' .
By EROL ÜYEPAZARCI*: PAofos YUSUFDARIYERLI / PRINT PHOTOBANK TURKEY
Boğaz’ın
Beylerbeyi ile Vaniköy arasında kalan
şirin semti Çengelköy, çok eski dönemlerden
beri bir yerleşim merkezi. Tarih, Bizans İmpara-
torluğu’nun ilk dönemlerinde yörenin ormanlar
la kaplı olduğunu ve İmparator lustinianos’un
karısı Theodora’nın buraya Metonaia Manastı
rını yaptırdığını yazıyor. “Metonaia”, eski Grek
çe’de “Tövbe etmek” anlamına gelmekte; riva
yet doğaı ise imparatoriçe buraya tövbe eden
fahişeleri kapatıyormuş.
Çengelköy, Osmanlılar İstanbul'u aldıktan sonra
çoğunluğu Rum kökenlilerin oturduğu bir yerle
şim merkezi olarak göze çarpar. Zamanla köye
Müslüman Tiirkler de yerleşir. Köyün en eski
camisi Hacı Ömer Camii’nin Fatih döneminden
kaldığı söylenir. Fethin bu ilk yıllarının sonra
sında Çengelköy’de padişahlara özgü bir mülk
olan bir hasbahçenin de var olduğunu biliyo
ruz. Ama bu hasbahçe, mevacip defterlerindeki
bilgilere göre ikinci derecede bir mülktür. Ama,
17. yüzyılda bu durum değişir. Evliya Çelebi
Çengelköy’ü şöyle anlatır: “Köy leb-i deryada
olup arka tarafı bağlı bahçeli hiyabanlardır ki
tavsifinden dil acizdir. Ahalisinin çoğu Rum’dur.
İslamları azdır. Lâkin sarayları bahusus içindeki
(Hasbahçe) gayet mükelleftir. Tumturaklı, rev
naklı bir bağ-ı irenidir. Köy mamur, müzeyyen,
and gardens behind the village, and after remarking that the community is mainly Greek with just a few Muslims, goes on to tell us that the royal park is as magnif icent as the mythical Garden o f İrem. The village, he explains, is ’prosperous, attra ctive , and charm ing, a lodge o f beloved w o m e n .’ He records that it contains 3060 two-storey houses con structed of stone. Çelebi’s estimate o f the number o f houses seems to have been exaggerated, as a 19th century census put the number o f houses at just 650. If we compare his figures for the o th e r to w n s and villag es along the Bosphorus, we find that Çengelköy was the largest on the Asian shore after Üsküdar.
T he royal estate mentioned by Evliya Çelebi was a favourite resort of Sultan Murad IV (1623-1640), and Mehmed IV ( 1648-1687) used to come here in early summer for the cherry season. To sup ply sufficient cherries for the royal party to pluck from the branches, the crops from all the cherry trees in the area were purchased. In 1676 the same sul tan purchased a country house set in a 8000 square metre garden, and a three
f t l
Çengelköy is a picturesque district on the Asian
shore o f the Bosphorus between Beylerbeyi and Vaniköy. Its history can be traced back to Byzantine times, when Theodora, wife of the Emperor Justinian, founded the Metonaia Convent in this forested area. The name Metonaia means repentance in ancient Greek, and if the story is true, the empress cloistered repentant prostitutes here.
Çengelköy was a largely Greek settlement following the Turkish conquest o f Istanbul, although in time some Muslim Turks made their home here. The old est mosque, Hacı Ö m er Mosque, is said to date from the reign of Mehmed the Conqueror (1451-1481), and around the same time a royal park was estab lished here. In the 17th century the Ottoman writer Evliya Ç e le b i says th at w o rd s are incapable o f describing the beautiful avenues between orchards
Bugün Sadullah Paşa Yalısı olarak bilinen görkemli yalının geçmişi 19. yüzyılın başına kadar uzanıyor (üstte). Boğaz kıyısında balık tutmak Çengelköylülerin vazgeçemediği bir uğraş. Arkada, Kuleli As keri Lisesi görünüyor (solda). / The magnificent Bosphorus house known as Sadullah Paşa Yalı dates from the early 19th century (above). Fishing on the shore of the Bosphorus is a popular pas time of the people of Çengelköy. Behind is Kuleli Military High School (left).
şirin bir ribte-i mahbubedir. Cümlesi tahtanı, fevkanî, kâgir
tiçbinaltmış evleri vardır...”
19. yüzyılda yapılan bir sayımda Çengelköy'de 650 hane
saptandığına göre sevimli Çelebimiz ev sayısını biraz abart
mış olsa gerek. Ama, kitabında diğer Boğaz kasabaları için
verdiği rakamları karşılaştırırsak; Çengelköy’ün göreceli ola
rak Boğaz’ın Anadolu yakasının Üsküdar’dan sonra en bü
yük yerleşim merkezi olduğunu anlıyoruz.
Evliya Çelebi’nin söz ettiği hasbahçenin özellikle IV. Murad
zamanında kullanıldığı biliniyor. IV. Mehmed de kiraz
ye-hectare vineyard from a wealthy Jew of Çengelköy named Küpelioglu Salamon. Early in the 18th century Hatice Sultan, daughter of Ahmed III, had a waterfront
Üstte, günümüze dek gelemeyen Ressam Halil Paşa Yalısı. Fotoğrafın çekildiği tarih 1950’li yıllar. Taç Vakfı tarafından restore ettirilen Abdullah Paşa Ya lısı, 18 15’de inşa edilmiş (solda). / This photo graph of Ressam Halil Paşa Yah, which no longer exists today, was taken in the 1950s (above). Abdullah Paşa Yah, which dates from 1815, has been restored by the Taç Foundation (left).
Üstte, Kaymak Mustafa Paja Camii, Damat İbrahim Paşa’nın damadı olan talihsiz paşanın da Patrona Halil is yanında öldürüldüğü biliniyor. Altta, Çengelköy sahili. / Kaymak Mustafa Paşa Mosque (above). Kaymak Mustafa Paşa and his father-in-law, grand vezir İbrahim Paşa, were killed in the Patrona Halil rebellion. View of Çengelköy from the sea (below).
m ansion in Ç e n g e lkö y which stood next to the landing stage used by the large rowing boats known as kayiks which transport ed people to and from the city. H atice Sultan, w ho died at the young age of 29, was mother o f the fa mous chronicler Suleyman
izzi Efe n d i. Kaym ak
Mustafa Paşa, son-in-law of the famous grand vezir to Ahmed
III,
Damat Ibrahim Paşa, also had a waterfront mansion called Ferahâbad h ere . Both men w e re murdered in the Patrona Rebellion, The records of the bostancıbaşı, head of th e o rg an isatio n w hich policed th e B osph o ru s, provide us with detailed information about the settle m e n ts along the
Bosphorus between 1750 and 1825, revealing that many O ttom an A rm en i ans settled in Çengelköy
mek için mevsiminde bu hasbahçeye gelip, civar
daki bütün kiraz ağaçlarını kiralayarak günlerce se
fa yapar. Aynı padişahın l676’da Kiipelioğlu Sala-
mon isimli zengin bir
Yahudi’nin sekiz dö
n ü m lü k bir b ah ç e
içindeki mükellef köş
küyle çevre tepelere
k ad a r u z a n a n otuz
dönümlük bağını satın
aldığını da biliyoruz.
Ç engelköy, zam anla
dönemin üst aşama ri
calinin sevip yerleş
m eye b aşlad ığ ı bir
köy haline gelir.
I I I .Ahmed’in kızı Hatice
Sultan’ın yalısı, o dö
nem îstanbulla ulaşı
mı sağlayan pazar ka
yığı iskelesinin hemen
alt yanındadır. 29 ya
şında ölen bu bahtsız
sultanın oğlu, zamanı
nın ünlü vak’a-nüvisi
Süleym an İzzi
Efen-during this period,
O ne o f the surviving waterfront mansions in Çengelköy is that of Abdullah Paşa, the son o f a Çengelköy boat
man named Safranbolulu A ll Ağa. A b d u llah Paşa entered the palace service at young age and rose to becom e grand v e z ir. A notable Çengelköy family were the Köçeoğlus, who made their fortune trading in cashmere shawls before Agop Köçeoğlu and his son Klrkor became famous b an kers, managing the financial affairs of the lead ing figures of the time. As well as a waterfront man sion, the family owned a large farm and co u n try house on th e hillside abo ve th e villag e. T h is house was later purchased
by Sultan A b d ü laziz
( 18 6 1 - 1876), and some tim e afterw ards became
S a n e r Şe n
Günümüzde Devlet Konukevi olan Vahideddin Köşkü, Köçeoğlu Agop tarafından yaptırılır (üstte). Köşk bir süre sonra son Osmanlı Padişahı Vahided- din’e geçer. I9 6 0 ’lı yıllarda yaptırılan Profesör Memduh Yaşa Köşkü (altta). / Vahideddin Köşk, today a state guest house, was built for Köçeoğlu Agop and later became the property of the last Ottoman sultan Vahideddin (above). Profesör Memduh Yaşa Köşk was built in the 1960s (below).
di’dir. Lale Devri’nin ünlü sadrazamı Damat İbra
him Paşa’nın damadı, Kaymak Mustafa Paşa’nın da
bu sahilde Ferahâbad adlı
paşanın sonu kayınpederi
gibi kötü olur; Patrona is
yanında asiler onu da öl
dürürler. Ama, nedense
yalısına dokunulmaz. Bo-
ğaz’daki yalıları ve diğer
evleri tek tek belirleyen
çok önem li bir kaynak
olan Bostancıbaşı Defter
leri, 1750-1825 yılları ara
sındaki yerleşimi çok ay
rıntılı verir. Bu defterler
de, 18. yüzyılın ortaların
dan itibaren Ermeni kö
ken li O sm anlIların da
Ç en g elk ö y ’e yerleştiğ i
görülür.
Günümüze kalmış yalılar
dan biri de Abdullah Pa
şa Yalısı’dır. Abdullah Pa
şa Çengelköy’de kayıkçı
lık yapan Safranbolulu
Ali Ağa’nın oğludur.
Sara-bir yalısı vardır. Talihsiz
the property of his nephew Vahideddin, who was to reign as M ehm ed V I, th e last O tto m an sultan, between 1918 and 1922. Sultan Abdülmedd ( 1839- 1861) also liked to visit Çengelköy.
The magnificent waterfront house known today as Sa- dullah Paşa H ouse dates from the early 19th centu ry. Its first owner was grand vezir Koca Yusuf Paşa, and the house was inherited by his daughter Emine Hamm, who married High Admiral Şeydi Ali Paşa. T h e ir son Hamid Paşa was a spend thrift, and when the sultan pardoned his sentence o f exile celebrated by treating the entire population o f Çengelköy to a feast and illuminating the hills around with lanterns. Mahmud II (1808-1839) had a fright when he saw the blaze of light from his palace in
S a n e r Şe n
Yaklaşık 400 yıllık bir çınarın gölgesindeki çay bahçesinde oturmanın keyfi bambaşka (üstte). Çengelköy çarşısındaki fırından bir detay: Ekmeğin yapım öyküsünü anlatan kabartma (altta). En altta, İcadiye Tepesi’nden Boğaz’a bakış. / The tea garden beneath an ancient plane tree around four centuries old is a pleasant place to sit and enjoy the view (above). Detail from a relief illustrating bread making in a bakery in Çengelköy (below). The vista over the Bosphorus from Icadiye Hill (bottom).
ya girer ve sonunda sadrazam olur. Bu arada Kö-
çeoğlu Ailesi de tarihteki yerini alıp önlenemeyen
yükselişini yaşar; aileden Agop ve oğlu Kirkor artık
şalcı değil, ünlü bir banker ve dönemin bütün ün
lülerinin para işlerini yöneten kişilerdir. Artık, Çen
gelköy’deki yalısının yanında bir de yamaçlar üs
tünde büyük bir çiftliği ve köşkü vardır. Sonra bu
köşkü Abdülaziz alır ve
bir süre sonra son Os-
manlı padişahı Vahided-
din’in köşkü olur. Döne
min padişahı Abdtilmecid
de sık sık buraya gelir.
Bugün “Sadullah Paşa Ya
lısı” olarak bilinen gör
kemli yalının geçmişi 19.
yüzyılın başına kadar gi
der. İlk sahibi sadrazam
Koca Yusuf Paşa’dır. On
dan kızı Emine Hanım’a
kalır. O ise dönemin Kap-
tan-ı D erya’sı Şeydi Ali
Paşa ile evlenir. Oğlu Ha- |
mid Paşa çok müsrif bir
adamdır; padişah kendisi
ni sürgün cezasından
af-Beşiktaş, thinking that Çengelköy was in flames.
Eventually the extravagant Hamid Pasha sold the man sion to Ayaşlı Esat Muhlis Paşa, and it was inherited by his son Sadullah Paşa, a diplomat and noted literary fig ure. Sultan Abdülhamid II (1876-1909) wished for some reason to keep Sadullah Paşa out of the way, and having appointed him ambassador to Vienna, refused to let him
64
S a n e r Şen
Çengelköy’ün mütevazı ama şirin çarşısında yaz, kış taze balık alabilirsiniz. Artık, Çengelköy bostanlarında yetişmese de çarşıda o küçücük ve körpe salatalıklardan bulmak mümkün. / W inter and summer you can find fresh fish in Çengelköy, and the tiny crisp cucumbers for which the district is famous, although these are no longer grown locally.
fedince, bütün Çengelköy tepelerini fenerlerle ay
dınlatıp, köy ahalisine ziyafet çeker. II. Mahmud
Beşiktaş Sarayı’ndan alevleri görünce, Çengelköy
yanıyor sanıp heyecanlanır. Bu müsrif paşa sonun
da yalıyı Ayaşlı Esat Muhlis Paşa’ya satar. Ondan
da oğlu Sadullah Paşa’ya kalır. Hariciyeci Sadullah
Paşa dönemin önemli ediplerindendir; ama neden
se II. Abdülhamid kendisinden çekinir, onu Viyana
Büyükelçiliği ile yurtdışında oturmaya mecbur eder
ve bütün ricalarına karşılık izinli olarak bile İstan
bul’a gelmesine razı olmaz-, paşamız bu üzüntü ile
intihar eder. Geriye kocasını seven Necibe Hanım
kalır; ruhsal bir çöküntüye uğrayan hanımefendi,
Sadullah Paşa’nın çok sevdiği pembe giysilerini her
gün giyip, hiç dönmeyecek paşasını bekler durur.
Turgut Uyar sanki o güzelim “Salihat-ı nisvandan İf
fet Hanım” şiirini onun için yazmıştır. “Kuzum siz
ne zaman öldünüz. / Paşam, Allahaşkına yani ne
zaman...”
Ç engelköy’ün öyküsünü lm paratoriçe Theodo-
ra’dan bahtsız Necibe Hanım’a kadar getirdik. Bu
rada da bırakıyoruz; bundan sonrası ise eskilerin
deyimiyle “lafugüzaf”, yani boş lakırdı. Ama, bu
gün de Çengelköy yine yerinde, yine şirin, kendi
bostanlarında yetişmese de yine o küçücük ve kör
pe salatalıkların satıldığı dünya cenneti bir Boğaz
köyü.
•
* Erol Üyepazarcı, yazar.
return to Istanbul despite all his pleas. Finally, in despair, Sadullah Paşa com m itted suicide. His w ife N ecibe Hamm was crazed by grief, and every day put on the pink dress which had been her husband’s favourite to wait for his return. A moving poem by Turgut Uyar, entitled iffet Hamm, a W om an of Virtue', might have been written for hen ‘My lamb, when did you die? / My paşa, for the love o f God when?'
So that is the story o f Çengelköy, beginning with the Empress Theodora and ending with the unfortunate Necibe Hanım. I leave off my account here. There is no need to draw it out further. But Çengelköy is there to see, still charming, and still with its vendors o f those tiny delicious cucumbers for which it is so famous, although these are no longer grown in its own market gardens. •
* Erol Üyepazarcı is the author of several books.
65
S K Y L I F E M A Y IS MAY 2001
Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha Toros Arşivi