• Sonuç bulunamadı

Mevsim sonunda Devlet Tiyatrosu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mevsim sonunda Devlet Tiyatrosu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MEVSİM SONUNDA

DEVLET TİYATROSU

G ecen h a fta idinde birkaç günlüğüne Anka- raya gittim . B aşk a ü lkelere seyahat im kân ın ı bu­ lanlar içinde Paris’e, Londraya, Viyaııaya, h a ttâ New Y o rk 'a sırf tiy a tro görm ek için giden san at­ severler vardır. B en de A ııkaraya öyle gidiyorum işte. T iyatro görm ek İçin. B u gidişlerin zih in ­ deki hazırlığı b ir m evsim in gelişi, y a da b ir ağa­ cın dallarındaki m eyvaların olgunlaşm ası gibi yavaş yavaş olur. A cıkm aya da benzer biraz ha hazırlık. G üzel bir yem ekten son ra kendin i ra ­ hat, doym uş hisseden bir adam ın h u zu ru , tatm in edilm işliği ile döıuııüşsün üzdür A nkaradaıı. B ir zam an sınıra filân ca tiyatrodaki oyu n un değişti­ ğini du yar veya okursun uz. A ldırm azsın ız. A rka­ sından bir başkası değişir. İçin izde bir kıp ırd an ­ m a duyarsınız. Derken yeni bir opera a lın ır re­ pertuara. A rdından y e n i bir piyes daha ilân olu ­ n ur; onu bir başkası tâkip eder. G ü n ü n b irin ­ de fark ın a varırsın ız ki agacııı m eyvalan baştan­

başa yenilenm iş. V a k tin iz u yg un değildir, işin iz çoktur, paranız yoktur, şu du r budur, ama bir do bakarsınız ne yapıp yap ıp A n karan m yolu n u tu tm uşsu nu z. Ne zam an böyle bir kaçam ak yap­ sam, A n kara tiyatro ların d a oraya aynı m aksatla geldiğini itira f eden kim i genç, kim i yaşlı, ka­ d ın lı erkekli İstan b u llu dostlara rastlarım . Per­ de aralarında karşılaşır, seyrettiğim iz oyunların tartışm asını yaparız.

T iyatroya m eraklı b ir kim se için A n kara nor­ mal zam anların da bile bir F estival havası sunar hale geldi. Bundan önceki gidişim den sonra yaz­ dığım bir yazıda da söylem iştim ; tiyatroları, opera tem silleri, konserleri, resitalleri ile başkent tu ristik bir sanat m erkezi oldu iyiden iyiye. H,eııı bu hareketlerle ilgilen enler yaln ız AnkaralIlar ve yerli tu ristle r değil; tiyatro larda h a tırı sayılır dcıecede çok sayıda ecnebiye de rastlanıyor. A y­ r ıc a yabancı san atçıların k atıld ığ ı san at göste­ rilerin in gitgide çoğalm ası da An karayı kendi çapında bir m illetlerarası tiya tro ve m usiki mer­ kezi haline getirm iş bulunuyor.

B akın bn defa n eler vadediyordu başkent: B ü yü k T iyatrod a Güney d G ökçer’in «K ral Lear» tem silinin yerini, O rhan Aseııa’nın K anu n i Snl- tan Süleym an ve çevresi hak k ın d a yazdığı «Hür- rem Sultan» adlı yeni bir eser alm ıştı. Operada Nevi t K o d allı'n ın «Van Gogh» ve D on izetti’niıı «I.ucia di Lammermoor» undan sonra Pucelnl'- nin doğum unun yüzün cü yıldön üm ün ü k u tla ­ m ak am aciyle «Turandot» operası tem sil edili­ yordu. «Turandot» u Ingiliz K raliyet O perasının m em leketim izde m isafir bulunan tan ın m ış reji­ sörü P eter P o tter sahneye kovm uş, son derece zen gin dekor ve kostüm lerin i Alm an dekoratörü U lrich Dam rau h azırlam ıştı. A slında hiç de «küçük» olm ayan K ü çü k T iyatrod a H alit Ziya U şaklıgil’in «Kâbus» adlı eseri tiyatro edebiya­ tım ızın klâsikleşm iş örneklerini u nu tu lm ak tan k u rtarıp , sadeleştirilm iş bîr dille yeni kuşaklara tan ıtm ak ve aynı zam anda m lllt repertuarım ızı zenginleştirm ek kaygısının ü ciin cü başarılı de­ nem esi olarak sunuluyordu. Ü çüncü Tiyatroda çağdaş İta ly a n yazarı Diego F ab rl’n in «Gönül Avcısı» arllı ilgi çekici bir kom edisi. Oda T iy at­ rosunda İn g iliz K ato lik yazar Graham Greenc'- în «Oturm a Odası» adlı ağır ve ciddî bir eseri

