• Sonuç bulunamadı

'Kürtçe'ye mani olamazsınız'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "'Kürtçe'ye mani olamazsınız'"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I

Turhan

Selçuk

\Wtaé$icj

%m®

packet

V& VA^'tHdrTOhV DA d /is H A s v /A R A.V1 BAŞ L A P - .

fru T M ÍV E T O B u K 0 |tV O Z O P - L A R ( N

V E R - v ü z Ü M p E K İ

İKİNCİ K E i_V û ^ L u ^ _

LAPh R{tyi.E£E. 6CP4FKİE$Tu?

A

rkadaşla

^ ,

î

3

îl îy o m u n u z

[}

e n

^

pîeibefu

V'

îm

İ3A$

û

^/

u k l u

6uvDuM .

<á-oE.D¿¡

m

, ¿¿>

k< *Ki

k _

T>¡M. İ)U AMEFLİkMılAi^ACrMVEM OtMAT. ßuduN

ETÛ^uBLA^l YOK ETTİL-EPL; YARıH SıPA ß'ZE

I Í L 8 7 ? ^ Ü T E C E K

PAZAR SOHBETİ

Milliyet Pazar 26 Mart 1995

Korkut Özal’la medya, yargı, demokratikleşme, Kuzey Irak, Kürt ve Alevilik üzerine...

‘Turgut’un

üç

hatası

oldu’

S

emra Özal,sinde de tanıklıktan kurtuldu.Aylardır Türkiye 'nin gündemini meşgul eden “Özal- “Gazi olayları” sırasında Am erika’ya uçtu. Kuzey Irak operasyonu önce­ gate"skandalinin baş kahramanı ve baş tanığı, kamuoyunun dikkati bambaşka bir yöne kaydığı sırada gündemden düştü bir diğer deyişle. Korkut O zal’la evinde yaptı­ ğım ız söyleşiyi biraz da bu nedenle Semra Özal konusuyla açmak bilinçli bir tercihti.

Yerlere dek uzanan bir etek ve yüzünü çepeçevre örten bir yemeniyle karısı, “hacı” M üj- gan Hanım karşılıyor bizi. Dost gibi yanaklarımızdan öpüyor. Hemen kapının önünde, e- linde bir çift terlik ayakkabılarımızı çıkartmamızı istiyor. Korkut Ö zal’tn “iş kadını ” olan büyük kızı Zehra da görünüyor arkadan. Elinde projeler “merhaba” demek için uğradığını söylüyor. Çamlıca eteklerindeki bu mütevazi apartman dairesi gerçek bir “huzur ve hoşgörü

adacığında yaşıyor. İlk dikkat çeken özelliği ön plana çıkarttığ mahremiyet ve temizlik olu­ yor. Duvarları ayetler süslüyor. Parke, halı ve sehpaların üzerinde tek bir toza rastlanmıyor.

Semra ö z a l’a doğrudan yönelttiği tek eleştiri yengesinin politikaya girmesi oluyor Korkut Ö zal’tn. “Politika pis iştir” diyor “bir kedi kavgasıdır. Eve ve mahrem dünyaların içine hiç girmemesi gerekir. Benim anladığım anlım da siyaset farklı bir şey. Hizmete yönelen siyaseti kutsal buluyorum. Siyasete yalnız bu anlamda ilgi duyuyorum. A m a bizim eve o da girmez.

Yakın dostlarımızdan başka kimseye açmayız kapıyı. ”

N îl g ü n C e r r a h o ğ l u

- Siz “Türkiye’de demokrasi bi­ çimsel. Fiilen otokrasi var” diyor­ sunuz. Ne demek istiyorsunuz?

- Demokrasi idare edilen insanlara söz hakkı demektir. Bu iş sadece onla­ rın konuşmasma müsaade etmekle ol­ maz. Konuşanların hukukunun da ko­ runması gerekir. Yönetimi etkileyebil- meleri lazım. Bizde bu biçimsel. Hal­ kın yönetim hakkındaki fikri seçim­ den seçime soruluyor. Demokrasi yal­ nız seçim demek değildir. Demokrasi hukuk devletidir aynı zamanda. Devle­ tin bir numaralı görevi adalettir. “Hu­ kuk devleti ve insan hakları” ile ifade edilen kavramı bütünüyle içerir “ada­ let”. Dinimizde adaletin simgesi Haz- reti Ömer “adalet mülkün temelidir” der. Yani bir devletin ayakta durabil­ mesi için adalet vazgeçilmez öğe sayılı­ yor. __

- “Özalgate”i nasıl yaşadınız? - “Özalgate”in dedikodu boyutunun

ilerisine gittiğini zannetmiyorum. So­ mut mahkeme kararları yok. Bir suç

olduğunu söylemenin erken olduğunu düşünüyorum. Bir insanı kesinleşme­ miş bir şeyle suçlamanın da yakışıksız olduğunu düşünüyorum. Kim olursa olsun. Bizim toplumumuz burada çok hızlı hareket etti. Medyatik hükümleri mahkeme hükümlerine dönüştürüyor.

- Semra özal’m tanıklığı düştü. “Adalete” önem veren biri olarak tepki duymuyor musunuz?

- Semra Hanım mahkeme önüne çı­ kıp, gerektiği gibi şahitlik yapmalıydı. Kamuoyu bunu bekliyordu bence. A- ma Semra Hanım’m davranışını sor- gulayamam. Abimin hayat arkadaşı­ dır. Semra Hanım sanıyorum sanki mahkemeye gidip şahitlik yaparsa bir şeyler kaybolacakmış gibi düşündü. Sanık sandalyesinde değil tanık san­ dalyesinde oturmak bile, zul geldi ona.

Cumhurbaşkanı eşi olmuş bir insa­ nın tanık olarak dahi mahkemeye git­ mesi toplumlunuzun değer yargılarına ters düşer şeklinde düşündü herhalde.

- Cumhurbaşkanı eşi olması neyi değiştirir? Kanun karşısında eşit de­ ğil miyiz?

- Fatih Sultan Mehmet bir mimarın haksız yere hırsızlıkla suçlamış. Kadı padişahın parmağının kesilmesini em­ retmiş. Mimar şaşırmış. Ve karar geri alınmış. “Şeriatın kestiği parmak bu- dur” sözünün arkasında yatan hukuk anlayışı budur. Ama açık söyleyeyim. Bugün toplumlunuzda lafzan “eşitlik” olsa da, “fiilen” ayrıcalık oluyor. Buna karşıyım. Eşitliğe inanıyorum.

- Yıllardır Semra Hanıma çok e- leştiri geldi. Papatya dendi, eşini manipule ediyor dendi, hediye alı­ yor dendi. Özal’m haberi yok dendi. Ya da zaafı var, gözyumuyor dendi. Bunları nasıl karşıladınız?

- Hiçbiri ispatlanmış değil. Soyut e- leştiriler hepsi.

H | Abim bir ortak dosta Üç hata yaptım’ demiş.

Bir referandumlara gitmeyecektim, Meclis’te halledecektim İkincisi eşimi politikaya sokmayacaktım. Üçünçüsü' demiş, Mesut Bey’i tanıyamamışım.’ Kardeşimi suçlamıyorum gene de.

- Çıkmayacak. Sizin söylediğiniz anlamda somut birşey çıkmayacak. Semra Hanım’m tanıklığı düştü. O- laym üstü kapatıldı. Mahkemeden bir şey çıkmayacak.

- Ben başşahidin

dinlenme-y r » W Ä

smm de meseleye açıklık ge-tireceğini sanmıyorum. Ben

olsaydım başka türlü davra- SİP nırdım diyorum ama Semra

% m m

Hanım’m davranışına da saygı duyuyorum.

- Bunu böyle geçiştire-mezsiniz. Bir siyasi davaya dönüştü artık. ~ V ~

- Ben siyasi dava olarak görmüyorum. Benim için bir “criminal” (polisiye) dava

- Mevhibe İnönü için böyle eleşti­ riler çıkmadı. Bazı şeyler de eşya­ lım tabiatından kaynaklanıyor..

- Mevhibe İnönü, Reşide Bayar

Hanımefendiler siyasetin içinde olma­ mıştır. Nazmiye Hanım hiç öne çık­ mamıştır. Bir Rahşan Hanım vardır bu şekilde öne çıkan. Şimdi kesin bil­ mediğim konu hakkında hüküm ver­ mem mümkün değil. Ben bunu yaşam yolu seçtim. İnsanlarla ilgili beyanla­ rımda çok dikkatli olmaya çalışırım.

- Yeğenlerinizle görüşmüyor mu­ sunuz?

- Yeğenlerimi çok severim tabii ki. Aramızda kan bağımız var. Bir gün kızdım onlara dedim, sizin babanızla benim müştereğim sizin ve babanız a- rasındaki müşterekten fazla dedim,

şa-şmdılar. Çünkü dedim, onun yüzde yüz genleri benimkinin aynı. Aynı ana - babadan geliyoruz. Sizin yarısı anne­ nizden geliyor, yarısı babanızdan geli­ yor. Turgut’un, şuurlu olarak herhan­ gi bir yanlışa rıza göstereceğini sanmı­ yorum. Kendisi mütevazı yaşamıştır. Mütevazı şekilde gelmiş, gitmiştir.

- insan evinin içinde olanı bilmez­ se ülkeye nasıl hakim olur?

- Türkiye’nin yönetimine gelenlerin hepsinde aynı kusurlar göze çarpmak­ tadır. Hepsinde görüyoruz. Ö zaman ben diyorum ki, bu Turgut Bey’e has birşey değildir. Ben bunun için sistemi sorgulamak lazım diyorum.

- Doğru, ama “Özalgate” kamuo­ yuna mal oldu.

- Bir çıksın bakalım neymiş.

söz konusu, liki şeyi ayıralım. Turgut Bey’e haksızlık etti medya. Turgut Bey’le benzer hataları yapanları gözar- dı etmiş, Turgut Bey’in üzerine git­ miştir.

- Çiller ailesini mi kastediyorsu­ nuz?

- Çiller Haıımı da olabilir, Demirel de olabilir, Ecevit de olabilir. Turgut Bey’in iktidarda uyguladığı politikalar menfaat çevrelerini rahatsız etmiştir. Durum bunun sonucudur. Turgut Bey’e bir haksızlık yapılmıştır.

- Uğur Dündar gizli hesapları a- çıklarken, ne hissetiniz?

- Yorum yapmadan. Yapamıyorum. Ama dışarda şifreli hesap açtırmak suç mu? Değildir. Ama bunun bizi ra­ hatsız eden bir tarafı da var. Bunu ka­ bul ediyorum. Uğur Dündar’ın Ah­

met’le bir programı oldu. O sırada

yurt dışındaydım. Sonradan anlatanlar “üzüntüyle” seyrettiklerini

söylediler. Kişilerin beyanları delil teşkil etmiyor. Dündar

Kılıç’m amacını aşan beyan­

ları, suçlamaları olmuş. Ka­ muoyu bunları TV’de dinle­ yince bir suç beyanı şeklinde algıladı. Ben Ahmet’in yerin­ de olaydım, bu meseleleri yargının dışmda gündeme ge­ tirmezdim. Çünkü bu medya­ tik ortamda bir şeyleri savun­ maya kalkmak, yanlış imaj­

lar veriyor. Yargıya çıkar ve vereceği karara da razı olurdum. Ben yargımı­ zın, bir sürü sıkıntılarına rağmen, ba­ şardı çalıştığını düşünüyorum.

- Başarısız olan medya mı?

- Medya çok başardı. Ama insanlara saygı duyması laznn. Medyanın başarı­ sı insanları ızdıraba itiyorsa, bu hak­ sızlık oluyor diyorum.

- Asıl çalışmayan yargı. Yargı ba­ ğımsız değil, yargı mensupları

söy-lüyor. Suç niye medyanın olsun?

- Ndgün Hanım, bir nüans söyliyece- ğim. “All President’s Men” diye bir ki­ tap vardı bdiyorsunuz. Watergate skandalini anlatan. Bob

Wood-ward’in. Yani “Hepsi Baş­

kanın Adamlarıydı” der, bu kitap. Orada şunu gördüm. Medyanın dikkatli çalış­ mayla, nasd birşeyi ortaya çıkartabileceğine güzel bir örnektir. Türkiye’de bir sü­ rü Bob Woodward’a ihti­ yaç var. Ama bizde medya “fishing expedition” da ya­ pıyor. Yani bir olta atıyım da, ne takdırsa kabili. Bunu yapmaması lazım.

- Ama Uğur Dündar bulguları is­ patladı...

- Güzel gazetecdik. Fakat Bob Wo­

odward ne yaptı? Demokrat Parti mer­

kezi, gizli mikrofonlarla dinlenmişti. Bu bir suç. Ama Bob Woodward bu­ nun Nixon’m emriyle yapddığmı ve

Nixon’m bizzat böyle bir emir verdiği­

ni ispatladı. Nixon istifaya mecbur ol­ du. Hatırlıyorsunuz. Türkiye’de iddia atılıyor ortaya. Ama deld yok. Bu yan­ lış oluyor.

- Semra Özal ve çocuklarından ne­ den mesafe aldınız? Neden görüşmü­ yorsunuz?

- Yaşam tarzlarımız ayrı. Benim yaşamımda politika, yuvamın içine girmemiştir. Evim mukaddestir. Onla­ rın tarzı bu değd. Ben Turgut Bey’in konuttaki evine bir defa gittim. Yatak odasında konuşmak istedim, oraya da

adamlar girdi.

Semra Hanındın bu işle­ re karışmasını, İstan­ bul’dan adaylığını falan koymasını çok tenkit ettim zamanında. Abimi de bu ko­ nuda uyardım. O da bunu bir ortak dostumuza ifade etmiş. 'Üç hata yaptım’ de­ miş. 'Bir referandumlara gitmeyecektim, bunu Mec­ lis’te halledecektim’ demişi s 'İkincisi’ demiş 'eşimi poli­ tikaya sokmaktı. Üçünçüsü’ demiş, 'Mesut Bey’i tanıyamamışım.’ Ama kardeşimi suçlamıyorum gene de.”

- Siyaset projenizde Ahmet yok...

- Zannetmiyorum. Özal soyadı kim­ senin tekelinde değildir. Benim kendi­ me göre bir ismim yar. Ben Turgut Ö-

zal değil, Korkut Özal’ım. Özal adın­

da birleşmez bunlar ve bu isim . kimse­ nin malı değildir. Bu soyadları biraya getirmek ilkellik olur.

im

'Kürtçe’ye mani olamazsınız’

- Kuzey Irak harekatını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Harekatm arzulanan hedeflere ulaşmasını diliyorum. Ama mese­ lenin bunlarla çözüleceğine inan­ mıyorum. Karşı karşıya olduğu­ muz mesele, toplumsal bir mesele­ dir. Asayiş meselesi olmaktan çık­ mıştır. Toplumsal çözümler oluş­ turulması lazım. Halbuki Türki­ ye’nin yaptığı baltayla sakal traşı yapmaktır. Baltayla sakal traşı ya- pamazssmız.

- Özerklik mi yani?

- Ben onları bilmiyorum. Bir sis­ tem önermiyorum. Çünkü daha problem gerektiği gibi ifade edil­ memiştir. Ne istediklerini anlamış değilim. Geçen gün “Sen Apo ile görüşür müsün?” dediler. îcabmda onun da yapılmasına karşı deği­ lim. Görüşürüm gerekirse.

- Terörün altındaki halk des­ teğini çekmek, onları kazana­ rak çekmek bir çözüm olamaz mı?

- Terör yaptırmamak lazımdır. Ben o bölgeyi iyi biliyorum. O böl­ ge Türkiye’nin en güzel insanları­ nın olduğu bir yerdir. Ama şimdi korktuğum bölge insanlarının “ben seninle birarada olmanı ar­

kadaş” tarafına gitme­ sidir. Biz teröre karşı uyguladığımız politi­ kalarda yanüdık. Te­ rörü durdaracağım derken, insanları terö­ rü yapan tarafa ittik. Ordan dönüşün hala mümkün olduğunu düşünüyorum. Eski bir İçişleri Bakanı ola­ rak terörü durdurma­ nın mümkün olduğu­

nu düşünüyorum. Öyle bir güven­ lik sistemi kuracaksınız ki, kimse terör yapmaya cesaret edemeye­ cek. Terör bölgesi bellidir. Oraya çok sağlam bfr haberleşme ve gü­ venlik sistemi kuracaksınız. Bana 1 milyar verin, o sistemi kurayım. Bütün birleşim ünitelerinde telsiz­ li ulaşım sistemi kurmak lazım. Türkiye böyle bir sistem uygula­ mıyor. Hemen haberleşme gele­ cek. helikopterlerin ve yüksek a- teş gücünün teşkil ettiği halkı ile bütünleşmiş bir sivil, askeri değil, güvenlik sistemi kuracaksınız. 1- kincisi halkın siyasi temsilin, de­ mokratik temsilin önünü kesmiye- ceksiniz. Bırakın adamlar konuş­ sun. DEP’lileri parlementodan

at-Insanların inançlarını elle­ rinden alamazssanız. Nesli­ ni istediği gibi yetiştirir. İs- lamın gerektirdiği şeyler bunlar. Çocuğuna Kürtçe öğretm ek istiyorsa mani o- lamazssınız.

mıyacaksınız mesela. Bu yanlış ol­ muştur. O zaman yurt dışmda temsil gücü arıyor çünkü. Üçüncü- sü, bölgenin halkına böyle gitme­ yelim. Halka bir tarafta teröristler vuruyor, bir tarafta da güvenlik güçleri. Çünkü teröristle halkı ayı­ ramıyor. Halk iki ateş arasmda kalmıştır. O insanları kazanma­ mız lazım. Meselelerine kendi me­ selelerimiz olarak sahip çıkmamız lazım. O insanların doğal hakları­ na saygı göstermek lazmı. Doğal haklar nedir? İnsanların inançları­ nı ellerinden alamazssınız. Neslini istediği gibi yetiştirir. Mallarını, ırzlarını bunların hepsini koruma­ ya mecbursunuz. Islamın gerektir­ diği şeylerdir bunlar. Çocuğuna Kürtçe öğretmek istiyorsa mani

o-lamazssmız. Burada bö­ lünme olmaz. Osmanlı İmparatorluğu’nda ne güzel sentez yapmışız. Orada 1000 yıllık bir uy­ gulama var. O uygula­ madan alınacak dersler vardır. Dünyayı yeniden keşfe çıkamayız. Geçmi­ şe dönüp bakmalı kafi. Bu bağlamda desantrali- zasyondan da yanayım. Bir an evvel devlet, Tür­ kiye’yi Ankara'dan idare etmek­ ten vazgeçsin. Valilerimiz seçilsin. Sorumlu olsunlar. Halkın içinden çıksm. Atanmasınlar. Ayrıca dev­ let asli görevlerinden başka bir şeyle uğraşmasın yani sadece iç ve dış güvenlikle uğraşsın. Ve baş­ kanlık sistemi getirilsin. Son öne­ rim de dar bölge seçim sisteminin uygulamaya konulmasıdır. Türki­ ye bu değişiklikleri yapmazssa, mevcut sistemle ayakta duramaya­ caktır.

- Aleviler’de bu ülkede büyük baskı altında yaşadıklarını söy­ lüyorlar...

- Aleviler üstünde nasıl bir bas­ kı olduğunu bilmiyorum. Böyle bir baskının olduğunu bilmiyo­

rum. Alevilik - Sünnilik mesele­ sinde milletin bugün oluşturduğu sentezi bozmayalım. Bakın millet yaşıyor birarada.

O zaman Alevi kesimdeki bu öfkeyi, bu birikimi nasıl izah e- diyorsunuz?

- Bir birikim olduğunu kabul e- diyorum. Yanlız bu birikimin me­ sela Güner Ümit olayında olduğu gibi o şekilde ifade edilmesini doğ­ ru bulmuyorum. Vatandaşlar böy­ le arada hiçbir mekanizmayı çalış­ tırmadan haklarını kendi kendile­ rine almaya kalkarlarsa, o zaman toplum kaosa gider. Gaziosmanpa­ şa’yı hedef alanlar nitekim bu öf­ keyi suistimal etmiştir. Bu çok tehlikelidir. O toplumun o davra­ nışı da bizi çok düşündürmelidir. Eğer o toplum o şekilde davran­ maya devam edecekse, o zaman çok hızla provoke edilir. Edilirse de nereye gideceği belli olmaz.

- Alevilerin demokratikleşme talepleri üzerinde de düşünme­ miz gerekmez mi? Onların da i- nanç özgürlükleri yolunda ta­ lepleri var.

- Bunların hiçbirinin karşısmda değilim.

Yıl: 45

Sayı: 17010

Milliyet

26 Mart 1995 Pazar

Milliyet Gazetecilik A.i AYDIN DOC

;. adına sahibi iAN

M urahhas Üye

D O Ğ A N H E P E R

Genel Yayın Yönetmeni

U F U K G Ü L D E M İR

Yayın Koordinatörü: H İK M E T B İLA

Sorumlu Müdür: ER EN G Ü V E N E R

Yazı İşleri Müdürleri

• SA LİM A LPA S LA N • A LEV ER • Y IL M A Z Ö Z D İL • M U R A T K ÖPRÜ • Ü M İT A S LA N B A Y • ZEK İ SÖ ZER • E R C Ü M E N T E R K U L • İH SA N TO P A L O Ğ L U (Spor) Haber Müdürü: H A K A N A YG Ü N MİL-HA Genel Müdürü: TA N E R A T İL L A Bölüm Şefleri________________________ Başkan Yardımcısı M E H M E T ALİ Y A L Ç IN D A Ğ

İcra Kurulu Üyeleri

İB R A H İM S EZER D İN Ç Ü NER MEDYA- D Genel Müdür E R G İN Ü N A L Genel Müdür Yardımcıları ER CÜ M EN T PAL SELÇUK TUNA AYHAN TEZCAN Ankara FİKRET BİLÂ Dış Haberler ENDER BÖLÜKBAŞI Yurt Dışı Baskı: VOLKAN KARSAN Temsilcilikler---Haber-Araştırma ERKAN YİĞİT Magazin HALUK AKTAR İstihbarat: TUNCA BENGİN Ekonomi ŞEREF OĞUZ Eğitim ABBAS GÜÇLÜ Reklam Müdürü

AYNUR KOÇ PAL

A N K A R A : D E R Y A S A Z A K Tel: 419 H 00 (7 hat) Fax: 417 38 78 İZM İR : R IF A T A K K A Y A Tel: 4 54 2 0 0 0 Fax: 464 14 02 ADANA: MUZAFFER B AL

GÜNEYDOĞU: ERTUĞRUL PİRİNÇÇİOĞLU D iy a rb a k ır; T e l: 221 18 21 - 221 81 41 KARADENİZ İSM AİL B AŞARAN Samsun; Tel: 431 0 0 2 3 • 431 81 75 A V R U P A : B Ü L E N T Z A R İF

Tel: 431 54 5 4 ( 3 h al) Fax: 431 54 60 Frankturt; Tel: 069/69 70 00 10 Fax: 069/69 70 00 20 D o ğa n M e d y a C e nte r, B A Ğ C IL A R 3 4 5 5 4 İS T A N B U L

Tel: 5 0 5 61 11 Fax: H a b e r M e ıkezi: 5 0 5 6 2 3 3 M İL -H A 5 0 5 6 2 8 0 [ B A S ILD IĞ I Y E R : MİLLİYET O F S E T T E S İS L E R İ | M il liy e t , Basın M eslek İlk e le rin e uym aya söz verm iştir

İs ta n b u l Ş e h ir Ü n ive rsite si K ütü ph a ne si Ta ha T o ro s A rşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

ylı aşkın süren u2rrıan bilirkişi heyetince düzenlenen raporlanna dayanarak ve dava konusu santrallerde mevzuatın emrettiğ izin ve ruhsatlann hiç birinin

Mani metni verilirken ister Adam aman giriş kalıp sözü yazılmayıp maninin ilk dizesi 7 heceden az olsun, isterse bu giriş kalıp sözü yazılarak 7 heceli (ya da

Məsələn, şirkət avtomobil şirkətidirsə, öz sahəsi ilə bağlı olan problemlərin həllinə yönələn layihələr gerçəkləşdirsə, daha çox fayda vermiş olar..

Şimdi İttihat ve Terakki ortadan kalktıktan sonra, vaktiyle onun kar­ şısında ayrı ayrı görüşlerle cephe alan iki ihtilâlci, Mustafa Kemal ve Prens Sabahattin,

Ders izlence Formu Dersin koclu ve İsmi 7,BK319 Neırıalolo.ji. Dersin

Bilâhare mütarekeyi müteakip İstanbuldan Berline giderlerken Cemal paşa bu bahsi Talât paşaya açmış ve doktor Nihat Reşadm ha- zıradığı o darbei

1950’- lcrin sonunda Almanca dil kurslarını başlatan, daha ileri yıllarda da Tiirk- Alman kültür işbirliği ko­ nusunda yoğun çalışmalar başlattı. Anhegger,

Özet: Bu makalede atefl nöbetleri yak›nmas›yla müracaat eden, s›tman›n akut dönem belirtilerini gösterip, daha son- ra dalakta subkapsüler hematom saptanan bir olgu ile,