• Sonuç bulunamadı

Üniversite gençliği ve siyasal katılım:Selçuk Üniversitesi örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Üniversite gençliği ve siyasal katılım:Selçuk Üniversitesi örneği"

Copied!
124
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYOLOJİ BİLİM DALI

ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ VE SİYASAL KATILIM:

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ

HATİCE KARİPÇİN TEKE

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

DOÇ.DR. SUSRAN ERKAN EROĞLU

(2)
(3)
(4)

ÖNSÖZ

Birey bir toplumun içerisine doğar ve o toplumun bir üyesi olur. Birey doğumuyla birlikte ömür boyu sürecek bir toplumsallaşma sürecinin içerisine girer. Birey toplum olmanın getirdiği belli kuralları, örfleri, adetleri yani birlikte yaşamak için gerekli olan her şeyi içselleştirmeye başlamaktadır. Siyaset de toplum olmanın, birlikte yaşamanın getirdiği bir zorunluluktur. Birey de bu siyasetin içerisinde az ya da çok kendisine bir yer edinecektir. Bu sürece dâhil olmak için ise belli bir siyasal toplumsallaşma sürecinden geçmek gerekmektedir.

Birey siyasi toplumsallaşma sürecinde iken siyasi katılımda bulunabilir veya uzak durabilir. Siyasi katılımın da düzeyi vardır. Toplumun siyasete katılımı merak edilip hep araştırılmıştır. Bu araştırmada toplumun hayata atılmaya hazır olan en genç dinamik yapısı üniversite gençlerinin siyasete katılımı araştırılmıştır. Yakın tarihimize bakıldığı zaman üniversite gençliğinin bir dönem siyaset içerisinde yoğun katılımlarını görmekteyiz. O dönemden sonra ise gençlik siyasetten uzak tutulmaya çalışılmıştır. Bazı bireylerde ve ailelerde o dönemden kalma depolitizasyon oluşmuştur. Fakat bu siyasete uzak durmak belki katılımın derecesini yani sadece oy verme ya da oy vermeme olarak kendini gösterir. Fakat burada siyasi toplumsallaşmadan uzak kalmak mümkün değildir. Toplum bireyi siyasi toplumsallaşmaya zorlar.

Lisans öğrenimim boyunca bilgi ve birikiminden faydalandığım, yüksek lisans sürecinde ve bu tez çalışması esnasında ve tez çalışmama hazırlık sürecinde benimle birlikte emek veren ve beni her zaman cesaretlendiren sözleriyle, hiçbir konuda desteğini esirgemeyen danışman hocam Doç. Dr. Susran Erkan Eroğlu’na teşekkür ederim. Lisans ve yüksek lisans hayatımda bilgi ve birikimlerinden yararlandığım bana sosyolojiyi sevdiren, sosyolojik bakış açılarıyla bana her zaman örnek olan Selçuk Üniversitesi bölüm hocalarıma ve başta bölüm başkanımız Prof. Dr. Mustafa Aydın hocama teşekkür ederim.

Beni her konuda destekleyen, lisans ve yüksek lisans hayatımda benimle birlikte bu okulu bitiren aileme başta annem Şerife Karipçin ve babam Derviş Karipçin olmak üzere kardeşlerim Sümeyra Karipçin ve Zehra Karipçin ve eşim Binali Teke’ye teşekkür ederim.

(5)
(6)
(7)

İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... İİ YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ... İİİ ÖNSÖZ ... İV ÖZET ... V ABSTRACT ... Vİ KISALTMALAR ... İX TABLOLAR LİSTESİ ... X GİRİŞ ... 1 I.BÖLÜM ... 3

SİYASAL TOPLUMSALLAŞMA VE ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ ... 3

1.1.SİYASET ... 3 

1.2.SİYASALTOPLUMSALLAŞMA ... 5 

1.2.1.Siyasal Toplumsallaşmada Yaklaşımlar ... 6 

1.2.1.1.Psikanalitik Yaklaşım ... 6

1.2.1.2. Yapısal- İşlevselci Yaklaşım ... 7

1.2.2.3. Çatışmacı Yaklaşım ... 8

1.2.2. Siyasal Toplumsallaşmanın Aracı Kurumları ... 9 

1.2.2.1. Birincil Gruplar ... 9

1.2.2.1.1. Aile ... 9

1.2.2.1.2. Akran Grupları ... 10

1.2.2.2. İkincil Gruplar ... 11

1.2.2.2.1. Okul ... 11

1.2.2.2.2. Kitle İletişim Araçları ... 12

1.3.SİYASALKATILMA ... 13 

1.3.1.Siyasi Katılmanın Düzeyi ... 14 

1.3.2. Siyasi Katılımda Etkisi Olan Faktörler ... 16 

1.3.2.1. Siyasi Katılıma Etkisi Olan Siyasi Faktörler ... 16

1.3.2.2. Siyasi Katılıma Etkisi Olan Psikolojik Faktörler ... 17

1.3.2.3. Siyasi Katılıma Etkisi Olan Sosyal Faktörler ... 18

1.3.2.3.1. Yaş ... 18 1.3.2.3.2. Cinsiyet ... 19 1.3.2.3.3. Gelir ... 20 1.3.2.3.4. Meslek ... 20 1.3.2.3.5. Eğitim ... 21 1.3.2.3.6. Yerleşme Birimi ... 21

1.3.2.3.7. Kitle İletişim Araçları ... 22

1.3.2.3.8. Siyasal Örgüt Üyeliği ... 23

(8)

II. BÖLÜM ... 25

METODOLOJİ ... 25

1. EVREN VE ÖRNEKLEM ... 25

2. KULLANILAN ANKET FORMUNUN ÖZELLİKLERİ ... 26

3. KULLANILAN İSTATİSTİK TEKNİKLERİ ... 27

III. BÖLÜM ... 28

ALAN ARAŞTIRMASI BULGULARI ... 28

1.ÖRNEKLEM GRUBUNUN ÖZELLİKLERİ ... 28

3.1.1.ÖĞRENCİLERİN CİNSİYETİ ... 28 

3.1.2. ÖĞRENCİLERİN YAŞI ... 28 

3.1.3.ÖĞRENCİLERİN EĞİTİMİ ... 29 

3.1.4. ÖĞRENCİLERİN SİYASAL ÖZELLİKLERİ ... 31 

3.2.ÖĞRENCİLERİNSEÇİMLERDEKİOYVERMEDURUMLARI ... 33 

3.3.ÖĞRENCİLERİNSİYASALFAALİYETTEBULUNMADURUMLARI. 35  3.4.ÖĞRENCİLERİNSİYASİKİMLİKLEREVESİYASİPARTİLERE BAKIŞLARI ... 38 

3.5.ÖĞRENCİLERİNSİYASİDÜŞÜNCELEREBAKIŞLARI ... 49 

3.6.SİYASİKİMLİKLEREGÖREDÜŞÜNCELEREKATILIMDURUMLARI  ... 65  TARTIŞMA ... 95 SONUÇ ... 99 KAYNAKÇA ... 104 ANKET FORMU ... 108      

(9)

KISALTMALAR

AKP: Adalet ve Kalkınma Partisi CHP: Cumhuriyet Halk Partisi MHP: Milliyetçi Hareket Partisi SP: Saadet Partisi

HDP: Halkların Demokratik Partisi DP: Demokrat Parti

BBP: Büyük Birlik Partisi DSP: Demokratik Sol Parti TKP: Türkiye Komünist Partisi AB: Avrupa Birliği

                       

(10)

TABLOLAR LİSTESİ

TABLO 1:ARAŞTIRMAYA KATILAN ÖĞRENCİLERİN CİNSİYET DAĞILIMLARI ... 28 

TABLO 2:ARAŞTIRMAYA KATILAN ÖĞRENCİLERİN YAŞ DAĞILIMLARI ... 28 

TABLO 3:ARAŞTIRMAYA KATILAN ÖĞRENCİLERİN FAKÜLTELERE GÖRE DAĞILIMLARI ... 29 

TABLO 4:ARAŞTIRMAYA KATILAN ÖĞRENCİLERİN BÖLÜMLERİNE GÖRE DAĞILIMLARI ... 29 

TABLO 5:SİYASİ KİMLİKLERDEN HANGİSİ SİZE UYGUNDUR? ... 31 

TABLO 6:TÜRKİYE'NİN EN GÜVENİLİR KURUMU SİZE GÖRE HANGİSİDİR? ... 32 

TABLO 7:SİZCE TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ SORUNU NEDİR? ... 33 

TABLO 8:SON SEÇİMLERDE OY KULLANDINIZ MI?(10AĞUSTOS 2014CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ) ... 33 

TABLO 9:ÖNÜMÜZDEKİ İLK GENEL SEÇİMLERDE (7HAZİRAN 2015) OY KULLANMAYI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ? ... 34 

TABLO 10:HAYATINIZDA HİÇ SİYASAL PARTİ MİTİNGİNE KATILDINIZ MI? ... 35 

TABLO 11:HAYATINIZDA HİÇ PROTESTO GÖSTERİSİNE YA DA GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜNE KATILDINIZ MI? ... 35 

TABLO 12:HAYATINIZDA HİÇ SİYASAL TALEPLER YA DA HAKLAR İÇİN İMZA TOPLAMA KAMPANYALARINA KATILDINIZ MI? ... 36 

TABLO 13:DÜZENLİ OLARAK BİR SİVİL TOPLUM KURULUŞU YA DA DERNEK ETKİNLİKLERİNE GİDİYOR MUSUNUZ? ... 37 

TABLO 14:TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ NASIL GÖRÜYORSUNUZ? ... 37 

TABLO 15:MUHAFAZAKÂR ... 38  TABLO 16:MİLLİYETÇİLİK ... 38  TABLO 17:İSLAMCI ... 39  TABLO 18:SAĞCI ... 39  TABLO 19:SOLCU ... 40  TABLO 20:DEMOKRAT ... 40  TABLO 21:ATATÜRKÇÜ ... 41  TABLO 22:KOMÜNİST ... 41  TABLO 23:SOSYALİST ... 42  TABLO 24:ULUSALCI ... 42  TABLO 25:ÜLKÜCÜ ... 43  TABLO 26:LİBERAL ... 43 

TABLO 27:SOSYAL DEMOKRAT ... 44 

TABLO 28:ADALET VE KALKINMA PARTİSİ (AKP) ... 44 

TABLO 29:CUMHURİYET HALK PARTİSİ (CHP) ... 45 

TABLO 30:MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ (MHP) ... 45 

TABLO 31:SAADET PARTİSİ (SP) ... 46 

TABLO 32:HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ (HDP) ... 46 

TABLO 33:DEMOKRAT PARTİ (DP) ... 47 

TABLO 34:BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ (BBP)... 47 

TABLO 35:DEMOKRATİK SOL PARTİ (DSP) ... 48 

TABLO 36:VATAN PARTİSİ (İŞÇİ PARTİSİ) ... 48 

TABLO 37:TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ (TKP) ... 49 

TABLO 38:BÜYÜK SANAYİ KURULUŞLARININ MÜLKİYETİ DEVLETİN OLMALIDIR. ... 50 

TABLO 39:DEVLET GELİRDE EŞİTLİK SAĞLAMAK İÇİN EKONOMİYE KARIŞMALIDIR. ... 50 

TABLO 40:ÜNİVERSİTELER DÂHİL BÜTÜN OKULLAR ÜCRETSİZ OLMALIDIR. ... 51 

TABLO 41:TÜRKİYE AB'YE ÜYE OLMALIDIR. ... 51 

TABLO 42:ÖZELLEŞTİRME DAİMA ÜLKE YARARINADIR. ... 52 

(11)

