• Sonuç bulunamadı

Afetlerde lojistik süreçlerin iyileştirilmesi: Edirne ilinde bir uygulama

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Afetlerde lojistik süreçlerin iyileştirilmesi: Edirne ilinde bir uygulama"

Copied!
101
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İŞLETME ANABİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

AFETLERDE LOJİSTİK SÜREÇLERİN

İYİLEŞTİRİLMESİ: EDİRNE İLİNDE BİR

UYGULAMA

ÇAĞRI DURHAN

TEZ DANIŞMANI

DR.ÖĞR ÜYESİ ONUR ÇETİN

(2)
(3)
(4)

Tezin Adı: Afetlerde Lojistik Süreçlerin İyileştirilmesi: Edirne İlinde Bir Uygulama

Hazırlayan: Çağrı DURHAN

ÖZET

Afetler sadece insanları değil işletmeleri de etkilemektedir. İşletmeler afetler sonucunda önemli tahribatlar yaşamaktadır. Afetlerin işletmeler üzerindeki ekonomik etkileri son yıllarda daha da önem kazanmaktadır. Afetler ile ilgili lojistik aktiviteler afetler ile ilgili tüm aktivitelerin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Bu nedenle afet lojistiği ile ilgili konular da son yıllarda git gide daha fazla önem kazanmaktadır.

Bu çalışmanın amacı literatürden uygun yöntemleri kullanarak sel afetleri ile ilgili lojistik süreçleri analiz etmek ve iyileştirmektir. Çalışmada Edirne İli ile ilgili sel afeti ele alınmıştır. Afetzede işletmelerden veriler toplanmıştır. Süreç analizi ve süreç iyileştirme yöntemleri ile veriler analiz edilmiştir. Süreçleri iyileştirmek için uzman görüşlerine dayanan yöntemler kullanılarak iyileştirme için önerilerde bulunulmuştur.

(5)

Name of the Thesis: Improving Logistic Processes İn Disasters : An Application İn Edirne Province

Prepared by: Çağrı DURHAN

ABSTRACT

Disasters not only affect human life but alsa affect companies. Companies face with enormous disruption. Economic effects of disasters for companies gaining more importance in academic world in recent years. Logistics activities in disaster constitute the major part of the activities regarding disasters. For this reason activities regarding disaster logistics have been gaining more importance in recent years.

This research aims to analyze and improve flood disaster logistics activities, by analyzing the process using appropriate methods from the litedature. The research is conducted by obtaining data from Edirne region. The data is obtained from the companies faced with flood recently. The data is analyzed by process analysis methods. In order to improve process methods based on expert opinion are used. Proposal for improvement of logistics activities are developed.

(6)

İÇİNDEKİLER

ÖZET ... I ABSTRACT ... II İÇİNDEKİLER ... III ŞEKİL LİSTESİ ... VI TABLO LİSTESİ ... VII KISALTMALAR LİSTESİ ... VIII

GİRİŞ ... 1

I. BÖLÜM ... 2

1. AFET KAVRAMI ... 2

1.1. Afetin Tanımı ... 2

1.2. Afetlerin Genel Karakteristikleri ... 3

1.3. Afet Türleri ... 4

1.3.1. Doğal Afetler ... 5

1.3.2. Teknolojik ve İnsan Kaynaklı Afetler ... 7

1.4.Afet Safhaları ... 8

1.5. Lojistik Kavramı ... 9

1.5.1. Tedarik Zinciri Kavramı ... 10

1.6. İşletmelerin Doğal Afetler ile İlişkisi ... 12

1.7. Afetlerin İşletmelerin Tedarik Zinciri ve Lojistik Faaliyetleri ile İlişkisi .. 14

1.7.1. Afetlerde Tedarik Zinciri ve Lojistik Faaliyetleri ... 16

1.7.2. Lojistik ve Afet Lojistiği Arasındaki Farklılıklar ... 17

1.7.3. Afetlerle İlgili Lojistik Süreçler ... 19

(7)

1.7.5. Afet Farkındalığı ... 22

1.7.6. Afete Cevap Verme ... 26

1.8. Afet Lojistiği İle İlgili Yapılan Çalışmalar ... 28

1.8.2. Afet Lojistiği İle İlgili Çalışmalar ... 28

1.8.3. Doğal Afetler ve İşletmeler ile ilgili Çalışmalar ... 30

II. BÖLÜM ... 33

SÜREÇ İYİLEŞTİRİLME ... 33

2.1. Süreç İyileştirme ... 33

2.2. Deming Döngüsü ... 34

2.3. Juran’ın İyileştirme Adımları ... 36

2.4. Süreç İyileştirme Teknikleri ... 37

2.4.1. Akış Şemaları ... 38 2.4.2. Kontrol Listesi ... 38 2.4.3. Histogram ... 39 2.4.4. Pareto Analizi ... 39 2.4.5. Serpme Diyagramı ... 40 2.4.6. Denetim Şemaları ... 40 2.5. Kaizen ... 41

2.6. Neden-Sonuç (Balık Kılçığı) Diyagramı ... 41

2.7. Kalite Fonksiyon Göçerimi ... 44

2.7.1. Kalite Fonksiyon Göçerimi Tanımı ve Tarihçesi ... 44

2.7.2. Kalite Fonksiyon Göçerimi Süreci ... 46

2.7.2.1. Planlama Aşaması ... 46

2.7.2.2. Müşteri Sesinin Oluşturulması ... 47

(8)

2.7.2.3.1. Müşteri İstekleri Kısmının Oluşturulması ... 49

2.7.2.3.2. Kalite Karakteristiklerinin Oluşturulması ... 49

2.7.2.3.3. İlişkiler Kısmının Oluşturulması ... 50

2.7.2.3.4. Teknik Korelasyonların Belirlenmesi ... 50

2.7.2.3.5. Planlama Matrisinin Oluşturulması ... 51

2.7.2.4. Sonuçların Analizi ve Değerlendirilmesi ... 51

III. BÖLÜM ... 52

Sel Afetinde İşletmelerin Lojistik Süreçlerinin İyileştirilmesi ile İlgili Bir Uygulama ... 52

3.1.Araştırmanın Amacı ... 52

3.2.Araştırmanın Önemi ... 52

3.3.Araştırmanın Yöntemi ve Veri Toplama ... 53

3.4.Bulgular ... 54

3.4.1. İşletmelerin Afete Hazırlıklı Olmaları ile İlgili Bulgular ... 55

3.4.2.İşletmelerin İhtiyaçları İle İlgili Bulgular ... 55

3.4.3. Su Tahliyesi Problemi için Neden Sonuç Diyagramı... 58

3.4.4. Kök Nedenler için İyileştirme Önerileri Geliştirilmesi ... 62

SONUÇ ... 71

(9)

ŞEKİL LİSTESİ

Şekil 1. Afetlerin Ekonomik Olarak Etkileri ... 4

Şekil 2. Afetin Safhaları ... 8

Şekil 3. Genel Bir Neden-Sonuç (Balık Kılçığı Diyagramı)... 43

Şekil 4. Kalite Evi ... 49

Şekil 5. Neden- Sonuç Diyagramında Ana Nedenler... 59

(10)

TABLO LİSTESİ

Tablo 1. Afet Lojistiği İle İşletme Lojistiği Arasındaki Farklar ... 18

Tablo 2. Yedi KD Aracının Uygulanması... 37

Tablo 3. İlişki Sayı ve Anlamları ... 50

Tablo 4. Korelasyon Derecesi ve Sembolleri ... 51

Tablo 5. Edirne’de Sel Afetine Maruz Kalan Sektörler ... 54

Tablo 6. Afete Hazırlıklı Olma İle İlgili Maddeler ... 55

Tablo 7. Açık Uçlu Sorulara İşletmelerden Alınan Yanıtlar ... 56

Tablo 8. İşletmelerin İhtiyaçlar ... 57

Tablo 9. Pareto Analizi Sonuçları ... 57

Tablo 10. Pareto Diyagramı ... 58

Tablo 11. İşletmeler İçin Su Tahliyesi Problemine İlişkin Olası Nedenler ... 61

Tablo 12. Matris Diyagramı ... 64

Tablo 13. Problemlerin Ağırlıklandırılması ... 65

Tablo 14. Çözüm Önerileri ... 67

(11)

KISALTMALAR LİSTESİ

ABD: Avrupa Birleşik Devletleri

AFAD: Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı AFEM: Avrupa Doğal Afetler Eğitim Merkezi AHS: Analitik Hiyerarşi Süreci

KFG: Kalite Fonksiyon Göçerimi TBMM: Türkiye Büyük Millet Meclisi TDK: Türk Dil Kurumu

TÖAİD: Tanımlama- Ölçme- Analiz- İyileştirme- Değerlendirme UNDAC: Birleşmiş Milletler Afet Değerlendirme ve Koordinasyon WHO: Dünya Sağlık Örgütü

(12)

GİRİŞ

Bu araştırmanın ilk bölümünde afet kavramının tanımı ele alınmış ve literatürdeki farklı afet tanımlarına yer verilmiştir. Detaylı bir şekilde ele alınan afet kavramının yanı sıra afetlerin genel özellikleri, afet türleri, afet yönetimi aşamaları ve afet farkındalığı konuları üzerinde durulmuştur. Bu bölümde afetlerde tedarik zinciri yönetimi ve lojistik faaliyetler konusu ele alınmıştır. Lojistik kavramının tanımı, temel lojistik faaliyetler, tedarik zinciri tanımı ve faaliyetleri, afet lojistiği ve afetlerde tedarik zinciri koordinasyonu gibi konular detaylı bir şekilde incelenmiştir.

Araştırmanın ikinci bölümünde afetlerde lojistik süreçlerinin iyileştirilmesi üzerinde durulmuştur. Süreç iyileştirme kavramının tanımı, süreç iyileştirme döngüsünün aşamaları, süreç iyileştirmenin yöntemleri ve teknikleri incelenmiştir.

Bu araştırmada Edirne ilinde son 3 yılda sel afetine maruz kalmış işletmelerle yüz yüze görüşme yapılarak anket verileri elde edilmiştir. Örneklem belirlenirken kolayda örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Afete maruz kalan işletmelerin ihtiyaçlarını analiz ederken Pareto Analizi kullanılmıştır. Analizler doğrultusunda elde edilen verilere göre sel afetine maruz kalan işletmelerin en büyük sorununun su tahliyesi problemi olduğu görülmektedir. Sonrasında Neden- Sonuç Diyagramı ve Matris Diyagramı ile analiz edilmiştir.

(13)

I. BÖLÜM

1. AFET KAVRAMI

1.1.1. Afetin Tanımı

Afet sözcüğü Arapça kökenlidir ve “büyük felaket” anlamına gelmektedir. TDK Afet’i kelime anlamı olarak “ Çeşitli doğa olaylarının neden olduğu yıkım ” olarak tanımlamaktadır (Türk Dil Kurumu [TDK], 2013).

5902 nolu Kanun ise “toplumun hemen hepsini fiziksel, ekonomik sosyal

ve ruhsal kayıplara uğratan, normal hayatın işleyişini engelleyen teknolojik, doğal ya da insan kaynaklı hatalar” olarak tanımlamaktadır (Afet ve Acil Durum

Yönetimi Başkanlığı Teşkilatı Görevleri Hakkında Kanun [ AFAD], 2009: Madde 2).

Afet, etkilenen toplumun yalnızca kendi kaynaklarını kullanarak başa çıkma gücünü aşan, fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar yaratan, normal hayatı ve insani yaşam faaliyetlerini yok eden veya kesintiye uğratan doğa, teknoloji veya insan kaynaklı olaydır. Afet bir olayın kendisi değil, doğurduğu sonuçtur. Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirtildiği üzere, her yıl 100.000’den fazla insan doğal afetler sonucu yaşamını kaybetmekte, milyonlarca insan da yaralanmakta ya da sakat kalmaktadır (Öztürk, 2014: 2) .

Afetler toplumu derinden etkileyen olaylardır. Afetlerin büyüklüğü yitirilen insan sayısı, ekonomik hasarlar ve kültürel zedelenmeler ile ölçülür. İster insan kaynaklı olsun, ister doğal kaynaklı olsun büyük yıkımlara yol açabilmektedir. Bir yönden sürekli tekrarlanan doğal bir olay diğer bir yönden ise insan faaliyetlerinden ve tutumlarından kaynaklanan bir olaydır. Afetin mühim iki parametresi vardır. Bunlar afete sebep olan faktörler ve ona karşı alınan önlemlerdir (Akyel, 2007: 1).

(14)

Afet sorununu daha iyi analiz edebilmek için afetlerin genel karakteristiklerini incelemek gerekmektedir.

1.2. Afetlerin Genel Karakteristikleri

Öncelikle söylemek gerekir ki; afetler bir çok insanın ölümüne, yaralanmasına ve sakat kalmasına neden olabilmektedir. Dolayısıyla birçok psikolojik sorunu da beraberinde getirmektedir. Aynı zamanda ekonomik yapıyı bozmakta ve planlanan yatırımları da geciktirmektedir. Birçok insanın göç etmesine ve maddi kayıplara neden olmaktadır. Afetlerin yaşandığı bölgelerdeki nüfus artışı afetten zarar görebilecek insan sayısının da fazla olacağı anlamına gelmektedir. Özellikle büyükşehirlerdeki yoğun nüfus artışı orada yaşayan yoksul kesimin, doğal afetlere karşı güvenceden yoksun yerlerde yaşamalarına neden olmaktadır. Dünyanın hemen her yerinde en hızlı gelişen bölgeler gecekonduların kurulmuş olduğu alanlar olmaktadır. Geçmiş verilere baktığımızda büyükşehir alanlarındaki yerleşim sayısı daha az iken, günümüze yaklaştıkça sayı bir hayli artmıştır. Bu nedenden ötürü afetler daha çok sayıda insanın zarar görmesine neden olmaktadır.

Şekil 1.’de 1980 yılından günümüze değin dünya genelinde tüm afetler sebebi ile oluşan zararların ekonomik maliyetleri görülmektedir. Grafikte belirli aralıklara yükselmeler görülmektedir. Bunun sebebi afetlerin belirli zaman aralıkları ile gerçekleşmesidir. Bununla birlikte grafikte görüldüğü gibi ekonomik maliyetler açısından bir artış söz konusudur. Afetler ile ilgili alınan önlemlerin son yıllarda artması ve ileri teknoloji nedeni ile son yıllarda afete daha iyi müdahale edilmesi nedeni ile zararların azalması beklenebilir ama Şekil 1.’de görüldüğü gibi durum tam tersinedir. Dolayısı ile afetler ile ilgili ekonomik kayıplar da yıllar boyunca giderek artmaktadır.

(15)

Şekil 1. Afetlerden Ekonomik Olarak Etkileri

Kaynak: EMDAT (2019): OFDA/CRED International Disaster Database, Université

catholique de Louvain – Brussels – Belgium (http://www.emdat.be)

Son yıllarda afetler, sadece yaşanılan ülkeleri değil özellikle ilişki kurdukları komşu ülkeleri de etkilemektedir. Öte yandan ülkelerin gelişmişlik durumuna göre afetlerden alınan hasarlar farklılık göstermektedir. Alınan önlemler sayesinde gelişmiş ülkelerdeki can kaybı azaltılmışsa da maddi kayıpların önüne geçilememiştir. Gelişmekte olan ülkelerde ise durum her iki açıdan da olumsuz sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla, afetlerden etkilenme oranı ile yoksulluk olgusu arasında inkâr edilemez bir bağ olduğu söylenmektedir. Dünya genelinde her geçen yıl kayıp oranları düşmüş olsa da henüz tamamen önüne geçilememektedir (Panpal& Özmen, 2010: 52).

1.3. Afet Türleri

Afetin tanımında olduğu gibi türleri de tartışmalı bir durum söz konusudur. Bu sebepten kesin bir sınıflandırma yapmak mümkün değildir. Ancak, literatür sınıflandırmayı doğal ve teknolojik (insan kaynaklı) kaynaklı afet olarak iki başlık altında incelemektedir (Akar, 2013: 187).

Başka bir sınıflandırma ise biyolojik, jeofiziksel, hidrolojik, meteorolojik ve iklimsel afetler şeklinde yapılabilir. Biyolojik afetler içinde çeşitli

(16)

enfeksiyonlar ve salgın hastalıklar yer alırken, jeofiziksel afetler deprem, volkanik patlamalar, toprak kayması ve çiğ olarak özetlenebilir. Hidrojeolojik afetler seller ve gel-gitlerden oluşurken meteorolojik afetlerden en önemlisi fırtına ve kasırgalardır. İklimsel afetler ise hava sıcaklığı değişimleri ve buna bağlı yangınlar ve kuraklık olarak özetlenebilir (Ersoy & Börühan, 2013).

1.3.1. Doğal Afetler

Dünyada en sık gerçekleşen afet türüdür. Kaynağını yer yüzeyi ve yer kabuğundaki faaliyetlerden alan deprem, heyelan, kaya düşmesi, volkanik patlama, çamur akıntısı, tsunami gibi doğa kaynaklı olayların yol açtığı afet türüdür. Doğal afetler can ve mal kayıplarının yanında sosyal değerleri de tehdit eden doğa olaylarıdır. Doğal afetleri biyolojik afetler, jeolojik afetler, klimatolojik afetler ve meteorolojik afetler diye sınıflandırmak mümkündür (AFAD, 2018:10).

1.3.1.1. Deprem

Deprem yer kabuğundaki gerçekleşen çatlama yada kırılmalardan kaynaklanan hareketlerin yer yüzeyine yansıması olayıdır. Türkiye Dünyanın en etkin deprem kuşağı olan Alp-Himalaya deprem kuşağında yer almaktadır. Ayrıca Türkiye sınırları içinde yer alan bölgenin %42’si birinci derece deprem bölgesidir (Ergünay, 2007: 3-4).

Literatürde geçmişten bu yana birçok deprem meydana geldiği ve toplulukların, kurum ve kuruluşların da maddi manevi ciddi kayıplara uğradığı yer almaktadır. 1963-1992 yılları arasında yapılan araştırmaya göre depremler bütün afetler sebebi ile yaşanan can kayıplarının %13’ünden sorumludur (Berz, 1999).

1.3.1.2.Çığ

Çığ genel olarak engebeli ve dağlık arazilerde gerçekleşir. Fırtınaların biriktirdiği kar yığınları yamacın taşıyabileceği kapasiteyi aştığında vadi tabanına

(17)

doğru kaymaya başlar. Kaydığı zemin eğer pürüzsüz ise çığ daha rahat hareket eder. Çığ düşmesini tetikleyen şey bir deprem ya da deprem benzeri sarsıntı olabilir. Topografik, jeolojik ve bitki örtüsü ile doğrudan alakalı bir doğal afet olarak ta tanımlanmaktadır (Gürer, 2002: 148).

1.3.1.3.Tsunami

Okyanus ya da denizin dibinde oluşan deprem, volkanik patlama ya da bunlara bağlı tabandaki çöküntüler sonucu meydana gelen uzun soluklu deniz dalgalarından oluşan bir doğal afettir. Japoncada “liman dalgaları” anlamına gelmektedir. Tsunaminin tehlikeli olduğu noktalar kıyı bölgeleridir. Dalgalar kilometrelerce yol kat edebilmekte ve büyük zarara yol açabilmektedir. Bu nedenle tsunami tehdidi olan kıyı bölgelerindeki yerleşim alanlarını olabildiğince kıyıdan uzak alanlara taşımak gerekmektedir (Karaman, 2016: 240).

1.3.1.4.Hortum

Hortum bir rüzgar çeşididir. Gökyüzünde meydana gelir ve spiral şeklinde daireler çizerek hareket eder. Ekseriyetle karada oluşur fakat nadir de olsa deniz yada göl üzerinde de oluşabilmektedir. Hortum oluştuğunda çok ağır kayıplara neden olabilir, etki alanı oldukça geniştir. Şiddetlerine ve büyüklüklerine göre derecelendirilir. Derecelendirmeler F1 ve F5 arasında yapılır. F1’ den F5’e doğu şiddeti artmaktadır. Örneğin; Amerika’nın Oklama Eyaletinde gerçekleşen F5 şiddetindeki hortumun çapı bir buçuk kilometreyi bulmuştur.

1.3.1.5.Heyelan

Kayalardan ve yapay dolgu malzemelerinden oluşan yamacın yerçekimi etkisiyle aşağı yönlü kaymasıdır. Dünyada depremden sonra en sık rastlanan ve en çok zarar veren doğal afetlerden birisidir. Heyelanlar en çok topografik yapısı gereği ve insanların kanallar, yollar açarak toprakta yarattığı dengesizlikten ötürü

(18)

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde görülmektedir. Bazı heyelanlar ani gerçekleşebildiği gibi bazıları da yavaş gerçekleşebilmektedir. Ne sıklıkta meydana gelebilecekleri tahmin edilemese de gerçekleştiğinde büyük zararlara yol açabilmektedirler (Gökçe vd., 2008: 26).

1.3.1.6.Taşkın

Aşırı yağıştan ve karların, buzulların hızla erimesi ile karanın sular altında kalması olayıdır. Taşkın diğer afetlere göre tahmin edilebilir bir doğal afettir. En sık görüldüğü yerler vadi tabanlarında ve aşağı havzalardır. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde tarladaki ürünlere büyük zarar verebilmekte, evleri kullanılmaz hale getirebilmektedir. Üretim alanlarında meydana geldiğinde ise ağır maddi kayıplara yol açabilmektedir. Gerçekleştiği bölgedeki birçok insan işsiz kalabilmektedir (Özcan, 2006: 36-45).

1.3.2. Teknolojik ve İnsan Kaynaklı Afetler

Teknolojik afetler doğal afetlere kıyasla ekonomik olarak daha yıpratıcı olabilmektedir. Az sayıda insan kaybına yol açan afetlerden kaynaklanan hasarlar onarım maliyetlerinde ülke ekonomisini zora sokacak düzeye ulaşabilir (Akdağ, 2002, s.6). Endüstriyel kazalara çökme, patlama, yangın, radyasyon gibi örnekler gösterilebilir. Ulaşım kazalarına ise hava yolları, demir yolları, deniz yolları ve kara yolları kazaları örnek gösterilebilmektedir. İnsan kaynaklı afetler doğanın yapısını tahrip eden toplumda geniş çapta yaralanmalara ve can kaybına sebep olan afetlerdir. Yine insan kaynaklı afetlere örnek vermek gerekir ise ateşli silahlar, boykot, bina, tünel ve maden çökmeleri örnek gösterilebilmektedir. Teknolojik afetler doğa olaylarıyla tetiklenebildiği gibi insanların faaliyetleri ile de tetiklenebilmektedir (Yılmaz, 2003, s.29).

(19)

1.4.Afet Safhaları

Afet yönetimi safhalarını üç aşamada incelemek mümkündür. Bu üç aşama afet öncesi, afet anı ve afet sonrası şeklindedir. Bir önceki safhada yapılan faaliyetlerin bir sonraki faaliyet ile doğrudan bağlantılı olmasından dolayı safhaların birbiri ile koordineli olması zorunludur. Afet öncesi faaliyetler önleme ve zarara azaltma ve afetlere karşı hazırlık başlıklarında toplanabilirken, afet sonrası faaliyetler kurtarma ve ilkyardım ve iyileştirme başlıkları altında toplanabilir Bu faaliyetler Şekil 2.’de görülmektedir.

Afet Sonrası Afet Öncesi Şekil 2. Afetin Safhaları

Kaynak: Ergünay, O. “Afet Yönetimi Nedir? Nasıl Olmalıdır?”, Erzincan ve Dinar Deneyimleri

Işığında Türkiye’nin Deprem Sorunlarına Çözüm Arayışları Bildiriler Kitabı, (ed.) T.Tankut, Ankara, TÜBİTAK Yayınları, 1996, s.265.

Yeniden İnşa Önleme ve Zarar Azaltma Afetlere Karşı Hazırlık AFET Kurtarma ve İlkyardım İyileştirme

(20)

1.5. Lojistik Kavramı

Lojistik kavramı açıklanırken farklı tanımlarına da rastlamak olasıdır. Çeşitli örgüt ve araştırmacıların lojistik kavramı için farklı tanımları olmakla beraber, bu tanımlar genel kabul görmüş tanımlardan pekte farklılık göstermemektedir. Bu tanımlardan bazıları aşağıda açıklanmaktadır.

Lojistik, günümüzde gereğinden fazla kullanılmasına gereksinim duyulan komplike haberleşme, komünikasyon ve bütüncül sistemlerin içerisinde bulunan, ürün, hizmet, malumat ve meta akımının iş planlamasını gerçekleştiren sistematik bir kavramdır ( Kılavuz, 2019). En kısa haliyle lojistik; ikmal, dağıtım, çalışan ve gereçlerin değiştirilmesi işlemlerini gerçekleştiren bir organizasyondur (Keskin, 2008: 26).

Bowersox ve Closs’un (2002) tanımına göre lojistik “stokların taşınması

ve konumlandırması ile zaman ve konumlandırma faydası yaratarak değer yaratmaktadır” .

Branch’ın (2009) tanımına göre ise lojistik “ malzemenin, insanların,

operasyonel kapasitenin ve bilginin doğru yerde, doğru zamanda, doğru miktarda ve doğru kalite ve maliyette olmasını sağlamak için kaynakların zamana bağlı olarak konumlandırılmasıdır”.

ABD merkezli Tedarik Zinciri Yönetimi Profesyonelleri Konseyi’nin yaptığı tanımlamaya göre lojistik, planlamanın bir aşaması, hammaddelerin stoklanması, süreç içi stok denetimi, nihai ürünler ve ilgili bilgilerin, tüketicinin gereksinimlerine uygun amaçlarla başlangıç noktasından teslimat noktasına aktarılmasıdır (Gülner, 2016).

Lojistik tanımlarındaki ortak özellik lojistiğin malzeme para ve bilginin ileri ve geri yönlü akışları ve konumlandırılması ile ilgili olduğudur (Çetin, 2018).

(21)

1.5.1. Tedarik Zinciri Kavramı

Günümüz pazar şartlarında bir işletmenin tek başına varlığını sürdürebilmesi olası bir durum değildir. Bu pazar içerisinde olan her işletme birbiriyle tedarikçi veya müşteri ilişkisi kurmaktadır. Yani bir işletmenin müşterisi diğer işletmenin tedarikçisi pozisyonunda olabilmektedir. Bu sebeple tedarikçilerle kurulacak olan etkin ve etkili bir iletişim, başarı basamaklarını tırmanırken önemli katkı sağlamaktadır. Lummus ve Vokurka (1999, s11) tedarik zinciri kavramını aşağıdaki gibi tanımlamaktadır:

“Tedarik zinciri, hammadde ve parça tedariğinden başlayıp

ürünün müşteriye teslimatına kadar olan tedarik, imalat, montaj, depolama, sipariş izleme, sipariş girişi ve yönetimi, tüm kanallardaki dağıtım faaliyetleri, müşteriye teslimat ve bu faaliyetler ile ilgili bilişim sistemlerini içerir.”

Bir başka tanıma göre ise tedarik zinciri, “malzeme tedariki işlemlerini

yerine getiren, bunları yarı mamul ve mamullere dönüştüren ve daha sonra bunları dağıtım kanalıyla müşterilere ulaştıran, hizmet ve dağıtım seçeneklerinden oluşan şebeke” olarak tanımlanabilmektedir (Keskin, 2013: 2).

1.5.1.1. Tedarik Zinciri Süreçleri

Tedarik zincirinde gerçekleştirilen temel faaliyetler, planlama, tedarik ve satın alma, imalat, dağıtım olarak özetlenebilir olsa da (Ölçer, 2008: 46) tedarik zinciri pek çok faaliyet ve süreç içermektedir. Tedarik zincirinin Global Tedarik Zinciri forumu tarafından belirlenen süreçleri aşağıda sıralanmıştır (Özal, 2011: 14):

• Müşteri İlişkileri Yönetimi • Müşteri Hizmet Yönetimi • Talep Yönetimi

• Siparişlerin Karşılanması • İmalat Akış Yönetimi

(22)

• Tedarikçi İlişkileri Yönetimi • Ürün Geliştirme

Tedarik zinciri süreçleri ile ilgili bir başka yaklaşım da süreçleri temel süreçler ve destek süreçler olarak ayırmaktır. Temel süreçler tedarikçi ilişkileri süreci, yeni ürün hizmet geliştirme süreci, sipariş karşılama süreci ve müşteri ilişkileri süreci başlıklarından oluşurken destek süreçler sermaye temini, bütçeleme, işe alımı değerleme, insan kaynakları, bilgi sistemleri, hukuksal konular, kurumsal ve fonksiyonel yönetim olarak sıralanabilir (Krajewski, Ritzman ve Malhotra, 2013, s 27). Tedarik zincirinde süreçlerin yönetimi kadar süreçler arasındaki koordinasyon ve bütünleşme de önemlidir.

1.5.1.2. Tedarik Zincirinde Bütünleşme ve Koordinasyon

Tedarik Zincirinin müşteriler arası işbirliği sonucunda, sağladığı bilgi alışverişi yardımı ile kaynak ve zaman israfından kaçınılması mümkündür. Bu bağlamda; tedarik zincirinin bütüncül bir yaklaşımla ve koordineli olarak yönetilmesi gerekmektedir (Özdemir, 2004: 93). Tedarik zinciri bütünleşmesi ileri ve geri yönlü olarak koordinasyonun sağlanması ve akışların tam olarak gerçekleştirilmesi anlamına gelmektedir (Krajewski, Ritzman ve Malhotra, 2013, s 432).

Tedarik zinciri bünyesindeki müşteriler veya firmalar arasında eşgüdüm ve bilgi alışverişi sayesinde talepteki belirsizlikler azalır, böylece zincirdeki müşteri veya firmaların fazla stok maliyetine katlanması gerekmez. Bu bağlamda, planlamalarda kolaylık ve maliyetlerde düşüş beraberinde gelecektir. Ayrıca, müşteri veya firmalar arasında sağlanacak olan güven ve işbirliği neticesinde risklerin paylaşımı, müşteriler arasındaki engebelerin azaltılması ve esnekliğin maksimize edilmesiyle yeni ürün geliştirme ve pazara tanıtma süreleri kısalarak rakiplere karşı daha avantajlı konumda yer alınabilir. Böylece müşteri gereksinimlerinin karşılanabilmesi yolu ile müşterilerin tatmin seviyelerinde artış sağlanabilir. Bütün bunların karşılığı olarak da zincir boyunca nakit akışları belli bir düzende ilerleyerek firmanın karlılığını arttırır (Lancioni vd., 2000).

(23)

Tedarik zinciri eşgüdümü zincirin tüm aşamalarının birbirine uyumlu hareket etmesi durumunda gelişir ve toplam tedarik zinciri faydası artar. Tedarik zinciri koordinasyonu, zincirin her sürecinin bilgi alışverişine ihtiyaç duymakta ve yapılan her uygulamanın diğer aşamasına etkisini dikkate almak gerekmektedir (Chopra ve Meindl, 2017: 248).

1.6. İşletmelerin Doğal Afetler ile İlişkisi

İşletmelerin beklenmeyen devasa etkileri olan durumlarla savaşmaları zordur. Bu durumlar genel olarak ekonomik krizler ve bunların sonucunda işletmelerin zarara uğramaları veya kapanmaları olarak algılanabilir fakat doğal afetler de işletmeler açısından devasa etkileri olan durumlardan birisidir (Zhang, Lindell ve Prater, 2009).

Doğal afetlerin işletmeler ile ilişkisi önemlidir zira afetler işletmelerin yaşamlarını sürdürmemelerinin sebeplerinden birisi olarak görülebilir. Literatürde işletmelerin yaşamlarını sürdürülmemeleri dış ve iç etkenler olarak ikiye ayrılabilir. Doğal afetler işletmelerin yaşamlarına son vermelerine sebep olan dış etmenlerden biri olarak görülmektedir. Doğal afet sonrasında işletmeler yaşamlarını sürdürebilseler biler pek çok problemler yaşamaktadır. Bunlar mallarının hasar görmesi, aldıkları kamu hizmetlerinin kesintiye uğraması, kendisine yapılacak teslimatların yapılamaması, müşterilerin işletmeye ulaşamaması bunlar arasında sayılabilir (Marshall, Niehm, Sydnor ve Schrank, 2015). Bunun yanında afet sonrasında elektirk, gaz, su, telekomünikasyon gibi altyapı hizmetlerinde yaşanan kesintiler gibi afetin endirekt etkileri işletmelerin afet sonrası belirli bir süre kapanabilmesine de sebep olabilmektedir (Alesch, Holly, Mittler, Negy, 2001).

Dennis (2004) ABD Küçük İşletmeler İdaresinin istatistiğine göre doğal afet ile karşı karşıya kalan işletmelerin %40’ının karşılaştıkları doğal afet ile baş edemediklerini, %30’unun ise karşılaştıkları afet sonrasında 24 saat ve daha fazla süre boyunca kapalı kaldıklarını belirtmektedir. ABD ile ilgili başka bir istatistiğe göre ise afete maruz kalan işletmelerin %25’inin yaşamlarını sürdürülmediği tahmin edilmektedir (Marshall, Niehm, Sydnor ve Schrank, 2015).

(24)

Afetlerin işletmelerin afet öncesi durumlarına gelmeleri açısından hem kısa vadede (Dahlhamer ve Tierney, 1998; Asech vd., 2001) hem de uzun vadede (Webb, Tierny ve Dahlhamer, 2002) etkileri olduğu söylenebilir. Linden (1999) işletmeler açısından afete karşı önlem alma, acil durumlara karşı hazırlıklı olma ve afet sonrası normal akışa dönme konularının öneminin gittikçe arttığını belirtmektedir.

Genel olarak doğal afetler ile ilgili literatür afete maruz kalan işletmelerden çok toplum ve bireyleri incelerken, işletmelerin olağan dışı durumlarda kalmalarına ilişkin literatür ise daha çok ekonomik krizleri ele almaktadır. Dolayısı ile işletmelerin doğal afetlere karşı nasıl önlemler alabilecekleri ve afetler sonrasında nasıl eski hallerine dönebilecekleri konusu önemli ama üzerinde çok çalışılmamış bir konudur (Zhang, Lindell ve Prater, 2009). Yapılan çalışmalar genel olarak afete maruz kalan bölge üzerindeki genel ekonomik etkileri incelerken, işletmeleri veya sektörleri inceleyen çalışma sayısı sınırlıdır. Afetin etkilerini inceleyen çalışmaların ise genelleştirilemeyecek örneklemeler ile ve afetin işletmeler üzerindeki sadece kısa vadeli etkilerini içerecek şekilde yapıldığı belirtilmektedir (Webb, Tierney, Dahlhamer, 2002).

İşletmelerin afet ile ilişkisine kriz yönetimi açısından bakılabilir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki meydana gelen her afet olayını, bir kriz örneği olarak nitelemek mümkün değildir. Örneğin şiddetli bir depremin, yerleşime açık olmayan bir yerde meydana gelmesi veya yerleşime açık bir yerde meydana gelse bile, hasarı en aza indirmek için gereken tedbirlerin alınması durumunda, bu deprem herhangi bir krize yol açmadan atlatılabilir. (Kreimer, 1990, s.4). Pearce (1994) da, bu konuda benzer bir değerlendirme yapmış; afetlerin tahrip güçlerinin, meydana geldikleri bölgenin yerleşim alanı olup olmadığına, nüfus yoğunluğuna ve binaların dayanıklılığına göre değişeceğini belirtmiştir. Dolayısıyla, bir “afet ”in “kriz” olarak değerlendirilebilmesi için, “insanların yaşadığı yerleşim alanlarında meydana gelmesi” ve “can ve/veya mal kaybına sebep olması” gibi unsurlar gerekmektedir. Yani: eğer bir afet olayı, insanların yaşadığı yerleşim alanlarında meydana geliyorsa ve aynı zamanda can ve/veya mal kayıplarına yol açıyorsa, o afet olayı bir kriz olarak nitelenebilir (Yılmaz, 2003, s.8).

(25)

İşletmelerde krize neden olabilecek çevre faktörleri, doğal şartların, toplumsal, ekonomik, teknolojik ve politik yapının değişimi sonucunda ortaya çıkmaktadır (Tüz, 1996). Dolayısı ile deprem, yangın, sel, kasırga gibi doğal afetler de işletmelerin karşı karşıya kaldıkları krizlerin bir çeşididir (Mitroff, 2000). Çevreye yeteri kadar uyum sağlayamamak örgütsel başarısızlığın nedenlerinden biridir. Doğal felaketler örgütlerin çevrelerine uyum göstermeleri durumunda da örgütsel faaliyetleri belli oranda etkilemektedir. Doğal felaketlere karşı hazırlıklı olmak, kaynağı doğal felaketler olan krizin zararını önemli ölçüde azaltmaktadır (Genç, 2005). İşletmelerin doğal afetler kaynaklı ve diğer kaynaklı felaketlerle veya krizelerle savaşmasının yollarından birisi de İş Sürekliliği Planı oluşturmalarıdır (Cerullo ve Cerullo 2004) .

Kriz yönetimi literatürünün küçük işletmelerin afetler karşısında ne gibi cevap vereceği konusu açısından sınırlı olduğu söylenebilir (Runyan, 2006). İşletmeler her ne kadar afet yönetimi ile ilgili süreçlere her ne kadar daha fazla önem vermeye çalışsalar da lojistik ve tedarik zinciri yönetimi literatürü bu konuda sınırlıdır. Afetler ve işletmeler konusundaki literatür daha çok kamu kurumları ve sigorta şirketlerinin afet karşısındaki durumunu ele almaktadır (Hale ve Moberg, 2005).

Afetler işletmeler açısından kriz yönetimi literatüründe incelenebildiği gibi, işletmelerin afetlerle ilgili lojistik faaliyetleri ise tedarik zinciri riski literaturu içinde incelenmektedir (Waters, 2007; Zsidin ve Henke, 2019; Jüttner, Peck ve Christopher, 2003).

1.7. Afetlerin İşletmelerin Tedarik Zinciri ve Lojistik Faaliyetleri ile İlişkisi

Afet konusundaki aktivitelerin yaklaşık %80’inin lojistik faaliyetlerden oluşmakta olduğunu belirtilmektedir (Trunick, 2005; Wassenhove, 2006). Tedarik zinciri ve lojistiğin sadece insani lojistik açısından önemli olmadığı, bunun yanında işletmeler açısından da önemli olduğu söylenebilir. Tedarik zincirinde karşılaşılan riskler pek çok sebepten kaynaklanabilir, bunlardan birisi de dogal

(26)

felaketlerdir (Waters, 2007, s.2). Alesch, Holly, Mittler ve Negy (2001) afete maruz kalan işletmeler için tedarikçi ve tedarik ağı konularının pek çok açıdan önemli olduğunu belirtmiştir. Örneğin eğer işletmeler afet sonucu zarar gördü ise ve tedarik ağlarını kullanarak müşterilere istedikleri ürünleri sağlayamamakta iseler bu durumda müşteriler ihtiyacı olan ürün ya da hizmetleri başka işletmelerden alabilmektedirler (Alesch, Holly, Mittler, Negy, 2001)

İşletmelerin doğal afetler karşısındaki kırılganlığının dört temel faktöre bağlı olduğu belirtilmektedir. Bu faktörlerden birisi tedarikçilerdir. Doğal afetler sonrası işletmeler zarar görmese bile elektrik, doğalgaz gibi temel altyapı hizmetlerini sağlayan tedarikçilerin hizmet akışında yaşadıkları afete bağlı olarak kesintiler olabilmektedir. Afet sonrası temel altyapı hizmetlerinin aksaması işletmelerin afetten endirekt ve direkt olarak zarar görmelerinin temel sebeplerinden birisidir. Bunun yanında işletmeye ürün akışı sağlayan tedarikçiler afetten zarar görebilmektedir. Bu durumda işletemeye sağlanamamaktadır. Sadece tedarikçilerin değil dağıtım merkezlerinin zarar görmesi de lojistik açıdan tedarik edilecek ürün akışlarını kısıtlayan unsurlardan biri olmaktadır. Böylece işletme direkt olarak kendisi zarar görmese bile tedarik ağındaki tedarikçilerin ya da lojistik unsurların zarar görmesinden endirekt olarak etkilenebilmektedir (Zhang, Lindell ve Prater, 2009). Örneğin 2000 yılında New Mexico da gerçeklesen fırtına sonucu elektrik kesilmesine bağlı olarak Philips’in chip fabrikasında bir yangın çıkmış ve binlerce chip zarar görmüştür. Bundan tek zarar gören Philiphs olmamıştır. Fırtınanın yaşandığı yerden binlerce km uzakta bulunan İsveç’teki Ericsson işletmesi de etkilenmiştir. Çünkü Ericsson un tek chip tedarikçisi philips tir. Philiphs in fabrikasındaki yangından tek etkilenen Ericson değildir, Nokia da philips in ürettiği chipleri kullandığından ve Nokia nin philips ten tedarik etmesi gereken chiplerin tedariği gerçekleşmemiş ve Nokia da zorluk yasamıştır (Waters, 2007, s.2). Dolayısı ile işletmelerin afet sonrasında yeniden eski hallerine gelmelerinin araçlarından birisi de lojistik ve tedarik zinciri ile ilgili faaliyetlerini eski hale getirilmesidir (Asgary, Anjum ve Azimi,2012).

(27)

Afet durumuna işletmelerin tedarikçilerinin hem stok yönetimi açısından önemli olduğu hem de afet sonrası yeniden eski hale dönme açısından önemli olduğu söylenebilir (Sydnor, Niehm, Lee, Marshall, Schrank, 2017)

Doğal afetler ulaşım koridorlarının kapanmasına da sebep olabilmekte ve bu durumda afetin gerçekleştiği bölgedeki işletmelerin faaliyetleri azalabilmekte, bunun yanında işletmelerin alternatif koridorları kullanma zorunlulukları nedeni ile ulaşım maliyetleri artabilmektedir. Her iki durum da işletmelere ekonomik kayıp olarak dönebilmektedir (Rolfe, Kinnear, Gowen, 2013).

1.7.1. Afetlerde Tedarik Zinciri ve Lojistik Faaliyetleri

Lojistik ve Tedarik zinciri yönetimi (TZY) işletmeler açısından önemli olduğu kadar afet konusunda da önemli faaliyetlerden birisidir. Afet konusundaki aktivitelerin yaklaşık %80’inin lojistik faaliyetlerden oluşmakta olduğunu belirtilmektedir (Trunick, 2005; Wassenhove, 2006).