K eııter’in sahneye koyduğu bir «Hamlet» tem si­ li ile Ankara seyircilerin in karşısında çetin (ve başarılı) bir im tih an geçirm ekteydiler.

B unlardan başka gelecek gü n ler için şu olay­ la r şehrin h er ta ra fın d a ilân olun uyo rdu : Am e­ rik a lı orkestra şefi R obcrt Uatvrence’ in idaresin­ deki R iyasetlcum hu r Filarm oni O rkestrasın ın eş­ liğin de m eşhur Rus p iyan isti t.rııil G ilels'in ve­ receği bir konser; La Seala O perasına m ensup Roberto T u rrin i, G iau n i Raim oiıdi, G igliola Frazzoni ve diğer İtalyan san atçıların ve bir A- ıuerikalı sopranonun k atılacağı özel «Turandot» ve «Madama B u tterfly » tem silleri; M aarif V ekili sayın C elâl Y ard ım cım ın him ayesinde tertip le­ nen T ü rk - İn g iliz K ü ltü r H aftası m ün asebetiy­ le m em leketim ize gelecek olan İn g iliz K raliyet B aiesl’niıı eıı degerlt san atçıların dan dördünün bizim B ale B ölüm ü He birlik te verecekleri bale tem silleri: Y ıld ız ve M üşfik K c n le r kardeşlerin İngiliz oyu n cu larla b irlik te oynayacağı Oscar VVilıle’in «Sam im î O lm anın Önemi» kom edisi; K ü çü k T iyatrod a yeni b ir te lif piyes; K onserva­ tu a r sahnesinde m evsim sonu hale gösterileri, bugünlerde m em leketim izde ilk defa olarak B ur­ sa D evlet T iyatrosun da oyn anm akta olan «Flo- m ena M arturano» adlı İtaly a n eserinin yakın da Ü çüncü T iyatrod a verilecek tem silleri, v.s., v.s.

G üvendiğim kaynaklardan öğrendiğim e göre M illi Eğitim B akanı bü ttiu bu faaliyetlerle y a ­ kından ilgilen m ekle ve A ıık aran ııı sah ne olduğu zengin sanat ve k ü ltü r gelişm esinin başka şehir­ lerim ize de yayılm asın ı sağlam ak em elindedir. B un dan sekiz ay kadar önce. M uhsin E rtu g ru l’- ıtıı Umum M üd ürlükten em ekliye ayrıldığı gün­ lerde tertiplenen bir basın to p lan tısın d a M aarif V ekili Sayın C elâl Y ardım cı D evlet T iyatrola rı­ nın ve O perasının iki ayrı Umum M ü d ürlük teş­ k ilâ tı He çalışm ağa k oyu lacağın ı ve bu san at ıııü- esseselerinin çok daha m ükem m el ve çok daha ileri bir seviyeye u laştırıla cağ ın ı; bu arada B öl­ ge T iyatroların ın da daha esaslı bir şekilde yu r­ da serp iştirileceğim k a t’î b ir İfade ile açık la­ m ıştı. i E ylü l tarih li «Vatan» da çık an ve M uh­ sin ErtugruTuıı âııi olarak em ekliye ayrılışı kar­ şısında duyduğum ü zü n tü yü belirten bir yazıda, «tıışaaliah S ayııı Y ardım cı haklı çıkar,» leıııeıı- n isin de b u lu nd uğu m u hatırlıyoru m . T iyatro m evsim inin sonunun yaklaştığı şu günlerde bu tem enninin gerçekleşm iş olm asından cidden bü­ y ü k sevinç duym aktayım . Operadan ayrılıp ay rı bir Umum M üdürlük halin e getirilen Devlet T i­ yatrosu «Cadı Kazanı», «öfke», «K ral Lear», «K â­ bus», «D uvarların Ötesi» gibi tem sillerle en se­ viyeli ve başarılı m evsim lerinden birini sona er­ dirm ek üzere. Bölge T iyatroları projesi de adını adım geliştirilm ekte. G elecek y ıl şim dikilerden başk.1. biri Eskişehirde olm ak üzere iki yeni Böl­ ge T iyatrosun u n açılacağı vadedtliyor. A yrıca Is- la n b u lu n gelecek m evsim b ir Opera Bölüm üne kavuşm ası ve en geç iki y ıla kadar tam am lana­ cağı rad ed ilen O pera binası bitinceye kadar baş­ ka bir tiyatro d a devam lı opera tem silleri veril­ mesi de. söylendiğine göre. M illî Eğitim B akam ­ ım ı gerçekleştirm eği arzuladığı tasavvn rlar ara­ sındaym ış. B unlardan başka İsta n b u l Şehir T i­ yatrosunu ıslah am aciyle B ak an lığ ın harekete geçeeegi de A n kara ily a lro çevrelerinde ısrarla söyleniyordu.

G ördüklerim , duydu klarım Aukaradan çok nikbin dönm em e sebep oldu. Sekiz ay önce, çok sevdiğim ve saydığım sayın M nhlis Ertnğruİ u, sebebi ne olursa olsun. D evlet T iyatrosu ve Ope­ rası Umum M üdürlüğünden u zak lastırap ların t i ­ yatrom uza darbe indirdiklerini, k ü ltü r düşm anı sayılabileceklerini ileri sürerek kadar yanlış ve peşin hüküm lere saplanm ıştım . N eticenin çok Silkür h iç de höyle çıkm adığını, itira f etm eği \e tiyatro vc k ü ltü r dâvalarım ızla yakından ilg ile ­ nen M îllî Eğitim B akanından o zam an vardığını peşin hüküm lerden dolayı alenen özür dilem eği vazife bilirim .

b ü yü k rağbet görm ekteydi. D evlet K oıiservatua- C rı öğrencileri K onservatuar sahnesinde Y ıld ız

* * * * * * A. A A A A A A A

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonuç olarak, kredilendirdiği firmaların stratejik ortağı konumunda olan bankaların aktif kalitesine zarar vermeyecek en iyi finansman tekniğini uygulaması doğru bir

Orbay, "İSO Çevre Komisyonu'nun Çevre Bakanlığı'ndan önce kurulduğunu" hatırlatarak İstanbullu sanayicilere takdirini belirttikten ve "İstanbul'un tüm canlılar

Her ne kadar “Sabahattin Ali’nin objektifinden, kızı Filiz’in gözünden bir ya­ şamöyküsü” olarak tanıtıjıyorsa da, kuşku­ suz bir albüm “Filiz

Nitekim arkıs Balyan bahsinde belirtildiği gibi, babasının ölümün­ den (1866) sonra her iki kardeş HAGOP ve SARKİS BAL- YAN’lar Hassa Mimarı olarak

Hüccacdan resim almak gibi müşkül bir işi sefaretlerden ve Meclisten çıkarmak için az uğ­ raşmadım.. Da­ ha bu gibi şeyler istihsaline beni

Avrupa, Asya ve Afrika’da KKKA’nın görüldüğü yerler Hyalomma cinsinden kenelerin ve hayvancılığın daha çok olduğu bölgelerdir (33). Sonuç olarak, KKKA

In other cases (embedding additional atoms in surface positions (Sİ29E6, Sİ38E6, Sİ59E12) correspond to a tetrahedral interstitial positions in bulk silicon, or

Küçük kız Namık Kemal ’in torunu Selma Ekrem ’di.. “ Büyübabasını öldüren o kötü adam ” onun tanımıyla “upuzun çarpık bir burnu, hiçbir yere