolon gövdesi düz ve başlıkları silmelidir.

Yüzeylerde fazlaca simetri, detay inceliği ile düz çizgiler ortaya çıkmaktadır. (İstanbul’daki Kaptan-ı Derya çeşmeleri ve sebilleri,1995)

3.1.1.5. Lale Dönemi Üslubu

Bu dönem sebillerinde Türk klasik stilinden pek uzaklaşılmasa bile tezyinat ve motiflerde, yeni sanat akımlarının etkisi görülmektedir.

Klasik dönemdeki çokgen, çıkıntılı, köşeli plan tipi tamamıyla bırakılmamıştır. Planlar genel olarak yuvarlaktır.

Tezyinat, bütün yüzeye yayılmıştır. Rumi ve hatayi motifler, kıvrık dallar görülür. Stilize laleler, güller, vazolar, meyveler, rahleler üzerinde armut, elma vb. meyve tabakları kabartma olarak işlenmiştir.

Örnek: Kaptan-ı derya İbrahim Paşa Sebili ( 1708). (İstanbul’daki Kaptan-ı Derya çeşmeleri ve sebilleri,1995)

(38)

3.2. Lale Devrinde Yaşanılan Değişiklikler

1726 tarihi ile başlatılan lale devrinde hız kazanan batılılaşma ıslahat hareketleri, Osmanlıda köklü değişikliklere sebep olmuştur. İstanbul’da mimariden, yaşam tarzına eğitim kuruluşundan, sanayisine kadar birçok yenilik yaşanmıştır.

Saray yaşantısında olan değişimler yaşanmaya başlamıştır. Daha önceleri İçe dönük yaşayan saray halkı dışa dönük yaşamaya başlamıştır yani mesire ve halka açık yerler oluşturulmuştur.

Batı etkisiyle batı tarzı giysiler Pantolon, Ceket, Şapka… gibi kıyafetler giyilmeye başlamıştır.

Opera, Tiyatro, Gazete, Bando gibi yenilikler İstanbul’a getirilmiştir.Yabancı dilde eğitim veren kurumlar açılmıştır.

Uzun yıllar boyunca İstanbul’un silueti olmuş camilerimiz, 19. yy da Boğaz kıyılarına da inşa edilmiştir. (Kabataş Erkek Lisesi İç Mekân Süslemeleri, 2009)

3.2.1. Mimaride Yaşanılan Değişiklikler

Yazları saray yaşayanları yazlık saraylarda kalmaya önem vermiş ve bu yaşantıda bir moda haline getirilmiştir. Osmanlıya 400 yıl ev sahipliği yapan Topkapı Sarayı bırakılarak Dolmabahçe Sarayına geçilmiştir.

Ayrıca bu döneme mimariye damgasını vuran BALYAN ailesidir.Bu aile Mimaride çok sayıda eser vermişlerdir ve beş kuşak boyunca sarayın mimarlık hizmetlerini bu aile bırakmıştır.

BALYAN ailesi Barok ve Ampir üslupları eklektik tarzda kullanmıştır ve böylece süsleme motiflerini uygulayarak kendine özgü bir üslup meydana getirmiştir.

Bu dönemde köşkler ve bahçeler meydana gelmiştir. O zamana kadar, dini ve sosyal amaçlı yapılar, genellikle maddi ihtiyaçların gereği olarak inşa edilirdi. Lale Devri ile dini ve sosyal yapılar dışında köşkler, kasırlar ve bahçeler yapılmaya ve daha tercih edilir hale gelmiştir.

(39)

Bu döneme kadar, sosyal ve dini yapılar dışında kalan yapılar, genellikle ihtiyaç karşılığı inşa edilen yapılarken batı etkisiyle dini, sosyal amaçlı yapılar ayrı olarak bir de köşkler, kasırlar ve bahçeler yapıldı.

İlk projeler: Haliç ıslah edilmiş, haliç sahil kenarları gezinti yerleri olmuştur. Kâğıthane deresi ve Kâğıthane’de padişah için Sadabad Kasrı inşa edilmiş etrafı lale bahçeleriyle bezenmiştir.

Daha sonra Üsküdar, Suriçi, Beyoğlu( Pera) ve Boğaziçi yenilenmiştir. Bu bölgeler en çok tercih edilen yerleşim yerlerinden olmuştur.

Bu dönemde batılı bir mimar elinden çıkmış ilk yapı olan Melling’in Ortaköy’de yaptığı Hatice Sultan Sarayı’nda kullanılan sütun dizileri ve üçgen alınlık gibi batılı üsluplar, bu hareketin öncüsü olmuştur.

Barok, rokoko, ampir gibi batı tarzı üsluplar bütün yapı tiplerinde çok sık görülmeye başlamıştır. Barok ve Rokoko önce iç mekânda daha sonra bütün mimari alanda uygulanmış ve üç boyutlu düzenleme haline getirilmiştir. Ayrıca cepheler de süslenmeye başlamıştır.

Bu dönemin diğer önemli camileri; Mecidiye camii (1843), Dolmabahçe camii ve Ortaköy camii ( 1853), Pertevniyal Valide Sultan camii (1870) de yapılmıştır.

Mimaride batıya ayak uydurmak için her türlü üslup kullanılarak devamlı yeni yapılar inşa edilmiştir. 19.yüzyılın ikinci yarısında dini yapılar gösterişini kaybetmiş, sivil yapılar daha çok dikkat çekmeye başlamıştır ve daha büyük, süslü yapılmaya başlanmıştır.

Ayrıca Ahşap camilerde resim tasviri duvarlarda ve tavanlarda meyve sepeti resimleri şehir tasvirleri dikkat çekmektedir.

Bunlara örnek olarak: Samsun Çarşamba ve Yozgat çapanoğlu camii… gibi bir çok camii gösterebilir. İstanbul'da Kara Ahmed Paşa camii, Sokullu camii, Kılıç Ali Paşa camii, Üsküdar Atik Valide Camii, Takkeci İbrahim Ağa Camii, Sultan Ahmed camii mahfil tavanları ile Revan ve Bağdat köşklerinin tavanları kalem işi süslemelerin zengin ve çeşitli örneklerini ortaya koyar. Naturalist çiçekler, madalyonlar ve Çin bulutları, rumî ve hatayîler derin çini süslemelerini kalem işlerinde tekrarlarlar.

(40)

Topkapı sarayında III. Ahmed’in yemek odası ise meyve dolu tabaklar ve gül, zambak gibi naturalist çiçeklerle dolu vazolar ve lâke işler olarak süslenmiş olup, hem odanın kullanılış maksadına uygun bir süsleme ortaya koymakta, hem de değişmeye başlayan yeni üslûbu haber vermektedir.

Ayrıca III. Murat’ın dairesindeki pencere ve dolap kapaklarının kalem işi ile yapılan çiçek açmış bahar ağaçları, lâle, sümbül, karanfil gibi naturalist motiflerle süslenişi çini süslemeleri ile aynı üslûptadır.

Döneme damgası vuran yapı tipi ise “çeşme”lerdir. Devletin gücünü göstermek için külliye yerine gösterişli çeşmeler yapılmıştır.

Lale Devri Çeşmeleri: Cephede beyaz mermer, barok motif ve altın yaldızlı kabartmalarla süslenmiştir. Bu tip bir üslup ilk olarak meydan çeşmelerinde görülmüştür. Bunların dışında kütüphanelerde, sübyan mekteplerinde altı çeşme üstü derslik olarak uygulanmıştır.Bu yapıların süslemeleri ise S ve C kıvrımlı, meyve tabağı gibi barok motifleriyle süslenmiştir.

3.3. Lale Devri Çeşmelerinden Bazıları

Tablo 1

18.yy’a ait bazı çeşmeler, tarihleri, konumu ve türü

ÇEŞME ADI YAPIM YILI BULUNDUĞU YER TİP ÖZELLİĞİ

Emetullah Sebili 1707 Beyazıt Tek yüzlü üç pencereli

duvar çeşme. Kaptanİbrahim

Paşa Sebili 1708 Beyazıtta, veznecilerde. Tek yüzlü köşe çeşmesidir.

Gülnuş Emetullah Valide Sultan

Çeşmesi

1709

Üsküdardaki Hakimiyeti Milliye Caddesi üzerinde, Yeni Camii

önündedir.

Tek yüzlü duvar çeşmesi.

Ataullah Efendi

Sebili 1713 Vefa semtinde.

Sebil şebekeli üç Pencereli köşe çeşmesi. Damat İbrahim

Paşa Sebili 1719 Şehzadebaşında

Beş pencereli köşe çeşme ve tek yüzlüdür. İbrahim Paşa

Çeşme ve Sebili 1720 caddelerinin birleştiği köşededir. Şehzadebaşı ve Dede Efendi Tek yüzlü duvar çeşmesi. Hasan Paşa

(41)

Tablo 1 (Devamı)

18.yy’a ait bazı çeşmeler, tarihleri, konumu ve türü

ÇEŞME ADI YAPIM YILI BULUNDUĞU YER TİP ÖZELLİĞİ

Sirkeci Damat

İbrahim Paşa Sebili 1725 Sirkecide Tek yüzlü cephe çeşmesidir.

Beşir Ağa Çeşmesi 1727 Kapalıçarşı’da Mercan Camiine giden yoldadır. Dört yüzlü meydan çeşmesidir. III.Ahmet Çeşmesi 1728 Topkapı Sarayı Bab-ı Hümayun önündedir. Dört yüzlü sebilli, meydan çeşmesi.

III.Ahmet Han

Çeşmesi 1728 Üsküdar’da iskele meydanındadır.

Dört yüzlü meydan çeşmesidir.

Tophane Çeşmesi 1732 Tophane meydanındadır. Dört yüzlü, hazneli,

meydan çeşmesidir. Azapkapı Saliha

Sultan Çeşmesi 1732-33

Karaköy yönünde haliç tersanesi karşısındadır.

Dört yüzlü, hazneli, sebilli, meydan

çeşmesidir.

Ayrılık Çeşmesi 1741 Kadıköy’de Ayrılık Çeşme

Sokağındadır.

Menzil (namazgah) çeşmesidir. İshakAğa

(On Çeşme) 1746 Beykoz’da İskele Meydanındadır. Tek yüzlü hazneli meydan çeşmesi. Nuruosmaniye III.Osman Sebili 1755 Nuruosmaniye camiinin, Kapalıçarşı tarafındadır. Yuvarlak planlı,üç pencereli,tek yüzlü duvar çeşmesidir. III. Mustafa Han

Çeşmesi 1760

Üsküdar’da Ayazma Camii avlusundadır.

Tek yüzlü köşe çeşmesidir. Hamamizade

Yusuf Efendi Sebili

1762 Babıali caddesi ile çağaloğlu yokuşunun birleştiği köşededir.

İki pencereli, köşe çeşmesidir. Laleli

III.Mustafa Sebili 1763 Laleli Camii giriş kapısındadır.

Beş pencereli tek yüzlü duvar çeşmesidir. I. Abdül hamid

Han Sebil ve Çeşmesi

1777 Bahçekapı’da Zeynep Sultan Camii köşesindedir.

Sebille birlikte tasarlanan iki adet tek

yüzlü duvar çeşmesi.

Hamidiye Sebili 1777 Gülhane parkı karşısındadır. Yuvarlak planlı beş

pencerelidir.

Beylerbeyi Camisi

Çeşmeleri 1778 Beylerbeyi Camii avlusundadır.

İki adet tek yüzlü duvar çeşmesi I.Abdülhamid Han

Çeşmesi – Emirgan 1782 Emirgan’da Camii meydanındadır. Dört yüzlü, sekizgen meydan çeşmesi Süleymaniye

Meydanı Çeşmesi 1792 Süleymaniyede Tiryaki Çarşısındadır. Tek yüzlü meydan çeşmesi

3.3.1. Lale Devri Çeşmelerinin Genel Kompozisyon Özellikleri

18. yüzyıl, Osmanlı mimarlığında geleneksel tasarım ilkelerinin sorgulandığı, ancak bütünüyle değişmediği bir yüzyıldır. 18. yüzyılın sonuna doğru Avrupa etkileri iyice güçlenir, ancak bu alandaki Batılı uygulamaların deneme niteliğinin ötesine geçebilmesi için 19. yüzyılı beklemek gerekmektedir. Çeşme cephesi uygulamaları

(42)

açısından bakıldığında 18. yüzyılın ikinci yarısı, bu alanda köklü denebilecek adımların atıldığı bir dönemdir. Batılı motif devşirmelerinin 1740’lı yıllarda başlayan sistematik kullanımı beraberinde önce rokoko, ardından barok mimari anlayışının benimsendiği bir değişim evresini getirir. Her iki uygulamayı Fransa’dan gelen neoklasik mimari anlayışının benimsenmesi izler. Böylece 18. yüzyıl çeşme tasarımı sırasıyla rokoko, barok ve neoklasik dönem etkileriyle biçimlenir. 18.-19. yüzyıl çeşme yapıları için daha önceki çalışmalarda belli başlı tipler belirlenmiştir. Çalışmada konu edilen çeşme cepheleri ilke olarak zaten bu şemalara oturmaktadır.

Şekil No. 1: Çeşme çeşitleri örnekleri.(Özdeniz Engin,1995,İstanbul)

3.3.1.1. Lale Dönemi Çeşmelerinin Türleri

Çeşme ve sebiller tarih boyunca var oldukça sosyal yaşantının, mimarinin ve şehir dokusunun ayrılmaz parçası olmuştur.

Osmanlı, çeşme ve sebilleri hayır işlerinden saymış, başta padişahlar, hanım sultanlar, sadrazamlar, vezirler, devlet adamları gibi yüksek gelir sahibi olanlar çok fazla çeşme, sebil yaptırmışlardır.

Çeşme ve sebiller, Türk su mimarisinin en mükemmel örnekleridir. Şadırvanlar, selsebiller, havuzlar, su terazileri, suyolları bütün olarak Türk su mimarisini tamamlar.

Çeşme kelimesi Farsça “göz” anlamına gelmektedir. Göz gibi olan delik ve bu delikten akan kaynak suya veya pınarlara “çeşm”, suyun akıtıldığı yapılara “çeşme” adı verilmiştir.

Çeşme kitabelerinde; “ çeşme-i ab-ı zülal”, “çeşme-i dil-küşa, “çeşm-i Kevser”, “ab-ı hayat, gibi terkibler kullanılmıştır.

(43)

Türk su mimarisinde önemli bir yeri olan çeşmeler, şehir içinde ve şehir dışında inşa edilmiş olup, konumuna göre özellikler taşırlar.

Şehir dışı çeşmeleri, tek cepheli çeşmelerdir. Lüleli denilen bu çeşmelerin suları daima akar, kervan yollarında ara dinlenme yerlerinde bu çeşmelere rastlanır ve isimlerine “menzil çeşmesi” denir.

3.3.1.1.1. Konumlarına Göre Çeşmeler

Dış mekân ve iç mekân çeşmeleri diye ikiye ayrılır. Dış mekan çeşmeleri çarşı, şehir merkezleri, geniş alanlarda, ikili ve dört cepheli çeşmeler olarak inşa edilip, şehrin peyzajını süsleyip zenginleşmiştir.

Diğer konumlarına göre çeşme çeşitleri: iç mekânda, dış mekânda serbest, meydanda, avluda, duvarda, köşede, çukurda, sebille, türbeyle, medreseyle, kapıyla, namazgâhla, camiiyle, tekkeyle, ev cephesiyle bütünleşmiştir.

3.3.1.1.2. Fiziki şekillerine göre çeşmeler

Cephe sayısı ( tek veya çok cepheli), kanat sayısı (tek kanatlı, çok kanatlı), musluk sayısı (tek musluklu, çok musluklu), küp gövdeli, çokgen gövdeli, silindir gövdeli, yassı gövdeli olarak sınıflandırılmıştır.

3.3.1.1.3. Anıtsal çeşmeler

Topkapı Sarayı önündeki ve Üsküdar meydanındaki iki adet III. Ahmet Çeşmesi, Tophanedeki I.Mahmut Çeşmesi anıtsal çeşmelerdir.

3.3.1.1.4. Meydan çeşmeleri

Emirgan I.Abdülhamit Çeşmesi, Küçüksu Mihrişah Valide Sultan Çeşmesi, Beykoz İshak Ağa meydan çeşmelerine örnek sayılabilir.

(44)

Lale devriyle birçok üsluptan etkilenen yapılar yine de kendi kültürleri ile bu üslupları bağdaştırmayı bilmişlerdir.

3.3.1.2. Çeşme Tasarımlarını Meydana Getiren Elemanlar

3.3.1.2.1.Ana yapı elemanları

Lüle( suyun aktığı musluk), Musluk taşı( musluğun tablası), tekne-kurna-yalak.

3.3.1.2.2.Tali yapı elemanları

Niş, Kemer, Ayna taşı, Çeşme aynası, Tas nişi, Maşrapa, seki taşı, hazne, hazne örtüsü, saçak.

3.3.1.3. Çeşmeler Ve Sebillerin Tarihi Gelişimi

Selçuklular zamanında, Anadolu’da camii ve medreselerin cephesine yapılan çeşmeler ve sebillerin çoğu, bugün de yerindedirler.

En sade çeşmeler, kesme taştan, sivri kemerli duvar nişleri şeklinde olup, kabartmalarla işlenmiş bazen kitabeli bir ayna taşı ile kapanarak bunun ortasındaki lüleden öndeki yalağa su akar. Anadolu’da her şehirde, köşe başlarında, sokak içinde, içme suyu gündelik su ihtiyacı için yapılan bu çeşit sade çeşmelerin kitabesi ve tarihi belli olanlar sayılıdır. Fakat Türklerin her devrinde, bunlardan yüzlerce yapıldığına şüphe yoktur. İstanbul’da son yıllara kadar bilinen, 800 kadar kitabeli çeşmeden pek çoğu, günümüzde maalesef çeşitli sebeplerle ortadan kaldırılmış, bazılarının da yerleri değiştirilmiştir.

Bugün en eski olarak bilinen Davud Paşa çeşmesi(1485) sivri kemerli bir nişle, mermer bir yalaktan ibarettir. Mimari ile birlikte çeşmelerin üslubu da değişmiştir. Meydanların ortasında, küçük bir köşk gibi yükselen dört cepheli meydan çeşmeleri, abidevi görünüşlülerdir. Bunların bir veya birkaç yüzünde, çeşme ve süslemeler vardır. İki taraflı olanlara, bazen Çatal çeşme denilmiştir.

Şekil

Şekil No. 1: Çeşme çeşitleri örnekleri.(Özdeniz Engin,1995,İstanbul)
Şekil No. 2: Rumi kıvrık dal (III. Ahmet Çeşmesi, 1728, Üsküdar).  Fotoğraf  Sinem  Kanlıçay
Şekil No. 4: Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesinin bulunduğu konumu gösteren kroki.   Atatürk köprüsüyle Karaköy’e dönüş yönünde tam köşededir
Şekil No. 5: Vakıflar İdaresince Şeref Yurttaş Tarafından yapılan Azapkapı Saliha  Sultan çeşmesi ve sebil planı
+3

Referanslar

Benzer Belgeler

Yahya Kemal'in Eski Şiirin Rüzgarıyla adlı kitabında, Divan edebiyatı estetiği içinde Osmanlı dönemi Türk tarihinin önemli bir dönemeci olduğu kadar,

Sanatçı renkli müzik yaşamında Erkut Taşkın gibi pek çok ünlü müzik adamı ile çalışmış..

K ırım lı Rahmi.. Pad i-, âh yerine oturup düşünceye dalar. Bir müddet sonra. Ayasojya Vaizi ispiri Zade M ehm ed E fen di ile eski İstanbul Kadısı Arnavud

yüzyılın ilk yarısında Gent Antlaşması (1814) ve bilahare Monroe Doktrini’nin etkisiyle iç ve dış güvenlik siyasetine sınırlı bir çer- çeveden bakmıştır.

“Sonraki kuşakta duygusal sahiplik olgusunun varlığı, etki eden faktörlerin (işletmenin büyüklüğü, aile yapısı, aile değerleri, kariyer planlamaları vb.)

Sadrazam da HUsrev paşa idi HUsrev paşa tanziınatı benimse mediği için ihtiyarlığı sebep gös­ terilerek azil ve Boğazieinde ika mete memur eui'di. Bundan

Kuramsal fiziğe göre çok özel durumlarda zamanda geriye yolculuk yapılabileceği biliniyordu; acaba bu da gelecekteki fizikçilerden gelen bir mesaj mıydı?. Ya da

G ünü, Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın yanısıra çok sayıda şair ve şiirseverin katılım ıyla gerçekleşti. A KM 'nin21 M art programının dolu olması nedeniyle