• Sonuç bulunamadı

Başlık: IIt\YVA:\;SAL CRETİ,'vIDE GELİ~MEYİ HıZLANDıRıcı MADDELER VE SAKıNCALARIYazar(lar):KAYA, SezaiCilt: 31 Sayı: 3 DOI: 10.1501/Vetfak_0000000202 Yayın Tarihi: 1984 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: IIt\YVA:\;SAL CRETİ,'vIDE GELİ~MEYİ HıZLANDıRıcı MADDELER VE SAKıNCALARIYazar(lar):KAYA, SezaiCilt: 31 Sayı: 3 DOI: 10.1501/Vetfak_0000000202 Yayın Tarihi: 1984 PDF"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

31 (3): 410-423. 1984

IIt\YVA:\;SAL CRETİ,'vIDE GELİ~MEYİ HıZLANDıRıcı MADDELER VE SAKıNCALARI

Sezaİ Kaya*

Growth promoters İn anİmal productİon and theİr hazardous effects to human health

Summary: In this article, growth pronlOters that hm.;e been widely used in animal production for the promation of the growth rate were reviewed. Growtlz promoters include anabolic hormones and homone-like substances having anahoüc action, antihacterials and other chemicals used for this pıııpose. Growth promolers increase the rate of growıh in animals by stimulaling protein .l)'nthesis and aceretion, as in anabolics, or by providing the treatment of su b-clinical infections, as in antibacterials, or by modifiying the ruminal fernıenta-tion, !ike monensin. Anabolics may increase the growth to the extent of ahout 25 percent, according to age, species of animal used. Effectiveness of antibac-lerials in this respect was about iOto 15percent. Along tvith ıhese useful action, grownth pronlOters have also hazardous effects on the human consumers. One of the most important is the residue problem. In addition, occurance of resistant bacleria emerging from the excessive and ımproper use of anıibacterials is alsr; considerably important.

The purpose of this article is lo mention cerlain pharmacological proper-ties and the wa)'s of application of the growth promotm and to discuss possible Iıaımful d(ecs of such fype of applications on human health and lo give infor-mation for the control and limilatirm of residues of growth promoters.

Özet: Bu derleme kapsamında, hayvansal üretimde gelişm~)'i hızlandın-rı olarak kullanılan maddeler incelendi. 13u amaçla kullaııılan başlıca madde-lerin etki şekilleri ile u)'/;ulamalarzndan sallanan yarar/ara değinildi. Bu tilr uygulamalann insan sağlığı üzerinde doğurabileceği olumsu::. eıkiler tartışıldı.

(2)

HA YVANSAL ÜRETiMDE GELİŞMEYI HızLANDIRIC!... 411

Giriş

Artan dünya nüfusununa bağlı olarak, daha fazla miktarda ve

kalitede hayvansal kaynaklı besinlerin üretilmesi de zorunlu

olmak-tadır. Bilimsel düzeyde elde edilen bilgilerin saha uygulamalarına

yay-laştırılma ile bugün hayvancılık sektöründe ct, süt ve yumurta

üreti-minde nitelik ve nicelik yönünden önemli gelişmeler sağlanmıştır.

Bu başarıda, hayvansal üretimi etkileyen beslenme ve seleksiyon için

öngörülen kriterler yanında, besi ve verim performansını artıran

ge-lişmeyi hızlandırıcı maddelerin kullanıma girmeleri de çok önemli

roloynamıştır. İlk kez 1940'h yılların sonuna doğru uygulamaya

giren ve bugün gelişmiş ve bir ölçüde de gelişmekte olan ülkelerde,

hemen hemen tüm hayvancılık sektöründe, kullanılması kaçınılmaz

hale gelen gelişmeyi hızlandırıcı maddelerin en çok yararlanılanları

anabolizan hormon ve hormon benzeri maddelerle antibakteriyel

ilaçlardır. Ayrıca, çeşitli kimyasal maddelere, rumen fermentasyonu

değiştiricilerine ve bazan da trankilizer ilaçlara başvurulmaktadır

(Tablo 1).

Tablo ı:Gelişmeyi hızlandırıcı maddeler

Trankilizerler

i

Rezerpin, hid-I roksizin, per- ' fenazin, klor-promazin promazin Rumen Ferm. Değş. . M .

i

onensm i Bakır Kobalt Arsanilik asit ve Sodyum arsenilat Vitamin-A 'i Spesifik olma- i yan kim. mnd-I

deler i . i i Hor- Antibakteriyel maddeler i Anaboliza;' , monlar

Endojen Sleroidler iAnlib~olikler -17 ~-estradioı Penisilinler, oksi--Progesteron .1 tetrasiklin,

klor-- Testosteron tetrasiklin, basit-Eksojen Steroidler 'rasin, streptomi--Estradiol benz- I. sin, gentamisin,

oat. ,gramisidin,

neo--Estradiol mono- misin,oleandomi-palmitat . sin, eritromisin, - ı:estosteron pro- iflavomisin,

klin-pıyonat . damisin,

linko-i

-Trenbolon asetat: misin, vankomi-: Steroid yapılı olma-

i

sin, spektinomi-~ yaıı selltetik madde- . sin, virginyami-, ler . sin, tilosin v.s.

-Dietilstilbestrol Sulfoııamidler -Hekzostrol Nilroji/ronlar -Dienoestrol di- 'i Nitrovin,

furazo-asetat lidon v.s.

-Zeranol (Rezorsi-' Nilroimidazoller lik asit lakton) i Dimetridazol ve Büyüme hormonu mctronidazol

Tiroksin vb. DDVP ----"----_

(3)

._---_._---Daha fazla hayvansal besin üretebilmek amacıyla, bugün artık

geli~meyi hızlandırıcı madd(~lerin kullanılmasının gerekliliği

tartı-şıırnamaktadır. Ancak, anılan bu maddelerin kullanılmasından

kay-naklanan toplum sağlığını ilgilendiren sakıncaları da çok iyi

bilin-mektedir. Şöyleki, anabolizan madde kalıntılarını içeren besinleri

tüketenlerde cinsiyet karakterlerinde değişiklikle oluşabileceği,

hay-vanlara uzun süre yem katkı maddesi halinde antibakteiyel maddelerin

verilmesi sonucunda çeşitli bakteri türlerinde ilaçlara dirençli su~ların

ortaya çıkabileceği ve artıkların hayvansal ürünlere yansımasıyla da

ya ygın boyurlu kirlenme olgusu şekiIIenebileceği belirtil mi~tir (30) .

