• Sonuç bulunamadı

Giyinme kültürü, bulunulan coğrafyaya, iklim koşullarına, gelenek-görenek ve tutumlara kadar pek çok şeyden etkilenmektedir. Aynı ülke, aynı coğrafya, aynı şehir hatta aynı mahalleler arasında dahi giyinme kültüründe farklılıkları gözlemlemek mümkün olabilmektedir. Kültürler arası farklılık birçok konuda bireyler açısından uyum problemine neden olabilmektedir. Çünkü tutum, alışkanlıklar, gelenek ve görenek kişileri farklı olmasına ve kurallar dışına çıkmasına kimi zaman olanak tanımamaktadır. Bu kadar aynılık içerisinde dahi kültürel farklılıklar bulunuyor ise, farklı ülkeler, coğrafyalar ve şehirlerde kültürel farklılığın daha çok yaşanabileceği ve daha çok uyum sorunu yaşanacağı düşünülmektedir. Bu düşünceden yola çıkılarak yurt dışında yaşayan Türk kadınlarının giyinme kültürü açısından karşılaştıkları uyum problemlerini belirlemek amacıyla birçok kültüre ev sahipliği yapan Londra şehri şeçilerek giyim uyumu sorunu yaşanıp yaşanmadığı konusunda araştırma yapılmışve ulaşılan sonuçlar aşağıda sunulmuştur;

Örneklem grubunun giyim tarzlarında çoğunlukla rahatlığı ön planda tuttukları, klasik giyim tarzını oluşturan etek-ceket, pantolon-ceket türü giysileri sadece gerektiği zaman kullandıkları belirlenmiştir.

Örneklem grubunun modayı izleme durumu sonuçlarına bakıldığında; modayla ilgilenmeyen ve “alışık olduğu giyim tarzını sürdüren” ve “modayı izlemeye- uygulamaya çalışan” kişilerin çoğunlukta olduğu görülmektedir. Modanın ardından gelen ve modayı çok yakından izleyenlerin düşük oranda olması, rahat giyim tarzı tercihi sonucunu desteklediği gibi, son yıllarda modanın birçok şeçeneği içerisinde barındırıyor olması kişilere kendi seçeneklerini bulabilme imkânını tanıdığını göstermektedir.

Yurt dışında yaşamaya başladıktan sonra giyim tarzlarında değişiklik olup olamasına ilişkin sorulara verilen yanıtlara göre; örneklem grubunun önemli bir bölümünün giyim tarzlarında hiçbir değişiklik yapmadığı belirlenmişitir. Bunun nedenleri arasında, küreselleşmenin yarattığı etkiyle benzer giyim tarzlarının dünya ülkelerince takip edilmesi ve Londra‟nın modada demokratikleşmesi yani kişilerin istekdikleri gibi rahat giyinebilmeleri sayılabilir. Giyim tarzlarında değişiklik oldu diyen kişilerin; çevre baskısının olmaması, modernleşme ve kültürel uyum sağlamak gibi etkenlere göre değişiklik yaptıkları görülmektedir.

Londra‟da yaşamaya başladıktan sonra giyim tarzlarında değişiklik yapan örneklem grubunun değişiklik nedenlerinin ilki, giyim tarzlarının çevresindekilerden farklı olduğunu hissetmeleri, ikincisi, giyim tarzlarının çevresindekilerin bakışlarını üzerlerinde hissetmeleri olarak görülmektedir. Üçüncüsü ise, İngiltere‟deki modayı beğenmeleridir. Bu nedenler, toplumsal yaşamda kişilerin yüzleşebileceği sorunlar arasında yer alabileceği için kişilerin giyim tarzında değişikliğe gitmesi düşünülebilir.

Örneklem grubunun giyim tarzınının belirlenmesinde etkili olan etmenler arasında ilk sırayı, moda trendlerine göre giyim tarzının belirlenmesi, ikinci sırayı sahip olunan kültürel değerler doğrultusunda giyim tarzının belirlenmesi ve üçüncü sırayı çalışılan ortamın gerekleri doğrultusunda giyim tarzının belirlenmesi almıştır.

Yurt dışında yaşayan Türk kadınlarının giyinme kültürü açısından karşılaştıkları uyum problemlerinin yaşa göre dağılımı incelendiğinde; 50 yaş ve üzerindeki kişilerin diğerlerinden çok uyum sorununu yaşadığı, ikinci olarak sorun yaşayanların ise 20-25 yaş grubunun olduğu saptanmıştır. Giysilerin model özellikleri arasında sayılan biçim ve kol-yaka açıklığı gibi konularda, örneklem grubunun çoğunlukla “hiçbir zaman” uyum güçlüğü çekmedikleri veya “bazen” çektikleri görülmektedir. Örneklem grubunun yaşı ile giysilerin biçimi, kol, yaka, yırtmaç açıklığı ve bir topluluğa girmek istendiğinde o topluluğun giyim tarzının benimsenmesi nedeniyle uyum güçlüğü yaşanmaması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmaktadır.

Eğitim durumuna göre yaşanılan uyum güçlüğü dağılımı incelendiğinde; genel olarak ilköğretim düzeyinde eğitime sahip kişilerin, diğer eğitim düzeylerindeki kişilere göre bulundukları ülke veya bölgenin giyinme kültürüne uyumda daha çok problem yaşadıkları söylenebilir. Örneklem grubunun eğitim durumu ile giysilerinin bulunduğu bölgedeki kişilerden farklı olması konusunda endişe duyması, giysilerin biçimi, boyu, açıklığı(kol, yaka, yırtmaç) ve bir topluluğa girmek istendiğinde o topluluğun giyim tarzının benimsenmesi nedeniyle uyum güçlüğü yaşamaması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmaktadır.

Medeni duruma göre yaşanılan uyum güçlüğü dağılımı incelendiğinde; ilk sırada boşanmış kişilerin, ikinci sırada evlilerin ve son sırada bekârların uyum güçlüğü çektiği belirlenmiştir. Giysilerin boyu ve açıklığı konusunda bekâr kişilerin uyum güçlüğünü “hiçbir zaman” yaşamadıklarını veya “bazen” yaşadıklarını, evliler ve boşanmış kişiler ise, “sıklıkla” veya “her zaman” sorun yaşadıkları sonucuna varılmıştır. Bu değişkenler ile örneklem grubunun medeni durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki vardır.

Örneklem grubunun mesleğine göre uyum güçlüğü dağılımı incelendiğinde; en fazla sorunu ev hanımlarının, en az sorunu ise öğrencilerin yaşadığı belirlenmiştir. Örneklem grubunun mesleği ile giysilerin boyu, kol, yaka, yırtmaç açıklığı ve bir topluluğa girmek istendiğinde o topluluğun giyim tarzının benimsenmesi nedeniyle uyum güçlüğü yaşamaması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Bu konularda, ev hanımlarının sıklıkla veya her zaman sorun yaşadığı belirlenmişken, diğer meslek gruplarına dâhil olan kişilerin hiçbir zaman sorun yaşamadıları veya bazen sorun yaşadıkları belirlenmiştir.

Örneklem grubunun gelir durumunun yurt dışında yaşamaya başladıktan sonra giyinme kültürü konusunda yaşadığı uyum güçlüğüne etkisi incelendiğinde; en çok uyum güçlüğünü 1000£ dan az kazanan kişilerin yaşadığı belirlenmiştir. Örneklem grubunun gelir düzeyi ile yaşanılan bölgenin giyim kültürüne giysilerin boyu, kol,

yaka, yırtmaç açıklığı ve içerisinde yer almak istenilen topluluğun giyim tarzının benimsenmesi nedeniyle uyum güçlüğü yaşamamak arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmaktadır.

Londra‟ya gelmeden önce kasaba ve köyde yaşayan örneklem grubu, giyinme kültürü açısından uyum problemi yaşamada ilk sırada yer alırken, çok yakın puanlarla il ve ilçelerde yaşayanlar ikinci sırada yer almaktadır. Büyük şehirlerde yaşayanların giyim konusunda sorun yaşamadıkları veya daha az problemle karşılaştıkları saptanmıştır. Örneklem grubunun Türkiye‟deki yerleşim merkezi ile yurt dışında yaşamaya başladıktan sonraki giyim kültürüne uyum durumuna giysilerin biçimi, boyu, kol, yaka, yırtmaç açıklığı ve içerisinde yer almak istenilen topluluğun giyim tarzının benimsenmesinden dolayı uyum güçlüğü yaşamaması arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki vardır.

