• Sonuç bulunamadı

Behice Boran, ya da itaat sosyalizmi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Behice Boran, ya da itaat sosyalizmi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ASİP değilmiş, Behice Boran’la tanışamadık; oysa fırsat, ayağıma gel­ mişti; yalnıztanışmış ol­ makla kalmayacak, biraz gayretle, birlikte cezae­ vine bile düşebilecektim.

1950 yazı, heyecanlı yaz:‘M illi Şef’ devrilmiş, Menderes tek parti diktası­ nı tasfiye ediyor, ortalık hürriyet hava­ sı, Taşlık’taki kır kahvesinde, ‘sorum­ lu arkadaş’, kurulacak ‘ Barışseverler Derneğl’nde görev almamı ‘uygun gördüklerini’ bildirdi; hiç niyetim yok, DP iktidarının görünüşte liberal ve de­ mokrat, gerçekteyse yaman bir ‘soğuk savaş’ taraftarı olduğunu ileri sürüp, ‘derneği’ kötü birakıbetin beklediğine işaret ederek, özür diliyorum.

Behice Boran derneğin başını çe­ kiyordu, herhalde öyle uygun görmüş­ ler; Menderes paldır-küldürderneği ka­ patınca, (Temmuz 1950) hapse düştü; olaya karışmış olsaydım, 70’li yıllarda Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu’nda, onunla bulunan Sevgi Soysal’ın yazdığı gibi, “ ...dizlerinin altında tutturduğu çorapları, terlikleri, durgun ve donuk bakışlarıyla, hayatla nasıl başa çıkaca­ ğını düşünen, bezgin bir ev kadınına’ benzeyip benzemediğini görmüş ola­ caktım. Uzaktan böyle görünmezdi, çünkü o, Prof. Saffet Korkut, Prof. Ha­ let Çambel, Prof. Mlna Urgan vb... 'harekete' 40’lı yıllarda katılmış olan ‘aydın kadınlardandır, çoğu fiili siya­ sete bulaşmayıp, üniversite kariyerle­ rini sürdürdüler; Behice Boran, ‘solcu profesörler’ davasından sonra(1947) il­ mi siyaset lehine terk etm işti.

Öncülleri arasında, saysak saysak, 30’lu yılardan beri adı bilinen Sabiha Zekeriya (Sertel)’yı, Suat Dervlş’i (Sa­ adet Baraner) sayabiliriz; kökenleri ya bürokrat, ya tüccar, çoğu ecnebi mek­ tep (kolej) mezunu, iyi tahsil görmüş ‘kızlardır’ bunlar; Sabiha Hanım, Behi­ ce Hanım Amerika’da, Suat Derviş A l­ manya’da bulunmuştur; Marksizme, 20'li, 30’lu yılların ‘sosyalist kadınları’ gibi ‘aşağıdan’ değil, ‘yukarıdan’ ge­ lirler.

ONLARI KİM HATIRLIYOR?

KUTV neslinden o çilekeş kadınla­ rı, artık kim hatırlıyor? Çoğu halk kö­ kenli, Moskova’da eğitim görmüş, ün­

lü bazı sosyalistlerin ‘yakını’, çetin ka­ dınlardı: Osman Topçuoğlu’nun kızı, İbrahim Topçuoğlu’nun kardeşi Melek; ‘Sarı’ Mustafa’nın kardeşi Hüsamettin (Ozdoğu) Usta’nın karısı Zehra; önce Kerim Sâdi, sonra Kemal Tahir’ in karı­ sı, Sıdıka (Semiha); Hamdi Şamilof’un karısı Emine Alev, vs! ‘Münevver’ diye biraz da küçümsedikleri, yazar çizer sosyalist kadınlardan, yapıları da for- mation’ları da farklıdır; devrimin heye­ canlı yıllarından birşeylertaşırlar; ‘ha­ reket’, Batılı ve Batıcı ‘aydınlar oligar­ şimizin’, ‘muhalif kanadına’ dönüştük­ çe, önemlerini yitirirler; 'alafranga ve münevver’ olanları, üste çıkaran; yok­ sa ‘S talinciler’ mi?

Behice Boran, elbette en önemlile­ rinden birisidir; hırsı, fikir selabeti, sab­ rı ve sadakati meşhur; tabii, itaati da! Komintern’in 5. Kongresinden sonra, mahalli örgütlerden halkla özdeşleş­ mesi eylemini ona göre ayarlaması de­ ğil, düpedüz ‘itaat’ bekleniyordu, bil­ meni Aybar’ ın TİP’ini, bu kalıba sığdı- rabilir misiniz? Bence ulusal taban ara­ yan, nispeten bağımsız, Türkiye’de ilk defa halka yayılabilmiş bir partiydi; bi­ raz Halk Iştirakiyûn Fırkası ile benze­ şir, biraz Mustafa Suphi çizgisindedir (Bu çizgi Galiyef’ten geliyor) ‘güleryüz- lü bir sosyalizm’ yapmak istiyordu.

Çekoslovakya müdahalesine ‘itaat’ gündeme gelince, blr-iki tereddütten sonra Behice Boran 'itaat’ı seçmiş; da­ ha da müthişi, yıllardır burnu bile ka­ namadan serpilip büyümüş TİP’i, ön­ ce karıştırmış, başkanı olduktan az sonra da ortadan kaldırmayı başarmış­ tır; giderayak, itaatkârlığı son mertebe­ sine çıkarıp kongre mongre toplama­ ya lüzum görmeden, TİP’ten elinde ne kaldıysa, TKP’ye, —başka bir itaat şampiyonuna— teslim etm iştir; diğer birçok talihsiz Türk sosyalisti gibi ‘gö­ nüllü sürgününde’ vefat ettiği sırada, Türkiye Birleşik Komünist Partisi’nin şeref başkanı bulunuyordu; yoksa, SSCB/KP’si, TBMM’nin tarihte ilk de­ fa saygı duruşunda bulunduğu sosya­ list cenazesine ne diye çelenk gönder­ sin?

Ne dersiniz, —Allah geçinden versin— Mehmet Ali Aybariabirem r-I Hak vâki olursa, glasnost mlasnost la­ kırdısıyla, ‘tavariş’ Gorbaçov ona da bir çelenk gönderir mi?

Referanslar

Benzer Belgeler

A multicentre, randomised clinical control trial comparing the retropubic (RP) approach versus the transobturator approach (TO) for tension-free, suburethral sling treatment

Bunun üzerine Mustafa Kemâl, (Hz. Peygamber ölürken kimi vekil tâyin etti ki siz daha hilâfet is­ tiyorsunuz. Biz sancağı çektik, o sancağa düşman olmadık,

BP Türkiye, fotoğraf dem ekleri çalışma kum lu ile birlikte, geçtiğimiz yıl yitirdiğimiz değerli fotoğraf ustası Sami Güner’in anısına “ Türkiye 92” albüm

İngiltere sefiri Lord Stad ffo rd de Redcliffe’in geniş para yardımla­ rı ile desteklenen Protestan misyonerler Anadolu’da Ermeni- leri Gregoryen kilisesinden

rosuna telefon eden kim liği belir­ lenemeyen kişiler, “ Ermeni S o y ­ kırımının Adalet Kom andoları" adlı cinayet örgütünün adına ko­ nuştuklarını

HYDRO BA020 Suyun çekildiği andaki kıyı çizgisi Zorunlu NAMN1 Birinci ulusal dilde detayın ismi Seçmeli NAMN2 İ kinci ulusal dilde detayın ismi Seçmeli NAMA1

Navigation systems allow people to find their route and explore their surroundings easily and quickly in the places they have not visited before without losing too much time and

As the results were not satisfying enough to acceps as valid calibration, extrapolation curves have been hence chosen to perform the measurement campaign in an