• Sonuç bulunamadı

Anar’ın “Sehra Yuhuları” Adlı Eserinde Sosyo-Politik Çatışmalar ve Kahraman Sorunu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Anar’ın “Sehra Yuhuları” Adlı Eserinde Sosyo-Politik Çatışmalar ve Kahraman Sorunu"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Rövşane Selimova

*

SOCIO-POLITICAL CONFLICTS AND THE PROBLEM OF HERO IN ANAR’S WORK TITLED “SEHRA YUĦULARI”

ÖZET

Makalede Azerbaycan’ın tanınmış yazarı Anar’ın Sehra Yuħuları adlı piyesi, konusuna uygun olarak sosyo-politik açıdan ele alınmış; eserin özellikleri belir-lenmeye çalışılmıştır.

Sovyet döneminde bilinen ideolojik ve siyasi baskılar sebebiyle bazı yazarlar içinde yaşadıkları toplumun problemlerini, zaman ve zemini değiştirerek işle-mek yolunu tercih ederek önlerindeki engeli aşmayı başarmışlardır.

Makalede incelenen piyes bu gibi eserler için tipik bir örnektir. Ayrıca Anar’ın bir dram yazarı olarak aynı konular ve sorunlara takılıp kalmadığı, yazacağı eserler üzerinde sürekli çalıştığı, yeni konular ve onlara uygun formlar aradı-ğı, aynı şekilde konuya ve düşüncelerine uygun üslup belirlediği anlaşılmıştır. Böylece dramatik olayları reel, inandırıcı, doğal ve etkin bir şekilde okuyucuya ulaştırma başarısını göstermiştir.

Anahtar Kelimeler: Anar, Azerbaycan edebiyatı, tiyatro, Sovyet edebiyatı, ede-biyatta siyasi ve sosyal tenkit

ABSTRACT

In this article Azerbaijan’s well-known author Anar’s play titled Sehra Yuħuları is considered in socio-political aspects in accordance with its issue and the

cha-Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, Sayı 5, Nisan 2012, s. 139-147

(2)

racteristics of the play are tried to be determined.

Because of the well-known ideological and political pressures in Soviet era, some authors preferred to treat the problems of the society in which they live by changing time and space in order to overcome the obstacles.

The play examined in this article is a typical example of such works. Morover it is evident that Anar is not stuck in the same issues and problems, but constantly worked on his writings, looked for new issues and proper forms for them, cre-ated his own style in accordance with the issues he trecre-ated and with his ideas. Thus he succeeded in presenting dramatic events as real, believable, natural and effi cient to the readers.

Key Words: Anar, Azerbaijan literature, theater, Soviet literature, political and social criticism in literature

...

Ünlü yazar Anar’ın 1981 yılında tamamladığı ve “Azerbaycan Dövlet Dram Téatrı” sahnesinde başarıyla oynanan Sehra Yuħuları adlı piyesi, Azerbaycan dram sanatının en değerli ve orijinal örneklerinden biridir. Yazar, bu eserle yalnız kendi sanatını değil, Azerbaycan dram yaratıcılığını da konu ve tür bakımından zenginleş-tirmiş, ilginç, düşündürücü bir sahne eseri vücuda getirmiştir. Bu bağlamda bir konu-ya da değinmek gerek. Yazar Öten İlin Son Gécesi eserinde manevi-ahlaki sorunları,

Şeherin Yay Günleri piyesinde sosyal problemleri mercek altına aldığı halde, Sehra Yuħuları’nda politik sorunlara fazlasıyla eğilmiştir. Müellif, eserin türünü alışılmadık

bir terimle, “pyes-ġezét” (piyes-gazete) şeklinde tanımladığı için edebî-kuramsal dü-şünce bunu yadırgamasa dahi tuhaf bulmuştur. Tabii ki dünya edebiyatında bu veya benzeri adlarla sunulmuş örnekler vardır; fakat, Azerbaycan edebiyatında ‘piyes-ga-zete’nin ilk örneği Anar’ın kaleminden çıkan Sehra Yuħuları’dır. Anar: Şeħsiyyet ve

Sen’et adlı kitabının yazarı Prof. Dr. Nurlana Eliyéva, eserin türü üzerine

düşüncele-rini şöyle açıklıyor:

Piyes-gazete, dram-gazete kavramlarının ne denli yerinde olduğu, yahut bilimsel içerik açısından ne denli uygun olduğu tartışılabilir; fakat, eserin edebiyatımızda yeni ve özgün bir tarzda, hem de karma bir türde yazılmış olduğu bir gerçektir.1

Sehra Yuħuları doğrudan doğruya uluslararası konuda kaleme alınmıştır. Yazar,

sunduğu dramatik olaylar fonunda yalnız Azerbaycan okurları ve seyircilerini değil, genelde çağdaş dünyayı, uluslararası kamuoyunu düşündüren çok ciddi politik sorun-lara değinmiştir.

(3)

Azerbaycan edebiyatında uluslararası konularda bir dizi sahne eseri yazılmış-tır. Süléyman Sani Aħundov’un Şéytan, Hüséyn Cavid’in İblisin İntiġamı, H. Abba-sov’un Ruhr Macerası, Memmed Seid Ordubadi’nin Cemiyyet-i Eġvam, Semed Vur-ğun’un İnsan, Mirze İbrahimov’un Madrid, Yusif Vezir Çemenzeminli’nin Hezret-i

Şehriyar, Enver Memmedħanlı’nın Ateş İçinde piyesleri uluslararası konuda

yazıl-mış eserler arasında özel yer tutmaktadır.2 Bu eserlerde işlenen sorunlar sosyo-politik

içerik bakımından dikkati çekmektedir. Anar’ın Sehra Yuħuları piyesi aynı silsileyi başarıyla takip eden bir sanat örneğidir.

Edebiyat eleştirmeni Prof. Dr. Arif Sefi yév, Azerbaycan Dramaturgiyası Müasir

Merhelede adlı eserinde Anar’ın Sehra Yuħuları piyesinin ortaya çıkış sebebini şöyle

açıklar:

Uluslararası politik konular, aynen başka türler gibi hep Azerbaycan dramaturjisinin ilgi odağında olmuştur. Bu türden olan eserler belli sosyo-tarihî dönemlerde, yani halkların ulusal bağımsızlık hareketlerinin başladığı 1920’lerde, dünya çapında emperyalist krizin baş gösterdiği 1930’larda, II. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde vücuda gelmiştir. Bu konulara daima gereksinim duyulmaktadır. 1960-70’li yıllarda ‘beynelmilel piyeslerin’ daha fazla yazılması da bu ihtiyacın sonucudur. Çünkü seyirciler uluslararası konularda yazılmış eserlere büyük ilgi gösteriyor, politik sorunları daha derinden anlamaya can atı-yorlar. Bunun dışında, dünya egemenliği iddiasında bulunan, küçük halkların ve ülkele-rin güvenliğini sarsan politik güçleülkele-rin emelleülkele-rini ifşa etmede, tiyatronun ve dramaturjinin rolünün ne denli önemli olduğu da bilinmektedir.3

Piyeste temel dramaturjik olaylar Bayalstan adlı bir memlekette cereyan etmek-tedir. Kuşku yok ki yazar, olayların cereyan ettiği mekânı soyut şekilde göstermekle bir yandan siyasî konulu eserin ideolojik yükünü somut bir adrese bağlamak sorum-luluğunu üzerinden atmış, öte yandan bir nevi edebî yöntem uygulamıştır. Çünkü soyut dramatik mekân olarak gösterilen Bayalstan’dan farklı olarak piyesteki olaylar seyircide reel intiba bırakmaktadır, hatta bazı durumlarda olaylar aşırı derecede bel-geselliği ile dikkati çekmektedir.

Sehra Yuħuları,

Sosyo-politik içeriğine göre çağdaş dünyayı ve demokratik kamuoyunu tedirgin eden bir soruna, yani zulüm ve özgürlük problemine adanmıştır. Anar, değişik fertlerin özgürlük algılarını karmaşık durumlarda betimlemekle kişi-toplum-zaman probleminin özellikle-rini açmaktadır. Piyeste özgürlük mefhumu ile çatışmada Bayalstan’daki cemiyetin re-zaleti, kapitalin ve despotizmin insanı alçaltması, zamanla, olaylarla yüzleşme sırasında insanın aczi gösteriliyor.4

2 Arif Sefi yév, Azerbaycan Dramaturgiyası Müasir Merhelede, (1960-1980-cı iller), Bakı, Ozan, 1998, s. 98-99.

3 Sefi yév, age., s. 99-100.

(4)

Sehra Yuħuları piyesinde Anar, eksen kişilerin timsalinde gerçeklerin içyüzü ve

gerçeklere kişisel bakış açısından yaklaşım meselesini, eserin olay örgüsünün temel ögesine çevirmeyi başarmıştır. Başka deyişle, eserin temel ilkesi kahramanların tim-salinde gerçekleştirilmiştir. Edebî kural gereği,

Piyesin temel ilkesi, konsepti ve yazarın yorumu genel ilkeyi belirleyerek dramaturjik olay örgüsünü şekillendiriyor. Ajitasyon yüklü piyeste ilke, sunucu metniyle direkt sesle-niş biçiminde, yüksek bedii seviyeli eserlerde ise betimsel yapı olarak meydana çıkıyor. Yazar, olayların karmaşık çatışmasını, şahıs kadrosunun ilişkisini, tasvir-ses çözümünü, olayların montaj prensibini kontrol eden ilkeyi ustalıkla gizleyerek dramaturjik yapıda eritiyor. Yalnız bu zaman dramaturjik yapı eserin temel gayesine, müellif yorumuna, sos-yal siparişin dikte ettirdiği ilkenin bedii tecessümüne hizmet ediyor.5

Eserin kahramanı profesör Hovard Bruk arkeologdur. Çöllerde yapmış olduğu arkeolojik kazılardan dolayı bütün dünyada ün kazanmıştır. Fakat profesör çölün de-rin katlarında tarihin saklı gerçeklede-rini su yüzüne çıkardığı halde, çölün üst katında, gözleri önünde cereyan eden olayların arkasında gizli kalan gerçekleri anlamakta zorluk çekiyor.

Sehra Yuħuları piyesinde “Bayal” adı sembolik anlam taşıyor. Bu söz yalnız

ülkenin coğrafi adını ifade etmekle kalmıyor, olayların akışına katılan kişiler için de metaforik bir simgeye dönüşüyor.

Prof. Dr. Yaşar Ġarayév, Anar’ın Sehra Yuħuları piyesini tahlil ederken şunları söylüyor:

Anar’ın Sehra Yuħuları eserinde de gerçek ve onu ele alma problemini devam ettiriliyor; fakat, tamamıyla başka bir türde, ölçüde ve sosyal-siyasî düzlemde. Üstelik Anar bu kez daha önce kullanmış olduğu edebî kalıpları tekrarlamıyor; her piyesinde yeni çalarlar [nüanslar] arıyor.

Burada artık gerçekliğe ferdî yaklaşım, birbiriyle yüz yüze, teke tek kalan ferdiyetle vicdan arasında halledilmiyor; daha küresel karekter taşıyor; cemiyet çapında sosyal gerçeklik ve onu ifade etmek için sosyal imkân-vicdan hürriyeti çapına ve genişliğine ulaşıyor.6

Tanınmış eleştirmenin fi kir ve düşüncelerine katılmamak mümkün değil. Ger-çekten de eserde dramatik olayların gereği olarak gerçek, her ferdin iç dünyasında kendi kendiyle konuşmasında ortaya çıkıyor.

Prof. Dr. Yaşar Ġarayev, Sehra Yuħuları hakkındaki düşüncelerini şöyle sürdü-rüyor:

5 A. Dadaşov, Dramaturgiya, Bakı, BDU Neşriyyatı, 2004, s. 36. 6 Yaşar Ġarayév, Méyar Şeħsiyyetdir, Bakı, Yazıçı, 1989, s. 255.

(5)

Bu paradoksal durum, aynı zamanda bizim için çok geleneksel olan (piyesin) bedii ko-nusuyla türü, uslubu ve biçimi için de söz konusudur. Öyle ya biz şimdiye kadar ekran-da ve sahnede çöl kumlarını her zaman romantik bir aşka, Mecnun trajedisine, veyahut doğu esatirinin Binbir Gece masallarına beşik ve mekân olarak görmeye alışmışız. Yazar aslında romantik çölü, esatir ve destan uykusundan uyandırıyor onu ‘gazete ve kronik’ türünde çağdaş politik taşlamanın ortaya çıktığı satirik mekâna çeviriyor ve ilk kez çöl-lerin dertçöl-lerini onların gülünç gerçekleri şeklinde kaleme alıyor.7

Sehra Yuħuları piyesinde dramatik olaylar, politik ve psikolojik katlarda peş

peşe cereyan ederek bu katların yaratmış olduğu gergin durumlarda açığa çıkıyor. Yazar, manevi, siyasi ve vicdani özgürlüğü ön plana alarak eserdeki dramatik ça-tışmayı da bu bağlamda belirlemeye çalışıyor. Sanat eleştirmeni Dr. İlhan Rehimli

Dramaturgiya ve Téatr adlı çalışmasında şöyle yazıyor:

Özgürlük kavramı ve özgürlük uğruna çarpışma yöntemleri değişiktir. Sehra Yuħuları piyesinde özgürlüğün kişisel algılanışı ve çeşitli katmanlara mensup kişilerin kendi al-gılayışlarını başkalarına zorla kabul ettirme çabaları prensipler ve dünya görüşleri ça-tışmasına zemin oluşturuyor. Bu çatışmalar da halkın, milletin felaketine neden oluyor.8 Anar’ın Sehra Yuħuları piyesinde dramaturjik çatışmanın bir kutbunda Leyla, Rüzgâr, Méhdi ve Sabir, başka bir kutbunda da Albay Emir, hapishane mollası, askerî mahkeme başkanı ve eser boyunca hiç konuşmayan “polis” vardır. Yazar, çatışmayı canlı biçimde kurabilmiş, her iki cepheyi gerçekçi çizgilerle yansıtmış, dolayısıyla eksen kişilerin manevi dünyasını su yüzüne çıkarmayı başarmıştır.

Çatışmanın birinci kutbunu temsil eden general kızı Leyla, romantik bir kişiliğe sahiptir. Hayatın sert gerçekleri, bulunduğu ortamın rezaleti onu sıkıyor, bu yüzden mutluluğu romantik bir dünyada arıyor. Leyla’nın kanısınca romantizmden mahrum bir dünyada yaşamaya değmez. Eserin başka bir kahramanı olan Rüzgâr da karak-terce belli ölçüde Leyla’ya benziyor. Kalem ehli olduğundan toplumun ağrılarını, azaplarını derinden hissediyor ve ona kol kanat verebilecek bir ortama can atıyor. Rüzgâr, içinde bulunduğu toplumu değiştirmenin mümkünlüğüne inanmasa da her türlü rezalete rağmen kendisine mutlu bir çevre sağlayacağına inanıyor. Nazariye ile uğraşan Méhdi’nin düşüncesine göre, mutluluk ve refah terörden geçer. Bu, kahrama-nın mensup olduğu toplumun mahiyetini anlayamamasından, toplumu iyi yönetimle değiştirmeye inanmamasından kaynaklanıyor. Nihayet, bu cephenin son kahramanı Hebib’in özgürlük kavgasına atılması ise onun iç dünyasının özellikleriyle ilişkilidir.

Piyeste çatışmanın ikinci kutbunu oluşturan kahramanlar arasında Emir daha can-lı, doğal ve özgün çizgilerle tasvir edilmiştir. Hatırlatalım ki Emir’in canlı ve doğal

7 Ġarayév, age., s. 255-256. 8 Rehimli, age., s. 134.

(6)

oluşu onun iç dünyasının ikili olması şartına bağlıdır. O, içten amansız, gaddar olduğu halde dıştan çok samimi, hatta safdil gözüküyor. Kahramanın bu biçimde donatılması bir yandan onun iç dünyasının çelişkilerini açmaya imkân sağlamış, öte yandan yaşa-dığımız dünyanın insan faktörü bakımından hangi düzeyde bulunduğunu yansıtmıştır. Yukarıda Sehra Yuħuları piyesinin tür bakımından özgünlüğünden bahseder-ken yazarın eserini ‘gazete-piyes’ diye nitelediğini söylemiştik. Şunu da hatırlatalım ki, eserin adı kurgusuna da yansımıştır. Yazar doğal olarak olayların akışına, sırası gelince gazete-radyo haberlerini eklemiştir. Bu da bir yandan eserde cereyan eden olayların zamanla bağını temin etmiş öte yandan yazara bazı eleştirileri kahramanlar aracılığıyla ifade etme olanağı sağlamıştır. Örneğin:

Gazetelerin havadisleri: Günaydın, hanımlar ve beyler! Bayalstan radyo-televizyonunun mikrofonları, Bayal kentinin uluslararası havalimanından haber veriyor. Aldığımız bil-giye göre Pan Amerikan şirketinin DC-8 sefer sayılı uçağı limanımıza inmiştir. Bu çelik kanatlı kuş binlerce mil yol alarak başkentimize dost Amerika’nın şanlı Nevyork şehrin-den misafi rler getirmiştir. Okyanusların, şehrin-denizlerin, çöllerin üstünşehrin-den uçup yurdumuza teşrif etmiş yolcular arasında hükümetimizin misafi ri, Amerika ve dünya bilim âleminin iftiharı profesör Hovard Bruk da vardır. Onun Bayalistan ziyareti iki büyük halkın, iki büyük devletin; Amerika Birleşik Devletleri’nin ve Bayalstan Cumhuriyeti’nin ebedî ve sarsılmaz dostluğunun sembolüdür.9

Yahut:

Gazetelerin havadisleri: Banka soygunu üzerine yeni ayrıntılar. Güvenilir kaynaklardan alınan haberlere göre banka soygunu olayının politik sebepleri var. Bu soygun sıradan hırsızlarca değil, bir avuç vatan haini tarafından gerçekleştirilmiş ve siyasi amaçla-rı varmış. Vatan hainlerinin maksadı yeni siyasi suçlar işlemek için maddi olanak elde etmekmiş...10

Ayrıca belirtelim ki, yazarın dramatik olayları haber bülteniyle paralel olarak sunması piyesin informatif tutumunu arttırmakla birlikte onun toplumsal sıkletini ve içeriğini de bir hayli zenginleştirmiştir. Dramın tür özelliklerini şartlandıran bu du-rum yazara, çatışmayı daha keskin olaylar fonunda kurma olanağı sağlamıştır.

Anar’ın Sehra Yuħuları’nın tür özellikleri aynı zamanda eserin metninde yazarın izahlarının fazlalığında da kendini gösteriyor. Bu bağlamda toplumsal düşünce bütün piyes boyunca bu ve diğer şekilde gözlemleniyor. Mesela Leyla’nın, babasına yazdı-ğı mektubuna bakalım:

9 Anar, Eserler, Rédaktör: Arif Emrahoğlu, Bakı, Nurlan 2005, s. 237. (Sehra Yuħuları 5. cildin 236-310. sayfaları arasındadır. Örnek verilen metinler bu baskıdan alınmıştır.)

(7)

Leyla — Baba! Sana mektup yazdığıma hayret etme. Zira yeryüzünde yakın olduğu tek insan, sadece sensin. Biz hep senden uzak olduk baba. Fakat seni her zaman sevdim. Devrimci olarak değil, Leyla olarak değil, senin küçücük kara kızın olarak sevdim... Hatırlıyor musun baba, eski evimizde büyük bir soba vardı, yanında yumuşak bir kol-tuk vardı. Ben küçükken, dizlerinin üzerinde oturtup bana halkımızın en eski, en gamlı türkülerini okurdun. ‘Sahra’nın kokusu var, Sahranın uykusu var’... Çocukluğum mutlu geçti baba. Sen beni severdin, süslerdin. Çokça güzel giyeceklerim, oyuncaklarım vardı, leziz yemekler yiyordum. Ben mutluydum. Habersiz olduğum ana kadar mutluydum. Ül-kemde çoğu çocuğun bir lokma ekmeğe, eve, giysiye muhtaç olduğundan habersizdim.11 Yalnızca bir kısmını sunduğumuz bu mektup, piyesin haber üslubunda kaleme alındığını gösteriyor. Piyeste bu ve benzeri ögeler küçümsenmeyecek kadar çoktur.

Sehra Yuħuları piyesinde dram karakteri yaratmanın özelliklerini şartlandıran

daha başka yerler de vardır. Bilindiği üzere, dram eserlerinde ‘temel olayların, karşıt güçlerin çatışmasından, kahramanların niyet ve meramlarından, hareketlerinden do-ğan çelişki dramın örgüsünü şekillendiriyor. Post-modernizmden sonra dramaturjinin yeni ifade araçları ortaya çıksa da, tahkiye, süje, çelişki, monolojik ve diyalojik söz her zaman olduğu gibi dramaturjik yapının terkip hissesi olarak kalmaktadır’.12 Tüm

bu ögeler dramaturjik karakterin meydana gelme sürecine etki yapar. Anar’ın eseri de bunu doğrular niteliktedir.

Hatırlatalım ki, Sehra Yuħuları piyesinde

... dil zenginliği, polifonizmi eserin kurgusu, tekniğiyle ilişkilidir. Toplumsal tonun güç-lenmesinde ayrı ayrı gazetecilerin konuşmalarıyla yan yana sembolik bir kişinin; gaze-telerin fi kirlerinin, haberlerinin büyük rolü vardır. Piyesin çeşitli yerlerinde gazegaze-telerin havadisleri… sırf bilgi değeri taşıyan haberler veriliyor. Bunlar her ne kadar kuru bilgi olsalar da bedii metnin oluşumunda, eserin ilkesinin daha dolgun ifadesinde önemli es-tetik değere sahiptirler.13

Anar monografi sinin yazarı Sabir Beşirov, Anar’ın Sehra Yuħuları piyesiyle İyi Padişahın Masalı hikâyesini karşılaştırmalı tahlil ederek şu sonuca varmıştır:

Sehra Yuħuları’ında ABD emperyalizminin sömürgecilik politikası ifşa ediliyor. Bu,

doğaldır. Fakat Bayalstan ve Çilistan devletlerinin iç âlemi, manevi siması bize hiç de yabancı değil. Buradaki ihanet, siyaha beyaz demek, sahtecilik, gerçeğin perdelenmesi, herkesin birisini methetmesi vs. bizim kendi dertlerimizdir. Albay Emir, iyi padişahın ve-ziridir. Bu vezir bize çok tanıdık geliyor. Biz onun nutuklarını dinlemiş, onu alkışlamış, ona atıfta bulunmuş, onun manevî iklimi safl aştırmasından bahsetmişiz.14

11 Anar, age., s. 305-306. 12 Dadaşov, age., s. 41.

13 S. Esgerova, Anarın Dili (Nesir, Dramaturguya, Publisistika), Bakı, Nurlan, 2002, s. 81. 14 S. Beşirov, Anar, Bakı, Bayatı, 1994, s. 11.

(8)

Anar’ın Sehra Yuħuları piyesinde yeni sömürgecilik politikasının çağdaş durumu mercek altına alınmış, büyük devletlerin simasında dünya emperyalizminin gerçek iç yüzü ve mahiyeti cesaretle açılıp gösterilmiş, onların yeni sömürgecilik ve işgalcilik politikası keskin biçimde kınanmıştır. Bunlar piyesin dramatizmini, olayların dinamiz-mini güçlendirmiştir ki bunlar da eserin değerini yükselten etkenler sırasına dahildir.

Ünlü yazar ve eleştirmen Méhdi Hüséyn şöyle diyor:

Dram eserinde çatışma daha sert ve hızlı gösterilmelidir. Buradaki insanlar konuşmayıp sükût ettiğinde bile seyircinin dikkati zayıfl amamalı. Dramdaki her an dahi belli bir mana ve beklentiyle ilişkili olmalıdır. Aksi takdirde dram eserinde betimlenen olaylara ve in-sanlara karşı seyircinin ilgisi azalır. Bunun için de dramaturg imkân ölçüsünde ilginç çatışma kurmalı ve imkân ölçüsünde yeni içerik, fi kir ve büyük ilkeler ifade etmelidir.15 Yazar Méhdi Hüséyn’in düşünceleri dikkate şayandır ve dram sanatının poeti-ğini karakterize etmesi bakımından ilginçtir. Zira dram eseri sahne için yazıldığına göre burada bakımlılık, çatışmanın gerginliği ciddi öneme sahiptir. Maalesef, Anar’ın

Sehra Yuħuları piyesi bütün olumlu özelliklerine, yani güncelliğine, sosyal-politik

tutarlılığına, özgün türüne rağmen uzun süre tiyatro repertuvarında kalamadı. Hatta eser, edebî eleştirinin bütün olumlu değerlendirmelerinden sonra da seyirci yadır-gamasının yaratmış olduğu barajı aşamadı. Bu da piyesin tür özelliklerinden, eserin temsilden daha fazla, okunmak için yazılmış olmasından kaynaklanmaktadır.

Görüldüğü gibi, Anar’ın dram eserleri ciddi sosyal-siyasi ve manevi-ahlaki problemler üzerinde kurulmuştur. Dramaturg, düzyazı sanatında olduğu gibi dram eserlerinde de hiçbir zaman popülarite, yahut döneme özgü sosyal sipariş peşinde koşmamış, daima toplumu tedirgin eden sorunlara yönelmiş, bedii gündemine aldığı sorunları yüksek bedii düzeyde, ciddi çatışmalar ve karakterler kurgusunda canlandır-maya çalışmıştır. Bu makalede tahlilini yaptığımız Öten İlin Son Gécesi, Şeherin Yay

Günleri ve Sehra Yuħuları piyesleri bir dram yazarı olarak Anar’ın sanatsal evrimini

tümüyle izlemeye imkân veriyor. Yazarın ilk dram eseri olan Öten Yılın Son

Gece-si’nde genelde manevi-ahlaki problemlere değinilmişse, daha doğrusu, bu bağlamda

dramatik olay ve kahramanların iç dünyası açılmışsa, Şeherin Yay Günleri piyesinde dramaturjik olayların yönü sosyal sorunlara doğru çevrilmiştir. Başka deyişle,

Şehe-rin Yay Günleri piyesinde dramaturjik olayların kökünde, içeriğinde manevi-ahlaki

problemlerle birlikte sosyal meseleler de vardır. Bu iki eserden farklı olarak Anar’ın

Sehra Yuħuları piyesine genel olarak siyasi düşünce ve eleştiri hâkimdir.

Demek ki, bir dram yazarı olarak Anar, aynı konu ve sorun çerçevesinde kapanıp kalmamış, eserleri üzerinde hep çalışmış, sanat arayışlarının mikyasını, hudutlarını ve ufuklarını sözün bütün anlamlarında genişletmeye can atmıştır.

(9)

Şunu da özel olarak vurgulamak gerek: Anar, tahlilini yaptığımız her bir piyesin konusuna uygun üslup seçebilmiş, bu da sonuçta dramatik olayların reel, inandırıcı, doğal ve etkin renklerle canlandırılmasını sağlamıştır.

KAYNAKLAR

Anar, Eserler, Rédaktör: Arif Emrahoğlu, Bakı, Nurlan 2005. (Sehra Yuħuları 5. cildin 236-310. sayfaları arasındadır. Örnek verilen metinler bu baskıdan alınmıştır.)

Anar, Şeherin Yay Günleri, Bakı, Yazıçı, 1992, 366 s. Beşirov, S., Anar, Bakı, Bayatı, 1994, 96 s.

Dadaşov, A., Dramaturgiya, Bakı, BDU Neşriyyatı, 2004, 320 s. Eliyéva, N., Anar: Şeħsiyyet ve Senetkâr, Bakı, Temsil, 1999, 136 s.

Esgerova, S., Anarın Dili (Nesir, Dramaturguya, Publisistika), Bakı, Nurlan, 2002, 136 s. Ġarayév, Yaşar, Méyar Şeħsiyyetdir, Bakı, Yazıçı, 1989, 456 s.

Hüséyn, M., Eserleri, 10 c., Bakı, Yazıçı, 1979 (Yararlanılan 10. c.) Rehimli, İ., Dramaturgiya ve Téatr, Bakı, İşıġ, 1984, 146 s.

Sefi yév, Arif, Azerbaycan Dramaturgiyası Müasir Merhelede, (1960–1980-cı iller), Bakı, Ozan, 1998, 275 s.

(10)

Referanslar

Benzer Belgeler

Sözleşme süresiyle ilgili olabilecek bir diğer düzenleme de, yine TASÇET’nın 8’inci maddesinin (D) fıkrasında yer almaktadır. Buna göre, sözleşmelerin

Gultekin Sinir Civil Engineering Department, Celal Bayar University, Manisa, Turkey. e-mail:

Six recurrent themes were identified : disengagement, intrafamilial conflict, triangulation, detouring triad, affective involvement and reciprocity. The findings of this study

Bu zaman ve bu iklim içinde her his ve her fikir, klâsik bir zevkle duyulur, Tiraşide bir üslûbla yazılır ve üstadafıe bir eda ile söylenebilirdi, öyle

- Semra Hanım mahkeme önüne çı­ kıp, gerektiği gibi şahitlik yapmalıydı.. Kamuoyu bunu bekliyordu

Örneðin birinci eksende BTADB ikinci eksende sýnýrda kiþilik bozukluðu alan vakalar, histerik psikoz ve akut stres bozukluðu ile BTADB iliþkisi, kültürel özellikli

Aradan çok vakit geçmeden Mağjan, 1937 yılının 30 Aralık günü yeniden

The rational analogues of Beckman- Quarles theorem means that, for certain dimensions d, every unit- distance preserving mapping from Q d into Q d is an isometry.. History of