Türklerin çoğunlukla ikamet ettiği Elefant& Castle, Wood Green, Tottenham gibi bölgelerde yaşayan kişilerin, diğer bölgelerdeki kişilere oranla daha fazla sorun yaşadığı görülmektedir. Mill Hill bölgesinde yaşayan kişlerin ise en az problem yaşayan grup olduğu belirlenmiştir. Örneklem grubunun Londra‟da yaşadığı bölge ile yaşanılan bölgenin giyinme kültürüne uyum durumu arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.

Örneklem grubunun giyinme kültürü ile ilgili görüşleri açısından yurt dışında yaşamaya başladıktan sonra giyim tarzlarında olan değişiklikler incelendiğinde;

 Giyim tarzı kişiliği yansıtır yaşanılan yere uyumlu olacak şekilde değiştirilmemelidir görüşüne Türkiye‟de açık olduğu için giymedikleri giysileri giymeye başlayan kişilerin yaklaşık yarısı tarafından kabul edilmektedir.

 Giyim tarzı gelenekleri yansıtmalıdır yaşanılan yere uyumlu olacak şekilde değiştirilmemelidir görüşüne; “Her zaman” giyim tarzının gelenekleri yansıttığını ve değiştirilmemesi gerektiğini düşünen örneklem grubunun % 40,6 oranında Londrada yaşamaya başladıktan sonra giyim tarzında değişiklik yaptığını belirtmesi dikkat çekicidir.

 Giyinme bir kültürdür yaşanılan yere uyumlu olacak şekilde değiştirilmemelidir görüşüne; az bir yüzdelik oranla giyim tarzımda hiçbir değişiklik yapmadım diyen kişilerin oluşturduğu grup “hiçbir zaman” katılmazken, Londrada yaşamaya başladıktan sonra giyim tarzında değişiklik kişilerin yarıya yakını “her zaman” bu görüşe katıldıklarını belirterek şaşırtıcı bir sonuç ortaya çıkmaktadır.

 Giyinme bir kültürdür yaşanılan yerin giyinme kültürü ile birleştirilerek değiştirilebilinir görüşüne; giyim tarzında hiçbir değişiklik yapmayan kişiler ve giyim tarzında yaşadığı bölgenin kültürüne uygun değişiklikler yapan kişiler “bazen” katıldıklarını belirtmişlerdir.

 Kendi kültürüne uymasa da giyim tarzı yaşanan yerin kültürüne uygun olarak değiştirmelidir görüşüne; giyim tarzının daha modern olması için özen gösteren kişilerin yarısından fazlası “hiçbir zaman” katılmadıklarını belirtirken, yaklaşık % 20‟lik oranla her zaman bu görüşe katıldıkları anlaşılan grup ise Türkiye‟de açık olduğu için giyemediği giysileri giymeye başlayan kişilerdir.

Örneklem grubunda giyim tarzlarını ailesinin isteklerine göre, eşinin isteklerine göre, çevrenin isteklerine göre, moda trendlerine göre, sahip olunan kültürel değerlere göre, dini inaçlarına göre ve üyesi olunan topluluklara göre belirlemediğini belirten kişiler çoğunlukla bulundukları bölgenin giyinme kültürüne uyumda sorun yaşamamaktadır. Giyim tarzlarını belirlerken hiçbir

şeyin etkisinde kalmadan zevklerine göre şekillendiren kişiler çoğunlukla “hiçbir zaman” yaşadığı bölgenin giyinme kültürüne uyumda sorun yaşamadıklarını belirtmişlerdir. Giyim tarzını etkileyen etmenler ile giyinme kültürüne uyum durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler saptanmıştır. İstatistiksel olarak ilişkili olan seçeneklere dair tablolar bulgular bölümünde yer almaktadır.

Giyim tarzının sosyal yaşama etkisi hakkındaki görüşler incelendiğinde;

 Giyim tarzı kişinin kendini ifade etmesinde önemli bir etkendir görüşü örneklem grubunun büyük çoğunluğuyla kabul edilmiştir.

 Giyim tarzının komşuluk ilişkilerinde önemli bir etkendir görüşü likert ölçekte homojen bir dağılım göstermiştir. Kabul edenlerle etmeyenler birbirine yakın yüzdelik dilimdedirler.

 Giyim tarzı iş başvurusunda ve işe yerleşmede örneklem grubunun çoğunluğunca önemli bir etken olarak görülmektedir.

 Giyim tarzı kişiye karşı davranışların değişmesinde önemli bir etkendir görüşü örneklem grubunun genelinde kabul edilmektedir.

 Kişiler iyi giyindikleri zaman kendilerine olan güven duyguları artar görüşü büyük oranda kabul görmektedir.

 İyi giyinen kişiler toplumun her kesiminde daha çok dikkate alınır görüşü örneklem grubunun genelince kabul edilmiştir.

Giyim tarzı kişinin kendini ifade etmesinde önemli bir etken olduğu görüşü, giyim tarzında değişiklik yapmayan kişilerce kabul edilmiştir. Bu durum giyim tarzında değişiklik yapmayan kişilerin neden değişiklik yapmadığının nedeni olarak görülebilir.

Londra‟da yaşamaya başladıktan sonra giyim tarzında hiçbir değişiklik yapmadığını belirten örneklem grubunun önemli oranda olması dikkat çekiciyken, aynı grubun çoğunlukla giyim tarzının iş başvurusunda ve işe yerleşmede “her zaman” önemli bir etken olduğu görüşünü belirtmeleri de ayrı bir önemli noktadır.

Kişiler iyi giyindikleri zaman kendilerine olan güven duyguları artar görüşü ve İyi giyinen kişiler toplumun her kesiminde daha çok dikkate alınır görüşü çoğunlukla kabul görmüştür.

Örneklem grubunun yaş, eğitim durumu ve meslek gibi demografik özellikleri açısından giyimin sosyal yaşama etkisi ile ilgili görüşleri incelendiğinde;

 Giyim tarzı kişinin kendini ifade etmesinde önemli bir etkendir görüşü bütün yaş gupları arasında kabul görmüştür. 26-31 ve 32-37 yaş grupları arasında bulunan kişiler büyük oranda bu görüşü desteklemişlerdir. Eğitim durumu açısından incelendiğinde örneklem grubu ve ilköğretim mezunlarının çoğunluğu bu görüşü sıklıkla veya her zaman yanıtlarını vererek doğrulamışlardır. Meslek açısından incelendiğinde ise, bütün meslek gruplarınca bu görüş kabul edilmiştir. Ki-Kare testi incelendiğinde, örneklem grubunun yaşları ile giyim tarzının kişinin kendini ifade aracıdır görüşünü kabul etme durumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanırken, eğitim durumları ve meslekleri açısından anlamlı bir ilişki gözlenmemiştir.

 Giyim tarzı komşuluk ilişkilerinde önemli bir etkendir görüşü, 44-49 yaş aralığındaki kişilerin yarıya yakınınca kabul görmediği belirlenirken, 26-31 yaş ile 50 ve üstü yaş aralığında olan kişilerce kabul gördüğü belirlenmiştir. Eğitim açısından bakıldığında, ön lisans mezunlarının çoğunluğu bu görüşü doğrulamıştır. Meslek açısından irdelendiğinde ise, meslek gruplarının çoğunluğunca bu görüş kabul edilmemiştir. Ki-Kare testi incelendiğinde, örneklem grubunun eğitim durumu ile giyim tarzının komşuluk ilişkilerinde önemli bir etken olması görüşü arasında anlamlı bir ilişki görülürken, yaş ve meslek değişkenleri ile arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır.

 Giyim tarzı iş başvurusunda ve işe yerleşmede önemli bir etkendir görüşü, 32-37 yaş aralığı ve 20-25 yaş aralığında bulunan kişilerin büyük çoğunluğunca her zaman kabul edilirken, diğer yaş grupları da bu görüşü desteklediklerini belirtmişlerdir. Eğitim durumu açısından bakıldığında, lisans mezunlarının çoğunluğunca bu görüşü her zaman savundukları saptanmıştır. Meslekler açısından incelendiğinde ise çalışmasalar dahi ev hanımlarının bu görüşü savunduğu belirlenmiştir. Ki-Kare testi sonuçlarına göre, giyim tarzı iş başvurusunda ve işe yerleşmede önemli bir etkendir görüşü ile örneklem grubunun eğitim durumu ve meslek durumları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olduğu, yaş değişkeni ile ise, anlamlı bir ilişki bulunmadığı saptanmıştır.

 Giyim tarzı kişiye karşı davranışların değişmesinde önemli bir etkendir görüşü, 44-49 yaş arasındaki kişiler başta olmak üzere diğer yaş gruplarınca da sıklıkla kabul edilmiştir. Eğitim durumu açısından bakıldığında, lisans ve ön lisans mezunları ilk sırada olmak üzere bütün eğitim gruplarınca sıklıkla kabul görmüştür. Meslek açısından ise, çalışan kişiler önde olmak üzere meslek gruplarınca bu görüşün doğru olduğu kabul edilmiştir.

 Kişiler iyi giyindikleri zaman kendilerine olan güven duyguları artar görüşü, 50 yaş ve üstü kişiler ile 26-31 yaş aralığındaki kişiler başta olmak üzere bu görüş her zaman desteklenmektedir. Eğitim durumu çerçevesinden bakıldığında, lisans mezunlarının çoğunluğunca görüşün her zaman kabul edildiği görülmektedir. Meslek açısından ise, işçiler ve serbest meslek çalışanları bu görüşü her zaman kabul etmişlerdir.

 İyi giyinen kişiler toplumun her kesiminde daha çok dikkate alınır görüşü, 44-49 ve 26-31 yaşa arası kişiler ilk sırada olmak üzere bütün yaş gruplarınca çoğunlukla kabul gördüğü belirlenmiştir. Eğitim açısından, ilköğretim ve lisans mezunları başta olmak üzere bu görüş bütün örneklem grubunca kabul edilmiştir. Meslek durumu açısından ise, işçilerin bu görüşü diğer meslek gruplarına oranla daha çok kabul ettiği belirlenmiştir. Ki-Kare testine göre, örneklem grubunun mesleği ile iyi giyinen kişiler toplumun her kesiminde daha çok dikkate alınır görüşü arasında anlamlı bir ilişki gözlenirken, yaş ve eğitim değişkeni ile anlamlı bir ilişki gözlenmemektedir.

Örneklem grubunun Türkiye‟ye döndüklerinde, giyinme kültürü açısından yaşadıkları problemlerin demografik özelliklere göre(yaş, eğitim durumu, medeni durum, meslek, gelir düzeyi, Türkiye‟de yaşadığı yerleşim birimi ve Londra‟da yaşadığı bölge) dağılımını gösteren Kruskal Wallis Test sonuçları incelendiğinde;

 Örneklem grubunun içinde 20-25 yaş aralığındaki kadınların Türkiye‟ye döndükten sonra diğer yaş gruplarına göre daha çok uyum problemi yaşadığı, 44-49yaş arası kadınların ise daha az uyum problemi yaşadığı görülmektedir.

 Ön Lisans mezunu kadınların Türkiye‟ye döndükten sonra diğer eğitim düzeylerine göre daha çok uyum problemi yaşadığı, lisans

mezunu kadınların ise en az uyum problemi yaşadığı görülmektedir.

 Örneklem grubunun içinde eşlerinden boşanmış kadınların Türkiye‟ye döndükten sonra evli ve bekârlara göre daha çok uyum problemi yaşadığı, evli kadınların ise en az uyum problemi yaşadığı görülmektedir.

 Öğrencilerin Türkiye‟ye döndükten sonra diğer meslek sahiplerine göre daha çok uyum problemi yaşadığı, ev hanımı ve işçilerin ise uyum problemi yaşamada birbirlerine yakın puanlarla öğrencileri takip ettiği görülmektedir. Serbest meslek sahibi kişiler ise Türkiye‟ye döndüklerinde daha az uyum problemi yaşayanlar olarak belirlenmiştir.

 Örneklem grubunun gelir düzeyi arttıkça Türkiye‟ye döndüklerinde giyim kültürü açısından daha az problem yaşadıkları görülmektedir. 4000£ üzerinde gelir düzeyine sahip olan kişilerin diğer gelir gruplarından daha az uyum problemi yaşadıkları gözlenmektedir.

 Londra‟ya yerleşmeden önce ilçede ikamet eden kadınların Türkiye‟ye döndükten sonra diğer yerleşim birimlerinde yaşayan göre daha çok uyum problemi yaşadığı, büyük şehirlerde yaşayan kadınların ise en az uyum problemi yaşadığı görülmektedir.

 Londra‟nın kuzeyinde bulunan ve çoğunlukla Türklerin ikamet ettiği; Hackney, Palmers Green, İslington bölgelerinde yaşayan Türk kadınlarının diğer bölgelerde yaşayan kişilere göre giyinme

konusunda Türkiye‟ye döndüklerinde daha çok sorun yaşadıkları, Türkiye‟ye döndükten sonra en az sorun yaşayan kişilerin bulunduğu bölgenin ise; Mill Hill bölgesi olduğu saptanmıştır.

Benzer Belgeler