I
i-21 NİSAN 1951
cDiûı
BUĞUN
T ü r k
mi lliyetçâ e r i..
ürkler dünya kurulalıdan beri milliyetlerine ehemmiyet ve ren insanlardır; fakat kendi ırk larına mensup bütün kabileleri, bü tün millî birlikleri tam mânasiyle tek varlık haline getirmeleri müm kün olamamıştır, tik çağlarda ve orta çağlarda o kadar geniş ül kelere yayılmışlardı ki, coğrafî za ruretler yüzünden türlü isimler al tında pek çok kısımlara ayrılmış lardı. Moğol, Tatar, Kıpçak, Uy gur, Oğuz, Kırgız, Çeçen, Kal • muit, Nogay, Kuman, Avaz keli meleri adeta ayrı varlıklar İfade ediyordu. Ancak Cengiz, Timur, Selçuk, Osman gibi kudretli a- damiar bu kütlelerin az veya çok bir kısmını otoritellieriylo bir ara ya getirmişler, büyük devletler kurmuşlardır; bu devletlerin birî- birleriylo çarpışmaları Türk mil - let-1 İçin felâket olmuş, yeniden ay rılıklar belirmiştir. Hiçbir zaman biiytik Okyanusdan Ege kıyılarına ve Kus bozkırlarına yayılan Türk milletinin tam bir birlik kurabil diği görülmemiştir. Türk düşman lan daima bu ayrılıklardan fayda lanmışlar, tahakküm etmişler, ne ticede birçok Türk ülkeleri yaban cıların istilâsına uğramıştır.
Selçuk Türkleri kendilerini «Türk» biliyorlardı; Istanbulun fetlıiıın kadar Osmanlı devletinin ruhu da Türkttt; fakat sonra yal nız rnüslüman olarak kaldı. Bu bal tanzimat fermanına kadar de vam etti; o zaman türlü milletler den teşekkül eden imparatorluğun birliğini korumak gayesiyle «Os
manlI, Milliyetçiliği» belirdi ve bu uydurma ruh gittikçe yıpranarak Cumhuriyet devrine kadar sürdü.
Türk milliyetçiliğinin ilk belirti leri Osmanlı devletini terkip eden çeşitli unsurların kendi milliyetle rine dönmeleriyle başladı ve bu hâdise on dokuzuncu asrın son se nelerine tesadüf eder. Milli ruh Tiirkocağmda yoğuruldu, Ziya Gö- kalpın fikirleriyle şahsiyetini bul du.
Vaktiyle başka tehlikeler karşı sında kendimizi korumak için mil liyetçilik prensiplerini koyduk ve geliştirrrttye çalıştık. Şimdi yine büyük bir tehlike İle burnu buru na bulunuyoruz, bu da kommU - nizmdiı'.
Kommiinizme karşı korunmak için isiâm dinini kuvvetlendirmek, demokrasi ahlâkını pekiştirmek, iktisadi durumu düzeltmek, sana yi bakımından ilerlemek, halkın geçim seviyesini yükseltmek gibi silâhlarımız vardır. Bunları mut laka başarmak leabeder, yoksa kendimizi tam emniyette telâkki mümkün değildir. Fakat en mü him müdafaa silâhımız milliyetçi liğimizi kuvvetlendirmektir; sene- lerdenberi bu yolda çalışan birkaç dernek vardı: Türk Kültür Ocağı, Türk Gençlik Teşkilâtı, Türk Kül tür Dıerneği, Genç Türkler Cemi * yeti...
Geçenlerde milliyetçiler federas yonunun kurultayı vardı; pek ha yırlı bir İş başardı; bütün milli - yetçi teşekküller «Türk milliyet çiler Derneği» İsmi altında birleş tiler. «Derneğin gayesi Allah, va tan, tarih, dil, anane, sanat, aile, ahlâk, hürriyet ve milli mukad desat esaslarına dayanan Türk milliyetçiliğini İşlemek ve bütün milliyetçileri teşkilâtlandırmak - tır.»
İnşaallah bir gün esir Türk ül kelerinin de kurtulduğunu, Türk milletinin tam bir mili! birlik kur duğunu biz veya çocuklarımız gö
rürüz. Kadircan KAFL1
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi