Ederken
D
fln. İstanbul İiahri, W ü ıî bûyilk günlerinden birin! yaşadı. Mübalâğa yap madan denilebilir ki bütün şehir aziz ölünün tabutuna, göz yaşlarile ve derin bir teessür i- ginde son ve ebedî istirahatgâ- hına götürdü. Türk milleti ken disine dürüst ve temiz hizmet lerde bulunanları nasıl tebcil eylemesini bildiğini ve dünya yüzünün en kadirbilir kitlesini teşkil ettiğini bir defa daha is* bat etti.Mareşal Çakmak’ın, bütün kalb ve vicdanlarda ne kadar derili iz ve intibalar bırakmış olduğu, bütün Uryanlığile, bütün azametile bir defa daha açık
landı.
Milli tarihimize mal olmuş bu biiyiik askerin bu derece sev gi sağlıj alıilmesinin sebebi, şüp hesiz, bu mübarek yurda caui- le başile çalışarak hayatını vak- feylemesidir. Esasen merhum Mareşalin hayatı bir zafer des tanıdır. Genç yaşında tâ Küme lide komitecilerle müsademe ile başlıyan askeri hayatı zaferden zafere koşmuş, Çanakkalede â* bide halinde yükselmiş ve Millî Mücadelede ise şahikasına ulaş mıştır. Yunanlıları denize döke rek düşmanı vatanın «harimi ismetinde» boğan ordunun bü tün taarruz plânlan, en ince te ferruatına kadar bu büyük as - ker tarafından hazırlanmış ve kendisi gibi büyük bir asker o- lan Gazi Mustafa Kemalin tas
vibine iktiran etmiş idi.
Zaferi sağlayan bu başarıdan sonra Fevzi Çakmak, her hangi bir şekilde gurur ve tefabiire kapılmamış ve hiç bir şekilde şahsî mevkiini tahkim veya va riyetinden faydalanmağa tenez zül etmemiştir. Bütün Cumhu riyet devri boyunca, ordunun başında, ömrünü Türk silâhını tekâmül merhalelerinde yürüt meğe hasreylemistir. Politikaya ve onun sarsıntılı sularına ken dini kaptırmamış, askerin siya setle iştigalinden doğabilecek » h in i neticeleri —Balkanlarda
ve imparatorluk devrinde şali sen ve fiilen gördüğü ve tattığı için— orduyu siyasî hareket ten uzak tutmuştur. Yirmi yıl süren bu çalışma hayatı sırasın da memleketin en yüksek nıa- : kamını, Cumhurriyasetini, Ata- jtürk bir aralık kendisine teklif , etmiş fakat büyük asker ordu
nun politika yapmıyacağı husu sundaki alıt, ve kararını Ata’ya anlatarak bıı ikbali kabulden, kat'î olarak, istinkâf eylemiş tir.
Servet hırsı, ne şalisi ve ne de aile ve akrabası hesabına, ı zihnini bir an bile işgal etmemiş tir. İki üç gündür bütün millet çe içten gelen muhabbet ve lıür- ı metin, duyulan derin elem ve ız- i fcırabm saiklerinı bütün bu vâkr f alarda aramak lâzımdır, il Fakat no kadar teessüre şa-
yandır ki iktidar, milletin duy- jjgıılarm a iyice nüfuz edeıniyerek I dar bir görüş çerçevesi içinde |nmhnus kalmış ve büyük ölüye [ŞJ^BHecek y as ve tazim husus hrijflpi hasis davranmıştır. Bay ■ rakların yarıya indirilmesine bir i türlü karar verilememiş ve an cak Türk gençliği, elinin erişe bildiği yerlerde bu vazifeyi yap mıştır. Halbuki, Hikmet Bayu- jrun hatırlattığı gibi, Ruzvelt ve Metaxas gibi yabancı devlet a- damlarının ölümleri günlerinde Türk bayrağı yarıya indirilmiş ti. Rady-olarımızdaki müzik neş riyatınm durdurulmanıasıııııı ba is olduğu uımımî teessür de mey | dandadır. Gençliğin protestola- ı randan sonra müzik neşriyatı
nın, kısa bir zaman için de olsa, durdurulması bu yoldaki hatalı görüşün itirafı ve tashihi diye kabul edilebilir. Halbuki Surl- ■ I ye, Mısır, Irak hattâ A tin a!
radyoları bu nezaketi ve hürme ti göstermekte gecikmemişlerdi. Üniversitelerimiz bile, ancak gençlerin ihtar yre teşebbiisile tatil yapabildiler.
| Bundan böyle olsun, iktidarın, idaha muvaffakiyetli bir hareket hattı takip edeceğini ummak is teriz.