• Sonuç bulunamadı

Fahrelnissa Zeid'in portreleri ve içimizde şarkı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fahrelnissa Zeid'in portreleri ve içimizde şarkı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Fahrelnissa Zeid’in portreleri

Ve İçimizdeki Şarkı

Bugünkü yerini, eşi Zeid'e borç­

lu olduğunu söyleyen sanatçı:

Kendi üstümüzde dünyalar icat

etmek zorundayız, çünkü dünya

hep aynı, çalışmak gerek, diyor

S

ANAT nedir? insan neden sanatçı olur? Bir sanatçıyı diğerinden ayıran, aynı ki­ şinin iki ayrı sanatçı tarafından

yapılan portresinin birbirine

benzemesini önleyen nedir? Yüz yıllard’r sorulmuş bu sorular, yüzyıllardır sanatçılar, düşünür­ ler cevaplamış bu sorulan. Sanat ve sanatçıyı şekillendiren etken ler çok çeşitli elbet. Önce ola­ naklar. Gerçekten yetenekli ni

ce sanatçılar olanaksızlıktan

gereğince yetişemiyor. Bunu

kimse yadsıyamaz. Çevre, ço­

cukluk çağından başlayarak sanat çının bütün kişiliğini hazırlıyor. Kişilik ya da sanatçının dünya gö rüşü sanatçıyı diğerlerinden ayı­ ran etken. Bir de Tanrı vergisi denilen yetenek var. Soyaçekim var.» Ya onların payı nedir

sa-SENNUR SEZER

natçının oluşumunda? Bu soruyu Halikamas Balıkçısı, Aliye Ber- ger, Füreya Koral ve Şirin Dev­ rim gibi sanatçı kişilerden olu­ şan bir ailenin bir başka ünlü ki şişi Fahrelnissa Zeid şöyle cevap lıyor: «Allahın verdiği bir duygu bu. Bir emir. İçimizden gelen ateş

durdurulamaz ki... Ayrıca ben

bugün sanatımda bulunduğum

yeri sevgili eşim Zeid’e borçlu­ yum.»

ÇALIŞMAK

1934'de evlendiği eşi Zeid el Hüseyin’i iki yıl önce kaybet­

miş. »Eşimi kaybettim. Herşc-

yimi kaybettim, insan çekmekle ölmüyor. Hastahanelerde, ilâçlarla doktorlarla uğraşarak ölümü bek lemek vardı. Buna Zeid’imin de razı olamıyacağını düşündüm.

A-Kahrelnissa Zeid, Paris’te açtığı son sergisinde feshi r edilen esi Zeid el Hüseyin’in portresi önünde..

cimi daha derin duymak için ça lışmaya başladım. Çalışmak, felâ ketimin, yalnızlığımın büyüklüğü nü bile bile çalışmak bir ateşti. Kendimi bu ateşe attım ve yeni­ den canlandım.»

YÖNELİŞ

Zeid, bu duygularla hazırla­ mış son sergisini. Dört ay içinde

bütün hazırlıklarını bitirmiş. Pa­ ris’te bir sanat olayı olan sergi­ nin özelliği portrelerden hazırlan mış oluşu. Daha önce hep nonfi- güratif çalışan Zeid, bu sergisin­ de insana yönelmiş. Eşi Zeid'ten Emir Hasan’a Galeri sahibi ve eleştirmen Katia Granoff’tan otuz apartımamn kapıcılığını birden yapan Madam Lopez’e kadar port

reler. Neden? Portre sanatının öl müş sayıldığı bir çağda ne yap­ mak istiyor Zeid? Nedir anlatmak istediği? Üstelik abstre resmin ustalarından sayılırken bu dönüş niye? Zeid'in cevabı şu: »Zeid el Hüseyin’i kaybetmek benim için bir felâketti. Bu felâketten sonra

anladım dünyanın boşluğunu.

Abstre bana oyuncak gibi geldi. Abstre için neşe, sevinç ve haya tiyet gerekli. Artık benim için ne şe yok. Fırçayı bir kamçı gibi beş metre şaklatmanın sevinci yok. Muhayyelem durdu. Elbilgim, us talığım sıfır oldu. Artık insanları inceliyorum. Onların kökenlerini onları oluşturan şeyleri arıyorum. Portrede derinleşme var. Ölüm­ lü, sunî şeylerden ayrılma var.»

