bogazicidergisi@bumed.org.tr Faks: +90. 212. 257 35 68
“İmparatorluğun Son Döneminde
OsmanlI Ermenileri Konferansı”
ve ifade özgürlüğü üzerine
FIRAT GÜLLÜ ’95 (Tarih)
C
um huriyet tarihim izin“d o k u n u lm a z la r ı” arasındaözel bir yeri olan “E rm en i
s o r u n u ” geçtiğim iz ay yapılan “İm p a ra to rlu ğ u n S o n D ö n e m in d e O sm a n lı E r m en ileri” başlıklı
konferansla ciddi biçim de y eniden g ü n d em e oturdu. Aradan bir ay geçti. G erçekten d e konferansın
düzenlenm esini “T ürkiye d e m o k r a si
ta rih i a ç ısın d a n ö n e m li b ir e ş iğ in a şılm a sı” olarak gören p ek çok kişinin
söylediği gibi bazı konular konuşuldu diye Cum huriyet falan yıkılmadı. Ancak Cum huriyetim izi bizim adımıza koruyan bazı güçlerin k o n u n u n peşini
bırakm adıkları derhal ortaya çıktı: Tabir yerindeyse konferansın düzenlenm esinin acısı Türkçe-Erm enice yayınlanan A gos
G a zetesi’nin G enel yayın Y önetm eni H rant D in k ’ten çıkarıldı. Dink 2004
yılında yazdığı ve tam am ıyla diaspora Erm enilerine yönelik bir dizi yazısı nedeniyle “Türklüğü tahkir ve te zy if ettiği”gerekçesiyle altı aylık bir hapis cezası aldı. Üstelik bilirkişi raporu yazılarda suç unsuru bulunm adığını bildirm esine rağm en...
Boğaziçi Dergisi’nin önceki sayısında birçok akadem isyen konferansın düzenlenm esinin “a k a d em ik ifade
ö zg ü rlü ğ ü ” açısından taşıdığı ö nem e
vurgu yapm ışlardı. Ancak b e n H rant D ink’in m ahkum iyetinden sonra, m eseleye basit olarak sadece “akadem ik ifade özgürlüğü” açısından yaklaşm anın biraz yüzeysel kaçtığı düşüncesindeydim. K onferansın düzenlenm esinin ifade ö zgülüğünün savunulm ası açısından taşıdığı önem i reddetm em ekle beraber, bu “b a şa r ın ın ” 1915’te b u topraklarda yaşananların yarattığı travm anın kendisinin tartışılmasının zam an zam an ö n ü n e geçtiği düşüncesindeyim .
Cum huriyetim izi “m ille tim iz a d ın a ” koruyan bir grup “h u k u k çu ”nun olaya bakış biçimi belli: “Paralarının nereden geldiği belli olm ayan bir takım
üniversitelerin C um huriyet’leyaşıt geleneksel politikalarımızı değiştirmesine
izin vermemek lazım . ” Bu türden anti dem okratik ve h u k u k dışı bir girişime karşı konuyla ilgili bir konferansın d ü zenlenm esinin başarılm ası elbette ki kazanmadır. A ncak bu kazanım konferansın gerçek hedeflerinin ö n ü n e geçm em elidir: Bu ülkenin tarihinde yer alan karanlık ve insanca olm ayan noktaların önyargılardan bağım sız tartışılabilmesi. Beni en çok düşündüren nokta konferansın düzenlenm esi için oluşan geniş katılımlı m utabakatın Hrant D ink’in m ahkum iyet kararı karşısında b en zer bir refleks gösterem em esi oldu -yanlış anlaşılmasın, Hrant D ink’e destek veren aydınlar oldu, ancak bu destek, konferansın yarattığı daha geniş katılımlı m utabakatın çok altındaydı-. Oysa Dink davasında çıkan karar, “E rm en i
k o n fe r a n s ın ın tartıştığı m eseleyle
doğrudan doğruya ilgiliydi. Kamuoyunda oluşan (ya da oluşturulan) “3 Ekim öncesi şu konferanstan da alnım ızm akıyla bir kurtulsak ” tarzı pragm atik yaklaşım ın b u n d a bir katkısı olm uş mudur? Eğer gerçekten öyleyse b u konferansın “bir eşik” old u ğ u n u iddia etm ek n e kadar doğru olacaktır?
Geçtiğimiz günlerde, internet üzerinden, ağırlıklı olarak Türkiyeli ve yabancı akadem isyenlerin imza desteği verdiği bir kam panya yürütüldü. Hrant D ink’in aldığı m ahkum iyet cezasının ve yazar
O rhaıı Pamuk, yayıncı Ragıp Zarakolu
ve DEHAP Şanlıurfa Parti İl Genel Sekreteri
R eşit Y ardım cı hakkında açılan çeşitli
davaların Türkiye’d e ifade özgürlüğünü tehdit ettiğini savunan 24 Ekim’de ilgili
kunımlara gönderilen bir dilekçeye sadece 270 kişi imzasını koydu -bu imzaların beşte dördü Türkiye dışında yaşayan kişilere aitti- tam em peryalist kom plo meraklılılarına uygun bir istatistik! Kampanyanın yürütülüş koşullan Türkiye içerisindeki katılımcı sayısının daha da artm asını engellem iş olabilir. Ama bu durum yukarıdaki ve benzeri hak ihlalleri karşısında yaşanan genel sessizliğin, dem okratik tepkileri yansıtm aya dönük alternatif inisiyatiflerin gelişm em esinin açıklanm ası için yeterli olmuyor. Katılımcılar açısından fazla bir em ek gerektirm eyen bir imza kam panyasının bile, daha bir ay önce, konferans bağlam ında geniş bir m utabakatla yürütülen “akadem ik ifade özgürlüğü” m ücadelesinin özneleri içerisinde dahi yeterli ilgiyi görem em iş olması nasıl açıklanabilir? Sonıyu farklı bir bakış açısıyla şöyle d e sorabiliriz: N oam C h o m sk y nasıl oluyor da dünyanın dört bir tarafındaki hak ihlallerine karşı ilgi örgütlem eyi becerebiliyor? (Evet, listede Chom sky’nin adını görm ek moral vericiydi.)
Sonuç olarak önümüzdeki dönem de ifade özgürlüklerinin kısıtlandığı, haklar için mücadelelerin verilmeye devam edeceği birçok durum yaşanmaya devam edecek. Ben gelinen noktada konferansın düzenlenmesinin “ciddi bir eşik ” olabilmesinin bu yoldaki çabaların devamlılığına bağlı olduğu görüşündeyim. Hedef "Ermeni sorunu” da dahil diğer bütün tarihsel ve toplumsal sonullarımızın seferberlik ruhuyla düzenlenen
organizasyonlar dışında, toplum tabanında ve gündelik hayat içerisinde, normalleşmiş bir biçimde tartışabilmek olmalıdır. Ve bunun için de savunulması gereken ifade özgürlüğü: Ama sadece özel koşullar altında, özel kişiler için değil; her koşulda ve herkes için.'SŞ?'
Dergimizle ve dergide çıkan haberlerle ilgili görüş,
Kırmızı Salon İçin:
eleştiri ve önerilerinizi Kırmızı Salon bölümünde yayımlamak üzere bekliyoruz.
s
~ v
bogazicidergisi@bumed.org.tr
Faks: (212) 257 35 68
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi