• Sonuç bulunamadı

Türkiye'nin enerji kaynakları ve alternatif bir kaynak olarak rüzgâr ve güneş enerjisinin değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye'nin enerji kaynakları ve alternatif bir kaynak olarak rüzgâr ve güneş enerjisinin değerlendirilmesi"

Copied!
174
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İKTİSAT ANABİLİM DALI

TÜRKİYE’NİN ENERJİ KAYNAKLARI VE

ALTERNATİF BİR KAYNAK OLARAK

RÜZGÂR VE GÜNEŞ ENERJİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

MUHAMMED SAMİ AKKUŞ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman:

Yrd. Doç. Dr. Zekeriya MIZIRAK

(2)
(3)
(4)

x T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı MUHAMMED SAMİ AKKUŞ Numarası 074226001009

Ana Bilim / Bilim

Dalı İKTİSAT / İKTİSAT

Programı Tezli Yüksek Lisans X Doktora Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Zekeriya MIZIRAK

Ö ğr en ci ni n Tezin Adı

TÜRKİYE’NİN ENERJİ KAYNAKLARI ve ALTERNATİF BİR KAYNAK OLARAK RÜZGÂR VE GÜNEŞ ENERJİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

ÖZET

Kentleşmenin ve nüfusun her geçen gün arttığı dünyamızda, bu artışa paralel olarak ihtiyaçların artmasının yanı sıra, tüketim alışkanlığı da çeşitlenmektedir. Çeşitlenen bu ihtiyaçları karşılamak amacıyla sanayi alanında da hızlı bir gelişim yaşanmaktadır.

Sanayileşmenin hızlı gelişiminin yanı sıra teknoloji alanında yaşanan gelişmelerin üretim alanına uygulanması sonucunda çok yüksek seviyede üretim kapasitesine sahip makineler ortaya çıkmıştır. İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla büyük çapta üretim yapan bu makinelerin kullanımıyla birlikte her geçen gün enerjiye duyulan ihtiyaç artmaktadır. İhtiyaç duyulan enerjinin önemli bir kısmı fosil yakıt olarak tanımlanan kömür, petrol, doğal gaz vb. kaynaklardan sağlamaktadır.

Bu çalışmada; Türkiye’nin sahip olduğu enerji kaynakları ayrı ayrı incelenerek, mevcut durum ve sahip olunan potansiyeli daha verimli olarak kullanabilme imkânları araştırılmıştır. Ayrıca enerji sorununun çözümüne ilişkin bazı öneriler sunulmuştur.

(5)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Name, Surname MUHAMMED SAMİ AKKUŞ

Number 074226001009

Department/Division ECONOMİCS/ECONOMİCS Program Master X Doctora

Consultant Assis. Prof. Dr. Zekeriya MIZIRAK

S tu de nt

Tezin İngilizce Adı THE SOURCES OF ENERGY IN TURKEY AND THE EVALUATION OF WİND AND SOLAR ENERGY AS AN ALTERNATIVE WAY

SUMMARY

As the world population continues to grow and quickly becomes urbanized, the needs parallel to this growth and the habit of consumption also differentiation in variety. In order to meet the significant changes in the consumption habits in the course of time, a fast industrial development is realized in the field of industry.

In addition to the boom of the industry, technology has maintained a robust growth momentum, so high capacity machines are producted.The usage of these machines raised the demand of energy.Most of the energy needed is supplied by the sources called fossil fuel, such as coal, petrol,solar, wind and natural gas etc.

In this study, Turkey’s existing condition and more effective use its potential energy resources have been investigated. And some proposals are presented in order to solve Turkey’s energy problem.

(6)

İÇİNDEKİLER

Sayfa No:

Özet………...i Summary………....ii İçindekiler……….………...……...iii Kısaltmalar……….…..vii

Tablo ve Grafik Listesi………..………...……...x

Giriş….………..………...1

BÖLÜM I ENERJİNİN TANIMI, DÜNYA VE TÜRKİYE’DE YENİLEMEYEN ENERJİ KAYNAKLARI VE SINIFLANDIRILMASI 1.1. Enerjinin Tanımı………...2

1.2. Enerji Kaynaklarının Tarihi Gelişimi………..3

1.3. Türkiye’nin Yenilenemez(Konvansiyonel) Enerji Kaynakları ve Sınıflandırılması………….………...5

1.3.1 Fosil (Yenilenemeyen-Birincil) Enerji Kaynakları………...………8

1.3.1.1 Kömür Enerjisi………...8

1.3.1.2 Petrol Enerjisi………...14

1.3.1.2.1 Türkiye’de Petrol Durumu………17

(7)

1.4 Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Potansiyelleri…………...29

1.4.1 Nükleer Enerji……….30

1.4.2 Hidrolik (Su Gücü) Enerjisi………..………...36

1.4.3 Biyokütle Enerjisi………..….47

1.4.4 Jeotermal Enerji………..56

BÖLÜM II ALTERNATİF BİR KAYNAK OLARAK RÜZGÂR ENERJİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ 2.1 Rüzgâr Enerjisi………..65

2.1.1 Rüzgâr’ın Oluşumu ve Rüzgâr Enerjisinin Tarihçesi……….65

2.1.2. Rüzgâr Enerji Sistemleri ve Özellikleri………...67

2.1.3. Dünya Rüzgâr Enerjisi Kurulu Sistemler ve Güç Miktarları……….69

2.1.4. Dünya’da Rüzgâr Enerjisi Kullanımı……….70

2.1.5 Rüzgâr Enerjisinde Önde Gelen Ülkelerin Genel Durumu……….73

2.1.5.1. Amerika Birleşik Devletleri(ABD)………...73

2.1.5.2. Çin Halk Cumhuriyeti………...74

2.1.5.3. Almanya………..75

2.1.5.4. İspanya………....77

2.1.5.5. Hindistan……….77

2.1.6 Rüzgâr Enerjisinin Ekonomik Analizi……….81

2.1.7 Rüzgâr Enerji Sektörü ve Finansal Kriz………..83

(8)

2.1.9 Türkiye’nin Rüzgâr Enerji Kapasitesi ve Kullanım Durumu……….89

2.1.10 Rüzgâr Enerjisi SWOT Analizi……….………95

2.1.10.1 Güçlü Yönler(S) ………....95

2.1.10.2 Zayıf Yönler(W)……….……95

2.1.10.3 Fırsatlar (O) ……….………..96

2.1.10.4 Tehditler (T)……….………..96

BÖLÜM III ALTERNATİF BİR KAYNAK OLARAK GÜNEŞ ENERJİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ 3.1 Güneş Enerjisi ve Sistemleri………..97

3.1.1 Güneş Hakkında Genel Bilgiler………...98

3.1.2 Güneş Enerjisi’nin Tarihçesi………....……...99

3.1.3 Güneş Enerjisi Teknolojileri………...100

3.1.4 PV Piller (Güneş Pilleri)………102

3.1.4.1 Güneş Pillerinin Avantaj ve Dezavantajları………....104

3.1.5 Yoğunlaştırıcı Güneş Enerji Sistemleri………..106

3.2 Dünya’da ve Türkiye’de Güneş Enerjisi………...111

3.2.1 Dünya’da Güneş Enerjisi………111

(9)

3.2.1.1.1 ABD……….114 3.2.1.1.2 Almanya………...115 3.2.1.1.3 İtalya………....116 3.2.1.1.4 Çek Cumhuriyeti……….117 3.2.1.1.5 Japonya………....117 3.2.1.1.6 İspanya………118

3.2.1.2 Dünya’da Güneş Enerjisi Santralleri……….119

3.2.1.3 Dünya’daki En Büyük PV Üreticileri………122

3.2.1.4 Dünya’da Güneş Enerjisi Maliyet ve Teşvik Analizleri……….123

3.2.2 Türkiye’de Güneş Enerjisi Potansiyeli,Yapılan Çalışma ve Gelişmeler…...124

3.2.2.1 Türkiye’de Güneş Isıl Enerjisi, PV Sektörü ve Gelişmeler………129

3.2.2.2 Güneş Elektrik Enerji Ekonomisi………...130

3.3 Türkiye’deki Mevzuat Durumu………137

3.4 Öneriler ve Tespitler...………..138

SONUÇ……….…….141

KAYNAKÇA……….…………144

EK-1……….…...158

(10)

KISALTMALAR

AB Avrupa Birliği (European Union)

ABD Amerika Birleşik Devletleri (United States)

AET Avrupa Ekonomik Topluluğu

A.G.E. adı geçen eser

AKÇT Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu

BOTAS Boru Hatları ile Petrol Tasıma Anonim Şirketi

BP British Petroleum

BSW Alman Güneş Sanayi Birliği Btpe Bin Ton Petrol Eş Değeri

C Santigrad Derece

CM Santimetre

CO2 Karbondioksit

ÇED Çevre Etki Değerlendirme Analizi

DEK/TMK Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi DMİ Devlet Meteoroloji İsleri Genel Müdürlüğü DPT Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı DSİ Devlet Su İsleri Genel Müdürlüğü DTM Dış Ticaret Müsteşarlığı

EIA Energy Information Administration

EİE Elektrik İsleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü EMO Elektrik Mühendisleri Odası

EPDK Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu EREC European Renewable Energy Council

ESM Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası ETKB Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı

EÜAS Elektrik Üretim Anonim Şirketi

EUBIA European Biomass Indusrty Association EURATOM European Atomic Energy Community

(11)

EUROSTAT The Statistical Office Of The European Communities EWEA European Wind Energy Association

GEA Geothermal Energy Association GW (GWh) Gigawatt (Gigawatt saat) GWEC Global Wind Energy Council HES Hidroelektrik Enerji Santralleri IAEA International Atomic Energy Agency IEA International Energy Agency

KW (KWh) Kilowatt (Kilowatt saat)

M-M2 Metre-Metrekare

MTA Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü MÜSİAD Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği MTPe Milyon Ton Petrol Eş Değeri

MW Megawatt

MWe Megawatt Elektrik

MWt Megawatt Isı

OECD Organisation for Economic and Co-operation Development OPEC Organization of the Petroleum Exporting Countries

ÖTV Özel Tüketim Vergisi

PĐGM Petrol İsleri Genel Müdürlüğü PV Fotovoltatik (Güneş Pili)

REPA Türkiye Rüzgar Enerjisi Potansiyel Atlası

RESSİAD Rüzgar Enerjisi ve Su Santralleri İşadamları Derneği TAEK Türkiye Atom Enerjisi Kurumu

TEP Ton Eşdeğer Petrol

TKB Türkiye Kalkınma Bankası

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği TOBB Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TPAO Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı

TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırmalar Kurumu TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu

(12)

TÜSİAD Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği TW (TWh) Terawatt (Terawatt saat)

Vb. Ve Benzerleri

Vd. Ve Diğerleri

WEC World Energy Council

WWEA World Wind Energy Association

UK United Kingdom

YEK Yenilenebilir Enerji Kaynakları

$ ABD Doları

(13)

TABLO VE GRAFİKLER

Tablolar

Tablo–1.1 Enerji Kaynaklarının Sınıflandırılması………7

Tablo 1.2 Türkiye’nin Brüt Elektrik Tüketimi………...7

Tablo–1.3 Kömür ve Çeşitleri………...9

Tablo–1.4 Ülkelere Göre Kömür Üretim ve Tüketimi………...11

Tablo–1.5 2009 - Kömür Üretimindeki ilk 10 Ülke ve Üretim Miktarları………...12

Tablo–1.6 Türkiye Kömür Üretim-Tüketim ve İthalat Dengesi………...12

Tablo–1.7 Dünya Geneli Başlıca Petrol Üreten – Tüketen Ülkeler………16

Tablo–1.8 Türkiye Ham Petrol Üretim ve İthalat Verileri………...17

Tablo–1.9 2008 Yılı Sonu İtibariyle Türkiye Ham petrol Rezervleri………...21

Tablo–1.10 Dünya Geneli Doğalgaz Üretimi………...23

Tablo–1.11 Dünya Geneli Doğalgaz Tüketimi………...25

Tablo–1.12 Türkiye Doğalgaz Alım Anlaşmaları………..27

Tablo–1.13 BOTAŞ Doğal Gaz Alış Ve Satış Miktarları………..28

Tablo–1.14 Dünya Geneli Nükleer Enerji Reaktör ve Güç Miktarları………...32

Tablo 1.15 Hizmetten Çıkarma Çalışmaları Devam Eden veya Tamamlanmış Bazı Reaktörler………...34

Tablo–1.16 Dünya Geneli Hidroelektrik Enerji Potansiyelleri………...39

Tablo–1.17 Dünya Geneli Hidroelektrik Tüketimi………40

Tablo–1.18 HES Önde Gelen Ülkeler………41

(14)

Tablo–1.20 Türkiye’de Kurulu Kapasitesi 100 MW’tan Büyük İşletmede Olan Baraj

ve HES’ler………...44

Tablo–1.21 Biyokütle Enerjisi, Yakıtlar ve Kullanım Alanları………..50

Tablo–1.22 Çeşitli Kaynaklardan Elde Edilebilecek Biyogaz Verimleri ve Biyogazdaki Metan Miktarları………...54

Tablo–1.23 Türkiye’nin Biyoenerji Kaynakları Durumu………...55

Tablo–1.24 Jeotermal Enerji Yıllar İtibariyle Gelişim……….…..59

Tablo–1.25 Jeotermal Enerjiden Elektrik Üretimi ve Kurulu Güç Miktarları…...60

Tablo–1.26 Jeotermal Enerji Kurulu ve İnşa Halindeki Tesisler………63

Tablo–2.1 Rüzgâr Enerji Türbinlerinin Sınıflandırılması………...69

Tablo–2.2 Dünya Toplam Rüzgâr Enerji Kurulumu………..69

Tablo–2.3 Küresel Rüzgâr Enerji Kapasitesi Değişimi 2008/2009………...… 71

Tablo–2.4 Rüzgâr Enerjisi Kapasite Göstergeleri………..72

Tablo–2.5 Yıllar İtibariyle Rüzgâr Enerjisi Kapasite Göstergeleri………72

Tablo–2.6 ABD’nin Yıllar İtibariyle Kurulu Kapasitesi………74

Tablo–2.7 Çin Halk Cumhuriyeti’nin Yıllar İtibariyle Kurulu Kapasitesi………...74

Tablo–2.8 Almanya’nın Yıllar İtibariyle Kurulu Kapasitesi………..76

Tablo–2.9 İspanya’nın Yıllar İtibariyle Kurulu Kapasitesi………76

Tablo–2.10 Hindistan’ın Yıllar İtibariyle Kurulu Kapasitesi………...78

Tablo–2.11 Dünya Rüzgâr Kurulu Gücünün Dağılımı………...80

Tablo–2.12 Avrupa RES Kurulum Maliyetleri………...82

Tablo–2.13 Rüzgâr Ölçeği………..86

Tablo–2.14 Bölgelere Göre Rüzgâr Potansiyeli………...87

(15)

Tablo–2.16 Türkiye’de Faaliyette Bulunan RES’ler………...91

Tablo- 2.17 İnşa Halindeki ve 2010 Yılında Devreye Girecek RES Projeleri……...93

Tablo–3.1 Andalucia Sistem Tasarım Özellikleri……….107

Tablo–3.2 Solar Tres Tasarım Özellikleri………109

Tablo–3.3 Yoğunlaştırıcılı Isıl Güneş Enerji Teknolojilerinin Karşılaştırılması….110 Tablo–3.4 Yenilenebilir Enerji Kaynakları Seçilmiş Göstergeler………111

Tablo–3.5 Ülkeler Bazlı PV Kapasite……….. 112

Tablo–3.6 Yenilenebilir Enerji’de İlk 5 Ülke………...113

Tablo–3.7 2009 Yılı Ülkelerin PV Kapasite Artışları………..114

Tablo–3.8 Almanya Fotovoltatik Güç Durumu………116

Tablo–3.9 Dünya’daki Güneş Enerji Santralleri………..119

Tablo–3.10 Planlama ve İnşa Aşamasındaki Büyük PV Santraller……….121

Tablo–3.11 En Büyük PV Üreticiler………123

Tablo–3.12 Güneş Güç Santralleri Yatırım Maliyetleri………...124

Tablo–3.13 Bazı AB Ülkelerinde Uygulanan Garantili Tarifeler ve Süreleri……..124

Tablo–3.14 Türkiye’nin Aylık Ortalama Güneş Enerjisi Potansiyeli………..125

Tablo–3.15 Türkiye’de Güneş Enerjisinin Bölgelere Göre Dağılımı………..126

Tablo–3.16 Güneş Işınım Şiddetine Göre PV Üretim Maliyeti ve Öngörüler…….131

Tablo–3.17 Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Kaynak Durumu………...138

(16)

Grafikler

Grafik 1.1 Türkiye Petrol Üretim ve Tüketim Verileri………...19

Grafik 1.2 Türkiye’nin 25 Havzası………...46

Grafik 1.3 Dünya Geneli Jeotermal Enerji Kurulu Gücü 1975–2010………61

Grafik 2.1 Dünya Rüzgâr Enerjisi Kurulu Güç Miktarı……….70

Grafik 2.2 Rüzgâr Enerjisi Kapasite Durumu……….73

Grafik 2.3 Bölgelere Göre Rüzgâr Potansiyeli………...………88

Grafik 3.1 DESERTEC Projesi……….124

Grafik 3.2 Türkiye’nin Aylık Güneş Enerji Göstergeleri……….126

Grafik 3.3 Bölgeler İtibariyle Güneş Enerjisi………...127

Grafik 3.4 Türkiye’nin Güneş Enerjisi Potansiyel Atlası……….128

(17)

GİRİŞ

Tarihsel süreçte insanlar sürekli enerjiye ihtiyaç duymuşlardır. Yüksek maliyetlerle elde edilen enerjinin kullanımında mekanik araçlar ve bu araçların teknolojik gelişmişlikleri sürekli ön plana çıkmaktadır. Dünya genelinde özellikle “gelişmiş” ülkelerin her geçen gün bağımlı hale geldikleri enerjiyi elde edebilmeleri için enerji kaynaklarını ele geçirme isteği, tarihte ve günümüzde bu ülkelerin, savaşlarla, sömürgeler aracılığıyla, anlaşmalarla ve yatırımlarla enerji gereksinimlerini gidermeye çalışmalarına neden olmuştur.

Her ülkenin enerji elde ediş yöntemi ve kullanım alanları farklı özellikler taşıdığı için hem ihtiyaç düzeyleri hem de enerji ithalatı, depolanması ve dış satımları farklılaşabilmektedir. Bunun sonucunda enerji maliyetleri ve işgücü kullanımı göz önüne alındığında her bir ülke için yeni kaynak arayışları vazgeçilemez ve arayışlar bağlamında sürekli sürdürülmesi gerekli bir unsur niteliğindedir.

Yeni kaynak arayışı, bilimsel, teknik ve teknolojik ilerlemeler ülkelerin fosil kaynaklı ve tükenebilir özelliğe sahip enerji kaynaklarından, alternatif (yenilenebilir) enerji kaynaklarına yönelmelerini sağlamıştır. Özellikle temiz enerji olarak adlandırılan Rüzgâr Enerjisi, Güneş Enerjisi, Biyoenerji (Biyokütle), Su Gücü (Hidrolik) ve Jeotermal Enerji gibi enerji kaynaklarına yönelim ve maliyet-fayda analizleri doğrultusunda yeni plan ve projeler her geçen gün artmaktadır. güneş evleri, rüzgâr santralleri, enerji ormanları ve jeotermal tesislerin kurulması-işletilmesi bu projeler için örnek olarak verilebilir.

Yenilenemez ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yer verilen çalışmamızda fosil yakıtların yerini almaya aday, doğal yollarla elde edilen ve maliyetleri noktasında yatırımcıların ve vatandaşların çekimser kaldığı enerji kaynaklarından Rüzgâr ve Güneş enerjisinin ekonomik analizi üzerinde durulacaktır. Maliyetler noktasında ayrıntılı bilgiler verilerek, ülkemizde enerjisinden azami ölçüde faydalanılması gereken güneş ve rüzgâr enerjilerinin, kullanımının artırılmasına katkı sağlamak amaçlanmıştır.

