T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM DALI
TARİH BİLİM DALI
BÜYÜK SELÇUKLU – GAZNELİ DEVLETİ İLİŞKİLERİ
(TÂRİH-Î BEYHAKÎ’YE GÖRE)
Sevil COŞKUN
YÜKSEK LİSANS TEZ ÇALIŞMASI
Danışman
Doç. Dr. Mehmet Ali HACIGÖKMEN
ii T. C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Bilimsel Etik Sayfası
Öğ
renci
ni
n
Adı Soyadı Sevil COŞKUN Numarası 124202001006 Ana Bilim / Bilim
Dalı Tarih / Tarih
Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora
Tezin Adı Büyük Selçuklu – Gazneli Devleti İlişkileri ( Tarih-î Beyhâkî ‘ye Göre)
Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.
iii T. C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu
Öğ
renci
ni
n
Adı Soyadı Sevil COŞKUN Numarası 124202001006 Ana Bilim / Bilim
Dalı Tarih / Tarih
Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Doç. Dr. Mehmet Ali HACIGÖKMEN
Tezin Adı Büyük Selçuklu – Gazneli Devleti İlişkileri ( Tarih-î Beyhâkî ‘ye Göre)
Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Büyük Selçuklu – Gazneli Devleti İlişkileri ( Tarih-î Beyhâkî ‘ye Göre) başlıklı bu çalışma 30/05/2018 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.
iv ÖN SÖZ
Türkler’in İslamiyeti kabulünden sonra Karahanlılar ve Gazneliler’in ardından aynı coğrafyada üçüncü büyük devlet olan Büyük Selçuklu Devleti, kuruluşundan itibaren hüküm sürdüğü yüzyıla damgasını vurmuş ve kendinden sonraki devletlere de örnek teşkil etmiştir.
Oğuzların Kınık boyuna mensup olan Selçuk Bey’in Cend’e gelerek burada oluşturmuş olduğu teşekkül, torunları Tuğrul Bey ve Çağrı Bey ile tamamlanmıştır. Bu şekilde bakıldığında Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşu uzun bir sürece yayılmıştır. Selçuklu liderliği; Selçuk’un oğlu Arslan Yabgu’nun, Gazneli Sultan Mahmud tarafından esir edilmesiyle Tuğrul ve Çağrı Beyler’e geçmiştir. Ancak Arslan Yabgu’nun devletlerarası siyasette oynadığı büyük rollerden sonra siyasetten çekilmesi Tuğrul ve Çağrı Bey’i oldukça zorlamış ve amcalarının durumuna gelebilmek için yoğun çaba sarfetmişlerdir. Bu uğraşlar neticesinde Maveraünnehir ve Horasan’a hâkim olan Tuğrul ve Çağrı Bey kardeşler, Türk İslâm tarihi içinde önemli yer tutan büyük bir imparatorluğa liderlik yapmışlardır.
Bilindiği gibi devletlerin gerek iç, gerek dış politikaları genellikle kuruluşları sırasında oluşturulur. Selçuklular, 1035 yılında Gazneliler idaresindeki Horasan’a geldikten kısa süre sonra bu devleti yenerek Büyük Selçuklu Devleti’ni kurmuşlardır. Tuğrul ve Çağrı Bey kardeşler de amcaları Musa’yı yanlarına alarak Gazneliler ve Karahanlılar gibi devrin güçlü devletlerine karşı üçlü liderlik sistemiyle ittifak kurmayı dış siyasette esas almışlardır. Dandanakan Savaşı’nın hemen ardından dış politika belirlenmiştir. Bu politikaya göre; topraklar korunacak ve kendilerine yeni yurt temin edeceklerdir. Özelikle doğu sınırlarında asayişi sağlamak için uğraş vermişlerdir. Bunun için de dönemin devletleri Karahanlılar ve Gazneliler’i taabiyet altına almışlardır.
Çalışmamızın konusu Büyük Selçuklu Devleti- Gazneli ilişkileri olduğundan Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşu ve büyük bir devlete dönüşmesinde büyük rolü olan Gazneli Devleti’ni ve Selçuklu sultanlarının başarılarını inceledik. Gazneli Sultan Mahmud’un verdiği tavizlerin ve Sultan Mesud’un hatalarının B. Selçuklu – Gazneli siyasetini nasıl etkilediğini çalışmamızda kapsamlı bir şekilde görmek
v
mümkündür. Ayrıca her geçen gün güçlenmekte olan Selçuklular ile mevcut topraklarını korumak isteyen Gaznelilerin karşılıklı yapmış oldukları anlaşmaları ve siyasi evlilikleri de söyleyebiliriz. Çalışmamızı konusunu oluşturan Gazneliler ve Büyük Selçuklular’ın ilişkilerini incelerken Gazneliler Divan Risail’nde görev almış olan Ebu’l Fazl Beyhakî’nin kendisinin kaleme alıp günlük tarzında yazmış olduğu eseri Tarih-î Beyhakî’yi temel almış ve özellikle Gazneliler hakkında bize nadir bilgiler veren kaynağımızın gerekli yerleri tercüme edilmiştir.
Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Gazne Devleti’nin kuruluşunu ve Sultan Mahmud döneminde yaşanan gelişmeleri aktardık. Ayrıca Selçuklu Devleti’nin kuruluşu, varlık gösterme yolunda Horasan’daki Gazneliler ile münasebeti yer almaktadır.
İkinci bölümde, Sultan Mes’ud ile birlikte Gaznelilerin Selçuklu Devleti’ne karşı ciddi savaş hazırlıkları yaptığından Selçuklu Beylerinin yurt arayışı içinde geri adım atmadan ikili çekişmeleri anlatılmaktadır. Gazneliler ve Büyük Selçuklular arasında dönüm noktası olan Dandanakan Savaşı da bu bölümde yer almaktadır. Üçüncü bölümde Dandanakan Savaşı sonrasında Büyük Selçukluların bulundukları coğrafyada bir statü kazanması, Selçuklu sultanları Alparslan, Melikşâh ve Sancar dönemlerindeki Gazne ilişkileri incelenmiştir. Gazneliler’in her geçen gün güç kaybetmesi, karşılıklı yapılan ittifaklar ve siyasi evlilikler üzerinde durulmuştur. Ayrıca Büyük Selçuklular ve Gazneliler arasındaki ilişkilerin kültürel etkileşime ne denli etki ettiğine bakılmış ve dönemin mimari, edebi eserleri incelenmiştir.
Çalışmamızın ekler kısmında ise; Gazneliler Devleti için kaynak niteliği taşıyan Ebu’l Fazl Beyhakî’nin eşsiz eseri Tarih-i Beyhakî’nin Büyük Selçuklular ile ilgili kısımları tercüme edilmiştir. Ayrıca her iki devletin de kültürel yapıtlarından eserlere yer verilmiştir.
Çalışmam boyunca bilgi ve tecrübesiyle yol gösteren danışmanım Doç. Dr. Mehmet Ali HACIGÖKMEN’e teşekkür ederim. Ayrıca bu çalışmam esnasında yardım ve desteklerini gördüğüm Prof. Dr. Mustafa DEMİRCİ’ye, Yrd. Doç. Dr. Sefer SOLMAZ’a, Yrd. Doç. Dr. Zehra ODABAŞI’na, Arş. Gör. Abdullah
vi
BURGU’ya veArş. Gör. Hatice AKSOY’a teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca Arapça metinlerin çevrilmesinde yardımlarını esirgemeyen Mustafa TUMAÇ’a ve her zaman maddi manevi yanımda olan aileme teşekkürü bir borç bilirim.
vii T. C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Öğ renci ni n
Adı Soyadı Sevil COŞKUN Numarası 124202001006 Ana Bilim / Bilim
Dalı Tarih / Tarih
Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Doç. Dr. Mehmet Ali HACIGÖKMEN
Tezin Adı Büyük Selçuklu – Gazneli Devleti İlişkileri ( Tarih-î Beyhâkî ‘ye Göre)
ÖZET
Horasan ve Kuzey Hindistan’ı içine alarak döneminin en güçlü devleti haline gelen Gazneliler, Selçuklu Türkmenlerinin yurt arayışı ile elinde bulundurduğu gücünü Tuğrul ve Çağrı Beylere kaptırmıştır. Tuğrul ve Çağrı Beylerin devleti kurmaları bulundukları coğrafi konum ve etrafındaki devletler nedeniyle uzun bir zamana yayılmıştır. Büyük Selçukluların var olma sürecini en çok etkileyen devletlerden biri Gazneliler olmuştur.
Gazneli – Selçuklu ilişkilerini araştırma ve inceleme konusunda en önemli kaynak Gazneliler Dönemi müellifi olan Beyhâkî’nin eşşiz eseri Târih-î Beyhakî’dir. Târih-î Beyhakî’ye göre; Sultan Mes’ud’un tahta çıkışıyla Selçuklular Horasan’a yerleşmeye başlamıştır. Sultan Mes’ud tarafından verilen bu ilk taviz ile Selçuklular kendini göstermeye başlamışlardır. Dandanakan Savaşı ile Büyük Selçuklu Devleti Gaznelilere karşı kesin bir zafer elde etmiş ve bölgede etkin bir güç haline gelmiştir. Bu çalışmada, Büyük Selçuklu - Gazneli ilişkilerine Ebu’l Fazl Beyhakî’nin kaleme aldığı Târih-î Beyhakî’nin satırlarından bakılmış, varoluş mücadelesi veren Selçuklular ile mevcut gücünü korumaya çalışan Gazneliler genel hatlarıyla
viii
değerlendirilmiş, iki devletin birbiri ile olan ilişkilerinin neticesinde de meydana gelen kültürel etkileşim ortaya konmaya çalışılmıştır.
ix T. C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Öğ renci ni n
Adı Soyadı Sevil COŞKUN Numarası 124202001006 Ana Bilim / Bilim
Dalı Tarih / Tarih
Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Doç. Dr. Mehmet Ali HACIGÖKMEN
Tezin İngilizce Adı
Relations between Seljuk Empire – Ghaznavid Empire (Based on Tarikh-i Beyhaqi)
SUMMARY
Becoming the most powerfulempire of its age by subjugating Greater Khorasan and Northern India, Ghaznavids gave rein to Tughril and Chaghri Beys as result of the idea of farherland that Seljuk Turkmens held. Due to the geographical position they settled on and their neighbouring states, Tughril and Chaghri Beys could establish the state in only a delayed period of time. One of the states most affected the Seljuk Empire’s survival struggle was the Ghaznavids.
The most important research and analysis source of Ghaznavids – Seljuks relations is Tarikh – Beyhaqi, the period writer Beyhaqi’s unmatched work. According to Beyhaqi, the Seljuks started their settlement in Khorasan when Sultan Masud came to the throne. Following this first compromise granted by Sultan Masud, the Seljuks started to come out. In Dandanakan War, the Seljuks won a decisive victory against the Ghaznavid Empire, which made them an effective regional power. In this research, the relationship between Seljuk Empire and Ghaznavid Empire was analysed on the basis of Abu’l Fadl’s Tarikh-i Bayhaqi; the Seljuks in survival struggle and the Ghaznavid struggling to preserve their power
x
were roughly commentated; and the acculturation that originated from the relations between the two empires was portrayed.
xi KISALTMALAR
a.c. : Azze ve Celle b. : bin
bknz. : bakınız C. : Cilt çev. : çeviren
DİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi haz. : hazırlayan
İA : İslam Ansiklopedisi (Milli Eğitim Bakanlığı) nşr. : neşreden
İÜEF : İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mad. : madde
MEB : Milli Eğitim Bakanlığı s. : sayfa
S. : Sayı
TA : Türkler Ansiklopedisi
TDAV : Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı TTK : Türk Tarih Kurumu
vb. : ve benzeri vd. : ve diğerleri
xii İÇİNDEKİLER
Bilimsel Etik Sayfası ……….. ii
Tez Kabul Formu ………... iii
Ön söz ……… iv
Özet ………vii
Summary ……...………... ix
Kısaltmalar ………... xi
GİRİŞ ……….. 1
A. KONUNUN ÖNEMİ VE SINIRLANDIRILMASI ………... 2
B. ARAŞTIRMADA TAKİP EDİLEN METOT VE TEKNİKLER …..……… 3
C. KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR …….……….. 4
1. Kaynaklar ………..…4
2. el-Beyhakî, Ebu’l-Fazl Muhammed b. El-Hasan'ın Kısaca Hayatı ve Eserleri ……….... 11
a. Tarih-i Beyhakî Hakkında …….………... 13
3. Araştırmalar ...……….……….. 16
BİRİNCİ BÖLÜM SULTAN MAHMUD DÖNEMİ GAZNELİ - BÜYÜK SELÇUKLU İLİŞKİLERİ A. Gazneliler’in Kuruluş Devri ve Sonrasında Gelişen Olaylar………….. 18
1. Sultan Mahmud Dönemi ………... 23
a. Sultan Mahmud Dönemi Sâmânîler İle İlişkiler ………... 23
b. Sultan Mahmud Dönemi Hind Seferleri ………. 25
xiii
d. Sultan Mahmud Dönemi Yaşanan Diğer Olaylar …………..………. 34
B. Selçukoğullarının Ortaya Çıkışı ve Devletleşme Süreci …….…….…… 37 1. Arslan Yabgu’nun Esir Edilmesi ve Yaşanan Siyasi Gelişmeler ……... 45 2. Selçuklu Beyleri Tuğrul ve Çağrı Beyler''in Devleti Kurmaları ve İzlenen
Politika ……… 47
İKİNCİ BÖLÜM
SULTAN MES'UD DÖNEMİ GAZNELİ - BÜYÜK SELÇUKLU İLİŞKİLERİ A. Emir Mes'ud'un Tahta Çıkışı ……… 49
1. Kardeşi Muhammed'e Karşı Harekete Geçmesi ………... 50 2. Sultan Mes'ud'un Gazne'ye Gelişi ve Buradaki Faaliyetleri ...………….. 52 B. Harzemşâhlarla İlişkiler ve Debûsiye Savaşı …...……….... 54 C. Türkistan’dan Gelen Karahanlı Elçileri ve Sultan Mes'ud'un Onlara Karşı Tutumu ...……….... 57 D. Sultan Mes'ud'un Selçuklulara Karşı Harekete Geçmesi ve Ordunun İsyanı ………...…... 58 E. Büyük Selçuklular ve Gazneliler'in İlk Karşılaşması: Nesâ ………... 59 1. Nesâ Yenilgisi Sonrasında Yaşanan Yeni Hadiseler ……… 61 2. Selçuklular'ın Yeniden Harekete Geçmesi: Serahs Mağlubiyeti ……….. 63 F. Gazneliler ve Selçuklular Arasındaki İttifak Girişimleri ...………. 68 1. Nişâbur'un İşgali ………... 70 G. Sultan Mes'ud'un Selçuklulara Karşı Yeniden Harekete Geçmesi Dandanakan Savaşı …..………... 73
1. Dandanakan Savaşı Sonrasında Yaşanan Hadiseler ………. 80 2. Sultan Muhammed'in İkinci Saltanatı ………... 82
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
DANDANAKAN SAVAŞI SONRASI GAZNELİ - BÜYÜK SELÇUKLU İLİŞKİLERİ
A. Sultan Mevdud Dönemi’nde Selçuklular ile İlişkiler ………….………. 84 1. Sultan Mevdud Dönemi’nde Sistan ve Hindistan Olayları ………..…... 84
xiv 2. Cûzcan, Toharistan, Badgis ve Huttalan’ın Selçuklular Tarafından Zaptı
……….………...……….. 85
3. Melik Alparslan’ın Gazne Seferi ………...……….. 86 4. Tırmîz’in Zaptı ………..……….. 87 5. Sultan Mevdud'un Ölümü ve Yaşanan Diğer Hadiseler ……...……….. 87 6. Melik Alparslan’ın II. Gazne Seferi ………..….. 88 B. Sultan Ferruhzâd ve Çağrı Bey Arasında Yapılan Barış ……...………. 90 C. Sultan İbrahim Dönemi Selçuklu İlişkileri …….……….. 90 1. Sultan İbrahim ve Çağrı Bey Arasında Yapılan Barış ………..……….. 90 2. Gazneliler ve Büyük Selçuklular Arasında Yapılan Barış Sonrası Selçuklu
İsyanları ………...……… 91
3. Sultan İbrahim’in Kızı ile Sultan Alparslan’ın Oğlunun Evliliği …...… 94 4. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşâh’ın Sultan İbrahim Üzerine Gazne
Seferi ………..………. 94
5. Gazne Hükümdarı İbrahim ile Büyük Selçuklu Sultanı Melikşâh Arasında
Yapılan Barış ……….…………. 95
6. Sultan İbrahim İle Sultan Melikşâh’ın Kızının Evliliği ………...……... 96 D. Melikşâh Dönemi ve Sonrası Büyük Selçuklu Devleti İç Meseleleri ... 96 E. Gaznelilerde Yaşanan Taht Mücadeleleri ve Büyük Selçuklu Devletine
Etkileri ………. 99 1. Gazneli Melikler Şirzâd ve Arslanşâh Arasındaki Mücadele ve Selçuklu
Meliki Sancar ………... 100
F. Gazne Sultanı Behramşâh Dönemi Selçuklu İlişkileri ……….. 102 1. Gazne Sultanı Behramşâh ile Melik Sancar Arasında Yapılan Anlaşma
……… 103
2. Gazneliler’in Selçuklu Devleti’nin Vassalı Haline Gelmesi …...…….. 103 3. Sultan Sancar’ın Gazne Seferi ………...……… 104 G. Gazneliler ve Büyük Selçuklu Devleti İlişkilerinin Sonu ...…………... 105 H. Gazneli ve Büyük Selçuklu İlişkilerinin Kültürel Faaliyetlere
Yansımaları ……… 107 1. Dil ………..………... 107 2. Edebiyat ve İlim ………..……….. 108
xv 3. Eğitim ve Öğretim ………..………... 112 4. İmar Faaliyetleri ………..……….. 115 5. Resim, Heykel ………..………. 117 6. Astroloji ………..……….. 118 SONUÇ ……….………. 120 BİBLİYOGRAFYA …………..……… 124 EKLER………... 134
BÜYÜK SELÇUKLU – GAZNELİ İLİŞKİLERİ HAKKINDA TÂRİH-Î BEYHAKÎ TERCÜMESİ ……… 135
1. Emir Şehâbüddevle Mahmud b. Mes’ud Dönemi’nin Başlangıcı ( Allah İkisinden de Razı Olsun) ………..…..………... 135
2. Mekran Vilayeti ve Sultan Mahmud Dönemi'nde Orada Geçen Olayların Anlatılması ………..…………... 149
3. Belh’ten Gazne’ye Sultan Mes’ud (r.a.) İsyanının Anlatılması …... 152
4. 424 (m.1032) Yılından Geriye Kalanlar ………..……... 154
5. Bu Yılın Yaz Mevsiminde Nişâbur’da Meydana Gelen Ender Olayların Anlatılması ………..…..………... 163
6. Türkistan’dan Gelen Elçilerin ve Han Ailelerinin Hayatlarının Anlatılması ………..……..……….. 171
7. Kirman’ın Durumu ve Oradaki Ordunun Bozguna Uğratılması …………. 175
8. Bust Yakınları, Bust’tan Horasan ve Cürcân’a Emir Mes’ud İsyanının Anlatılması ………..………..…... 178
9. 427 (m. 1035) Yılı ………..………... 182
10. 428 (m. 1036) Yılı ………..………... 191
11. 429 (m.1037) Yılı ………..……….. 200
12. 430 (m. 1038) Yılı ………..………... 205
13. Serâhs Ovasında Selçuklular İle Savaşılması ve Onların Hezimete Uğratılması ……….…..…………... 208
xvi 14. Selçuklular ve Gazneliler Arasında Merv’de Yapılan Savaşın Hikâyesi
………..……… 224
15. 432 (m. 1040) Yılı ………..………... 248
16. Hârezm Vilâyetinin Tanıtımı………..…………... 252
1 GİRİŞ
Türkler tarih boyunca birçok devlet kurarak hem kültürel bir birikim hem de köklü bir medeniyet oluşturmuşlardır. Türklerin kurdukları bu devletlere baktığımızda hepsinin kendine has hedefleri olduğu ve bunları gerçekleştirmek için de bazı politikalar geliştirdikleri görülmektedir.
Tuğrul ve Çağrı Beyler tarafından kurulan Büyük Selçuklu Devleti kuruluşundan devletleşme sürecine kadar birçok engelle karşılaşmış ve zorlu mücadeleler vermiştir. Selçuklular kuruldukları coğrafyada özellikle Gaznelilere karşı büyük mücadeleler vermişlerdir. XI. asrın tanınmış tarihçisi Ebu'l Fazl Beyhakî, bundan on asır önce Gazneliler ve Selçuklular hakkında eşsiz bir eser yazarak bize bu dönemi aydınlatmada yardımcı olmuştur. Beyhakî'nin eseri Târîh, Sultan Mesûd'un iktidar mücadelesinden, Selçuklu Türkmenleriyle olan münasebetlerinden genişçe bahsetmektedir. Devlet kurma yolunda Maverâünnehir'e indikten sonra çeşitli sıkıntılar çeken Tuğrul ve Çağrı Beyler idaresindeki Türkmenler çareyi Gazneliler'in hâkimiyetindeki Horasan'a geçmekte bulmuşlardır. Dönemin çağdaş tarihçisi Gerdîzî de eserinde Sultan Mahmud’un Horasan'a geçmek isteyen Türkmenlere izin verdiğinden bahsetmiştir. Ona göre Sultan Mahmud'a gelen Türkmenler: "Biz dört bin haneyiz, eğer fermanın varsa, zat-ı âliniz kabul ederse
Ceyhun'dan geçip Horasan'da yurt edinelim. Bizden gönlünüz rahat olsun, sizin vilayetinize bolluk gelecektir. Biz köylüyüz, çok koyunumuz var, ordunuz bizimle çoğalacaktır." derler1. Sultan Mahmud'dan alınan bu ilk imtiyaz ile birlikte
Selçuklular, Gazneliler karşısında kısa sürede Nesa zaferiyle muhtariyet kazanmış, Serahs zaferiyle de kendi devletlerini kurmuşlardır. Selçuklular 1040 yılında Dandanakan zaferiyle de bu devlete büyük bir darbe vurarak bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Sultan Mes'ûd'un kâtibi ve danışmanı olan Beyhâkî, Selçuklu- Gazneli mücadelesinde izlenimlerini uygun bir şekilde kaleme almaya özen göstermiştir. Beyhâkî, Dandanakan savaşını anlatırken şöyle bahseder: "Düşman gelmiş, saf
2 tutulmuş ve Mesûd da bismillah diye ayağa kalkın emrini vermiştir. Savaş başlamış, düşmanın çokluğu Gazneli ordusuna yorgunluk vermiştir2."
Dandanakan zaferinden sonra Büyük Selçuklular sahip oldukları toprakları kendi aralarında taksim etmişlerdir. Beyhakî, hem bu paylaşımı hem de Tuğrul Bey'in tahta çıkışını eserine yansıtmıştır. Halkın önde gelenlerinin Tuğrul Bey'i Horasan Emiri olarak selamladıklarını, Tuğrul Bey'in savaş esnasında zahmet ve emeği geçenleri mükâfatlandırdığı, komşu ülkelere fetihnameler gönderdiği konularına sadece bir Gazneli Tarihçisi olarak değil objektif olarak bakabilmiştir3.
Büyük Selçuklu- Gazneli ilişkilerinin Sultan Mesûd dönemi Beyhakî tarafından oldukça detaylı bir şekilde kaleme alınmıştır. Sultan Mes'ud'un şahsi davranışlarından, Türkmenlere nasıl fırsatlar verdiğinden, onların da bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirerek Gazneli Devleti'nin yıkılış sürecini nasıl hızlandırdığından çağdaş bir tarihçi olarak detaylı şekilde bahsetmiştir.
Dandanakan Zaferiyle Sultan Mes'ud dönemine ve eserine son veren Beyhakî, Selçuklu Tarihi hakkında temel bir kaynak eseri oluşturmuştur. Sultan Mes'ud döneminden sonraki Gazneli-Selçuklu ilişkileri büyük savaşlardan ziyade dostane şekilde devam etmiş, anlaşmalar ve akraba evlilikleri ile süre gelmiştir. Böylece yıkılış sürecindeki Gazneliler ve gözünü batıya diken Selçuklular arasında karşılıklı memnuniyet sağlanmıştır. Bu çalışmamızda XI. yüzyılın önemli tarihçisi Beyhakî'nin en büyük eseri Târîh-i Beyhakî'ye göre Büyük Selçuklu-Gazneli ilişkilerini, iki devlet arasında yaşanan hadiseleri, sonuçlarını ve iki devletin birbiri ile olan ilişkilerini ortaya koymaya çalışacağız.
A. KONUNUN ÖNEMİ VE SINIRLANDIRILMASI
Büyük Selçuklu Devleti kuruluşundan itibaren Gazneliler ile ilişkiler içinde bulunmuşlar ve Büyük Selçuklular, Gazneliler aleyhine genişlemiştir. Yani bulundukları coğrafi bölge itibariyle Karahanlılar ve Gazneliler ile birbirlerine karşı sistemli bir fetih politikası izlemişlerdir.
2 Beyhakî, 1371: 699.
3
Sultan Mahmud Dönemi ile başlayan Gazneli - Büyük Selçuklu ilişkileri Selçukluların Gurlular tarafından yıkılmasına kadar devam etmiştir. Sultan Mes'ud döneminde, Gazneliler Dandanakan Savaşı'na kadar mevcut güçlerini korumaya çalışmış, Büyük Selçukluların üstesinden gelebileceklerine inanmışlardır. Ancak sonrasında Dandanakan ile ağır bir yenilgi alan Gazneliler tekrar toparlanmaya çalışmışsa da başarılı olamamışlardır.
Bu çalışmamız, iki devletin birbirleri ile askeri-siyasi-kültürel yönden etkileşimini ve bu yöndeki faaliyetlerini ortaya koymaktadır. Yaşanan hadiselerin ne denli büyük olduğunu ise bize ilk ağızdan dönemin müellifi Ebu'l Fazl Beyhakî aktarmıştır. Gazneliler Devri'nin en önemli kaynağı olan Tarih-i Beyhakî iki devletin birbiri ile olan ilişkilerini bize daha net bir şekilde izah etmektedir. Eserin günümüze ulaşan kısımlarını yani Sultan Mes'ud Dönemi ile ilgili bölümlerini inceledik ve Büyük Selçuklular ile ilgili kısımlarına çalışmamızda yer verdik. Gazneliler ve Büyük Selçuklular'ın ilişkileri yalnızca Sultan Mes'ud dönemi ile kalmamış, Behramşah zamanına kadar devam etmiştir. İki devlet arasında yaşanan tarihsel olaylar elimizdeki kaynaklar ve araştırmalar dahilinde aydınlatılmaya çalışılmıştır.
B. ARAŞTIRMADA TAKİP EDİLEN METOT VE TEKNİKLER
Araştırmamızın konusunu oluşturan Gazneli - Büyük Selçuklu ilişkilerini incelerken, iki devletin birbiri ile ilk ilişkilerini, Büyük Selçuklu Devleti'nin kuruluş evresinde Gaznelilere karsı tutumunu askeri- siyasi ve kültürel yönden faaliyetlerini temel alan bir yol takip edilmiştir.
Araştırmada mümkün olduğunca bilimsel metot ve teknikler kullanılmaya çalışılmıştır. Konu ile ilgili kaynak taraması yapılmış ve alakalı olan kaynaklar ile konu aydınlatılmıştır. Gazneliler hakkında temek kaynak niteliği taşıyan Tarih-i
Beyhakî 'ye de çalışmamızda önemli bir yer verilmiş ve Büyük Selçuklu - Gazneli
ilişkilerinin yer aldığı bölümler tercüme edilmeye çalışılmıştır. Kaynakların kronolojik sıra ile kullanılmasına özen gösterilmiştir. Ayrıca günümüzde yapılan araştırmalardan da yararlanılmıştır. Konu ile ilgili kaynak ve araştırmaların birçoğu incelenmiş ve kullanılan kaynak ve araştırmalara dipnotta yer verilmiştir.
4 C. KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR
1. Kaynaklar
1.1. İbnü’l Esîr, el-Kâmil fi’t-târih
İbnü’l Esîr 1160 yılında Cizre’de dünyaya gelmiştir. İslam tarihinin en önemli müelliflerindendir. İyi bir eğitim almış ve birçok eser kaleme almıştır. 1233 yılında Musul’da vefat etmiştir.
Yazmış olduğu eserler ona ün kazandırmıştır. Bunların en önemlisi el-Kâmil
fi’t-târih4’tir. 12 ciltten oluşan bu eser1231 yılına kadar geçen olayları içermektedir.
İbnü’l Esîr, eserinde bugün elimizde olmayan pek çok kaynaktan faydalanmıştır. Bu sebeple kendi zamanından önceki kısımları önem teşkil etmektedir. Eserde Selçukluların siyasi, dinî ve kültürel tarihi hakkında da bilgiler vermektedir. Sultan Mesud ile mücadele eden Tuğrul Bey’in Gazneli Mesud’a yazmış olduğu mektuptan5, Tuğrul Bey’in kardeşi Çağrı Bey’in ölümü üzerine onun eşi ile evliliğinden bahseder6. Bu eser Büyük Selçuklu Devleti’nin gerek askeri gerek siyasi
tarihini aydınlatan temel kaynak niteliğindedir. Eser, 1987 yılında Abdülkerim Özaydın tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir.
1.2. Ebû Nasr Muhammed el-Cebbar Utbî, Tarih-î Yemînî
Ebû Nasr Muhammed el-Cebbar Utbî, Rey halkından olup XI./XVII. asrın
başlarında yaşamış İranlı kâtiplerin ileri gelenlerindendi. Gençlik yıllarında Rey’den ayrılarak Horasan’a gitmiş uzun bir süre Ebu Ali Simcûr ve Nâsıruddîn Sebüktegin’in yanında kalmıştır. Daha sonra bir müddet de Nişabur’da Sultan Mahmud’un Horasan Sipehsâlârı olan Nasr b. Nasıruddîn Sebüktegin’in yanında kalmıştır. Utbî, 1035/1625’de vefat etmiştir.
4İbnü’l Esîr, IX, X, XI:1987.
5 Ali İmran suresinin 26. Ayeti olan ‘Ey Allah’ım! Mülkün asıl sahibi sensin, dilediğinden çekip
alırsın, dilediğini aziz kılarsın, dilediğini zelil kılarsın. İyilik yalnız senin elindedir. Sen her şeye kadirsin’ mektubuna yazmış ve Türk hakimeyet telakkisinin dayandığı ilahi temellere dikkat çekmiştir. (bk. İbnü’l Esir, IX: 1987 s.364-365)
5
Fasih Arapça ile yazılmış olan Tarih-i Yeminî, Arap Edebiyatı metinleri arasında yer almaktadır. Tarih-i Yeminî, Samaniler’in sonlarından Sultan Mahmud zamanına kadar geçen olayları içerir. Eserde Samaniler ve Gaznelilerden başka Sistan emirleri, Simcurîler, Gurîler, Harzemşâhlar, Afganlılar ve Türkmenlerden de bahsetmektedir. Gazneli Mahmud, saltanatını anlatan eser saraya mensup kitaplardan sayılmaktadır. Eserde Selçuklulardan bahsederken “Zikr-i Mahamid-i Selcûkiyan” olarak ele almış Selçuklular’ın tarihinin az bilinmesinin nedenlerini anlatır7. Selçuklu
tarihinin açıklanmasındaki sıkıntılardan bahsetmiş ve bu konu ile ilgili şunları dile getirmiştir: “… Onların anıları ceridelerden (gazete) silinecektir. Çünkü ehl-i fazıl olanlar onların döneminde bir hisseye sahip olamamıştır. Onların gazvelerin makamlarını makaleler ile şerh etmeye ilgi göstermemiştir. Kimse onlardan bahsetmemiştir. Onların yüceliği manası ve eserlerinden bahsetmemiştir8.”
Utbî, eserinde kitabın temel ana karakterlerinden biri olan Gazneli Mahmud’u ilk kez Kasdar fethiyle tanıtmaktadır: “Sultan Yemînü’d-Devle o savaşta öyle işaretler gösterdi ki; zihinler ve zanlar onun özünü idrakten idrakten aciz kalır9.”
Sultan Mahmud’un saltanatı dönemindeki Hindistan seferlerinden de bahsetmektedir. Tarih-i Yeminî’nin güvenilir tezhipli yaklaşık on tane nüshası bulunmaktadır. Bunlardan biri de Ayasofya Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. 3147.279 varaktır. Kutluca b. Abdullah Kâtib tarafından 696/1296’da Erzincan’da istinsah olunmuştur10. Doğruluğu ve asalet bakımından pek de ciddiyet arz etmemektedir.
Tarih-i Yeminî’nin dünyanın çeşitli yerlerindeki nüshalarından başka farklı dillere tercümesi de yapılmıştır. Ebû Şeref Nasıh b. Zafer Curfadekânî, Farsça’ya; James Reynolds İngilizce’ye; Derviş Hasan Türkçe’ye çevirmiştir11. Eserin
Curfadekânî tarafından yapılan Farsça tercümesinde bazı ek bölümler de yer almaktadır. Hateme-i Yemînî, Tercüme-î âhir-i Yemînî, Tercüme-i Mersiye-i Utbî bu ek bölümlerdir12. Gazneliler Tarihi ile ilgili eşsiz bilgiler veren bu kaynak özellikle 7 Utbi, 1966: 10 8 Utbi, 1966: 10; Akkuş, 2016: 183. 9 Beyhakî, 1371: 28. 10 Savi, 2011: 665 11 Savi, 2011: 667. 12 Savi, 2011:668.
6
Sultan Mahmud dönemi’nin savaşları ve devlet ilişkileri hakkında bizlere ışık tutmaktadır.
1.3.Ebu Said Abulhey b. Dahhak b. Mahmud Gerdizî, Zeynü’l-Ahbâr
Müellif bugün Afgânistan sınırları içinde bulunan Gerdîz’de doğmuştur.
Hayatını nerede ve nasıl geçirdiği, ne zaman öldüğü kesin olarak bilinmemektedir. Eserini Gazneli Sultanı Abdürreşîd b. Mes’ûd b. Mahmûd Sebûktekîn'in saltanatı devrinde Gaznede yazmış ve Sultana takdim etmiştir13. Sultana takdim ettiği adı
geçen eserden, Gazne’de ikamet ettiği, Gazneli Devleti’nde resmî bir görev aldığı ve Gazneli Sultanın sarayına girdiği tahmin edilmektedir. Yine eserinde Sultan Mahmûd döneminin fetih ve olaylarını bizzat kendisinin görerek naklettiğini belirtmesi Sultan Mahmûd’un zamanında yaşayıp savaşlara katıldığını göstermektedir. Elde edilen kısıtlı bilgilerden öyle anlaşılıyor ki Gerdîzî Gazne’de ikamet etmiş ve eserini orada yazmıştır.
Gerdîzî'nin bu eseri, Horasan'ın siyasî ve ictimaî tarihi için başvurulması gereken ilk kaynaklardan biridir. Nitekim 344 (955/956) - 365 (975/976) yılları arasında Horasan'da meydana gelen olaylar hakkında Gerdîzî tarihinde yeterli bilgi vardır14. Eser, müellifi Gerdîzî tarafından 441-4441 (1049-1053) yılında Fârsça
olarak kaleme almıştır15. Gerdîzî’nin Zeynü'l-Mille lakabıyla bilinen Abdürreşîd b.
Mes’ûd b. Mahmûd Sebûktekîn’e ithafen Zeynü’l-Ahbâr adını verdiği bu eser İslam öncesi İran tarihiyle Hz. Muhammed devrini ve 423 (1031/1032) yılına kadar hüküm süren halifelerin dönemini özetler, 432 (1040/1041) yılına kadar olan Horasan tarihini ise ayrıntılı bir şekilde anlatır16. Eser ayrıca çeşitli toplulukların dinî
törenlerine, milletlerin geleneklerine, eski âlim ve filozoflara, muhtelif ilim dallarına, Türk, Yunan ve Hint inançlarına dair önemli bilgiler ihtiva eder.
Eserin günümüzde bilinen iki nüshası mevcut olup her iki nüshada İngiltere'dedir. Birinci nüsha Cambridge Kingz Kolej, ikincisi Oxford'dadır. Cambridge Kingz Kolej nüshası 903 (1497-1498) veya 930 (1523-1524) yılında
13 Bilgin, 1999: 29. 14 Bilgin, 1999: 29. 15 Bilgin, 1999: 29. 16 Akçay, 2015: 2.
7
Hindistanda yazılmıştır17. İkinci nüsha Oxford nüshası olup 11 Zilhicce 1196'da (17
Kasım 1782) Hindistanda yazılmış ve birinci nüshadan kopya edilmiştir18. Oxford
nüshası Bodleian Kütüphanesindedir. Cambridge nüshası 418 sayfa veya 209 yapraktır. Bu nüsha İran devleti tarafından Muhammed İbni Abdulvahhâb Kazvîni'nin aracılığıyla Recep 1350'de Âbân'da kopya edilmiştir19.
Hintlilerle ilgili kısmı V. Minorsky tarafından İngilizce'ye çevrilip Londra’da basılmıştır. Türkler’le ilgili bölümü W. Barthold tarafından Petersburk’ta Rusça tercümesiyle birlikte neşredilmiştir. Bu bölümü Gezâ Kuun Macarca’ya çevirmiştir. Daha sonra eserin Horasân emirleri"ni kapsayan bölümünün Tahiriler, Saffariler, Sâmânîler ve Gazneliler’le ilgili kısımları (417 sayfadan meydana gelen asıl nüshadan 120 sayfası) Hintli Muhammed Nâzım adında bir kişi aracılığıyla Berlin’de İrânşehr matbaasında, basılmıştır20. Sasânîler’le ilgili dördüncü bölümden Horasan
emîrlerini anlatan yedinci bölüme kadar olan kısmı Saîd-i Nefîsî tarafından Tahran’da 1333 yılında yayımlanmıştır21. Tam neşri 1363 yılında Abdü'lhay Habîbî
tarafından Tahran’da basılmıştır22. Ayrıca tam neşri Muhammed b. Tâvît tarafından Arapça’ya, Türkler’le ilgili bölümü de A. P. Martinez tarafından İngilizce’ye tercüme edilip metinle birlikte yayımlanmıştır.
1.4. Ravendî, Râhat-üs-sudûr ve âyet-üs-sürûr
Muhammed b. Ali b. Süleyman er-Ravendî, 1181 yılında Irak Selçuklu sarayına girmiş, 1202 yılında yazmaya başladığı Rahat-üs-sudûr ve âyet-üs-sürûr23
adlı eserini 2-3 yıl içinde tamamlamıştır. Selçukluların 1194 yılında İran’da iktidarı kaybetmesi üzerine müellif, eserini Anadolu Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev’e ithaf etmiş ve ona takdim etmiştir.
Eser, başlangıçtan 1194 yılına kadar özellikle Irak Selçuklu tarihini anlatan esaslı bir monografidir. Yine eserde Büyük Selçuklu Devleti’nin siyasi tarihi ile ilgili
17 Akçay, 2015:3. 18 Akçay, 2015:3. 19 Akçay, 2015:3. 20 Akçay, 2015:4. 21Akçay, 2015:4. 22Akçay, 2015:4. 23Ravendi, 1957.
8
detaylı bilgilere de yer verilmiştir. Selçukluların doğudaki siyasi ve askeri faaliyetleri hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır. Eser, önemli olması sebebiyle tarihçiler tarafından incelenmiştir24.
1.5. İbn Fadlan, Seyahatnâme
Müellifin hayatı hakkında verilen bilgiler sınırlıdır. Bağdat’ta Abbasiler’in kâtiplerindendir. 921 yılında Abbasi halifesi el Muktedir tarafından İtil Bulgarlarına gönderilen elçiler içinde yer almıştır. Buraya giderken İran ve Maveraünnehir’e uğramış, buralarda Oğuzlar, Peçenekler ile Bulgarlar arasında gördüklerini anlatan bir seyahatnâme yazmıştır.
İbn Fadlan, Seyahatnâme25’de geçtiği yerlerin coğrafyası, halkları, onların
dinleri, hukukları, idare tarzları, gelenek ve görenekleri hakkındaki gözlemleri yansıtmıştır. Oğuzlar hakkında vermiş olduğu bilgiler mühimdir.
Kitabı ilk olarak 1939 yılına Z. V. Togan Almanca olarak yayınlamıştır26. Eser pek çok dile tercüme edilmiştir. Türkçe’ye de Ramazan Şeşen çevirmiş; eser, 1975 ve 1995 yıllarında İstanbul’da yayınlanmıştır27.
1.6. Gregory Abu’l Farac Bar Hebraeus, Abu’l Farac Tarihi
Abu’l Farac Tarihi, XIII. yy. müelliflerinden Yahudi oğlu olarak anılan
Gregory Abu’l Farac tarafından kaleme alınmıştır. Eserini Süryanice olarak yazmıştır. Daha sonra da Arapça’ya tercüme etmiştir.
Abu’l Farac Tarihi28 kronolojik ve tarihi bir ansiklopedi niteliği taşımaktadır. 1284 yılına kadar olan olayları anlatmaktadır. Üç Bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Türkler’in Anadolu’ya akınlarını ve faaliyetlerini anlatmış; ikinci ve üçüncü bölümlerde ise kilise tarihine yer vermiştir29. Özellikler Selçukluların kuruluş
24Eserin neşri ve Türkçe’ye tercümesi yapılmıştır. Neşreden, Muhammet İkbal; Türkçe’ye çevirisini
yapan da Ahmet Ateş’tir.
25İbn Fadlan,1995. 26İbn Fadlan,1995. 27İbn Fadlan, 1995. 28Abu’l Farac, 1945. 29 Uzun, 1994: 492.
9
dönemi hakkında yararlandığımız bu eser Ömer Rıza Doğrul tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir30.
1.7. Ahmed b. Mahmud, Selçuk-nâme
Eser, Osmanlı Sultanı II. Selim döneminde Türkçe olarak kaleme alınmıştır. Müellif, Bursalı Ahmed b. Mahmud İmamzâde olarak bilinmektedir. Tahsilini Bursa’da yapmıştır. Eser tahminen 1566-1570 yılları arasında kaleme alınmıştır. Eser genel olarak bilinen Selçuklu kaynaklarından alıntılar yapılarak bir araya getirilmiştir. Büyük Selçuklu tarihi hakkında geniş bilgi verirken Anadolu Selçuklu tarihi hakkında da kısa ve önemsiz bilgiler nakletmektedir. Eserin iki nüshası günümüze kadar ulaşmıştır. Eser, Erdoğan Merçil tarafından hazırlanmış ve Ahmed
b. Mahmud Selçuk-nâme olarak yayınlanmıştır31.
1.8. Atamelik Alaeddin b. Muhammed Cüveynî, Târih-î Cihan-güşâ
Müellif Bağdat’ta 1226 yılında dünyaya gelmiştir. İran’ın ünlü ailelerinden birine mensup olan Cüveynî’nin ataları Abbasiler döneminde vezirlik yapmışlardır. Ailesinden bazı kişiler Sultan Sencer döneminde kâtiplik yapmışlardır. Babası da 30 yıl kadar Moğolların hizmetinde bulunmuştur. O aldığı vazifeler nedeniyle Moğolları yakından tanıma imkânı bulmuştur.
Cüveynî, Tarih-î Cihan-güşâ32 adlı eserini 1252 yılından hemen önce yazmaya başlamış ve 1259 yılında da tamamlamıştır. Bütün Selçuklu tarihi açısından önem teşkil eden bu eser Selçuklular’ın Moğollar ile olan durumu ve Selçukluların yükümlülükleri hakkında ilk elden bilgiler vermektedir33.Eserin Türkçe tercümesi
Mürsel Öztürk tarafından 1988 yılında yapılmıştır34.
30 Uzun, 1994: 492.
31Ahmed b. Mahmud, I-II. , 1977. 32Cüveynî, 1988.
33 Bilgin, 1993: 141. 34 Bilgin, 1993: 141.
10 1.9. el-Bundârî, Zubdat al-nusra va nuhbat al-‘usra
Hayatı hakkında çok fazla bilgiye sahip olmadığımız Bundârî’nin asıl adı; Feth b. Ali b. Muhammed’tir. İsfahanlı’dır. Suriye’ye gelmiş ve Eyyubiler’in hizmetine girmiştir. Görev yaptığı süre boyunca çeşitli çalışmalar yapmıştır35.
Hemşehrisi İmadü’d-Din’in çok süslü fakat anlaşılması bir o kadar güç olan
Nusretü’l-Fitre ve Usretü’l-Fitre adlı eserini kısaltmış ve ona Zubdat al-nusra va nuhbat al-‘usra36 adını vermiştir. Nusretü’l-Fitre ve Usretü’l-Fitre adlı eserde
Selçuklu vezirlerinden Anuşirevan b. Halid’in hatıratları yer alırken, Zubdat al-nusra
va nuhbat al-‘usra’da buna ek olarak eserin baş kısmında Selçuklu tarihinin ilk
devirlerine ait yazılı kaynaklar bulunmaktadır. Özellikle Sultan Sencer dönemi ile ilgili kıymetli bilgiler yer almaktadır. Ayrıca Sultan Muhammed Tapar’ın ölümüyle birlikte tahta geçen oğlu Sultan Mahmud’un Büyük Selçuklu tahtında kalmış olduğu bir yılı aşan dönemde meydana gelen olaylar oldukça güzel bir biçimde kaleme alınmıştır37.
Eser, 1943 yılında Kıvameddin Burslan tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiş, Irak ve Horasan Selçukluları adıyla yayınlanmıştır38.
1.10. Müneccimbaşı, Câmiu’d-düvel
Asıl adı Ahmed b. Lütfullah olan müellifimiz 1632 yılında Selanik’te doğmuştur. Mevlevi olan Ahmed b. Lütfullah müneccimbaşılık görevinde bulunduğundan bu isimle anılmıştır. Müneccimbaşı, Câmiu’d-düvel39 adlı eserini
Arapça kaleme almıştır.
Müneccimbaşı, eserini sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa’nın40 emri ile kaleme almıştır. Bu eser 1632 yılından 1672 yılına kadar olan olayları içermektedir. Selçuklular ile ilgili geniş bilgilerin yer aldığı eserde özellikle Selçukluların tarih
35 Özaydın, 1992: s.490. 36Burslan, 1943. 37 Özaydın, 1992: s.490. 38Özaydın, 1992: s.490. 39Öngül, 1986.
40 IV. Mehmet Dönemi’nde sadrazamlık yapmıştır. Babası bir tımarlı sipahi olan Oruç Bey’dir. Babası
ölünce Köprülü Mehmet Paşa’nın himayesinde büyümüştür. Pek çok görev yapmıştır. (bk. Özcan, 1994: 247.)
11
sahnesine çıkma sürecinin anlatıldığı kısım dikkat çekmektedir. Eserin Arapça yayını ve Türkçe tercümesi Ali Öngül tarafından yapılmıştır41.
1.11. Reşîdü’d-dîn Fazlullah, Cami’ü’t-tevârih
Reşîdü’d-dîn Fazlullah, 1240 yılında doğmuştur. İlhanlılar döneminde oldukça nam salmış ve çeşitli görevler yapmıştır. Gazan Han döneminde vezir olmuştur. Gazan Han’ın ölümünden sonra gözden düşmüş ve 1318 yılında oğlu İzzeddin İbrahim ile idam edilmiştir. Oldukça zengin olan Fazlullah’ın malları yağmalanmıştır42.
Reşîdü’d-dîn Fazlullah, Cami’ü’t-tevârih43 adlı eserinde Türk kavimlerine en
eski zamanlardan itibaren oldukça çok önem vermiş ve bu durum da eserinin değerini arttırmıştır. Türkiye Selçuklu Devleti’nin Moğollar ile olan ilişkileri konusunda temel sayılabilecek olan eserde Büyük Selçuklu Devleti tarihine de önem vermiştir. İlk Selçuklu beylerinden başlamış, Tuğrul Bey zamanıyla devam etmiş ve Irak Selçuklularının son sultanı olan II. Tuğrul’a kadar eserini getirmiştir44.
Eserin ilk önce Selçuklular ile ilgili kısımlarının Farsça metni Ahmet Ateş tarafından yayınlanmış daha sonra bu kısım Türkçe’ye tercüme edilmiştir45.
2. el-Beyhakî, Ebu’l-Fazl Muhammed b. El-Hüseyin'in Kısaca Hayatı ve Eserleri
Beyhakî, 386/996 yılında Nişâbur yakınlarında Beyhak bölgesindeki Harisâbad köyünde doğmuştur. Ailesi, çocukluğu ve ilk eğitimi hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Ancak Nişâbur'da pek çok âlim ve edip ile görüşerek ilmini arttırdığı anlaşılmaktadır. Genç yaşından itibaren Gazneli Devleti'nin Divan el-Risaîl’inde çalışmaya başlamıştır. Sultan Mahmud ve oğlu Sultan Mesud dönemlerinde de divan başkanlığı görevinde bulundu46. Mes'ud'un saltanatının son yıllarında Ebu Nasr
Mişkan'ın ölümü üzerine divan risaletin başkanlığına getirilmek istenmiş ancak çok
41Öngül, 1986. 42 Özgüdenli, 2008: 20 43Reşîdü’d-dîn Fazlullah, 2010. 44 Şeşen, 1993: 133 45 Şeşen, 1993: 133
12
genç olduğu için bu görev Ebu Sehl Zevzenî'ye verilmiştir47. Ancak Zevzenî'nin
kişiliği ve yetersiz karakteri nedeniyle bütün işler Beyhakî tarafından yürütülmüştür. Sultan Mes'ud'un ölümüyle birlikte dengeler değişmiş ve nihayet vezir Abdürreşid zamanında divan risaletin başına Beyhakî getirilmiştir. Tuğrul Bey, Dandanakan'dan sonra herkesi zindana attırmış ve Beyhakî de içlerinde olmak üzere pek çok devlet erkânını hapse göndermiştir. Sultan Ferruhzad'ın saltanatı yeniden ele geçirmesiyle hapisten kurtulmuş ve iki - üç yıl onun sarayında hizmet verdikten sonra Beyhakî inzivaya çekilmiştir48. Yaklaşık yirmi yıl bu inziva devam etmiş ve
Ağustos 1077/ H. 470 tarihinde seksen beş yaşında iken vefat etmiştir49. XI. yüzyılın
en önemli tarihçilerinden olan Beyhakî'den ilk yararlanan kişi Rus tarihçi Barthold'dur. Barthold'a göre Beyhakî, "Sultan Mes'ud zamanında Gazneli sarayının
gücünü Sebüktegin ve Mahmud'un kurduğu devletin hükümdarlarının gidişatını sergileyen İslamî ortaçağ dönemlerinin tek ve eşsiz bir görüntüsüdür50."
Tarih yazarı olarak Beyhakî çok farklı bir kişiliğe sahiptir. Dönemin diğer müellifleri gibi gerçek olayların uzağında bulunmamış, sağladığı güven sayesinde ülkenin resmi belgeleri, anlaşmaları ve mektupları kendisinin elinin altında bulunmaktadır. Beyhakî bu belgelerin ehemmiyeti hakkında: "Hilafet huzuruna,
Türkistan ve etraftaki meliklere gönderilen mektupları ben yazıyordum; yani ben Ebu'l Fazl'ın hattıyla gidiyordu. Tüm nüshalara sahiptim. Kasten yok ettiler. Bu birkaç kez tekrarlandı. Yazık ki artık o cennet bahçeleri yerinde değil. Kalsa idi bu tarih onlarla nadir olurdu. Ama Allah'ın ihsanından ümitsiz değilim. Onlar bana tekrar ulaşacak, her şey yazılmış olacak ve bu sadaretin durumu insanlarca bilinecektir." demektedir51. Beyhakî eserini oluştururken olayların bizzat içinde bulunmasının yanı sıra bazen kendisine güvenilir yollarla ulaşan rivayetleri zikretmiştir. Mesela Abdurrahman Muhammed Kaval52, Ebu Mansur Mustavfi53 ve
47Barthold, II, 1970: 583; Yazıcı, 1992: 63-64; Nuhoğlu, 1995: (Mukaddime); Savi, 2011: 656. 48 Barthold, II, 1970: 583; Yazıcı, 1992: 64; Savi, 2011: 656.
49 Barthold, II, 1970: 583;Yazıcı, II, 1992: 64; Hüseynî, 1999: 303. 50 Barthold, 1940:582.
51 Savi, 2011: 656. 52 Beyhakî, 1371: 76. 53 Beyhakî, 1371: 526.
13
Hasanü't Tebanî54bunlardan bazılarıdır55. Ayrıca eserinde işaret ettiği bazı kitapları
müelliflerini belirterek kullanmıştır. Mahmud Varrak'ın Müsâmere-i Hârezm56 ve
Kitabü'l Müsâmeret57, Hace Abdulgaffâr'ın nakillerini içeren Makamât-ı Hâce
Gaffâr'ı58 örnek verebiliriz59. Eserini kaleme almış, gerekli gördüğü her konuyu biz
okuyuculara aktarmış olan Beyhakî, Tarih gibi diğer başka eserler de telif etmiştir. Ancak en çok bilinen ve eksik olmasına rağmen bize ışık tutan Tarih-i Beyhakî'dir. Beyhakî bulunduğu konum itibariyle daha çok siyasi konulardaki tarihçi kimliği ile bilmesine rağmen kaynaklar onun başka konularda da yazılmış eserleri olduğunu işaret etmektedir.
Zînetü'l - Küttâb: İnşa sanatına dair bir eser olup günümüze kadar
gelememiştir. Bu eserin devrinde eşi benzeri olmadığı söylenmektedir60.
Makâmât-ı Mahmûdî: Tarih-i Beyhakî'nin bugün mevcut olan bölümünde
Makâmât-ı Mahmûdî'den iki kez bahsedilmiştir61. Bu eser adına izafeten muhtemelen
makamat tarzında yazılmıştır. Bugün bu eser mevcut değildir. Makâmât-ı Ebu Nasr-ı
Mişkân olarak da bilinen eserde Beyhakî, Dîvânü'r-resâil'de görevli iken üstadı Ebu
Nasr Mişkan'dan Gazneliler ve Sultan Mahmud hakkında duyduklarını anlatır62. a. Tarih-i Beyhakî Hakkında
Beyhakî eserini 1018 yılında yazmaya başlamıştır. O tarihte olayları kaydetmek üzere üstad Mahmud Varrak'ın yanına gitmiştir63. Beyhakî, Mahmud Varrak ile ilgili
olarak eserinin Zikrü's-Seyl başlığını taşıyan bölümünde şu bilgileri vermektedir: "Bu konular hakkında Mahmud Varrak çok iyi açıklamalarda bulunmuştur. Beyhakî, çalışmamızın esas konusunu teşkil eden olaylara yedinci cildin sonunda başlar.
54 Beyhakî, 1371: 689. 55 Savi, 2011: 661. 56 Beyhakî, 1371: 668. 57 Beyhakî, 1371: 668. 58 Beyhakî, 1371: 111. 59 Savi, 2011: 661.
60 Barthold, II, 1970: 584; Yazıcı, II, 1992: 64.
61 Beyhakî, 1371: 154- 597; Barthold, II, 1970: 583; Savi, 2011: 656.
62 Beyhakî, 1371: (Mukaddime); Barthold, II, 1970: 583;Yazıcı, II, 1992: 64; Hüseynî, 1999: 19. 63 Beyhakî, 1371: (Mukaddime); Barthold, II, 1970: 584; Yazıcı, II, 1992: 64; Hüseynî, 1999: 20;
14
1032 yılı olayları VII. cildin sonunda başlar. 1032 Yılından Geriye Kalanlar başlığı ile başlayan VIII. ciltte söz konusu yıldaki diğer olayları ele alır. Beyhakî şöyle der: "Bu yılın tarihini bundan önce yedinci ciltte anlatmıştım64."IX. ciltte her
ne kadar Harezm'den de söz etse de Sultan Mahmud'un Hindistan'a gidişi konusundan önce der ki: "Bu cilt sona erdi. Padişah'ın Hindistan'a gidişine kadar
yazıp X. ciltte baştan başlamak üzere bekledim65." Beyhakî, Tarih'ini Sultan İbrahim
döneminde bitirmeyi ümit ederek şöyle yazmıştır: "Ben Ebu'l Fazl bu insanı
aşağılayan yalan dünyada bu hanedanın kitabına devam edebilecek kadar kalayım ve padişahın mübarek dönemini yazayım ve ele aldığım bu ipek kumaşı onun adına sırmalandırayım66."
Tarih-i Beyhakî''nin konularının içeriğine baktığımızda ilk karşımıza çıkan
önce emir daha sonra Sultan olan Mes'ud'dur. Eserde Sultan Mes'ud döneminde yaşanan olayların yanı sıra Sultan Mes'ud'un ruh haline de yer verilmiştir. Sultan Mahmud döneminde devletin yüksek yerlerinde görev alan Emir Mes'ud, tahta veliaht olacağı düşüncesiyle hareket etmiştir. Her geçen gün tahta biraz daha yaklaşan Emir Mes'ud'u çekemeyen bir grup onu babası Sultan Mahmud'a kötülemişler ve baba oğulun arası açılmıştır67. Sultan Mahmud ömrünün sonuna
doğru oğlu Mes'ud'tan nefret eder olmuştur. Emir Mes'ud bu durumu şu şekilde anlatmaktadır: "Babamız bizi hayatta iken veliaht tayin etmişti ama son günlerde
mizacı değişti ve o sahip olduğu büyüklüğü ve düşünce asaletinde bir gevşeme hâsıl oldu. Bizden gerçek bağımsızlığı esirgedi. İnsanlığın yaradılışı böyle. Bilhassa Sultanların birini kendi yerlerine layık görmeleri zor oluyor68." Kardeşi
Muhammed'in veliaht ilan edilmesiyle birlikte Mes'ud'un aklındaki hersey yerle bir olmuştur. Beyhakî Mes'ud'un bu ruh halinin okuyucuya en güzel biçimde yansıtmıştır. Anlaşıldığı üzere Beyhakî'nin eserinde yalnızca olay örgüsü değil aynı zamanda kişisel analizlere de yer verilmiştir. Tarih-i Beyhakî'de müellif hiçbir durumda tereddüt etmeden cesurca ele aldığı konular ile günümüzdeki bütün Ortaçağ araştırmalarına kaynak oluşturacak nitelikte bilgileri bizlere sunmuştur. Hem Mes'ud
64 Beyhaki, 1371: 387. 65 Beyhakî, 1371: 664. 66 Beyhaki, 1371: 387.
67 Savi, 2011: 662; Nuhoğlu, 1995: (Giriş). 68 Beyhakî, 1371: 80; Barthold, II, 1970: 583.
15
hem de Tuğrul ve Çağrı Beyler hakkında sunduğu bilgiler ışığında Gazneli-Selçuklu ilişkileri daha anlaşılır hale gelmiştir.
Tarih-i Beyhakî, bir ülkenin veya bir memleketin tarihi değildir; bu eser İranlı
bir memurun efendilerinin hayatı, sarayı ve bu sarayda memleketin iç ve dış işleri hakkında edilen müzakereler ve verilen kararlar hakkındaki hatıralarıdır69. Bu büyük
ve önemli eserden günümüze sadece 421/1030 – 432/1041 yılları arasındaki olayları anlatan bölüm kalmıştır. Sultan Mahmud'un ölümünden başlayıp Sultan Mes'ud'un Dandanakan yenilgisinden sonra Hindistan'a iltica ettiği yıla kadar gelen bu bölüm birkaç defa basılmıştır70.
Tarih-i Beyhakî'nin yazma nüshaları oldukça azdır. İlk yazma nüshalar İngiliz
şarkiyatçı Morley tarafından Hindistan'da bulunmuştur71. Diğer bir yazma nüsha da
Meşhed'de Faziliya Medresesi'nde bulunmuş olup bugün aynı şehrin Navvab Medresesi Kütüphanesi'nde muhafaza edilmektedir72.
Eserin yazma nüshalarına oranla baskıları daha çoktur. Ancak ilk zamanlar yapılan baskılar bize detaylı bilgi vermekte pek faydalı olamamıştır. Son yıllarda neşredilen eser hem Gazneliler hem de ilişik olduğu diğer devletler hakkında bilgi sahibi olmamıza olanak sağlamaktadır.
I. Baskı: Beyhakî'nin bu eseri ilk kez Morley tarafından yazma nüsha olarak
bulunmuştu. İlk baskısı yine Morley tarafından yayınlanmış olup, metin Hindistan'daki bulunan nüshalara göre neşredilmiştir. Bu baskıda herhangi bir varsayıma yer verilmeksizin eser olduğu gibi yayınlanmıştır73.
II. Baskı: Tahran'da 1887/H.1305'de Seyyid Ahmed Adib-i Paşavari tarafından
düzeltmeler ve haşiyelerle birlikte taş basma olarak basılmıştır74.
III. Baskı: Said Nefisi tarafından düzeltmeler, açıklamalar ve karşılaştırmalarla
farklı tarihlerde üç cilt halinde basılmıştır75.
69 Barthold, II, 1970: 583.
70Beyhaki, 1371: (Mukaddime); Yazıcı, 1992: 64; Nuhoğlu, 1995: (Giriş); Savi, 2011: 662. 71 Barthold, II, 1970: 583.
72 Beyhakî, 1371: (Mukaddime)
73 Nuhoğlu, 1995: (Giriş); Savi, 2011: 654.
16 IV. Baskı: Dr. Gani ve Dr. Feyyaz'ın düzeltmeleri, açıklamaları ve tam
fihristiyle 1324/1945'de Tahran'da basılmıştır76.
V. Baskı: Eser, 1971/H.1350 'de yine Dr. Feyyaz tarafından Meşhed'de
neşredilmiştir77.
VI. Baskı: Eserin bir diğer baskısı Halil Hatib Rahbar tarafından
Tahran'da1988/H.1368'de neşredilmiştir78.
VII. Baskı: Eserin son baskısı yine Dr. Feyyaz tarafından üçüncü kez
1991/H.1371 tarihinde neşredilmiştir79. Çalışmamızın büyük çoğunluğunda bu neşirden faydalandık.
Eserin önemi sebebiyle araştırmacı ve tarihçi pek çok kişi bu baskılar dışında eseri incelemeye almış, çeşitli isimler altında tercümeler yapmış ve eser hakkında yazılar yazmışlardır. Ancak halen gerektiği ölçüde aydınlatılamamıştır.
3. Araştırmalar
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz kaynakların dışında konumuzu ilgilendiren tarihçilerimizin eserlerine de sıkça başvurduk. M. Altay Köymen, İbrahim Kafesoğlu, Abdülkerim Özaydın ve Osman Turan bunlardan birkaçıdır. Selçuklu Devleti’nin kuruluşu, diğer devletler ile ilişkileri konularında Mehmet Altay Köymen’in Selçuklu Devri Türk Tarihi80, Alparslan ve Zamanı81, Tuğrul Bey ve
Zamanı82. Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi I83adlı eserlerine sıklıkla başvurduk.
İbrahim Kafesoğlu’nun Melikşah Devrinde Büyük Selçuklu İmparatorluğu84,
Selçuklu Tarihi85adlı eserlerindeki bilgilere de yer verdik. Ayrıca Abdülkerim
75 Nuhoğlu, 1995: (Giriş) 76 Nuhoğlu, 1995: (Giriş)
77Beyhakî, 1371: (Mukaddime); Nuhoğlu, 1995: (Giriş); Savi, 2011: 655. 78Beyhakî, 1371: (Mukaddime) 79Beyhakî, 1371: (Mukaddime) 80 Köymen, 1963. 81 Köymen, 1972. 82 Köymen, 1976. 83 Köymen, 2000a. 84 Kafesoğlu, 1953. 85 Kafesoğlu, 1972.
17
Özaydın’ın Sultan Muhammed Tapar Devri Selçuklu Tarihi86, Sultan Berkyaruk
Dönemi Selçuklu Tarihi87 de bizim için kıymetli bilgiler içermektedir.
Bunların dışında Osman Turan’ın Selçuklular Tarihi ve Türk İslam
Medeniyeti88 adlı eseri de Selçuklular’ın menşei ve kuruluşu hakkında kıymetli bilgiler vermektedir. Yine Erdoğan Merçil’in Gazneliler Devleti Tarihi89, Büyük
Selçuklu Devleti (Siyasi Tarih)90adlı çalışmaları da başvurduğumuz eserler arasında
zikredebilir.
Tuğrul ve Çağrı Bey kardeşlerin Selçuklu Devleti’ni kurma yolundaki faaliyetleri ve bu süreçte Gazneliler ile mücadelelerinin aydınlatılmasında Cihan Piyadeoğlu’nun Selçuklular’ın Kuruluş Hikâyesi Çağrı Bey91 ve Güneş Ülkesi
Horasan adlı eserlerindenden faydalandık. Bunun yanı sıra W. Barthold’un Moğol İstilasına Kadar Türkistan92, İlk Müslüman Türkler93adlı çalışmaları da
Selçuklu-Gazneli ilişkilerinde önemli bilgiler elde ettiğimiz eserlerden olmuştur.
Konumuz ile yakından ilgili olan bir diğer araştırma B. Zahoder’in Selçuklu
Devletinin Kuruluşu Sırasında Horasan94 adlı makalesidir. Bu makale, Tuğrul ve
Çağrı Bey kardeşlerin Horasan’a geçmeleri ve burada Gazneliler ile yaptıkları mücadeleler hakkında eşsiz bilgiler vermektedir.
Çalışmamız boyunca yukarıda belirttiğimiz kaynak ve araştırmalar dışında yararlandığımız başka kaynak ve araştırmalar da mevcut olup onlar bibliyografya kısmında belirtilmiştir. 86 Özaydın, 1990. 87 Özaydın, 2001a. 88 Turan, 2011. 89 Merçil, 1989. 90 Merçil, 2002a. 91 Piyadeoğlu, 2011. 92 Barthold, 1981. 93 Barthold, 2008. 94 Zahoder, 1995.
18 BİRİNCİ BÖLÜM
SULTAN MAHMUD DÖNEMİ BÜYÜK SELÇUKLU - GAZNELİ İLİŞKİLERİ
A. GAZNELİLERİN KURULUŞ DEVRİ VE SONRASINDA GELİŞEN OLAYLAR
Yüzyıllardır farklı coğrafyalarda devletler kuran Türklerin yerleştikleri ülkelerden biri de Afganistan'dır. Bu bölgedeki Türk devletlerinin en önemlisi de Gazneli Devleti'dir.
Maveraünnehir yoluyla İslam coğrafyasına gelerek hâkimiyet kurmuş olan Türk komutanlardan biri olan Alptegin, Gazne Devleti'nin kurucusu olarak bilinmektedir. Alptegin tahminen M.890-891/H.277 yılında doğmuştur95. Alptegin,
Sâmânî Emiri Ahmed b. İsmail'e satılmış bir Türk gulamı olup, Sâmânî sarayında uzun süre önemli görevlerde bulunmuş, birçok hassa askeri gibi Sâmânîler'in muhafız kıtasına alınmıştır96. Yavaş yavaş kendini gösteren Alptegin Sâmânî Emiri
Nasr b. Ahmed tarafından azat edilmiş ve yine Sâmânî Emiri Nasr b. Ahmed
döneminde Hacibü'l hüccaplığa kadar yükselmiştir97. Samanî hükümdarı
Abdülmelik döneminde Alptegin başkentten uzaklaştırılmış Belh Eyalet amilliğine tayin edilmiştir (954-961)98. Ancak Alptegin bu görevini kabul etmemiş ve mecburen
dönemin en yüksek askeri mevki olan Horasan sipehsalarlığına getirilmiştir. Alptegin yeni görevine başladıktan bir süre sonra Emir Abdülmelik Kasım 961 tarihinde ölmüştür99. Yerine kimin geçeceği ile ilgili bazı sorunlar yaşanmış dönemin veziri
Bel'ami, Alptegin'den aldığı görüş ile Abdülmelik'in oğlu Nasr'ı tahta çıkarmış ancak uzun vadeli olmamıştır. Alptegin'in saraydaki nüfuzundan rahatsız olan bir grup Mansur b. Nuh'a sadakat yemini etmiş ve onu tahta çıkarmışlardır. Alptegin buna karşılık harekete geçtiyse de dikkatli davranarak Buhara'yı almaktan vazgeçmiş ve
95 Gerdizi, 1347: 161; Barthold, I, 1965: 386; Nizâmü'l-Mülk, 1999: 79; Palabıyık, 2002: 509;
Merçil, 2002b: 479.
96Barthold, I, 1965: 386; Merçil, 1989: 2; Reşidüddin Fazlullah, 1999: 4;Nizâmü'l-Mülk, 1999:
79;Palabıyık, 2002: 509; Merçil, 2002b: 479.
97Gerdizi, 1347: 161;Merçil, 1989: 2; Nizâmü'l-Mülk, 1999: 135;Palabıyık, 2002: 510; Merçil, 2002b:
480.
98Merçil, 2002b: 480.
19
Belh'e çekilmiştir100. Alptegin karşıtları Sâmânî Emîri Mansur'u Alptegin'in üzerine
yürümeye ikna etmişler ve çok az kuvvet ile 351 yılının Rebiülevvel ayında Sâmânî ordusuyla karşılaşan Alptegin onları mağlup etmiştir101. Artık kendine daha fazla
güvenen Alptegin Gazne şehrine yürüdü102. Dört ay süren kuşatmadan sonra
Gazne'yi ele geçirdi (12 Ocak 963)103. Böylece Gazne Devleti'nin temelini atılmıştır.
Alptegin Gazne'yi ele geçirdikten sonra Sâmânî ordusuyla yeniden karşılaşmış ve Ebu Cafer komutasındaki orduyu mağlup etmiştir104. Emir Mansur bu olaydan
sonra Alptegin ile arasını düzeltmek amacıyla zapt ettikleri ülkelerin idaresini ona vermiştir105. Böylece Sâmâniler ilk kez Alptegin'in varlığını tanımıştır. Hindistan'a
sefer düzenlemeye başlayan Alptegin çok geçmeden 13 Eylül 963 tarihinde öldü106. Alptegin'in ölümünden sonra yerine halefi Ebû İshak İbrahim geçti107. Ebû İshak
İbrahim, yönetimde çok başarılı olamamıştır. Bu dönemde Gazne'nin eski hâkimi Ebu Bekr Levîk, yeniden Gazne'ye yürümüş ve Ebu İshâk İbrahim'i mağlup etmiştir108. Sâmânî Emir'i Mansur b. Nuh sadece ismen bile olsa Gazne şehrine hâkim olacağı düşüncesi ile Ebu İshâk İbrahim'e yardım etmiş ve şehri yeniden ele geçirmiştir, kısa süre sonra da İshâk ölmüştür109. Ebu İshak İbrahim'in oğlu
olmadığından ölümünden sonra yerine Alptegin'in gulamlarından olan Bilge Tegin başa geçmiştir110. Bilge Tegin, oldukça iyi bir asker ve ileri görüşlü bir asker
olduğundan Sâmânîlerin merkezi olan Buhara'ya bir elçi göndermiş ve bağlılığını belirtmiştir111. Ancak Sâmânî komutanlarından olan Faik bu bu durumu kabul
etmemiş ve Gazne'de dağınık halde olan bu Türk topluluğu üzerine ordu göndermiştir112. Bilge Tegin, Sâmânîler tarafından gönderilen bu orduyu mağlup
etmeyi başarmıştır. Bilge Tegin, on yıllık saltanattan sonra Gerdiz Kalesi'ni
100Merçil, 1989: 9;Palabıyık, 2002: 510; Merçil, 2002b: 480. 101Nizamül Mülk, 1999: 79.
102 Nizamül Mülk, 1999: 79; İbnü'l Esir, VIII, 1987: 683; Palabıyık, 2002: 510. 103Nizamül Mülk, 1999: 80; Merçil, 2002b: 480.
104 İbnü'l Esir, VIII, 1987: 683; Palabıyık, 2002: 510. 105 Nizamül Mülk, 1999: 80; İbnü'l Esir, VIII, 1987: 683. 106 Merçil, 1989: 10; Merçil, 2002b: 480.
107 İbnü'l Esir, VIII, 1987: 683; Merçil, 1989: 10; Merçil, 2002b: 480.
108 Gerdizî, 1347; 160; İbnü'l Esir, VIII, 1987: 683; Palabıyık, 2002: 510; Merçil, 2002b: 480. 109 İbnü'l Esir, VIII, 1987: 683; Merçil, 1989: 10; Nizamül Mülk, 1999: 80; Palabıyık, 2002: 510. 110 Gerdizî, 1347; 160; Merçil, 2002b: 480.
111 Merçil, 1989: 10; Nizamül Mülk, 1999: 80; Palabıyık, 2002: 510. 112 Gerdizî, 1347; 160; İbnü'l Esir, VIII, 1987: 683; Palabıyık, 2002: 510.
20
kuşatırken ölmüştür113. Bilge Tegin'in ölümünden sonra yerine Böri Tegin başa
geçmiştir114. Ancak yönetim şekli beğenilmemiş ve halk tarafından Levîk'in yeniden
Gazne'ye hükümdar olması için davet gönderilmiştir115. Levîk, halkın bu isteğini
öğrenir öğrenmez Gazne'ye doğru harekete geçmiştir116. Ancak Sebüktegin
himayesindeki beşyüz köle ile birlikte Levîk'in ordusunu mağlup etmeyi başarmış ve Ebu Bekr Levîk esir alınarak öldürülmüştür117. Yönetimde başarılı olamayan Böri
Tegin de görevden alınmıştır. Onun yerine Gaznelilerin oy birliği ile Sebüktegin getirilmiştir ( 20 Nisan 977)118.
Sebüktegin, Kırgızistan sınırlarında bulunan Issık Gölü yakınlarındaki Barslan bölgesinde doğmuştur119. Gazneliler, Sebüktegin'in başa geçmesiyle hükümdarlığın
babadan oğula geçtiği bir hanedan idaresi altına girmiştir. Sebüktegin, Sâmânîlerin bir valisi olarak görünse de Gazneliler Devleti'nin temelleri onun zamanında atılmıştır.
Gaznelilerin Alptegin zamanında mı yoksa Sebüktegin zamanında mı kurulduğunu biraz daha detaylı incelersek; Alptegin zamanında devletin temelleri atılmıştır, ancak Alptegin'in erkek evladı olmadığından hanedan üyeliği onun soyundan gelmemiştir. Devlet Sebüktegin zamanında daha da gelişerek bir devlet şeklinin almış üstelik hanedan soyu bu dönemden sonra babadan oğula geçmiştir.
Sebüktegin döneminde çok geçmeden Gazneli nüfuzu Doğu Afganistan'daki Zâbulistan'a kadar yayılmıştır120. Devletin devamlılığı için Sebüktegin daima
hareketli bir yayılma politikası izlemiştir. Bust, Toharistan ve Zemindâver'i almış, Hindistan'a yönelmiştir (978)121. Pencâb'ın kuzeyindeki Kâbil'e kadar uzanan bölgeyi
elinde tutan Hînduşâhı hükümdarı Caypal'ı ve müttefiklerini yenerek Hindistan'a
113 Merçil, 1989: 10; Merçil, 2002b: 480.
114 Nizamül Mülk, 1999: 80; Palabıyık, 2002: 510.
115 Reşidüddin Fazlullah, 1999: 9; Nizâmü'l-Mülk, 1999: 80; Merçil, 1989: 9; Merçil, 2002b: 480 116 İbnü'l Esir, VIII, 1987: 685; Palabıyık, 2002: 510.
117 Merçil, 1989: 10; Nizamül Mülk, 1999: 80; Palabıyık, 2002: 510. 118 Nizamül Mülk, 1999: 80; Merçil, 2002b: 480.
119 Nizamül Mülk, 1999: 80; Merçil, 2002b: 481.
120 Reşidüddin Fazlullah, 1999: 12; Nizâmü'l-Mülk, 1999: 80; Merçil, 1989: 9; Merçil, 2002b: 480;
Koca, IV, 2002a: 522; Palabıyık, 2002: 511.