• Sonuç bulunamadı

Ölümünün 366. dönüm yılı münasebetile:Mimar Sinan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ölümünün 366. dönüm yılı münasebetile:Mimar Sinan"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ölümünün 86Ö. Dönüm Yılı Münasebetile

5 i

imar Sinan

H

Türk dehasının her sahada dal i c r e t i n o t u z u n c u a s r i, budak salmasına şahit olmuş binbir devirden biridir. Bu yıl, Fuzulinin şiirlerini dinlemiş, Bakinin mersiyelerinin ve gazellerinin ihtişa­ mı önünde eğilmiş, büyük Türk Ami­ rali Bar barosun denizlere hâkim ol­ duğunu görmüş ve eski dünyanın üç bölgesi üzerinde gürleyen topla­ man sesini işitmiştir.

Mimar Sinan, bu yüz yılın sesini işitmiştir.

Mimar Sinan, bu yüz yılın tari­ hini eşsiz âbideleriyle yazan ve mâ­ naya maddenin rengiyle, maddenin sekliyle vücut veren bir harikadır.

Mimar Sinan Türk mimarisini kroumamış fakat genişletmiş ve ta­ mamlamıştır. O , Kayseride parladı, tstanbulda ebediyetin malı oldu. Dik­ tiği âbideler, istanbuldan taşarak Ma- carfstana, Erzuruma, Suriye ve Hica­ za kadar bütün imparatorluk toprak­ larında dünyanın en güzel, en ince eserleri halinde ebediyetin malı oldu.

Sinanm yeniçeri ocağına girme­ siyle başbyan yeniçerilik hayatı aşağı yukarı on sekiz yıl kadar sürdü. Yo­ rucu seferler, kanlı savaşlar ve par­ lak zaferlerle dolu bir sergüzeşttir. Gerçi bu devrenin umumî vakaları pek karanlık ve esrarengiz sayılmaz. Lâkin, şahsî sergüzeştler umumî va­ kalar arasında belirsiz kalmıştır.

Mimar Sınan, büyük Osmanlı imparatoru Kanuni Sultan Süleyma- nın on dokuzuncu saltanat yılına ka­ dar hükümdarın gittiği bütün sefer­ lerde bulundu. Macar, Sırp, Rodos, Bağdat ve İran savaşlarına katıldı.

Ülkelerin birbirinden uzak ve .geniş sınırlarında, yaptığı bu geziler neferliktcn subaşıhğına kadar askeri ıütbelerden çarçabuk geçmesini sağ­ ladığı gibi, Türk ve yabancı mımârî eserleri üzerinde kıymetli tetkiklere ve incelemelere girişmesine de sebep oldu.

Orduda da kıymetli bir subay olarak şöhret kazandığı gibi askerî

- YAZAN: MÜNİR SÜLEYMAN ÇAPANOĞLU

yapı, askeri inşaat alanında da ün aldı.

941 Iran seferi günlerinde Türk ordusu Bağdattan Tebrize gi­ derken Van gölünde ufak bir askeri hareket yapmak lâzım gelmiş ve yok­ tan birkaç gemi bulmak zorunda ka­ lan İbrahim Paşaya Sinaru tavsiye et­ mişlerdi. (1)

O zaman basit bir yeniçeri su­ bayı olan büyük sanatkâr Mimar Si­ nan, bir gemi yapmıştır ki, Van gö­ lünde sefer yapan ilk yelkenli bu- dur.

945 de Kara Buğdan seferi gün­ lerinde Perut nehri üzerinde Sağlam bir köprü kurmak lâzımgelmiş ve bu işle ilgili adamların başarısızlıkları kumandanı zor bir duruma düşürmüş ve bu iş de yine Sinanm kifayetli ze­ kâsına ve usta ellerine bırakılmıştı.

Perut köprüsü, Sinaran hayatın­ da büyük bir değişiklik yaptı. Tered­ dütsüz diyebiliriz ki, Sinan bu köp­ rüden geçerek yolunu değiştirmiştir. Sefer dönüşünde “ Vezir-i âzam Ayaş Paşa” vebadan ölünce yerine geçen "veziri âzam Sinanm kudre­ tine büyük bir güvenle inanıyordu. Bu inana boşuboşuna değil, tecrübe ile ulaşmıştı.

Yine o günlerde, Mimarbaşı A li­ nin ölümü, yeni vezirin Sinan hak- kındald sevgi ve güvencini belirt­ meğe ve meydana koymıya vesile oldu. Ve Sinanm askerlikten alâka­ sı kesilerek baş mimarlığa getirildi.

Sinan, tamam elli yıl baş mi­ marlıkta kaldı. O muazzam camileri, zarif mescitleri, hayret verici su yol­ larını ve tabiatın hücumlarına göğüs geren köprüleri hep bu elli yıl için­ de yaptı. Işığı ve sesi emri altına al­ dı, hesaplı aydınlıklardan duvarlara ruhanî dalgalar serpti. Kubbeler, o- nun eliyle bir-tanbur gibi hisli ve ih- tizazlı bir hale geldi.

Evliya Çelebi, Birinci Selim ca miinin Sınanın eserlerinden olduğu­ nu söylüyor. Fakat kubbesinin cesur heybetiyle ün alan bu camiin yıpılış tarihi, Sinanm baş mimarlığa getiril­ mesinden on altı, on yedi yal evvel­ dir. (926 - 927)

Sinanm kaç yıl yaşadığı kesin olarak rakamlandınlamamıştır. Bir ri­ vayete göre yüz, bir rivayete göre de ş-üz on yıl yaşamıştır. Kanunî. İkin­ ci Selim devirlerini dt‘haşivle doldur­ duğu gibi Üçüncü Murat devrinde de - ihtiyar olmasına rağmen - çalışma­ larına son vermedi.

Koca Sinan, 9 Nisan 1588 de Aksarayda Horhordaki konağında sanata ve hayata gözlerini kapadı.

Sinan, Şehzade camimin bir çı­ rak, nıinıâri tarihinde bir şaheser olan Süleyuıaniye mabedinin bir kal­ fa ve Edinredeki Selimiye camünin bir üstad eseri olduğunu söylermiş.

"Mermerleri kâh inci dişler gibi gülümseten, kâh fil dişleri gibi oy­ ma haline getiren, Türk adının dinî

ve dünyevî mânasını kaybolmaz, si­ linmez ve ölmez bir kaside halinde göğün mavisiyle suyun mavisi ara­ sında terennüm eden” lâyemut bir ihtiyarın söylediği bu sözler, tevazu- un ne güzel bir örneğidir.

Mimar Sinaran elli yıllık sanat hayatı, kendi sözüne göre; dört dev­ rede mütalea edilebilir. Birinci dev­ re 946 dan Şehzade camiinin tamam­ lanış tarihi olan 955 tarihine kadar olan dokuz yıl siırmüş ve koca Sinan bu kısa zaman içinde birçok eserler yaratmıştır. Bunlardan başlıcalan şunlardır: Balatta Dragaman Yunus bey (948), Üsküdanla Mihrimah (954 - 1000) camileri.

Bu yıllarda yaptığı mabedler . Şehzade camii dahil - büyüklükçe yani hacim bakımından Ayasofya ile ölçülmez. Fakat Şehzade ve Mihri­ mah camilerinin güzellik ve ihtişa­ mından Süleymaniye ve Selimiye âbidelerinin doğaağm ı müjdeleyen bir varlık sezmemek mümkün değil­ dir.

İkinci devre 955 den Süleyına- niyenln tamamlanış tarihi olan 1556 - 964 de kadar yine dokuz yıl sürer. Bu devreye şeref veren diğer eserler arasında Sütlücedeki Çavuşbaşı (957), Eyüp Sultanda Zâl Mehmut

(963) camileri ön safta gelir. Üçüncü devre 1574 - 964 den Edimedeki Selimiyenin tamamlanın tarihi olan 982 ye kadar gelir. Sinan, bu tarihte milletlerarası dehasını is- bat etmiştir.

Bu yıllar içinde yaptığı eserler den Tophane üstündeki Cihangiı (967), Uzunçarşı civarındaki Rüstern Paşa (968 - 1561) ve Kanlıcada İs­ kenderiye camii en başta gelenler­ dendir. ...

Sinan, Selimiyeyi bitirdikten sonra, 14 yıl, başında dehasından bir hâle ile yaşadı ve memleketin göğsü­ ne ölmez âbidelerini kurdu. Fakat mutlakıyet tahtına oturan (982) ü çü n ­ cü Muradın ne zevki, ne de hazine-.: lıaş mimardan bir üçüncü harika is­ temeğe müsait değildi. O, sarayların­ da cariyeleri ve bunlann rekalıct gü rültüleri ile uğraşıyordu.

Sınanın elli yılda plânlarını yap tığı ve yapılışlarına nezaret ettiği eserler şunlardır:

81 cami, 51 mescit, 52 medrese. 17 imaret, 2 darülşifa, 7 su yolu, 8 büyük köprü, 18 kervansaray, 6 mah­ zen, M saray, 92 hamam, 17 türbe Hepsinin sayısı 851 dir. Kayıt ve tesbit edilmemiş daha birçok eserleri vardır.

Kanunî Sultan Süleyman, Sük-y- maııiye camiini kendi açmadı, bu şe­ refi ihtiyar mimara bıraktı ve mera­ simden evvel ona şu sözleri söyledi- — "Bu bina eyledüğiin Beyt-ul- lohı sıdk-u safa ve duâ ile sen aç­ mak evlâdur.”

Şair ISai), koca Sinaran olumu ne şu tarihi söylemiştir:

Geçti bu demde cihandan pir-i mimaran Sinan, Ruhi çün ihlâs ede fatiha pir-u

(1) “ Tezkeretül bünyan” ibra- him Paşa diyor, Lütfü Paşa demiyor, tran seferinde kumandan damat İb­ rahim Paşa idi. Sainin ve bazı tarih­ çilerle Sinana dair makaleler yazan­ ların Lütfü Paşa demeleri yanlıştır.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha To ros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

• Bir çocuğun hayatının ilk yıllarında beyninin sağ yarı küresinin daha çok çalıştığını ve sol yarı kürenin dil bece- rileri, sözcükler, anlamlar gibi görevler için

Gündoğdu Akkor dergiler hazırlıyor, resim yapıyor durmadan, Bilkent tepeleri gibi yeşeriyor, renkleniyor duvarları, inci Akkor da seramik, resim çalışmalarından sonra

ifüz idyopatik iskelet hiperostozu DISH spinal, paravertebral ligaman ve kasların, dejeneratif, travmatik veya enfeksiyöz sebepler olmaksızın ossifikasyonu ile karakterize kronik

Eşlik eden sırt ağrısı ve yanıcı tarzda ağrı nedeniyle notalgia parestetika ön tanısı ile fiziksel tıp ve rehabilitasyon polikliniğine konsülte edildi.. Bu olgumuzu kısa

Ancak, hastaların bireysel özellikleri, idrar kaçırmanın şiddeti, kanser nedeni ile birlikte uygulanan diğer tedavilerin varlığı göz önüne alınacak olursa,

önemli yasalarndan kabul edilen bu yasa ile Katolik Kilisesi, her ne kadar kendi- sini Petrus’un halefi olarak görse de, kendisine mensup olmayan dier hristiyan- larn da

Irak ’ta "Kasaidi Muhtar-ül Meşher ül - Türk-ül Muasır”, yani Çağdaş Türk Şiirinden Seçmeler kitabını bıraktım.. (Türkmen Türkçesinde ‘bıraktım

Çoğumuzun TÜBİTAK kısaltılı adıyla bildiği Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu 24 Tem- muz 1963’te, başka bir deyişle Türki- ye Cumhuriyeti’nin 40..