TABLO 44:DEVLET EKONOMİNİN İŞLEYİŞİNE KESİNLİKLE KARIŞMAMALIDIR. ... 53 

TABLO 45:DEVLET İŞ ALANI AÇMALI, İŞSİZLİĞİ ÇÖZMEK İÇİN ÖZEL SEKTÖRE GÜVENMEMELİDİR.  ... 53 

TABLO 46:SOSYAL GÜVENLİK HİZMETLERİ TAMAMEN ÖZEL SEKTÖRE BIRAKILMALIDIR. ... 54 

TABLO 47:DEVLET HER VATANDAŞA ASGARİ GELİRİ GARANTİ ETMELİDİR. ... 54 

TABLO 48:ÖZELLEŞTİRME SAĞLIK HİZMETLERİNİN KALİTESİNİ ARTIRIR VE YAYGINLAŞTIRIR. ... 55 

TABLO 49:YABANCILARA GAYRİMENKUL SATIŞI ENGELLENMELİDİR. ... 55 

TABLO 50:HÜKÜMET İŞLERİ DİNİ KURALLARA GÖRE DÜZENLENMELİDİR. ... 56 

TABLO 51:ANADİLİ KÜRTÇE OLANLAR SERBEST KULLANABİLMELİ VE OKULLARDA ÖĞRENEBİLMELİDİR. ... 56 

TABLO 52:SİYASİ PARTİLERDE YOLSUZLUK YAPILMAKTADIR. ... 57 

TABLO 53:SİYASET KELİMESİNİN ANLAMINI BİLİYORUM. ... 57 

TABLO 54:SİYASİ PARTİLER DEMOKRATİK YÖNETİME SAHİPTİR. ... 58 

TABLO 55:SİYASİ PARTİLERDE ÇALIŞMAK HİÇ BİR SORUNU ÇÖZMEZ. ... 58 

TABLO 56:SİYASAL KATILMA EŞİTTİR OY KULLANMADIR. ... 59 

TABLO 57:SİYASAL PARTİLERLE İLGİLİ BİLGİM YETERSİZDİR. ... 59 

TABLO 58:SEÇİM SİSTEMLERİ HAKKINDA BİLGİM YOKTUR. ... 60 

TABLO 59:DEMOKRASİYİ YAŞAM FELSEFESİ OLARAK KABUL EDİYORUM. ... 60 

TABLO 60:ÜNİVERSİTE ÖĞRENİMİNDE ÜLKE SİYASETİNİ ÖĞRENMENİN BİLİNCİNDEYİM. ... 61 

TABLO 61:YENİ ÇIKAN VEYA DEĞİŞEN YASALARI TAKİP EDİYORUM. ... 61 

TABLO 62:TÜRKİYE'DE DEVLET YÖNETİMİNDE SEÇİLMİŞLER ATANMIŞLARA GÖRE DAHA ETKİN ROL ALMALIDIR. ... 62 

TABLO 63:TÜRKİYE AB' YE KATILMA YOLUNDA ÇABALARINI SÜRDÜRMELİDİR. ... 62 

TABLO 64:AB SÜRECİ TÜRKİYE'Yİ DAHA DA DEMOKRATİKLEŞTİRECEKTİR. ... 62 

TABLO 65:YASALAR DAHA DEMOKRATİK HALE GETİRİLMELİDİR. ... 63 

TABLO 66:BASIN ÖZGÜR OLMALIDIR. ... 63 

TABLO 67:İNSANLARIN BAZI DÜŞÜNCELERİNİ İFADE ETMELERİ YÜZÜNDEN CEZA ALMALARINI DOĞRU BULMUYORUM. ... 64 

TABLO 68:AİLEMLE SİYASİ GELİŞMELERLE İLGİLİ KONUŞURUZ. ... 64 

TABLO 69:ARKADAŞLARIMLA SİYASİ GELİŞMELERLE İLGİLİ KONUŞURUZ. ... 65 

TABLO 70:MİLLİYETÇİ *ANADİLİ KÜRTÇE OLANLAR SERBEST KULLANABİLMELİ VE OKULLARDA ÖĞRENEBİLMELİDİR.CROSSTABULATİON ... 66 

TABLO 71:SOLCU *HÜKÜMET İŞLERİ DİNİ KURALLARA GÖRE DÜZENLENMELİDİR. CROSSTABULATİON ... 67 

TABLO 72:MUHAFAZAKÂR *AB SÜRECİ TÜRKİYE'Yİ DAHA DA DEMOKRATİKLEŞTİRECEKTİR. CROSSTABULATİON ... 68 

TABLO 73:İSLAMCI *İNSANLARIN BAZI DÜŞÜNCELERİNİ İFADE ETMELERİ YÜZÜNDEN CEZA ALMALARINI DOĞRU BULMUYORUM.CROSSTABULATİON ... 69 

TABLO 74:ATATÜRKÇÜ *BÜYÜK SANAYİ KURULUŞLARININ MÜLKİYETİ DEVLETİN OLMALIDIR. CROSSTABULATİON ... 71 

TABLO 75:SOSYALİST *DEVLET GELİRDE EŞİTLİK SAĞLAMAK İÇİN EKONOMİYE KARIŞMALIDIR. CROSSTABULATİON ... 72 

TABLO 76:ULUSALCI *ÜNİVERSİTELER DÂHİL BÜTÜN OKULLAR ÜCRETSİZ OLMALIDIR. CROSSTABULATİON ... 73 

TABLO 77:SAADET PARTİSİ (SP)*TÜRKİYE AB'YE ÜYE OLMALIDIR.CROSSTABULATİON... 74 

TABLO 78:CUMHURİYET HALK PARTİSİ (CHP)*ÖZELLEŞTİRME DAİMA ÜLKE YARARINADIR. CROSSTABULATİON ... 75 

TABLO 79:TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ (TKP)*DEVLET SAĞLIK HİZMETLERİNİ TAMAMEN ÜCRETSİZ SAĞLAMALIDIR.CROSSTABULATİON ... 76 

(12)

TABLO 80:LİBERAL *DEVLET EKONOMİNİN İŞLEYİŞİNE KESİNLİKLE KARIŞMAMALIDIR.

CROSSTABULATİON ... 77 

TABLO 81:ULUSALCI *DEVLET İŞ ALANI AÇMALI, İŞSİZLİĞİ ÇÖZMEK İÇİN ÖZEL SEKTÖRE

GÜVENMEMELİDİR.CROSSTABULATİON ... 78 

TABLO 82:SOSYAL DEMOKRAT *SOSYAL GÜVENLİK HİZMETLERİ TAMAMEN ÖZEL SEKTÖRE

BIRAKILMALIDIR.CROSSTABULATİON ... 79 

TABLO 83:VATAN PARTİSİ (İŞÇİ PARTİSİ)*DEVLET HER VATANDAŞA ASGARİ GELİRİ GARANTİ

ETMELİDİR.CROSSTABULATİON ... 80 

TABLO 84:ADALET VE KALKINMA PARTİSİ (AKP)*ÖZELLEŞTİRME SAĞLIK HİZMETLERİNİN

KALİTESİNİ ARTIRIR VE YAYGINLAŞTIRIR.CROSSTABULATİON ... 81 

TABLO 85:MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ (MHP)*YABANCILARA GAYRİMENKUL SATIŞI

ENGELLENMELİDİR.CROSSTABULATİON ... 82 

TABLO 86:SAADET PARTİSİ (SP)*HÜKÜMET İŞLERİ DİNİ KURALLARA GÖRE DÜZENLENMELİDİR.

CROSSTABULATİON ... 83 

TABLO 87:HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ (HDP)*ANADİLİ KÜRTÇE OLANLAR SERBEST

KULLANABİLMELİ VE OKULLARDA ÖĞRENEBİLMELİDİR.CROSSTABULATİON ... 84 

TABLO 88:DEMOKRATİK SOL PARTİ (DSP)*SİYASİ PARTİLERDE YOLSUZLUK YAPILMAKTADIR.

CROSSTABULATİON ... 85 

TABLO 89:DEMOKRAT *SİYASİ PARTİLER DEMOKRATİK YÖNETİME SAHİPTİR.CROSSTABULATİON

 ... 86 

TABLO 90:SAĞCI *DEMOKRASİYİ YAŞAM FELSEFESİ OLARAK KABUL EDİYORUM.

CROSSTABULATİON ... 87 

TABLO 91:ÜLKÜCÜ *YENİ ÇIKAN VEYA DEĞİŞEN YASALARI TAKİP EDİYORUM.CROSSTABULATİON

 ... 88 

TABLO 92:MİLLİYETÇİ *TÜRKİYE'DE DEVLET YÖNETİMİNDE SEÇİLMİŞLER ATANMIŞLARA GÖRE

DAHA ETKİN ROL ALMALIDIR.CROSSTABULATİON ... 89 

TABLO 93:BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ (BBP)*TÜRKİYE AB' YE KATILMA YOLUNDA ÇABALARINI

SÜRDÜRMELİDİR.CROSSTABULATİON ... 90 

TABLO 94: ADALET VE KALKINMA PARTİSİ (AKP)*AB SÜRECİ TÜRKİYE'Yİ DAHA DA

DEMOKRATİKLEŞTİRECEKTİR.CROSSTABULATİON ... 91 

TABLO 95:İSLAMCI *YASALAR DAHA DEMOKRATİK HALE GETİRİLMELİDİR.CROSSTABULATİON 92 

TABLO 96:MUHAFAZAKÂR *BASIN ÖZGÜR OLMALIDIR.CROSSTABULATİON ... 93 

TABLO 97:DEMOKRAT PARTİ (DP)*İNSANLARIN BAZI DÜŞÜNCELERİNİ İFADE ETMELERİ

YÜZÜNDEN CEZA ALMALARINI DOĞRU BULMUYORUM.CROSSTABULATİON ... 94 

(13)

