• Sonuç bulunamadı

Siyasi Katılıma Etkisi Olan Sosyal Faktörler

1.3. SİYASAL KATILMA 13 

1.3.2. Siyasi Katılımda Etkisi Olan Faktörler 16 

1.3.2.3. Siyasi Katılıma Etkisi Olan Sosyal Faktörler

Siyasal katılımda farklı yaşlardaki bireylerin siyasal yaşama katılım

düzeyleri, yoğunlukları da farklılık göstermektedir. Baykal gençlikte başlayan siyasi ilginin 40 ve 50'li yaşlarda zirveye ulaştığını ve daha sonra ise azalmaya başladığını söylemektedir. Kalaycıoğlu ise gençlerin oy vermeye nazaran seçim kampanyalarına daha fazla katıldıklarını fakat seçim kampanyası faaliyetlerine en yoğun katılan yaş grubunun ise 35-44 olduğunu belirtmiştir. M.Lipset ise bu orta yaş grubunda siyasi katılımın yoğun olmasının sebebinin bir meslek sahibi olup, evlenip çocuk sahibi oldukları ve yaşlılık dönemlerine hazırlık yaptıkları yıllar olduğundan dolayı yoğun katılımları olduğunu belirtir (Tatar,1997:124-125). Yaşın ilerlemesi ile birlikte siyasal tercihler yerine oturmakta ve etkilenebilirliği azalmaktadır. Bu yüzden yaş ilerledikçe siyasi katılımın yoğunluk oranı da artmaktadır (Çukurçayır,2000:79). Gençliğin siyasal ilgisi, güçlü ve saf ideolojilere daha yakın olmakla birlikte bundan dolayı gençlerin geleneksel olarak işlemekte olan siyasi katılım türlerine daha az rağbet edeceği beklenebilir (Kalaycıoğlu,1988:21-22). Farklı yaş gruplarının katılım düzeylerinde farklılık olduğundan dolayı yapılan araştırmalarda yaş faktörü göz ardı edilmeyecek bir değişkendir. "20 yaşında komünist olmayanların kalbi, 40'tan sonra dönmeyenin aklı yoktur" sözü de gençlik ve yetişkinlik arasında siyasi düşüncenin farklı olabileceğini anlatıyor. Gençler duygularıyla yönlendirdiği siyasi hayatını daha sonraki dönemlerde hayatın getirdikleri ile bu değişmektedir (Türkkahraman,2000:31). Bireyin siyasetle ilişkisi her yaş aralığında farklıdır fakat

gençlikte çocukluktan ve ergenlikten elde ettiği bazı bilgilerin üzerine bir şeyler konularak ilk siyasi izlenimler ortaya çıkmaktadır. Gençlerin siyasete ilgisi ve katılımı araştırmacıların bu yüzden hep ilgisi çekmiştir.

1.3.2.3.2. Cinsiyet

Her toplumda cinsiyetten kaynaklanan rol farklılaşmaları vardır. Bu rol farklılaşması siyasi katılımda da kendisini göstermektedir. Yapılan araştırmalarda kadınların erkeklere oranla siyasete daha az katıldıkları görülmüştür. Kadının eve yönelik aile içi rolü, erkeğin ise ev dışındaki rolü kadınları siyasetten uzaklaştırmış, erkekleri ise daha çok siyasete yakınlaştırmıştır. Kadınları kendi içerisinde tekrar gruplandıracaksak, ev kadınlarının çalışan kadınlara oranla daha az siyasete katılması beklenmektedir (Tatar,1997:128-129). Ersin Kalaycıoğlu cinsiyet ve siyasi katılım arasındaki ilişki üç hipotez ileri sürülebilir: Birincisi, kadınların erkeklere göre daha düşük bir sosyo-ekonomik statüde bulunduğundan dolayı siyasi katılımın daha az olmasıdır. İkincisi, bulundukları statüden dolayı daha az kitle iletişim araçlarından yararlandıkları için siyasi katılımlarının az olmasıdır. Üçüncüsü, toplumun kadınların ev ve aileye yönelik toplumsal rol beklentisinden dolayı siyasi katılım daha azdır (Kalaycıoğlu,1988:19-20). Kadınların siyasi katılıma erkeklerden daha az ilgi gösterdikleri ve yapılan araştırmalarda siyasi katılıma dâhil oldukları zamanlarda ise aile kurumu ve din kurumunun etkisi altında katılım oranının daha fazla olduğu ortaya konulmuştur (Eroğul,1991:106). Toplumda siyasetin erkek işi olduğuna yönelik genel bir hüküm vardır. Kadınların siyasi bakımdan erkeklerle eşit olduğu görüşü ortaya çıktıktan sonrada eğitim, meslek gibi sosyo-ekonomik faktörler kadınların siyasi katılımlarını azaltıcı rol oynamışlardır (Turan,1977:80). Kadınların siyasi hayata katılımları ile ilgili hukuki düzenlemeler yeni sayılabilir. Fakat kadınların büyük bir kısmı siyasi tercihlerini eşlerine danışarak yapmaktadır. Bu da toplumdaki genel yargının kırılamadığını göstermektedir (Tatar,1997:129). Siyasi katılım ile ilgili yapılan araştırmalarda cinsiyet faktörü, kadınların ise çalışan gruba nazaran ev kadınları değişkeninin göz önünde bulundurulması araştırmanın sonucu açısından önemlidir.

1.3.2.3.3. Gelir

Gelir düzeyi ile hayat düzeyi arasında bir ilişki vardır ve dolayısıyla da siyasi katılım arasında bir ilişki vardır. Gelir düzeyi yükseldikçe siyasete ilgi artarken, en düşük gelir gruplarına gidilince de siyasete olan ilgi tamamen yok olabilmektedir (Tatar,1997:133-134). Bu hipotez her zaman geçerli olmayabilir. Baykal Türkiye'de oy verme oranıyla siyasi katılıma bakıldığı zaman, gelir seviyesi düşük olan köylerde oy verme oranının kentlere oranla daha fazla olduğu görülmektedir. Bu durumda gelir düzeyinin siyasi katılımda çok da belirleyici olmadığı görülmektedir (Çukurçayır,2000:88-89). Gelir düzeyi yükseldikçe daha üst seviyedeki katılma türlerine yönelme görülmektedir (Turan,1977:76). Yani gelir seviyesi düşük olanlar oy kullanarak siyasi katılımı gerçekleştirirken, yüksek olanlar parti içinde ya da hükümet içinde bir takım görevlerde bulunmaktadır.

1.3.2.3.4. Meslek

Bireyin hayatının önemli bir kısmını kapsayan meslek siyasi katılımı

etkileyen önemli sosyo-ekonomik faktörlerden birisidir. Bazı meslekler sosyal ve siyasi hayatın daha fazla içinde olmayı gerektirir. Bazı mesleklerin siyasi hayata katılımları ise sınırlandırılmıştır. İş adamları siyasi hayatın içinde daha fazla etkili iken, memur, asker gibi mesleklerde ise siyasi katılımları sınırlandırılmıştır (Tatar,1997:138-139). Birey mesleğinde kariyer yaptıkça siyasal ilgisi ve bilgisi ile birlikte örgüt üyeliği ve etkinliği artmaktadır (Çukurçayır,2000:84). Meslek değişkeni yaş veya cinsiyet gibi öneme sahip olmasa da bazı mesleklerin siyasi katılımı daha yoğun olabilmeyi gerektirirken, bazı mesleklerin ise oy kullanımı ile sınırlandırılmaktadır. Ülkemizde belli bir meslek grubu var ki bu meslek grubu siyasi hayata daha yakındır diğer mesleklere göre bu askerlik mesleğidir. Demokrasinin geleneksel hale geldiği ülkelerde askerler sivillere bağımlıdır. Fakat bu Türkiye’de geçerli değildir, askerler siyasal katılımın önde gelenleridir, meslekleri ne olursa olsun sivil kişiler çoğu zaman geri plana itilmiştir( Eroğul,1991:120). Siyasi katılımda bireyin mesleği onun siyasi katılımda ne derece etkin olduğunu da belirlemektedir. Bazı meslek mensupları, meslek kimlikleri açısından siyasete daha yakın olduğu için katılım daha etkin olabilmektedir.

