• Sonuç bulunamadı

Bilecik buluşması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bilecik buluşması"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

r?

tû b

K i i

# ’

v i h

Ei t ı l u ş m n m

D a m a t Ferit Paşa H ü kü m etin in çekilm esinden sonra kuru­

lan Tevfik Paşa Kabinesi, A nadolu ile uzlaşm ak yolunu a ra r

,

A n kara d a bu te k lifi kabul ettiğ in d en A hm et İz z e t Paşa'nm

riyasetinde bir hey'et Bileciğe gider. M u s ta fa K em al Paşa ri­

yasetindeki hey'etle yapılan bu ta rih î toplantının en önemli

kısım larını b izza t

H

ütareke esnasında, Anodolu İle uzlaşmak şöyle dursun, bütün bütün arayı açarak, memıeketi sonu gelmez bir kardeş kavgasına sürüklemekten başka bir şey yapamayacağı anlaşılan Damat Ferit Paşa Hükümeti, çekilmeğe zor lanıp da, yerine Tevfik Paşa kabine si kurulduğu zaman bu «Uzlaşma konusu- hemen hemen ilk plfına alınmış ve bunun için de — Kabine ye zaıen bu maksatla Dahiliye Nazırı oıarak alınmış bulunan eski Sadrâzam — Ahmet izzet Paşa, he men harekete geçerek, ilk evvel bir karşılaşma zemini hazırlamağa te şebbüs etmişti

Ahmet İzzet Paşa dürüst, temiz, faziletli bir insan ve merci, cesur, kabiliyetli ve vatansever bir kuman dan olarak orduca olduğu gibi, her kesce takdir edilip sevilen müstesna lıir şahsiyetti. Ve aynı zamanda Ana dolu daki Millî hareketin başında bu limanların hemen hepsiyle de silâh arkadaşları olarak yakınlığı, dostlu ğu ve samimiyeti vardı. Bu itibarla Anadolu ile anlaşma ve uzlaşma işi ni ondan iyi başarabilecek kimse ak­ la gelmiveceğlnden, bütün ümitler onun üstünde toplanmıştı.

Nitekim Ankara da, onunla mü zakereyi kabul ettiğinden, Ahmet İzzet Paşa — Ankara'nın da talebi

\ jte — yine kendisi gibi herkese emni

yet ve itimat telkin eden bir şahsiyet olan devlet ricalinden Bahriye Nazı n Salih Paşa ile e«ki Ziraat Nazırı Hüseyin Kazım ve Dab — ı 31ı Hu

Y A K I N TARİHİMİZ

M u s ta fa K em al Paşa

ğsda okuyacaksınız.

kuk Müşaviri Münir, mezunen Istan bul’da bulunan Bern Elçisi Cevat ve Rasathane Müdürü Fatiıı Beyleri de yanına alarak bir heyet halinde 192(1 yılı Aralık ayının ilk günü hususî bir trenle Haydarpaşa’dan hareket etti. Ve Bileciğe varınca, burada

Sadrâzam Ahmet İzzet Paşa istasyon binalarının birinde kalarak, ertesi günii geleceği anlaşılan Muşta fa Kemal Paşa ile arkadaşlarını bek İçmeğe başladılar.

Mustafa Kemal Paşa, yanında Garp Cephesi Kumandam İsmet Bey (İnönü) ve mebuslardan Celâl (Ba yar) ve Muhittin (Pars) Beylerle

nm ifadesinden aşa

-Bileciğe geldi. Burada sözll bizzat Mustafa Kemal Paşa’ya bırakalım. Paşa, büyük nutkunda bu konudan bahsederken aynen şöyle anlatır:

«Mülükal şu tarzda cereyan etti: Ben ilk sözü alarak: «Türkiye Dü yük Millet Meclisi ve Hükümeti Rei si* diyerek kendimi takdim ettikten sonra, «Kimlerle müşerref oluyo i'iun?» sualini tevcih ettim. ' Salih Paşa benim maksadıma intikal ede miyerek, kendisinin Bahriye Nazırı ve tzzet Paşanın Dahiliye Nazırı ot dufiunu izaha kalkışırken ben, der akap İstanbul’da bir hükümet ve kendilerini o hükümetin ricali olarak tanımadığımı ve eğer İstanbul’da bir hükümetin Nazırları olarak gö rüşmek istiyorlarsa, kendileriyle gö rüşmekte mazur olduğumu beyan ettim. Ondan sonra sıfat ve selölıl yet bahis mevzuu edilmiyerek müda vele — i efkar tensip edildi.»

Bundan sonraki konuşmayı Iz. zet Paşa heyetine dahil olan Hüseyin Kâzım Bey şöyle anlatmıştır:

«Bizimkiler neyi konuşacaklar, hangi mevzu üzerinde müzakere edeceklerdi, bunu hiç bilmiyorlardı. Çünkü o ana kadar aralarında me sele hakkında- bir tek söz bile konuş mamışlardı. Birlbirlerine hayretle bakıyorlardı. İzzet Paşa sükütu boz- du ve uzun bir nııtıık irad etti. Bu nutkunda mütarekeden, mütareke nin şartlarından kendisi Sadrâzam bulunduğu müddetçe bu şartlara ri ayet olunmuş idiyse de istifasından

(2)

Bahriye Nazırı Salih Paşa

ki anlatmasını şöyle bitirir:

«Birkaç saat süren konuşmadan, gelen zatların esaslı hiçbir malûmat ve kanaatleri olmadığı anlaşıldı. Ni hayet Istanbula dönmelerine miisaa öe etmiyeceğimi ve birlikte Ankara ya gideceğimizi tebliğ ettim. Zaten beklemekte bulunan trenle hareket olundu. 6 Arankda Ankaraya gel

dik. lîstanbul heyetini, arzulan hi lüfma tevkif etmiştim.

Fakat bunu ilan etmeği faydalı bulmadım. Çünkü izzet ve Salih Pa şalardan ve diğer zatlardan milli ha reket işlerinde istifadeyi düşünerek, haysiyetlerini mahfuz bulundurmak istedim Bu maksatla Ankara’ya ge lir gelmez, matbuata tebliğ ettiğim resmî ajans tebliğinde bahiB mevzuu zatların Büyük Mille. Meclisi Hiikû metiyle temas vesilesiyle İstanbul dan çıktıklarını ve memleketin hayır ve selametine daha faydalı ve tesirli bir surette çalışmak üzere iltihak eylediklerini ilan ettirdim.

Ankarada bulunan İstanbul mİ safirlerimize bir, bir buçuk aylık misafirlikleri müddeti içinde çok şeyler göstermek fırsatına malik ol dudumuzu zannediyorum Asî Ethem ve kardeşlerinin kuvvetleri ortadan kaldırıldı. Yunanlıları üç günde İnö sonra, İşgal Ordularının şartlara ri

ayet etmediklerinden uzun uzun bahsettikten sonra, Yunanlılar artık Anadoluda barınamazlar, çekilip git meleri zarurîdir. îtilât devletleri bunu görüp anlamışlardır, dedi ve diğer taraftan «liusya’da kızıllardan kaçan Vrangel ve Beniken orduları mağlûp olmuşlardır, onlardan istifade edilemiyeceği de anlaşılmıştır. Bu da sul hun yapılmasına saik olabilir. Kâzım Ka rabekir Paşa İse doğu hududunda Ermenileri tepelemiştir, bu başarıyı da nazarı itibara almak tabiidir...» Yolunda bir çok sözler söyledi.

izzet Paşa bu arada şöyle bir Söz de söyledi: «tngllizler Samsun’a bir Romanya ordusu çıkaracaklar, Anadolunun ric’at hattını kesecekler, Vaziyet pek fena olacak...»

Bu sözler Anadolu heyeti üzerin de hoş olmıyan bir tesir yaptı. Mus tafa Kemal Paşa, karşılık olarak:

«— Ingllizler sizi aldatmışlardır. Safdillikle hareket etmişsiniz ve bu raya kadar beyhude gelmişsiniz. Esa sen söylediğiniz sözlerde müsbet bir teklif yoktur,» dedi, ve ilâve etti:

«Tekrar edeyim, bizce İstanbul hükümeti yoktur. Sizinle resmi sıfa ti haiz kimseler gibi değil, şalisi ve hususi bir mahiyette görüşüyorum. Dediğiniz gibi sulh zamanı gelmişse, onların bizi arayıp bulacaklarında şüp

he yoktur.»

— 386

-izzet Paşa bu cevabı alınca, ne diyeceğini bilemedi. Çünkü evvela kendini Ankara heyetinden pek yük sek görüyordu. Onlar vaktiyle kimi erkan — ı harp reisi, kimi şube re isi olarak maiyetinde bulunmuş kimselerdi. Sonra: ««safdillik» le va sıflaııdırılıyör, Inğiiizler tarafından aldatılmış olmakla itham ediliyordu. Ne yupaeağını kestirmek İster gibi müteessir bakışlarla etrafını süzdü.

