• Sonuç bulunamadı

Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesinin Yapılışı

4. AZAPKAPI SALİHA SULTAN ÇEŞMESİ 1732–1733

4.4. Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesinin Yapılışı

1732 yılında I. Mahmut annesi Saliha Sultan için yaptırmıştır. Galata’da Azapkapıda çeşme meydanındadır. Yanında iki çeşme bulunur. Sebil bir zamanlar çok iyi durumda ve çok gösterişli, suyu akar haldeyken şimdi ise dış görünüşü itibariyle iyi ama muslukları olmayan ve bakımsız haldedir.

Sebil’in Mimarının Kayserili Mehmed Ağa olduğu bilinmektedir.(Tanışık, 1945:73). “Saliha Sultan çeşmeleri Azapkapıda Sokullu Tavil Mehmet Paşa Camiinin arka tarafındaki meşhur sebil ittisalindedir. Şehrin en yüksek sanat eserlerinden biri olan sebil ve çeşme mermertraşlığın ulaşabildiği derecenin en yüksek örneklerindendir”. Şeklinde bilgi vererek ve eserin harap durumda olduğundan ve onarılması gerektiğinden söz etmektedir.

Çeşme o dönemde batı etkisi ile çok uygulanan Rokoko tarzındadır. Saliha Sultan Çeşmesinin batılı bir sanatçı olan W.H. Barrlett tarafından çizilmiş ve yayınlanmış gravürleri de vardır. Çeşmenin en güzel hali şüphesiz bu gravürde ve en harap hali ise 1920 de çekilmiş bir fotoğrafta görülebilmektedir.

Taksim Sularının en önemli çeşme ve sebillerinden olup tesisin ilk yıllarında yapılan sebillerden biridir.

Çeşmeyi en iyi tanımlayan eser İstanbul Belediyesi Sular İdaresi Müdürlüğü tarafından 1954 yılında restore edildikten sonra çeşmeyi anlatan bir kitapçıktır. Yük. Müh. Cahit Çeçen, Dr. Sadi Nazım Nirven ve Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’in yazılarının bulunduğu bu eserde; Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesinin ayrıntılı bilgisini Süheyl Ünver nakletmiştir:

“O zamanda da pek geniş olmayan meydanın ortasında, 1732 de, bugün gösterişi ve heybetiyle ayakta duran güzel revak ve kubbeleriyle bir meydan çeşmesi vücut buldu. Çeşme ortada bir sebil iki tarafında birer çeşme ve ayrıca bir de su haznesinden ibarettir. Tezyinat ise I.Mahmut selefi III. Sultan Ahmet zamanından beri bizde yerleşmeye ve inkişafa başlayan garp tezyinat usulünün geçmiş asırların sanat tesirleriyle karışması neticesi vücuda gelen rokoko stilindedir. İşçilik itibariyle kendisiyle birkaç sene farkla hem zaman olan Bab-ı Hümayun önündeki üçüncü Sultan Ahmet, Kabataş’ta set üstündeki Sadrazam Hekimoğlu Ali Paşa ve şimdi başka bir yere nakledilen, Galata kulesi dibindeki Bereketzade çeşmesi ile aynı düzendedir. Tezyinatta süslemelerinde ve hatta birbirine hiç benzemeyen şekillerde dahi esas hep aynıdır.( ÇEÇEN Kazım, İstanbul,1992).

Diğer çeşmelerde olduğu gibi bunun da mimari hakkında bir kayıt yoktur. Bizde camii mimarisi kadar, 18. asırda da çeşme mimarisi son derece önemli olmuştur. Bir diğerlerine benzemeyen bu meydan çeşmelerinin mimarisinin inceliği ve önemli güzellikleri vardır.