1.3.2.3.5. Eğitim

Eğitimin siyasal toplumsallaşma sürecinde önemli bir etkisi vardır. Birey eğitim ile siyasi hayata katılabileceği kanalları öğrenmektedir. Bireyin eğitim seviyesi yükseldikçe siyasi olaylar hakkında tartışmalara girmekte ve etkinlik duygusunun, vatandaşlık duygusunun artması beklemektedir (Tatar,1997:144). Siyasal katılımda eğitim değişkeni en güçlü değişkenlerden birisidir. Eğitim, bireyin siyasal tercihlerini daha bilinçli bir şekilde yapmasını belirler ve siyasal yaşama katılmasını kolaylaştırırken, katılımın ön koşullarını da hazırlar (Çukurçayır,2000:83). Ersin Kalaycıoğlu eğitimin siyasal katılmaya yönelik işlevlerini şu şekilde belirtmiştir: Birinci olarak, daha fazla eğitim görenler için siyasal katılma yurttaşlık görevi haline gelmektedir. İkinci olarak, eğitim bireye çevresindeki toplumsal kurum ve yapıları kullanma ve değiştirme becerisi kazandırmaktadır. Üçüncü olarak, Eğitimin sağladığı gelir ve toplumsal statüdür. Dördüncü olarak, eğitim bireyin bilişsel yetenekler kazanıp, korumasına yardımcı olur. Beşinci olarak, eğitilmiş kişiler evrenden daha fazla haberdar olan, nüfuzlu ve kozmopolit bir etkileşim ağından etkilenmektedir. Son olarak eğitim kişiye bir grup içinde olmayı ve diğer gruplarla etkileşime geçme becerisini kazandırmaktadır (Kalaycıoğlu, 1988: 26-29). Yüksek düzeyde eğitim istenen düzeyin sağlanması demek değildir fakat katılımı kolaylaştırıcı etkide bulunur (Çukurçayır, 2000: 84). Eğitim siyasi katılımı artıran bir değişken değildir, siyasi katılımda bilgiye daha kolay ulaşabilmemizi sağlayan bir aracı olduğundan dolayı katılımın artmasında etkilidir.

1.3.2.3.6. Yerleşme Birimi

Yerleşme birimi ile siyasi katılım arasında iki farklı görüş vardır. Birincisi, şehir hayatı siyasi katılımı artırmaktadır. Şehir sağladığı eğitim imkânlarıyla birlikte siyasi olayları izleme ve siyasi kararlara katılma imkânları da vermektedir. İkinci görüşe göre, bireyin siyasi hayata katılması için gereken güdüleri kentin azaltacağı hatta yok edeceği görüşüdür (Tatar,1997:148). "Topluluğun zayıflaması" yaklaşımına göre, kentte bireyin siyasal katılımı daha düşüktür (Çukurçayır, 2000:81). Yapılan araştırmalarda şehir ve kır hayatının seçimlere katılma oranında