Fahrelnissa Zeid, çeyrek yüz yıldır ayrı Türkiye’den. Çalıştığı atelyeye Türkiye’den çevreler iş­ lemeler taşıyor. Boğazın, eski evlerin karalamalarını yapıyor, özlüyor Türkiyeyı. Ama dönmeyi düşünmüyor. Onu yurdundan uzak tutan Paristeki çalışma şartları mı? Sanatım yorumla­ yan dünyaya Türk sanatım Türk sanatçısını duyuran Katia Gra- noff’lar, J. W. O’ConnellTer mi? Üstelik artık yapayalnızken gur­ bette. Hep bir sevgili varlığın yokluğunu, dünyanın boşluğunu duyarken.

ANADOLU ŞARKISI

«Kendimi bulmam için uzakta olmam lâzım. Ne kadar uzak olursam o kadar yakınım Türki- yeye. Bana Paris’te «Anadolu Şarkısı» dediler. Renklerimi Anadolu kilimleriyle kıyasladı­ lar. Resimlerimin boyutları on­ lara Nemrut dağının anıtlarım hatırlattı. Oysa ben Anadoluyu görmedim. Kişiliğimdeki karşıt­

lıklar İstanbul’un tesiri. Istan- buldaki çeşitli uygarlıkların, Bi­ zarısın, OsmanlIların ve bütün ötekilerin. Yaşamış ve yaşama­ ya devam eden bir dünya İstan­ bul. Yakında Anadolu’yu da do­ laşacağım. Aile kökenimizin gel­ diği Afyonkarahisarı görmek is­ tiyorum. Kendimi böylece daha iyi yorumlayabileceğimi biliyo­ rum.»

BİR ARAÇ

Zeid’in dünya görüşünü ve sa­ nat anlayışını Sanayi-i Nefise- den sonra gittiği Paris’teki Aca­ démie Ranson’daki bir olay be­ lirlemiş. «Hocamız Bissiére’di. O günkü çalışmamı çok beğeni­ yordum. Hocamın da beğenece­ ğini umuyordum. Oysa o daha az özenilmiş resimleri beğendi­ ğini belirttiği halde benimkini beğenmedi. Üstelik alıp yere at­ tı. Beni, «Siz fotoğraf çekmiye-

ceksiniz resim yapacaksınız» di­ ye de azarladı. Ben «Peki, ne­ den model kullanıyoruz?» diye sordum. Cevabı benim bütün yaşamamı etkiledi: «Model bir araçtır. İçinde söyleyeceğin bir şarkı varsa o araçla anlatacak­ sın.»

Zeid şimdi portrelerle söylü­ yor şarkısını ve şöyle bitiriyor söyleşimizi:

«Kendi üstümüzde dünyalar icad etmek zorundayız, çünkü dünya hep aynı. Çalışmak ge­ rek. Bu çalışmak değil kendi­ mizi aramak. Sanatçı ancak böylece insanın o basit kisve- - sinden kurtuluyor.»

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Activated carbon process can be used for preventing environmental contamination and recovery of uranium from wastes in various stages of nuclear fuel production

İstanbul Kültür ve Sanat Vak/i, Kültür Ba­ kanlığı ve Başbakanlık Toplu Konut İdare­ si ’nin büyük desteğiyle şimdi, 2000 iiyılla­ nıl uluslararası sanat,

Ünlü gezgin ve Türk dostu Pierre Loti Aziyade’yi 113 y ıl önce yazmıştı Bir tutkunun romanı.. P ie rre Loti’nin 37 cildi bulan yapıtlarının bir bölümü

Bu ne­ denledir ki, henüz bir yapıtı basılmamış, kendi köşesinde öykü üreten gençlere de, ödül için başvuruda bulunmak hakkı tanınıyor.. Yazarın veya yayıncının

Bu kumaş desenleri, klâsik Türk sanatının minyatürleri, çinileri ve halıları kadar çizgi, renk ve kompozisyon zevki veren eserlerdir.. Esa­ sen, kumaşlarda

Sanki onun bir parça­ sı olan bu insanlar, dışardan içeriye bakarken Ruhi Bey içerden dışarı­ ya bakmaktadır. İki yönlü bir yol­

Fakat Mevlânâ, Şems’in yokluğunda; öylesine perişan oldu, öylesine gözyaşı döktü ki, oğlu Sultan Veled, Konya'yı temsil eden 20 kişilik bir heyetle

Milattan 2-3 bin sene kadar önce Mısırlılar genellikle payında 1 olan kesirleri kullanır ve diğer kesirleri bunlar cinsinden yazardı.. Bu nedenle payında 1 olan kesirlere