(18)

BÖLÜM I

ENERJİ TANIMI, DÜNYA VE TÜRKİYE’DE

YENİLENEMEYEN ENERJİ KAYNAKLARI VE SINIFLANDIRILMASI

1.1 Enerji Tanımı

Bilimsel olarak enerjinin tanımı özetle “iş yapma kapasitesi veya kabiliyeti” olarak tanımlanmaktadır (Satman, 2006:1) Ülkelerin toplumsal gelişimlerinin sürükleyici unsurlarının başında enerji kullanımı gelmektedir. Enerji kaynakları günlük yaşamımızın, enerji ve sanayi ürünleri ise üretimimizin en önemli yaşamsal girdileridir. Bu nedenle de ülkenin ve enerji alanının yönetimini üstlenenler, toplumun ve ekonominin gereksinim duyduğu enerjiyi kesintisiz, güvenilir, zamanında, temiz ve ucuz yollardan temin etmek ve gerek en uygun fiyatlarla sağlayabilmek, gerek enerji arz güvenliği açısından bu kaynakları çeşitlendirmek zorundadırlar.(Pamir, 2005:67) En genel anlamıyla enerji, iş yapabilme gücü olup evrensel bir kavram olarak kabul edilmektedir. “Enerji, üretim işlemlerinde kullanılması zorunlu bir girdi ve toplumların refah düzeylerinin yükseltilmesi için gerekli bir hizmet aracı olarak, ekonomik ve sosyal kalkınmanın temel taşlarından birisidir. (Şahin, 1994:15)

Bir başka ifadeyle bir sistemin çalışması veya canlıların yaşaması için gerekli olan temel gereksinim “enerji” olarak tanımlanmaktadır. Enerji, yunanca “en (iç)” ile “ergon (iş)” kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşmuş teknik anlamda ise, iş yapabilme yeteneğini, yani bir cismin kendisine direnç gösteren bir kuvvete karşın hareketini ifade etmektedir. (Şen, 2002:18) Böylelikle her sistemin çalışabilmesi için enerji gerekmektedir. Canlıların bir sistem gibi yaşamını devam ettirebilmesi için enerjiye gereksinimi olmakta ve bunu aldığı gıdalardan temin etmektedir. Fakat insanlar, diğer canlılardan farklı olarak yaşamını sürdürebilmek için gıda dışında da birçok enerji çeşidini kullanmak zorundadır (Yıldız, 2003:4)

(19)

Yazarların ifadesinin yanında enerjinin sözlük anlamı, eyleme geçmeyi ve tepki göstermeyi olanaklı kılan güç; belirli bir eyleme yönelik istek, kuvvet, manevi güç; fiziksel bir sistemi ayırt eden, sistemin bütün iç dönüşümleri sırasında aynı değeri koruyan (korunum yasası) ve sistemin etkileşime girdiği diğer sistemleri değişikliğe uğratma yeteneğini ifade eden büyüklük; potansiyeli olan bir fiziksel sistemin görüngübilimsel kiplerinden her biri; enerji üretiminde yararlanılan doğal kaynakların tümü gibi ansiklopedik tanımlarla ifade edilebilir. (Büyük Larousse, 1995) Alman Matematikçi Leibnitz enerjiyi,“canlı kuvvet (vis viva)” olarak ifade etmiş ve hareket halindeki bir insanın hızı ile ağırlığı arasında matematiksel bir ilişki kurarak açıklamıştır (Goel, 2005:4)

Enerji formları kinetik, potansiyel, kimyasal, elektrik, nükleer ve termal enerji olarak sınıflandırılmaktadır.(Hewitt/Collier, 2000:1) Fosil yakıtların makine ve motorlar yardımıyla mekanik enerjiye dönüştürülmesi; enerji formları arası değişkenliği gösterir.

1.2. Enerji Kaynaklarının Tarihi Gelişimi

Enerjinin tarihteki keşfi ve kullanımı ateşin bulunması ile başlar. Ateş insanlığın medeniyete attığı ilk adımdır ve pişirme-ısınma gibi basit ihtiyaçları karşılamıştır.(Tüzüner, 2009:1) Hayatın devamı için enerji ve enerji kaynaklarına duyulan gereksinim her geçen gün artmakta, fosil yakıtlar olarak nitelenen yenilenemez enerji kaynaklarının rezervlerinde azalmayla birlikte birçok ülke enerjinin elde edilişi ve sürekliliği bakımından alternatif sayılabilecek yenilenebilir enerji santrallerini kurmaya yönelmişlerdir.

Enerjinin tarihsel evriminde, kişiler bedensel enerjilerini kullanarak doğadan elde ettiği temel ihtiyaçlarını yaşadıkları yerlerdeki, kendi evcilleştirdiği hayvanların enerjisinden karşılaşmışlardır. İnsanlar tarafından keşfedilen ilk fosil enerji kaynağı kömürdür. M.Ö. 2000’de Çin’de insanlar tarafından kullanıldığı bilinmektedir. (tr.wikipedia.org/wiki/Kömür, ET:12.2009)

(20)

devriminin başlaması ile yakıt kullanımı ve özellikle de fosil yakıtlara bağlılık toplumlara daha fazla refah getirmiştir.(Şen, 2002:16)

Bu süreçte yeterli su kuvveti bulunan nehirlere enerji gereksinimini karşılamak amaçlı su değirmenleri kurulmuş ancak buhar makinesinin icadıyla yanıcı kok kömürü ve petrol yakıtlar kullanılarak enerji elde edilmiştir. İnsanoğlunun gelişimi açısından çok önemli bir buluş olan Buhar Makinesi, 1712 yılında İngiliz Thomas Newcomen tarafından tasarlanmıştır. İçten Yanmalı Motor olarak bilinen Buhar Makinesi ise 1765 yılında James Watt tarafından geliştirilmiştir. (www.xenefon.8m.com/icatlar/buharmakinesi.html–Aktaran:Yamak,2006:5)

19. yüzyıla gelindiğinde demir ve diğer madenlerin eritilmesini sağlayan kömürün kullanılması ve buhar makinesinin yardımı ile taşımacılığın kolaylaşması endüstriyel gelişimi sağlamıştır. 19. yüzyıl sonu 20. yüzyıl başlangıcında içten yanmalı motorların kullanılmasıyla elektrik enerjisi elde edilmeye çalışılmıştır.

20. yüzyılın ortalarında kurulmaya başlanan elektrik şebekeleri sayesinde elde edilen enerji bir noktadan diğer bir noktaya süratli bir şekilde iletilebilmiştir. Fosil kaynaklı ve yenilemeyen enerji olan petrolün 20. yüzyılın popüler enerji kaynağı olması, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması gibi diğer enerji kaynaklarının kullanımını ve geliştirilmesini engellemiştir. Bu süreçte Alman Daimler ve Benz’in otomobili bulması ve Wright Kardeşlerin uçağı icat etmesi petrolü vazgeçilmez kılmıştır. Bazı devletler bir taraftan güncel enerji gereksinimlerini karşılayabilmek amacıyla mevcut enerji kaynaklarını ele geçirmek istemişler, diğer taraftan da dışa bağımlılıklarını azaltmasını planladıkları yenilenebilir enerji kaynaklarının gelişim ve yatırımına yönelmişlerdir.

20 yüzyılın en önde gelen enerji kaynağı olan petrolün çevreye ve insan sağlığına verdiği zararlar bilimsel olarak araştırılmış ve kanıtlanmıştır. (www1.american.edu/ted/projects/tedcross/xoilpr15.htm, ET:09.2009) Ancak petrol konusunda ekonomik çıkarlar çevresel sorunlardan daha ağır basmıştır.

(21)

1973 yılında yaşanan “petrol krizi”, dünya devletlerinin enerji alanında sıkıntıların artmasına neden olmuş sonuçta petrole olan bağımlılık daha da artmıştır.

Fosil yakıtların çevreye verdikleri zararlar göz önünde tutulunca, sivil toplum kuruluşlarının devletler üzerindeki baskısı her geçen gün artmış, başta rüzgâr ve güneş enerjisi olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarından çevreye zararı olmayan projeler hayata geçirilmeye başlanmıştır.

Ayrıca dünya devletleri BM çatısı altında enerjinin verimli kullanılması için yeni stratejiler geliştirmiş, küresel iklim değişiklikleri karşısında alınması gereken önlemler belirlenmiştir. “Kyoto Protokolü” olarak bilinen ve gelişmiş ülkelerin sera gazı (karbondioksit, metan, nitrözoksit, kükürt hekzaflorür, hidroflorokarbon (HFC), perflorokarbon (PFC) salınımlarını 2008–2012 yılları arasında, 1990 yılına göre ortalama % 5 oranında azaltmalarını hedefleyen bu anlaşmayı (Bilim ve Teknik, 2009:24) 187 ülke imzalamıştır. (maindb.unfccc.int/public/ country.pl?group=kyoto, ET:06.2010) Aralarında ABD’nin de bulunduğu bir grup ülke ise halen bu anlaşmaya siyasi, ekonomik ve diğer nedenlerle imza koymamıştır. ABD, muhtemelen politik sebeplerle Kyoto protokolüne rıza gösteren bir ülke değildir, çünkü ABD yüksek oranda gelişen toplumlara göre sanayisini kaybetmektedir. (Valsson T, 2003:15)

1.3 Türkiye’nin Yenilenemez (Konvansiyonel) Enerji Kaynakları ve Sınıflandırılması

Enerji hakkında değerlendirme yapılırken enerji kaynaklarının sınıflandırılması büyük önem taşımaktadır. Sınıflandırma sistemleri geleneksel tasnif, kaynak kullanım yeri ve amacına göre sınıflandırılabileceği gibi ticari ve gayri ticari olarak ta sınıflandırılabilmektedir.

Enerji kaynaklarının dönüştürülebilirliğine göre yani enerji kaynaklarının bir dizi işlemden geçirilip geçirilmediğine göre yapılan tasnif geleneksel tasnif olarak nitelenip, kaynaklar birincil ve ikincil enerji kaynakları olarak adlandırılmaktadır. Birincil enerji kaynakları doğada bulundukları şekliyle ve herhangi bir işleme

(22)

enerji kaynaklarının belli bir sistem dâhilinde işlemden geçirilmesi ile meydana gelen kaynaklardır. (Hepbaşlı ve Özgener, 2004:963)

Çeşitli araştırmalarda enerji kaynakları sınıflandırması fosil, hidrolik, nükleer, alternatif ve hidrojen enerjisi olarak yer almaktadır. Fosil kaynaklar içerisinde petrol, doğalgaz ve kömür en önde gelen enerji kaynaklarıdır. Hidrolik enerji kaynağı, suyun potansiyel enerjisinden yararlanarak elektrik enerjisi elde etme amaçlı olarak kullanılmakta aynı zamanda tarımsal sulama yapılmaktadır. (www.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/9514e888b8f2aca_ek.pdf, ET:09.2009)

Nükleer enerji kaynağı çalışma sistemi, atom çekirdeklerinin parçalanması ve ağır atom çekirdeklerinin bombardımanıyla büyük bir tepkime meydana gelmesi işlemdir. Bu parçalanma ve tepkime sonucu açığa çıkan fisyon ürünleri enerjiye dönüşür ve atom enerjisi (nükleer enerji) ortaya çıkar. Özellikle uranyum, plütonyum ve toryum gibi ağır atomların çekirdeklerinin bölünmesi sonrası açığa çıkan ısı enerjisi, termik santrale benzer şekilde, önce mekanik enerjiye sonra elektrik enerjisine çevrilir. (www.nukte.org/nukleerenerji, ET:09.2009)

Hidrojen bir doğal yakıt olmayıp, birincil enerji kaynaklarından yararlanılarak değişik hammaddelerden üretilebilen bir sentetik yakıttır. Hidrojen üretiminde tüm enerji kaynakları kullanılabilmektedir. Kullanılan hammaddeler ise su, fosil yakıtlar ve Biyomas materyaldir.Bugün dünyada teknolojik gereksinimlerle yılda 500-600x109 m3 hidrojen fosil yakıtlardan üretilerek kullanılmaktadır. (www.obitet.gazi.edu.tr, ET:09.2009)

Enerji kaynaklarının diğer bir sınıflandırması da ticari ve ticari olmayan enerji kaynakları olarak karşımıza çıkmaktadır. Ticari enerji kaynaklarını; Kömür, petrol, doğalgaz, su gücü, nükleer yakıtlar, jeotermal enerji vb. seklinde, ticari olmayan enerji kaynaklarını ise; odun, tezek, tarımsal artıklar vb. seklinde sıralayabiliriz. (Kuyucuklu, 1993:415)

(23)

Tablo–1.1 Enerji Kaynaklarının Sınıflandırılması

1. Birincil Enerji Kaynakları 2. İkincil Enerji Kaynakları * Kömür * Petrol *Elektrik Enerjisi

*Doğalgaz * Rüzgâr Enerjisi *Termik Enerji *Güneş Enerjisi * Nükleer Enerji

*Su gücü Enerjisi *Biyokütle *Elektromagnetik Enerji Yenilenemeyen Enerji Kaynakları Yenilenebilir Enerji Kaynakları * Kömür *(Nükleer Enerji) Uranyum / Toryum

* Petrol * Hidrolik Enerji

* Biyokütle Enerjisi * Jeotermal Enerji ** Rüzgâr Enerjisi * Doğalgaz

*** Güneş Enerjisi

Kaynak: TMMOB, Yenilenebilir Enerji Kaynakları,(www.mmo.org.tr, 2009)

Türkiye ve tüm dünya genelinde elektrik enerjisi kullanımı her geçen gün artmaktadır. Türkiye’de kişi başına yıllık tüketim 2,150 kWh iken, ABD’de 12,322 ve dünya ortalaması 2,500 kWh’tir. Türkiye’de ise 2020 yılı için hedef 5,200 kWh olarak tahmin edilmektedir. (www.dsi.gov.tr, ET:09.2009)

Tablo 1.2 Türkiye’nin Brüt Elektrik Tüketimi

Kaynak: TKB,Enerji Sektör Raporu, 2009:19

Genel olarak artış trendi gösteren elektrik tüketimi istisnai olarak 2001 yılında % 1,1 oranında azalmıştır. Kriz yıllarında olumsuz etkilenen elektrik tüketimi 2002–2007 döneminde ortalama yıllık %7 oranında artış göstermiştir. 2008 yılı elektrik tüketimi artışı ise %4,2 olmuştur. (TKB, 2009:19)

(24)

Tüm bu göstergeler ışığında aşağıda, enerji kaynakları değerlendirilecek ve bu kaynaklar arasında hem maliyet anlamında cazip olan hem de çevreye en az zararlı etkiye sahip enerji kaynağı/kaynakları tespit edilmeye çalışılacaktır.

1.3.1 Fosil (Yenilenemeyen-Birincil) Enerji Kaynakları

Enerji kaynakları; yenilenebilir, yenilenemeyen, birincil ve ikincil enerji kaynakları olarak ayrıma tabi tutulurken aynı zamanda farklı kategoriler altında da sınıflandırılabilmektedir. Buna bir örnek vermek gerekirse, güneş enerjisi birincil enerji kaynağı iken aynı zamanda ikincil enerji kaynağı olarak ta sınıflandırılabilmektedir. (Başol, 1994:114)

Yenilenemeyen enerji kaynakları denildiğinde öncelikle fosil yakıtlar hatırlanmaktadır. Bu kaynaklar hakkında bilgi vermeden önce hayati önem taşıyan bir durumdan söz etmemiz gerekmektedir. Karbondioksit Emisyonu; fosil kaynakların yakılması sonrasında elde edilen ve katı, sıvı ve gaz yakıtların oluşturduğu bir durumun sonucudur. (World Bank, 2008:165) Küresel ısınma ve iklim değişiklikleri sorununa katkı yapan sera gazı emisyonları içinde en büyük paya sahip karbondioksit salınımları ya da karbon emisyonlarının depolanması veya yok edilmesine dair çalışmalar tüm dünyada yoğun bir şekilde sürdürülmektedir. (www.caginpolisi.com.tr/87/12–13.htm, ET:04.2010)

Aşağıda fosil enerji kaynakları sınıflaması altında yer alan enerji türleri hakkında bilgi verilecektir.

1.3.1.1 Kömür Enerjisi

Kömür; çoğunlukla karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan az miktarda kükürt ve nitrojen içeren, kimyasal ve fiziksel olarak farklı yapıya sahip maden ve kayaçtır. (www.taskomuru.gov.tr, ET:12.2009) Uluslararası Enerji Ajansı ve OECD tarafından da benzer bir sınıflandırma yapılmıştır. 1978 itibariyle her iki organizasyonda kömürü 2 sınıfta değerlendirmiştir.

(25)

Türkiye Taşkömürü Kurumu Sektör Raporuna göre Kömürler ve çeşitleri Uluslararası Enerji Ajansı ve OECD raporlarına dayanılarak aşağıdaki gibi tablolaştırılmıştır.

Tablo–1.3 Kömür ve Çeşitleri

A. Taşkömürü B. Kahverengi kömürler

1. Koklaşabilir Kömürler

(Yüksek fırınlarda kullanıma uygun kok üretimine izin veren kalitede)

1. Alt Bitümlü Kömürler

(4.165-5.700 kcal/kg arasında kalorifik değerde olup topaklaşma özelliği göstermez) 2. Koklaşmayan kömürler

A. Bitümlü kömürler B. Antrasit

2. Linyit

( 4.165 kcal/kg’ın altında ısıl değerde olup topaklaşma özelliği göstermez)

Kaynak:TKİ,2010:3

Antrasit: Meydana geliş tarihi 300 milyon yıl geriye dayanmakta olup ve maden kömürleri arasında en eski ve karbon bakımından en zengin olanıdır. Parlak siyah renkli sert bir kömür olup özgül ağırlığı 1,4–1,7 kg/dm3 dür. Bileşiminde yaklaşık olarak %90–95 civarında karbon bulunmaktadır. Tas kömüre nispeten demir endüstrisine daha elverişli bir yapıya sahiptir çünkü içerisinde fosfor ve kükürt gibi zararlı maddeler yoktur. Dünya üzerinde pek yaygın olmayan bir kömür çeşididir.

Taş kömürü: 200–250 yıllık bir geçmişe sahip olduğu sanılmaktadır. Doğal katı yakacakların en önemlisidir. Parlak siyah ve mat renkte olup, özgül ağırlığı yaklaşık olarak 1,3 kg/dm3 ‘dür. İçerdiği karbon oranı % 80–90 civarındadır. Hava gazı, kok ve katran elde etme açısından elverişli bir türdür. Yatağından çıkarılan taşkömürleri yıkanıp yabancı maddelerden arındırıldıktan sonra kurutulur. Daha sonra çeşitli değirmenlerde öğütülerek toz haline getirilir.

Linyit: 60 milyon yıl önce oluştuğu tahmin edilen linyitin karbon oranı %65– 70 civarındadır. Bir diğer adı da kahverengi kömürdür. Tas kömürden sonra oluşan fakat halen oluşumunu tamamlamamış kömürlerdendir. Yapısında bol miktarda

(26)

kükürt barındırır. İçerdiği nem ve kül miktarı oldukça fazladır. Yerkabuğunda bolca bulunmasından dolayı Almanya, ABD gibi gelişmiş ülkelerde yoğun bir şekilde kullanılan bir enerji hammaddesidir.

Turba: Yakın bir geçmişe sahip olan bir kömür çeşididir. Genelde bataklık yerlerde rastlanır ve içerisindeki su miktarı fazladır. Barındırdığı karbon miktarı %60’ı geçmez.

Bitüm: Karbonlu hidrojenler karışımı veya onların bileşimlerinden oluşan, siyah renkli maddelerdir. Ham petrolden elde edilir. İçinde az miktarda kükürt, azot, oksijen ve hidrojen vardır. (www.megep.meb.gov.tr, ET:10.2009).

Kömür, yüzyıllardır enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır. Kömür kullanımı ve gelişen teknoloji ile 19. yüzyılda sanayi devrimi olmuş, 20. yüzyıla gelindiğinde ise kömürden elektrik üretimi yapılmaya başlamıştır. 1960’lı yıllarda petrolün popüler hale gelmesi sonucunda kömüre olan ilgi azalmış ancak elektrik üretiminde kömürün önemi sürmüştür.

Dünya toplam kömür rezervlerinin (antrasit-bitümlü/alt bitümlü kömür/linyit) 909 milyar ton olduğu ve bu rezervlerin 478 milyar tonunun taşkömürü (antrasit-bitümlü) olduğu tespit edilmiştir. Türkiye Taşkömürü Kurumu sektör raporuna göre kömür rezervlerinin %25’i Kuzey Amerika, 15’i Rusya, %13’ü Çin ve %10’u Hindistan’da bulunmaktadır. Ayrıca dünyanın en büyük kömür rezervleri Amerika’da bulunmakta ve 247 milyar ton’dur. (www.taskomuru.gov.tr, ET:12.2009)

(27)

Tablo–1.4 Ülkelere Göre Kömür Üretim ve Tüketimi Ü T Ü T Ü T Ü T Petrol Eşdeğer Milyon Ton 2005 2006 2007 2008 Almanya 53,2 82,1 50,3 83,5 51,5 85,7 47,7 80,9 Amerika 580,2 574,2 595,1 565,7 587,7 573,2 596,9 565 Avustralya 206,5 54,9 211 56,9 218,5 55,8 219,9 51,3 Bulgaristan 4,1 6,9 4,2 7,1 4,7 7,8 4,8 7,5 Çek Cumhuriyeti 23,5 19,8 23,7 19,4 23,4 20 22,8 19,1 Çin 1120 1100,5 1205,1 1215 1282,4 1313,6 1414,5 1406,3 Endonezya 93,9 26,1 119,2 24,2 133,7 28,4 141,1 30,2 Fransa 0,2 13,3 0,2 12,1 0,2 12,3 0,1 11,9 Hindistan 162,1 184,4 170,2 195,4 181 212,9 194,3 231,4 İngiltere 12,5 37,4 11,3 40,8 10,3 38,2 10,9 35,4 İspanya 6,4 21,2 6,2 18,5 6 20,2 5,5 14,6 Japonya 0,6 121,3 0,7 119,1 0,8 125,3 0,7 128,7 Kazakistan 44,2 27,2 49,1 28,1 50 30,8 58,8 33,6 Polonya 68,7 55,7 67 58 62,3 57,9 60,5 59,4 Romanya 6,6 7,6 6,5 8,5 6,7 7,4 6,5 7,7 Rusya 139,2 94,2 145,1 96,7 148,2 93,5 152,8 101,3 Tayland 5,8 11,2 5,3 12,4 5,1 14,1 5,1 15,4 Türkiye 12,8 26,1 13,4 28,8 15,8 31 17,8 30,4 Ukrayna 40,9 37,5 41,8 39,8 39,9 39,7 40,2 39,3 Yunanistan 9,4 8,8 8,6 8,1 9 8,5 9,1 8,6 Avrupa Birliği 188,4 310,1 181,8 317,3 178 317,4 171,5 301,2 OECD 1022,8 1169,1 1036,6 1168,6 1038,1 1189,4 1042,5 1170,6 Toplam Dünya 2884,2 2907,4 3036,3 3042,3 3149,5 3194,5 3324,9 3303,7 Kaynak: www.bp.com/statisticalreview

(28)

Tablo–1.5 2009 - Kömür Üretimindeki ilk 10 Ülke ve Üretim Miktarları (Milyon Ton)

Kaynak: http://www.worldcoal.org/resources/coal-statistics

Dünya genelinde 2008 yılı verilerine göre Çin, Amerika ve Hindistan’ın önemli kömür potansiyeline sahip olduğu görülmektedir. Çin adı geçen yılda 1414,5 Petrol Eşdeğer Milyon Ton üretim, 1406,3 Petrol Eşdeğer Milyon Ton’da tüketim gerçekleştirmiştir. Üretimde ikinci sırada yer alan Amerika ise 596,9 Petrol Eşdeğer Milyon Ton üretim kapasitesi ve 565,0 Petrol Eşdeğer Milyon Ton tüketim yapmıştır. Dünya geneli kömür rezervlerinde üçüncü sırada yer alan Hindistan ise 194,3 Petrol Eşdeğer Milyon Ton üretim yaparken 231,4 Petrol Eşdeğer Milyon Ton tüketimde bulunmuştur. (www.worldcoal.org, ET:12.2009)

Dünya Kömür Enstitüsü 2009 yılı verilerine göre Çin, Amerika ve Hindistan’ın kömür üretim miktarları sırasıyla 2761, 1007 ve 490 Milyon Ton olduğu tespit edilmiştir.

Tablo–1.6 Türkiye Kömür Üretim-Tüketim ve İthalat Dengesi

Petrol Eşdeğer Ü T Ü T Ü T Ü T Ü T

Milyon Ton 2004 2005 2006 2007 2008

Türkiye 10,5 23 12,8 26,1 13,4 28,8 15,8 31 17,8 30,4 Kaynak: www.bp.com/statisticalreview

Türkiye kömür üretim ve tüketiminde Tablo 1.6’da yer alan değerlere sahiptir. 2008 yılı verilerine göre 17,8 Petrol Eşdeğer Milyon Ton üretim yapılırken yaklaşık iki buçuk kat (30,4 Mtep) fazla tüketim gerçekleşmiştir. Aradaki fark

Çin 2761 Endonezya 246

Amerika 1007 Güney Afrika 236

Hindistan 490 Kazakistan 104

Avustralya 325 Polonya 84

(29)

ithalat yoluyla karşılanmakta ve birincil enerji kaynağı olan kömürün önemi gün geçtikçe daha da artmaktadır. (www.enerji.gov.tr, ET:12.2009)

Ülkemizde Zonguldak bölgesinde çıkarılan taşkömürü bitümlü kömür kategorisinde yer almakta olup ısıl değeri 6,200–7,200 kcal/kg arasında değişmektedir. Türkiye’de bulunan taşkömürü Türkiye Taş Kömürü Kurumu tarafından işletilmektedir. 2009 yılı sonu itibari ile Türkiye taşkömürü rezervimiz toplam 1 milyar 334 milyon ton’dur. (TKİ, 2009:9)

Ülkemizde, 2009 yılı itibariyle kömür üretimi 66,7 milyon ton linyit ve 2,9 milyon ton taşkömürü olmak üzere toplam 69,6 milyon ton olmuştur. 1980’li yıllardan itibaren sürekli bir azalış eğilimine giren taşkömürü üretimleri 2004 yılında 1,9 milyon tona kadar gerilemiştir. Bu tarihten sonra tekrar hareketlenen üretim 2009 yılında 2,9 milyon ton düzeyine kadar yükselmiştir. (www.enerji.gov.tr, ET:12.2009)

Kömürden elektrik enerjisi elde edilmesi kömürü dünya genelinde vazgeçilemez kılmaktadır. Dünya elektrik üretiminin % 39’u kömürden elde edilmektedir. Çin, Hindistan, Avustralya ve Polonya gibi birçok ülkede kömürden elektrik enerjisi üretilmektedir. Ülkemizde ise elektrik üretiminde kömürün payı %26,5 civarındadır. (www.taskomuru.gov.tr, ET:12.2009) Elektrik üreten linyit’e dayalı santraller toplam kömür tüketim kapasiteleri 80.650.000 ton/yıl ve kurulu gücü ise 8.079 MW’tır. (TKİ,2009:12)

Kömür üretiminde ithalatın gün geçtikçe artması ve ülkemizdeki havza rezervlerinin yetersiz olması kömürün gelecekte artarak devam eden vazgeçilmez ve temel enerji kaynağı konumunu güçlendirecektir. British Petroleum (BP)’nin 2009 yılı dünya enerji raporu tahminlerine göre petrol rezervlerinin dünya genelinde yaklaşık 42 yıl sonra tükeneceği bunun yanı sıra kömürün ise 122 yıllık rezervi kaldığının tahmin edildiği açıklanmıştır. Petrol’den daha fazla rezerviyle kömür, gelecekte de temel enerji kaynağı olmaya devam edecektir. (www.bp.com, ET:11.2009)

(30)

1.3.1.2 Petrol Enerjisi

Petrol sözcüğü, Yunanca-(Latince)’da “taş-kaya” anlamına gelen “petra” ile yağ anlamına gelen “oleum” sözcüklerinden oluşmaktadır. Petrol, deniz diplerine çöken hayvan ve bitki fosillerinin doğal olayların etkisiyle yığılması, bunların uygun ısı ve basınç altında çeşitli evrelerden geçmesiyle oluşmaktadır. Özetle petrol birçok hidrokarbonların karışımından meydana gelmektedir. İlk petrol kuyusu ise 1745’de Fransa’da açılmıştır, 1847 yılında ise ilk petrol ürünlerinin islemesi İskoçya’da gerçekleştirilmiştir. Petrol üretimi amaçlı açılan ilk kuyu ise ABD’nin Pennsylvania eyaletinde Albay Drake tarafından kurulmuştur. (www.pmo.org.tr, ET:12.2009)

Petrolün rafine edilerek çeşitli şekillerde kullanılması, petrolün ülkeler için vazgeçilemeyen enerji kaynağı olmasını beraberinde getirmiştir. Ayrıca, dünya genelinde enerji kaynaklarının azalmasına yönelik olarak çeşitli alternatifler aranmakla birlikte, petrole ülkelerin bağımlılığı her geçen gün artmaktadır.

British Petroleum (BP) Enerji İstatistikleri Raporu’na göre, dünyanın ispatlanmış petrol rezervleri 1.258 milyar varil seviyesinde. Bu da 2008 tüketim rakamlarına göre 42 yıl yetiyor. Aynı hesap ile gaz rezervleri 60 yıl, kömür rezervleri ise 122 yıl yeterli durumda. (www.bp.com,ET:11.2009)

Petrolün birçok alanda kullanılması ve popülaritesi yüksek bir enerji kaynağı olması sonucunda devletler enerji politikalarını petrol temelli olarak belirlemişlerdir.

Petrol’ün popülaritesinin artmasında 1973 yılında yaşanan “Petrol Krizi” önemli bir adım teşkil etmektedir. Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Birliği (OPEC), 1960 yılında İran, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Venezuela tarafından oluşturulmuştur. Katar, Endonezya, Libya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir ve Nijerya sonradan bu birliğe katılmıştır. “Petrol Ambargosu-Petrol Krizi”, Yom Kippur Savaşında ABD’nin İsrail Ordusuna destek vermesine karşılık olarak OPEC’in ilan ettiği petrol ambargosudur. (Riddle, 2003:22)

(31)

OPEC, ABD ve savaşta İsrail’den yana tavır sergileyen ülkelere artık petrol ihraç etmeyeceğini bildirir. Bununla beraber OPEC üyesi ülkeler dünya petrol fiyatlarını yükselterek ülkelerine giren kaynakları artırmaya karar verirler. Gelişmiş ülke sanayileri petrole bağımlı durumda olduğu için OPEC ülkelerinin önde gelen müşterileri durumundadır. 1973 yılında petrol fiyatlarındaki şaşkınlık verici artış ve 1973–1974 dönemindeki borsanın çöküşü 1929 Krizinden beri yaşanan küresel bir ekonomik krizdi ve sadece fiyat artışlarıyla açıklanamayacak

mekanizmalara ve uzun dönem etkilerine sahipti.

(tr.wikipedia.org/wiki/1973_Petrol_Krizi, ET:11.2009)

Petrol üretiminde Suudi Arabistan, İran, Rusya ve Amerika, tüketimde ise Amerika, Çin ve Hindistan önde gelen ülkelerdir. Özellikle Amerika’nın petrol tüketimindeki talebinin 2008 yılında toplam içinde %22,5’lik paya sahip olduğu gözlenmektedir. Çin ve Hindistan’ın petrol talebine bakıldığında adı geçen yılda sırasıyla % 9,6 ve % 3,4 olduğu tespit edilmiştir.

Tablo 1.7’ye bakıldığında Amerika’nın tüketim talebinde 2005 yılından sonra azalışlar göze çarpmaktadır. Ayrıca Dünya petrol rezervlerinin %13’üne sahip olan Suudi Arabistan ve %12,4 gibi bir oranla Rusya önde gelen ülkelerdir. Rapora göre petrol üretiminde Rusya’nın dünya genelinde önde gelen ülkelerden olduğu, üretiminin yaklaşık 4’te birini ihraç ettiği görülmektedir.

(32)

Tablo–1.7 Dünya Geneli Başlıca Petrol Üreten – Tüketen Ülkeler

Kaynak: www.bp.com/statisticalreview

Petrol tüketiminde Çin ve Japonya, ABD’den sonra gelmektedir. Japonya petrol üretiminde sınırlı bir seviyede bulunmakta, petrol tüketimini ise ithalat yoluyla karşılamaktadır. Ancak alternatif enerji kaynaklarının kullanımında meydana gelen artışla Japonya, petrol tüketimini düşürme eğilimindedir. Özetle dünya geneli petrol üretiminin ekonomik koşullar ve talebe bağlı olarak artış ve azalış trendi gösterdiği, küresel krizin etkilerinin kısmi de olsa petrol üretim ve tüketimini etkilediği gözlemlenmiştir.

Petrol konusunda önemli bir konu da petrol fiyatlarıdır. Petrol fiyat mekanizmasında ki farklılıkları anlamak için arz tarafında yer alan iki aktör bulunur, bunlar kaynaklara sahip olanlar ki bunlar ulusal hükümetler olarak temsil edilir, diğeri de mevcut kaynakları tüketen ayrıca yatırım kararlarına sahip olan firmalardır. (ECS, 2007:203) 2004 2005 2006 2007 2008 Günlük Bin Varil Ür. Tük. Ür. Tük. Ür. Tük. Ür. Tük. Ür. Tük. Amerika 7228 20732 6895 20802 6841 20687 6847 20680 6736 19419 Kanada 3085 2248 3041 2247 3208 2246 3320 2323 3238 2295 Meksika 3824 1918 3760 1974 3683 1970 3471 2027 3157 2039 Brezilya 1542 1999 1716 2048 1809 2102 1833 2274 1899 2397 Venezuela 2907 523 2937 576 2808 607 2613 665 2566 719 Norveç 3189 210 2969 212 2779 217 2556 222 2455 210 Rusya 9287 2619 9552 2601 9769 2709 9978 2706 9886 2797 İngiltere 2028 1764 1809 1802 1636 1785 1638 1714 1544 1704 İran 4248 1558 4233 1620 4282 1693 4322 1693 4325 1730 S.Arabistan 10638 1670 11114 1756 10853 1841 10449 2054 10846 2224 B.A.Emirlikleri 2656 355 2753 376 2971 402 2925 425 2980 467 Cezayir 1946 240 2015 251 2003 260 2016 288 1993 311 Nijerya 2502 - 2580 - 2474 - 2356 - 2170 -Japonya - 5269 - 5343 - 5213 - 5039 - 4845 Çin 3481 6772 3627 6984 3684 7382 3743 7742 3795 7999 Hindistan 773 2573 738 2569 762 2580 770 2748 766 2882 Dünya Toplamı 80256 81796 81089 83065 81497 83797 81443 84878 81820 84455

(33)

Dünya genelinde petrol fiyatları bazı dalgalanmalarla karşı karşıya kalmıştır. Petrol, önemli bir enerji kaynağı olması nedeniyle savaşlara neden olmuştur. Ayrıca krizlerden hemen sonra önemi daha da artmıştır. Şu an petrol fiyatlarının genel itibariyle durgun seviyelerde olduğunu söyleyebiliriz. Petrolün ham-işlenmemiş fiyatı Ağustos 2010 itibariyle 74 $ dolaylarındadır. (www.oil-price.net, ET:08.2010)

Enerji fiyatlarına bakıldığında, günümüzde, hızla artan petrol fiyatlarının ulusal ekonomiler üzerindeki olumsuz etkileri, enerji sektörünün en tartışmalı gündem maddesini oluşturmaktadır. Rezerv miktarlarının giderek azalması, siyasi belirsizliklerin sürmesi, petrol ürünlerine olan talebi karşılamak üzere rafineri yatırımlarında gerekli artışın sağlanmamış olması gibi unsurlar, spekülatif hareketlerin de esliğinde, petrol fiyatlarındaki artış seyrinin nedenlerini oluşturmaktadır. (EÜAŞ,2008:5)

1.3.1.2.1 Türkiye’de Petrol Durumu

Tablo–1.8 Türkiye Ham Petrol Üretim ve İthalat Verileri (Ton)

Yıl Ham Petrol Üretimi Ham Petrol İthalatı Toplam 2002 2,441,534 23,661,811 26,103,345 2003 2,375,044 24,096,407 26,471,451 2004 2,275,530 23,830,052 26,105,582 2005 2,281,131 23,389,727 25,670,858 2006 2,175,668 23,753,698 25,929,366 2007 2,134,175 23,445,754 25,579,929 2008 2,160,067 21,724,235 23,884,302 Kaynak: http://www.pigm.gov.tr/istatistikler.php

Türkiye’de petrol arama ve işletme faaliyetlerinin 1935’li yıllarda başlanmış, 1954 yılına gelindiğinde ise yabancı özel şirketler bu faaliyetlere katılmışlardır. Petrol arama faaliyetleri Cumhuriyet döneminde devlet tarafından yapılmış, ilk kayda değer arama faaliyeti 1934–1936 yılları arasında Midyat’ta

(34)

Petrolün Türkiye’deki tarihçesi özetle şu şekildedir:

1890: İlk sondaj faaliyeti, İskenderun’un Çengen yöresinde gerçekleştirildi.

1926: 792 sayılı ilk Petrol Kanunu yürürlüğe girdi.

1940: Batman’da açılan Raman–1 kuyusunda Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk petrol keşfi yapıldı.

1945: Batman Rafinerisi faaliyete geçti.

1954 (Petrol Kanunu): Amerikalı hukukçu ve jeolog Max Ball tarafından kaleme alınan 6326 sayılı Petrol Kanunu yürürlüğe girdi. Kanun, petrol arama– üretiminde yerli ve yabancı tüm yatırımcıları teşvik ediyordu. Hemen ardından çıkarılan 6327 sayılı kanunla da TPAO kuruldu.

1954 – 1973: Yeni Petrol Kanunu, uluslararası alanda Türkiye’ye ilgiyi artırdı. Yerli ve yabancı şirketlerin yatırım dalgası sayesinde petrol üretimi günde 70.000 varili aştı.

1974 – 1983: 1702 sayılı Petrol Reformu Kanunu’nda getirilen kısıtlamalar yüzünden birçok şirket yatırımlarını başka ülkelere kaydırdı.

1984 – 1991: Liberal düzenlemeler sayesinde yatırımlar yeniden hız kazandı; petrol üretimi kısa sürede 2,5 katına çıkarak zirve noktası olan yılda 4,4 milyon tona ulaştı.

1992 – 2008: Kanunun bazı hükümlerinin mahkeme kararlarıyla iptali ve diğer bazı nedenlerin de etkisiyle üretim yarı yarıya düştü ve her geçen yıl düşmeye devam ediyor. Dünyada sadece 1 yılda 20.000’den fazla kuyu açılırken, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sadece 3.326 kuyu açılabildi. Ayrıca Potansiyel kara alanlarımızın %80’i, denizlerimizin ise %99’unda henüz hiçbir arama faaliyeti yürütülmedi.(www.petform.org.tr/images/yayinlar/sunum_ve_konusmalar/1_worl d_energy_outlook.pdf, ET:11.2010)

(35)

Petrol rezervleri bakımından Türkiye, dışa bağımlılığı her geçen gün artan ve alternatif enerji kaynaklarına yönelmesi gereken bir ülke konumundadır. 1973 yılında yaşanan petrol krizi petrol fiyatlarında yaklaşık dört kat artışa neden olmuş ayrıca 1929 Dünya ekonomik buhranından sonra ülkeleri en çok etkileyen krizlerden biri olmuştur.

Türkiye’nin Konumu kritik: %38’lik payla petrol toplam birincil enerji tüketimimizin en büyük kısmını oluşturmaktadır. Türkiye, petrol kaynakları açısından varlıklı bir ülke olamamış ama bu kıt kaynağın tüketiminde dünya ortalamalarından da geri kalmamıştır. Gerek petrol arama enerji arz ve talep yapısının çeşitlendirilmesinde ve gerekse enerji politikaları üretiminde yapısına uygun optimal bileşimi oluşturamamış, diğer enerji kaynaklarında olduğu gibi petrolde de dışa bağımlı hale gelmiştir.

Hesaplara göre, Brent ham petrolünde meydana gelen 1($) dolarlık artışın ithalat faturamıza getirdiği ek yük, 175 milyon dolar civarındadır. Ham petrol fiyatlarının petrol ürünlerine yansıması da dikkate alındığında, toplamda petrol faturamıza eklenecek yük, 200 milyon dolar civarında olacaktır. (Müsiad,2006:10)

Türkiye’de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) petrol arama ve üretim faaliyetlerinden, TÜPRAŞ ise rafineri faaliyetlerinden sorumludur.

Grafik 1.1 Türkiye Petrol Üretim ve Tüketim Verileri (Ton)

5000000 10000000 15000000 20000000 25000000 30000000

(36)

Dünya enerji gereksiniminin yaklaşık %34’ünü karşılayan petrol ülkemiz için de önemli enerji kaynağı konumundadır. Türkiye’nin ham petrol üretiminde yetersizliğini gözler önüne seren grafik 1.1’e göre Türkiye, ihtiyacı olan ham petrolün büyük bölümünü ithal etmektedir.

Enerji Bakanlığı verilerine göre keşfedilmiş toplam petrol rezervinin 981,9 milyon ton olduğu bu rezervin 172,4 milyon tonunun üretilebilir rezerv olduğu tespit edilmiştir. Yerli kaynak potansiyelinin 6,72 milyar varil olduğu ve Türkiye’nin petrol konusunda önemli bir koridor niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Ayrıca ülkemiz petrol arama faaliyetinin başlamasından 2008 yılı sonuna kadar yaklaşık 130,7 milyon ton ham petrol üretimi yapmıştır. Ham petrol üretimi 2008 yılı itibariyle son on yıllık veriler doğrultusunda %24 oranında düşüş göstermiştir. Ayrıca, ham petrol üretiminin en fazla yoğunlaştığı bölge Güneydoğu Anadolu Bölgesidir. (www.enerji.gov.tr, ET:12.2009)

2008 yılında 96 adet petrol arama kuyusu açılmış 36 adedinin petrollü kuyu olduğu tespit edilmiştir. Petrol arama ruhsatı alan firma sayısı 47 olup, bunların 23’ü yabancı orijinli firmalardır. (www.enerji.gov.tr, ET:12.2009)

Türkiye’nin petrolde dışa bağımlılığı her geçen gün artmakta ayrıca ekonomik dalgalanmalar ve petrol fiyatlarındaki değişiklikler döviz ihtiyacının artmasına neden olmaktadır. Petrol fiyatlarında yaşanan artış sonucunda petrol ithalatçısı olan Türkiye’de ödemeler dengesi kötüleşmektedir. (Müsiad,2006:19) Ekonomik anlamda sıkıntılı bu durumun yanı sıra enerji üretiminin yaklaşık 2,5 katını ithalat yoluyla karşılayan Türkiye’nin enerji stratejisi içerisinde petrol önemli bir konumda yer almaktadır.

(37)

Tablo–1.9 2008 Yılı Sonu İtibariyle Türkiye Ham petrol Rezervleri (Milyon Varil)

Şirket

Rezervuardaki

Petrol Üretilebilir Petrol Kalan Üretilebilir Petrol T.P.A.O. 4,598,774,489 693,478,697 204,768,544 N.V.Turkse Perenco 1,340,200,319 344,756,097 35,666,055 Petroleum E.M.I. & Dorchester 539,000,000 94,000,000 10,533,462 Toreador & T.P.A.O. 49,611,000 19,600,000 2,112,824 N.V.Turkse Perenco & T.P.A.O. 108,074,000 31,540,935 18,234,368 Aladdin & GYP 57,204 683 9,054,683 1,558,281 Aladdin & Madison (Turkey) LLC. 24,200 000 6 090,000 4,096,531 Aladdin & Trans Med. & EOT 25,000 000 7 500,000 7,458,783 Amity Oil & T.P.A.O. 141,427 140,870 13,390 Diğer - Others** 125,236 125,236 16,460

Toplam 6,742,205,918 1,206,161,282 284,442,238

Kaynak: http://www.pigm.gov.tr/istatistikler.php

Enerjinin belirlenen hedefler doğrultusunda elde edinilmesi ve kullanılması sürecinde özellikle yatırımcıların ve devletin önemli adımlar atması gerekmektedir. Petrolün dünya genelinde azalan rezervi ve artan fiyatları göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin alternatif enerji kaynaklarına yönelmesi gereği karşımıza çıkmaktadır.

Ayrıca Türkiye stratejik konumu ve petrol yoğunluğu itibariyle zengin petrol kaynaklarının yer aldığı Hazar Bölgesi ile komşu aynı zamanda ülkeler ve bölgeler arasında köprü olması münasebetiyle önemli bir ülke durumundadır. Bu

(38)

konumunu kullanarak enerji alanında yeni atılımlar yapması Türkiye için vazgeçilemez bir stratejidir.

Arama ve tespit etme ve çıkarma unsurları çok yüksek maliyet gerektirmesine rağmen, ülkemizin kendi petrol kaynaklarını geliştirme ve üretme noktasında ciddi atılımlarda bulunması gerekmektedir. Ülkemizde açılan kuyuların %80’i Güney Doğu Anadolu’da, %15’i Trakya bölgesinde ve ancak %5’i diğer bölgelerdedir.

Ülkemizde petrol henüz yeterli düzeyde aranmamıştır. Denizlerimizdeki aramalar ise yalnızca bir kaç sene önce başlamıştır. TPAO’nun dış ülkelerde arama ve geliştirme projeleri için harcadığı para uzun vadede aslında Türkiye’nin kaybıdır. Çünkü kendi topraklarımızdaki petrol gibi stratejik bir kaynağı çıkararak ithalat bağımlılığımızı, ülkemizin petrol ithalat faturasını ve bunların vatandaşa olan yükünü azaltacağımıza başka yerlerde ticari kar arayışlarına girmek TPAO’dan başka kimseye yaramayabilecektir. (Müsiad, 2006:117)

1.3.1.3 Doğalgaz Enerjisi

Fosil enerji kaynakları arasında sayılan doğalgaz, yanıcı gaz olma özelliğine sahip bir çeşit petrol türevidir. Petrolü oluşturan bileşenler doğalgaz oluşumunu da sağlarlar. M.Ö. 900’lü yıllarda Çin’de kullanıldığı düşünülen doğalgazın yaygın kullanımı İngiltere’de 1790’lı yıllara rastlamaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrası doğalgaz kullanımı hızla artmıştır. Enerji sektöründe doğalgazın kullanımı ABD’de başlamış daha sonraki yıllarda tüm dünyaya yayılmıştır. 1950’li yıllara gelindiğinde %10’luk pay ile enerji sektöründe yer alan doğalgaz, günümüzde konut ve sanayi kuruluşlarında yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Geleneksel katı ve sıvı yakıtların tamamı yanma sırasında atmosfere çevre ve insan sağlığı üzerinde zararlı etkileri bulunan bazı gazlar yayarken temiz enerji olarak da adlandırılan doğal gazın çevre üzerinde kirletici etkileri bulunmaz (Gültekin ve Örgün, 1993:37)

Çeşitli kimyasal ürünlerin başlıca hammaddesi olan doğalgaz dünya enerji tüketiminin önemli bölümünü karşılamaktadır. Doğalgazın geçmişi yüzlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Tarihsel kaynaklar doğalgazın ilk kez M.Ö. 900’lerde

(39)

Çin'de kullanıldığını göstermektedir. Taşınması, işlenmesi ve stoklanması kolay olan doğal gazın yaygın kullanımı ise 1790'da İngiltere'de başladı. Boru hattı taşımacılığıyla birlikte 1920'lerde artan doğalgaz kullanımı 2. Dünya savaşından sonra daha da gelişti.

Doğalgaz enerji üretim sektöründe ilk kez Amerika da kullanılmaya başladı. 1950'li yıllarda doğalgazın dünyada enerji tüketimindeki oranı %10'u geçmiyordu. Günümüzde ise enerji tüketiminin %24'ü doğalgazla karşılanmaktadır. Dünyada bilinen doğalgaz rezervlerinin yaklaşık 70 yıllık ömrü olduğu tahmin edilmektedir. Bilinen doğalgaz rezervleri petrol rezervlerine eş değerdir. ( www.nukte.org, ET:11.2009)

Doğalgaz’ın dünya genelinde en büyük üreticileri Rusya, Amerika, Kanada ve İran’dır. Üretimle bağlantılı olarak dünya geneli doğalgaz tüketiminin en yüksek olduğu ülkeler ise Amerika, Rusya, İran ve Kanada’dır.

Tablo–1.10 Dünya Geneli Doğalgaz Üretimi

Milyon Ton

Petrol Eşdeğeri 2004 2005 2006 2007 2008 Toplamdaki Payı2008 Yılı

Rusya 516 522,1 534,4 532,8 541,5 19,60% Amerika 481,1 468,1 479,3 494,5 533 19,30% Kanada 165,3 168,7 169,6 165,7 157,7 5,70% İran 76,4 93,2 97,7 100,7 104,7 3,80% Norveç 70,6 76,5 78,9 80,7 89,3 3,20% Cezayir 73,8 79,4 76 76,3 77,9 2,80% S. Arabistan 59,1 64,1 66,2 67 70,3 2,50% Katar 35,3 41,2 45,6 56,9 69 2,50% Çin 37,3 44,4 52,7 62,3 68,5 2,50% Endonezya 63,3 64,1 63,2 60,9 62,7 2,30% Hollanda 61,6 56,3 55,4 54,5 60,8 2,20% İngiltere 86,7 79,4 72 64,9 62,6 2,30% Türkmenistan 47,5 51,3 54,3 58,9 59,5 2,10% Özbekistan 48,8 48,6 49 53,2 56 2,00% Malezya 48,5 54 53,7 54,7 56,3 2,00% Mısır 29,7 38,3 49,2 50,1 53 1,90% Avrupa Birliği 204,6 190,7 181,2 168,7 171,3 6,20% OECD 986,6 973 985,7 990,9 1031,9 37,30% Toplam Dünya 2432,1 2508,1 2596,3 2658,8 2768 100,00%

(40)

Rusya ve Amerika’nın toplam içerisindeki payının sırasıyla % 19,6 ve % 19,3 olarak gerçekleştiği, OECD ülkelerinin % 37,3 ve Avrupa Birliğinin ise % 6,2 olduğu görülmektedir.

Petrol üreten ülkeler aynı zamanda doğalgazda da büyük rezervlere sahiptir. İran ve Amerika doğalgaz üretiminde başlıca ülkelerdendir. Petrol üretiminde birinci sırada yer alan Suudi Arabistan %2,5’luk payla 7. sırada yer almıştır. Dikkat çeken diğer bir hususta Norveç ve Cezayir’in doğalgaz üretiminde dünyanın başlıca ülkeleri arasında yer almasıdır. İran’dan sonra en yüksek doğalgaz üretimi gerçekleştiren ve AB üyesi olmayan Norveç sıralamada 5. sırada ve payı % 3,2’dir. 6. sırada yer alan Cezayir ise % 2,8’lik paya sahiptir.

Diğer enerji kaynaklarının üretim ve kullanımında önemli bir yere sahip olan Çin’in doğalgaz üretiminde de % 2,5’luk paya sahip olduğu raporlanmıştır. 2008 yılında toplam doğalgaz üretiminin 2,768 Milyon Ton Petrol Eşdeğeri olduğu ve bir önceki yıla oranla % 3,8 değişimle 100 milyon ton olduğu tespit edilmiştir.

(41)

Tablo–1.11 Dünya Geneli Doğalgaz Tüketimi Milyon Ton Petrol Eşdeğeri 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 Toplamdaki 2008 Yılı Payı Amerika 593,7 577 577,9 569,1 560 595,4 600,7 22,00% Rusya 339,6 343,1 350,9 353,7 377,3 383,1 378,2 13,90% İran 71,3 74,6 77,9 94,5 97,8 101,7 105,8 3,90% Kanada 81,2 87,9 85,6 88,3 87,3 87 90 3,30% İngiltere 85,6 85,8 87,7 85,2 81,1 81,8 84,5 3,10% Japonya 65,4 71,8 69,3 70,7 75,4 81,2 84,4 3,10% Almanya 74,3 77 77,3 77,6 78,5 74,6 73,8 2,70% Çin 26,3 30,5 35,7 42,1 50,5 62,6 72,6 2,70% Suudi Arabistan 51 54,1 59,1 64,1 66,2 67 70,3 2,60% İtalya 58,1 64,1 66,5 71,2 69,7 70 69,9 2,60% Meksika 41,2 45,5 48 48 54,8 56,8 60,5 2,20% Ukrayna 60,9 59,2 63,9 63,8 58,6 56,4 53,8 2,00% B.A. Emirlikleri 32,8 34,1 36,2 37,8 39 44,4 52,3 1,90% Özbekistan 45,8 41,2 39,1 38,4 37,7 41,3 43,8 1,60% Türkiye 15,6 18,8 19,9 24,2 27,4 31,6 32,4 1,20% Avrupa Birliği 406,3 424,4 436,5 445,9 440 432,8 441,1 16,20% OECD 1234,4 1255,4 1272,1 1281,4 1283,1 1328,1 1354,1 49,70% Toplam Dünya 2284 2345,2 2422,8 2501 2565,8 2652,2 2726,1 100,00% Kaynak:www.bp.com/statisticalreview

Dünya geneli doğalgaz tüketimi, üretim kalemindeki başlıca ülkeler tarafından yapılmaktadır. Başta Amerika olmak üzere İran ve Kanada’nın üretimlerinin iç talep tarafından karşılandığı görülmektedir. Rusya’nın ise üretim ve tüketim başlıklarında üretim yönlü bir açık bulunmakta ve bu fark ihraç edilmektedir.

Toplam üretimde %19,5 olan Amerika’nın payının toplam tüketimde %22,0 olduğu, diğer ülkeler İran ve Kanada’nın üretimdeki paylarının toplamda yaklaşık % 9,5 olduğu görülmektedir. Üretimde başta gelen ülke olan Rusya ise %19,6’lık paya sahipken tüketimde %13,9’luk paya sahiptir.

Çin’in üretimdeki %2,5’luk payına karşılık tüketimi %2,7’dir. Sanayisi her geçen gün gelişen Çin’in doğalgaz kullanımının düşük değerlerde yer alması gereksinim duyduğu enerjiyi diğer enerji kalemlerinden sağladığını gösterir niteliktedir.

(42)

OECD ülkelerinin toplam tüketimdeki payları %49,7; Avrupa Birliği ülkelerinin ise %16,2 olduğu tespit edilmiştir.

Yerli talebi karşılayabilecek yeterli fosil kaynaklı enerjilere sahip olmayan Türkiye doğalgazda da dışa bağımlı bir konumdadır. Yurtiçi kaynaklardan yararlanma bağlamında TPAO 1976 yılında ilk üretimi yapmış, BOTAŞ ise 1980’li yıllarda doğalgaz konusunda önemli çalışmalar yapmıştır.

Üretimde çok küçük değerlere sahip olan Türkiye’nin dünya toplam tüketimi %1,2 dolaylarında gerçekleşmiştir. Doğalgaz bakımından başta gelen ülkelerden Rusya ve İran’a yakınlığı Türkiye için önemli bir avantajdır. Ülkemizde doğalgaz üretimi ise yıllar itibariyle artış trendi göstermiş, 1999 yılında Kuzey Marmara ve Değirmen köy sahalarının yeraltı doğalgaz depolama projelerine ilişkin planların oluşturulması amacıyla, her iki sahadan yüksek debi ile gaz üretimi gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, 2002 yılından itibaren TPAO-Amity Oil ortaklığı tarafından Trakya’da gerçekleştirilen yeni doğalgaz keşifleri ve eski sahalarda açılan yeni üretim kuyularının devreye girmesi ile 2001 yılında düşen doğalgaz üretimi tekrar yükselişe geçmiş ve 2008 yılında tarihin en yüksek seviyesine ulaşmıştır. (TPAO, 2008:8)

Doğal gazın sanayi ve şehir şebekelerinde kullanımı çalışmalarına, 84/8806 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla 1984 yılında SSCB ile imzalanan doğal gaz sevkiyatı anlaşmasının ardından başlandı. Doğal gaz şehir içi evsel ve ticari olarak ilk kez 1988’de Ankara’da kullanıldı. 1992 yılında İstanbul’da, Bursa’da, Eskişehir’de, İzmit’te doğalgaz pazarı genişledi.

Türkiye’de tüketime sunulan yıllık doğal gaz miktarı, 2005 yılında 28 milyar m³ iken; imzalanan anlaşmalarla 2010 yılında 55 milyar m³ mertebesine ulaşması beklenmektedir. Aldığımız doğal gazın takriben %45 civarı konut ve sanayide kullanılmaktadır. Gaz dağıtım firmaları, sanayideki aboneleri ile özel bir sözleşme yaparak, olası bir gaz sıkıntısında sanayiye verdiği gaz miktarını azaltıp konutlara öncelik vereceklerini garanti etmektedirler. Böyle bir durum, bugün için çok az

(43)

bir ihtimaldir, çünkü ülkemizde gaz arzı talepten fazladır. (www.nukte.org, ET:11.2009)

Türkiye’nin doğalgaz tüketimi her geçen yıl artış göstermektedir. Enerji kaynakları arasında ucuz, kullanım kolaylığı, stoklanamaması ve çevre dostu olması doğalgaza olan ilgiyi her geçen gün artırmaktadır. Bu artışın karşılanması amaçlı olarak doğalgaz alım anlaşmaları yapılmaktadır.

Tablo–1.12 Türkiye Doğalgaz Alım Anlaşmaları

Miktar (Plato) İmzalanma Süre

Mevcut Anlaşmalar (Milyar m³/yıl) Tarihi (Yıl) Durumu

Rusya Fed. (Batı) 6 14.Şub.86 25 Devrede

Cezayir (LNG) 4 14.Nis.88 20 Devrede

Nijerya (LNG) 1,2 09.Kas.95 22 Devrede

İran 10 08.Ağu.96 25 Devrede

Rusya Fed. (Karadeniz) 16 15.Ara.97 25 Devrede

Rus. Fed. (Batı) 8 18.Şub.98 23 Devrede

Türkmenistan 16 21.May.99 30

-Azerbaycan 6,6 12.Mar.01 15 Devrede

Kaynak: www.botas.gov.tr

Ülkemizde doğal gaz üretimi ve rezervi çok azdır. Tamamı Rusya ve İran’dan ithal edilmektedir. Türkiye doğalgaz anlaşmaları kapsamında en fazla ticari ilişkilerde bulunduğu Rusya ile toplamda 30 milyar m³’lük anlaşma ile Rusya doğalgaz ticaretimizde birinci sırada yer almaktadır. Rusya ile yapılan anlaşmalardan ilki 25 yıllık süre için 1986 yılında imzalanmış ve 6 milyar m³’tür. 1997 ve 1998 yıllarında 2 ayrı anlaşma yapılmış 24 milyar m³’lük gaz alım anlaşması imzalanmıştır.

Türkiye jeopolitik konumu itibariyle enerji konusunda stratejik bir öneme sahiptir. Özellikle enerji koridoru olan birçok çeşitli anlaşmalar yapan Türkiye’nin,

(44)

petrolde söz sahibi ülkelerden olan İran’la doğalgaz konusunda da 1996 yılında imzaladığı anlaşma uyarınca 25 yıllık süreçte 10 milyar m³’lük gaz alımı yapılacaktır.

Gaz ithalatında 2007 yılı verilerine göre; Rusya’nın %80 ve İran’ın da %20 payı mevcuttur. Sıvı doğal gaz ithalatını da dâhil edince oranlar; Rusya %64, İran %17 ve Cezayir ile Nijerya’nın payı da %19 civarı olmaktadır. Aylık ortalama doğal gaz ithalatımız 600 milyon $ civarıdır. Bunun %40–45 civarı sanayi ve konut için kullanılmakta, %60 civarı da elektrik elde edilmesi için doğal gaz santrallerinde tüketilmektedir. (www.nukte.org/dogalgazenerjisi, ET:12.2009)

Tablo–1.13 BOTAŞ Doğal Gaz Alış Ve Satış Miktarları (Milyon Cm³)

YIL SATIŞ MİKTARI İTHAL MİKTARI

1988 1.186,13 1.136,00 1989 3.152,72 2.986,00 1990 3.372,52 3.246,00 1991 4.131,60 4.031,00 1992 4.520,77 4.430,00 1993 4.952,47 4.952,00 1994 5.251,16 5.375,00 1995 6.792,74 6.858,00 1996 7.905,92 8.040,00 1997 9.720,77 9.874,00 1998 10.270,68 10.233,00 1999 12.381,53 12.358,00 2000 14.566,00 14.822,00 2001 16.027,00 16.368,00 2002 17.377,69 17.624,00 2003 20.937,95 21.188,00 2004 22.108,39 22.174,00 2005 26.865,68 27.028,00 2006 30.494,03 30.741,00 2007 35.064,16 36.450,00 2008 36.024,00 37.793,00 2009 (*) 25.777,00 27.188,00 Kaynak: www.botas.gov.tr

Botaş’ın satış yaptığı miktarlar ile ithal miktarları yıllar itibariyle tablo 1.13’te görülmektedir. Tüketimle satın alınan değerler arasındaki yakınlık Türkiye’nin

Şekil

Tablo 1.2 Türkiye’nin Brüt Elektrik Tüketimi
Grafik 1.1 Türkiye Petrol Üretim ve Tüketim Verileri (Ton)
Grafik 1.2 Türkiye’nin 25 Havzası
Grafik 1.3 Dünya Geneli Jeotermal Enerji Kurulu Gücü 1975-2010
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Anahtar Kelimeler: Enerji arz güvenliği, alternatif enerji kaynakları, yenilenebilir enerji, Türkiye’nin rüzgar enerji potansiyeli.. EFFECT OF WIND ENERGY ON TURKEY`S ENERGY

Enerji ve enerji kaynakları Klasik enerji kaynakları Alternatif enerji kaynakları Güneş enerjisinin özellikleri Güneş enerjisi ile ısınma sistemleri Güneş enerjisi

The main purpose of the study is to analyze whether there is a significant distinction among the students’ attitudes to English as a foreign language in terms of

İşte böyle cümleler vardır benim romanlarımda, italik olarak yazarım onları belki benim değildir diye... Kitap insana yardım cıdır

(45) Bu tanımlamalara bağlı olarak fotovoltaik sistem, rüzgar türbini, hidrojen üretim sistemi ve entegre sistemin ekserji verimliliği aşağıdaki gibi yazılabilir...

%6,6'sı rüzgârdan, %2,6’sı güneşten, %2,5'i jeotermal enerjiden, ve %1,4’ü diğer kaynaklardan elde edilmiştir /6/.Almanya/ Türkiye Güneş Enerjisi kaynaklı

a) Başvurunun müracaat tarihinden sonra alınması. b) Başvuru sahibinin ve ortaklarının tebliğde belirtilen şartlara sahip olmaması. c) Başvuruya konu faaliyetin program