GİRİŞ

Siyaset her toplumda kendine yer edinen bir kurumdur. Toplumun üyesi olan her birey ise bir şekilde bu siyasi temanın içerisinde kendini bulur. Bir toplumda yaşanılıyorsa depolitizasyon çok mümkün değildir yani birey siyaset içerisinde pasif kalmayı tercih ediyorsa bile bir şekilde siyasetin içerisindedir. Bireyin siyasi yaşam içerisinde aktifliği ise belli derecelerdedir. Gençlik ise siyasetin en temel toplumsal tabanıdır. Ülkemizde siyasi hayat çok keskin dönemeçlerden geçmiş ve bugüne gelmiştir. Bu dönemeçler bireylerin siyasi algıları üzerinde bir takım etkilere yol açmıştır. Her bireyin siyasi algısı ve siyasete katılım tarzı her dönemde farklı olmuş ve araştırılmaya değer bulunmuştur. Çünkü siyaset her dönem kendisini dinamik tutan ve yenileyen özelliklere sahiptir. Kendilerine siyasi yaşam içerisinde yer edinmeye çalışan gençler özellikle de üniversite öğrencisi olan gençlerin siyasi yaşama olan katılımları ise her zaman araştırılmaya değer görülmüştür. Çünkü üniversite gençliği hayata atılmak için son hazırlıklarını yapmaktadır. İlerleyen yıllarda ülke siyaseti içerisinde önemli değişikliklere, gelişmelere öncü olacaktır. Nitekim geçtiğimiz dönemlerdeki öğrenci hareketleri bugünün siyaseti içerisinde halen yer almaktadır. Bu yüzden her dönem öğrencilerin siyasi algıları üzerinde yapılan çalışmalar ülke siyaseti açısından önemli bir ışık tutacaktır. Ülkemizin geçtiği bu keskin dönemeçlerden sonra gençliğin, ailelerinin de etkisiyle, siyasi yaşamdan uzak durdukları ve depolitize oldukları konusunda birçok araştırma yapılmış ve bu görüşte bulunulmuştur. Fakat yine son zamanlarda olan gelişmeler sonucunda oluşan öngörüye göre gençliğin siyaset içerisinde yeniden bir harekete geçtiği, aktifliğin söz konusu olduğudur. Yinede gençliğin siyasette yoğun bir şekilde aktif olduğu dönemlerdeki gibi değildir. Bu çalışmada gençliğin siyaseti algılaması ve bunun ışığında siyasi yaşama katılım biçimleri araştırılacaktır. Gençliğin siyaset algısı nedir, üniversite gençliği içerisinde yaşadığı ülkenin yönetimine ne derece ve nasıl katıldığı araştırılacaktır. Üniversite gençliğinin siyasette ki değer algıları tahlil edilecektir. Bu çalışma özelde Selçuk Üniversitesi'nde yapılacak olmasına rağmen genelde bütün üniversite öğrencileri için bir genelleme oluşturacak nitelikte olduğu için bu konuda yapılacak diğer çalışmalara bir literatür niteliğinde olacaktır. Bu araştırma anket tekniği kullanılarak yapılacağı için istatistikî bilgilerin ışığında yorumlanacak ve hiçbir veri tahmini olmayacaktır.

(14)

Öğrencilerin siyasete katılımları sürekli olarak araştırılan bir konu olmasına rağmen hala bugün araştırılmaya değer bulunulmaktadır. Çünkü sosyoloji de birçok konu bu konuda olduğu gibi sürekli olarak kendisini yenilemektedir. Belli dönemlerde yapılmış olan araştırmalarla bu araştırmanın sonuçları karşılaştırıldığında bazı düşüncelerin değişmiş olduğunun ve bu düşüncelerin neden değiştiğinin altında yatan toplumsal olayların yorumlanması gerekmektedir. Bazı düşüncelerin ise üzerinden birçok yıl, toplumsal olay geçmesine rağmen hala neden aynı düşüncede kaldığı, oranların hemen hemen yakın çıkmasının altında yatan toplumsal sebebin ne olduğunun yorumlanması gerekmektedir. Bu sebeplerden dolayı bu araştırma birçok kere yapılmış ve hala da yapılması gerekmektedir. Çünkü siyaset, toplumsal olaylar ve toplumun bu olaylar karşısında verdiği tepki sürekli olarak canlı ve kendisini yenileyen bir yapıdadır.

(15)

I.BÖLÜM

SİYASAL TOPLUMSALLAŞMA VE ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ 1.1. SİYASET

Aile,din,ekonomi,eğitim gibi toplumsal yapıyı belirleyen kurumlar vardır. Siyasette bunlardan birisidir. Toplumsal yapının inşasındaki en önemli taşlardan birisidir. Çünkü insanın olduğu her yerde siyaset de olmuştur (Akın,2013:39). Siyaset kamu düzenini sağlayan ve genel yönetimi gerçekleştiren temel bir kurumdur ve siyaset kavramı Arapça kökenli olup eğitmek, yetiştirmek, düzenlemek anlamlarında olup ve devlet kavramını da içine alan daha geniş bir kavramdır (Aydın,2000:143). Siyaset insan toplum ilişkisi olarak ele alındığında “kamu düzenini ve genel yönetimi sağlama gereksinimine yönelik işlevlerde bulunan temel bir kurumdur” ( Fichter’den aktaran Akın,2013:40). Burada siyasetin tanımları içerisinde kamusal alan siyasetle özdeşleştirilmiştir. Hükümet, ordu gibi devletin kamusal kurumları siyasal bir anlam taşımaktadır. Siyaset tanımları kamusal alanın düzenlenmesi ve özel alandan ayırt edilmesi olarak da görülebilmektedir (Büyüktosunoğlu,2013:8). Tatar'ın belirttiğine göre Duverger "politikanın topyekûn objektif bir anlamı yoktur çünkü topyekûn objektif politika yoktur" demiştir. Siyaset devletle ilgili tüm faaliyetlerdir diye tanımlanırsa devlet dışında çalışma gösteren dernek gibi yapıları inceleyemeyiz. Siyaseti toplumu yönetme sanatı olarak tanımlarsak toplum üyelerinin yöneticileri etkilemesini açıklayamayız (Tatar, 1997:15-16). Siyaset toplumu ve belirli bir grubu ilgilendiren konularda karar verme ve kararları etkilemede işbirliği ve dayanışma içerisinde olabileceği gibi çatışma şeklinde de kendisini göstermektedir. Toplumsal sistemin bir alt sistemi olan siyaset kurumu, devlet, hükümet, sivil toplum örgütleri gibi alt sistemlere de sahiptir (Kahraman,2002:1-2). Siyasetin tanımını yapmak oldukça zordur, tanımlar eksik ve yetersiz kalmaktadır. Siyasetin alt sistemleri de dahil olmak üzere çok geniş bir alana sahiptir dolayısıyla net bir tanım ortaya koymak zordur, tanımların çoğu da eksik kalmaktadır.

Kavram olarak da siyasetin net bir tanımı yapılamamaktadır. Siyaseti devletle bir tutmak veya devletle sınırlandırmak bu iki kavramın farkını tam olarak ortaya

(16)

koyamamak bu konuda yapılacak araştırmalarda eksikliklere ve yanlışlara yol açabilmektedir (Akın,2013:44). Siyaset sosyolojisinin temelinde toplumdan yola çıkmak vardır, devleti burada bir toplumsal kurum olarak görmek gerekmektedir. Siyaset felsefesi ve siyaset biliminden burada ayrılırken bir yandan da onlardan bağımsız düşünülemez (Büyüktosunoğlu, 2013:5). Siyaset bilimi, siyaset felsefesi ve siyaset sosyolojisi gibi bilim dalları siyaset ve devlet kavramlarını daha derinlemesine analiz etmektedir. Siyaset devleti aşan bir kavramdır. Henüz devletin olmadığı toplumları da kapsamaktadır. Siyaset biliminin iki ana konusu vardır. Birisi devlet, ikincisi ise iktidardır. İktidar siyaset biliminin toplayıcı, birleştirici unsurudur ( Daver, 1993:38-39). "Geniş anlamda siyaset, birbirlerine karşılıklı bağlarla bağlı bulunan insanların, birlikte yaşama amacıyla bulundukları topluma, gruba kendilerini uydurma çabaları ve faaliyetleridir"( Daver,1993:197). “İnsanların hayatlarının bazı kesimlerinin geçici veya daimi olarak ortak olması veya zaman zaman kesişmesi yüzünden alınması gereken ve uyulmaları bir ahlaki müeyyideden ziyade hukuki bir yaptırımla veya buna benzer maddi temeli olan yaptırımlarla desteklenen kararları alma sürecidir” ( Yayla, 2005: 208). Akın’ın belirttiği gibi siyaset içerisinde iki farklı düşünceyi barındırmaktadır. Birisi uzlaşma diğeri ise çatışma ve mücadeledir. Siyaset içerisinde ayrı ayrı düşünüldüğü zaman eleştiriler alsa da ikisi de siyaset kelimesinin içerisini dolduran önemli kavramlardır. Duverger siyasetin çatışma ve iktidar mücadelesi olduğu kadar aynı zamanda toplumda düzeni oluşturmanın aracı olarak görülebileceğini savunmuştur (Akın,2013:41-42). Çatışma, uzlaşma, mücadele gibi kavramlar toplumda düzeni oluşturan ve bir toplumu toplum yapmak için gerekli dinamiklerdir. Bu kavramlar toplumsal düzeni oluşturmaktadır, siyaseti tanımlarken de düzen kelimesine vurgu yapılmaktadır. Toplumda, kamu alanın da bir düzen oluşturmak için siyaset gereklidir. Dolayısıyla bu kavramlarla siyaseti açıklamak çok da yanlış olmaz.

(17)

1.2. SİYASAL TOPLUMSALLAŞMA

Sosyal bilimcilerin ortak ilgi alanı olan siyasal toplumsallaşma sadece sosyolojinin ve siyaset sosyolojisinin konusu değildir sosyal bilimlerin ortak konusudur (Akın,2013: 54). Siyasal toplumsallaşma süreci bireylerin siyasal kültür konusundaki bilgilenmeleriyle birlikte başlar yani toplumlarda siyasal kültür yaygınlaştıkça, siyasal bilinçlenmede yükselecektir (Öztekin, 2000:214). Siyasal toplumsallaşma, toplumsallaşmanın daha spesifik halidir. Toplumsallaşma bütün bir öğrenme sürecini bireyin toplumla ilişkisini ve bireyin kişisel gelişimini konu alırken, siyasal toplumsallaşma da bireyin siyasete katılıp katılmama konusundaki davranışları ve devletle olan ilişkisinin nasıl olması gerektiği öğretilir(Türkkahraman,2000:22-23). Yetişkinlerin siyasal davranışlarının gerisinde yer alan ve çocukluktan itibaren grup, aile içinde öğretilen sosyal değerleri kapsamaktadır (Daver,1993:81). Siyasal toplumsallaşma çocukluk döneminde başlar ve bireyin bütün yaşamı boyunca devam eder. Aile çocuk üzerinde iki şekilde etki eder. Birincisi, doğrudan doğruya bilinçli bir biçimde bir tutum kazandırmaya çalışmasıdır. İkincisi ise anne ve babanın davranışlarını çocuğun izleyerek kendiliğinden bir tutum geliştirmesidir (Tatar,1997:63). Çocukların siyasal toplumsallaşması 1959'da Herbert H. Hyman'ın çalışmalarıyla başlamıştır. Hyman'e göre " bireyler siyasal tutumlarını, yaşantılarının çok erken bir döneminde ve bir bütün olarak öğrenir, sonradanda bu tutumlara sadık kalırlar." (Duverger,2004:102). Easton çocukların siyasal toplumsallaşma sürecini kuramsal bir model üzerinden anlatmıştır. İlk olarak, çocuk siyasete duyarlı hale getirilir bu siyasallaşma aşamasıdır. İkinci olarak, çocuğun siyasal sistemle olan ilk temasını otorite sahibi kişiler aracılığıyla kurmasıdır bu aşamada kişiselleştirme aşamasıdır. Üçüncü olarak, kişiselleşmiş otorite ideal olarak çocukta sevgi veya nefret gibi duygulara yol açacaktır. Bu da idealleştirme aşamasıdır. Son olarak ise, birbirinden kopuk olan birkaç siyasal otoriteyi algılamak yerine, bir sistem oluşturan bu otoritenin bütününü algılayacaktır. Bu aşamaya ise kurumsallaşma aşaması denir (Duverger, 2004: 102-103). Siyasal toplumsallaşma, siyasal inanç, davranış ve değerlerin birey tarafından değerlendirme sürecidir (Alkan, 1979:5). Siyasal toplumsallaşma yoluyla siyasal sistemin bir üyesi olmaktadır. Bu süreçte bir çok aracı mekanizma siyasal