1. Anabolik hormonlar

Anabolik maddeler canlıda nitrojen tutulmasını artırarak

pro-tein sentezini uyaran bileşikler olarak tanımlanabilir. Hemen hepsi de

hormon ya da lıormon benzeri maddelerdir. Steroid yapılı erkeklik ve

di~ilik hormonları ile steroid bir yapı göstermeyen öströjenik etkili

bilqikler bu grup içine girer. Klinisyen ve endokrinolojist açısından

anabolikler kimyasal yönden sadece testosteron ve 19- nortestosteron'a

akraba veya bunlardan türetilen steroidleri kucaklar (I 4, 22).

Ay-rıca, büyüme hormonu, tiroksin ve insüIin gibi bazı hormonlar da

anabolik olarak kullanılabilirler (22).

Seks hormonları olarak sınıflandırılabilen anabolik maddeler

kimyasal yapılarına göre üç alt grupta toplanabilirler (Tablo 1).

İlk grupta yer alanlar ağız ya da parenteral olarak dışardan

uygulan-dığında, endojen hormonlara benzer bir yol izleyerek metabolize

edi-lirler; biyolojik olarak daha az etkin metabolitlere çevrildikten sonra,

ba~ta gaita ile olmak üzere, idrarla atılırlar. Vücuda yabancı eksojen

steroidler ya endojen steroidlerin basit esterleridir (estradiol

ben-zoat ve testostern propiyonat) ya da steroid yapıda yapılan bazı temel

değişiklikler sonucu elde edilen maddelerdir (trenbolon asetat gibi).

Canlı vücudunda ester bağının parçalanmasından sonra söz konusu

bileşikler de endojen steroidlere benzer metabolik yol izlerler. Steroid

bir yapı göstermeyen anabolik bile~ikler vücutta ya hiç metabolize

edilmezler ya da önemsiz derecede metabolize edilirler( 14).

Anabolik maddeler nitrojen retensiyonu sağlayarak protein

sen-tezini artırırlar. Bu etkilerinin mekanizması henüz tümüyle

aydın-latılamamıştır. Ancak kas proteinlerinin sentezlenme hızını fizyolojik

(4)

HAYVANSAL ÜRETIMDE GELişMEYİ HızLANDıRıcı... 413

edildiğine göre, tüm steroid hormonların etkileri hedef hücrede

sitop-lazmik hormon-reseptör kompleksinin şekillenmesi, bunların hücre

çekirdeğine nakledilmesi, transkripsiyon ve sonuçta translasyonun

ar-tırılması safhalarından oluşmaktadır. Transkripsiyonun düzeyi ve

şekillenen translasyon ürünlerinin miktarı ve çeşitleri hormona özgüdür.

Sekonder cinsiyet organlarında cinsiyet hormonlarına özgün

reseptör-lerin gösterilmesi, reseptör yoğunluğu ve hormon duyarlılığı arasında

ilişkiyi ifade eden "hedef hücre" kavramına önder olmuştur. Ancak,

tek bir hücrede bireysel resptörlerin aynı zamanda bulunduğunun

an-laşılması ve reseptör turnoveri üzerindeki bilgi birikimi sonucu bu

görüş terkedilmiştir. Rcseptör içeriği bakımından son derece fakir

ve böylece hedef organ durumunda olmayan çizgili kas gibi dokular

reseptörlerle aracılık edilen steroid hormonların etkilcı-ine son derece

duyarlı oldukları saptanmıştır. Ratların kalça kasında prostattaki

dihidrotestosteron reseptörlerinin aynı olmayan çok az sayıda

testos-teron reseptörlerünün bulunduğunun belirlenmesi bu görüşü

destek-lemektc ve reseptör çqitliliği konusuna yeni bir bakış açısı

getirmek-tedir (8).

Yukarıda belirtildiği gibi sitoplazmik hormon-reseptör

komp-leksinin hücre çcşkirdeğine girmesinden sonra, karakteristik

metabo-lik değişikmetabo-likler görülür. RNA polimeraz etkinliği, spesifik mRNA ve

bazı spesifik ancak bilinmeyen proteinlerin sentezlenme hızı artar.

Protein ve nükleik asitleri n sentezinde meydana gelen değişiklikler

karmaşık ve henüz tümüyle aydınlatılamamıştır. (12). Başta östradiol

olmak üzere steroid hormonlar plazma membranının geçirgenliğini,

ve subrastatın hücreye girişini artırmaktadırlar (8).

Anabolik maddelerin uygulanmasından sonra insan ya da

hay-vanlarda görülen etkileri şu şekilde sıralayabiliriz: Vücutta nitrojen

tutulmasında artış, potasyum, sodyum, fosfor, kükürt ve klor

iyonları-nın tutulması ve tüm bu etkiler sonucu ağırlık artışı. Anabolik

madde-nin uygulanması durdurulduğunda, sodyum, klor ve su vücuttan hızla,

fosfor ve potasyum daha yavaş olarak atılır, buna karşılık depolanmış

nitrojen haftalarca kalır (I 2).

Anabolik etkili steroidler etki özellikleri bakımından androjenik,

öströjenik veya progestrojeniktirler. Sığırlarda gelişmeyi hızlandırıcı

olarak en fazla testoteron ya da 16 -nortestosterona akraba ilaçlar

kul-lanılmaktadır. Bu amaçla en sık başvurulan bileşikler trenbolon

(5)

monopal-mitat'tır. Ayrıca hekzostral, dietilstilbestrol, dienoestrol, melengestrol

ve zeranal gibi steroid yapı göstermeyen östrojenik etkileri yanında,

özellikle anabalik etkileriyle belirginleşen sentetik bileşikler de

sık-lıkla kullanılan maddelerdir (7,9, iO,ll, 14,17,25,33).

Doğal ya da sentetik hormon veya hormon benzeri maddeler ağız

yoluyla verilebildikleri gibi, tablet şeklinde, kulak arkasındaki deri

altına dikme "implantation" şeklinde de uygulanırlar (3) Ayrıca,

yeme katılarak da verilebilirler (19). Anabalik bileşikler hayvanlarda

canlı ağırlık artışını ortalama olarak

°lcı

25 artırabilmeleri yanında,

yemden yararlanmayı da önemli ölçüde yükseltirler. Canlı

ağırlık-taki artış daha kaliteli karkas ve daha az yağ artışı şeklindedir. Çünkü,

hormonlar metabolizmayı kas ve kemik şekillenmesi ve yağ

depola-rının harcanması yönünde değiştirirler. Zira, kas ve kemik dokunun

sentezi için gereken enerji miktarı aynı ağırlıktaki yağın sentezlenmesi

için gerekenden daha azdır ve karkastaki su oranı vücut

yağındakin-den daha fazladır. Bunun sonucu, belli bir miktarda verilen besin

maddesi hormon uygulanan hayvanlarda, uygulanmayanlara göre

daha fazla canlı ağırlık artışı sağlayacaktır (19).

Değişik araştırıcılar tarafindan anabalik bileşiklerle yapılan çok

sayıdaki çalışmadan burada ayrı ayrı bahsetmektense, bu

çalışma-ların belirli özelliklerinin tablolaştırılarak verilmesi daha yararlı

olacağı inancındayım (Tablo 2).

Anabolik hormon kullamınının sakıncalan

,

Hayvansal üretimde gelişmeyi hızlandırıcı olarak anabalik

mad-delerin kullanılmasından ileri gelen en önemli sakınca, hayvanların

yenilebilir dokularında kalınt! bırakmaları sorunudur. Bunun doğal

bir sonucu olarak, böyle besinleri tüketenlerin cinsiyet karakterlerinde

bozukluk ve değişiklikler görülmesi beklenilebilir.

Doku kalıntılarının oluşumu, uygulanan maddenin vücuttan

atıl-ma hızı yanında, uygulama şekli, formülü ve kesim öncesi yasal

bek-letme süresi gibi faktörlere bağlılık gösterir. Hayvanlara ilaç

uygula-ması öngörülen şekillerde yapıldığında, uygulama alanı dışında, nice!

olarak dokulardaki hormon kalıntıları, nanogram düzeyinde

duyarlı-lığı olan radio-immüno assay yöntemlerle ortaya konulabilecek

ölçü-de düşüktür (14). Radio-traser teknik kullanarak Sharp ve Dyer (27)

72 mg Zeranal'un uygulanmasından 65 gün sonra et sığırlarımn

(6)

25 HAYVANSAL ÜRETİMDE GELİşMEYI HızLANDIRICI... 415

Tablo 2: Gelişmeyi hızlandırıcı olarak kuııanılan hormon ve hormon benzeri maddeleri n uygulamaları ve sağlanan canlı ağırlık değerleri

Kı:iilanılan bileşik i Hayvan i Doz ve uygulama -süresi 'i Canlı-~ğıi-~t-eratur i

i.

Iık kazancı i ,

• ' : (%) i

i.H<k'~"",-.=I-.':",~_:I:...

m"".'-C;;;I"'-"""__

II'---:n---

i 19 i

i Hekzoestrol (H)

+

i

45 mg H T 300 mg TBAi .

~ Trenbalon asetat . Boğa i hayvanı 90 gün i 12 LO

1-..-

~~BA) -.-

-ii. --

1- ---'

1----,---OstradlOl + Pra- Et sığırı : 20 mg astradiol benzaat + 23 : 17

i gesıeron, i 200 mg progesteronl hay- ,

i .

-1----

i van~120 gün _ ----.-.

'1--_.'

Zeranal (7~ _._

:_!:.s~ğ~~

~~~~ayva~/..:ıB ~iı~ ._

._..:.!_ .

.!

! Zeranal .,- TIlA i Et sığırı 136 mg Z + 300 mg TRAi iı 3.2 i

, hayvanı 65-70 gün

'17 ~-6stradiol i : Etsığ-;-;'-;-!20mgOi7~-ı40~~TBA/i--6-.-I- -'

i TBA i iı hayvanı 65-71 gun '

'17r3~stradi~~ I'-E~sşlğırı 20mgOI7f3'+140m;-TB~I---

-'7A'--TBA I Ai hayvanı 65-71 gun son. i

i i ra tekrar : i

Zeranal i TRA

li"8

sıi:rı-136 ~~ Z - 300 mg TIlAI -i

i

i G5-70 gun sonra tekrar i 7.3 I

'_~R.~. - --- ..-._--- -K-O-y-uı-1

-I~o-

mil-h:y-:::a-.rı/GO"g-un--: '-2-9--- -1-1-1--1

ve ark. (26) 30 mg dietilstilbestrol uyguladıktan 56 gün sonra kesilen

sığırların karaciğerinde 0.5 ppb'den az katıntı bulunduğunu bel

ir-lemişlerdir. Yüz kırk mg TBA ve 20 mg 17 ~-östradiol uygulanan ve

70 gün sonra kesilen süt danalarından elde edilen çeşitli doku ve

or-gan örneklerinde belirlenen TBA

i

Oi7 ~ düzeyleri ppb olarak şu

şekilde sıralanmıştır (14): kas 0.09

i

0.12; karaciğer 0.38

i

0.91;

böbrek 0.28

i

0.43 ve yağ 0.48

i

0.46.

Anabolik madde uygulanan hayvanlardan sağlanan ve kalıntı

ihtiva eden et ve ürünlerinin tüketiciler yönünden önemi ne olabilir?

Bunu bir örnekle açıklayabiliriz. TBA dikkate alındığında, kadınlarda

erkekleşmeye neden olabilen androjenik etkinlik ilc menstrual siklusta

bozukluklar ve erkeklerde spermatogenezisin inhibisyonuna önder

olabilen antigonadotropik etkiler görülebilir. Çocuklarda blfıg çağına

ulaşma gecikebilir. Sıralanan bu istenilmeyen etkilerin insanlarda

günde 5-7 mg TBA alınmasıyla görülebileceği hesaplanmıştır (22).

(7)

vücutta sodyumun alıkanulmasına ve dolayısiyle ödem oluşmasına

yol açabileceği gösterilmiştir. Uzun süre hormon kullanmaya bağlı

olarak gonadlarda gelişmeme ve ovaryum kistleri meydana gelebilir.

Memelerin gelişmesi bozulur ve ineklerde yüksek oranda güç doğum

görülebilir (3) Diğer yandan, karkasta bulunan sentetik öströjenik

hormon benzeri madde kalıntılarının karsinojenik olduklarının

gös-terilmesi, halk sağlığı yönünde çok önemli bir sakınca teşkil eder.

Bun-dan dolayı, diestilstilbestrol uygulanan hayvanlardan sağlanan etlerde

ilaç kalıntısı bulunmasına izin verilmemektedir (19).

Yukarıda özet halinde verilen anabolik madde kullanımının

do-ğurabileceği yan etkileri ve ilaç kalıntılarını en az düzeye indirmek

veya tümüyle önleyebilmek için gelişmiş ülkelerde kullanılması

gerek-li hormon miktarı ve uygulama şekli çok iyi bir şekilde belirlenmiş ve

hayvansal besinlerde bulunmasına izin verilen düzeyleri çok sıkı

şekil-de -şekil-denetlenmektedir. Bugün için en geçerli önlem, hayvanların ilaç

uygulandıktan sonra her madde için ayrı ayrı olarak belirlenen

ya-sal bekle tm e süresi dolmadan kasaplık olarak değerlendirilmemeleridir.

Söz konusu yasal bekle tm e süresi TBA için 60-65, zeranol için 70 ve

hekzoestraol için 90 gün olarak belirlenmiştir (3).

2. Antibiyotikler ve diğer antibakteriyel ilaçlar

Doğalolarak mikroplar tarafından meydana getirilen ve çoğu

sentetik olarak da hazırlanan, bakterilerin çoğalmasını önleyen

ya da onları öldürebilen antibakteriyel ilaçlar beşeri ve veteriner

hekim-likte hastalıkların sağıtılmasında veya önlenmesinde kullanılırlar. İlk

kez 1949 yılında bazı antibiyotiklerin az miktarlarda yeme katılarak

verildiklerinde, domuz ve piliçlerde büyürneyi hızlandırdıkları

anlaşıl-şılmıştır (19). Bundan sonra, çok sayıda antibakteriyel madde

geliş-meyi hızlandırıcı özellikleri bakımından denenmiş ve başlıcaları Tablo

1 'de verilmiştir.

Rasyonla az miktarlarda alınan antibakteriyel maddelerin

hay-valanlarda gelişmeyi hızlandırıcı etkilerinin mekanizması tam

anla-mıyla bilinmemektedir. Çeşitli araştırmaların sonuçlarına göre (15,

19) birçok görüş ileri sürülmütür. Buna göre, antibakteriyel

madde-lerin anılan etkileri tek değil birçok mekanizmayla etkimelerinin bir

sonucu olduğunu göstermektedir. Antibakteriyel maddelerin

(8)

kaynak-HAYVANSAL ÜRETIMDE GELİŞMEYİ HIZLANDlRICI... 417

lanmaktadır ve

ı.

su b-klinik enfeksiyonlara neden olan bakterilerin

etkinliklerini önleyerek ya da azaltarak; 2. hayvanın gelişme hızını

yavaşlatabilen toksinler oluşturan bakterileri yok ederek; 3. bilinen

veya bilinmeyen besin maddelerini sentezleyen bakterilerin gelişmesini

stimüle ederek; 4. besin maddelerini sağlamak için konakçı ile

yarış-maya giren bakterilerin gelişmesini azaltarak ve 5. barsakların emme

kapasitesini artırarak etkidiklerineinanılmaktadır (19). İyi bir bakım

ve beslenme uygulanan mikropsuz hayvanlarda anılan bu maddelerin

gelişmeyi hzılandırıcı etkileri görülmemektc veya çok önemsiz bir

düzeyde kalmakta olduğu belirlenmiştir (5,15). Bu da anılan

madde-lerin etkimadde-lerinin farmakolojik etkinlikleri sonucu olduğunu

göstermek-tedir.

Kanatlılarda antibakteriyel maddelerin etkisi çevre şartlarına göre

önemli derecede değişir. Yukarıda da belirtildiği gibi hijyenik şartlar

altında anılan etki düzeyi düşüktür. İnfekte barınaklarda tutulan

ka-natlılarda, bu tür medikasyonlar gelişme hızını ve yemden

yararlan-mayı yaklaşık

%

LO oranında artırabilmektedir. Belli şartlarda piliç

rasyonlarındaki i mg

i

kg gibi son derece düşük düzeydeki antibiyotik

yoğunlukları ile büyüme hızı anlamlı derecede artırılabilmektedir.

Yu-mmtadan yeni çıkan civciviere verildiğinde, ilaçlı rasyonun etkisi bir

kaç gün içinde görülebilir ve bu etki bir veya ikinci hafta sonunda

en üst düzeye ulaşır. Etki yaşla azalır. Hindi palazlarında

antibakteri-yel madde uygulamasından daha başarılı sonuçlar alınmakta ve

bun-larda büyüme hızı ortalama

%

i5 oranında artırılabilmektedir (19).

Antibakteriyel maddelerin etkisi sığırlarda basit mideli

hayvan-lardan farklıdır. Bu nedenle, 8 haftalıktan önce yani rumeni etkinlik

kazanmamış hayvanlara uygulandığında, antibakteriyel

medikasyon-dan iyi sonuç alınmaktadır. Sindirime yardımcı olan bakterilerin

et-kinlikleri baskı altına alındığından, bu dönemden sonra yapılan

uygulama zararlı da olabilmektedir. Buna karşılık, antibakteriyel

mad-delerin düşük kaliteli rasyon verilen hayvanlarda proteinlerin

metabo-lize edilmesine ve nişastanın sindirilmesine yardımcı oldukları

belir-tilmiştir (I 3, 19). Antibakteriyel madde uygulamasıyla genç

danalar-da elde edilen gelişme oranı

%

5 -25 arasında değişmektedir (19).

Gelişmeyi hızlandırıcı olarak kullanılan çeşitli antibakteriyel

ilaç-ların uygulama şekilleri ile miktarlarına ilişkin bazı örnekler Tablo '3'

(9)

3 3,5

Antibakteriyel nıaddelerin kullanılnıasmdan ileri gelen sağlık sakmca1an ve bazı sımrlanıalar

Verimi artırmak amacıyla, uzun süre düşük düzeylerde verilen

antibakteriyel maddelere karşı hayvanlarda çeşitli türden

bakteriler-de dirençli suşlar ortaya çıkabilmekte ve kalıntılarının et, süt ve

yu-murta gibi hayvansal ürünlere geçmesiyle de geniş boyutlu besin

kir-lenmesi görülebilmektedir (18, 24). Ortaya çıkan dirençlilik durumu

Tablo 3. Gelişmeyi hızlandırıcı ve yemdcn yararlanmayı artıran bazı antibakteriyel mad. delerin uygulama şekli ve miktarları

ıı~'-"--'=~I'

:=~i

:_o5z~:~~g~kli ve süresi' ; Literatür i

Basitrasin 1----

---1----'1

1

. Et sığırı 35 mgl hayvanı gün "

1:-K-ıo-r-te-t-ra-S-ik-I-in--I'-D~n-a--il_2_5_-_7_0_m_g_i_h_ay_v_a_n_l_g_ü_n I.

i ~Et s.ığırı.

i . sut ıncğı 350 mgl hayvanl'gün

i

_E_A._sI_ğ_ır_1_i--ıı-m-g-I-k-g-C-a-n-.A-ğ-ı-g-ü-n-ı-6-0g-ü-n---1

Kanatlı

i

ıo-25 mgikg yem 4

-K-Io-r'-tc-t-ra-s-i-kl-in-+-I-E-'t-sl-ğ-ır-ı

-i

350 mgih-ay-v-a.-n-I-g-ü-n-+-3-5-0-m-g-I-h-a-y.-I---1

Sulfamethazin l_v_a_n_l_g_ü_n.

!

i

--- i i

Moncnsin Et sığırı 5-30 mgl kg ycm

--- --- ı.

:vIonemin + Ti- Et sığırı i 10-30 mg moncnsİn + LO ~g tilosinl kg

losin i yem

1---,----1---; Dana-sığırı 70-140 mgl kg yem

Ncomisin baz i

1---1-_---1

Buzağı i 50-140 mg süt rcplaseri -II

Oksitetrasiklin i Buzağı I. 'i (I 2 'haftalı O.i i -0.22 mgikg Can.Ağ. igün i lığa kad.) !

!

i i Buzağı 25-75 mgl hayvanı gün

ı

Kanatlı 10-25 mgl kg yem

,-4'-1

'i,

ı_P_c_n_is_ilı_.n :_K_a_n_a_tl_1_:_2_-_1_0_m_g_1_kg_y_c.m 1 __ --1

Kanatlı 25 mgl kg yem 5

Tilosin Sığır 8-ıo mgl kg yem 3

(10)

HAYVANSAL ÜRETIMDE GELiŞMEYI HızLANDıRıcı.. 1-19

antibiyotiklerden birine karşı olabileceği gibi, aralarında yapısal

ben-zerlik bulunan veya tümüyle farklı kimyasal yapıda olupta, benzer

~ekilde etkileyen diğer ilaçlara kar~ı da "çapraz dirençlilik" ~eklinde

görülebilmektedir (30, 31). Bu durumun doğal bir sonucu olarak,

an-tibakteriyel ilaçların etkinliklerinin azalacağı veya tümüyle etkisiz

kalacakları kaçınılmaz olacağından, insan ve hayvanlarda karşılaşılan çok sayıda sistemik ve yerel enfeksiyöz hastalıkların eldeki ilaçlarla

te-davi imkanı giderek ortadan kalkmaktadır. Nitekim Orta ve Güney

Amerika ülkelerinde karşılaşılan tifo ve dizanteri salgını örneklerinde olduğu gibi, dirençli bakterilerden ileri gelen enfeksiyon hastalıkları-nın tedavisi son yıllarda hekimliğin karşılaştığı en zor problemlerden birisi haline gelmiştir (30). Diğer yandan çoğul dirençli bakterilerin hayvanlardan insanlara, özellikle hayvan bakıcıları ve veterinerlere,

geçebilme olasılığı önemli sağlık sorunu doğurmaktadır (28, 32).

Bu-gün, hayvanlarda R-faktörü taşıyan patojenik bakterilerin ortaya

Çı-kış sıklığı arttığı ve aynı durumun insanlarda da söz konusu olduğu

bilinmektedir. (18). Tüm bu olumsuz etkilerin doğal bir sonucu olarak

gerek insan ve gerekse hayvanlarda karşılaşılan bazı hastalıklar

sağı-tıma artık cevap vermemekte ve bulunan bir ilacın uygulanma ömrü

kısa süreli olmaktadır. Ayrıca, bu tür dirençli bakterilere çeşitli ct ve süt ürünlerinde de rastlanmıştır (16, 20).

Antribakteriyel madde kullanımının doğurduğu önemli Gir diğer

konu kalıntı sorunudur. Gelişmeyi hızlandırıcı veya sağıtıcı amaçla

kullanılan antibakteriyel maddelerin çoğu kasaplık hayvanlarda kesim

öncesi yasal bekletme süresine uymama, ilacı önerilenden fazla ve

uzun süre verme, ilaçlı yem ve suyu birlikte verme ve bazı yedirme

ha-taları sonucu hayvanların etleri ilc süt ve yumurtalarında kalıntı

bı-rakırlar (I ,2, 2 i, 24). Hayvansal besinlerde bulunabilen etkin

anti-bakteriyel madde ve toksik metabolitlerinin akut ve kronik

toksisi-tcleri henüz tümüyle aydınlatılabilmiş değildir. Ancak, başta

penisi-lin olmak üzere, pek çok antibakteriyel madde çeşidinin tüketicide

eozinofili, antibiyotik ateşi ve anafilaktik şoka kadar gidebilcn değişik

derecede allerjik reaksiyonlara neden olmakta, apıastik anemi ve diğer

hematolojik bozukluklar ile karaciğer, kemik iliği ve böbrek üzerinde olumsuz etkileri bulunmaktadır. Diğer yandan, kirlilik halinde sürekli biçimde alınan antibakteriyel madde artıklarının sindirim sistemindeki

mikroflorayı olumsuz yönde etkileyebileceği ve bazı vitamin

ye-tersizlikleri ile sindirim bozukluklarına yol açabileceği de Gilinmekte-dir. Ayrıca, sütle atılan antibakteriyel madde artıklarının

(11)

fermentas-.'

yon işlemini bastırabilmesi nedeniyle, süt endüstrisinde ekonomik

ka-yıplara yol açabileceği ifade edilmiştir (23, 30).

Gelişmeyi hızlandırıcı olarak kullanılan antibakteriy(~l

madde-lerin yukarıda kısaca verilen olumsuz etkilerini önleyebilmek için

gelişmiş ülkelerde yemlere katılması gerekli ilaç düzeyleri ilc

hayvan-sal besinlerde bulunmasına izin verilen miktarlara çok sıkı şekilde

denetlenmektedir. Hazırlanan yasa ve yöntemeliklerle hemen her çeşit

antibakteriyel ilaç için maksimum katılma oranı ile hayvansal

besin-lere geçcbilen ve tüketiminde sakınca görülmeyen tolerans limitleri

belirlenmiştir (30). Örneğin, A.B.D.'nde Besin ve İlaç İdaresi

yenilc-bilir hayvansal dokularda klor- ve oksitetrasiklin için, sırasıyla,

i ve 4 ppm düzeyinde kalıntı bulunmasına izin verirken, bu tür

be-sinierde kloramfenikol kalıntısı bulunmasına müsaade edilmemektedir.

(23). Sulfonamidler için söz konusu değer O.ippm'dir. (24). Yeni

lebi-IiI' hayvansal dokulardaki ilaç kalıntılarının önlenmesi ve kontrolu için

çeşitli yollara başvurulmaktadır. Kalıntı analiz laboratuvarları

ara-cılığı ile, düzenli bir biçimde, hayvansal besinler analiz yapılarak

sa-kıncalı şekilde kirlenmiş olanların tüketimine izin verilmemektedir.

Diğer bir uygulama şekli de, ilaç uygulanan hayvanların belirli bir

süre bekletildikten sonra kasaplık olarak değerlendirilmeleridir.

Uy-gulanan diğer bir önlem ise, tüm antibakteriyel ilaçları "yem katkı

maddesi" ve "sağıtıcı" olarak kullanılanlar diye ikiye ayırarak sadece

sağıtımda kuııanılanlara karşı dirençli bakterilerin ortaya çıkış

in-sidensini düşük seviyede tutmak suretiyle, enfeksiyon hastalıklarının

sağıtımında başarı şansı yüksek tutulmaya çalışılmaktadır (I 9, 30).

3. Spesifik olmayan kimyasal maddeler

Antibakteriyel maddeler ve anabolizan hormonlar kuııanılmaya

başlanmadan önce bakır, kobalt ve arsenik gibi maddeler az

miktar-larda yemlere katılarak gelişmeyi hızlandırmak için kullanılmaktaydı.

Arsenikli bileşikler: Arsenikli bileşikler veteriner hekimlikte

hay-vanların genci görünüş ve performansını düzeltrnek amacıyla uzun

süredir tonik olarak kullanılmaktadır. Söz konusu etkinliği bulunan

veya bu amaçla kuııanılan başlıca ersenik bileşikleri arsanilik asit

(p-amino fenilarsonik asit), sodyum arsanilat ve

3-nitro-4-hidrok-sifenil arsonik asit'tir. Anılan bileşiklerin etki mekanizmaları bilin

me-mekle beraber, barsak mikroflorası üzerine yararlı etkilerinden ileri

(12)

HAYVANSAL ÜRETiMDE GELIşMEYI HIZLANDlRICr... 121

olarak kanatlı yemlerine genellikle

ı

00 ppm yoğunlukta katılırlar.

Uygulamada arseniğin dokularda yüksek derecede birikebileceği

gözden uzak tutulmamalı ve 0.25 ppm'den fazla kalıntı içerenlerin

tüketimine izin verilmemelidir (29).

Bqkır sülfat: Bakır sülfat yeme 250 ppm düzeyinde yada

%

O. 1

oranında katılarak, özellikle domuzlarda, yemden yararlanmayı

ar-tırmak ve gelişmeyi hızlandırmak için kullanılır (3, 19).

Kobalt oksit: Özellikle büyüme dönemindeki kuzularda, depo

tab-iet halinde, kobalt eksikliği bulunan bölgelerde kullanılır (3).

Vitamin A: Et sığırlarına (225-3450 kg'lık) rasyonla günde 20000

İ. Ü. miktarda verilen vitamin A canlı ağırlık kazancın!

%

16-i8, yemi

değerlendirmeyi

%

8-1i oranında artırabilmektedir (16).

4. Rumendeki fermentasyonu değiştirebilen maddeler

Ruminantlarda kaba olmayan besinlerin ete çevrilmesi basit

mideli hayvanlara gôre daha zayıftır. Bu durum kısmen rumendeki

bakteriyel floranın besinleri sindirerek uçucu yağ asitlerinin,

mikro-biyal protein ve gazların oluşumu sonucu enerji kaybından ileri

gel-mektedir. Meydana gelen asetat, propiyonat ve butirat gibi primer

yağ asitleri ruminandar tarafından enerji için kullanılırlar.

Fermen-tasyon esnasında karbon dioksit ve metan gibi gazlar da şekillenir,

an-cak bunlar değerlendirilemez ve dolayısiyle enerji kaybı sözkonusu

olur. İşte rumen fermentasyonu değiştiricisi, hayvanın total enerji

teminini artıracak şekilde rumen fCrmentasyonunu değiştirebilcn bir

madde olarak tanımlanır. Böyle bir maddenin etkisi ile propiyonat

oluşumu artırılarak, daha fazla ATP meydana getirilir. Buna karşılık

asetat ve bütirat şekillenmesi ve dolayısiyle hidrojen oluşumu ve

sonuç-ta bunun karbon dioksitle birleşerek metan şekillenmesi ve enerji

kaybı önlenerek, hayvanın karbonhidratlardan oluşan enerjiyi daha

etkin biçimde kullanması sağlanır. Streptomyces cinnamonensis isimli

mikroorganizmadan elde edilen Monensin isimli antibiyotik,

sodyum-lu tuzu halinde ve premiks şeklinde, antibakteriyel ve antikoksidial

etkilerine ilaveten, rumen fermentasyonu değiştiricisi olarak

kullanıl-maktadır. Monensin'in etkisi altında propiyonat oluşumu artarken,

metan şekillenmesi azalır. Metabolik fekal enerji kaybı ve otlanırken

enerji harcanması azalır. Yemle 25 ppm düzeyinde verilen monensin

ağırlık kazancını

%

3.7 ve yemi değerlendirmeyi de

%

i0.3 oranında

(13)

5. Trankilizerler

Bu bileşikler normalolarak teda\"ide sakinleştirme, çevreye il-ginin azaltılması, sinirliliğin yatıştırılması ve dolayısiyle hareket-sizlik sağlamak amacıyla kullanılırlar. Gelişmeyi hızlandırıcı etkileri-nin anılan bu farmalkolojik etkilerinin doğal bir sonucu olarak, eneıji

kaybının azaltılması ilc olduğuna inanılmaktadır (19).

Literatür

1. Biehl, L.G., Bevil, R.F., Lirnpoka, M. and Koritz, G.D. (19821): Sulphameıha:;iııe reJidueJ in Jwine ..J. Vet. Pharmacol. Therap., 4:285-290.

'1. Blair, R. (1983): ['pdate on Cantldian regulatillllJ govemiııg drugs and growıhpromoters in anima/ feeds. Fcedstuffs, 55: 15-ı9.

'i. Brander, G.C., Pugh, D.M. and Bywater, R.J. (I 982): Velerinary applied pharmaeıı-logy and ıherapeuıic.\. 4 the cd. Bailliare Tindall. London.

4. British Veterinary Codex (1965): Tlıe phaımaceulical/JrCss. London.

5. Bunyan, J., Jeffries, L., Sayers, J.R., Gulliver, A.L. and Colernan, K. (1977): Antimikrobial substances and chiek growıh promolion: the growth /Jmmoting acıivities ~f anıimie robial substaııees, iııduding fifl)'-Iıı'o used ciıher iıı ı,heraky or as dientary addiıives. Br. Poult. Sci., 18: 283.294.

6. Daghir, N.J. and Hariri, N.N. (1977): Determiııation of arscnic residues in chieke,ı eggs.

.1. Agr. Food ehem., 25: 1009-1010.

7. Fabry, J., Renaville, R. and Burny, A. (ı 983) : Feedlot /Jerformmıee : eomposilioıı of beef eattle mznbolized with trenbolone aee/ate-zermlOl or /renbolone acetate-oestrndiol or diethylstilboeslrol or dexameıhazoııe ..J. Anim. Sci. (Abst. 147),57, Suppl. 1, 192.

ll. FAO / WHO Syrnposiurn (1975): FAO / WHO s)'Tnposium all the UJe of mıabolie age,ıts in mıimal/Jmduction and its publie heal/h aspeets Food and Agricultııre organizatioıı of the united nations. Rame.

9. Galbraith, H. (1980) : The effeets of trenbolone aee/ate on growth, blood lıormo,ıes and metaboli-tes and balance of beef heifers. Anim. Prod., 30 :389-394.

10. Galbraith, H. (1982): Growth, lıormonal and metabolie resparISeof postpubertal entire male eaııle to trenbolone aeelate mıd hexoestmi. Anİm. Prod., 35: 269-276.

11 . Galbraith, H •. Macvinish, L.J., Suliernan, R.H. and Topps, J.H. (I 983): Growıh, bot{y eompıısitioıı and stemid emıcenlmıion in /emale sheep implll1ıted wi/h trenbolone aee/ate.J.

Anim. Sci. (Abs!. 149), 57, Suppl. ı,193.

12. Goodrnan, A.G., Goodrnan, G.S. and Gilrnan, A. (I 980): The plıamınseologieal basis oftlıeral)euıics .nth cd. Macmillan Pl1b1ishing C., ıne. Kew York.

(14)

HAYVANSAL ÜRETiMDE GELişMEyi HızLANDıRıcı... ,12:1

14. Hoffrnann, B. and Korg, H. (197G): ,Weıabalie jah oj tlııabolie agelllJiıı/rea/ed ({Iıiıııa" aııd reJidue levelJ in ıheir meal. in: Lu, F.C. and Rendel, J. (cd.) "aııabolie agel/IJiııanimal IJToducliolı" Environmcnıal qualiıy and safeı)'. Supp!. Vo!. V, 181-191.

Li. Jeffries, L., Colernan, K. and Bunyan, J. (1977): An/imicrobial subJlaııceJ aııd chi,k growllı IJTomoliolı: compara/Iı'e JludieJ011Jelecled compoundJiııvilro and iu vivo. Br. Poul!. Sei.,

18 :295. 308.

16. Jones, L.M. (1972): Veleriııary pharmacology tlnd Ihera/JeulieJ. 3 rd cd. lowa sıaıe Cniv. press, Ames, Jowa, USA.

17. Kahl, S., Bitrnan, J. and Rumsey, T.S. (I 97B): Ef/eelJ 4ryııovex-J 011 growıh rale

and plaJma ıhyroid Iıomıaıle cO/ıcelılraıiOlIin beefmllle ..J.Anim. Sei., 46: 232-237.

18. Lehrnan, R.P. (I 972): [//Iplemmlaıiou of recommeııdaliollJ eoulaiııed iu ıhe re/)oıl lo Ihe evııı-lııiJJioııer eoncaniııg ıhe UJeof mılibiolies iııanimal./eed ..1.Anim. Sei., 35: 1340 - i34 I. 19. Mc Donaıd, P., Edwards, R.A. and Greenhalgh, j.F.D. (1973): Aııiıııal nulıiliOlI. 2

nd cd. Oliver and Boyd. Edinburgh. London.

20. Moorhouse, E.C., O'Grand, M.F. and O'Conner, M.F. (1969): Isolaloııjrom JaUJa-ges ~f mııibioıic-resiJlalıl EJcheıiclıia co/i wiıh R-jaclors. Laneeı 2: 50-52.

2 I. Mussrnan, H.C. (1975): Dmg and chemical reJidueJ iıı domeJlic mıimalJ. Fed. Proeeeding 34: 197 201.

22. Neurnann, F. (1976): Phamıac%gical and endocriııologica/ JludieJ 011 mıabolie agCIIIJ. in:

Lu, F.C. and Rendel, j. (cc!.) "Aıwbolic agenlJ in animal produelion". Environmental quality and safeıy Supp!. Vol. V. 253-264. George Thieme Publi,hers. Stutlgar!. 23. Nouws, j.F.M. (1981): To/mmces and deleelioıı (Jf anıimierobia/ residueJ iıı sltlugh/ered

tlııi-ma/J. Are. für Lenbeıısmittelhyg., 32: 103-110.

24. Penurnarthy, L., Trabosh, H.M., Clark, G.M., Conrey, j.S., Rader, W.A. and Spaulding, j.E. (1975): Sulja dmg reJidueJiııuneooked edible liJJues ~f cal//e, ca/UJ, swine milI poullry. Fcedsıuffs, 17: 19-20.

25. Roche, j.F. and Davis, W.D. (I 983): E;[fecl~rre-implmııing aıınlo/ie agenls011 liveweigh!

aııd carcaJe wcight oj beef call1e. Vet. Rcsc., 112 :79-81.

26. Rurnsey, T.S., Oltjen, R.R. and Kozak, A.S. (1974): Implanl abJorb/iolı, Imjormaııce nnd /iJJue mıalysis jor beej sleerJ implaıııed wiıh dieıhY/Jli/beJıro/e and./ed on al/-coııcenlrale diel. J. Aniın. Sei., 39:1194.

27. Sharp, G.D. and Dyer, I.A. (I 972): <eara/aııol ıııel<ıbolismiıı Jleer.L .1.Anim. Sei., 34: 176.

28. Srnith, H.W. (19G9): Traıısfeı oj anıibioıic reJiJlancejrom auimal lo residenl E. coliiııIhe a/imeıllary lracl oj man. Laneeı 1: 1 i71-1 ı76.

29. Süren, L. (ı977): Uıııersuclıııııgen über arunrückJlande bei sc/ılach IJehweiıleu ııach JÜIIClliııg VO/ItlrJanilaJaüre. lnaugural Disserıaıion, Faehbereieh Triermedizin, Muııehen. 30. Şanlı, Y. (1984): BeJilı/eriıııizdeki (ııııibi.yoıik arlık/an. Bilim ve Teknik. Cil ı i7, Sayı 19:):

29-31.

31. Von de Heever, L.W. (1972;: Aıılibiolic reJiJllIIlCe aııd R-jac/orJ iıı EJc/ıeriC/ıia (Oh jroııı ca/ves, meat aııd milk. J.S. Af •.. Vet. Med. Ass., 43: 71-75.

32. Von Houweling, C.D. and Kingrna, F.j. (1969): The IIJeoj drugs iıı aııiıııa/J raised jor jood . .J.A.V.M.A., 155:2197-2200.

33. Woody, H.D., Miyat, j.A., Young, A.W. and BuUard, H.R. (1982): Effect ofıııoııeıı-Jin and eJtraidol implaııı in performmıce oj graziııg JfeerJ. J. Anim. Sei. (Abst. 869), 55 :475;

Şekil

Tablo ı: Gelişmeyi hızlandırıcı maddeler
Tablo 2: Gelişmeyi hızlandırıcı olarak kuııanılan hormon ve hormon benzeri maddeleri n uygulamaları ve sağlanan canlı ağırlık değerleri
Tablo 3. Gelişmeyi hızlandırıcı ve yemdcn yararlanmayı artıran bazı antibakteriyel mad

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu Derginin tamamı ya da Dergide yer alan bilimsel çalışmaların bir kısmı ya da tamamı 5846 sayılı yasanın hükümlerine göre Ankara Üniversitesi Veteriner

Olguların radyografileri IEWG (International Elbow Working Group) dirsek değerlendirme standartlarına göre 4 ayrı pozisyonda çekildi ve değerlendirme bu standartlara göre

In this study, 94 bird samples of 12 species in eight genera belonging to the five orders were examined for louse, and 84 (89.36%) of them were found to be infested by

Antimikrobiyal duyarlılık test sonuçlarına göre, izolatların sulphamethoxazole (%100), ampicilline (%90,6), eritromisine (%71,9), oksitetrasiklin (%62,5), streptomisin’e

determined that all of the samples which were positive for BoHV-1 antibodies were also positive for CpHV-1 antibodies and serum antibody titers were higher than

On the other hand, although no conscious selection of LEP-Sau3AI polymorphism was made on the Holstein cows examined in this study, B allele frequency may be elevated as

Complete luxation of the stifle joint was seen in the ventrodorsal (Figure 1a) and mediolateral (Figure 1b) radiographs of the left hind limb.. The left stifle

Adnan Şehu, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Prof. Necmettin Ünal, Ankara Üniversitesi Veteriner