• Sonuç bulunamadı

Yurt dışında yaşayan Türk kadınlarının giyinme kültürü açısından karşılaştıkları uyum problemleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yurt dışında yaşayan Türk kadınlarının giyinme kültürü açısından karşılaştıkları uyum problemleri"

Copied!
184
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

GĠYĠM ENDÜSTRĠSĠ VE MODA TASARIMI ANABĠLĠM DALI

GİYİM ENDÜSTRİSİ VE GİYİM SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM

DALI

YURT DIŞINDA YAŞAYAN TÜRK KADINLARININ GİYİNME

KÜLTÜRÜ AÇISINDAN KARŞILAŞTIKLARI UYUM

PROBLEMLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

İnci Seda KIVILCIMLAR

Ankara Haziran, 2011

(2)

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

GĠYĠM ENDÜSTRĠSĠ VE MODA TASARIMI ANABĠLĠM DALI

GİYİM ENDÜSTRİSİ VE GİYİM SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM

DALI

YURT DIŞINDA YAŞAYAN TÜRK KADINLARININ GİYİNME

KÜLTÜRÜ AÇISINDAN KARŞILAŞTIKLARI UYUM

PROBLEMLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

İnci Seda KIVILCIMLAR

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Emine KOCA

Ankara

Haziran, 2011

(3)

JÜRİ VE ENSTİTÜ ONAY SAYFASI

Ġnci Seda Kıvılcımlar’ın “ Yurt DıĢında YaĢayan Türk Kadınlarının Giyinme Kültürü Açısından KarĢılaĢtıkları Uyum Problemleri” baĢlıklı tezi 07.06.2011 tarihinde, jürimiz tarafından Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Adı Soyadı İmza

Başkan: Doç.Dr.Pınar GÖKLÜBERK ÖZLÜ ……….

Üye (Tez Danışmanı):Yrd.Doç.Dr.Emine KOCA ………

(4)

ÖN SÖZ

Ġnsan ve giysi birini tamamlayan iki unsurdur. Ġnsan üzerinde onu koruyacak bir örtü, giysi olmadan kendini korumasız ve güvensiz hissederken, giyilmeyen bir giysi okunmamıĢ bir kitap, söylenmemiĢ bir söz gibi eksiktir. Giysiler insanlarla hayata geçer, onların kültürünün önemli bir parçası olur. Kültürün tanınması için giyinme kültürünün araĢtırılması da bu yüzden önem taĢımaktadır. Bu araĢtırma, yurtdıĢında yaĢayan Türk kadınlarının kendi giyinme kültürleri ile yaĢamakta oldukları ülkenin giyinme kültürünün etkisi altında uyum güçlüğü yaĢayıp yaĢamadıkları, yaĢadılarsa hangi konuda yaĢadıklarının belirlenmesi için yapılmıĢtır.

Bu araĢtırmanın tamamlanma sürecinde her zaman yanımda olan tez danıĢmanım Sayın, Yrd. Doç. Dr. Emine KOCA baĢta olmak üzere, verilerimin toplanma aĢamasında gerekli izinleri vererek yardımcı olan T.C Londra BaĢkonsolosu Sayın, Ahmet DEMĠROK’ a ve verilerimin analizinde yardımcı olan Sayın, Yrd. Doç. Dr. Murat ATAN’a teĢekkürlerimi sunarım. Ayrıca, Londra’da beni misafir ederek, desteğini hiç esirgemeyen sevgili dayım, Ali Murat AKPINAR’ a ve güzel ailesine ve de beni bu günlere getiren sevgili aileme teĢekkür ederim.

Ġnci Seda KIVILCIMLAR

(5)

ÖZET

YURT DIġINDA YAġAYAN TÜRK KADINLARININ GĠYĠNME KÜLTÜRÜ AÇISINDAN KARġILAġTIKLARI UYUM PROBLEMLERĠ

KIVILCIMLAR, Ġnci Seda

Yüksek lisans, Giyim Endüstrisi ve Giyim Sanatları Eğitimi Bilim Dalı Tez DanıĢmanı: Yrd. Doç. Dr. Emine KOCA

Haziran–2011, 169 Sayfa

Her toplumun kendi değer yargılarının, inançlarının, tutumlarının, gelenek ve göreneklerinin bir araya gelerek oluĢturduğu kendine has bir kültürü vardır. Bu kültür hazinesinin önemli parçalarından biri giysi ve aksesuarlarını içinde barındıran giyinme biçimlerinin oluĢturduğu giyinme kültürüdür. Giyinme kültürü her ne kadar en küçük topluluklara göre farklılık gösterse de toplumların kültürel değerleri doğrultusunda Ģekillenmektedir. Bu nedenle, Türk kültüründe yetiĢen kiĢilerin baĢka bir kültürel yapıya sahip ülkede yaĢamaya baĢladıktan sonra karĢılaĢtıkları kültürel sorunların arasında önemli yeri olduğu düĢünülen, giyinme kültürü açısından karĢılaĢılan problemler araĢtırmaya değer bir konudur.

Yurt dıĢında yaĢayan Türk kadınlarının giyinme kültürü açısından karĢılaĢtıkları uyum problemlerini belirlemek amacıyla yapılan bu çalıĢma, tarama modeline dayalı betimsel bir araĢtırmadır. Birçok kültüre ev sahipliği etmenin yanı sıra kendine has köklü bir kültüre sahip olan Ġngiltere’nin Londra ġehrinde yaĢayan 20 yaĢ ve üzerindeki 394 Türk kadını araĢtırmanın örneklemini oluĢturmaktadır. AraĢtırmacı tarafından hazırlanan anket uygulamasından elde edilen verilerin analizi sonucunda; Türkiye’de büyük Ģehirlerde yaĢayan kiĢiler Londra’da yaĢamaya baĢladıktan sonra giyinme kültürü konusunda daha az sorun yaĢarken, kasaba veya köylerde yaĢayan kiĢilerin ve gelir düzeyi aylık 1000£ dan az olan kiĢilerin daha çok sorun yaĢadığı saptanmıĢtır. Ayrıca 50 yaĢ ve üstündeki örneklem grubunun giyinme kültürü konusunda daha çok uyum sorunu yaĢadığı ve bu sorunların genellikle giysilerin boyu ve açıklığı konusunda görüldüğü belirlenmiĢtir.

Anahtar Kelimeler: Giyinme kültürü, giyim, uyum problemi, yurt dıĢında yaĢayan Türkler

(6)

ABSTRACT

THE ADAPTATION PROBLEMS OF THE TURKISH WOMEN WHO LIVE ABROAD REGARDING THE CLOTHING CULTURE

KIVILCIMLAR, Ġnci Seda

Thesis of Master, Department of Clothing Industry and Fashion Design Education Supervisor : Assistant Professor Doctor- Emine KOCA

June–2011, 169 Page

Every society has a unique culture that is composed of their value judgments, beliefs, behaviors, traditions and customs. One of the important parts of this culture treasure is the clothing culture that is composed of clothing style including the clothing and accessories. Although the clothing culture shows difference according the smallest societies, it takes shape as per the society’s cultural values. Therefore, it is worthwhile researching and investigating the problems regarding the clothing culture of the persons after they start to live in a country with an another culture, who were grown up in Turkish culture.

This study performed in order to determine the adaptation problems regarding the clothing culture of the Turkish women who live abroad is a descriptive research based on screening model. 394 Turkish women above age 20 who live in London city that hosts not only a lot of different cultures but has its unique and fundamental culture as well, of England do constitute the sampling of the research. As per the analysis of the data obtained from the questionnaires that is prepared by the researcher, it is determined that people who were living in big cities of Turkey have less problems regarding the clothing culture after they start to live London, whereas people who were living in towns or villages and people who have an income of less than 1000£/month have more problems. Besides, it is determined that people in the sample population 50 and over age 50 have much more adaptation problems and it is observed that these problems generally arise from the length and decolleté of the clothing.

(7)

İÇİNDEKİLER Sayfa

JÜRĠ ÜYELERĠNĠN ĠMZA SAYFASI ...i

ÖN SÖZ ... ii

ÖZET ... iii

ABSTRACT ...iv

ĠÇĠNDEKĠLER ... v

TABLOLAR LĠSTESĠ ... viii

GRAFĠKLER LĠSTESĠ ... xii

RESĠMLER LĠSTESĠ ... xiii

1.GİRİŞ ... 1 1.1 Problem Durumu ... 1 1.2 Problem Cümlesi ... 2 1.3 Amaç ... 2 1.4 Önem ... 3 1.5 Varsayımlar ... 4 1.6 Sınırlılıklar ... 5 1.7 Tanımlar ... 5

2.KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ... 6

2.1Kavramsal Çerçeve ... 6 2.1.1 Kültürün Tanımı ... 9 2.1.2 Kültürün ÇeĢitleri ... 11 2.1.2.1 Geleneksel Kültür ... 12 2.1.2.2 Popüler Kültür ... 13 2.1.2.3 Alt kültür ve Üst Kültür ... 18 2.1.2.4 Kitle Kültürü ... 21 2.1.3 Giyinme Kültürü ... 23

2.1.4 Sosyal Statü ve Giyim ... 29

2.1.5 Kültürler Arası EtkileĢim ve Giyinme Kültürü ... 40

(8)

2.1.5.2 Kültür DeğiĢimi ve Giyim... 48

2.1.5.3 Kültürel DeğiĢimi Engelleyen Etmenler ... 53

2.1.6 Londra’daki Türkler ve Londra’da Moda AnlayıĢı... 55

2.1.6.1 Londra’daki Türkler ... 55

2.1.6.2 Londra’da Moda AnlayıĢı ... 56

2.2 Ġlgili AraĢtırmalar ... 60 3.YÖNTEM ... 62 3.1AraĢtırmanın Modeli ... 62 3.2Evren ve Örneklem ... 62 3.2.1 Evren ... 62 3.2.2 Örneklem ... 62 3.3Verilerin Toplanması ... 67 3.4Verilerin Analizi ... 68

3.4.1Ki-Kare Testi ile Analiz Edilen Sorular ... .69

3.4.2. Kruskal Wallis Test ile Analiz Edilen Sorular ... 70

3.4.3 Mann-Whitney U Uygulaması ... 71

4.BULGULAR ve YORUM ... 73

4.1.Yurt DıĢında YaĢayan Türk Kadınlarının Demografik Özellikleri ... 73

4.2. Alt Problem 1: Yurt DıĢında YaĢayan Türk Kadınlarının Giyim Tarzlarındaki DeğiĢiklikler ve Nedenleri Nelerdir? ... 76

4.3. Alt Problem 2: Yurt DıĢında YaĢayan Türk Kadınları Giyinme Konusunda Uyum Problemi YaĢamakta mıdır? ... 84

4.4. Alt Problem 3: Yurt DıĢında YaĢayan Türk Kadınları Kendilerini Ġfade Etmede ve Kabul Ettirmekte Giyim Tarzlarından Yararlanmakta mıdır? ... 125

4.5.Alt Problem 4: Yurt dıĢında yaĢayan Türk kadınları Türkiye’ye Geldikleri zaman giyimleriyle ilgili uyum sorunu yaĢamakta mıdır? ... 136

(9)

5.SONUÇ ve ÖNERİLER ... 142

5.1 Sonuç ... 142

5.2 Öneriler ... 152

KAYNAKÇA ... 154

(10)

TABLOLAR LİSTESİ Sayfa No. Tablo 1: Farklı Büyüklükteki Evrenler Ġçin Kuramsal Örneklem Büyüklükleri

ve %95 Kesinlik Düzeyi Tolerans Gösterilebilir Hata Ġçin Örneklem Tablosu ... 63 Tablo 2: Yurt DıĢında YaĢayan Türk Kadınlarının Giyinme Kültürü

Konusunda Uyum Problemleri Ġle Ülkelerine Döndükten Sonraki YaĢanılan

Uyum Problemi Arasındaki Farkı Gösteren Kolmogorov-Smirnov Z Testi ... 71 Tablo 3: Örneklem Grubunun Giyim Tarzları Ġle Ġlgili GörüĢleri ... 77 Tablo 4: Örneklem Grubunun Modayı Ġzleme Durumları ... 77 Tablo5: Örneklem Grubunun Londra’da YaĢamaya BaĢladıktan Sonra

Giyim Tarzındaki DeğiĢim ... 79 Tablo 6: Giyim Tarzlarında DeğiĢiklik Yapan Örneklem Grubunun

DeğiĢiklik Nedenleri ... 80 Tablo7: Örneklem Grubunun Giyim Tarzına Etki Eden Etmenler ... 81 Tablo 8: Örneklem Grubunun Giyim Tarzlarına Göre Londra’da YaĢamaya

BaĢladıktan Sonra Giyim Tarzlarındaki DeğiĢiklik Ki-Kare Testi ... 83 Tablo 9: Giyinme Kültüründe KarĢılaĢılan Uyum Problemlerinin YaĢa Göre

Dağılımı (Kruskal Wallis Test) ... 84 Tablo 10: YaĢa Göre Giyinme Kültürüne Uyum Problemleri

(Mann-Whitney-U Testi) ... 85 Tablo 11: YaĢa Göre Giyinme Kültürüne Uyum Problemleri (Ki Kare Testi) ... 86 Tablo 12: Eğitime Göre Giyinme Kültürüne Uyum Problemlerinin Dağılımı

(Kruskal Wallis H Testi) ... 88 Tablo 13: Eğitime Göre Giyinme Kültürüne Uyum Problemleri

(Mann-Whitney-U Testi) ... 89 Tablo 14: Eğitime Göre Giyinme Kültürüne Uyum Problemleri (Ki Kare Testi)...90 Tablo 15: Giyinme Kültürüne Uyum Problemlerinin Medeni Duruma

Göre Dağılımı ( Kruskal Wallis H Testi) ... 92 Tablo 16: Medeni Duruma Göre Giyinme Kültürüne Uyum Problemleri

(11)

Tablo 17: Medeni Durumuna Göre Giyinme Kültürüne Uyum Problemleri

(Ki-Kare Testi ... 93 Tablo18: Giyinme Kültürüne Uyum Problemlerinin Mesleğe Göre Dağılımı

( Kruskal Wallis H Testi ... 94 Tablo 19: Meslekğe Göre Giyinme Kültürüne Uyum Problemleri

(Mann-Whitney U Testi) ... 95 Tablo 20: Mesleğe Göre Giyinme Kültürüne Uyum Problemleri

(Ki-Kare Testi) ... 95 Tablo 21: Giyinme Kültürüne Uyum Problemlerinin Gelir Durumuna Göre

Dağılımı ( Kruskal Wallis H Testi) ... 97 Tablo 22: Gelir Düzeyine Göre Giyinme Kültürüne Uyum Problemleri

(Mann-Whitney U Testi) ... 98 Tablo 23: Gelir Düzeyine Göre Giyinme Kültürüne Uyum Problemleri

(Ki-Kare Testi ... 99 Tablo 24: Giyinme Kültürüne Uyum Problemlerinin Türkiye’deki YerleĢim

Birimine Göre Dağılımı ( Kruskal Wallis H Testi) ... 100 Tablo 25: Türkiye’deki YerleĢim Birimine Göre Giyinme Kültürüne Uyum

Problemleri (Mann-Whitney U Testi) ... 101 Tablo 26: Türkiye’deki YerleĢim Birimine Göre Giyinme Kültürüne Uyum

Problemleri (Ki-Kare Testi) ... 102 Tablo 27: Giyinme Kültürüne Uyum Problemlerinin Londra’daki YerleĢim

Birimine Göre Dağılımı ( Kruskal Wallis H Testi) ... 104 Tablo 28: Örneklem Grubunun Giyinme kültürü ile Ġlgili GörüĢlerine Göre

Londra’da YaĢamaya BaĢladıktan Sonra Giyim Tarzındaki DeğiĢim Durumu

Ki-Kare Analizi ... 106 Tablo 29: Ailenin Ġstekleri Doğrultusunda Giyim Tarzı Belirlenmesine Göre

Uyum Güçlüğü YaĢama Durumu Ki Kare Testi ... 109 Tablo 30: EĢin Ġstekleri Doğrultusunda Giyim Tarzı Belirlenmesine Göre

Uyum Güçlüğü YaĢama Durumu Ki Kare Testi ... 111 Tablo 31: Çevrenin Ġstekleri Doğrultusunda Giyim Tarzı Belirlenmesine Göre

Uyum Güçlüğü YaĢama Durumu Ki Kare Testi ... 113 Tablo 32: Moda Trendleri Doğrultusunda Giyim Tarzı Belirlenmesine Göre

(12)

Tablo 33: Sahip Olunan Kültürel Değerlere Göre Uyum Güçlüğü YaĢama

Durumu Ki Kare Testi ... 117 Tablo 34: Dini Ġnançlar Doğrultusunda Giyim Tarzı Belirlenmesine Göre

Uyum Güçlüğü YaĢama Durumu Ki Kare Testi ... .119 Tablo 35: Üyesi Olunan Topluluklara Göre Giyim Tarzının Belirlenmesine

Göre Uyum Güçlüğü YaĢama Durumu Ki Kare Testi ... 121 Tablo 36: Örneklem Grubunun Beğenileri Doğrultusunda Giyim Tarzını

Belirlemesine Göre Uyum Güçlüğü YaĢama Durumu Ki Kare Testi ... 123 Tablo 37: Giyim Tarzının Sosyal YaĢama Etkisi Hakkındaki GörüĢler ... ..125 Tablo 38: Örneklem Gurubunun Giyimin Sosyal YaĢama Etkisi GörüĢlerine

Göre Giyim Tarzındaki DeğiĢiklik Ki-Kare Testi ... 127 Tablo 39: Örneklem Grubunun Demografik Özelliklerine Göre Giyimin Sosyal YaĢama Etkisi Ġle Ġlgili GörüĢleri (a) Ki-Kare Testi ... 129 Tablo 40: Örneklem Grubunun Demografik Özelliklerine Göre Giyimin Sosyal YaĢama Etkisi Ġle Ġlgili GörüĢleri (b) Ki-Kare Testi ... 131 Tablo 41: Örneklem Grubunun Demografik Özelliklerine Göre Giyimin Sosyal YaĢama Etkisi Ġle Ġlgili GörüĢleri (c) Ki-Kare Testi ... 132 Tablo 42: Örneklem Grubunun Demografik Özelliklere Göre Giyimin Sosyal

YaĢama Etkisi Ġle Ġlgili GörüĢleri (d) Ki-Kare Testi ... 133 Tablo 43: Örneklem Grubunun Demografik Özelliklerine Göre Giyimin Sosyal YaĢama Etkisi Ġle Ġlgili GörüĢleri (e) Ki-Kare Testi ... 134 Tablo 44: Örneklem Grubunun Demografik Özelliklerine Göre Giyimin Sosyal YaĢama Etkisi Ġle Ġlgili GörüĢleri (f) Ki-Kare Testi ... 135 Tablo 45: Türkiye’ye Dönüldüğünde YaĢanan Uyum Problemlerinin YaĢa

Göre Dağılımı ( Kruskal Wallis H Testi) ... 137 Tablo 46: Türkiye’ye Dönüldüğünde YaĢanan Uyum Problemlerinin Eğitime

Göre Dağılımı ( Kruskal Wallis H Testi) ... 137 Tablo 47: Türkiye’ye Dönüldüğünde YaĢanan Uyum Problemlerinin Medeni

Duruma Göre Dağılımı ( Kruskal Wallis H Testi) ... 138 Tablo 48: Türkiye’ye Dönüldüğünde YaĢanan Uyum Problemlerinin Mesleğe

Göre Dağılımı ( Kruskal Wallis H Testi) ... 138 Tablo 49: Türkiye’ye Dönüldüğünde YaĢanan Uyum Problemlerinin Gelir

(13)

Tablo 50: Türkiye’ye Dönüldüğünde YaĢanan Uyum Problemlerinin

Türkiye’deki YerleĢim Birimine Göre Dağılımı ( Kruskal Wallis H Testi ... 140 Tablo 51: Türkiye’ye Dönüldüğünde YaĢanan Uyum Problemlerinin

(14)

GRAFİKLER LİSTESİ Sayfa No.

Grafik 1: Örneklem Grubunun Bulunduğu Londra’daki YerleĢim

Birimlerinin Özellikleri ... 65

Grafik 2: Örneklem Grubunun Londra’da YaĢadığı Bölgeler ... 66

Grafik 3: Örneklem Grubunun Londra’da Bulunma Süresi ... 66

Grafik 4: Örneklem Grubunun Londra’ya Gelmeden Önce YaĢadıkları YerleĢim Birimleri. ... 67

Grafik 5: Örneklem Grubunun YaĢ Dağılımları ... 73

Grafik 6: Örneklem Grubunun Eğitim Durumu. ... 74

Grafik 7: Örneklem Grubunun Medeni Durumu ... 75

Grafik 8: Örneklem Grubunun Meslek Durumu ... 75

(15)

RESİMLER LİSTESİ Sayfa No

Resim 1. Camdan Town Gençliği ... 58 Resim 2. Türk Büyükelçisinin Ġngiltere Kraliçesini Ziyareti ... 59 Resim 3. Londra ġehir Haritası ... 64

(16)

BÖLÜM I GİRİŞ

Bu bölümde “Yurt Dışında Yaşayan Türk Kadınlarının Giyinme Kültürü Açısından Karşılaştıkları Uyum Problemleri” adlı çalışmanın problem durumu, problem cümlesi, amacı, önemi, varsayımları, sınırlılıkları ve tanımları sunulmuştur.

1.1 Problem Durumu

Kültür; sosyologlar, psikologlar ve antropologlar tarafından farklı şekillerde tanımlanmıştır. Eski antropolojiye göre kültür, insan davranışlarını diğer varlıklardan ayıran, insana ait ortak bir öğedir. Sosyolog ve antropologlar için genel anlamda kültür sembolik, öğrenilen ve insan toplumuna ait fikirsel bir öğedir (Tolunay, 2007:14).

Kültür, sembollerin kapsamında oluşmuş; sembolik kodlar, kültürel kodlara dönüşmüştür. İnsanın yaşamına ilişkin detaylar sembollerin sırlarında saklıdır. Dolayısıyla, imgelerin yorumlanması, insanoğlunun kültürel evriminin göstergelerinin ortaya çıkarılması anlamına gelmektedir (Emir, 2003,71; akt, Özsoy, 2006:1). Sembolik düşüncenin oluşturduğu imgeler, simgeler, efsaneler bir gerekliliğe cevap vermekte ve bir işlevi yerine getirmektedirler. Bu olgular bireylerin tarz değişikliklerini açığa çıkarmak için kullanılırlar ve bu nedenle sembolik oluşumlarının incelenmesi, insanın anlaşılmasına olanak vermektedirler (Eliade, 1992,9-20;akt, Özsoy, 2006:1). Kültürün her iki tanımda da insana ve yaşadığı yere özgü öğeler olduğu görülmektedir. Bu öğeler arasında insana dair gözle görülebilecek en önemli öğelerin başında giysiler gelmektedir. Giyinme kültürü, topluma dair özelliklerin hepsinden etkilenmektedir; ikliminden, coğrafyasından, inançlarından. Coğrafyası, iklimi aynı olan bir birinine yakın toplumlarda hatta aynı toplum içinde dahi giyinme kültüründe farklılıkları gözlemlemek mümkün olabilmektedir. Bu kadar aynılık içerisinde bile kültürel farklılıklar bulunuyor ise, farklı ülkeler, coğrafyalar ve şehirlerde kültürel farklılığın

(17)

daha çok yaşanabileceği ve dolayısıyla daha çok uyum sorunu yaşanacağı düşünülmektedir.

Bir insanın kendi kültürüne yabancı bir kültüre, tamamen farklı değerler ve normlar sistemi içine girdiği zaman yaşadığı yolunu kaybetmişlik, şaşkınlık veya yönsüzlük duygusuna „kültür şoku‟ adı verilmektir (Baykan, 2007:110). Kültür şokunun yanı sıra kültürler arası farklılık birçok konuda bireyler açısından uyum problemi yaşanmasına neden olabilmektedir. Her ailenin ve toplumun kültürel değerlerinin aynı olması gibi bir durum söz konusu olamayacağından, bu anlamda kültürel çatışma yaşanması çok olağandır (Baykan, 2007: 113). Türk kültüründe yetişen kişilerin başka kültürde yaşamaya başlamasının etkisiyle kendi giyinme kültürlerini koruyup koruyamadıkları ve iki kültür arasında kalarak bir bocalama ya da çatışma yaşayıp yaşamadıkları araştırmaya değer bir konudur. Bu düşünceden yola çıkılarak yurt dışında yaşayan Türk kadınlarının giyinme kültürü açısından karşılaştıkları uyum problemlerini belirlemek için böyle bir çalışmaya gerek duyulmuştur.

1.2 Problem Cümlesi

Yurt dışında yaşayan Türk kadınlarının giyinme kültürü açısından karşılaştığı uyum problemleri nelerdir?

1.3 Araştırmanın Amacı

Yurt dışında yaşayan Türk kadınlarının giyinme kültürü açısından karşılaştıkları uyum problemlerini belirlemek amacıyla yapılan bu çalışmada; amaca ulaşabilmek için aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır.

1- Yurt dışında yaşayan Türk kadınlarının giyim tarzlarındaki değişiklikler ve nedenleri nelerdir?

(18)

2- Yurt dışında yaşayan Türk kadınları giyinme konusunda uyum problemi yaşamakta mıdır?

3-Yurt dışında yaşayan Türk kadınları kendilerini ifade etmede ve kabul ettirmekte giyim tarzlarından yararlanmakta mıdır?

4- Yurt dışında yaşayan Türk kadınları Türkiye‟ye geldikleri zaman giyimleriyle ilgili uyum sorunu yaşamakta mıdır?

1.4 Araştırmanın Önemi

Giyim, yüzyıllardır insanlık için vazgeçilmez bir öğedir. Üstlerde taşınılan giysiler sözsüz bir iletişim aracı olmaktadır. Bazen verilmek istenen mesajlar bazen de statü sağlamak ya da toplum tarafından kabul görebilmek için giysilerden yararlanılmaktadır. Giyim-kuşam, insanoğlunun kültürel gelişim ve yaşam sürecinin kökeninde koruma amaçlı olmasına karşın, gelişim sürecinde geniş kültürel işlevler yüklenmiş bir olgudur. Giysi, ekolojik koşulların toplumsal ve kişisel değer yargılarının, törelerin, kültürel ve ekonomik koşulların biçimlendirdiği önemli bir kültürel öğe aynı zamanda da kültürün bir taşıyıcısıdır (Erden, 1998; akt. Vural T. , Koca E, Koç F, 2007:804-805 ).

Kültür olgusu, değişmeyen, hep olduğu gibi kalan bir anlamlar bütünü değildir; zamana, siyasal, sosyal ve ekonomik yapıdaki gelişmelere bağlı olarak değişikliğe uğrayabilir; başka kültürlerle karşılıklı olarak alışverişte bulunulabilir. Günümüzde tüm dünyadaki moda akımlarının birbirini nasıl etkilediği kültürün bu özelliğini kapsamaktadır. Bu bağlamda, tam bir kültürel reddetme veya tam bir kültürel kabul hiçbir zaman gerçekleşmez (Vural T, Koca E, Koç F : 2008).

(19)

Bu araştırma, kendi kültür alanlarının dışında yaşayan yani yurt dışında yaşayan Türk kadınlarının giyinme kültürü açısından yaşadıkları uyum problemlerini anlamak, belirlemek ve belirlenen sorunlara çözüm bulabilmek açısından önem taşımaktadır. Araştırma bu konu ile birebir örtüşen bir çalışmaya ulaşılamaması bakımından özgündür. Ayrıca, diğer araştırmalara da ışık tutması bakımından da önem taşımaktadır.

Çok farklı kültürün bir arada yaşadığı İngiltere‟de araştırmacının gözlemlediği kadarıyla kapalı toplum yerleşim birimleri hariç diğer alanlarda giyim tarzına bakarak bireyin hangi ülkeden geldiğini anlamakta zorluk çekilebilmektedir. Londra şehrinde mahalli kıyafetlere sadece diğer kültürlerden izole yaşayan getto tipi bölgelerde rastlanabilmektedir. Kültürel değişimin şok etkisi, buna karşı bireyin direnme içgüdüsü ve bunların sonuçları hakkında anket çalışması yaparak bilimsel bir sonuç çıkarmanın giyim kültürünün anlaşılmasına değerli bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

1.5 Varsayımlar

1- Araştırmanın veri toplama aracı uzman görüşleri alınarak ve gerekli kontroller yapılarak hazırlandığı için problemi analiz edebilecek niteliktedir.

2- Gerek kendisine özgü köklü bir kültüre sahip olması gerekse birçok kültüre ev sahipliği yapması nedeniyle Londra‟da bulunan yaklaşık 150.000 Türk‟ten random yöntemi ile seçilen 394 Türk kadını evreni temsil eden nitelikleri taşımaktadır.

3- Örneklem grubunu oluşturan kişiler ölçme aracına doğru ve içten yanıt vermişlerdir.

(20)

1.6 Sınırlılıklar

1- Araştırma, İngiltere‟nin Londra Şehri ile sınırlı tutulmuştur. 2- 20 yaş ve üzerindeki Türk kadınları ile sınırlandırılmıştır.

1.7 Tanımlar

Amishler: Amish altkültürü, dini nedenlerle dış dünyanın etkilerinden uzak durma ve kendilerini egemen kültürden ayrı tutma konusunda kararlı olan, tutucu bir gruptur (Sipahioğlu, 2007:iii).

Asimilasyon: Etkin bir grubun, bir kişinin veya başka bir grubun kültürünü ortadan kaldırarak onları kendi kültürü içinde eritmesidir (Sipahioğlu, 2007:14).

Getto: Aynı ülkeden gelen, aynı dili konuşan, inançları ve gelenekleri aynı olan insanların, bilerek ve isteyerek, belli bir semtte yoğunlaşması, kendi aralarında güçlü akrabalık, hemşerilik, arkadaşlık ve komşuluk ilişkileri kurmaları getto‟laşma olgusunun delili sayılmaktadır (Turan, 1997:101).

Statü: Bir kimsenin, bir kurum veya bir toplum içindeki durumu (http://tdkterim.gov.tr/bts/).

(21)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

1.1 Kavramsal Çerçeve

Kadınsı bir dünyaya ait olduğu düşünülen moda kavramı bilim çevrelerinde ciddi bir çalışma konusu olarak öncelikle ilgilenmeye değer görülmemiştir. Hatta sık sık savurganlık, saçmalık, tuhaflık ve ahlaka, geleneğe aykırılıkla kınanarak sığ bir alan gibi değerlendirilmiştir. Oysa tarihte ve günümüzde giysiler hayatın önemli bir parçasıdır (Pektaş, 2006:9). İlk bakışta insanın kendini anlatması, kişiliği ve kimliğiyle ilgili dış dünyaya bilgi vermesi, üzerinde taşıdığı kıyafet aracılığıyla gerçekleşmektedir. Giyim bu özelliğinden ötürü insanlığın başlangıcından günümüze kadar önemini hep korumuş, tarih boyunca bilim ve sanat dalı olarak gelişimini sürdürmüştür. Tezcan… İnsan hakkında ilk yargının, kişilerin giyimine, dış görünüşlerine bakılarak verildiğini belirtmiştir… Giyim, başkaları üzerinde yaratılmak istenen olumlu etkiyi gerçekleştirmede kişinin toplumdaki yerini belirlemede bir araç olarak kullanılmaktadır (Anonim 1, 03.07.2009: 256).

İnsanoğlunun giyinme tarihine bakıldığında ne zaman giyinmeye başladığı konusu net olarak tarihlendirilememekle birlikte, Paleolitik dönemlere değin uzandığı tahmin edilmektedir. Giyinme gereksiniminin, vücudu korumak, saklamak içgüdüsü ve isteğiyle başladığını belirten Turhan, giyim kuşamı belirleyen etkenleri; “korunma içgüdüsü”, “doğa koşullarına uyum”, “dinsel ya da felsefi inançlar”, “yapılan işe uygunluk sağlama”, “yönetimsel düzenlemeler”, “ekonomik koşullar” ve “psikolojik eğilimler ve moda” olmak kaydıyla yedi başlık altında toplamıştır (Turhan, 1990; akt. Sümbül, 2006: 2). Fakat giyime ve kıyafete yüklenilen anlamlar bunlarla sınırlı kalmamaktadır. Birey sosyal yönünü karşısındaki kişiye, bulunduğu topluma anlatmasında bir araç olarak giyimden yararlanmaktadır. Bireyin toplum içindeki rolünü, sosyal statüsünü, aidiyetini, ne olmak istediğini, beğenilerini ve kimlere benzetilmek istediğini giysilerine bakarak anlamak mümkün olabilmektedir.

(22)

İnsanın temel ihtiyaçlarından biri olan giyim, çoğu zaman toplumun kültürel yapısının etkisiyle temel ihtiyaç olmanın ötesinde anlamlar kazanmıştır. Giyim aynı zamanda kişisel bir dışa vurum aracı olarak bireyin ve ait olduğu toplumun yapısı hakkında bilgi ve mesaj vermesi açısından önemlidir. Bu nedenle giyim kültürün en önemli ve kolayca görülebilir öğelerinden biridir (Koca, 2009).

Giyim yüksek düzeyde görüntüye dayanan iletişim sistemi olarak ifade edilir. Kişi hakkında ilk izlenimler karşılaşmanın ilk dakikalarında oluşur ve bu izlenimlerin oluşmasında en çok giyim, saç şekli yüz özellikleri ve vücut tipi etkilidir. Giysi rahatlık, koruma, imaj kazandırdığı için de insan yaşamının önemli bir parçasıdır ve onu giyen hakkında çeşitli mesajlar vermektedir (Crutsinger ve Seitz 1991; akt. Akyüz, 2006:1). Bireyin hangi sosyal gruba mensup olduğu, mesleği ve sosyal statüsünü giysilerine bakarak anlamak mümkün olabilmektedir. Örneğin, günümüzde bir grubun kollarına siyah bant bağlaması, o grubun acı bir olayı anması anlamına gelmektedir. Bazı yardım derneklerinin çeşitli renklerde bileklik üreterek, onu takan kişinin hangi hastalıkla baş etmek için yardımda bulunduğunu anlatma çabalarında olduğu gibi, sadece renk ile bantlara daha detaylı anlamların yüklenebildiğini gözlemlemekteyiz. Bileğe bağlı ipin rengi ile çevresine kişisel tercihleri hakkında bilgi vermek isteyen gençlerin yarattığı moda akımının ne kadar hızla ilerlediğini görebilmekteyiz.

Giyim anlayışı; giysi seçimini etkileyen faktörler hakkındaki bilgilere bağlıdır. Bu yüzden her ülkenin giyim standartları ülkenin her bir bölgesinin kültür durumuna, iktisadi seviyesine, mesleki ve sosyal gruplaşma durumuna ve yaş düzeyine göre değişmektedir. Giyim bütün olarak bir kültür ürünüdür ve doğrudan doğruya insanla ilgili olduğundan, insanın yaşam biçimini belirten göstergedir (F. Koç, 1990:2). Her toplumun kendine özgü giyim kuşam anlayışı olması farklı kültürlere sahip olmalarından kaynaklanan bir çeşitliliktir.

Kültür olgusu, değişmeyen, hep olduğu gibi kalan bir anlamlar bütünü değildir; zamana, siyasal, sosyal ve ekonomik yapıdaki gelişmelere bağlı olarak değişikliğe

(23)

uğrayabilir; başka kültürlerle karşılıklı olarak alışverişte bulunulabilir. Bu bağlamda, tam bir kültürel reddetme veya tam bir kültürel kabul hiçbir zaman gerçekleşmez (Vural, Koç ve Koca, 2008). Bu durum, İki farklı kültürün karşılaşmasında etkileşimin her zaman eşit oranda gerçekleşmediği, kişilerin yaşam biçimine uygun olmasa bile, egemen kültür ürünü giysilerin tercih edildiği ve yaygınlaştığı şeklinde yorumlanabilir. Ekonomik durumu iyi Afrikalıların iklim koşullarına rağmen, zaman zaman Batı tarzı giyimi tercih etmeleri veya dini inançları gereği kıyafetini çarşaf ya da benzeri giysiler ile kapatan kadınların, bu giysilerin içlerine egemen kültür ürünü modayı yansıtan giysiler giymesi bu durumun çarpıcı örnekleridir.

Egemen kültür giyim tarzının etkisi toplumlar birbirlerine yaklaştıkça artmaktadır. Birey kendi kültür toplumunun dışına çıkarak egemen kültür toplumunda yaşamaya başladığında ise, etkileşimin genellikle tek yönlü olduğu görülse de azınlık kültürü de egemen kültürü etkileyebilmektedir. Hintlilerin giydiği “sari” adlı kıyafetin Avrupa modasında yer alması buna örnek olarak verilebilir. Batı toplumuna göç eden insanların, ülkenin sosyal yaşamına katılmadan, inançlarından dolayı, kapalı bir toplum olarak yaşamaya tercih etse bile bir süre sonra etkilenmesinin izleri ortaya çıkabilmektedir. Bu etkileşim katlanarak ikinci ve üçüncü kuşaklarda giyim tercihinin değişmesi olarak neticelenebilmektedir.

Toplumların birbirine yaklaşması coğrafi koşulların yanı sıra iletişim imkânlarının artmasına veya politik sebeplere dayalı olabilmektedir. Son yıllarda “küreselleşme” adı altında kavramlaşan bu yaşam biçimi coğrafi konumları uzak toplumları bile bir araya getirebilmektedir. Geçmiş dönemlerde insanların kıyafetine bakarak hangi ülkeye ait olduğu anlaşılabilmekteyken, bugün moda kavramının yaygınlaşması ile pek çok ülkede insanların benzer giyim tarzını tercih ettiği, toplumlarına özgü giyinme kültürlerine dayalı giysilerin çok fazla tercih edilmediği gözlenmektedir.

Robertson, küreselleşmeyi “hem dünyanın küçülmesini simgeleyen, hem de bir bütün olarak dünyanın bilincinin güçlenmesini gönderme yapan bir kavram” olarak

(24)

görmektedir (Robertson; akt. A.Özkan, 2006:4). Küresel ekonomik yapılara ve evrensel değerlere uyum sağlayamayan toplumlar küreselleşme süreci tarafından kültürel değerlerini kısmen de olsa değiştirmeye zorlanmaktadır. Oysa sosyo ekonomik gelişmişlik düzeyi, eğitim seviyesi, inanç sistemi gibi faktörlere bağlı olarak bu toplumların bazı kesimleri, dünya ile kültürel bütünleşmenin gerektirdiği değişimi isteyerek ve kolaylıkla sağlarken, böyle bir değişimi istemeyen kesimler de mevcuttur (A. Özkan, 2006:6). Değişimi istemeyen kişiler gettolaşmayı tercih etmekte yani, öz kültürel kimliklerini korumak adına geleneksel kurumlar çerçevesinde örgütmenyi seçerek bu değişime karşı koymaktadırlar.

1.1.1 Kültürün Tanımı

Taylor‟a göre kültür, “bilgi, inanç, sanat, ahlakî değerler, gelenekler ve toplumun bir üyesi olarak bireyin edindiği diğer sorumluluklar ve alışkanlıklar” olarak tanımlanmaktadır (Briggs,2007:102). “Kültür yaşayan, canlı bir süreçtir: Yalnızca kendi içinden gelişip boy atabilir, dışarıdan ya da yukarıdan dayatılamaz” (Fiske, 1999:35). Taylor‟un kültür tanımını destekleyen bir tanım da Certeau tarafından (Bayart, 1999: 68);

Kültür bir yandan “süregelen”dir, diğer taraftan da icat edilen. Bir tarafta hem güncel hem de bin yıllardır süren, zihniyetlerin, gerçekliklerin ve toplumsal ritüelleştirmelerin derinliğinde biriken yavaşlıklar, gizlilikler ve gecikmeler; kapalı, inatçı, gündelik davranışlara gömülmüş yaşam. Diğer tarafta ise sapmalar, gelecekteki nesillerin art arda kendi “ işlemiş kültürlerini” çıkaracakları bir yaratıcılığın payları, Kültür, dünün devrimlerinin görünmeden, pratiklerin içine sığınmış bir halde uyudukları- ama ateşböceklerinin, bazen de büyük gece kuşlarının, başka bir günün şansını hazırlayan belirişlerin ve yaratıların gezindiği- bir gecedir şeklinde tanımlamıştır

İlk Türk sosyologu olarak kabul edilen Ziya Gökalp ise, “hars” adını verdiği kültürü şu şekilde tanımlamıştır: “ kültür(hars), bir milletin dini, ahlaki, muakalevi (akli,

(25)

rasyonel), bedii (estetik), lisani (dile ait), iktisadi, fenni (teknik) hayatlarının ahenktar bir mecmuasıdır” (Tural,1992: 85). Bu tanım kültürün, hayata dair çoğu alanda etkisi olduğunun göstergesi olmaktadır.

Sosyal psikolog Erol Güngör ise kültürü şöyle tanımlamıştır : “bir topluluğun ihtiyaçlarını karşılamak üzere benimsemiş bulunduğu hayat tarzı, bütün maddi ve manevi unsurlarıyla birlikte onun kültürünü teşkil etmektedir” (Tural,1992:86). Kültürün toplumdan topluma değişmesinin nedeni olarak, her toplumun ihtiyaçlarının ve yaşam tarzının farklı olması gösterilebilir. İhtiyaçlar kültürü, kültür ihtiyaçları etkileyerek bir döngü halinde etkileşimlerini sürdürmektedirler.

Sistemleştirilmiş insan ilişkilerinin sonucunda beliren kültür, en genel anlamda, insanın kendi ihtiyaçlarını karşılama biçimi olarak tanımlanır. Toplu yaşama bağlı olarak meydana gelen kültürün belli bir zamana ait oluşundan dolayı tarihsel; belli bir coğrafyada yaşayan insan topluluğuna ait ilişkilerin sonucunda ortaya çıkmasından dolayı mekânsal ve toplumsal özellikleri bulunur (Şentürk, 2007: 25).

Kültür, bireylerin toplumsal ve tarihsel gelişim içinde yarattıkları bütün maddesel (somut) ve manevi (soyut) öğelerin toplamıdır. Teknik ilerlemenin, üretimin, eğitimin, bilimin ve tüm güzel sanatların belli bir toplumsal gelişme aşamasındaki düzeyini gösterir. Bu nitelikleri ile kültür, halk yığınlarının etkinliklerinin ürünüdür (Ozankaya 1996; akt. Zhumagaziyeva, 2009: 54). Özkan‟a göre ise; Kültürü toplumsal yaşamın belli bir alanına göre (sanat, edebiyat, müzik vb) sıkıştırmamak gerekir. Kültür insanın yaşamının her alanındaki kendisi ve kendisine ait olanın ifadesidir, çünkü kültür, insanın yaşamını, geçmişten gelen deneyimleri ve birikimleriyle nasıl ürettiğini anlatır. İnsan kendini nasıl üretiyorsa, bu üretme yolu onun kültürüdür… Kültür, belli bir topluluğun belli zaman ve şartlarda üretim biçimindeki kişiliğidir (H.Özkan, 2006: 30).

(26)

“Kültür nedir? Sorusuna „Neden?‟ ve „ Nasıl?‟ sorularını sormaksızın yanıt vermek mümkün değildir. Kültür neyi hedeflemektedir? Elde edilmesinin yolları nelerdir? Bu süreç içinde kişisel çaba ile kitleler üzerinde daha güçlü bir şekilde uygulanan çekim ve baskı güçleri arasında nasıl bir etkileşim bulunmaktadır? (Dollot, 1991: 11). Kültür tanımları çok çeşitli olmakla birlikte aslında anlatılmak istenen aynıdır. Kültür yaşamdan ayrı tutulmayacak bir olgudur. Etkisinin geniş alanlara hatta yaşanılan çevre, olaylara verilen tepkiler de bile hissedilmesi mümkündür.

İnsanlığın ilk dönemlerinden itibaren oluşan çeşitli kültürel öğeler onun gelişimine ışık tutmaktadır. İnsanlık kültür tarihi Arkeolojik kazılardan elde edilen kalıntılar ve çeşitli araştırmalardan elde edilen bulgular ile açıklanmaya çalışılmaktadır. Bütün bunlar insanoğlunun milyonlarca yıllık var olma sürecinde ürettikleri maddi değerler ve bunların etrafında oluşan manevi kültürlerdir (Sümbül, 2006:6). Her kültür, kendi içinde bir bütünlüktür, orijinal bir yapıdır. Kültürler için, ilerilik gerilikten bahsedilemez, o insan topluluğu için bir başkasına göre ilerilik gerilikten bahsedilebilir. Kültürlerin kınanacak, küçümsenecek, tuhaf bulunacak yönleri de yoktur. Her kültür, bir toplumun ihtiyaçlarının karşılanması bakımından, kendine mahsus bir zenginliktir (Tural, 1992:78).

Eski toplumlar yalıtılmış olmayıp, siyasal, ticari ve kültürel ilişkiler sistemleri oluşturuyorlardı ve kendilerini dışarıyla olan bu organik bağlarıyla yapılandırıyorlardı. “İlkel” toplumlar için geçerli olan, imparatorluklar, eski krallıklar ve günümüz devletleri için de geçerlidir. Bu nedenle “ modernleşme”, “geleneksel”den “modern”e doğru giden evrensel bir evrimden ibaret değildir; bölgesel veya uluslar arası bir rekabetin yansımasıdır (Bayart, 1999:69).

2.1.2 Kültürün Çeşitleri

Bu bölümde kültürü daha iyi kavramak adına Geleneksel Kültür, Popüler Kültür, Alt ve Üst Kültür ve de Kitle Kültürü kavramları üzerinde durulmuştur.

(27)

2.1.2.1 Geleneksel Kültür

Kültür bireylerin yaşantıları yoluyla öğrene geldikleri bir olgudur. Kişiler kendi kültürlerini atalarından görüp uyguladıkları gelenek ve görenekler sayesinde öğrenebilmektedirler. Atalarından miras kalan kültüre kendileri de bir şeyler ekleyerek bazı değişiklikler yaparak kendi çocuklarına ve kendilerinden sonra gelecek topluma bu kültürü aktarmaktadırlar. Kültür unsurlarının en önemlilerinden biri olan giyim-kuşam, kültür tarihinin somut izlerini taşır. Giyim-kuşam, aynı zamanda bir milletin zevkini, gelişmişlik seviyesini de ortaya koyar. Yine giyim-kuşam bir milletinin tarihi, sosyolojik, siyasal geçmişiyle ilgili ipuçları taşımaktadır. Bu ipuçlarını anlamak, giyim-kuşam unsurlarını doğru yorumlamaktan geçmektedir (Karataş, 2010:1). Giysilerde kullanılan renkler, başa takılan yemeniler, kullanılan işlemeler o yöreyi ve o yörenin insanını anlatmaya çalışırlar.

Gelenekler kültüre, zamana ve yöreye göre değişiklik göstermektedirler. Ancak kültürün, öğrenilebilme özelliği onun diğer kuşaklara aktarılmasında büyük bir avantaj sağlamaktadır. Kültürün gelenek ve göreneklerle kuşaklara aktarılması kültürel mirasın korunması açısından önem taşımaktadır. Kültür denildiğinde akla ilk olarak gelen şeylerden birisi törelerdir. Töreler toplumca benimsenen alışkanlıklar, davranışlar ve inançlar bütünüdür. Kültürel miras ya da gelenek yoluyla kazanılan değerlerle kültürel kimlik pekişir. Böylece gelenek ve göreneklerle tarihi bir süreklilik içinde kültürel sistemin öğrettikleri hem zaman boyutunda bir süreklilik hem de toplumsal olma özelliği taşırlar. Bu da bizi “geleneksel kültür” olarak ifade ettiğimiz kavrama götürür. Çünkü “geleneksel kültür” toplumsaldır (Anonim 2, 03.07.2009). Giyinme kültürü açısından ele alındığında, kasabalarda, köylerde geleneksel giysiler daha fazla yaşantıya dâhildir. Orada yaşayan kişilerin bir bütün olduğu imajını verir. Oysa metropollerde ve büyük şehirlerde moda ve modernleşme olgusunun etkisiyle geleneksellikten uzak giysiler giyilmektedir. Şehirlerde insanları toplum yapan birleştirici özellik giysilerde yoktur, ama gelenekselliğin özlendiği ve kendini gösterdiği zamanlarda vardır. Kına gecesinde son moda giysisini giyen genç kız kına yakılacağı zaman “bindallı” adı verilen kendi yöresinin işlemeleri ile zenginleştirilen kıyafeti giyerek gelenekselliği, örf

(28)

ve adetlerini yansıtmak istemektedir. Ayrıca, sadece özel gün ve gecelerde değil, geleneksel kültür motiflerinin modern kıyafetlere de yansıtıldığı zamanlar bulunmaktadır. Doğu illerinde görülen “Poşu”nun jeanlerle kombinlenerek kullanılması bu konuya örnek olarak verilebilir.

2.1.2.2 Popüler Kültür

Burke, kültürü; insanın toplumun bir üyesi olarak edindiği bilgi, inanç, sanat, ahlak, yasa, görenek ve başka herhangi bir yetenek ya da alışkanlığı içeren karmaşık bir bütünlük olarak tanımlamıştır (Burke 2006; akt. Erinç, 2004: 11).Popüler kültür ise, bir tür “ moda” anlayışına uygun düşen ve “ moda” yöntemiyle etkinliğini hissettiren, bir örüntüye yama, ek olan tıpkı onun gibi geçici olan kültürdür (Erinç, 2004: 11-13). Popüler kültür kendisi gibi geçici olan modayı yakından etkilemektedir. Moda denilince akla ilk gelen unsurlardan biri giysilerdir. Ünlü modacılar her geçen gün yarattığı giysi modelleriyle dünyayı modanın hemen gelip çok çabuk giden tarzı ile buluşturmaktalardır.

Popüler kültürün tanımlanmasında özellikle “popüler” sözcüğünün tanımı belirleyicidir. “Popüler” sözcüğü öncelikli kabul gören birinci tanımında “yaygın olarak beğenilen, tüketilen” anlamına gelirken, ikinci tanım ise halkın yaptığı ve yapmış olduğu her şeyi kapsayan “halka ait” anlamını içermektedir (Çolakoğlu, 2004: 26).