(18)

toplumsallaşmaya katkıda bulunmaktadır (Türkkahraman,2000:23). Siyasal toplumsallaşma siyasetle ilgili bir öğrenme sürecidir ve bu süreçte bireylere siyasete katılıp katılmama konusunda hangi davranışların kabul edileceği ve insanların birbirleri arasında ve devlet arasındaki ilişkilerin nasıl olması gerektiği konusunda bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde yapılan bir öğrenim sürecidir aynı zamanda ise bir kuşaktan diğer kuşağa siyasal tutumların, inançların ve değerlerin aktarılması sürecidir (Kahraman,2002:33-35). Akın'ın Alkan'dan aktardığı "siyasal toplumsallaşma, toplumsal-siyasal çevre ile birey arasında hayat boyu süren dolaylı ve doğrudan etkileşim sonucunda, bireyin siyasal sistemle ilgili görüş, davranış, tutum ve değerlerin gelişmesidir" tanımı siyasal toplumsallaşma tanımlarını kapsayan bir üst tanım mahiyetindedir ve siyasal toplumsallaşma sürecinde de asli ve tali toplumsallaşma süreçlerinden bahsedilebilir (Akın,2013:59-63). Asli toplumsallaşma çocukluk döneminde öğrendiklerini kapsarken tali toplumsallaşma yetişkinlikte de öğrenmeye devam ettiği süreci kapsamaktadır. Türkiye’de siyasi toplumsallaşma davranışçı ve sosyal öğrenme yönelimli temellere dayandırılmış, tutum kazanma, bilgi edinme, parti tutma gibi yetişkinleri taklit ederek öğrenilmektedir ( Çelen, 2003: 43-44). Yani siyasi toplumsallaşma çocukluk döneminde başlar ve bir ömür boyunca devam eder. Bir toplumun vatandaşı olan her bireyin siyasi toplumsallaşmadan uzak kalması çok da mümkün değildir.

1.2.1.Siyasal Toplumsallaşmada Yaklaşımlar 1.2.1.1.Psikanalitik Yaklaşım

Psikanalitik ekolün kurucusu, öncülüğünü yapan Sigmund Freud'dur. Freud bireylerin davranışları altında ki sebepleri yani içsel yaşantıları üç şekilde incelemiştir. Bunlar bilinç, bilinç öncesi ve bilinçaltıdır. Bu yaklaşıma göre çocukluk yaşantıları bireyin ileriki yaşantısındaki düşünce, duygu yapısını etkilemektedir. Bu yaklaşıma göre id, ego, süperego ile bireylerin bilinç ve toplumsal değerler arasındaki çatışma ve etkileşimi açıklanmaktadır. İd-ego-süperego bireyin kontrol sürecini, kendini kontrol etmesini geliştiriyor ve bu süreçle birlikte toplumsallaşmaya dâhil olmaktadır.

(19)

saldırganlık gelmektedir. İd sürekli bu isteklerine doyum arar. Ego kişinin çevreyle iletişimi sonucu ortaya çıkan kişiliğin gerçek ve ussal öğesidir. Süper-ego çocukluk devresinde çocuğun büyükleri ile etkileşimi sonucu oluşur ve toplumsal yasakları içerir (Kağıtçıbaşı,2003: 327-328). Bu yaklaşıma göre cinsellik ve saldırganlık doğuştan getirilen güdüler kontrol altında tutulmalıdır ve bunu da çocukluktan itibaren çocukların ebeveynleri ve öğretmeleri çocukları gelişiminde bu güdüleri kontrol altında tutarak sosyalleşmesini sağlar. Bu yaklaşıma göre siyasal toplumsallaşmanın temelleri çocukluk ve gençlik dönemlerinde atılır. Çocuklukta bilinçdışı akla yerleşen sembol, siyasal düşünce ve olgular ileriki dönemdeki siyasi düşüncenin temellerini oluşturur. Bireylerin aile, okul, çevre gibi faktörlerde bilincine yerleşen düşünceler ileriki dönemde ki siyasi davranışlarının temelini oluşturur (Çakmak, 2011:10). Alkan psikanalitik yaklaşımın indirgemeci bir tutum geliştirerek siyasi toplumsallaşma etmenlerini tam olarak ortaya çıkaramadığı için eleştiri aldığını belirtmiştir (Alkan, 1979:19). Bu yaklaşım bireyin içsel dürtülerine daha çok önem vermektedir. Bireyin toplumla olan etkileşimini arka planda tutmaktadır.

1.2.1.2. Yapısal- İşlevselci Yaklaşım

Yapısal işlevselciliğin temelinde olan görüş topluluklar birbirine bağımlıdır, farklılaşmış birimlerde ki yapılar işlevler tarafından belirlenir ve siyasal sistem birbiriyle uyumlu parçalardan oluşur ve bu yapı düzendir bu süreçte oluşanlar ise bu düzeni devam ettirmek için işlevlerini yerine getirir (Moore ve Poloma'dan aktaran Akın,2013:73). Siyasal toplumsallaşmayı düzen olgusuyla açıklayan yapısal işlevselci yaklaşım, toplumdaki hâkim unsurları yani aile, okul, akran grubu ve siyasal kurumları birbirine bağımlı olarak görür farklı fikir, farklı amaç ve çıkarları olsa da birbirleri ile uyum içerisindedirler. Bu yapının içerisindeki her şey, toplumsal yapıdaki düzeni devam ettirmek için işlevlerini yerine getirirler (Çakmak, 2011: 11). “Yapısal – işlevsel açıklamalar, toplumsal yaşamda hiçbir şeyin tek başına bir bütün oluşturmadığı ve her şeyin bir bütünün parçası olduğu görüşünden kaynaklanır” ( Kışlalı, 2002:31). Toplumsal yapının işlevi, içinde bulunduğu bütünün işlemesi için zorunludur ve aynı zamanda bütünün içindeki diğer parçalarının görevleriyle de bütünleşmektedir (Kışlalı, 2002:31-32). Parsons her toplumsal sistemin dört işlevsel

(20)

zorunluluğu karşılaması gerektiğini söylemektedir. Bunlar, hedeflerin izlenmesi, kuralsal ya da gizli istikrar, fizik ve toplumsal çevreye uyum, üyelerin toplumsal sistemle bütünleşmesidir (Kışlalı,2002:33). İşlevselcilik siyasal toplumsallaşmayı uyum ve toplumla bütünleşme olarak görür ve bunu içselleştirme süreci olarak görür. Alkan işlevselci yaklaşımın ise tutucu eğilimi olduğu için eleştirilere uğradığı ve siyasal toplumsallaşma etmenlerini ortaya koyarken istenen başarıya ulaşamadığını belirtmiştir (Alkan,1979:19). Bu yaklaşıma göre siyasi toplumsallaşmanın aracı kurumları olan aile, okul, arkadaş grupları, kitle iletişim araçları bunların hepsi bir bütünün parçasıdır. Bunlardan biri tek başına siyasi toplumsallaşmada etkili değildir. Hepsi bir bütün olduğu zaman bir bireyin siyasi toplumsallaşmasında etkili olmaktadır.

1.2.2.3. Çatışmacı Yaklaşım

Bu kuramın öncüsü olan Karl Marx'dır. Bu kuram sosyal değişimi temel alan

ve bunun üzerine geliştirilen bir yaklaşımdır ve siyasal toplumsallaşmayı açıklamada etkili olan bir diğer kuramdır. Bu ekolün temel görüşü şöyledir; toplumlar sürekli bir değişim ve dönüşüm içerisindedir, bu sosyal değişimlerin ise gerçekleşmesi için toplumlarda bir çatışma ve kargaşa ortamı oluşmalıdır. Toplumsal yapılarda oluşan bu çatışmalar ile birlikte değişim meydana gelmektedir. Marx ve Engels gibi bu kuramın öncüleri toplumsal yapıların çatışma içinde olduğu gibi siyasetin ve siyasal olanında bir çatışma içinde olduğunu savunurken; Sımmel, Coser, Dahrendorf gibi düşünürlerde çatışmanın toplumda düzeni sağlamada etkili olduğunu savunurlar (Akın,2013:74-75). Coser'e göre çatışma aracı bir süreçtir, toplumsal yapının oluşumu ve korunması çatışma ile sağlanabilir. Coser çatışmanın toplum için gerekli olduğunu ve çatışmanın toplumsal yapıyı güçlendirdiğini belirtir. Çünkü çatışma yaşanan veya çatışmalara izin veren toplum veya gruplarda toplumsal yapıyı parçalayacak kadar bir patlamaya daha az rastlanır ( Geçtan'dan aktaran Çakmak;2011:12). Alkan'a göre çatışmacı yaklaşım siyasal toplumsallaşmayı açıklarken en elverişli diyalektik bir bakış açısı sunuyor. Çünkü siyasal toplumsallaşma etmenleri arasındaki uyum kadar çatışmaya da önem vererek üzerinde durulmayan soruların yanıtlarını bulma olanağı daha fazla artıyor. Çatışmacı yaklaşım siyasi toplumsallaşmayı açıklarken bu sistemde denge ve

(21)

süreklilik yerine değişime önem verir ve işlevselci çalışmalardan daha tutarlı ve genellemeye daha açık sonuçlar ortaya koyabilir. Çatışmacı yaklaşımın siyasi toplumsallaşma da dikkat çeken özellikleri ise; örneklerinde farklı toplumsal sınıfları ve etnik grupları almak, yönteminde açık uçlu soruları kullanmak, okul ve aile dışındaki toplumsallaşmada rol oynayan aracı kurumlara da önem vermek ve ayrıca yetişkinlerin toplumsallaşmasını da göz önünde bulundurmaktır (Alkan;1979:16-17-19). Siyasi toplumsallaşma çocuklukta başlar ve bu yaklaşımlar çocukluktan itibaren bireyi etkiler fakat çatışmacı yaklaşım çocuklukta bireyin siyasi toplumsallaşma sürecini çok fazla etkileyemez. Çatışmacı yaklaşımın oluşturduğu toplumsallaşma ancak belli bir siyasi düşüncenin tabanı oluşmaya başladıktan sonra ancak etkili olabilir. Bu da gençlik dönemi ve yetişkinlik dönemlerini yani tali toplumsallaşma döneminde daha fazla etkilidir. Çünkü çatışmacı yaklaşım okul, aile, arkadaş grubu, kitle iletişim araçları gibi aracı kurumları değil de farklı toplumsal sınıfları, etnik grupları yani birbirinden farklı toplumsal yapıları temel alıp bunların içerisindeki hem uyumdan hem de karmaşadan yola çıkarak bir siyasi toplumsallaşma yaklaşımı oluşturmuştur.

1.2.2. Siyasal Toplumsallaşmanın Aracı Kurumları 1.2.2.1. Birincil Gruplar

1.2.2.1.1. Aile

Başta Freud olmak üzere birçok psikolog çocuğun temel tutumlarının ilk yaşlarda ailede atıldığını savunmaktadır ve bu temel tutumların siyasal davranışları etkilemedeki rolü ise büyüktür (Kışlalı,2002:119). Ailenin toplumsallaşma sürecinde en önemli aracı kurum olduğu bilinmektedir. Akın'ın aktardığı Nirun'a göre aile toplumsallaşma sürecinin ilk basamağıdır. Birincil toplumsallaşma sürecinde öğrenilen ve edinilen bilgileri hayat boyu devam ettiği düşünüldüğünde ve bununda aile de anne, babanın rol model olarak alındığı bilindiğine göre ailenin siyasal toplumsallaşma sürecindeki etkisini göz ardı etmek mümkün değildir (Akın,2013:108). Bireyin toplumsallaşma sürecinin ilk temelleri aile de çocuklukta atılır. Çocuk siyasal boyutları da içine alan bir toplumsallaşma sürecinin içerisindedir. Çocuklar toplumsallaşmada ailede geçenleri kendiliğinden öğrenir ve kendince bir çıkarımda bulunurlar. Anne ve babasını rol model alan çocuklar

(22)

ebeveynlerinin oy verdiği partiyi kendi partisi olarak görüp benimser. Burada çocuğa öğretilmek istenen bir değer yoktur, çocuk ortamdan elde ettiği ipuçları ile bir tutuma yönelir (Turan,1977:55-56). Siyasi toplumsallaşmanın bu boyutunda bilinçli yapılan bir tutum geliştirme yoktur çocuk tamamen ebeveynlerini izleyerek elde ettiği gizli bilinçli olmayan ipuçlarını istem dışı kullanarak bir siyasi taban oluşturarak kendi kendine bir tutum oluşturur.

Ailenin siyasal toplumsallaşma sürecinde iki etkisi vardır. Birincisi, ailenin doğrudan bilinçli bir biçimde çocuğa kazandırmaya çalıştığı siyasal değer, tutum ve inançlardır. İkincisi ailenin yapısı, anne ve babanın tutumundan çocuğun edindiği izlenimlerdir. Bunlardan birincisi doğrudan öğretim, ikincisi dolaylı etkileme yoluyla toplumsallaşma adı verilir (Kahraman, 2002:37). Bir toplumsallaşma aracı olan aile çocuğun toplumsallaşma sürecinde, çocuk okula gidene kadar tek başına etkili iken çocuk okula başladıktan sonra bu rolünü diğer aracılarla paylaşmaktadır. Bu süreçten sonra aile ile birlikte toplumsallaşma sürecine katkı sağlayacak diğer kurumlarda okul, arkadaş grubu, öğretmenler hatta kitle iletişim araçlarının da önemli etkisi olacaktır (Akın,2013:108-109). Çocuk okula başladıktan sonra ailenin etkisi azalıp öğretmenin etkisi artmaktadır. Anne babanın siyasal toplumsallaşmadaki etkisinin azalıp artmasında, anne babanın eğitim düzeyi de oldukça etkilidir (Kışlalı,2002:119). Aile bireyin siyasi toplumsallaşma sürecinde en önemli kurum olmasına rağmen tek başına etkili değildir. Aile belli bir yaşa kadar tek başına etkili iken daha sonra rolünü diğer aracı kurumlar ile paylaşmaktadır.

1.2.2.1.2. Akran Grupları

Bireyin toplumsallaşmasında tek başına aile veya okul etkili değildir. Birçok

faktör olmakla birlikte bir diğer etki eden faktör ise arkadaşlıkları ve akran gruplarıdır. Çocuğun yaşı ilerledikçe ailesinden daha çok arkadaşları ile iletişimi artmaktadır. Siyasal tercihlerde aile ile arkadaş gruplarının tercihleri uyuşuyorsa büyük bir olasılıkla bu seçime onlarda uyuyordur. Fakat uyuşmuyorsa çocukların aile görüşünden ayrılıp, arkadaşları ile aynı görüşe sahip olma olasılığı artıyor (Alkan,1979:79). Arkadaş grubu bireyin özgül siyasal rollerin oynamaya başladığı bir dönemde onu etkilemeye başlamaktadır. Aile temel siyasal değerleri içeren bilgilerin oluşmasını sağlarken, arkadaş grubu bireyin daha gelişmiş olduğu

(23)

zamanlarda onun özgül bir siyasal kaynak geliştirmesinde etkileyici bir kurumdur (Kahraman,2002:39-40). Çocuğun ilk yıllarında anne ve babanın etkisi çok fazla iken gençlik yıllarında ise arkadaş gruplarının etkisi daha fazladır. Arkadaşlık grupları içerisinde aynı siyasal fikirlere sahip olan bireyler olabileceği gibi farklı siyasal fikirlere sahip bireyler de yer almaktadır. Birbirlerini etkilemeleri ve hatta siyasal görüşlerinin değişmesine sebep olmaları siyasal toplumsallaşmada akran gruplarının etkisidir (Akın,2013:124). Ergenlik ve gençlik dönemlerinde arkadaş ilişkilerinin ön planda olmasından dolayı siyasal toplumsallaşma da arkadaşlık ilişkilerinin önemli olduğu dönemlerdendir. Ergenlik ve gençlik döneminde elde edilen bilgiler yetişkinlik dönemini önemli ölçüde etkilediği için bu dönemde elde edilen arkadaşlıklar ve siyasal toplumsallaşma için kazanılan tutumlar oldukça önemlidir.

1.2.2.2. İkincil Gruplar 1.2.2.2.1. Okul

Örgün eğitim, siyasal toplumsallaştırma sürecinde etkin bir aracı kurumdur.

Okulların toplumsallaştırmaya hem bilgisel hem de duygusal katkısı bulunmaktadır. Örneğin ilkokula giden bir çocuğa vatan sevgisi aşılanarak duygusal katkı, milletvekillerini vatandaşların seçtiğini öğreterek de bilgisel katkıda bulunmaktadır. Okul döneminin süresi, okulun çevre ile ilişkileri ve etkileşmesi, öğretim kadrosunun niteliği, rol algıları siyasal toplumsallaşmada okulun katkılarındandır (Turan,1977:57-58). Siyasal toplumsallaşmada okulun etkisini yalnızca öğretmen etkeni altında almak yanlış olur. Derslerin içeriği, öğrencinin o okul nedeniyle karşı karşıya geldiği değişik çevre ve koşullar, okulda oluşan arkadaş grupları da öğretmenin etkisiyle birlikte düşünülmelidir (Kışlalı,2002:120). Okullarda verilen tarih, sosyoloji, siyaset gibi derslerinde siyasal görüşlerin gelişmesine etki etmemesi zordur ( Alkan,1979:98). Öğretmen, çocuk için ailenin dışında ilk dışsal otorite görüntüsü sağlar ve toplumun kurallarını, toplumda nasıl davranılması gerektiğini rekabet, başarı gibi değerleri öğreten kimsedir (Kahraman,2002:42). Çocuğun ebeveynlerinden sonra karşılaştığı ikinci aracı kurum olduğu için bu dönemde siyasi toplumsallaşma için elde ettiği kazanımlardan oluşan tutumlar da bireyin ileri ki yaşamında önemli olacaktır.

(24)

Akın'a göre okul kimliğin oluşumunda önemli etkisi olan kurumlardandır. Modernleşme ve ulus-devletleşme süreçlerinde okulun zorunlu hale gelmesiyle birlikte okullar devlet ideolojilerinin en önemli mekanizmalarından birisi haline gelmiştir. Bu süreçte mevcut siyasal iktidar ders kitapları aracılığıyla geniş kitlelere ulaşıp çocukları itaat eden yurttaşlar haline getirme imkânı bulmuştur (Akın,2013:113-118). Okul kitaplar ve müfredat ile çocuğa siyasal bir bilgi aşılamada, öğretmen ise dışsal otorite göreviyle çocukların siyasal toplumsallaşma sürecinde etkileme de önemli bir aracı kurumdur.

1.2.2.2.2. Kitle İletişim Araçları

Kitle iletişim araçları diğer siyasal toplumsallaşma aracıları kadar önemlidir. Fakat yüz yüze bir iletişim olmadığından dolayı etkisi daha düşük bir düzeydedir. Bireyin bilgisinin olmadığı konularda kamu haberleşmeleri daha etkili olacaktır. Aynı zamanda kamu haberleşmesi yoluyla bireyin edindiği bilgiler kendi bildikleri, eğilimleri ile çelişiyorsa o zamanda kitle iletişim araçlarının etkisi artabilir (Turan,1977:60-61). Kitle iletişim araçlarının etkilerini Berger 7 teori üzerinde temellendirmektedir. Bunlar; sosyalleşme, gündem kurma, eşik bekçiliği, yetiştirme, pekiştirme, suskunluk sarmalı ve kültürel emperyalizmdir. Sosyalleşme teorisine göre, bireylerin sosyalleşme sürecine etkide bulunan aile, arkadaş, din adamları vb.lerin yerini kitle iletişim araçları almıştır (Berger’den aktaran Kalender, 2005:110). Kitle iletişim araçlarını siyasal toplumsallaşma sürecinde bağımsız bir değişken olarak ele almak doğru olmaz (Alkan, 1979:145). Kitle iletişim araçları siyasal olguları geniş kitlelere duyurarak, siyasi katılımı artırıp iktidarda gelişme ve değişmelere neden olabildiği gibi bazen de insanlar kitle iletişim araçlarının bilgi ve haberlerini siyasi tutumlarını güçlendirecek nitelikte olanlarını seçerek algılamaktadırlar (Kahraman,2002:45-46). Kitle iletişim araçları katılmayı, siyasi katılma ise kitle iletişimi artırır. Siyasal görüşleri aksettirip, kişiyle siyasal örgütler arasındaki mesafeyi kısaltır (Yücekök,1987:27). Bireyin bu kitle iletişim araçlarından siyasi tutumuna yakın olanı tercih etmesi yetişkinlik dönemlerinde siyasal toplumsallaşma sürecinin sonucunda gerçekleşen bir durumdur ve bu durum siyasi tutumu da pekiştirerek farklı bir siyasal toplumsallaşmaya karşılık gelmektedir (Alkan,2013:128). Medya uzun süreçte fikirlerin gelişimi ve bilgilerin dağılımında

(25)

önemli bir güce sahiptir. Toplumsallaşma, sosyal kontrol, realitenin tanımı ve kurumsal değişmede önemlidir. Çünkü kitle iletişim araçları toplumda baskın olan görevleri vurgulayarak bir sosyal kontrol görevi yapabilir (Türkkahraman,2000:36). Seçim dönemlerinde partilere ve onların adaylarına karşı olumlu olumsuz tutum geliştirme ve televizyon haberleri bazı noktaları ön plana çıkararak seçmenlerin tutumlarını etkilemektedirler (Kağıtçıbaşı,2003:121-122). Dolayısıyla kitle iletişim araçlarının bu süreçteki etkisi önemsenmeyecek gibi değildir. Yüz yüze bir iletişim olmadığı için aile, okul, arkadaş grupları kadar etkili değildir. Ancak son zamanlarda daha önceki yıllara göre toplumun kitle iletişim araçlarını daha fazla kullanmaya başlamasıyla önemli bir aracı kurum olmuştur. Özellikle sosyal medyanın etkisini fazlasıyla artırdığı günümüzde ise bireylerin fikirlerini değiştirme, bir karmaşa ortamı çıkarma gibi etkilerinin olduğu ve bu yüzden de etkisini önceki yıllara göre daha fazla artırdığı bir dönem olduğu için siyasal toplumsallaşma sürecini daha fazla etkilemektedir.

1.3. SİYASAL KATILMA

Katılma basit bir meraktan yoğun bir eyleme kadar geniş bir alana yayılan tutum ve faaliyetlerdir (Kapani, 2005:131). Siyasal katılmayı dar ve geniş anlamda tanımlayabiliriz. Dar anlamda Kalaycıoğlu'na göre bir eylemin siyasi katılma olması için onun siyasal bir topluluk üyesi olan birey tarafından gerçekleştirilmiş olması gerekir. Geniş anlamda Turan'a göre siyasi katılımda ise davranışın yanında siyasi ilgi, bilgi ve davranış da eklenmesi gerekir (Tatar, 1997:96-97). Bir başka deyişle siyasal katılma dar anlamda sadece seçimlere katılma olarak geniş anlamda ise bürokrasi ve siyasal karar alma sürecine katılım olarak tanımlanabilir. Huntington katılmayı politikacılar dışındaki vatandaşların siyasi kararları etkilemeye çalışması olarak tanımlamıştır. Siyasi katılma, çağdaş toplumları geleneksel toplumlardan ayıran önemli bir belirleyicidir ( Çukurçayır,2000:30-34). Bireyler bazı nedenlerden dolayı siyasi katılımda bulunurlar. Bunlar; çıkarlarını korumak için, arkadaş edinme ve sosyal dayanışma için, dünyayı anlamak için, çeşitli psikolojik tatminsizlikleri ikame etmek için, toplumda kendine bir yer yapmak için, yabancılaşmak istemediği içindir ( Yücekök, 1987:28). Her siyasi davranışın altında bireyin kendine göre bir nedeni bulunmaktadır. Bireyin siyasetten uzak durmasının bile bir nedeni vardır.

(26)

Tatar'ın aktardığına göre Mılbarth siyasi katılımı sekiz farklı biçime ayırarak incelemiştir. İlki, siyasi katılım açık ya da gizli olabilir. Açık olması herkesin önünde, gizli olması ise kendi dar çevresinde siyasi konuları tartışması gibidir. İkincisi bağımsız ya da itaatkâr olabilir. Üçüncü olarak yaklaşan veya sakınan olabilir. Dördüncü olarak mütemadiyen veya fasılalarla gerçekleşen olabilir. Beşincisi bir takım girdilerde bulunarak olabilir. Altıncısı da açıklayıcı ya da araçsaldır. Yedinci olarak katılım, sözle veya davranışta bulunarak yapılır. Sekizinci olarak grup davranışı ya da ferdi davranış olarak nitelenir (Tatar,1997:98-100). "Siyasal katılma da, sosyal katılma gibi, toplumsal yahut birikimseldir. Yani bir siyasal faaliyete katılanın normal olarak, başka siyasal faaliyetlere de giriştiği görülmektedir " (Mılbrath'dan aktaran Daver, 1993:213). Kısacası siyasi katılım bireylerin karar alma sürecine vatandaşlık duygusu gibi sebeplerle katılmasıdır ve farklı düzeylerde olabilir yani birisi oy kullanarak katılırken birisi de parti başkanı olarak katılabilmektedir.

1.3.1.Siyasi Katılmanın Düzeyi

Her bireyin siyasete katılımı farklı düzeylerde olabilir. Bazı bireyler siyaset içinde yoğun bir şekilde aktif iken bazı bireylerde daha pasif kalabilmektedir. Bazı bireylerde siyasete hiçbir şekilde katılmamaktadır. Bunun ayrımını yapabilmek ve siyasete katılımın düzeylerini ortaya koymak için bazı sınıflamalar yapılmaktadır. Turan'ın aktardığına göre, Amerika üzerinde yaptıkları bir çalışmada Verba ve Nie bireylerin siyasete altı şekilde katılabileceğinden bahsetmiştir. Siyasal sürece hiç katılmayanlar, yalnızca oy kullananlar, kişisel sınırlı katılımcılar, topluluk düzeyinde katılmacılar, kampanyacılar ve siyasal partilerde görev alanlardır. Kişisel sınırlı katılımcılar, oy kullanımlarının yanı sıra kişisel sorunlarında devlet memurlarıyla ilişkide bulunanlardır. Topluluk düzeyindeki katılımcılar ise örgüt, grup, sendika gibi faaliyetlerle siyasal süreci etkileyenlerdir. Kampanyacılar ise seçim kampanyalarından aktif olanlardır (Turan,1977:74). Bireyin siyasi katılımda bulunduğuna dair bir takım göstergeler vardır. Bunlar politikacılarla temas sıklığı, seçimde oy verme ve çalışma, siyasal literatürü izleme, siyasal tartışma, siyasal örgüte üye olma, siyasal eylem ve siyasal katılma, bağışta bulunmadır. Bunlar

(27)

bireyin siyasi katılımda aktif veya pasifliğini ve katılımın düzeyini ortaya koymaktadır. Siyasal davranışın iki türü bulunmaktadır. Bunlardan ilki birey olayları izler, haberi alır ama bu ilgiyi eyleme dökmez başkalarına aktarmaz. İkincisi ise, birey çok aktiftir. Partizanca davranır. İki davranışında birleştiği yer oy kullanmadır (Yücekök,1987:29-30). Siyasi katılım da ilgisizlik de bir olgudur. İlk ilgisizlik devlet ve kamu işlerini kendi dışında görürler, zorunlu kamusal yükümlülüklere uyar siyasetle ilgilenenlerin aklına şaşar. İkinci tür ilgisizlik de ilgisi uyanmadığı için ilgisizdir. Birinci türdeki ilgisizliğe göre burada ki ilgisizlik bilinçsizdir ve büyük ihtimalle gelişmiş ülkelerde ki ilgisizliğin büyük çoğunluğu bu ilgisizlik türündedir. Üçüncü tür ise, kamu işlerinin iyi yürütüldüğünü düşünür ve o özel alanla ilgilenmeyi seçmiştir (Eroğul,1991:231-232). Bireyler siyasete ne kadar mesafeli de davransa yine de siyasi katılımın içerisindedirler. Bu davranışlarından bile bir siyasi duruş çıkarılıp siyasi katılımın konusu olabilmektedir.

Tatar'ın aktardığına göre R.Dahl ise siyasi olmayan tabaka, siyasi tabaka, iktidar peşinde koşanlar ve iktidarda olanlar şeklinde dört sınıflama yapmıştır. Dahl siyasi tabakayı da meraklılar, alakadar olanlar, bilgililer, faal olanlar şeklinde dörde ayırmıştır. Deniz Baykal ise oy vermenin yanı sıra siyasi olayları izleme, siyasi olaylar hakkında tavır takınma, siyasi olayların içine karışma şeklinde gruplandırmıştır. Yüksel Gülmen ise siyasi örgütlerde çalışma, siyasi örgütlere üye olma, siyasi örgütleri destekleme, siyasi görüş sahibi olma, oy verme olarak gruplandırmışlardır (Tatar,1997:105-108). Mılbrath ise izleyici davranışları, geçiş eylemleri, gladyatör eylemleri olarak sınıflandırmışlardır. İzleyici faaliyetlerde rozet takmak, seçimlere katılmak; geçiş eylemleri ise miting ve toplantılara katılma, bağışta bulunma, resmi makamlarla ilişkide bulunma; mücadeleci faaliyetlerde ise bir partide görev almak ve siyasal eylemlerde aktif olmak gibi hususlar yer almaktadır (Çukurçayır,2000:58). Katılmanın bir diğer türü de olumsuz katılmadır. Siyasete katılma oy verme şeklinde olmamaktadır. Bazen siyasi bir tepki de siyasi katılma sayılmaktadır. Bu da olumsuz katılma şeklidir. Bu olumsuz katılmayı türlerine göre en aşırısından en hafifine doğru sıralamak mümkündür. Olumsuzluğun en aşırısı, toplumsal düzene olan karşıtlıktır. İkinci derecede olanı ise, siyasal dizgeye karşıtlıktır. Üçüncü derecede olanı ise, siyasal yapılardan hoşnutsuzluktur.

(28)

Biraz daha hafifi ise, kişi olarak yöneticilerden hoşnut olmama gelmektedir. En hafif olumsuz katılma ise, devletin aldığı kararlara ve giriştiği uygulamalara karşı duyulan tepkidir (Eroğul,1991:234). Siyasi katılmanın boyutları üzerindeki farklı görüşlerde olsa genel olarak bir sınıflandırma yapacak olursak siyasete tamamen ilgisiz kalanlar, oy kullanma gibi seçmen düzeyinde katılım ve siyasete aktif katılım olarak sınıflayabiliriz

1.3.2. Siyasi Katılımda Etkisi Olan Faktörler

1.3.2.1. Siyasi Katılıma Etkisi Olan Siyasi Faktörler

Siyasi katılıma siyaset faktörünün de etkisi büyüktür. Tatar'ın aktardığına

göre siyasi katılımın kendisi siyasi yapıyı etkilediği gibi siyasi yapı da katılıma etki etmektedir. Çünkü bireyler siyasi yapının çizdiği sınırlar içerisinde faaliyet göstermektedir. Tarih boyunca seçim sisteminde oy vermeyi sınırlandıran birtakım düzenlemeler getirmişlerdir. Bu sınırlandırmalar siyasi katılımın yoğunluğunu ve miktarını engellemektedir. Siyasi partilerin yoğunluğu ve birbirleriyle olan mücadelesi siyasi katılımı artırmada oldukça etkilidir ( Tatar, 1997:115-117). Her siyasal sistem yasalarla siyasal yaşamı düzenler. Seçmenlik hakkı ve seçilme hakkı da belli kurallarla düzenlenmiştir. Seçmenlik hakkı için belli bir yaşa gelmek aranırken seçilme hakkı için de yaş, eğitim gibi kriterler aranmıştır. Bu kısıtlamaların yanı sıra partilerin eylemleri rekabeti artırırken, iktidardaki partinin ya da partilerin değişme olasılığı siyasal katılımın yoğunluğunu artırmada önemli bir etkendir (Turan,1997:89-90). Duverger siyasi partilerin katılımla olan ilişkisini üç katılım çemberi içerisinde inceler. En geniş çember seçmenlerindir. İkinci çember ise partiye karşı sempatisini gizlemeyen taraftarlardır. En içteki çember partinin genel faaliyetlerini yürüten partinin üyeleri yani militanlar oluşturur. Bu çemberde merkezden dışarıya baskı, dışarıdan merkeze ise destek vardır (Tatar, 1997:117). Siyasi faktörler yani kısıtlamalar veya miting gibi partiler arası rekabeti artıran değişkenlerin siyasi katılımda yoğunluğunu azaltma veya artırmada etkisi vardır.

(29)

1.3.2.2. Siyasi Katılıma Etkisi Olan Psikolojik Faktörler

Kişinin seçim yapmasının altında belli psikolojik faktörler olabilmektedir. Psikolojik görüşü benimseyenler kişinin korku, bencillik, otoriterlik, saldırganlık olarak belirtilen psikolojik baskılar altında seçim yaptığını belirtirler. Bu psikolojik baskılar kişinin oy verme davranışını etkileyip parti tercihini belirler. Bireyin kendisini herhangi bir partiyle özdeşleştirmesi siyasi katılımda önemli bir psikolojik faktördür (Tatar, 1997:111-112). Bireyin çocuklukta edindiği, zihninde yer alan bir takım siyasi kelimeler, semboller veya ailenin siyasi düşüncesi gibi bilinçaltında kalan bir takım bilgiler de siyasi katılımda istemsizce etkilidir.

Psikolojik değişkenler siyasi katılımı artırıcı yönde etki yapmaktadırlar.

Deniz Baykal bu değişkenleri dört değişken olarak belirtmiştir. Bunlar etkenlik duygusu, vatandaşlık görevi duygusu, kendisini başkalarının yerine koyabilme yeteneği yani empati ve sosyal girişkenlik duygusudur (Tatar,1997:113). Çukurçayır'ın aktarımıyla Baykal'a göre en önemli değişken etkenlik duygusudur. Bireyin kendisinin güçlü olduğunun bilincinde olup çevresini kontrol etme duygusundan ortaya çıkmaktadır. Yurttaşlık görevi duygusu da siyasi katılımı önemli derecede etkileyen diğer bir değişkendir. Baykal yüksek eğitim ile yüksek ekonomik statünün yurttaşlık görevi duygusunun daha fazla olduğunu belirtmektedir. Sosyal ilişkilerde girişken olan bireyler sosyal ve siyasal yaşamda katılımda etkin olmaktadırlar (Çukurçayır,2000:69-71). Kendisini başkalarının yerine koyabilme yeteneğine sahip olan bireyler kendi kalıpları içinde kalarak tavır takınmadıkları için siyasal katılımı artırmaktadır. Bu faktörleri birbirinden ayırmak çok da mümkün değildir. Çünkü sosyal girişkenlik duygusuna sahip olan bireylerde etkenlik duygusu da vardır (Tatar,1997:114). Seçimlere katılımda etkisi olan sebeplerden biri de ideolojidir. Kendilerini belli bir ideolojiye yakın hisseden seçmen kendi ideolojik görüşünü temsil eden bir partiyle örtüştüğü zaman aktif bir siyasi katılımda bulunur (Akgün,2002:74). Siyasal katılmayı olumlu yönde etkileyen psikolojik değişkenler olduğu gibi siyasal katılmayı olumsuz yönde etkileyen ve katılımı azaltan psikolojik değişkenlerde vardır. Bunlar ise yabancılaşma, sosyal edilgenlik yani anomi ve bireysel soyutlanmadan kaynaklanan psikolojik değişkenlerdir. Siyasal sistemin birey için bir anlam ifade etmediği durumlarda yabancılaşmada birey siyasal

(30)

sistemden uzaklaşır ve bu da siyasal katılmanın yoğunluğunu azaltır. Olayların üzerinde etkili olma ümidinin kaybedildiği durumlarda sosyal edilgenlik durumu ortaya çıkar bu da siyasal katılmanın yoğunluğunu azaltıcı bir etki yapmaktadır. Siyasal hayata karşı oluşan olumsuz tavır bireyin siyasal hayattan kendisini soyutladığı durumlarda da siyasal katılımın yoğunluğu azalmaktadır (Çukurçayır,2000:71). Psikolojik faktör olumlu olduğunda katılımı artırırken, olumsuz olduğunda katılımı azaltmaktadır. Fakat azaldığı zamanlarda bile siyasetten tamamen soyutlanması gibi bir durum söz konusu olamaz. Yani aslında birey siyasete katılmazken bile bir siyasi toplumsallaşmanın içerisindedir.

1.3.2.3. Siyasi Katılıma Etkisi Olan Sosyal Faktörler 1.3.2.3.1. Yaş

Siyasal katılımda farklı yaşlardaki bireylerin siyasal yaşama katılım

düzeyleri, yoğunlukları da farklılık göstermektedir. Baykal gençlikte başlayan siyasi ilginin 40 ve 50'li yaşlarda zirveye ulaştığını ve daha sonra ise azalmaya başladığını söylemektedir. Kalaycıoğlu ise gençlerin oy vermeye nazaran seçim kampanyalarına daha fazla katıldıklarını fakat seçim kampanyası faaliyetlerine en yoğun katılan yaş grubunun ise 35-44 olduğunu belirtmiştir. M.Lipset ise bu orta yaş grubunda siyasi katılımın yoğun olmasının sebebinin bir meslek sahibi olup, evlenip çocuk sahibi oldukları ve yaşlılık dönemlerine hazırlık yaptıkları yıllar olduğundan dolayı yoğun katılımları olduğunu belirtir (Tatar,1997:124-125). Yaşın ilerlemesi ile birlikte siyasal tercihler yerine oturmakta ve etkilenebilirliği azalmaktadır. Bu yüzden yaş ilerledikçe siyasi katılımın yoğunluk oranı da artmaktadır (Çukurçayır,2000:79). Gençliğin siyasal ilgisi, güçlü ve saf ideolojilere daha yakın olmakla birlikte bundan dolayı gençlerin geleneksel olarak işlemekte olan siyasi katılım türlerine daha az rağbet edeceği beklenebilir (Kalaycıoğlu,1988:21-22). Farklı yaş gruplarının katılım düzeylerinde farklılık olduğundan dolayı yapılan araştırmalarda yaş faktörü göz ardı edilmeyecek bir değişkendir. "20 yaşında komünist olmayanların kalbi, 40'tan sonra dönmeyenin aklı yoktur" sözü de gençlik ve yetişkinlik arasında siyasi düşüncenin farklı olabileceğini anlatıyor. Gençler duygularıyla yönlendirdiği siyasi hayatını daha sonraki dönemlerde hayatın getirdikleri ile bu değişmektedir (Türkkahraman,2000:31). Bireyin siyasetle ilişkisi her yaş aralığında farklıdır fakat

(31)

gençlikte çocukluktan ve ergenlikten elde ettiği bazı bilgilerin üzerine bir şeyler konularak ilk siyasi izlenimler ortaya çıkmaktadır. Gençlerin siyasete ilgisi ve katılımı araştırmacıların bu yüzden hep ilgisi çekmiştir.

1.3.2.3.2. Cinsiyet

Her toplumda cinsiyetten kaynaklanan rol farklılaşmaları vardır. Bu rol farklılaşması siyasi katılımda da kendisini göstermektedir. Yapılan araştırmalarda kadınların erkeklere oranla siyasete daha az katıldıkları görülmüştür. Kadının eve yönelik aile içi rolü, erkeğin ise ev dışındaki rolü kadınları siyasetten uzaklaştırmış, erkekleri ise daha çok siyasete yakınlaştırmıştır. Kadınları kendi içerisinde tekrar gruplandıracaksak, ev kadınlarının çalışan kadınlara oranla daha az siyasete katılması beklenmektedir (Tatar,1997:128-129). Ersin Kalaycıoğlu cinsiyet ve siyasi katılım arasındaki ilişki üç hipotez ileri sürülebilir: Birincisi, kadınların erkeklere göre daha düşük bir sosyo-ekonomik statüde bulunduğundan dolayı siyasi katılımın daha az olmasıdır. İkincisi, bulundukları statüden dolayı daha az kitle iletişim araçlarından yararlandıkları için siyasi katılımlarının az olmasıdır. Üçüncüsü, toplumun kadınların ev ve aileye yönelik toplumsal rol beklentisinden dolayı siyasi katılım daha azdır (Kalaycıoğlu,1988:19-20). Kadınların siyasi katılıma erkeklerden daha az ilgi gösterdikleri ve yapılan araştırmalarda siyasi katılıma dâhil oldukları zamanlarda ise aile kurumu ve din kurumunun etkisi altında katılım oranının daha fazla olduğu ortaya konulmuştur (Eroğul,1991:106). Toplumda siyasetin erkek işi olduğuna yönelik genel bir hüküm vardır. Kadınların siyasi bakımdan erkeklerle eşit olduğu görüşü ortaya çıktıktan sonrada eğitim, meslek gibi sosyo-ekonomik faktörler kadınların siyasi katılımlarını azaltıcı rol oynamışlardır (Turan,1977:80). Kadınların siyasi hayata katılımları ile ilgili hukuki düzenlemeler yeni sayılabilir. Fakat kadınların büyük bir kısmı siyasi tercihlerini eşlerine danışarak yapmaktadır. Bu da toplumdaki genel yargının kırılamadığını göstermektedir (Tatar,1997:129). Siyasi katılım ile ilgili yapılan araştırmalarda cinsiyet faktörü, kadınların ise çalışan gruba nazaran ev kadınları değişkeninin göz önünde bulundurulması araştırmanın sonucu açısından önemlidir.

(32)

1.3.2.3.3. Gelir

Gelir düzeyi ile hayat düzeyi arasında bir ilişki vardır ve dolayısıyla da siyasi katılım arasında bir ilişki vardır. Gelir düzeyi yükseldikçe siyasete ilgi artarken, en düşük gelir gruplarına gidilince de siyasete olan ilgi tamamen yok olabilmektedir (Tatar,1997:133-134). Bu hipotez her zaman geçerli olmayabilir. Baykal Türkiye'de oy verme oranıyla siyasi katılıma bakıldığı zaman, gelir seviyesi düşük olan köylerde oy verme oranının kentlere oranla daha fazla olduğu görülmektedir. Bu durumda gelir düzeyinin siyasi katılımda çok da belirleyici olmadığı görülmektedir (Çukurçayır,2000:88-89). Gelir düzeyi yükseldikçe daha üst seviyedeki katılma türlerine yönelme görülmektedir (Turan,1977:76). Yani gelir seviyesi düşük olanlar oy kullanarak siyasi katılımı gerçekleştirirken, yüksek olanlar parti içinde ya da hükümet içinde bir takım görevlerde bulunmaktadır.

1.3.2.3.4. Meslek

Bireyin hayatının önemli bir kısmını kapsayan meslek siyasi katılımı

etkileyen önemli sosyo-ekonomik faktörlerden birisidir. Bazı meslekler sosyal ve siyasi hayatın daha fazla içinde olmayı gerektirir. Bazı mesleklerin siyasi hayata katılımları ise sınırlandırılmıştır. İş adamları siyasi hayatın içinde daha fazla etkili iken, memur, asker gibi mesleklerde ise siyasi katılımları sınırlandırılmıştır (Tatar,1997:138-139). Birey mesleğinde kariyer yaptıkça siyasal ilgisi ve bilgisi ile birlikte örgüt üyeliği ve etkinliği artmaktadır (Çukurçayır,2000:84). Meslek değişkeni yaş veya cinsiyet gibi öneme sahip olmasa da bazı mesleklerin siyasi katılımı daha yoğun olabilmeyi gerektirirken, bazı mesleklerin ise oy kullanımı ile sınırlandırılmaktadır. Ülkemizde belli bir meslek grubu var ki bu meslek grubu siyasi hayata daha yakındır diğer mesleklere göre bu askerlik mesleğidir. Demokrasinin geleneksel hale geldiği ülkelerde askerler sivillere bağımlıdır. Fakat bu Türkiye’de geçerli değildir, askerler siyasal katılımın önde gelenleridir, meslekleri ne olursa olsun sivil kişiler çoğu zaman geri plana itilmiştir( Eroğul,1991:120). Siyasi katılımda bireyin mesleği onun siyasi katılımda ne derece etkin olduğunu da belirlemektedir. Bazı meslek mensupları, meslek kimlikleri açısından siyasete daha yakın olduğu için katılım daha etkin olabilmektedir.

(33)

1.3.2.3.5. Eğitim

Eğitimin siyasal toplumsallaşma sürecinde önemli bir etkisi vardır. Birey eğitim ile siyasi hayata katılabileceği kanalları öğrenmektedir. Bireyin eğitim seviyesi yükseldikçe siyasi olaylar hakkında tartışmalara girmekte ve etkinlik duygusunun, vatandaşlık duygusunun artması beklemektedir (Tatar,1997:144). Siyasal katılımda eğitim değişkeni en güçlü değişkenlerden birisidir. Eğitim, bireyin siyasal tercihlerini daha bilinçli bir şekilde yapmasını belirler ve siyasal yaşama katılmasını kolaylaştırırken, katılımın ön koşullarını da hazırlar (Çukurçayır,2000:83). Ersin Kalaycıoğlu eğitimin siyasal katılmaya yönelik işlevlerini şu şekilde belirtmiştir: Birinci olarak, daha fazla eğitim görenler için siyasal katılma yurttaşlık görevi haline gelmektedir. İkinci olarak, eğitim bireye çevresindeki toplumsal kurum ve yapıları kullanma ve değiştirme becerisi kazandırmaktadır. Üçüncü olarak, Eğitimin sağladığı gelir ve toplumsal statüdür. Dördüncü olarak, eğitim bireyin bilişsel yetenekler kazanıp, korumasına yardımcı olur. Beşinci olarak, eğitilmiş kişiler evrenden daha fazla haberdar olan, nüfuzlu ve kozmopolit bir etkileşim ağından etkilenmektedir. Son olarak eğitim kişiye bir grup içinde olmayı ve diğer gruplarla etkileşime geçme becerisini kazandırmaktadır (Kalaycıoğlu, 1988: 26-29). Yüksek düzeyde eğitim istenen düzeyin sağlanması demek değildir fakat katılımı kolaylaştırıcı etkide bulunur (Çukurçayır, 2000: 84). Eğitim siyasi katılımı artıran bir değişken değildir, siyasi katılımda bilgiye daha kolay ulaşabilmemizi sağlayan bir aracı olduğundan dolayı katılımın artmasında etkilidir.

1.3.2.3.6. Yerleşme Birimi

Yerleşme birimi ile siyasi katılım arasında iki farklı görüş vardır. Birincisi, şehir hayatı siyasi katılımı artırmaktadır. Şehir sağladığı eğitim imkânlarıyla birlikte siyasi olayları izleme ve siyasi kararlara katılma imkânları da vermektedir. İkinci görüşe göre, bireyin siyasi hayata katılması için gereken güdüleri kentin azaltacağı hatta yok edeceği görüşüdür (Tatar,1997:148). "Topluluğun zayıflaması" yaklaşımına göre, kentte bireyin siyasal katılımı daha düşüktür (Çukurçayır, 2000:81). Yapılan araştırmalarda şehir ve kır hayatının seçimlere katılma oranında

(34)

ciddi bir fark görülmemiştir. Hatta oy vermede kırsal bölge daha yüksektir. Türkiye'de kırsal kesimin oy verme katılımı, şehre göre daha yüksektir. Şehirdeki siyasi katılımın yüksek olduğu durumlarda sosyal statü, eğitim ve meslek gibi faktörlerin etkisi vardır (Tatar,1997:149). Gelişme ve katılma arasındaki ilişkiye bakılınca batıda katılma düzeyinin daha fazla olması beklenirken doğulu seçmen batılı seçmenden daha fazla katılımcıdır (Eroğul,1991:114-115). Yerleşme birimi siyasi katılımın yönünü belirleyebilir. Yerleşim birimi büyüdükçe farklı siyasi görüşlerin duyurulması ve benimsenmesi için olumlu bir ortam oluşur. Fakat yerleşim birimi küçüldükçe kişiyi ortama uymaya zorlayan toplumsal baskılar artmaktadır. Yine kentte miting, gösteri yürüyüşüne katılma daha yoğundur (Turan,1977:82). Şehir hayatında ki siyasi katılımın yoğun olmasının sebebi Şerif Mardin'in kavramı olan merkez-çevre ile daha iyi açıklanabilir. Şehir merkeze yani bürokrasiye daha yakındır. Bu yüzden siyasete ve siyasete katılımın yoğunluğuna da yakındır. Özbudun Türkiye’de ki katılmayı açıklarken, güdümlü katılma ve serbest katılma kavramlarıyla açıklamaktadır. Gelişme düzeyi daha düşük olan yerlerde güdümlü katılma vardır. Burada seçmenin özgür seçimi değil de onun geçimsel, toplumsal ve ekinsel nedenlerle egemen olan güçlülerin istedikleri olmaktadır. Daha gelişmiş yerler ise daha bağımsız davranabilmektedirler, bazen oy vermeme biçiminde de tepkilerini ortaya koymaktadırlar. Bu da serbest katılmadır (Eroğul,1991:116). Yerleşme birimine göre siyasete katılma da farklı görüşler vardır. Bu aslında katılmanın niteliğiyle de ilgili olabilir. Kırsal kesim oy kullanma da daha etkili iken kentsel kesim de ise siyasetin içerisinde etkin çalışma ortamı bulabilmektedir.

1.3.2.3.7. Kitle İletişim Araçları

Kitle iletişim araçları ile siyasi katılım arasındaki ilişkiyi açıklayan iki görüş vardır. Birincisi, kitle iletişim araçlarını izleme siyasi katılımı azaltıcı etki yapar. Çünkü kitle iletişim araçları siyasetçiye ve siyasete olan güveni zedeler ve siyasete bir ilgisizleşme meydana gelir. İkinci görüş ise, kitle iletişim araçları katılım üzerinde olumlu bir etki yapar. Kamuoyu oluşturmada bir propaganda aracı olan kitle iletişim araçları bu yüzden olumlu etki yapar (Tatar,1997:155). Siyasal toplumsallaşma sürecinde kitle iletişim araçları kişiyi bilgilendirmekte, siyasal alanla

(35)

iletişim kurabilme yolları göstermekte ve siyasal kontrol ve eleştiriye katkı sağlamaktadır (Çukurçayır, 2000:87). Yukarıda siyasal toplumsallaşmanın aracı kurumlarda ikinci gruplar arasında kitle iletişim araçları hakkında daha detaylı bilgi verilmiştir. Kitle iletişim araçları siyasal toplumsallaşma sürecinde bazen pekiştirici bazen de siyasi sürece ilgisizleşme de rol oynamaktadır

1.3.2.3.8. Siyasal Örgüt Üyeliği

Örgüt üyeliği siyasi görevler üstlenmede anahtar statüdür (Çukurçayır,

2000:87). Bir örgüte üye olmak bireyde üç etki yapmaktadır. Birincisi, bireyin hakkında göreceği, öğreneceği ve düşüneceği konuları büyük ölçüde belirler. İkincisi, birey grubun diğer üyeleri gibi davranmaya çalışacaktır. Üçüncüsü, örgüt üyesi birey dışlanmaktan korktuğu için diğerleri gibi davranacaktır. Örgüt üyeliği ve faaliyeti, siyasal katılmayı teşvik eden siyasal bir kaynaktır (Kalaycıoğlu, 1988:35-36). Siyasal örgüt üyeliği siyasi sürecin içerisinde yoğun bir katılımı gerektirmektedir. Bu yüzden bir örgüt üyeliği içerisinde bulunan birey siyasette daha etkin bir şekilde çalışmaktadır.

1.4.ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ VE SİYASETE ALGISI

Çocukluk ve ergenlik dönemini tamamlayan üniversite gençliğinin kendi hayatıyla ve toplumla ilgili kararlar almaya başladığı bir dönemdir. Gençlik bireyin sosyal olarak olgunlaşmaya hazırlandığı dönemdir. Olgunlaşmamış olan bireyin sosyal olgunluğa doğru yöneltilmesi ve içinde bulunduğu toplumun alışkanlık, değer, tutum ve inanışlarını öğrenme ve uygulama sürecine sosyalleşme denilmektedir (Özyurt, Doğan,2002:11). Sosyalleşme ömür boyu süren bir süreç olsa bile gençler ilk sosyalleşmeyi yani 15-25 yaş arasındaki sosyalleşmeyi bu süreçte edineceği davranış ve düşüncelerini temel alma alışkanlıklarını bu dönemde edinirler (Özyurt, Doğan, 2002:36). Sosyalleşme bireyleri topluma ve toplum olmanın, birlikte yaşamanın getirdiği siyasi sosyalleşme sürecine hazırlamaktadır.

Gençliğin Türk siyaseti içerisinde ki yeri her zaman önemli olmuştur. Her dönemde gençliğin siyasete katılımı farklı biçimlerde olmuştur. Gerek oy kullanma gerekse de siyasi eylemlere katılma faaliyetleri olsada farklı biçimlerde kendini

Şekil

Tablo 3: Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Fakültelere Göre Dağılımları
Tablo 8: Son seçimlerde oy kullandınız mı?( 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi)
Tablo 9: Önümüzdeki ilk genel seçimlerde (7 Haziran 2015) oy kullanmayı düşünüyor  musunuz?  Sayı  Yüzde  Evet  402  80,4  Hayır  55  11,0  Kararsızım  43  8,6  Toplam  500  100,0
Tablo 11: Hayatınızda hiç protesto gösterisine ya da gösteri yürüyüşüne katıldınız mı?
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Konvansiyonel siyasal katılım modelinde bu üç partinin seçmenleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamış, ancak konvansiyonel olmayan siyasal katılımda AKP

Tarımın, insanların sadece günlük beslenme ih- tiyacını karşılayan bir etkinlik olmaktan çıkıp, onla- rın ruhsal ve fiziksel sağlıkları ile yaşam kalitelerini

“H2a - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algıları gösterdikleri sivil erdem ve vicdanlılık davranışları üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye

1. Bu araştırmada Orff-Shulwerk, Kodály Yöntemi ve geleneksel müzik öğretiminin vokal doğaçlama ve şarkı söyleme becerisi üzerindeki etkilerinin anlamlı farklılık

32 Üniversitemdeki akademisyenler uluslararası çalışmaları akademik kariyerleri açısından için bir fırsat olarak görürler. 33 Uluslararasılaşma süreci,

Türkiye toplumu da açıkçası elitizm tartışmalarına belli aralıklarla şahit olmaktadır. Eski bir manken olan Aysun Kayacı’nın, 2008 yılında katılımcısı

Akıllı telefonlar; diğer telefonlara oranla güçlü bir işlem kapasitesine sahip, akıllı telefon kullanan kişilere internet kullanım olanağı sunan, içerisinde kendine

3) Ömer Said' in 10 tane topu var. Ömer Said toplarından 6 tanesini Meyra' ya verdiğine göre Ömer Said'.. in kaç topu