• Sonuç bulunamadı

Davutpaşa'daki Otağ-ı Hümayun - Hünkar Kasrı...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Davutpaşa'daki Otağ-ı Hümayun - Hünkar Kasrı..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DAVUTPAŞA’DAKİ OTAÖ-I HÜMAYUN

Türk

Askeri

mimarisinin

bir şaheseri

olan bu bina

padişah çadırı

olan

“Otağ-ı

Hümayun”

gibi inşa

edildiğinden

bu ad

anılır..

Yazan : Cem ATABEYOĞLU Fotoğraflar: Hk. Yzb. İlhan AKBULUT

B

ugün İstanbul'da koskoca bir semt ve büyük bir sanayi bölgesinin bulunduğu Da-

vudpaşa, Bizans zamanın- beri önem ve değerinden birşey yi- tirmemiştir. Ancak eski görkeminden çok şeyler yitirmiş olduğu da ger­ çektir.

Bizans zamanında «Aretai» veya

«Hobdemon» adlarıyla anılan bu böl­ gede önemli askerî tesisler ile başta

Afamea Sarayı olmak üzere İmpara­ torluğa a id beş güzel köşkün bulun­ duğu bilinmektedir.

Şehri çevreleyen surların dışında; eski Edirne yolu üzerinde, Çırpıcı ve Haznedar dereleri arasındaki tepenin doğu yamacı üzerinde yeralan bu bölge fetih sırasında OsmanlIların e- llne geçmiş ve İstanbul'dan önce bu­ rası alınmıştır Bizans'tan.

Fetihten sonra Fatih devrinin tanın­ mış komutanlarından ve II. Beyazid devri sadrazamlarından Davud Paşa, 1483 yılında burada bir köşk yaptırın­ ca bölge onun adıyla anılmaya baş­ lamıştır.

Davutpaşa sahrası, Bizans zamanın­ da olduğu gibi OsmanlI devrinde de önemli bir üs ve hareket noktası ola­ rak kullanılmıştır. Ve Rumeli'de iler­ leyen Osmanlı fetihleri boyunca taşı­ dığı büyük önem ve değeri de gitgi­ de artmıştır. Osmanlı orduları sefer hazırlıklarını burada yapmış, bura­ dan yola çıkmıştır. Orduy-u Hümâ­ yûn, padişahın kumandası altında sefere çıkıyorsa, hünkâr önce bura­ ya gelmiş ve burada ordusunun ba­ şına geçmişti. Padişah şayet ordu­ nun başında sefere çıkmıyorsa,

son-18

cağını Serdar-ı ©kreme burada tes­ lim ederek uğurlamış ve seferden dö­ nen ordusunu da yine burada karşı­ layarak sancağını teslim almıştı. Askeri hizmetlerin yeterli şekilde yü­ rütülmesini sağlayacak yol, köprü, su kanalları ve çeşmeler ile gerekil

yapıların İnşasıyla Davutpaşa sahası çok geçmeden bambaşka bir görü­ nüm almıştır. Bu arada bir de büyük kışla (Davutpaşa kışlası, 1827) inşa edilmiştir.

Sadrazam Davud Paşa bu arada ken­ di adına bir cami inşa ettirmiş (1485)

ve ölümünden sonra (1498) adını ta­ şıyan camiin yanında bina olunan türbesinde toprağa verilmişti. Davutpaşa sahrası sahip olduğu do­ ğal güzellikler nedeniyle de ayrıca ilgi çekmiş ve daha çok askedî mi­ marî tarzında köşkler, kasırlar ve bi­

Otağ-ı Hümayun’un restorasyon çalışmalarına 1938 yılında başlanmış, aralıklarla 1971'e dek sürmüştür.

HÜNKAR KASRI

Bu güzel saray, Rumeli seferine çıkan

orduyu yolcu etmek, karşılamak ve

geleneksel cirit oyunu, okçuluk avcılık

gibi eğlenceleri izlemek için kullanılırdı..

Hünkâr Kasrı «Otağ-ı Hümayun» binasının iç kısmından bir görünüş.

nalar inşa edilmişti. Padişahların bu kasırlara gelerek burada aylarca kaldıkları da sık sık görülmüştür.