Kültür unsur ve ürünlerinin toplumun geniş bir kesimi tarafından taklit ve tekrara dayalı ortak kullanımı olarak tanımlanan popüler kültür, sürekli değişim halinde olması, yapay, eğlenceye yönelik ve medyatik olmasından dolayı, seçkin/yüksek kültürden ayrı değerlendirilir” (Erdoğan ve Alemdar, 1994; akt. Şentürk, 2007: 26). Şentürk ise popüler kavramını, “birçok kişi tarafından sevilen veya seçilen” anlamında kullanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında popüler kültür, “halk”, “nüfusun büyük çoğunluğu”, “halk/çoğunluk için” ve “halk/çoğunluk tarafından” terimlerini içerir. Dolayısıyla, kavramın ilk bakışta verdiği anlam; popüler kültürün belli bir grubun ürünü veya sahipliğinden ziyade, çoğunluğun ortaklaşa ürünü ve tercihi olmasıdır” şekinde tanımlanmıştır (Şentürk, 2007: 26).

(29)

Batmaz, popüler kültürün genel özelliklerini şu şekilde sıralamaktadır; “Biçim olarak orta karmaşıklıktadır”, “Aktarımı ya da iletimi, ortam ve teknolojik olarak dolaylıdır”, “Bilinen bir kaynağı ya da yaratıcısı (üreticisi) vardır”, “Kültürel değerleri ve gelenekleri, yeni formüller biçiminde yansıtır”, “Ürün tüketiciye dönüktür” ve “Oldukça ucuza fakat parayla elde edilir” (Batmaz, 1981; akt. Coşut, 2005: 19).

Kültürel hayatı etkileyen medyanın estetik zevkleri, giysi modasını ve giysi tarzlarını etkilememesi düşünülemez. Wolton'a göre moda ya da estetik düşünce açısından televizyon hem kimlik belirleme, hem değişim, hem de meşruluk kazandırma faktörüdür. Televizyon yaşam biçimleri, modayla ilgili değişimlerdeki artışın kendisi aracılığıyla kitlelere iletildiği bir toplum için bir anlamda 'estetik düzenleyici' gibidir. (U.Özdemir, 2003:5)… Türkiye'de kadın kıyafetleriyle ilgili değişim, son 20 seneye kadar sadece büyük şehirlerin merkezleriyle sınırlıyken, günümüzde dünyadaki son moda kıyafetlerin, en ücra kasaba ve köylere kadar yaygınlaşmasında televizyonun önemli etkisinden söz edilebilir (U.Özdemir, 2003:5). İnsanlar bulundukları yerleşkede televizyon ya da internet aracılığıyla gördüğü yeni trend kıyafetleri imkanlarınca gerçekleştirmeye özen göstermektedirler. Örneğin moda olan bir elbise ya da triko bir tunik şehir merkezleri dışında vitrinlerde görülemezken, televizyonda izlenilen bir dizide görülen bu yenilikleri, aynı ya da benzer kumaş ve iplikleri alarak kendileri yaratabilmektedirler.

Popüler kültür, sürekli kalıcılıkla değil, sürekli değişimle yapılanır (Şentürk, 2007:29)... Brecht “dün popüler olan, bugün olmayabilir; çünkü insanlar, dün olduklarından farklıdır” derken popüler kültürün değişkenliğini ve geçiciliğini vurgulamaktadır. Benzer bir şekilde Andy Warhol‟un “21.yüzyılda herkes şöhret olacak ama on beş dakikalığına” sözü popüler kültürün bir özelliği olan geçiciliğin altını çizmektedir. Popüler kültürün ayırıcı bir özelliği olan geçicilik, “çabuk kullanım ve hızlı tüketim” ile yakından ilişkilidir (Şentürk, 2007: 29). Popüler kültürün giysi ve aksesuar modasına etkisi modanın hızlı değişmesine neden olmaktadır. Bir yenilik beğenilip moda olarak değerlendirilmesinden kısa bir süre sonra sürecini tamamlayıp demode olmaktadır yani moda dışında kalmaktadır. Bir şeyin popüler olması hızlı

(30)

olabilmektedir. Ancak bu hızlı çıkış aynı hızla belki de daha hızlanarak popüler olma niteliğini kaybedebilmektedir. Değişen ihtiyaçlar, aynılıktan sıkılma bu sürecin yaşanmasını sağlayan nedenler arasında yer almaktadır.

Popüler kültür ile modanın benzediği birçok nokta bulunmaktadır. Moda çok sık değişir popüler kültür de değişken bir yapıya sahiptir. Modanın bu özelliğini en güzel şekilde vurgulayan “moda, moda olduğu anda demode olandır.” tanımıdır. Moda onu yaratanlardan, takip edenlere, takip edenlerden kullananlara kullananlardan da halka indiğinde yeni moda çoktan yaratılmış olmaktadır. Ünlü bir modacının yeni yarattığı çizgisini bir sanatçı ya da toplumun dikkatini çekebilecek bir kişi vasıtasıyla tanıtması, bu çizginin aynı anda medya aracılığıyla dünyaya yayılmasını sağlamaktadır. Popüler olan bu tarz işlevini yitirdiği zaman yani yerini alacak yeni moda doğana kadar kendini sürdürebilmektedir. Ancak bu popüler ürün doğduğu anda aslında kendi kendinin pimini çeken bir bomba görevindedir. Popüler olduğu anda hızlanmakta, yayılmakta ve bir anda işlevini tamamlayarak yok olmaktadır.

İnsanlar hangi sosyoekonomik düzeyde olurlarsa olsunlar herkes için moda aynıdır. Yüksek ekonomik gelire sahip olan kişiler moda da markayı isterken daha düşük ekonomik gelire sahip olanlar markayı düşünmeden modayı izleme olanağına sahiptirler. Çünkü moda olan giysiler giysi pazarlarında çok uygun fiyatlarda halka sunulmaktadır. Aynı ürün, örneğin düşük bel pantolonlar, skinny jeansler, mini etekler tüm sosyoekonomik düzeylerin ortak beğenisini göstermektedir. Bu durum da Kozanoğlu‟nun altını çizmiş olduğu popüler kültürün “ benzeştiren ama birleştirmeyen” özelliği hatırlanmaktadır ve bu düşüncenin fiziksel bir yansıması olduğu düşünülmektedir (Çolakoğlu, 2004: 73).

Simmel, modadaki çelişkileri farklı yollarla betimlemiştir. Bir taraftan moda, grubun isteklerine uyum sağlamak isteyenlere bunu gerçekleştirmelerinde yardımcı olan bir toplumsal ilişki biçimiyken, diğer taraftan, moda ayrıca bireysel davranmak isteyenlere sapkın davranışlarda bulunabilecekleri bir norm sağlar. Moda ayrıca tarihsel

(31)

bir süreci içerir: ilk evrede, herkes neyin modaya uygun olduğunda hemfikirdir; kaçınılmaz olarak bireyler bundan sapma gösterirler ve son olarak onlar, bu sapma sürecinde neyin moda olacağı konusunda tamamen yeni bir görüşü benimseyebilirler, yani moda değişir eski olan moda dışı kalır. Moda, ayrıca, belirli bir modanın başarısı ve yayılmasının sonucunda gücünü yitirmesine yol açması anlamında diyalektik bir süreçtir (Ritzer, 1992:3).

Zenginlik ve şöhretin yaldızlı çekiciliğiyle sıvanmış popüler kültür ikonları birey için, bireyin kendi koşullarıyla birlikte gerçek bir dünyanın içindeki sağlam modeller olmanın oldukça uzağında, albenili bir dünyanın oyuncuları olarak aslında ironik bir biçimde “gerçek dünyanın içindeki güçlü modeller” olarak karşımıza çıkmaktadır (Çolakoğlu,2004: 38). Çünkü insanlar güçlü ve beğenilen insanları model olarak seçerler, yapılan seçimler kişinin olmayı hedeflediği modeli yansıtmaktadır. O insanların toplumdaki rolü ve statüsüne yaklaşmak isteyen halk için model olan kişinin giyinişi, düşünceleri, hayata bakış açısı taklit edilerek aynı sosyal değere ulaşılabilineceği düşünülmektedir. Örneğin Lady Diana toplumdaki konumu itibariyle halk tarafından iyi bir model olarak görülmekteydi. Saygınlık kazanmak isteyen bir kişi Lady Diana gibi giyinerek, onun kullandığı aksesuarlarla giysilerini tamamlayarak, aynı saç modelini kullanarak bu amacını gerçekleştirmeyi hedeflemekteydi.

Popüler kültür denilince ilk akla gelenlerden birisi pop müzik olmakta ve popüler kültür çalışmaları içerisinde müziği temel alanlar da önemli bir yer tutmaktadır. Kozanoğlu‟na göre, pop kültürünü sarmalayan bir olgu olarak pop müzik bir kültüre ve kimliğe denk düşmektedir (Kozanoğlu, 1995; akt. Çolakoğlu, 2004:34). Pop müzik starları çoğu zaman her yönleri ile dünyanın ilgisini çekmeyi başarmışlardır. Örneğin, Madonna müziğiyle tüm dünyada büyük bir beğeni toplamıştır. İnsanların bütün davranışlarını gözlemlediği sanatçının giyim tarzı da gençler için bir örnek oluşturmuştur. Günümüz de ise Rihanna, gerek giyinişi gerek müziği ve yaşam tarzı ile gençleri etkilemektedir. Koca ve Koç‟un gençlerin dinledikleri müzik türlerinin giyim tarzlarına etkisi adlı çalışmasının sonuçlarına göre; gençlerin giyim tarzlarını belirlemede dinledikleri müzik türünün etkili olduğu ve müzik akımlarının diğer

(32)

özellikleri kadar giyim tarzlarının da gençlere model oluşturduğu sonucuna varılmıştır (Koca ve Koç, 2010: 44). Popüler müzik, diyalogun asıl kaynağıdır. Bir sonraki "hit"i tahmin etmek, grup içinde statü kazanmanın bir yolu haline gelmiştir. Alt-kültürler kendi ayırt edici değerlerini ve modalarını geliştirirler ve bunlar da o gruba girmenin bedeli olarak hizmet eder. Tarihsel olarak çoğu altkültürel müzik ve buna bağlı olarak gelişen moda ezilen sosyo-ekonomik sınıflardan doğduğu görülmüştür (Kurt, 2009:102).