ciddi bir fark görülmemiştir. Hatta oy vermede kırsal bölge daha yüksektir. Türkiye'de kırsal kesimin oy verme katılımı, şehre göre daha yüksektir. Şehirdeki siyasi katılımın yüksek olduğu durumlarda sosyal statü, eğitim ve meslek gibi faktörlerin etkisi vardır (Tatar,1997:149). Gelişme ve katılma arasındaki ilişkiye bakılınca batıda katılma düzeyinin daha fazla olması beklenirken doğulu seçmen batılı seçmenden daha fazla katılımcıdır (Eroğul,1991:114-115). Yerleşme birimi siyasi katılımın yönünü belirleyebilir. Yerleşim birimi büyüdükçe farklı siyasi görüşlerin duyurulması ve benimsenmesi için olumlu bir ortam oluşur. Fakat yerleşim birimi küçüldükçe kişiyi ortama uymaya zorlayan toplumsal baskılar artmaktadır. Yine kentte miting, gösteri yürüyüşüne katılma daha yoğundur (Turan,1977:82). Şehir hayatında ki siyasi katılımın yoğun olmasının sebebi Şerif Mardin'in kavramı olan merkez-çevre ile daha iyi açıklanabilir. Şehir merkeze yani bürokrasiye daha yakındır. Bu yüzden siyasete ve siyasete katılımın yoğunluğuna da yakındır. Özbudun Türkiye’de ki katılmayı açıklarken, güdümlü katılma ve serbest katılma kavramlarıyla açıklamaktadır. Gelişme düzeyi daha düşük olan yerlerde güdümlü katılma vardır. Burada seçmenin özgür seçimi değil de onun geçimsel, toplumsal ve ekinsel nedenlerle egemen olan güçlülerin istedikleri olmaktadır. Daha gelişmiş yerler ise daha bağımsız davranabilmektedirler, bazen oy vermeme biçiminde de tepkilerini ortaya koymaktadırlar. Bu da serbest katılmadır (Eroğul,1991:116). Yerleşme birimine göre siyasete katılma da farklı görüşler vardır. Bu aslında katılmanın niteliğiyle de ilgili olabilir. Kırsal kesim oy kullanma da daha etkili iken kentsel kesim de ise siyasetin içerisinde etkin çalışma ortamı bulabilmektedir.

1.3.2.3.7. Kitle İletişim Araçları

Kitle iletişim araçları ile siyasi katılım arasındaki ilişkiyi açıklayan iki görüş vardır. Birincisi, kitle iletişim araçlarını izleme siyasi katılımı azaltıcı etki yapar. Çünkü kitle iletişim araçları siyasetçiye ve siyasete olan güveni zedeler ve siyasete bir ilgisizleşme meydana gelir. İkinci görüş ise, kitle iletişim araçları katılım üzerinde olumlu bir etki yapar. Kamuoyu oluşturmada bir propaganda aracı olan kitle iletişim araçları bu yüzden olumlu etki yapar (Tatar,1997:155). Siyasal toplumsallaşma sürecinde kitle iletişim araçları kişiyi bilgilendirmekte, siyasal alanla

iletişim kurabilme yolları göstermekte ve siyasal kontrol ve eleştiriye katkı sağlamaktadır (Çukurçayır, 2000:87). Yukarıda siyasal toplumsallaşmanın aracı kurumlarda ikinci gruplar arasında kitle iletişim araçları hakkında daha detaylı bilgi verilmiştir. Kitle iletişim araçları siyasal toplumsallaşma sürecinde bazen pekiştirici bazen de siyasi sürece ilgisizleşme de rol oynamaktadır

1.3.2.3.8. Siyasal Örgüt Üyeliği

Örgüt üyeliği siyasi görevler üstlenmede anahtar statüdür (Çukurçayır,

2000:87). Bir örgüte üye olmak bireyde üç etki yapmaktadır. Birincisi, bireyin hakkında göreceği, öğreneceği ve düşüneceği konuları büyük ölçüde belirler. İkincisi, birey grubun diğer üyeleri gibi davranmaya çalışacaktır. Üçüncüsü, örgüt üyesi birey dışlanmaktan korktuğu için diğerleri gibi davranacaktır. Örgüt üyeliği ve faaliyeti, siyasal katılmayı teşvik eden siyasal bir kaynaktır (Kalaycıoğlu, 1988:35- 36). Siyasal örgüt üyeliği siyasi sürecin içerisinde yoğun bir katılımı gerektirmektedir. Bu yüzden bir örgüt üyeliği içerisinde bulunan birey siyasette daha etkin bir şekilde çalışmaktadır.

Benzer Belgeler