Mustafa Kemal Paşa, bu şekilde programsız, maksatsız görüşmekte devamdan bir fayda beklenenıiyece ğine hükmetmiş olmalı ki, intizamı nı kaybeden konuşmaya birdenbire başka bir istikamet verdi. Ve Salih Paşaya dönerek:

«— Paşa, Mebusan Meclisinin uğradığı fıkitıetten siz sorumlusunuz. Zira Amasyada bize verdiğiniz sözde durmadınız.» diyerek müzakereyi kesti.

Salllı Paşa, bu acı sözleri, derin bir teessür içinde hiç sesini çıkar madan dinledi. Gerçekten de Istan buldaki son Osmanlı Mebusan Mec ltslnin kapanması onun sadrazamlı ğı zamanında olmuştu.

Müzakere bitip, odadan çıkarlar ken Salih Paşa yanındakilere, mah süsen davet olunmasının sebebini, her halde bu ihtarın icrası maksa dindin ibaret olduğunu söylüyordu.

Mustafa Kemal Paşa bu konuda

nünde mağlûp ettik.

Büyük Millet Meclisinin müsterih ve memnun olacağı yeni bir devir açıldı Fakat izzet ve Salih Paşalar bunların hiç birinden memnun gö rUnnıüyorlar, 1118 payitahta gitmek istiyorlardı Istanbııldaki arkadaşla rının dr çok merak etmekte oldukla rı anlaşılıyordu.

Tevfik Paşa Kabinesi adına, Z1 ya Paşanın Ineboluya gönderdiği bir memur uzun bir şifre ile malü mat veriyordu; ben de bu memur vasıtasıyle ?iya Paşa ve arkadaşları na iblağ ettirdiğim cevapta: «Verdik lerl mulûmata teşekkürden sonra, izzet ve Salih Paşalar, müşterek maksadımızın kat’i icabı olarak An kara’ta kalmışlardır.» dedim. Kendi lerinln İstanbul’da hakim vaziyette knlmaları caiz ise de, sukut etmeden evvel cümlesinin şimdiden hazıı hıı Umduracakları emin ve seri bir va sıta İle hemen Anadoluya gelmeleri nin vatanın yüksek menfaati İcabın dan olduğunu ve bu suretle ifa ede çekleri hizmet ve fedakarlığın millet nezdinde pek meşkûr olacağını yaz dım.»

Memuru mahsus İstanbul’a dö nüsünden sonra inebolu’ya gönder dlği 19 Aralık tarihli şifrede, Ziya Paşa ve arkadaşlarının düşüncem küresinde harekete karar '"T 1' bildirmişti..' KANDEMÎR YAKIN TARİHİMİZ

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak nükleer reaktörlerdeki patlamalar felâket değil, insan eliyle yapılan tehlikeli teknolojik yap ılarda karşılaşılan krizlerdir. Hata; insanların nükleer

Kamu İnternet Erişim Merkezleri, halk eğitim merkezleri, gençlik merkezleri, kütüphaneler, e-devlet hizmeti verecek hastane ve İŞ-KUR binaları gibi yerler, yerel

Bununla beraber 2011 yılı sonu itibariyle, Avrupa Komisyonu, çok daha kat ı yasalar için bir taslak direktif sunacak ve Avrupa Parlamentosu da bu taslağın kabul edilip

Bana şimdiye kadar adığım, bundan sonra da alacağım en değerli ödülü verdiniz, bir parkorman ödülü, sağ olunuz. Ya şar Kemal'in 8 Eylül Cumartesi günü Batman

1 bütünde …… çeyrek vardır. 2 bütünde ……

Çokgenin kenar sayısı en az üç olmalıdır. Üç kenarı olan çokgene “üçgen”, n kenarı olan çokgene “n-gen” denir. Bütün kenarları ve bütün açıları eşit olan

VVERTHEİM asansörlerinin her üni- tesi; uzun yılların tecrübesi ile ve yapılan araştırmalar sonucunda, ka- lite ve fonksiyonda üstün, kullan- mada kolay olacak şekilde

Batıda temel başvuru kitapları arasında olan disertasyon sözlüklerinin Türkçe’de aynı ilkelerle yazılmış olanlarına rastlanılmamaktadır, ancak bazı