1970‟li yıllar da Amerika‟lı genç zenciler tarafından özgün bir müzik akımı olarak ortaya çıkan Hip hop, vücut dili, dansı, felsefesi ve giyim tarzıyla yeni dönemin gençliği tarafından oldukça benimsenmektedir. Doğum noktası olan New York‟la sınırlı kalmayarak dünya üzerinde aynı sorunları ve aynı duyguları paylaşan gençler tarafından hızla yayılmaktadır (Uruşak, 2007:7). Bir olaya tepki göstermek ya da aynı inançlara ve müzik zevkine sahip olan insanlar için müzik akımları ortak bir iletişim aracı olmaktadır. Bu ortaklığı görselliğe dönüştürmenin en önemli yolu ise giyimdir. Bir genci başında bandı, altında belinden düşecek kadar bol bir pantolonla gören kişiler bu kişinin hip hopçı olduğunu anlayabilmektedirler. Topçu, hip hop giyim tarzını aşağıdaki gibi tanımlamıştır (Topçu, 2004; akt. Uruşak, 2007:8):

Dinledikleri müzik, yaptıkları spor ve eglence tercihleri gibi giyim tarzları da alışılmışın oldukça dışında bulunmaktadır. Kıyafetlerinde kendilerinden birkaç beden büyük montları ve t-shirtleri, düşük belli pantolonları, graffitiyi (Sehir duvarlarına, metro istasyonlarına sprey ile yazı yazma ve insanlara mesaj verme amacı olan hip hop‟ın da sanat kolu olarak adlandırılan duvar yazılarıdır).andıran işlemeleri, vücutlarının her yerinde kullandıkları aksesuarları ve şapkalarıyla oldukça kendilerini göstermektedirler.

Popüler kültür ögesi olarak sadece müzik değil sinema da moda ve giyim tarzına damgasını vuran etmenler arasında yer almaktadır. XX. yüzyılın başından günümüze kadar pek çok film modayı etkilemiştir. Humprey Bogart, Casablanca Filmiyle

(33)

trençkotu klasikleştirmiş, Brigitte Bardot, bikiniyi dünyaya tanıtmıştır. Bu giysiler günümüzde dahi bu isimlerle birlikte anılmaktadır. Bu filmlerden bazıları dönemin giyim modasını etkilemenin de ötesine geçerek giysilerin birer simge haline gelmesini sağlamıştır (Y.Akyol, 2007: 20). The Wild One filminde 1940‟lı yıllarda siyah deri ceket “yol savaşçısının, toplumun olumlu güçlerinin tümüne savaş açan erkeğin simgesi” haline gelmiştir (Crane, 2003:238).

Popüler kültür öğeleri arasına giren müzik, sinema, sanatçılar, starlar ve ünlüler gibi popüler olan kişilerin, olguların giysilere de yansıdığı görülebilmektedir. Giyinme kültürünü daha iyi anlamak adına Alt Kültür ve Üst Kültür kavramının üzerinde durulması gerekmektedir.

2.1.2.3 Alt Kültür ve Üst Kültür

Kıyafet ile görünümün oluşturduğu simgelerin, genel olarak insanlar tarafından aynı şekilde yorumlanması güçtür. Bu simgeler etrafında toplanan imajlar ve çağrışımlar toplumsal katmanlar ve alt-kültürler arasında göze çarpar. Altkültürlerdeki muhalif tavır kimi zaman giysiler yoluyla tanımlanmıştır. Altkültürlerin kendilerine ait simgeleri kıyafetleriyle daha incelikli bir hale dönüştürmüşlerdir (Kurt, 2009:1). Alt kültürler; yaş, ekonomik durum, sosyal sınıf gibi etmenler tarafından belirlenen bir nüfusun, sınırlı kesimleri tarafından paylaşılan ana kültürün varyantları olarak tanımlanmaktadır (Briggs, 2007: 100). Ayrıca toplumun bölgesel, dinsel, coğrafik kriterlere göre gösterdiği farklılıklar da alt kültür kapsamına girmektedir (Yükselen, 1998; akt. Akyüz, 2006: 22). Her fark giyinme kültürünü de etkisi altına almaktadır. Kişiler, kendi toplumlarının normlarını, törelerinin farklarını giysileriyle, kullandıkları aksesuarlarla karşısındaki bireylere göstermek, kanıtlamak istemektedir.

Her toplumda ortak bir kültürden söz edilmekle birlikte, o toplumun içinde de yöresel ve dini faktörlere bağlı olarak gelişen çeşitli alt gruplar ve bu grupların kendilerine has kültürel özellikleri vardır. Bunların içerisinde de farklı standartlar vardır

(34)

ve bu alt kültürlerin üyelerinde farklı kimlik özellikleri görülebilmektedir (Çolakoğlu, 2004: 18). Bensman-Rosenberg‟e göre toplumlararası farklı toplumsallaşma özelliği yanında, bir toplumun alt kültürlerinde de, bireylerin toplumsallaşma olguları farklıdır. Her alt kültür, kendi özel toplumsallaşma karakterini göstermektedir(Bensman-Rosenberg, 1963; akt. Aziz, 1982: 23). Bu giyinme kültürü açısında da aynıdır. Aynı yörede birden çok yöresel kıyafet bulunması bunun göstergesi olmaktadır. Çünkü her alt kültürün kendine has yöresel kıyafetleri bulunmaktadır.

Egemen toplumsal gruplar, çoğunluk kültürü olarak düşünülürse, alt kültürler de azınlık kültürü olarak kabul edilmektedir. Ama bu demek değildir ki alt kültürler ikincil derece kültürel formlar olarak görülmektedir. Onlar yalnızca çoğunluktan farklı, uzak, bazen daha mesafeli, bazen daha cinsiyetçi kayıtlardır. Alt kültürel gruplar kendilerini hip hop, grunge, punk, reggae ve heavy metal gibi akımlarla bir arada farklı bir tarz olarak ifade ederler (Lull, 2001:113-114). Her alt kültürün kendi akımlarına uygun giyim tarzı olması ve belirli tarzda giyinen kişinin hangi gruba ait olduğunun bilinmesi, alt kültür kavramında giyimin önemini vurgulamaktadır.

Her toplumda ortak bir kültürden söz edilmekle birlikte, o toplumun içinde de yöresel ve dini faktörlere bağlı olarak gelişen çeşitli alt gruplar ve bu grupların kendilerine has kültürel özellikleri vardır. Bunların içerisinde de farklı standartlar vardır

ve bu alt kültürlerin üyelerinde farklı kimlik özellikleri görülebilir (Çolakoğlu, 2004: 18). Bu giyinme kültürü açısında da aynıdır. Aynı yörede birden çok

yöresel kıyafet bulunması bunun göstergesi olmaktadır. Buna örnek olarak Amish altkültürünün giyim alışkanlıkları verilebilir:

Amishler, yazılı olmayan kurallar zinciri "Ordung" doğrultusunda hareket ediyorlar. Erkekler koyu renkli, uzun, düz, yakasız pardösüleri ile tanınıyor. Sade renkli, uzun kollu, yakasız gömlekler giyiyorlar. Kışın siyah fötr, yazın hasır şapka takıyorlar. Ayakkabı ve çorapları da siyah. Erkekler bıyık bırakmıyor. Evlendikten sonra da genellikle bıyıksız sakal bırakıyor. Amish kadınları da erkekleri gibi sade ve düz elbiseler giyiyor. Uzun kollu, uzun etekli tek parça elbise, küçük büyük tüm hanımların üniforması. Saçlar hiç kesilmiyor, topuz

(35)

yapılarak arkada toplanıyor. İbadet ederken saçların kapalı olmasına özen gösteriliyor. Evleninceye kadar başlar siyah örtü ile kapatılıyor, evlendikten sonra beyaz başörtüsü kullanılıyor. Mücevher takmaları ve makyaj yapmaları tümüyle yasak. Baskılı ve renkli kumaşları da reddeden hanımların en büyük süsleri ise çok özel zamanlarda başlarına taktıkları çiçekler (Ülker,2003; akt Sipahioğlu, 2007:127).

Altkültür grupları arasında tepkilerini uzun saçları, incikli boncuklu bilezikleri, çiçek desenleri, saçaklı giysileri ile “hippie”ler ve yırtık jean‟i zincirlerle donatılmış ağır meşin ceketi, delinip küpe takılmış yanağı, kirpi gibi şekillendirilip pastel renklere boyanmış saçları ile “Punk”lar bulunmaktadır. Her ikisi de her gün işe gidilen orta sınıf dünyasının değerleri karşısında duyduğu tiksintiyi ifade eder; ancak farklı yöntemlerle; ilki bunu bir tür romantik pastoralizm aracılığıyla gerçekleştirmişken ikinci sado-mazohist, nihilizmin antiütopya tavrına daha yakındır. Her durumda da hippie ile punk benliklerini acayip şekillerde sunarak önlerinden geçerken, “sıradan insan” şiddetli bir irkilme duygusu yaşayacaktır (Kurt, 2009: 22).

Altkültürlerin kendini ifade eden ve tepkili sembollerle donattığı giyim tarzının belirtilmesinden sonra kendilerini giysilerin yükseltici statüsüne emanet eden kişilerin içerisinde olduğu üst kültür kavramının özellikleri üzerinde durulmuştur.

Batmaz, üst kültürü şu unsurlarla açıklamaktadır; “karmaşık bir biçimi ve beğenilmesinin estetik ölçütleri vardır”, “tüketicileri yüksek eğitimli kişilerdir, bu yüzden iletilebilme aracı yapının kendisidir”, “bilinen ve ünlü bir yaratıcısı vardır”, “ilk değerlendirilmesi yine yüksek beğeni sahibi gruplar ya da eleştirmen topluluğunca yapılır”, “ekoller ve küçük topluluklar oluşu”, “ürün yaratıcısının oluşturduğu düşünsel ve sanatsal çabayla ortaya çıkmıştır” ve son olarak “ürün pahalı ve değerlidir” (Batmaz, 1981; akt. Coşut, 2005: 19-20). Bu amaca göre üretilmiş kültür öğeleri sadece o zümreyi ilgilendiren bir nitelik taşımaktadır. Halkın her toplumuna uyması mümkün olamamaktadır. Ünlü modacıların yaratmış olduğu tasarımlar ilk kez üst kültür zümresinin beğenisine sunulup, beğeni topladığı zaman moda olarak kabul edilmesi ve onlar tarafından uygulandıktan sonra, kitle kültürünü oluşturan halka inmesi modanın oluşturduğu bir süreçtir.