III. Sultan Mehmed ile I. Sultan Ah-

med'in burada ok atışı yaptıkları ve adlarına menzil taşları diktirdikleri bilinir. Ayrıca III. Sultan Selim in de

yine bu sahrada, dillere destan ol­ muş bir erit oyunu düzenlettiğini, o devrin şairlerinden mabeynci Naşid İbrahim Bey’in bir manzumesinden öğreniyoruz. Ayrıca bir çoık padişah­ ların buradaki köşklerde av yorgun­ luklarını giderdikleri, hattâ avlanmak

için buralara geldikleri de yine eski beigel erd ©n öğ ren Hımekted'i r. Davutpaşa sahrasının eski görkemli günlerinden kalan en görkemli anı,

«Otağ-ı Hümâyûn» adıyla anılan hünkâr kasrıdır. Türk askeri mimari­ sinin bir şaheseri olarak

nltelendiri-«Otağ-ı Hümayunsun içindeki mermer çeşmenin aynası üzerindeki Kitabe (Yazı) I. Sultan Ahmet tarafından kaleme alınmıştır (solda) ve Hünkâr Kasrı’nın kapısı (sağda).

len bu yapı, padişah çadırı olan

«Otağ-ı Hümâyûn şeklinde bina edil­ diğinden bu adla anılmıştır. Bina, ünlü mimar Sedefkâr Mehmed Ağa’- nın eseri olup 1597 yılında III. Sultan

Mehmed'in emriyle inşa olunmuştur. Bu nefis yapının mimarı,, bir süre sonra inşa edeceği Sultanahmed Ca­ mii ile mimarlık alanında ölümsüz bir üne ulaşacaktı.

Eldeki belgelere göre uzun ve kalın bir duvarla çevrili alanın ortasında ıbina olunan bu güzel saray, ayrıca 7 köşk, 8 kubbeli bir hamam, üç cami, çeşitli hizmet binaları ile birçok ahır, limonluk, çiçeklik ve havuzdan iba­ ret görkemli bir külliye teşkil etmek­ teydi. Ancak bu görkemli külliyeden günümüze sâdece Davutpaşa Sarayı adıyla anılan Otağ-ı Hümâyûn kala­ bilmiştir. Çevresindeki binalar olduğu gibi bu sarayın bir çok malzemesi de

Davutpaşa Kışlası’nın yapımı sıra­ sında parçalanıp sökülmüştü. Uzun bir süre kendi hâline terkedilen bu güzel yapının bir süre de cephanelik, olarak kullanıldığı bilinmektedir.

Otağ-ı Hümâyûn, 1938 yılında başla­ yan ve uzun aralıklarla 1971 yılına: kadar süren bir restorasyon çalışma­ sından sonra yenilenmiş bulunmak­ tadır.

Sarayın .içindeki bir mermer çeşme özellikle dikkati çekmektedir. Bu çeş­ menin aynası üzerindeki kitabe yazı­ sı, «Bahtı» mahlasını kullanan (.Sul­

tan Ahmed tarafından kaleme alın­ mıştır. Kitabe, güzel hattı İle de dik­ kati çekmektedir.

Davutpaşa sahrasından bugün geri­ ye pekaz bir toprak kalmıştır. Bu ala­ nın üzerindeki en güzel yapılardan biri de hiç kuşkusuz Otağ-ı Hümâyûn binasıdır.

19

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Osmanlı İmparatorluğu'nda Dîvân-ı hümâyûn toplantıları teşrîfâtının çok tafsilâtlı olduğunu görmekteyiz. Teşkilâta ve teşrîfâta verilen önem yüzyıllar

Okur, onun şiirini okurken pek çok soruya yanıt aramadan yapamaz, pek çok sorunu düşünmeden edemez.. “Yirminci yüzyılı” yaşarken de insan, “O çağa bu

"OsmanlIyı eğitmek üzere gönderildiği halde, az sonra, görev gereği değil, İçtenlikle, Ihtldâ eden, fes takıp göğsüne nişanlar dizen, bir konağa damat

Fakat her biri farklı yapıya sahip 80’den fazla protein toksin ailesi olduğu düşünüldüğünde, bu tedavi yöntemlerinin farklı hastalıklara ve farklı koşullara göre

Bugün itibarıyla, Türkiye’de faaliyet gösteren dört katılım bankası (Albaraka Türk, Bank Asya, Kuveyt Türk ve Türkiye Finans) bulunmaktadır... Bu çalışma

timi gerektirir ve özel kişiler elin­ de tekele uğramak tehlikesini gösterir, ya da genel bir gerek­ sinimi karşılar, o işi devlet üze­ rine alabilir...

çi, Ağca’mn iadesini yorumladı: “Olanı biteni görmek ve Türk ada­ letine güvenmek istiyorum.” Kızı Nüket İpekçi ise, “Karar sürpriz değil. Ağca’nın

• Vezir-î âzam, kubbealtı vezirleri, Rumeli ve Anadolu kazaskerleri, nişancı, defterdarlar ve Rumeli Beylerbeyi Divân-ı Hümâyûn’un aslî üyeleridir.. Bunlardan başka