Bu çeşmenin sahibi olan Saliha Sultan bu çeşme yapıldıktan 5 sene sonra 1737 de vefat etmiştir. Saliha Sultan hayır sahibi bir kadındır. Nitekim o zaman bu çeşmenin bulunduğu yer Azeb kapısı, buraya Hacı Aver yahut Hacı A’mer de diyorlar, kıyıda kalmış bir yerdir ve halkı susuzluktan kıvranıyordur. Halbuki şehrin diğer mevkilerinde bir çeşme için dahi boş yer kalmamıştır. Bu güzel eser burada ufak meydanın ortasında yapılıyor ve böyle Valide Sultan sivil ve resmi denizcilerin oturduğu bu semt halkının pek çok duasını almıştır.(ÇEÇEN,İst,1992).

Resim No. 4: W.H. Barrlett tarafından çizilmiş Saliha Sultan Çeşmesi gravürü

Resim No. 5: İstanbul kitaplığında Saliha Sultan Çeşmesi. Pardoe'nun 1838-39 yılmda Londra'da basılan "The Beauties of the Bosphorus" isimli kitabın 36-37. sayfaları arasındaki yapraktan alınmıştır ( Barışta Örçün, İstanbul Çeşmeleri Azapkapı Saliha

Resim No. 6: Saliha Sultan Çeşmesinin 1920’deki harap hali

Resim No. 7: Çeşmenin 1930’da çatısının durumu.(ÇEÇEN,İst,1992)

“İstanbul Abideleri, Yedigün Neşriyatı,13” isimli kitapta çeşmenin genel durumu şöyle nakledilmektedir: “Çeşmelerin üstünde vaktiyle oyma tunç göbekleri

vardır. Şimdi bunlar gibi sebilin kıymetli şebekelerinden de eser kalmamıştır. Sebil tam ortasındaki üst taşı parçalanmıştır. Abidenin üstü ve saçakları yok olmuştur. Abideyi saçak altından bir sıra istalaktit kuşatmaktadır.”

“Azapkapı Çeşmesi, İstanbul Belediyesi Sular İdaresi Müdürlüğü yayınlarından, İst, 1954” adlı eserde çeşmeye yapılan onarım şöyle anlatılmaktadır. “Geçen seneler esnasında çeşitli sebeplerde sebilin kubbeleri çökmüş, bronz parmaklıkları sökülmüş, işlemeli taşları kırılmıştır. Son senelerde bu güzel Türk medeniyet eseri çürük ve kırık tahta parçaları arkasında gizlenen çatısı ve kubbesi dökülmüş siyah bir taş yığını haline gelmiş bulunuyordu. Nihayet iki sene evvel Vali ve dönemin Belediye Başkanı Ord. Prof. Dr. Fahreddin Kerim Gökay’ın himmetiyle Yüksek Belediye Meclisinin yaptığı yardım sayesinde tamirine başlanmış ve aslına uygun bir şekilde onarılmıştır.”

Süheyl Ünver’in makalesinde yapının ilk onarım çizimini Mimar kemal Altan’ın hazırladığı belirtilmiştir ve çizim yayımlanmıştır. Esas onarım projesinin Ali Saim Ülgen’e ait olduğu projenin ve onarımın başarılı buluğundan söz edilmektedir.

Bozulan nakışlı taşlar asılları gibi onarılmış ve saçak nakışlarının 19. asırdaki durumundan aynen alınarak yapıldığı kaydedilmiştir.

Resim No. 8: Mimar Kemal ALTAN’ın çizimi. ( Örçün Barışta, İstanbul Çeşmeleri Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi, Kültür bakanlığı, Ankara, 1995)

Yüngül’ün yayınladığı plan, kesit, röleve 1956 yılında İstanbul Sular İdaresi tarafından yeniden çizilmiştir. Azapkapı Çeşmesi broşüründeki plan ve kesitten teknelerin önündeki dinlenme taşlarında sebilin önündeki basamaklarda v.b bazı değişiklikler dikkat çekmektedir. Ülgen’in ve Yüngül’ün yayınladığı çizimlerde arka ve yan cephelerde bulunan küçük ayna taşları ve yapıyı kuşatan oluk biçiminde tekne(yalak) gösterilmiştir.

Buna karşılık Vakıflar İdaresince yapılan çalışmalarda cephe çizimleri üzerinde de durulmuştur. Nitekim Şeref Yurttaş’ın yaptığı çalışmada Azapkapı Çeşmesinin arka ve yan cephelerdeki küçük ayna taşlarına da yer verildiği görülmektedir. Bu restitüsyon çalışmasında arka cephede dört, yan cephelerde üçer küçük ayna taşı vardır. Oysa çeşmenin bugünkü durumunda arka cephede üç, Perşembe Pazarına bakan güney cephede üç, Atatürk Köprüsüne bakan kuzey cephelerini kuşatan oluk biçiminde tekneyle bağlantılı bu ayna taşları Şeref Yurttaş’ın çiziminde farklı sayıyla verilmiştir.

Şekil No. 5: Vakıflar İdaresince Şeref Yurttaş Tarafından yapılan Azapkapı Saliha Sultan çeşmesi ve sebil planı. (Örçün Barışta, İstanbul Çeşmeleri Azapkapı Saliha

Şekil No. 6: Şeref Yurttaş tarafından yapılmış arka ve yan cephe çizimleri. (Barışta Ö. Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi, Ankara, 1995)

Bu çizimler çeşmeye verilen öneme ve üzerinde çalışma yapıldığını göstermektedir. Çeşmeye ait eski kaynaklarda, 150 seneden beri çeşmenin zemini şuan ki durumuna göre 1 metre yukarda olarak kayıtlara geçmiştir. Şu an Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesinin konumu zeminle bir bile değil hatta daha da aşağıda yer almakta ve çeşmenin her iki yanından merdivenle inilmekte ayrıca yol seviyesinden 98 cm alttadır.

Çeşmenin yapılan onarımı sırasında çevresindeki toprak kaldırılmış çeşmenin toprak altında kalan yönleri ortaya çıkarılmıştır. Bu şekilde yapının çevresine çap yapan bir duvar örülmüş ve zemin mermerle kaplanmıştır.1

Bununla ilgili “ Sebilin küçük ve narin sütunlu pencerelerine tunçtan halka parmaklıklar konmuştur. Ayasofya Çeşmesinde olduğu gibi bu çeşmede de sebil köşede çeşmeler yandadır. İstanbul’un en güzel çeşmelerinden biri olan bu abide hayli zamandan beri harap bir halde kalmıştır. Çatısı yıkılmış olduğundan bunun şeklini ancak eski resimlerden anlamaktayız. 1951 senesinde, bunun eski haliyle tamiri ve çatısının aynı şekilde yapılmasına başlanmaktadır. Fakat İstanbul şehrinin imar planında

1

bu çeşmenin etrafı açılmak arzusu ile yanındaki bazı eski ve kıymete haiz binaların kaldırılması düşünülmüş ise de bir kanunla ve büyük yetkiyle tesis edilen Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar kurulunca bu plan uygun bulunmamış ve çeşmenin yerini sanat bakımından tayin eden yeni bir plan tanzimi lüzumu Belediye’ye bildirilmiştir.”

Duvarlardan kurtulan çeşmelerin meydan ortalarında büyük kütlelere dönüşmesi, külliye köşelerinden ayrılan sebillerin kendi ölçeklerine uygun yapılarda özellik kazanması 18. yüzyılın önemli bir özelliğidir.

I.Mahmut saltanatının ilk yıllarında, su yapılarının mimarisinde önemli bir değişiklik olmamıştır.

Saliha Sultan, Bereketzade çeşmeleri Lale Devri çeşmelerinin güzel çeşitlerindendir. Azapkapı, Tophane meydan çeşmeleri, Bab-ı Hümayun çeşmesinin ölçüleri altına düşmezler.

Bununla birlikte dekoratif düzende yoğunluk, karışıklık göze çarpar.

Benzer Belgeler