(36)

2.1.2.4 Kitle Kültürü

Boudrillard‟a göre kitle kültürü genel bir kültürdür ve en iyi ifadesini kimlik sorunu olmayan Amerikan hayat tarzında bulmaktadır. Bu hayat biçiminde gelenekler, alışkanlıklar, vücut modanın hızı içinde özgürleşmektedir. Özgürleşen insan; mekân değiştiren, hareket eden, ahlaka göre değil modaya göre cinselliğini, giysilerini, geleneklerini değiştiren, bakış açısını vicdanından gelen sese göre değil, bakış açısı modellerine bakarak değiştiren insandır (Boudrillard, 1988; akt. Karabıyık, 2002: 87). Bu ifadeden de anlaşılacağı gibi moda olan her neyse hiçbir mazeret kabul edilmeden uygulandığı takdirde moda özgürleşmiş demektir. Ahlak, gelenek-görenek ve inançlara göre yapılacak değişikliklere ket vurulması modada özgürleşen insan figürüne uymadığı anlaşılabilmektedir.

Modanın toplumdaki yaygınlığı kitle kültürü ile yakından ilişkilidir. Şehirleşen nüfusun artması ve şehirlerde yeni sosyal sınıfların doğması, modern yaşamda örf ve adetlerin değişmesi, eğitim düzeyinin yükselmesi, özellikle çalışan kadın nüfusunun ve ekonomik özgürlüğün artması, teknolojik gelişmeler ve kitle iletişim araçlarının yaygınlığı gibi faktörler modanın sosyal hortum olma sürecini hızlandırmaktadır. Kişiler bir an önce kitleden biri olabilmek için moda olan giysileri elde etmeyi hedeflemektedir. Özellikle gençler arasında son yıllarda kişiselleştirilmiş giyim tarzı eğiliminin yaygın olduğu ve uyumsuz kombinasyonlarla kendilerine özel giyim tarzı yarattıkları bilinmektedir (Koca, 2008: 176). Sürekli değişim gerektiren bu süreç, giysilerin estetik değeri ve sosyal anlamının bilincine varmış tüketici kitlesini oluşturmaya başlamıştır (Koca ve Koç, 2010: 262). Çünkü moda farklı olmayı ve diğer kişiler tarafından farklı bulunmayı emretmiştir. Altkültürlerin moda anlaşıyı ortak özellikleri barındırsa da onlar da modaya uyarak kendi tarzlarında değişikliklere gidebilmektedirler, moda bunu ister, insan ise kitlenin giyim tarzına uygun olmak ister.

Günümüzde kitle kültürünün folk kültür ve popüler kültürle aynı şey olduğunu veya bu terimlerin birbiriyle içi içe geçtiğini söyleyenler vardır. Bunu birbirilerinden

(37)

ayırabilmek, bu kültür ürünlerini “kim ve kimin için ürettiğini” açıklamakla mümkün olur. “Kitle kültürü; iş bölümü altında, bant üretim sistemi içinde, endüstriyel olarak üretilen ürünler için kullanılır. Folk kültürü; halkın kendi kullanımı için kendisi tarafından üretilen ürünleri içerir. Popüler kültür; herkes tarafından sevilen ve kullanılan ürünleri anlatır.” (Türkoğlu, 2003; akt. Zhumagaziyeva, 2009: 39). Kitle kültüründe moda giysiler halka iner inmez, geniş bir üretim sistemiyle aynı hızla halkın tamamına yayılır ve sonrasında üst zümreden yeni moda halka inene kadar varlığını koruyabilmektedir.

Shills ise; kitle kültürü hakkındaki görüşlerini temellendirirken kültürel hayatın temel kategorilerinin her toplumda başka bir şekilde algılandığını ve farklı bir şekilde dışa vurulduğuna temas ederek farklılaşmanın sadece farklı toplumlarda değil aynı toplumun değişik katmanlarında da görüldüğünü ifade etmektedir. Kültürel uzlaşma söz konusu olmadığına göre kitle kültürünün baskısı iddia edildiği gibi büyük boyutlarda değildir (Shills; akt. Karabıyık, 2002:87). Bir yörenin kültürü aynı olmakla beraber uygulanışta çeşitlilik gösterebilmektedir. Zaten kültür değişen ve gelişen, ihtiyaçlara göre kendisini şekillendirebilen bir özellik taşımaktadır. Bu uygulama farklılığının etkisiyle kitle kültürünün baskısı düşünüldüğü kadar büyük olmamaktadır.

Kitle kültürü; yöneten ile yönetileni, varlıklı ile yoksulu, özgür olan ile özgür olmayanı, mutsuz insan ile onu mutsuz kılan toplumsal realiteyi özdeş kılacak bir yanılsama oluşturma işleviyle gerçekleşir. Kitle kültürü, kitle kültürünün ürünleri, ürünlerin tüketicisi olan insanların dışında, uzağında, insan denetiminin dışındaki kuruluşlarda karar odaklarında, işletmelerde tasarlanır, dizayn edilir, yazılır, görüntülenir, basılır, yayımlanır.” (Oskay, 1998; akt. Zhumagaziyeva, 2009: 39). Kitle kültürü “her şeyi birbirine kaynaştırır, karıştırır ve homojenleşmiş bir kültür yaratmaktadır. Ayrıca kitle kültürü çok demokratiktir; hiçbir şey arasında ya da hiçbir şeye karşı ayrımcılık yapmamaktadır” (Swingewood, 1996: 16). Giysilerde demokratikliği sağlayan en önemli unsurlardan biri olarak kot pantolon olarak bilinen „jeansler‟ örnek olarak verilebilir. Zengin-fakir, yaşlı-genç farkı olmaksızın herkesin kullanabileceği ve ulaşabileceği bir giyim öğesi olarak büyük bir önem taşımaktadır. Ayrıca toplumsal farklılığın azalmasında hazır giyim sanayisinin gelişmesinin büyük bir

(38)

etkisi bulunmaktadır. İnsanların geçirdiği kültürel süreçte toplumlara göre farklı nitelikler kazanan giyim geleneği günümüzde toplumsal farklılıkları ortadan kaldıran ortak nitelikleri olan tek tipe doğru dönüşmeye başlamıştır. Sanayinin gelişmesiyle el dokumalarının yerini fabrikasyon üretimler almıştır. Dokumanın her düğümündeki, her nakıştaki halk estetiğinin şaheseri olan ürünler yerini makineye bırakmıştır (Anonim 3, 02.07.2010: 3).

2.1.3. Giyinme Kültürü

Geçmişten günümüze giysiler ve dış görünüş insanlık açısından önemli bulunmuştur. Günümüzde olduğu gibi geçmişte de insanlar taşıdıkları kıyafetlerle ve kullandıkları aksesuarlarıyla kişiliklerini özdeşleştirmişlerdir. Giysinin ve sonrasında giysi modasının anlamı çağlar boyunca değişmiştir. Antikçağ'da kıyafet bir anın beğenisinin değil, bir medeniyetin ifadesiydi. Batı'da, sonradan moda adı verilen olgunun kökenleri ilk terzi korporasyonlarının kurulduğu XIV. yüzyıla uzanır. Ama giysi ancak XVII. Yüzyılda büyük bir ekonomik ve toplumsal bir önem kazanmıştır (Y.Akyol, 2007:3).

Birer kültürel öğe olan giyim, onları üreten insanları ve toplumlarını belli boyutlarda özgün kimlikleriyle tanıtmaya yarayan görsel objelerin başında yer almaktadır. Giyim bir kültür ve sanayi oluşturabilmiş ekonomik bir yapıya sahiptir. Giyimde modaya uyma giysi alımını artırmaktadır. Moda bireysel tercihlerin yanında toplumsal olayların etkisiyle gelişen bir olgudur. Bireyler modanın hızlı bir tüketim aracı olduğunu bildikleri halde toplumdan geri kalmamak, bazen de güncelliği takip etmek adına modayı takip etmeye çalışmaktadırlar. Sosyolog George Simmel, modanın hem birlik ve benzerlik isteğini hem de yalnızlık ve farklılaşma gereksinmelerini karşıladığını söylemiştir. Modayı cinsellik açısından erotik çekicilik aracı, ekonomik açıdan servetin gösteriş amacıyla tüketimi, hiyerarşik açıdan toplumsal konum saptama olarak değerlendirmiştir (Bursalıgil, 2009:3).

Şekil

Tablo 1. Farklı Büyüklükteki Evrenler İçin Kuramsal Örneklem Büyüklükleri ve  %95 Kesinlik Düzeyi Tolerans Gösterilebilir Hata İçin Örneklem Tablosu
Grafik  1.  Örneklem  Grubunun  Bulunduğu  Londra’daki  Yerleşim  Birimlerinin  Özellikleri
Grafik  2  incelendiğinde,  %  9,9  oranlarıyla  Surrey,  %  9,6  oranıyla  Central  ve  Wadswort,  %  9,4  oranıyla  Enfield  ve  Camden‟da  yaşayan  20  yaş  ve  üstü  Türk  bayanlarının araştırmaya katıldığı görülmektedir
Grafik  4.  Örneklem  Grubunun  Londra’ya  Gelmeden  Önce  Yaşadıkları  Yerleşim  Birimleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Konunun Bursa’da yaşayan Mamuşalı Türklerin halk kültürü olduğu söylenerek ve bu konunun Türk halk kültürü ürünlerinin tespit edilmesi amacıyla hazırlandığı

Araştırma kapsamında iş güvenliği uzmanlığı bilirkişilerinin, bilirkişi olarak görev yaptıkları dosyalarda “bilirkişilik komisyonu boyutunda” karşılaşılan

The protocol suggested by Lanning and Brown 1997, on the other hand, may overcome the endonuclease activity problems by performing the PCR with a modified forward primer introducing

Anlı Türkiye'de ilk üc­ retle girilen sergisini (1 TL.) Tel sokağındaki Filar­ moni Derneğinde açan

“Tunceli ili Ekonomik Faaliyetlerinin Kültür Coğrafyası Açısından İncelenmesi” adlı yüksek lisans tezimizde Tunceli ili ekonomik faaliyetlerinin Kültürel Coğrafya

Ulusal mevzuat açısından bakıldığında ise, Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği, Atık Pil ve Akümülatörlerin

Sonra,,anların»,özellikle mekânlarla somutla- yarak çok değişik tümce yapılarıyla yeni bir Sa­ lâh Birsel kimliği sunduğunu anımsayalım. Bu ki- taplannda

Bu çalışmada % 1’lik flumethrin’in koyun ve keçilerde pour-on uygulanmasını müteakip tedavi grubundaki hayvanlarda tedavi sonrası birinci günde muayenelerde % 93,5, 7..