• Sonuç bulunamadı

Yatılı ve gündüzlü ilköğretim 2. kademe öğrencilerinin beslenme alışkanlıkları ve besin tercihlerinin saptanması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yatılı ve gündüzlü ilköğretim 2. kademe öğrencilerinin beslenme alışkanlıkları ve besin tercihlerinin saptanması"

Copied!
107
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EV YÖNETİMİ ANA BİLİM DALI

BESLENME EĞİTİMİ BİLİM DALI

YATILI VE GÜNDÜZLÜ İLKÖĞRETİM 2.KADEME

ÖĞRENCİLERİNİN BESLENME ALIŞKANLIKLARI VE

BESİN TERCİHLERİNİN SAPTANMASI

FETHULLAH ÖZCAN

.

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

YRD. DOÇ. DR. NAZAN AKTAŞ

(2)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bilimsel Etik Sayfası

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu

Fethullah ÖZCAN tarafından hazırlanan “YATILI VE GÜNDÜZLÜ İLKÖĞRETİM 2.KADEME ÖĞRENCİLERİNİN BESLENME ALIŞKANLIKLARI VE BESİN TERCİHLERİNİN SAPTANMASI” başlıklı bu çalışma 02/11/2009 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Yrd. Doç. Dr. Nermin IŞIK Başkan

Yrd. Doç. Dr. Nazan AKTAŞ Üye

(4)

Özet

Araştırma Çankırı ili, Orta ilçesindeki Nevzat Ayaz Yatılı İlköğretim Bölge Okulu ilköğretim 2. kademeye devam eden yatılı ve gündüzlü öğrencilerin beslenme alışkanlıklarını ve besin tercihlerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Araştırmaya, 6.,7. ve 8. sınıflara devam eden rasgele örneklem yöntemiyle seçilen 120 yatılı öğrenci ile 120 gündüzlü öğrenci katılmıştır. Öğrencilerin yaş ortalamaları yatılı öğrencilerde 13,41±0.92, gündüzlü öğrencilerde 13,05±0.83 olarak saptanmıştır. Öğrencilerin beden kütle indeksleri ve yatılı gündüzlü olmaları arasındaki fark anlamsızdır(p>0.05). Öğrencilerin %52,5’inin öğün atlamakta olduğu ve en çok atlanan öğünün %46,8 öğle olduğu tespit edilmiştir. Yatılı öğrencilerin okulda çıkan yemeklerden en çok tercih ettiği ilk üç yemek arasında sırasıyla %23.89 köfte, %13.61 börek ve %12.64 puding ve öğrencilerin okulda çıkan yemeklerden hiç tercih etmediği ilk üç yemek ise sırasıyla %14,03 bezelye, %13,19 ıspanak ve %11,53 pırasa olarak tespit edilmiştir. Gündüzlü öğrenciler, yatılı öğrencilere göre öğün aralarında daha çok besin tüketmektedir(p<0,05). Öğün aralarında en çok tüketilen besinler yatılı öğrenciler için %19,91 gofret- çikolata, %14,35 cips ve %12,5 meyve olurken, gündüzlülerde bu sıralama %17,82 asitli içecekler, %17,16 simit ve %13,53 cipstir. Aileler ve öğretmenler öğrencilerin öğünlerini düzenli yemelerine rehberlik etmeli ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırmada örnek teşkil etmelidir.

Anahtar Kelimeler: Yatılı İlköğretim Bölge Okulu Öğrencileri, Kurum Beslenmesi, Beslenme Alışkanlıkları, Besin Tercihleri

(5)

Summary

This research has been conducted to determine the food preferences and nutrition habits of day and boarding secondary school students who have been studying at “Nevzat Ayaz Yatılı İlköğretim Bölge Okulu” of Orta in Çankırı. The research is performed on 240 boarding (120) and day (120) students who are 6., 7., and 8. grade students and who are selected randomly. Average of students’ ages are 13,42 ± 0,92 among boarding students and 13,05 ± 0,83 among day students. The difference of Body Mass Index between boarding and day students is not significant(p>0.05). 52,5% of all the students miss one meal. The most skipped meal is lunch (46,8%). The most preferred first three meals among the meals which are serviced in school are 23,89% meatball, 13,61% börek and 12,64% pudding, the least preferred first three meals are by order of 14,03% pea, 13,19% spinach and 11,53% leek. Day students consume more food and drink than boarding student in between the meals(p<0,05.). The most consumed foods for boarding students are 19,91% wafer-chocolate, 14,35% crisps and 12,5% fruit. The order for day students is 17,82% acid drinks, 17,16% simit and 13,03% crisps. Families and tutors should guide students to eat meals regularly and they should precedent to have healty nutrition habits.

Keywords:, Boarding Students- day students, Mass Catering, , Nutrition habits, food preferences

(6)

Teşekkür

Bu araştırma yatılı ve gündüzlü ilköğretim 2. kademe öğrencilerinin beslenme alışkanlıklarını ve besin tercihlerini saptamak amacıyla yürütülmüştür.

Öncelikle, hayatımın her anında maddi ve manevi desteğini hep yanımda hissettiğim aileme ve çalışmamın her aşamasında bana destek olan, her konuda yardımını esirgemeyen tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Sayın Nazan AKTAŞ’a teşekkürü bir borç bilirim.

Araştırmamın istatistik analizlerinin gerçekleşmesinde bana yardımcı olan Sayın Halil İbrahim AKYÜZ’e, her konuda desteğini esirgemeyen değerli meslektaşlarıma ve müdürüm Sayın Muzaffer GÖL’e, içtenlikle teşekkür ederim.

Araştırmaya katılan ve araştırmanın gerçekleşmesine destek veren Orta Nevzat Ayaz Yatılı İlköğretim Okulu yönetici, öğretmen ve öğrencilerine teşekkür ederim.

Fethullah ÖZCAN Eylül-2009

(7)

İçindekiler

Bilimsel Etik Sayfası ...ii

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu...iii

Özet... iv Summary... v Teşekkür ... vi İçindekiler ...vii Kısaltmalar ... x Tablolar Listesi... xi BİRİNCİ BÖLÜM ... 1 1.Giriş ... 1 1.1.Araştırmanın Amacı... 3

1.1.1.Araştırmanın Alt Amaçları ... 3

1.2.Araştırmanın Önemi ... 4

1.3.Varsayımlar ... 5

1.4.Sınırlılıklar ... 5

2.Konu İle İlgili Bilgiler ... 6

2.1.Yatılı İlköğretim Bölge Okulları ... 6

2.1.1.YİBO’ların Kuruluş Amaçları... 8

2.1.2.YİBO’ların Tarihçesi ... 9

2.1.4.YİBO’ların İşleyişi Hakkında Genel Bilgiler... 10

2.1.4.1.Yönetim ve Görevliler;... 11

2.1.4.2.Belletici Öğretmenler ... 13

2.1.5.Öğrenci İşleri ... 14

2.2.Beslenme ... 16

2.2.1.Yeterli ve Dengeli Beslenmenin Önemi ... 17

2.2.3.Beslenmenin Büyüme ve Gelişmedeki Önemi... 19

2.3.1.Ergenlerin Genel Özellikleri ... 20

2.3.2.Ergenlerde Beslenme ... 21

(8)

2.3.3.1.Enerji Gereksinimi ... 25 2.3.3.2.Protein Gereksinimi ... 26 2.3.3.3.Karbonhidrat Gereksinimi ... 27 2.3.3.4.Mineral Gereksinimi ... 28 2.3.3.5.Vitamin Gereksinimi ... 28 2.3.3.6.Yağ Gereksinimi ... 28

2.4.Konuyla İlgili Çalışmalar... 30

İKİNCİ BÖLÜM ... 41

3.Materyal ve Yöntem ... 41

3.1.Araştırmanın Yöntemi ve Uygulamaları... 41

3.2.Araştırmanın Evreni... 41

3.3.Araştırmanın Örneklemi ... 41

3.4.Veri Toplama Teknikleri... 41

3.5.Verilerin Değerlendirilmesi... 42

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM... 44

4.Bulgular ve Tartışma ... 44

4.1.Öğrencilere ve Ailelerine Ait Genel Bilgiler ... 44

4.2.Öğrencilerin Beslenme Alışkanlıkları İle İlgili Bulgular... 48

4.2.1.Yatılı ve Gündüzlü Öğrencilerin Günlük Öğün Sayıları... 48

4.2.2.Yatılı ve Gündüzlü Öğrencilerin Günlük Öğün Atlama Durumları ... 49

4.2.3.Yatılı ve Gündüzlü Öğrencilerin Atladıkları Öğünler ... 50

4.2.4.Yatılı ve Gündüzlü Öğrencilerin Öğün Atlama Sebepleri ... 51

4.2.5.Yatılı ve Gündüzlü Öğrencilerin Yemek Seçme Durumları ... 52

4.2.6.Yatılı ve Gündüzlü Öğrencilerin Yemek Tercihleri ... 54

4.2.7.Yatılı Öğrencilerin Okuldaki Yemeklerden Memnuniyet Durumu ... 58

4.2.8.Yatılı Öğrencilerin Toplu Beslenme Hizmetlerinden Memnuniyet Durumu ... 59

4.2.9.Yatılı ve Gündüzlü Öğrencilerin Öğün Arası Besin Tüketim Durumları .. 60

4.2.10.Yatılı ve Gündüzlü Öğrencilerin Öğün Arası Tükettiği Besinler ... 61

4.2.11.Yatılı ve Gündüzlü Öğrencilerin Açıkta Satılan Yiyecekleri Tüketim Durumları ... 62

(9)

4.2.12.Yatılı ve Gündüzlü Öğrencilerin Kahvaltıdaki Besin Tüketim Sıklıkları 64

4.2.13.Yatılı ve Gündüzlü Öğrencilerin Besin Tüketim Sıklıkları... 66

Sonuç ve Öneriler... 69

Kaynakça ... 74

Ek.1. Yatılı Öğrenciler İçin Anket Formu ... 85

Ek.2. Gündüzlü Öğrenciler İçin Anket Forumu... 91

(10)

Kısaltmalar

BKI : Beden Kütle İndeksi

DRI : Diyetle Günlük Referans Alım Düzeyi (Dietary References Intakes) MEB : Milli Eğitim Bakanlığı

PİO : Pansiyonlu İlköğretim Okulu YİBO : Yatılı İlköğretim Bölge Okulu

(11)

Tablolar Listesi

Tablo–2.3.3: Türkiye İçin Önerilen Günlük Enerji ve Besin Öğeleri Güvenilir Alım

Düzeyleri………..………..25

Tablo–4.1.1: Öğrencilerin Yaş ve Sınıf ve Cinsiyetlerine Göre Dağılımları ……...44

Tablo–4.1.2: Öğrencilerin Yaş, Boy, Vücut Ağırlığı ve BKI Dağılımları……….…...…45

Tablo–4.1.3: Öğrencilerin Anne ve Babalarının Eğitim Durumlarına Göre Dağılımları..46

Tablo–4.1.4: Öğrencilerin Anne ve Babalarının Meslek Durumlarına Göre Dağılımları.46 Tablo–4.1.5: Öğrencilerin Ailede Yaşan Birey Sayısına Göre Dağılımları...……...……47

Tablo–4.2.1: Öğrencilerin Günlük Tükettikleri Öğün Sayıları……..…………...……….48

Tablo–4.2.2: Öğrencilerin Günlük Öğün Atlama Durumları………...49

Tablo–4.2.3: Öğrencilerin Atladıkları Öğünlerin Dağılımları….……….……….50

Tablo– 4.2.4: Öğrencilerin Öğün Atlama Sebeplerinin Dağılımları………...51

Tablo–4.2.5.1: Öğrencilerin Yemek Seçme Durumları………...………..…53

Tablo–4.2.5.2: Öğrencilerin Yemek Seçme Nedenleri...………...……….…..53

Tablo–4.2.6.1: Yatılı Öğrencilerin Okulda ve Evde Tercih Ettiği Yemekler……….…...54

Tablo–4.2.6.2: Yatılı Öğrencilerin Okulda ve Evde Tercih Etmediği Yemekler…….….56

Tablo–4.2.6.3: Gündüzlü Öğrencilerin Evlerinde Tercih Ettiği ve Etmediği Yemekler...57

Tablo–4.2.6.4: Öğrencilerin Sevmedikleri Yemekler Karşısındaki Davranışları…....…..58

Tablo–4.2.7: Yatılı Öğrencilerin Okuldaki Yemeklerden Memnuniyet Durumu…...…...58

Tablo–4.2.8: Yatılı Öğrencilerin Toplu Beslenme Hizmetlerinden Memnuniyet Durumu………..……59

Tablo–4.2.9: Öğrencilerin Öğün Aralarında Besin Tüketim Durumları..………..…..….60

Tablo–4.2.10: Öğrencilerin Öğün Arası Tükettiği Besinlerin Dağılımları………....61

Tablo–4.2.11.1: Öğrencilerin Açıkta Satılan Besinleri Tüketim Durumu…………..…...62

Tablo–4.2.11.2: Öğrencilerin Açıkta Satılan Besinleri Satın Alma Nedenleri………...63

Tablo–4.2.11.3: Öğrencilerin Açıkta Satılan Besinleri Satın Almama Nedenleri...….….64

Tablo–4.2.12: Kahvaltıda Besin Tüketim Sıklığının Öğrenciler Bazında Dağılımı…...65

(12)

BİRİNCİ BÖLÜM

1.Giriş

Sağlık; Dünya Sağlık Örgütü tarafından, “insanın fiziksel, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik halinde olması” şeklinde tanımlanmıştır. İnsan sağlığı, beslenme kalıtım, iklim şartları ve çevre koşulları gibi etkenlerin etkisi altındadır. Sağlığı etkileyen etmenlerin başında beslenme gelir. Beslenme, büyüme, gelişme, sağlıklı ve verimli olarak uzun süre yaşamak için gerekli olan enerji ve besin öğelerinden her birini yeterli miktarda vücuda alma ve kullanma olarak tanımlanmaktadır(Baysal, 1999:3).

Yenilebilen ve yenildiğinde yaşam için gerekli besin öğelerini sağlayan bitki ve hayvan dokuları “besin” olarak tanımlanır. Besinler su, organik ve inorganik öğelerden oluşmuştur. Bu öğelere “besin öğeleri” denilmektedir (Anaonim, 2004:12).

Vücudun büyümesi, gelişmesi, yenilenmesi ve düzgün çalışması için gerekli olan enerji ve besin öğelerinden her birinin yeterli miktarda vücuda alınması ve kullanılma “yeterli ve dengeli beslenme” olarak tanımlanmaktadır. Besin öğeleri vücudun ihtiyacı kadar alınmadığında, yeterli enerji oluşmadığı ve vücut dokuları oluşmadığı için yetersiz beslenme oluşur. İnsan gereğinden çok beslenirse, besin öğelerin gereğinden çok alınır. Fazla alınan besin öğeleri vücutta yağ olarak depolanır ve birey için sağlıksız bir durumdur. Bu olay dengesiz beslenme olarak tanımlanır(Anonim, 2004:10).

Farklı yaş ve özel durumlara sahip bireylerin besin gereksinimlerinin bilinmemesi, yanlış alışkanlıklar ve uygulamalar, bazı yaş guruplarının fazla beslenmesine, bazı gurupların ise yetersiz ve denesiz beslenmesine yol açmaktadır. Yine besinlerin saklanması ve hazırlanmasındaki yanlış uygulamaların olması da beslenme sorunlarının oluşmasında etkili olmaktadır(Baysal, 1996:272).

(13)

Dünyadaki tüm gelişmelere, yapılan bilimsel çalışmalara, ulusal ve uluslar arası çabalara rağmen, yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı sağlık sorunları gündemdedir(Haznedaroğlu, 2001). Özellikle gençlerde beslenme yetersizliğine bağlı olarak; zayıflık, şişmanlık, kansızlık, vitamin yetersizlikleri, iyot yetersizliği hastalıkları ve diş çürüklerine rastlanılmaktadır(Pekcan, 2001:46).

Yetersiz ve dengesiz beslenme, gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasındadır. Soruna tüm yaş gruplarında rastlanılmakla birlikte, özellikle ergenlik dönemi ayrı bir önem taşır. Bu yaş grubu çocukları, hızlı büyüme ve gelişme süreci içerisindedirler(Yaşar vd., 1999:22). Ergenlikte büyümenin tam sağlanması için beslenme önemli bir faktördür (Gökçay ve Garipağaoğlu, 2002). Ergenlik döneminde artan kalori ve protein gereksinimi yeterli bir şekilde karşılanmazsa enfeksiyonlara karşı direnç kırılabilir(Sencer, 1983:244–247).

Ergenlik, bireyin yetişkinliğe geçişteki en önemli büyüme ve gelişme dönemidir. Türkiye’de ergenlik dönemi ortalama olarak kızlarda 12, erkeklerde 14 yaşında başlamaktadır. Bu dönem 18–20 yaşları arasında bitmektedir (Onur, 1983).

Beslenme bozukluğunun çok ciddi olduğu durumlarda, beyin hücreleri etkilenmekte ve kısa bir süre içinde zayıflamaktadır. Bu durum neticesinde çocuğun enerji ve hareket kabiliyeti azalmakla beraber etkili öğrenme süresi de zayıflamaktadır(Bulut, 1995: 5).

Çocuk ve ergenlerin beslenme yetersizliklerinin dikkatli bir şekilde izlenmesi ve gerekli düzenlemelerin yapılması sağlıklı nesiller yetiştirmek açısından büyük önem taşımaktadır(Yağmur, 2001: 58).

Günümüzde, kırsal kesimde yaşayan öğrencileri okula ve öğretmene kavuşturmak için devlet yetkilileri tarafından yoğun çaba sarf edilmekte olup, eğitim öğretim hizmetleri imkânlar doğrultusunda bazı yerlerde taşımalı eğitim, bazı yerlerde ise yatılı ilköğretim bölge okulları ile sağlanmaya çalışılmaktadır.

(14)

1.1. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı, büyüme ve gelişme çağının en kritik dönemlerinde olan, yatılı ilköğretim okuluna devam eden yatılı ve gündüzlü öğrencilerin beslenme alışkanlıkları ve besin tercihlerinin saptanması, yatılı ve gündüzlü öğrenciler arasındaki farkların ortaya çıkarılmasıdır.

Türkiye’de ilköğretime devam eden ergenlerin beslenmesi hakkında birçok çalışma yapılmış olmasına rağmen ilköğretim 2. kademeye devam eden yatılı ve gündüzlü öğrencilerin beslenme alışkanlıkları ve besin tercihlerinin karşılaştırıldığı çalışma sayısı ise oldukça azdır.

Bu araştırma; yatılı ve gündüzlü ilköğretim 2. kademe öğrencilerin beslenme alışkanlıları ve besin tercihlerini belirlemek, YİBO’ların mevcut beslenme hizmetlerini saptamak, yatılı ve gündüzlü öğrencilerin beslenme alışkanlıklarını karşılaştırmak, araştırma sonuçlarına göre olası sorunlara çözüm önerileri getirerek, geleceğin teminatı çocuklarımızın daha sağlıklı bir nesil olarak yetişmesine katkıda bulunmak amacıyla planlanıp yürütülmüştür.

1.1.1. Araştırmanın Alt Amaçları

Araştırmanın amaçlarına ulaşabilmesi için bazı alt amaçlar belirlenmiştir. Bunlar;

 Öğrencilerin antropometrik özelliklerinin belirlenmesi ve karşılaştırılması,  Öğrencilerin günlük öğün sayılarının tespiti ve karşılaştırılması,

 Öğrencilerin öğün atlama durumlarının belirlenmesi ve karşılaştırılması,  Öğün atlama nedenleri ve sıklıklarının tespit edilmesi,

 Yatılı ve gündüzlü öğrencilerin yemek seçme ve tercihlerinin nasıl olduğunun saptanması,

 Ara öğünde tüketilen besinlerin saptanması ve karşılaştırılması,

 Öğrencilerin kahvaltı besinleri tüketim sıklıklarının tespiti ve karşılaştırılması,  Yatılı öğrencilerin yemekhane dışındaki beslenme imkânlarının tespiti,

(15)

 Yatılı öğrencilerin, okul yemekhanesi ve yemeklerden memnuniyetlerinin belirlenmesi,

 Yatılı ve gündüzlü öğrenciler arasındaki beslenme alışkanlıklarının farklılıklarının tespit edilmesidir.

1.2.Araştırmanın Önemi

Ergenlik, bebeklikten sonra büyümenin en hızlı gerçekleştiği dönemdir. Ergenlikte büyümenin tam sağlanması için beslenme önemli bir faktördür (Gökçay ve Garipoğlu, 2002).

Öğrencilerin beslenme eğilimlerinin tespiti erişkin dönemde beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi ve uygunsuz beslenmenin yol açabileceği muhtemel bozuklukların önlenmesi açısından önemlidir(Öztürk vd., 1999: 34).

Öğrencilerin kaldıkları yer beslenme durumlarını belirgin şekilde etkileyebilmektedir. Evde ailesi ya da akrabası ile kalanların genelde beslenme sorunu olmadığı çeşitli çalışmalarda saptanmaktadır(Köksal, 1993:25). Yurtta kalan öğrencilerin beslenmelerinin de evde kalanlara göre daha düzensiz olduğu görülmektedir (Kızıltan, 2000: 34).

Bu çalışma ilköğretim 2. kademe öğrencilerinin beslenme alışkanlıklarının saptanması ve olası sorunlara erken çözümler sunması açısından önem taşımaktadır. Öğrencilerin sağlıklı bireyler olarak toplumun bir parçası olabilmeleri için, yatılı okulda ve evlerinde yaşadıkları beslenme sorunlarının saptanması ve giderilmesi gerekmektedir. Araştırma sonucunda elde edilen veriler okul çağı çocuklarının beslenmesi konusunda araştırma yapacak olan araştırmacılar tarafından kullanılabilir olması açısından önemlidir. Ayrıca araştırma sonucunda, sunulan çözüm önerileri yatılı okullardaki öğrencilerin daha sağlıklı beslenmeleri için gerekli düzenlemelerin yapılmasına yol gösterebilecektir.

(16)

1.3.Varsayımlar

1. Anketlerin kurallara uygun olarak düzenlendiği varsayılmıştır.

2. Öğrencilerin araştırmacı tarafından anket uygulama öncesi yapılan açıklamalara uydukları varsayılmıştır.

3. Ankete katılan öğrencilerin verdikleri cevapların doğru ve samimi olduğu varsayılmıştır.

4. Öğrenciler öğün atlamaktadır.

5. Yatılı öğrenciler, gündüzlü öğrencilere göre daha az öğün atlamaktadır. 6. Gündüzlü öğrenciler kahvaltı yapma oranı yatılı olanlara göre daha düşüktür. 7. Gündüzlü öğrencilerin öğün arası besin tüketimi, yatılı öğrencilerden daha

yüksektir.

1.4.Sınırlılıklar

Bu araştırma Çankırı ili, Orta ilçesindeki Nevzat Ayaz Yatılı İlköğretim Bölge Okulunun 6., 7. ve 8. sınıflarında okuyan 120 yatılı ve 120 gündüzlü toplam 240 öğrencinin anket formlarına verdikleri cevaplarla, öğrencilerin yaş, boy ve ağırlık ölçümleri ile sınırlandırılmıştır. Okuldaki 1. Kademeye devam eden öğrenciler kapsam dışında bırakılmıştır.

(17)

2.Konu İle İlgili Bilgiler

Çalışmanın bu bölümünde Yatılı ilköğretim okulları, bu okulların işleyişi ve eğitim öğretimdeki yerinin yanı sıra, beslenme, okul çağı çocukları ve beslenmesi hakkında genel bilgiler yer almaktadır.

2.1.Yatılı İlköğretim Bölge Okulları

Yatılı İlköğretim Bölge Okulu (YİBO) : Türkiye’de nüfusun az ve dağınık olduğu yerleşim yerlerinde (köy, mezra, kom, oba) zorunlu eğitim çağına gelmiş yoksul veli çocuklarının sekiz yıllık eğitim ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulan yatılı okullardır. Bu okullarda öğrencilere eğitim-öğretimin yanı sıra, aynı zamanda eğitimleri boyunca barınma, yeme, içme vb. olanaklar da sağlanmaktadır (Arı,2002:120).

Yatılı ilköğretim Bölge Okullarının açılmasına karar verilen yasal dayanakları şöyle sıralayabiliriz;

1962 yılında 222 sayılı İlköğretim ve Temel Eğitim kanununa göre hazırlanan Bölge Okulları Yönetmeliği’nin 1. maddesindeki “ Çeşitli sebeplerle henüz bir ilkokul açılmamış olup, birbirlerine yakın birkaç köyün bulunduğu yerlerde veya evleri ve ev grupları dağınık olan köylerde, yatılı ilköğretim okulları açılır.” hükmü gereğince planlanarak açılmaya başlanmıştır. Daha sonra 1739 sayılı milli eğitim kanununun 25. ve 222 sayılı İlköğretim ve eğitim kanununun 9. maddesi çerçevesinde Y.İ.B.O’ların açılmasına devam edilmiştir. (MEB, 2003: 19).

1739 sayılı Milli Eğitim Temel yasasının 25. maddesi gereğince: Nüfusun az ve dağınık olduğu yerlerde, köyler gruplaştırılarak, merkezi durumda olan köylerde ilköğretim bölge okulları ve bunlara bağlı pansiyonlar, gruplaştırmanın mümkün olmadığı yerlerde yatılı ilköğretim bölge okulları kurulur.

222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Yasasının 9. maddesi gereğince; (Değişik birinci fıkra: 16.8.1997–4306/1md.) İlköğretim kurumları, sekiz yıllık okullardan

(18)

oluşur. Bu okullarda kesintisiz eğitim yapılır ve bitirenlere ilköğretim diploması verilir.

Nüfusun az veya dağınık olduğu yerlerde; köyler gruplaştırılarak, merkezi durumda olan veya durumu uygun bulunan köylerde ilköğretim bölge okulları ve bunlara bağlı pansiyonlar gruplaştırmanın mümkün olmadığı yerlerde ise yatılı ilköğretim bölge okulları veya gezici okullar açılabilir. Gezici okullarda gezici öğretmenler görevlendirilir. Bu okullarda yetiştirici sınıflar ve kurslar da açılabilir. Şehir ve kasabalarda, ihtiyaca göre yatılı veya pansiyonlu okullar kurulabilir.

Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğine göre okulu bulunmayan yerleşim birimlerinde veya birleştirilmiş sınıfları bulunan okullarda ilk beş sınıfı tamamlayan ve taşımalı öğretim kapsamına alınamayan zorunlu eğitim çağındaki öğrenciler, yatılı ilköğretim bölge okulu ile pansiyonlu ilköğretim okuluna alınırlar. Bölge okullarına öncelikle okulsuz köylerin zorunlu öğrenim çağındaki çocukları alınır (MEB Yatılı İlköğretim Bölge Okulları ve Pansiyonlu İlköğretim Okulları Yönetici Kılavuz Kitabı, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 2003, s. 17).Bu okullarda eğitim gören öğrencilerin bütün giderleri devlet tarafından karşılanmaktadır(Kılıç,2001:18).

YİBO’lar için özel bir yönetmelik bulunmamakla beraber bu okullar, 13.07.1982 tarih ve 17781 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “2698 Sayılı Eğitim Bakanlığı Okul Pansiyonları Kanunu”, bu kanunun 16. maddesine göre hazırlanan ve 21.11.1983 tarihli Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Pansiyonları Yönetmeliği” ve “İlköğretim Kurumları Yönetmeliğine”’ne göre yönetilmektedir(Arı,2002:14).

Pansiyonların bütçeleri, mali yıl itibarıyla düzenlenir ve Milli Eğitim Bakanlınca onaylanır. Pansiyonların her türlü alım-satım, onarım işlemleri 8.9.1983 tarih ve “2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu” hükümlerine göre yürütülür(Teb. Der.1983:522).

(19)

2.1.1.YİBO’ların Kuruluş Amaçları

222 Sayılı ilköğretim ve Eğitim Kanununa göre açılan Yatılı İlköğretim Bölge Okullarının amaçlarını şöyle sıralayabiliriz;

1. Nüfusu dağınık olan yerleri öğretmene ve okula kavuşturmak

2. Belli köylerde Türk dilini ve kültürünü yayma faaliyetine yardımcı olmak. 3. Köylerde özel eğitime, korunmaya muhtaç çocuklarla, okul öncesi eğitim için

sınıflar açılmasını sağlamak.

4. Çevrenin sağlık, tarım, halk eğitimi ve her türlü kalkınma faaliyetine bir merkez vazifesi görmek.

5. İlkokulu bitiren çocuklar için zorunlu öğrenim çağının dışına çıkıncaya kadar tamamlayıcı kurslar ve sınıflar açmak ve bölge şartlarına göre çocuklara pratik kazandırmak, bu çocuklardan yetenekli olanlara ileri öğrenim imkânları hazırlamak.

6. Bağımsız eğitmenli okullarda mezun olan çocukların beş sınıflı ilkokulu bitirmelerini sağlamak.

7. Civarda tek öğretmenli ilkokullarda okuyan dördüncü ve beşinci sınıf öğrencilerinin birkaç öğretmeni bulunan okullardan faydalanmalarını sağlamak

8. Çevre öğretmenlerinin birleşip görüştükleri ve tecrübelerini paylaştıkları bir yer olmak ve öğretmenlerin işbaşında yetiştirilmelerine hizmet etmektir(MEB,2003: 17).

Gerek 1739 Sayılı “Milli Eğitim Temel Yayası”nda, gerekse 222 Sayılı “İlköğretim ve Eğitim Kanunu”nda Yatılı İlköğretim Bölge Okulları (YİBO) ve Pansiyonlu İlköğretim Okullarının (PİO) kuruluş amaçları, nüfusu az ve dağınık olan yerleşim birimlerinde bulunan ilköğretim çağındaki çocuklar ile maddi olanaklardan yoksun ailelerin çocuklarına çağdaş ortamlarda eğitim vermek olarak tanımlanmıştır(MEB, 2001:53).

(20)

2.1.2.YİBO’ların Tarihçesi

Yatılı okulların varlığı çok eski tarihlere dayanmaktadır. Cumhuriyetinin ilanının ardından ilk olarak 22 Mart 1926’da çıkarılan “Maarif Teşkilatına Dair Kanun” ile yatılı okullardan söz edilmiştir(Kefeli, 2005:47).

1942 yılına kadar köylerde açılan okulların yarısına yakını üç sınıflı ve eğitmenli, geri kalanları ise beş sınıflı, öğretmenli ve eğitmenli okullardı. Üç sınıflı okulları bitiren öğrencilerin dördüncü ve beşinci sınıfları okuyabilmeleri için, üç sınıflı okulların çoğunlukta olduğu bölgelere pansiyonlu veya pansiyonsuz köy bölge okulları açılması düşünülmüştür. Bu bölge okulları cumhuriyetin ilk yıllarında açılması istenen yatılı mekteplerin devamı niteliğindedir(MEB, 2008).

1939 yılında toplanan 1.Milli Eğitim Şurası ile köy ve şehir okulları arasındaki farkın ortadan kaldırılması amacıyla köy ilkokullarının eğitim süresi 5 yıla çıkarılmıştır ve bu çalışmalar 1942 yılına kadar devam etmiştir. Bu dönemde oluşturulan “Köy Bölge Okulları” 1952 yılında çıkarılan kanunla Köy Enstitüleri Öğretmen Okulları ile birleştirilmiştir(Kefeli, 2005:48).

1958 yılında yapılan 5. Milli Eğitim Şurası’nda da “Çeşitli nedenlerden henüz okul açılmamış, birbirine yakın küçük köylerin bulunduğu yerlerde pansiyonlu ve yatılı ilkokullar, gündüzlü bölge okulları açılması dikkate alınmıştır” denilmektedir. Bu durumda alınan kararlar bölümünde “Bölge Okulları Yönetmeliği Hazırlığı” kararlaştırılmıştır(Kefeli, 2005:48).

Pansiyonlu ilköğretim (PİO) ve Yatılı İlköğretim Bölge Okullarının (YİBO) ilk olarak temeli 1958 yılında Adana ili, Ceyhan ilçesi, Mustafabeyli kasabasında 19 000 m2 bir alana “bölge yatılı erkek okulu” ismiyle yapılan bina sayesinde atılmıştır. Bu okul ilk olarak 1959 yılı Mart ayında Afganistan’dan gelen 9 yatılı öğrenci ile eğitim öğretime başlamıştır. Okula 1963–1964 öğretim döneminde de yatılı kız öğrenci alınmaya başlanmıştır(MEB, 2008).

(21)

Yatılı ilköğretim okulları; 1962 yılında 222 Sayılı İlköğretim ve Temel Eğitim Kanunu’na göre hazırlanan “Bölge Okulları Yönetmeliği’nin 1. maddesindeki “Çeşitli sebeplerle henüz bir ilkokul açılmamış olup birbirlerine yakın birkaç köyün bulunduğu yerlerde veya evleri ve ev gurupları dağınık köylerde, yatılı ilköğretim bölge okulu açılır” hükmü gereğince planlanıp açılmaktadır(MEB, 2008:9).

İlerleyen yıllarda 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 25. ve 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun 9. maddeleri çerçevesinde YİBO ve PİO’ ların açılmasına devam edilmiştir(MEB, 2008:9).

Kırsal kesimde okulu olmayan köy ve köy altı yerleşim birimde bulunan çağ nüfusu ile yoksul ve fakir ailelerin çocuklarının ilköğretim hizmetlerine kavuşturulması amacıyla açılan bu okullarda, öğrencilerin yiyecek, giyecek, barınma, ders kitabı, defter, harçlık gibi ihtiyaçları ile ders araç-gereçlerinin tamamı Milli Eğitim Bakanlığınca karşılanmaktadır(MEB, 2008:9).

1997–1998 öğretim yılında sekiz yıllık zorunlu eğitim uygulamasının başlatılmasıyla birlikte bu okulların önemi daha da artmış ve sayılarının hızla artırılarak yaygınlaştırılması yoluna gidilmiştir(MEB, 2008:9).

4306 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle yeni YİBO ve PİO ların yapımı hızlandırılmış, ayrıca PİO ve YİBO lar aynı hizmeti verdiği için PİO ların ismi YİBO olarak değiştirilmiştir(MEB,2008:10).

2008 yılı itibariyle İlköğretim Genel Müdürlüğü’ne bağlı 603 YİBO’da eğitim öğretime devam edilmektedir(MEB,2008:10).

2.1.4.YİBO’ların İşleyişi Hakkında Genel Bilgiler

Çalışmamızın bu bölümünde yatılı ilköğretim bölge okullarının yönetiminde yer alan hiyerarşik yapı ve bu okullardaki görevli kişiler ile ilgili bilgiler yer almaktadır.

(22)

2.1.4.1.Yönetim ve Görevliler;

Şekil 1. Yatılı İlköğretim Okulları Yönetim Şeması Merkez Yönetim Taşra Yönetimi

(23)
(24)

2.1.4.2.Belletici Öğretmenler

Yatılı öğrencilerin ders saatleri dışında eğitimleri ile ilgilenmek, öğrencilerin çalışma zamanında (etütlerde) ve çalışma yerlerinde ders çalışmalarını sağlamak, çalışmaları sırasında karşılaştıkları güçlüklerin çözümüne yardımcı olmak üzere okul öğretmenleri veya ilköğretim – ortaöğretim kurumlarında öğretmenlik yapanlar arasından okul müdürünün önerisi, millî eğitim müdürünün uygun görmesi ve mülkî amirin onayı ile belletici öğretmenler görevlendirilir(Meb,2008:66).

Erkek öğrencilerin kaldıkları pansiyonlarda erkek, kız öğrencilerin kaldıkları pansiyonlarda bayan, kız ve erkek öğrencilerin birlikte kaldığı pansiyonlarda ise aynı anda hem erkek hem bayan belletici görevlendirilmesine özen gösterilir. Belletici öğretmenlerden nöbet tutacaklar okul yönetimince belirlenir. Nöbet 24 saat sürer. Nöbetçi belleticiler gece pansiyonda kalırlar(Meb,2008:66).

Belletici öğretmenlerin görevlendirilmesinde Pansiyon Yönetmeliği’ndeki hükümler esas alınır ve Öğrenci sayısı dikkate alınarak okul müdürlüğünce belletici öğretmen görevlendirilmesi planlanır.

Belleticilerin nöbetçi olduğu günlerdeki başlıca görevleri şunlardır:

• Pansiyonlarda kalan öğrencilerin ders saatleri dışındaki eğitimleri ile ilgilenmek, öğrencilerin günlük vakit çizelgelerini uygulamak ve gece bekçilerini kontrol ederek gereken direktifleri vermek,

• Yemekhane ve yatakhanelerde öğrencilerin başında bulunmak ve vaktinde yatıp kalkmalarını, düzenli bir şekilde yemek yemelerini sağlamak,

• Çamaşır yıkama ve banyo işlerinin zamanında ve düzenli olarak yapılmasını sağlamak,

• Hastalanan öğrencilerin durumlarıyla ilgili gerekli önlemleri almak ve idareye bildirmek,

• Pansiyonla ilgili hizmetlerin okul idaresince tespit olunan iç yönerge hükümlerine göre yürütülmesini sağlamak,

(25)

• Gündelik yiyeceklerin ambardan tabelaya göre tartılıp çıkarılmasında, ambara girecek yiyeceklerin muayenesinde hazır bulunmak,

• Yemek hizmeti satın alınması durumunda günlük muayene ve kabulünde bulunmak(Meb,2008:66).

2.1.5.Öğrenci İşleri

Yatılı ilköğretim okullarına alınacak öğrenciler hakkındaki uygulamadan İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 22.Maddesinde şöyle söz edilmektedir;

“İl ve ilçe millî eğitim müdürleri, yapılan planlamayı ilköğretim okulu müdürleri ile muhtarlara yazılı olarak bildirir ve uygulanmasını sağlar. Okulu bulunmayan yerleşim birimlerinde veya birleştirilmiş sınıfları bulunan okullarda ilk beş sınıfı tamamlayan ve taşımalı öğretim kapsamına alınmayan zorunlu eğitim çağındaki öğrenciler, yatılı ilköğretim bölge okulu veya pansiyonlu ilköğretim okuluna alınırlar.

Yatılı ilköğretim bölge okuluna kayıtta aşağıdaki esaslara uyulur:

a) Yatılı ilköğretim bölge okulunun öğrenci alacağı bölge ve öğrenci sayısı, kayıtlar başlamadan en az bir ay önce il millî eğitim müdürü veya görevlendireceği müdür yardımcısının başkanlığında, ilçe millî eğitim müdürleri ve yatılı ilköğretim bölge okulu müdürlerinden oluşan bir komisyon tarafından Bu yönetmeliğin 16. maddesinde belirtilen planlama da dikkate alınarak tespit edilir.

b) Okulu bulunmayan, öğrenci yetersizliği sebebiyle okulu kapatılan yerleşim birimlerindeki öğrenciler ile birleştirilmiş sınıfları bulunan okullarda 5. sınıfı tamamlayan ve taşımalı ilköğretim kapsamına alınamayan zorunlu eğitim çağındaki öğrenciler de yatılı ilköğretim bölge okullarına alınırlar. Bulunduğu ilde yatılı ilköğretim okulu bulunmayan öğrenciler, kontenjanlarının bulunması durumunda diğer illerdeki yatılı ilköğretim bölge okullarına yerleştirilir.

c) Olağanüstü durumlarda ve özel durumu olan öğrencilerin kayıtları ise millî eğitim müdürlüklerince belirlenen yatılı ilköğretim okullarına yapılır.”

Yatılı ilköğretim bölge okullarında eğitimin kalitesini artırılması, öğrencilere sunulan hizmetlerin zamanında ve tam olmasının sağlanması amacıyla öğrencilerin

(26)

günlük yapacağı işler bir zaman çizelgesi ile sıralanmıştır. Okuldaki eğitim süreleri ve zaman ayarlamalarına göre çizelgede değişikli yapılabilir(Meb,2008:5).

Öğrencilerin Bir Günlük Çalışma Programı Çizelgesi

SAAT YAPILACAK İŞLEM

06.00 Öğrenciler nöbetçi belletici öğretmenler tarafından uyandırılır.

06.00 – 06.10 Öğrencilerin el, yüz temizliği yaptırılıp yatakları ve nevresimleri toplattırılır ve düzelttirilir.

06.10 – 06.30 Bütün öğrenciler sabah etüdü için ders araç ve gereçlerini hazırlarlar ve etüt salonuna geçmeleri sağlanır.

06.30 – 07.15 Sabah etüdünün belletici öğretmenler nezaretinde yaptırılması sağlanır.

07.15 – 07.50 Öğrencilerin kahvaltıları belletici öğretmenler nezaretinde yaptırılması sağlanır.

07.50 – 08.15 Derse hazırlık ve pansiyondan ayrılma… 08.20 – 12.00 Dersler…

12.00 – 13.00 Öğle yemeği nöbetçi öğretmen nezaretinde yedirilmesi sağlanır. 13.00 – 13.30 Dinlenme…

13.30 – 15.00 Dersler…

15.15 – 17.00 Ders dışı sosyal etkinlikler, kurslar… 17.00 – 17.30 Dinlenme ve ihtiyaç giderme…

17.30 Nöbetçi belletici öğretmenlerin karşılıklı nöbet devir – teslimi gerçekleşir

17.30 – 18.00 Bütün öğrencilerin yemekhanede belletici öğretmen tarafından yoklama ve kontrollerinin yapılması, yurda dönmeyen öğrencilerin belirlenmesi ve sebepleri araştırılır.

18.00 – 18.50 Öğrenciler belletici öğretmen nezaretinde akşam yemeğini yerler. 18.50 – 19.00 Öğrencilerin yemek sonrası temizlikleri yaptırılıp etütleri için ders

araç ve gereçleri hazırlattırılır. 19.00 – 19.40 Birinci etüt…

19.40 – 19.50 Teneffüs…

19.50 – 20.30 İkinci etüt nöbetçi belletici öğretmenler nezaretinde yaptırılır. 20.30 – 21.00 Öğrencilere temizlik ve yatma hazırlıkları yaptırılır.

21.00 – 21.30 Nöbetçi belletmen öğretmenler yatakhanelerde bütün öğrencilerin yatmalarını sağlayarak yatakhane yoklamasını alırlar.

21.30 – 22.00 Gerekli son güvenlik önlemlerinin (elektrik, ısı, dış kapılar vs.) alınıp alınmadığı kontrol edilerek istirahat çekilir.

(27)

Yatılı okullarda kalan öğrencilere cep harçlıkları da Milli Eğitim Bakanlığınca karşılanır. 2698 Sayılı Millî Eğitim Bakanlığı Okul Pansiyonları Kanunu’nun 11. maddesinde “Paralı yatılı öğrencilerden ücretler ilk taksit öğrencinin pansiyona kayıt olduğu gün olmak üzere dört taksitte alınır. Taksitini yönetmelikte belirtilen zamanda ödemeyen öğrencilerin paralı yatılı öğrencilikle ilişiği kesilir. Öğretim yılı devamınca yatılı öğrenci alınabilir. Herhangi bir taksit devresinde pansiyona kabul olunan öğrenci, taksitin tamamını ödemek zorundadır. Bir taksit devresi içinde pansiyonla ilişiğini kesen öğrenciye bu devreye ait taksit geri verilmez. Ancak, bir pansiyondan diğer bir pansiyona nakleden öğrencinin önceki okulunca alınan taksit miktarı naklolunduğu okul pansiyonu taksitine sayılır. Naklettiği okulun pansiyon ücreti evvelki pansiyon ücretinden fazla ise bu takside ait fark alınır, eksik ise fark verilmez (Sanal, 23.09.2009).

2.2.Beslenme

Beslenme, insanın büyüyüp gelişmesi, hastalıklardan korunması ve hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için gerekli besin öğelerini, yeterli ve dengeli bir şekilde vücuda alması demektir. Bu öğelerden herhangi biri alınmadığında veya gerektiğinden az ya da çok alınması durumunda, büyüme ve gelişmenin olumsuz yönde etkilendiği ve sağlığın bozulduğu bilimsel olarak ortaya konmuştur(Baysal A.,1981:50).

Beslenme; anne karnında başlayıp, sosyal çevre, gelenek, kültür, inanç ve bireysel farklılıklara göre şekil alan ve bireyin ölümüne kadar devam eden süreci kapsar (Ertürk, 1972: 21).

Yeterli ve dengeli beslenme, insanların büyümesi, gelişmesi, varlıklarını sürdürebilmesi ve faaliyetlerini en iyi şekilde yerine getirebilmesi için gerekli besin öğelerinin vücuda alınması ve kullanılması demektir(Şimşek, 1991: 4).

(28)

Beslenme fizyolojik bir ihtiyaç olduğu kadar, sosyolojik ve psikolojik bir olay olduğu unutulmamalıdır. Toplumun sağlıklı yaşaması ve ekonomik yönden gelişmesi, onu oluşturan bireylerin sağlık durumunun iyi olmasına bağlıdır. Sağlığın temeli ise yeterli ve dengeli beslenmedir(Alaçam, 2002:18).

Beslenmenin bilimsel tarihi M.Ö 460–377 li zamanlara kadar uzanmaktadır. Tıbbın babası olarak kabul edilen Hipocrates, besinleri sağlık yönünden değerlendirmiş, tanımladığı hastalıklar için diyet önerilerinde bulunmuştur.”Diyet en etkin ilaçtır” deyimi günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Tıbbın öncülerinden diğer bir isim Latin Celsus, (M.Ö 25) besinleri gruplandırarak, her besin gurubunun sağlık üzerine etkisini incelemiştir. İbn-i Sina (980–1037) sağlıklı beslenme konusunda öğütlerde bulunmuştur. Özellikle çok yemenin ve aşırı tuzun zararları hakkındaki görüşleri günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Count Rumford (1795) yoksul insanların beslenmesi ile ilgili yazdığı yazıda ilk kez “beslenme bilim” deyimini kullanmıştır(Baysal vd., 2002: 7-20).

Beslenme; fizik, kimya, mikrobiyoloji, biyokimya, enzimoloji, tıp, tarım gibi bilimlerin bir sentezi olarak gelişmiştir. Beslenme, insanın sağlığını ve gelişimini ilgilendirdiğinden, sosyo-ekonomik, kültürel, teknolojik ve politik olaylardan etkilenmiştir(Baysal vd., 2002: 7-20).

2.2.1.Yeterli ve Dengeli Beslenmenin Önemi

Yeterli ve dengeli beslenme, insanların büyümesi, gelişmesi, varlıklarını sürdürebilmesi ve faaliyetlerini en iyi şekilde yerine getirebilmesi için gerekli besin öğelerinin vücuda alınması ve kullanılması demektir(Şimşek, 1991: 4).

Vücudun büyümesi, yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan besin öğelerinin her birinin yeterli miktarda alınması ve vücutta uygun şekilde kullanılması “yeterli ve dengeli beslenme” tabiri ile açıklanmaktadır. Besin öğeleri vücudun gereksinimi düzeyinde alınmazsa yeterli enerji oluşmadığı ve vücut dokuları

(29)

yapılamadığı için “yetersiz beslenme” durumu oluşur. İnsan vücuduna gereğinden çok besin alınması durumunda, fazla alınan besin öğeleri vücutta yağ olarak depolanır ve birey için sağlıksız bir durum ortaya çıkar. Bu şekilde beslenme durumunda ise “dengesiz beslenme” ortaya çıkar. İnsan yeterince beslenmesine rağmen uygun besin seçimi yapamadığı ya da yanlış pişirme yöntemi uyguladığı için bazı besin öğelerinden yararlanamayabilir. Bu durumda eksik alınan besin öğesinin vücuttaki işlevi yerine getirilemediği için sağlık sorunları ortaya çıkar ve bu durum da “dengesiz beslenme” olarak açılanır(Baysal, 1995: 7; Alaçam, 2002: 18).

Yeterli ve dengeli beslenme her yaş döneminde sağlıklı yaşamın temel koşuludur. Ergen fizyolojisi nedeniyle bu konu özel bir önem taşımaktadır. Erken ergen dönemde beslenme düzeni daha da önemlidir. Bu dönemde ergen dış görünümüne verdiği önem ve zayıflama isteği nedeniyle öğünlerini yememeye başlayabilmekte veya ‘fast-food’ türü beslenme ile düşük kalitede besin alımını tercih edebilmektedir. Hızlı büyüme periyodu ile beraber düşük kalitede ve düzensiz besin alımının protein- enerji malnutrisyonu ve mikronutrient elementlerin eksikliği ile sonuçlanabileceği belirtilmiştir (Surlu ve Özcebe, 2002:14).

Günümüzde üzerinde en çok durulan önemli konularından bir tanesi de şüphesiz beslenmedir. Bugün dünyada milyonlarca insanın bir bölümü yetersiz ve dengesiz beslenmenin yol açtığı hastalıklarla uğraşırken, diğer bir bölümü de aşırı ve hatalı beslenmeden kaynaklanan hastalık ve bozukluklarla uğraşmaktadır. Böylelikle yetersiz ve dengesiz beslenme sorunları insanların sağlığını direkt olarak etkilemektedir(Baysal, 1999:1-3).

Dünyadaki tüm gelişmelere, yapılan bilimsel çalışmalara, ulusal ve uluslar arası çabalara rağmen, yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı sağlık sorunları gündemdedir.(Haznedaroğlu, 2001: 51-53). Özellikle gençlerde beslenme yetersizliğine bağlı olarak; zayıflık, şişmanlık, kansızlık, vitamin yetersizlikleri, iyot yetersizliği hastalıkları ve diş çürüklerine rastlanılmaktadır(Pekcan, 2001:46).

(30)

Beslenme bilgisi yoksunluğu yetersiz ve dengesiz beslenme sorunlarının sebeplerinden bir tanesini oluşturmaktadır. Beslenme bilgisi yoksunluğu ve yetersizliği ailenin ve toplumun beslenme durumları ve davranışlarını etkileyen etmenlerin başında gelmektedir(Baysal, 1999:3).

Beslenme yetersizliklerinden en çok etkilenen gurup büyüme ve gelişme çağındaki çocuklardır. Besin öğeleri değişikliklere uğrayarak hücre yapısına dönüştüğü, büyüme yeni hücrelerin eklenmesiyle sağlandığı için iyi beslenemeyen çocuklarda büyüme yavaşlar, ileri derecede ise durur. İyi beslenemeyen, büyüme geriliği olan çocuklar hastalıklara karşı da dirençsiz olurlar, hastalıklara kolay yakalanırlar. Dayanıksız olduklarından hastalıları kolay atlatamazlar(Pekcan, 2001: 45-49).

2.2.3.Beslenmenin Büyüme ve Gelişmedeki Önemi

Büyüme ve gelişme çoğu zaman aynı anlama geldiği sanılarak karıştırılan iki sözcüktür ve gerçekte birbirinden farklı kavramlar olup biri diğerinin yerini alamaz. Yapısal artış anlamına gelen büyüme; bedende meydana gelen sayısal değişiklikleri içermektedir. Çocuk sadece büyümekle kalmaz aynı zamanda onun beyni ile iç organlarının yapı ve büyüklüğünde de değişmeler olur. Beynin gelişimi sonucu, çocukta giderek artan bir öğrenme, hatırlama ve muhakeme yeteneği oluşur. Böylelikle fiziki büyümeye paralel olarak çocuk zihinsel olarak da gelişir. Gelişme kavramında, büyümeden farklı olarak yapısal ve nitelik bakımından değişiklikler de anlatılmak istenir. Örneğin iskelette kemikler büyürken aynı zamanda gelişir, tertipleri değişir ve daha sertleşir. Süt çocuğunda kafatası büyür, fakat aynı zamanda bıngıldakların kaplanması ile gelişir. Büyüme, tabii çevresel şartlar altında, belli kültürel etmenlerden nispeten bağımsız bir biçimde yavaş yavaş gerçekleşir ve süreklilik gösterir. Bu bakımdan gelişmeden ayrıdır(Arı vd., 1999:18).

İnsanların gelişmesi, fizyolojik, biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri ile olgunlaşma devresinin tümünü kapsamaktadır. Büyüme ve gelişme, embriyo evresinden fiziksel olgunluğa kadar çocuğu dinamik olarak etkileyen genetik yapı,

(31)

hormonlar, çevresel koşullar, sosyoekonomik durum, kültür ve gelenekler gibi çeşitli faktörlerin etkisinden oluşan karmaşık bir süreçtir. Bu sürecin en etkili ve önemli faktörlerinden biri de “Besleme”dir. Beslenme büyüme ve gelişme sürecinin çok hızlı olduğu ergenlik döneminde daha fazla önem kazanmaktadır(Şimşek, 1991: 4).

Bir toplumdaki çocukların gelişmesi o toplumun beslenme ve sağlının göstergesi olarak kabul edilir. Erken yaşlarda yetersiz ve dengesiz beslenme sonucunda beynin yapısal ve organik fonksiyonlarında meydana gelen bozukluklar daha ileri yaşlarda davranış bozukluğu, fiziksel gelişim gerilikleri, öğrenme yeteneklerinin azalması şeklinde kendini gösterebilmektedir(Şimşek, 1991: 4).

2.3.1.Ergenlerin Genel Özellikleri

Ergenlik dönemi bireyin hayatındaki en kritik dönemlerden bir tanesi olması sebebiyle üzerinde birçok bilim insanın çalıştığı önemli bir konu olmuş ve her çalışma neticesinde tanımı yer yer değişikliklere uğramıştır. Türkçede adölesan sözcüğünün karşılığı olarak ergen kelimesi kullanılmaktadır.

Adölesan, Latince Adolescere “matür olmak” dan gelir. Çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemidir. G.Stranley Hall 1904’deki bilimsel incelemesinde adölesanı; adölesanın modern kavramı olarak Fırtına ve Stresin (Sturm and Drang) bir dönemi olarak tanıtmıştır. Hall bu kavramı 18. ve 19. yy. Alman yazarlarından Goethe ve Schiller’den ödünç almıştır. Bu yüzyıllarda gençleri heyecanlı, hayalci, huysuz, karamsar ve dert dolu olarak tanımlayan adölesan kavramı literatürde ve felsefede çok iyi bilinirdi ama Hall bilimsel olarak tanımlatıp kabul ettirdi. Anna Freud ve arkadaşları tarafından 1950’lerde ve 1960’larda yayınlanmış çalışmalarda, adölesan dönemdeki psikolojik zorluğun normal olduğu fikri desteklenmiştir. 1970’li yıllara kadar araştırmacıların muayenelerinde gençlerin normal olduğu ve psikiyatrik bir bozukluklarının olmadığına karar verene kadar, 20. yy.da gençlerin doğal olarak problemli olduğu görüsü geçerliydi. Bugün en kapsamlı yapılan çalışmalarda, aşırı bir karışıklık olmadan ergende kademeli olarak bir değişimin olduğu gösterilmiştir. Beş adölesanın dördü aileleri ve akranları ile iyi ilişki kurarlar ve onların sosyal, kültürel

(32)

değerleri ile rahattırlar. Tersine beş ergenden birinde değişimde zorluklar vardır ve bu nedenle uzman tedavisi ve değerlendirmesi gerekir (Adelman ve Ellen, 2003: 70–83).

Birlemiş Milletler Örgütü ergenlik çağını, “genç, 15–25 yaşları arasında, öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalışmayan ve ayrı bir konutu bulunmayan kişidir” seklinde tanımlamıştır (Daşbaşı, 2003:7).

Ergenlik, erişkin hayata hazırlanma dönemidir. İleride hayatını kendi kendine yönetmesi, sorumlulukları tek basına omuzlaması gereken genç, ergenlik döneminde ileride yükleneceği görevlerin, oynayacağı rollerin provasını yapmak zorundadır. Bu gelişim sürecinde kendi başına karar vermeyi, güçlüklerle nasıl mücadele edeceğini öğrenecektir. Başarısızlıklardan ders alarak aynı hataları tekrarlamamak için neler yapması gerektiği üzerinde düşünecektir. Hayatını kendisi yönlendirmeye, kendi basına karar vermeye alışmak zorundadır (Kınık, 2000:714).

Şanlıer (2003) ergenliği, çocuklukla yetişkinlik arasında kalan bir ara dönem olarak tanımlamıştır. Ergenlik insanda bedence ve boyca büyümenin hormonal, cinsel, sosyal, duygusal kişisel ve zihinsel değişme ve gelişmelerin olduğu buluğla başlayan ve bedence büyümenin sona ermesi ile sonlandığı özel bir evredir. Ergenlik dönemi; fiziksel, biyokimyasal, ruhsal ve sosyal yönden hızlı büyüme, gelişme ve olgunlaşma süreçleriyle çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir (Şanlıer, 2003).

2.3.2.Ergenlerde Beslenme

Ergenlerin beslenmesi, fiziksel büyümesini tamamlayıp gıda gereksinimleri durağan özellik kazanmış olan erişkinlerden farklılık gösterir. Erişkinin gıda gereksinimi fiziksel aktivite, vücut büyüklük ve kompozisyonu, yaş, iklim ve diğer çevreyle ilgili faktörlere bağımlı olduğu halde, ergenlikte bunlara ek olarak hızlı büyüme atağı önemli bir olgudur (Kınık, 1996:254). Hızlı büyüme, yüksek fiziksel aktivite, seksüel olgunluk, bununla birlikte kızlarda menstruasyonun başlaması bazen de gebelik durumu önemli oranda enerji ve besin gereksinimi gerektirir. Erkek ergenlerin bu dönemdeki gereksinimleri yaşamın başka hiçbir döneminde

(33)

görülmediği kadar yüksektir. Kızlarda ki gereksinim ise sadece hamilelik ve laktasyon dönemindekinden daha azdır (Yağcı vd., 2000:66).

Ergenlik döneminde beslenmenin yeterli ve vücut gereksinimlerine uyumlu olması çok önemlidir. Çünkü boy ve vücut ağırlığı bu dönemde hızlı artmaktadır. Bu çağda boy uzamasında da büyük bir artış olmaktadır. Buna ergenlik deki boy artması denilmektedir. Kızlarda boy atmanın en hızlı dönemi 10–13 yaş, erkeklerde ise 12–16 yaş arasıdır. Bu dönem kızlarda 15 erkeklerde 18 yaş sonunda durmaktadır. Boy artışı ile birlikte kiloda da artış meydana gelmektedir. Erkekler de bu artış daha dengelidir. Bu çağda protein, vitamin gereksinimi artmaktadır çünkü doku kitlesinde de artışın en hızlı olduğu dönemdir(Bilir, 1984).

Enerji eksikliği (protein, kalsiyum, vitamin ve mineral eksikliği) ergenlik sırasında beklenen boy uzama hızının yavaşlamasına ve boy uzama çağının gecikmesine yol açabilmektedir. Yeterli enerji alamayan, çeşitli besin kaynaklarından yeteri kadar yararlanamayıp gereksinimlerini tam karşılamayan çocuklarda boy uzaması hamlesi beklenenden az olabilmektedir. Bu durumda bir örnek olarak Japonya da ikinci dünya savaşında Japon çocukların kıtlıktan dolayı yeteri kadar beslenememesi sonucu çocuklarda boy uzamasında gecikme gözlemlenmiştir (Baysal, 2002: 9).

Ergenlerin vücut yapılarında aniden ortaya çıkan farklılıklar, ergenlerde bazen beslenme bozukluklarına yol açabilir. Bu yaşlarda birçok ergen beslenme davranışlarını değiştirerek vücutlarındaki bu değişikliği kontrol altına almak isterler. Anne ve babalar bu dönemde çocuklarının neler yediğini çoğu zaman kontrol edemezler. Ergenler genellikle okul yemeklerini tercih etmezler, bunun yerine okul kantininde ya da okul çevresinde satın aldıkları besin değeri düşük yiyeceklerle yetinirler (Gökçay ve Garibağaoğlu, 2002).

Bu yaş gurubunda öğün atlama alışkanlığı yaygındır. Öğünler arasında önemi büyük olan kahvaltı en çok atlanan öğündür. Ayrıca ergenlik dönemindeki çok önemli

(34)

problemlerden birisi de yemek yeme bozuklukları olan anoreksiya nevroza (yemek yemeyi reddetme, alınan herhangi bir besini kusma ve aşırı kilo kaybı) ve bulumiya nevroza (aşırı yemek yiyip kusma) durumlarıdır. Bu durumdaki ergenler kendi kendilerini kusturarak laksatif ve diüretik ilaçlar kullanarak sağlıklarının bozulmasına sebep olmaktadır(Kırkıncıoğlu, 2000:127, Gardner, 1995:412).

Ergenlik dönemindeki hızlı büyüme ve gelişmeden dolayı enerji ve besin öğelerine ihtiyaç artar. Ergenin artan ihtiyaçları sorun olabilir. Bu sorunlar yaşam şekli ve bilinçsizlikten kaynaklanabilir. Sorunların giderilip bireyin sağlıklı büyüme ve gelişmesini sağlayacak beslenme koşullarının sağlanması gerekmektedir. Burada aileye, çevreye ve eğitim kurumlarına büyük görevler düşmektedir. Ergenlere yönelik yapılan bir çalışmada, yiyeceklerin faydalarını bilme ve yiyecek alımı ile kişisel imaj arasındaki ilişki incelenerek, gençlere kendi vücut ölçülerini kabul etmeyi, yiyeceklere saygı duymayı, sağlıklı yemek yeme ile olumlu imaj arasında bağ olduğu, amacını güden bir proje geliştirilmiştir (Menkhaus, 2001:303).

Türkiye, beslenme durumu yönünden hem gelişmekte olan, hem de gelişmiş ülkelerin sorunlarını birlikte içeren bir görünüme sahiptir. Ülkemizde halkın beslenme durumu bölgelere, mevsimlere, sosyoekonomik düzeye ve kentsel-kırsal yerleşim yerlerine göre önemli farklılıklar göstermektedir. Bu durum beslenme sorunlarının niteliği ve görülme sıklığı üzerinde etkili olmaktadır(Karayormuk, 2002).

Beslenme ve beslenme alışkanlıkları aile ve çevrenin etkisi altındadır. Çevreye bağımlı olan çocuklar, çevreyi kendilerine örnek alabilmektedirler(Poyraz, 1987:78). Bunun dışında besin tüketimini etkileyen diğer faktörler ise; yörenin, besin üretim özellikleri, mevsim özelliği, sofra ve servis düzeni, iletişim araçlarının yaygınlaşması, kentleşme süreci, satın alma gücü ve eğitim düzeyidir(Baysal, 2002:9).

Ergenlerin beslenme durumları ve davranışları pek çok etmen tarafından etkilenir. Bunlar;

 Yetersiz ve dengesiz besin, enerji ve besin öğesi alımı,  Ekonomik yetersizlikler,

(35)

 Hastalıklar, gebelik, emziklilik vb. özel durumlar,  Psikososyal ve sosyokültürel faktörler,

 Yaşam tarzı, hareketsizlik veya aşırı fiziksel aktivite,  Gelenek görenekler, kişisel inanç ve değer yargıları.  Hızlı hazır (fast food) yiyecekleri tercih etme.

 Beslenme bilgisindeki yetersizlikler ve beslenme alışkanlıkları,  Öğün sayısı, öğün atlama ve yeme bozuklukları,

 Alkol, sigara, uyuşturucu kullanımı,

 Anemi, şeker hastalığı vb. çeşitli hastalıklardır (Şanlıer, 2003).

2.3.3.Ergenlerde Enerji ve Besin Öğesi Gereksinimi

Bireyin yaşı, cinsiyeti ve içinde bulunduğu fizyolojik ortama göre gerekli olan besin öğelerinin yeterince alınması gerekir. İnsanın yaşaması için 40’ ı aşkın besin öğesine gereksinimi vardır. Bu besin öğeleri kimyasal yapılarına ve vücut çalışmasındaki etkilerine göre; proteinler, karbonhidratlar, yağlar, vitaminler, mineraller ve su olmak üzere 6 grupta toplanmıştır (Hayran 1996).

Erişkinin gıda gereksinimi; fiziksel aktivite, vücut büyüklük ve kompozisyonu, yaş, iklim ve diğer ekolojik faktörlere bağlı olduğu halde ergende bunlara ek olarak hızlı büyüme atağı ortaya çıkmaktadır. Artmış büyüme hızı, vücut kompozisyonundaki değişiklik, fiziksel aktivitede değişiklik ve kızlarda menstruasyonun başlaması, ergenin beslenme ihtiyacını etkileyen faktörlerdendir. Beslenme gereksinimlerinin vücut kitlesi ile yakından ilişkili olması nedeniyle, büyüme hızı doruğa ulaştığında enerji ve besin öğeleri gereksinimleri de en üst düzeye ulaşır (Kardaş ve Orbak, 2002:90-96). Büyüme hızının doruğundaki ergenler için kalsiyum, demir, çinko, magnezyum ve nitrojen alımının iki kat arttığı gösterilmiştir (Pipes and Trahms, 1993).

(36)

Tablo– 2.3.3: Türkiye İçin Önerilen Günlük Enerji ve Besin Öğeleri Güvenilir Alım Düzeyleri (Anonim, 2004:56–58). ERKEK KIZ 10–13 Yaş 14–18 Yaş 10–13 Yaş 14–18 Yaş Ağırlık(kg) 46 65 35 55 Boy(cm) 157 176 157 163 Enerji(kkal) 2445 2860 2200 2260 Protein(g/kg) 1.0–1.3 0.9–1.1 1.0–1.3 0.8–1.2 Diyet Posası (g) 29 29 26 26 A Vit.(mcg)(d) 600 900 600 700 D Vit.(mcg)(e) 10 10 10 10 E Vit.(mg/k) 11 15 11 15 K Vit.(mcg) 60 75 60 75 C Vit.(mg) 75 75 75 75 Tiamin(mg) 0.9 1.2 0.9 1.0 Riboflavin(mg) 0.9 1.3 0.9 1.0 Niasin(mg) 12 16 12 14 B6 Vit.(mg) 1.0 1.3 1.0 1.2 Folat(mcg) 300 400 400 400 B12 Vit.(mcg) 1.8 2.4 1.8 2.4 Pantotenik Asit (mg) 4 5 4 5 Biotin(mcg) 20 25 20 25 Kolin(mg) 375 550 375 400 Kalsiyum(mg) 1300 1300 1300 1300 Fosfor(mg) 1250 1250 1250 1250 Demir(mg) 10 10 10 18 Çinko(mg) 11 11 10 10 İyot(mcg) 120 150 120 150 Flor(mg) 2 3 2 3 Magnezyum(mg) 240 410 240 360 Manganez(mg) 1.9 2.2 1.6 1.6 Krom(mcg) 25 35 21 24 Bakır(mcg) 700 890 700 890 Molibden(mcg) 34 43 34 43 Selenyum(mcg) 40 55 40 55 n-3 Yağ Asidi 1.2 1.6 1.0 1.1 n-6 Yağ Asidi 12 16 10 11 2.3.3.1.Enerji Gereksinimi

Bu dönemde yaş, cinsiyet, vücut ağırlığının ve puberteal gelişmenin yanı sıra fiziksel aktivitenin derecesine göre de enerji gereksinimi değişiklik göstermektedir. (Kardaş ve Orbak, 2002:90-96).

(37)

Türkiye’de ergenler için önerilen enerji gereksinimleri erkeklerde 10–13 yaş için 2445 kkal, 14–18 yaş için 2860 kkal iken kızlarda 10–13 yaş için 2200 kkal, 14-18 yaş için 2260 kkal’dir(Anonim, 2004:56–58).

Prepupertal dönemde kas ve yağ kitlesi benzerdir. Ergenlikte erkeklerde kas dokusu daha fazla gelişirken, kızlarda yağ dokusu artışı ön plandadır. Bu gözlemler, adölesanda erkeklerin kızlardan daha fazla enerjiye gereksinim göstermeleriyle açıklamaktadır (Kardaş ve Orbak, 2002:90-96).

Ergenlikte gereğinden fazla alınan enerji şişmanlığa neden olurken, fazla enerji kısıtlaması da anoreksia nervosa veya bulimia gibi hastalıklara neden olabilir (Pipes and Trahms, 1993).

Enerji protein kullanımını etkilemektedir. Bu nedenle bireyin önce yeteri kadar enerji alması sağlanmalıdır. Protein yetersizliği, vücudun protein dengesini eksi duruma getirir. Bu durumda vücut kendi dokularını kullanarak metabolizmayı sürdürmektedir. Bunun sonucu olarak önce büyüme durur, vücut ağırlığı azalmaya başlar. Vücudun direnci azaldığından hastalıklara yakalanma olasılığı artar, hastalıklar uzun sürer ve ağır seyreder. Bununla birlikte aşırı protein alımı da sakıncalıdır. Gereksinimin iki katından çok protein alınırsa idrarla kalsiyum atımı artar, karaciğer ve böbreklerin üre yapma ve atma yükünü arttırır (Baysal, 1996).

2.3.3.2.Protein Gereksinimi

Ergenlerde protein alımı, enerji alımının doruğa varması ile eş zamanlı olarak en üst düzeye ulaşır. Önerilen protein alımı, total enerjinin %15-20’si kadar olmalıdır (Kardaş ve Orbak, 2002:90-96). Normal durumdaki ergenler için, yetişkinler için önerilen protein ihtiyacı önerilebilir. Günlük protein ihtiyacı, vücut ağırlığının kilogramı başına erkekler için 0.95 gram, kadınlar için ise 0.87 gramdır. Uygulama kolaylığı yönünden karışık beslenen normal yetişkinler için protein ihtiyacı vücut ağırlığının kilogramı başına 1 gram olarak kabul edilmektedir (Işıksoluğu, 1994:18).

(38)

Dünya Sağlık Örgütü’nün biyolojik değeri yüksek olan proteinlerden karşılanmak koşulu ile ergenlere günlük önerdiği protein miktarı 0.8–1.0 g/kg’dır. Çeşitli araştırmalarda belirtilen miktardaki proteinin kolayca karşılanabildiği gösterilmiştir. Genel kanının tersine ergenlik dönemindeki protein gereksinimi çok yüksek değildir (Gökçay ve Garipoğlu, 2002).

Ergenlerin yaş ve cinsiyete göre günlük ortalama protein gereksinimleri erkeklerde 10–13 yaş için 1,0–1,3 g/kg, 14–18 yaş için 0,9–1,1 g/kg iken kızlarda 10– 13 yaş için 1,0–1,3 g/kg, 14–18 yaş için 0,8–1,2 g/kg’dır(Anonim, 2004:56–58).

Çocuk ve gençlerde protein miktarı kadar proteinin kalitesi de önemlidir. Toplam protein miktarının %50’si hayvansal kaynaklı olmalıdır. Hayvansal kaynaklı bu proteinin %70-80'i yağsız süt ve ürünlerinden, %20-30'u ise et, balık ve yumurtadan gelmelidir. Toplam proteinin diğer %50’lik kısmının %25’inin ise kuru baklagillerden gelmesi önerilmektedir (Liese vd. 2001:11).

Ülkemizde kullanılan standartta günlük protein gereksinimleri erkeklerde 10– 12 yaş için 53 g, 13–15 yaş için 76 g, 16–18 yaş için 90 g’dır. Kızlarda ise 10–12 yaş için 53 g, 13–15 ve 16–18 yaşları için 80 gr’dır. Ergenlikte RDA’ya göre alınması gereken günlük protein miktarıysa, 11–14 yas için erkeklerde 45 g, 15-18 yaş için 59 g, 11-14 yaş kızlarda 46 g, 15-18 yaş kızlarda 44 g olduğu görülmektedir. Ergenlikte protein eksikliğinin en sık rastlanan nedeni ağırlık kaybı isteği ile yapılan beslenme hataları, yeme bozuklukları veya sosyoekonomik sorunlardır (Önay, 2002:4–24).

2.3.3.3.Karbonhidrat Gereksinimi

Ergenler için enerjinin %55’inin karbonhidratlardan özellikle tam buğday unundan yapılmış ekmek, tahıl ürünlerinin oluşturduğu kompleks karbonhidratlar ve lifli yiyeceklerden sağlanması gerekir. DRI’nın 9–13 ve 14–18 yaş ergenler için önerdiği günlük bireysel karbonhidrat alımı 130 g’dır (IOM, 2002).

(39)

2.3.3.4.Mineral Gereksinimi

Ergenlerin mineral gereksinimi diğer dönemlere göre büyüme atağının yaşandığı dönemde iki kat artmaktadır. İskelet kitlesindeki artış; kalsiyuma, kan hacmi, kas kitlesindeki artış, kızlarda menstruasyonun başlaması demire, kas ve kemik kitlesindeki artış ve besinsel kaynakların daha iyi kullanımı için çinko gereksinimini artırmaktadır (Kardaş ve Orbak, 2002:90-96).

Ergenlerin yaş ve cinsiyete göre mineral gereksinimleri Tablo– 2.3.3’de yer almaktadır(Anonim, 2004:56–58).

2.3.3.5.Vitamin Gereksinimi

Ergenlik döneminde büyüme- gelişme ve artan enerji gereksinimine paralel olarak metabolizmanın düzenli çalışabilmesi için B grubu vitamine duyulan gereksinimde artış görülmektedir. A,D,E,K vitaminleri, C vitamini ve folik aside gereksinim yetişkinlerle aynı düzeydedir (Küçükkömürler, 2002:177-194).

Ergen dönemde diğer besin öğelerinin gereksiniminin artışına paralel olarak kalsiyum ve çinko gibi kas ve iskelet sisteminde önemli olan minerallere de gereksinim artmaktadır(Williams ve Worthington 1992).

Ergenlerin yaş ve cinsiyete göre vitamin ve mineral gereksinimleri Tablo– 2.3.3’de yer almaktadır(Anonim, 2004:56–58).

2.3.3.6.Yağ Gereksinimi

Günlük enerji ihtiyacını karşılamak şartıyla az miktardaki yağın fizyolojik yönden yeterli olacağı düşünülmektedir. Gelişmiş ülkelerde günlük enerji alımının %35-45’i yağlardan karşılanırken, bu oran yoksul ülkelerde %15 ve altına düşmektedir. Ülkemizde ise, günlük enerjinin ortalama % 24’ü yağlardan gelmektedir (Işıksoluğu, 1994).

(40)

Diyetteki yağın doymuş yağ asitleri ve kolesterolden düşük, doymamış yağ asitlerinden zengin olması gerekir. DRI’nın 9–13 ve 14–18 yaş ergenler için önerdiği günlük bireysel yağ 25–35 g’dır (IOM, 2002).

Diyetteki yağın elzem yağ asitlerini içermesi yağda eriyen vitaminlerin kullanımı ve enerji kaynağı olması açısından önemlidir (Şanlıer, 2003).

(41)

2.4.Konuyla İlgili Çalışmalar

Tekgül vd. (1986)’nin, ilkokul öğrenci ve öğretmenlerinin beslenme bilgi düzeyleri ve uygulamalarını belirlemek amacıyla, Ankara’da 6 ilkokulda öğretmenlerin ve öğrencilerin beslenme bilgileri ve uygulamalarını soruşturma yöntemi ile inceledikleri araştırmada, öğrencilerin genellikle harçlıklarını meşrubat, bisküvi ve çikolata almak için harcadıkları, buna bağlı olarak diş çürüğü sıklığının da yüksek olduğu saptanmıştır. Öğretmenlerin ve öğrencilerin beslenme bilgileri iyi düzeyde olup, öğretmenlerin kendi bilgilerini öğrencilere aktarabilmeleri ve uygulamaları arasındaki fark anlamlı bulunmuştur(p<0.05).

İlçin vd. (1987)’nin, Diyarbakır’da farklı sosyo-ekonomik düzeydeki semtler de bulunan iki ilkokulda öğrenim gören öğrencilerin besin tüketim düzeylerini, beslenme alışkanlıklarını ve fiziksel gelişimlerini incelemeye yönelik olarak yaptıkları araştırmada, yüksek sosyo-ekonomik düzeydeki çocukların enerji, demir, protein, A ve C vitaminlerinin tüketim düzeylerinin diğer gruba göre daha yüksek seviyede olduğunu tespit etmişlerdir. Besin tüketim düzeyi yüksek olan okul çocuklarının boy ve ağırlık yönünden de daha iyi bir gelişim gösterdikleri, fiziksel gelişme bakımından okullar arasındaki farklılığın önemli olduğu saptanmıştır

.

Taşçı vd. (1987)’nin Ankara’da okuyan ve çalışan 12–14 yaş grubu 188 genç üzerinde, öğrencilerin beslenme durumlarını belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada, 94 kişilik çalışan ve 94 kişilik okuyan olmak üzere iki gurup oluşturulmuş ve her iki gurubun da süt ve ürünleri besin grubunu yetersiz düzeyde tükettikleri belirlenmiştir. Okula devam eden çocukların özellikle 14 yaş grubunun, çalışanlardan daha uzun ve kilolarının daha fazla olduğu saptanmıştır.

Pekcan ve Beğenmez (1988)’in, ergenlerin beslenmesine annenin çalışma durumunun etkisi üzerine yaptıkları araştırmada, annesi çalışan 75 ve annesi çalışmayan 94 ergenin beslenme durumu kıyaslanmıştır. Annesi çalışan çocukların %84’ünün, çalışmayanların ise %4,9’unun sabah kahvaltısı yaptığı, annesi çalışan çocukların reklâmların daha fazla etkisinde kaldığı saptanmıştır. Annesi çalışan ve

Şekil

Şekil 1.  Yatılı İlköğretim Okulları Yönetim Şeması

Referanslar

Benzer Belgeler

Yapılan araştırmada bu nedenle coğrafya öğretmen adaylarına yönelik ölçme ve değerlendirmeye ilişkin teorik bilgi alabilecekleri ve coğrafya alanında uygulayabilecekleri

Sosyal kaygının alt boyutlarından olan sosyal kaçınmadan alınan puanlar açısından cinsiyetler arasında fark bulunmuştur (t=2.07, p&lt;0.05), erkeklerin ortalamaları

Çalışma kurum kimliği stratejisinin bir bütün olarak alındığında ne gibi çalışmalar yapılabileceğini aynı zamanda kurum kimliği stratejisinin hangi

Leymann (1993), yıldırmayı ortaya çıkaran belirgin özellikler olarak; iş tasarımındaki belirsizlik, lider davranışlarındaki eksiklik ve departmandaki düşük

araştırmadan elde edilen sonuçlar incelendiğinde aşırı koruyucu annelerin çocuklarının aşırı koruyucu olmayan annelerin çocuklarına göre sosyal kuralları daha az

Finansal oran hesaplamaları ve örnek olay incelemesi çerçevesinde yapılan analiz sonucunda, satın alan ve hedef bankaların karlılık, faaliyet etkinliği ve

Bu sonuçlardan anlaşılacağı üzere alüminyum ve alüminyum alaşımları için endüstride en çok kullanılan ve bindirme türü birleştirmelere uygun olan basınç esaslı

Using a multivariate logit regression and instrumental variable (IV) GMM linear probability model estimation enables us to examine the effect of WTO GPA on the probability that