• 9 EKİM 1982
A LIŞM A K VE SEVMEK — A vn l Arbaş, Önce Kurşunlu'yla yaptığı söyleşide, resmi an
lamanın her şeyden önce bir alışma ve sevme sorunu olduğunu savundu.
Yeni sergisi acılan Avni Arbas'la konuşma:
• •
“ O /ı
yıl içinde galericilik
büyük gelişme
Önce KURŞUNLU
Türk Resim Sanatına ge nel bakışınız ve sizin kuşa ntınızla günümüz sanatçıları
arasındaki gelişme farklılaş malan nelerdir?
Bütün sanat dallarında,
dünyada adımızı duyuracak kadar iyi durumdayız.
G ITA R ŞOLENl — Uluslararası Birinci İstanbul Gitar Fes tivalinde Paco Pena, Ernesto Bitetti gibi ünlü gitaristle
rin yanı sıra Avangelos Boudouvis'i de dinleyebileceğiz.
Uluslararası t. İstanbul
Gitar Festivali
kasım ayında yapılıyor
Kültür Servisi — İstanbul
Filarmoni Derneği bu yıl
İlk kez gerçekleşecek bir Gi tar Festivali düzenledi.
16-21 kasım tarihleri ara sında yapılacak olan festi vale dünyaca ünlü 0 gitar virtüözü katılıyor. 10 kasım da Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salonunda Paco Pe-
na’nın konseriyle başlaya
cak olan Uluslararası 1. İs
tanbul Gitar Festivali’nin
programı şöyle:
17 kasım Oskar Caceres, 18 kasım Conra Racossnig,
19 kasım Jean - Pierre Ru- mez, 20 kasım Ernesto Bi
tetti, 21 kasım Avangelos
Boudounis,
Festival dışında. Filarmo
ni Derneği’nin bu mevsim
gerçekleştireceği konserler
de belirlendi
İdil Biret 28-30 aralık ta rihleri arasında vereceği 3 konserle Beethoven’in piya no sonatlarının tümünü yo rumlamış olacak.
Suna Kan ve Gülay Uğu- rata İkilisi 20, 25 ve 27 ara lık tarihlerinde verecekleri 3 konserle Beethoven’in ke man - piyano sonatlarının tümünü çalacaklar. Keman cı Valeri Klumov 16 aralık ta, Arpist Giselle Herbert 17 martta, Berlin Triosu 2 ni
sanda, Ayşegül Sanca 10
martta, İtalyan Paganini Ke man - Piyano İkilisi ise 14 nisanda Atatürk Kültür Mer kezi’nde dinlenebilecek.
Sordular
Eşref ÜREN
Bugüne dek ne için resim yaptığımı hiç dü
şünmedim. Sormasaydılar, düşünmiyecektim de.
Resim yapmak, acıkmak, nefes almak gibi bazı k i şilerin elinde olmayan bir şey. Gene bazı kişilerin de umurunda değil ve iftiharla «kabiliyetim yo k !» «Ben bir çizgi bile çizemem..* diye yarı teessüfle ya n övünmeye getiriyorlar bu İşi, hiç deneme dikleri halde.
Bence resim yapmak ruhumuzla, bedenimizin elele vererek yaptığı bir öksürme, nefes alma, bir gıcık veya doymak gibi giderilmesi rahatlık ge
tiren bir yaratma. Algılandığı yer doğa: do
ğanın binbir rengi, binbir biçimi, gün ışığının kaprisleriyle yüklü, ağız dolusu öpücüğü...
tyl bir ressamda tannlaşma, diğer bir deyim le doğaya sahip çıkma ve ondan sonra büyük bir sevinçle karışık rahatlama vardır. Kıskançlık da resim yapmamıza bir nedendir.
Aşk nasıl tepeden İnme açık gözle bir körlük
ve
bir o kadar da uyanıklıksa, sanat da yapanın yaptığı İle yapılanın farklılığında ortaya çıkar. Doğada olmayan abstraetion'da gizlidir sanat, ay nı zamanda tanrılık! Bundan Ötürüdür ki her resim yapan ressam değildir... Başka hiçbir mes
lekte bu denil serbestlik yoktur. Bu serbestliği nemelazımcılıkla ele alarak bugünkü hale geldlkt Bu ülkede bu kadar banker türeyemezse, bu kadar boi ressam da yetişemez: boyacı küpü değil! Nerede İse. Paris'te renkli tebeşirle sokaklarda re sim yapıp dilenenler gibi olacağız. Bu tür ressam geçinenler halkın merhametine keşkül tutanlar dır, devlet müesseseler! onlara zırnık bile koklat maz!
Kanımca, resim yaparken şu noktaya dikkat etmek lâzım: Doğa ile cebelleşirken algılarım ız dan bir damla fire vermemek gerekir. Yalnız duy
mak da yetmez. «Duymak
veduyurmak...
Benim kuşağımla benden önceki kuşak arasında fark vardı. Leopold Levi'nin Aka demiye gelişiyle bu farklılaş m a kalktı. Paris’de okuma ya giden genç ressamlarımı zın da dönüşüyle Akademi tamamen değişti. Çağdaş sa
natı uygulayan bir eğitim
kurumu oldu ve dünyaya a- çıldı.
Saym Avni Arbaş sizin re sim anlayışınız ve geçirdiği niz evreler?
Ben büyük atlamalar yap
madım. özümü muhafaza
ederek gelişen bir sanatçı
oldum. Başlangıcından bu
güne yaptıklarıma bakıldı ğında, zincir halkaları gibi birbirini tamamlayarak gi
der. Tablolarım arasında
hiçbir zaman bir kopma ol madı.
Son otuz yılda resim sa natında ne türde bir deği şiklik oldu, resim sanatının toplumsal işlevi nedir?
Çok büyük değişiklikler
oldu, otuz sene evvel sergi
açmak istediğimiz zaman,
yer bulamazdık. Galericili ğin öncülüğünü yapan tek yer Maya Gaierisi'ydi. İlk kez 1951’de açtığım bir sergi ne fazla izleyici buldu, ne de resim satabildim.
On yıl içinde Türkiye’de galericilik büyük aşama gös terdi ve işlevini de yerine getirmekte. Daha da gelişe ceğini sanıyorum. A rtık ser gi izleyen de satın alan da var ülkemizde...
Vallahi, sadece resim sa natının değil kültürün top lumsal yanı... Kültür de. mek, toplumu daha çok ile riye götüren ve uygar ya
pan şeydir, yani sanatkâr
eserini yaptığı zaman en ni hayetinde topluma sunar de ğ il mi? Zaten etkilenen de
toplumdur. Mademki bir
toplumun içinde yaşıyoruz, bütün algılar da toplumdan
geliyor. Kendi halinden,
içinden geçip geliyor, başka bir şeyler yapıyoruz, onun
için yapılan şey, sonunda
topluma ait. Am a o anlaşı lır, anlaşılmaz; o başka. Mu- hakkakki bir şeyler koyar ve alır..;
Siz bu toplumun anlaşıl mış ressamı mısınız, anla şılmak nedir?
Bir kere herkesin bizi anla maya mecburiyeti yok. Di ğe r ressamlara pek İçerli yorum — efendim bizi anla m ıyorlar— bakıyorum an layanlar çok, herhalde an layanlar da var. Zaten anla mak bir zaman meselesi.
Anlamak düzeyi, her şey den önce alışmak ve sev mek... Bu olunca yavaş ya vaş anlamaya başlar insan. Çünkü onunla ilgileniyor, ne olduğunu soruyor, öğrenme ye gayret sarfediyor. însan sevmezse, ilgilenmezse anla yamaz tabii...
Biraz özgeçmişinizden söz eder misiniz, sanatla uğra şanlara önerileriniz?
İstanbul'da 1919'da doğ
dum. Galatasaray'a gittim,
bitirmedim. Leopold Levl'-
nin Akademi’ye gelişiyle o- raya girdim ve Resim Bölü- mü’nde okudum. Daha son
ra Fransızların bursu ile
Fransa’ya gittim. (1946), y ir mi y ıl kaldım.
Sanatla uğraşanlara çalı şın, çalışalım derim. Çalış ma olmadan hiçbir şey ol maz, Ne demişleri Dehanın bile yarısı çalışmaktır. Za man süratle ayağınızın al
tından kaymaya başlıyor,
insan saniyelerin kıymetini çok daha iyi anlıyor. Zaman
kaybetmeyeyim. Onu kay-
br deeeksem ne yapıyorsam yapayım.
Benim yaptıklarım yeterli değil, bir gün yeterli der sem zaten orada kalın ım
BelM
de resim yapnumj.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi