L I
Cumhuriyet
70.TU. SAYI 24845 S A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 15 EKİM 1993 CUMA
R uhsatsız inşaat k o n u m u n d a bulunan otel için yasal kurtuluş yolu hiç kalm adı
OKTAY EKİNCİ______________
Beyoğlu Belediyesi, Park Otel’i yıkabilmek için en uygun tekniği araştıradursun, İçişleri Bakanlığı nın devreye girmesi üzerine başla yan hukuk tartışması tam bir “sa ğırlar diyoluğuna” dönüşmüş du rumda.
Bakanlık, 3/9/1993 gün ve 2301 sayılı yazısında, yıkıma başlanma dan önce “tüm davaların sonuçlan masının beklenmesini” resmen rica ederken, eleştiriler üzerine yapılan daha sonraki açıklamalarda, bu yazıyla Park Otel’in yıkımına en gel olunmak istenmediği belirtildi.
Çekingenlik gözleniyor
Öte yandan, deneyimli hukukçu lar, yazıdaki “ilgili tüm davalar” deyiminin değişik yorumlara ne den olabilecek soyut bir ifadeyi içerdiğine dikkat çekerek, Park Ötel'in yıkımı konusunda uzun sü redir gözlenen “çekingenliğinin” bu tür resmi yazışmalarda sonu belirsiz bir bekleme sürecine dönü şebileceğini vurguluyorlar...
Acaba, tüm plan ve ruhsatlan Danıştay’ca iptal edilen Park Otel inşaatının şu andaki yasal durumu nedir? içişleri Bakanlığının, yapımcı firmanın başvurusu üzeri ne gönderdiği yazı ne anlama geli yor? Binanın yıkılabilmesi için hu kuksal dayanaklar gerçekten ye tersiz midir?..
Bu sorulann yanıtını, belgeleriy le birlikte değerlendirelim:
1) İnşaatın Yasal Durumu: Danıştay 6. Dairesi, 10.6.1993 gün ve 1993/2262 esas no.lu kararıyla, Park Otel’e olanak sağlayan 20 Şubat 1989 onay tarihli 1/500 öl çekli planı; ve bu plana dayalı ola rak verilen yapı izin belgelerini (in
şaat ruhsatlarını), imar mevzuatı na, şehircilik ve planlama ilkeleri ne ve kamu yararına “aykırı” bu larak, “iptal” etmiştir.
Yani, artık yürütmenin durdu rulması söz konusu değildir; doğ rudan doğruya yürütmeye daya nak oluşturan imar belgelerinin “hukuka aykırı” düzenlendiği, ve o nedenle “geçersiz” kılındığı, yargı yoluyla karara bağlanmış durumdadır.
Başka deyişle Park Otel binası, 10.6.1993’ten bu yana tümüyle ya sadışı bir inşaat konumundadır ve “ruhsatsız”dır. O nedenle de, iptal edilen plana ve yapı izin belgelerine göre, inşa edilen tüm katlan yine yasadışı ve hukuka aykın bir “fdli durum” göstermektedir.
Kaldı ki, Danıştay 6. Dairesi bu karannı alırken, inşaat ruhsatının da “imar planı onaylanmadan önce” verildiğini, ruhsattaki 4.1.1989 tarihiyle, plandaki 20.2. 1989 tarihi arasında çelişki oldu ğunu, dolayısıyla “plan onayı bek lenmeden” düzenlenen yapı izin belgesinin prosedür olarak da ge çersiz sayılacağını vurgulamıştır.
Yasadışı imar izni
Bu saptamaya göre de, Park Otel’in hukuka aykın bir inşaat ol ma niteliği, usulsüz verilen ruhsat tarihiyle birlikte başlamaktadır. Yani, 1989 yılı ocak ayından bu yana gerçekleşen inşaat, “yasadışı bir imar izni” ile sürekli yükselmiş tir..
ö te yandan, Danıştay’ın bu son iptal kararına yapılabilecek itiraz lar, karann uygulanmasına, yani binanın yasadışı katlannın yıkı lmasına engel de değildir. İdari Yargılama Usulü Yasası na göre, “ilgili idare” (yani belediye), mahke
melerden verilen iptal karar larını uygulamakla yükümlüdür ler. Aksi halde, Danıştay’ın yürüt meyi durdurma yerine, iptal karan vermesinin hukuk açısından bir anlamı kalmamaktadır.
2) İmar Yasası Ne Diyor? İmar Yasası’nın 22. maddesine göre, bir inşaatın ruhsat alabilmesi için, ya da ruhsatlı sayılabilmcsi için, bu lunduğu arsadaki “onaylı imar planı koşullarına uygun düzenlen miş” projelerinin olması ve yine onaylanması gerekiyor.
Park Otel’in arsasında gökdele ne izin veren imar planı artık iptal
edilmiş olduğundan, bu plana göre üretilen projeler vç aynı projelerle yapılan inşaat da İmar Yasası’nın 22. maddesindeki koşullan “yitir miş” bulunuyor.
Dolayısıyla Park Otel, aynı madde uyannea da “ruhsatsız in şaat” niteliğini taşıyor.
İmar Yasası’nın 32. maddesi ise, “ruhsata aykırı ve ruhsatsız” olan binanın, belediye encümeni ka- ranyla “yıktırılmasını” ve mas rafın yapı sahibinden tahsil edil mesini hükme bağlıyor.
Nitekim, Beyoğlu Belediye Encümeni de 31 Ağustos 1993
günü yaptığı 55 no.lu toplantısı nda, aynı gün 858 sayı ile şu kararı almış bulunuyor: “Onaylanıp yü rürlüğe giren yeni imar planları doğrultusunda söz konusu parsel lerdeki yapılaşmanın Alman Kon solosluğu saçak kotunun üstünde kalan kısımlarının 3194 sayılı İmar Yasası’nın 32. maddesi gereği yıkımının yapılmasına...”
Kararda konu edilen “yeni” imar planlan ise; Bayındırlık Ba kanlığınca 26.6.1992’de, Turizm Bakanlığınca da 22.6.1993’te onay lanan ve Park Otel’in yüksekli ğini Alman Konsolosluğu ko
tuna dek indiren, dolayısıyla Danıştay’ın 20.2.1989 onaylı “gök delen planı” hakkındaki iptal ge rekçelerini de hayata geçiren “yü rürlükteki yasal planları” tanım lıyor.
Yani Park Otel, Danıştay eski planı. iptal etmemiş olsaydı bile, yine İmar Yasası’na göre, “mer’i” (yürürlükteki) plana aykın oldu ğundan, ruhsatı doğrudan beledi yece geçersiz kılınması gereken bir “usulsüz inşaat” niteliği taşıyor...
3) İçişleri Bakanlığı Ne Diyor: Park Ötel’in yıkımı yönünde tüm hukuksal prosedür tamamlanmış iken, İçişleri Bakanlığı’nın yazısı acaba “yasadışı bir inşaatı kurtar ma” sonucunu doğurabilir mi?
Beklemeye dönüşecek belge
Hukuk devleti olma ilkeleri çervesinde, bu sorunun “evet” şek linde yanıtlanması olası görünmü yor. Ancak, yine de bu tür bir yazı, yıkım konusunda gözlenen çekin genliği yine “beklemeye” dönüştü rebilecek bir belge olma “tehlikesi ni” taşıyor. Nitekim, yazıyla bir likte başlayan tartışmalarla geçen zaman, bu tehlikenin ciddi işaret lerini oluşturuyor.
Oysa ki İçişleri Bakanlığı’nın yazısı, Park Otel’i yıkma konusun da, salt “yetki açısından” süren bir davaya dikkat çekiyor:
21.1.1992 tarihli Resmi Gazete’- de yayımlanarak yürürlüğe giren ve yasadışı inşaatları ilçe belediye leri yıkmadığı takdirde Büyükşe- hir Belediyesinin devreye girebile ceğini öngören bir yönetmelik de ğişikliği, Danıştay’ın 14.5.1993 ve 26.8.1993 günlü kararlarıyla “dur durulmuş” durumda.
Beyoğlu ve Kartal belediyeleri nin açtıkları dava sonucunda alı
nan bu yürütmeyi durdurma ka ran, Park Otel'i de Büyükşehir Be lediyesi’nin değil, Beyoğlu Beledi yesi’nin yıkma yetkisi olduğu an lamına geliyor. Ve, elbette bu ka rar, hiçbir zaman ne Park Otel’in, ne de benzer başka yasadışı bina- lann, ilgili belediyece “yıkılma- masını” öngörüyor.
İçişleri Bakanlığı da, Tur-Otel şirketinin bakanlığa müracaatı ndan “bir gün sonra” İstanbul Va- liliği'ne gönderdiği yazıda, özellik le de bu “yetki davasına” dikkat çekerek, yıkımın hukuka uygun olması gerektiğini belirtiyor.
Ne var ki, yazının sonunda “konu hakkındaki tüm davaların beklenmesinin” rica edilmesi, yanı sıra yine yıkım için ilçe belediyesi nin yetkili olduğunun ise hiç vur gulanmaması, bu müdahaledeki “niyetin” farklı biçimde yorum lanmasına yardımcı oluyor...
Beton canavarlar
Sonuç: Bütün bu değerlendirme lerin ışığında, “dünyada hakkında en fazla yıkım kararı bulunan, ama yine de ayakta duran bina” un vanını elde eden Park Otel’in, İstanbul siluetinden temizlenebil mesi için yasal ya da hukuksal hiç bir engelin kalmadığı ortada.
Toplumdaki genel beklenti de bu “kent suçunun” bir an önce karşılığını bulması ve demokratik- hukuk devletinin, “beton canavar lar” karşısında yenilgiye uğrama ması.
Galiba, geriye, tek bir engelin aşılması kalıyor. Yağmaya karşı takınılan “hoşgörü”; haksız ka zanca açılan “kredi”; ve İstanbul’u değil, onu yıkan ve yok eden çir kinlikleri “milli servet” sayan çıkarcı kent kültürü...
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi