• Sonuç bulunamadı

İstanbul suları: Bendler, çeşmeler ve sebiller

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul suları: Bendler, çeşmeler ve sebiller"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

25 Ağustos 1954

BENÖLER, ÇEŞMELER VE SEBİLLER

Eski çağlardan beri en küçük ş e h ir 'v e kasabalarda suya ve­ rilmiş olan önemi bugün mevcut j "N bendler ve isale kemerleri İle gör-

. «ekteyiz. Bazı kere suların büyük fedakârlıklarla kırk elli kilomet­ relik mesafeden getirildiği de vâ- kldir. Bunlar meyanında cesamet ve ihtişamı akıllara hayret veren su kemerleri âdeta birer âbide ıt- lakma sezadırlar,

îslâmda ise suya verilen ehem, miyetin derecesine pâyan yoktur. Ecdadımızın şehirlerden uzak yer­ lerde bir takım su menbaları bu­ lup inşa ettirdikleri yeraltı ve yer üstü tesisatlar çeşme, sebil, ha­ mam, cami, imaret vesaire gibi umumun İstifadesini mucip ma­ hallere sevk ve isale ettirmiş ol­ duklarını hattâ bunların muhafa­ za ve idameleri için vakıf namiy- le hibe ve teberrularda da bulunul­ duğunu büyük bir gururla görü­ yoruz.

îstanbulun su tesisatının başlan n cı Roma Îmaparatorlarından

¿driyanos (117-138) zamanında Belgrad ormanı içinde Sultan Mahmud bendinin tevkif duvarı lardan alındığını iddia edenler, bunların Endülüste inşa ettikleri Lahsa ve Almanezi misal gösterir­ ler.

îstanbulda sayıları yediyi bulan meşhur ve bir mesire yeri olan bentler, mevkiin tabiî letafetiyle tstanbuldan yirmi ve Büyükdere- den on kilometre mesafede kâin Belgrat ormanlarmdadır. Yukarı­ da söylediğimiz gibi sayısı yediyi bulan bentlerden dördü İstanbul cihetine üç adedi de Beyoğlu cihe­ tine tahsis edilmişti. Bizans zama­ nında İmparator Andronikos tara­ fından tesis olunan ormanlıklar i- çinde Petra adlı bir karye var iken Kanunî Sultan Süleyman tarafın­ dan Sırp ve Bulgar esirlerinin bu köyde iskân ettirilmesi üzerine is­ mi Belgrat kalmıştır.

Vahi, bendini,.! tevkii davım

Sld .<■ ağıthane, Barbizes W. ı tesisatına çok ehemmiyet verildi. Ali d deıfilerinin sularımı ’ Bunları sı asiyle zikredeceğiz. Bu-topîanmayiyle tarihlendirilir. Ro^jmınla beraber Türkler tarafından men ve /-’.izan* İmparatorlukları

zamanında ve fetihten sonra Tüık- ler tarafından Belgrad ormanları civarında toplanan sular ve bun­ ların şehre isalesi hususunda gös­ terilen ihtimam her türlü takdirin üstündedir.

Bugün baraj dediğimiz bendler, menba sularım biriktirmeğe mah­ sus muazzam inşaattır ki, buralar­ da biriken sular, bilâhare yer al­ tında açılmış mecralar içinde şeh­ re isale olunurdu. Bendlerin başlı­ ca hizmetlerinden biri de suların burada bütün tortu ve teressüba- tını bırakmalarıdır.

Kadîm şehirlerde, suların bol­ ca tedariki hususunda büyük gay­ ret gösterilmiştir. Bu da şehir dı­ şında bulunan su yollarının mu­ hasara halinde tahrip edilebilme­ leri kolay olduğu için şehir içinde büyük küçük sarnıçlar tesis edil­ mişti. BizanslIlar zamanında ilk önceleri şehir içinde tesis edilen sarnıçların üzerleri açıktı. Bun­ lardan dört tanesini bugün gör­ mekteyiz ki, biri Sultanselimde Çukur bostan denilen Bonos sar­ nıcı (halâen içinde evler kurulmuş mahalleler teessüs etmiştir); İkin­ cisi Edirnekapıda tramvay yolu­ nun sağında Aspar sarnıcı (bunun içinde de on sene evvel spor saha­ sı tesis ve spor binası inşa edilmiş tir); üçüncüsü Altımermerde 150 metre boyunda ve 170 metre enin­ de Mokiyos sarnıcı (elyevm bos­

tan olarak kullanılmakta olup son Avrupalılarca bent usulünün Arap senelerde içinde gecekondular tü- | — M - ,

remege başlamıştır.) Dördüncüsü

Sultan Mahmut türbesinin bulun­ duğu mahalde idi.

Bunlardan başka şehrin muhte- if yerlerinde yeraltı sarnıçları apılmağa başlanmıştır ki, bunla­ ra adedi bir hayli yekûna baliğ lmaktadşr. Bilhassa saraylarda er zengin evinde, her kilisenin Ularında gerek damlardan akan ağmur suları, gerek menba sula- ı toplanırdı. Bu gibi sarnıçların aşlıcaları ki, zamanımıza kadar yİ vaziyette kalmıştır, adetleri yir- ıi beş otuzu geçer. Bunlar hak­ lındaki izahatı sonraya bırakarak irkaçmın isimlerini zikredelim:

Yerebatan sarnıcı; Ayasofya ci- arında; Binbirdirek sarnıcı; Be- ;diye civarında; Ayastodyos sar­ ıcı: Samatyada; Fethiye sarnıcı: 'ethiye camimin bulunduğu yer­ el Filhane sarnıcı: Atatürk bul­ arı üstünde; Aetyos sarnıcı: E- irnekapıda Karagümrükte; Fan- bkrator sarnıcı: Zeyrek camii ci- arında; Mireleon sarnıcı: Bâleli- e Bodrum camiinin bulunduğu osyos sarnıcı: Cağaloğlunda Şe- ayburnunda; Ayayorgi sarnıcı: .hırkapı civarında; Nuruosmani- e sarnıcı: cadde üzerinde; Teo- usyos sarnıcı: aCğaloğlunda Şe- efiye sokağında; Atmeydam veya oğuk sarnıç: Sultanahmette Sa- atlar okulu altında; Fatih samı- ı: Fatih camii Karadeniz avlu- unda.

Bunlardan başka îstanbulun ııhtelif semtlerinde mahalleler a- sında sayısız sarnıçlara da te- düf olunmaktadır. Yalnız VII. ırda Bizans İmparatorlarından arakliyos, üstü açık olup Çukur- stan adını verdiğimiz sarnıçları prakla doldurup bahçe haline if- ğ etmişti.

îstanbulun fethiyle beraber su

zamanla kapalı sarnıçlar terkedil­ miş, buna mukabil su bentleriyle

i» e yollarına ehemmiyet veril­ miştir. Bu da hiç şüphesiz, TUrkle- rin stanbuldan yüzlerce kilomet­ re nu. .,afelerde kâin memleketlere hâkim ve sahip bulunmuş olduk­ larından herhangi bir tecavüz ve istilâdan pervaları yoktu. Bu yüzden Ş' hir İçinde böyle sarnıç­ lar yapmada muhtaç ve müftakar değildiler. Mı ahza fethi müteakip birkaç kemeri : tamiratiyle lüzumu kadar kemer ve mecralar inşa ve şehre su isalesmi Kanunî Sultan Süleyman koca Mimar Sinana ha­ vale etti. Mimar t?inan BizanslIlar­ dan kalma mağara. ve kovuk ke­ merlerini tamir; uzunca ve güzel­ ce kemerleriyle birkaç kemeri da­ ha inşa ederek Bakraç ve Ortapa- şa derelerinin önlerine ıskara ya­ pıp sularını şehre isale etti, bilâ­ hare de bentler inşasına teşebbüs olundu.

1892 de îstanbulda zuhur eden kolera hastalığı birbiri ardından birkaç sene yaz mevsimlerinde te­ kerrür etmesi üzerine mütehassıs sıfatiyh celbedilmiş olan Doktor Şantmes ile arkadaşları tarafından verilen ’-aporda bu köyün bentler civarında kalması ırtSMu.uı d a h ’ e ı lim olamıyacağından kaldırılması tavsiye edilmesi üzerine köy bo­ şaltılmış ve evler de yıktırılmıştır. Gelecek yazılarımızda bentler hakkında İzahat verdikten sonra ecdadımızın şehir sularına ver­ dikleri önemi canlı bir surette tebarüz ettiren ve bazı mimarlık bakımından cidden âbidevî değer taşıyan İstanbul çeşme ve sebille­ rinden bahsedeceğiz.

Bentler, bir Vkdide akan suları ve yağmurlar esnasında etraftan sürüklenip akan selleri vadinin ö- nüne duvar inşasiyeleri tutup mec ralarile istenilen mahalle sevk için biriktirilen su hazîneleridir. Bent­ lerin tesis ve inşası usulü evvelâ îranlılar tarafından icat olunmuş­ tur. Önceleri duvar yerine toprak yığınla sular tutulurken bilâhare taş duvar inşası suretiyle sular tutulmuştur. Iranda eski Şemsler ve Sâve bentleri pek meşhurdur.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

O da Ata- türk’çü olmıyanan Türk’çü olmı yacağını biliyordu- 1951 de bir kaç yobazın Atatürk heykeline hain ellerini uzatmak istediği­ ni gazetelerde

Eski Cumhurbaşkanlarından Celal Bayar için dün Ankara’da devlet töreni yapıldı ve daha sonra Maltepe Camii’nde cenaze namazı kılındı.. Cumhurbaşkanı Evren ’in

Ay’ın kendi ekseni etrafında dönme süresi ile Dünya etrafındaki dolanma süresi neredeyse birbirine eşit olduğu için Ay’ın hep aynı yüzünü görürüz. Çin’in

Fakat, genetik olarak ba- z› kifliler bilgiyi biliflsel modda daha uzun süreli koruma yetene¤ine sahip olabilirler.. Bu bölgelerde farkl› say›- larda bir araya gelmifl

Büyükdere’deki müzeyi yöneten Sevgi Hanım, ensesinde sım­ sıkı toplanmış siyah saçları ve açık renk göz­ lerini daha da belirginleştiren gece mavisi ceketiyle

Dersin işlenişine ilişkin diğer istekler ise şöyledir: Önce öğretmen anlatmalı öğrenci dinlemeli ve sonra soru cevap olmalı, Sohbet ortamında arkadaşça olmalı,

Fallon ve Dursun (2011) tarafýndan yapýlan bir çalýþmada ADP'u saptanan ve anormal istemsiz hareketleri bulunan þizofreni hasta grubunda, anormal istemsiz hareketleri

Şair, o kadar koyu bir lıiristiyandır ki, yıllarca uzak kaldığı Paris’i iki sene evvel ziya­ retinde kendisi için yapılmış tezahürler esnasında, birisi,