Vecihi Timuroglu dan yeni bir inceleme: Cahit Külebi
Bir kiiiü
M
mmmm *
iVecihi Timuroğlu’nun Cahit
Külebi incelemesi, Külebi’nin
şiiri gibi yer yer lirik, yer yer
hırçın bir anlatımla şirimizin
dünü ve bugününü de kap
sayan bir inceleme. Kitapta
sevindirici bir müjde de var,
bu tür incelemelerin
azlığından yakınanlara: “Ali
Yüce, yazınımızın çok ince bir
şairidir. Özellikle devrimci
şiirimizin savsaklanmaması
gereken bir şairidir Ali Yüce.
Onun üzerine de
çalışıyorum.”
SENNUR.SEZER
ır airi anlatm anın, irdelemenin açıklamanın bin yolu vardı belki bugüne dek. Vecihi Timuroglu bu na binbirinci yolu kattı: O şairi iki ayrı kuşaktan insana tanıştırmayı. Bu tartış manın yeni yanı, Timuroğlü’yla tartışan kişinin, oğlu Kürşat oluşu. Kürşat Timu- roğlu, genç yaşta öldürülmüş bir oğul. Baba Timuroglu, onun söylediklerini ki mi zaman Kürşat’ın elyazısı notlarından alıntılıyor, kimi zaman bu notlara ve onun dünya görüşüne, edebiyat anlayışı na göre kurguluyor. Sonuçta edebiyat tut kunu bir baba oğulun Cahit Külebi’yi yo rumlayışını, onunla ilgili eleştiri ve yo rumları yanıtlayışını bir söyleşi havası içinde okuyoruz.
Vecihi Timuroglu, zaman zaman bir Dede Korkut söyleyişi kullandığı bu söy leşilerdeki tutum unu şöyle açıklıyor: “Yüzü görklü oğul, seninle söyleşilerim de, duygularımı öne çıkarmamaya çalışı yorum. Duygularım öne çıkınca, yakala mak istediğim gerçeği kaçırırım diye kor kuyorum. Cahit Külebi için, duygularımı, daha da öne çıkarabilirim. Bu yüzden acı ya ağırlık veriyorum, insanın yaşamında acı yoğunlaşırsa, öznellik, geriye düşer. Acıyla sarsılan insan, nesnel gerçeği daha yansız yakalar. Cahit Külebi’ye sonsuz saygım var, onu çok seviyorum. Ama şiiri ni değerlendirirken, bu duygularımdan sıyrılmak zorundayım. Bunun ilacı acı dır.” Oğlunu yaşıyor gibi düşleyip, yaz masının bir nedeni de, Külebi’nin de bir süre önce oğlunu yitirmiş olması: “Bütün insanları dost bilen, kardeş sayan bu bü yük şair, Kürşat’ım, o güçlü kollarıyla se ni de bağrına basmak isterdi. Bir gün ağ layarak, “O yiğidi göremedim, o güzel oğlumu kollarıma alamadım” demişti. Şimdi o da, benim gibi oğul vurgunu.”
"Benim Şairim"
Vecihi T im u ro |lu ’nun “Cahit Küle- bi/Hırçın ve Lirik” başlıklı incelemesinin çıkış noktası, Kürşat Timuroğlu’nun not
larında kalan şu bölüm: “Cahit Külebi, benim şairim. Ağzmı açtığı zaman türkü ler dökülür dilinden, insan saçılır sözcük lerinden Anadolu kokulu, ezgiler söyler memleketimden, hüznü bile coşkulu, yay lalarımdan çiçekler getirir elvan elvan, ır maklarımdan sular taşır harıl harıl, çeş melerimle söyleşir Türkçe Türkçe”. Vu rulan bir oğlun sevdiği şairi anlatır, ince ler, eleştiren yargılara karşı savunurken- Timuroğlu, hem oğlunun tamamlayama- dığı bir işi tamamlıyor, hem oğluyla öz lem gideriyor. Acısını “öğlen sıcağında, bozkırda baymış gelincik kokusu gibi” ta şıyarak. Bu yüzden üslubu, Külebi’nin şi irine getirdiği tanımın özelliğinde: “Hır çın ve lirik”. Timuroglu kitapta yalnızca Külebi’nin şiirini değil, Külebi’nin kendi sini de anlatıyor. Oğluna hiç karşılaşma dığı “Cahit amca”sını tanımlarken, okura da, bir şairin şiiriyle nasıl bütünleştiğinin ip uçlarını veriyor. Onun şiirinin kaynak larını açıklarken, Anadolu insanının şiirle ilişkisini de anlatıyor. Ancak, Külebi’nin şiriinin “aydın bir saz şairi” olmadığını da vurgulayıp, “bizim şiirimizde ilk Avrupalı şiiri yazanlardan birisi” olduğunu da sa vunuyor.
Vecihi Timuroglu, Hırçın ve Lirik’te, Cahit Külebi’nin şiirini incelerken, onun yaşadığı ve yazdığı dönemin şairlerini de irdeliyor, aynı dönemin şiirlerini de karşı laştırıyor, yargılarını saptayıp yanıtlıyor. Bu yüzden inceleme yalnızca Külebi şiiri nin değil, Külebi’nin yazdığı dönemin öteki ünlülerinin (Orhan Veli, Melih Cev det, Cahit Külebi, Ziya Osman Saba, vb) de şiirlerinin değerlendirilmesi özelliğini taşıyor. Timuroglu, yeri geldiğinde Küle bi’yi Nâzım Hikmetle de karşılaştırmak tan çekinmiyor. Zaman zaman aynı konu yu işleyen destan dizeleriyle, zaman za man da onlara duyduğu saygıyla: “Ne za man, yüreğimi bir sorun bursa, Cahit Kü lebi’nin, Nâzım Hikmet’in şiirlerine ka panırım”.
"B ir Şairi İncelemek"
Vecihi Timuroglu, Cahit Külebi’nin şi irini incelerken, edebiyat dışı kaynaklara da başvuruyor: “Görklü oğul, bir şairi in celemenin ucuz yollarını aramam. Sevmi yorum öyle yazıları. Bir şairin şiiri üzerine düşünürken, onun şiirinin başlangıcını düşünmek gerekir. Bir bakıma, o şair için şiirin başlangıcı ve evrim üzerine düşün mek gerekiyor. Bir toplumbilim, ruhbi- lim, halkbilim ve dilbilim araştırması da diyebiliriz. (...) Şiir yazmak için, şairin sözden başka bir gerece gereksinimi yok tur ama, kendisinden önce üretilmiş şiire gereksinimi vardır. Öyleyse, bir şairi ince lerken bilimsel davranmak gereği yararlı dır. Gülüşü bahar kokulu oğul, neden, in san olmadan şiirin olmadığını, hatta, şi
irin ilk insanla hemen ba: m dü
şünmüyoruz? Buradan yola çıkarsak, bi limsel inceleme yöntemlerinin vazgeçil mezliğini kavrarız. En azından, şiir üzeri ne deneme yazmaya kalkışan kimselerin toplumbilimi, ruhbilimi, halkbilimi ve özellikle dilbilimi göz ardı etmelerinin
olanaksızlığım be lirlem iş oluruz. ‘Şiirden, salt şiir tadı almak için söz ediyorum’ diyenle rin yanlışlığını da kanıtlarız.”
Tim uroğlu’nun şiire “toplumsal bilin
cin ve insanlığın manevi ekininin ürünü” olarak bakışı, bilimsel yöntem izleyişi, ku ramlar ve kavramlar üzerine açımlamaları önemli. Cahit Külebi’nin şiirini inceler ken, şiir nedir, şair kimdir sorularını da çeşitli açılardan, yeniden yeniden yanıtlı yor.
Bu yanıtlardan biri, özellikle günümüz de, dikkat edilmesi gereken bir ölçeği de veriyor: Bir şair, çok iyi şiirler yazmış
' ı d <
ir. Şii
söz edilebilir. Bir romancı, çok güzel ro manlar üretmiş olabilir. Edebiyat tarihle rinde, romanımıza yaptığı katkılar değer lendirilir. (...) Ne ki, bunların sanat ala nındaki değerleri, toplumsal değerleriyle eş tutulmamalı. Toplumun ileri çizgisini kavrayamamış bir kimsenin kendi alanın daki iyi temsuciliği, toplumsal yaşamımız için kötü temsilcilik işlevi yapabilir. Bu olabilir. Şiir tarihinde onun katkılarından
bakımdan, bir alandaki örnekleri seçer ken iyi düşünmeliyiz. Bir değere değin mekle, o değeri öne çıkarmak arasındaki farkı bilinçle kavramalıyız.”
Vecihi Timuroğlu’nun Cahit Külebi in celemesi, Külebi’nin şiiri gibi yer yer lirik, yer yer hırçın bir anlatımla şirimizin dünü ve bugününü de kapsayan bir inceleme. Kitapta sevindirici bir müjde de var, bu tür incelemelerin azlığından yakınanlara: “Ali Yüce, yazınım ızın çok ince bir şairidir. Özellikle devrimci şairimizin sav saklanmaması gereken bir şiiridir Ali Yüce. Onun üzerine de çalışıyorum.”
Cahit Külebi, kendi şiirini hem “Saçılır kır çiçekleri/ Ağzımı açtığım zaman/
Son-;ü Dı ~
de “işte doğrusu söz gelimi/ Dokuyup eşi/ Birer gümüş mızrak
la ı... ra birleşir üçü
olur/ Gökyüzüne doğru atılan” diye, hem yol üstüne attıklarım/ Birer küçük köylü kilimi” diye tanımlar. Gümüşün de, kil imin de değerini bilseniz de okuyun Timuroğlu’nu, bildiklerimizi tamamlayın. Bilmiyorsanız da okuyun, öğrenin. Çün kü Tim uroglu da bir kilim dokum uş “Tozlu dum anlı so kaklarında A n kara’nın”. Hem de atkısı şiir sevgisi, çöz güsü toplumculuk bir kilim. ■
Cahit Külebi/ Hırçın ve Lirik/ Vecihi
Timuroglu/ İnceleme/ Başak Yayınları/ 432 s.
C a h it K ü le b i in c e le m e s i. K ü le b i'n in şiiri g ib i y e r y e r lirik , y e r y e r h ırç ın b ir a n la tım la ş irim izin d ü n ü v e b u g ü n ü n ü d e k a p s a y a n b ir in c e le m e .