İşletmelerin afetlerle ilgili lojistik faaliyetleri tedarik zinciri riski literaturu içinde incelenmektedir (Waters, 2007; Handfield ve McCormack, 2008; Juttner, Pack ve Christopher, 2003). Tedarik zincirinde karşılaşılan riskler pek çok sebepten kaynaklanabilir. Bunlardan birisi de doğal felaketlerdir. Malone (2006) tedarik zincirindeki riskleri tedarikçiden kaynaklı riskler, stratejik riskler, doğal afetler, jeopolitik olaylar, lojistik hatalar, düzenlemeler ile ilgili riskler, entelektüel sermaye kaynaklı riskler olarak gruplamıştır. Tedarik zincirinin karşı karşıya olduğu risklerin % 15’inin doğal afetlerden kaynakladığını belirtmişlerdir. Bu doğal afetler arasında seller de yer almaktadır (Waters, 2007, s.102).

Afetlerde lojistik faaliyetler incelendiğinde insani yardım lojistiği kavramı öne çıkmaktadır. Firtz Enstitüsünde çeşitli üst düzey lojistik yöneticileri tarafından oluşturulan danışma kurulu lojistiğin insani yardım açısından temel bir tanımının yapılması gerektiğini belirterek insani yardım lojistiğini tanımlamışlardır (Wassenhove, 2006). Buna göre insani yardım lojistiği, afete maruz kalan

insanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere tüm bilgi, malzeme ve ürünlerin ilk üretim noktasında son tüketim noktasına değin etki ve maliyet etkin bir şekilde

(28)

akışlarının ve depolanmalarının planlama, uygulama ve kontrol faaliyetleri olarak tanımlanabilir. Bu fonksiyon afete hazırlık, planlama, tedarik, taşıma, depolama izleme gibi pek çok faaliyeti içermektedir (Thomas and Kopczak 2005, s. 2).

Afetlerde önemli lojistik açıdan önemli konular acil yardım malzemeleri, gıda kurtarma personeli gibi unsurların afetzedelere ulaştırılması, sağlık ihtiyacı olan insanların sağlık merkezlerine ulaştırması olarak görülebilir (Barbarosoğlu, Özdamar ve Cevik, 2002). Dolayısı ile afet sırasında gerçekleştirilecek taşımacılık afet lojistiğinin en önemli konularındandır.

Geleneksel tedarik zinciri faaliyetlerine göre afetlerde tedarik zinciri ve lojistik faaliyetleri hep bir bilinmeyen içermektedir. Afetin ne zaman gerçekleşeceğinden, ne şiddetler gerçekleşeceğine dek pek çok bilinmeyen olduğundan, afetlerle ile ilgili lojistik faaliyetler insanlar üzerinde ekstra bir baskı oluşturmaktadır. Bu durum afetlerle ilgili hayat kurtarma faaliyetleri gibi insani yardım lojistiği açısından önemli olduğu gibi, özel sektördeki işletmelerin tedarik zincirleri açısından da önemlidir (Wassenhove, 2006).

1.7.2. Lojistik ve Afet Lojistiği Arasındaki Farklılıklar

Geleneksel lojistik ile afet lojistiği arasında önemli farklar bulunmaktadır. Bu farklılıklardan en önemlileri afet anında ve sonrasında elektrik kesintileri ve ulaşım altyapısının sekteye uğraması, afetlerin ne zaman olacağının önceden tahmin edilememesi ve bu nedenle afetlerle ile ilgili oluşabilecek taleplerin tahmin edilememesi olarak sıralanabilir (Kovacs ve Spens, 2007).

Kovacs ve Spens (2007) afetlerde insani yardım lojistiği faaliyetlerinin genel karakteristik özelliklerini belirlemişlerdir. Bu özelliklere göre Ersoy ve Börühan (2013) geleneksel lojistik faaliyetler ile afet lojistiği faaliyetlerinin karşılaştırmasını gerçekleştirmiştir. Bu karşılaştırma Tablo 1’de görülmektedir.

(29)

Afet Lojistiği İşletme Lojistiği Temel Amaç Savunmasız afetzedelerin acılarını

hafifletmek

İşletme maliyetlerini minimize ederek kârlılığı arttırmak

Aktör Yapısı Faaliyetlerde yer alan birimlerin birbirleri ile net bir bağlantısı yoktur. Sivil toplum örgütlerinin ve

toplumsal aktörlerin egemenliği hâkimdir.

Süreçte tüm partnerler her aşamada koordineli olarak bilgi paylaşımında bulunurlar.

Süreçler Hazırlık, anında müdahale ve iyileştirmeden

oluşur.

Tedarik ya da satın alma, üretim, depolama,

pazarlama, satış, dağıtım, satış sonrası hizmetler vb.

Temel Özellikler

Tedarik ve tedarikçide değişkenlik, büyük ölçekli faaliyetler, düzensiz talep, çok kapsamlı acil durum operasyonlarında olağandışı kısıtlar

Genellikle önceden belirlenmiş tedarikçiler, düzenli ve tahmin edilebilir talep.

Tedarik Zinciri Felsefesi

- Anında müdahale aşamasında “itme stratejisi” (tedarik edilenlerin afet bölgesine

doğru gönderilmesi)

- İyileştirme aşamasında “çekme stratejisi”

(afetzedelerden gelen talebe göre belirlenen

ihtiyaçların karşılanması)

İtme stratejisi satış öncesi reklam, halkla ilişkiler, satış geliştirme gibi tutundurma faaliyetlerini, çekme stratejisi ise satış anı ve satış sonrası müşteri hizmetlerini ve müşteri beklentilerine göre karşılanan talebi kapsar.

Ulaştırma ve Altyapı

Afetlerden kaynaklı düzensiz altyapı nedeniyle, tahminlenemeyen yiyecek, giyecek, ekipman, tıbbi yardımlar vb. nin transferi söz konusudur.

Süreçte görev alan tüm partnerler bellidir ve kendi aralarında kullandıkları sistemler düzenlidir.

Zaman Etkisi Meydana gelen gecikmeler yaşamsal faaliyetleri olumsuz yönde etkiler ve bazı durumlarda hayati kayıplara neden olur.

Meydana gelen gecikmeler nedeniyle ortaya çıkan kayıp ve hasarlar, genelde işletmelerde maddi kayıplara neden olur.

Sınırlı Bilgi Faaliyetleri

Afetlerin doğası gereği acil müdahale gerektirmesi nedeniyle yetersiz ve etkin olmayan bilgi, süreç boyunca kesintiler yaratabilir.

Partnerlerin talep ve ihtiyaçları belli olduğundan tedarik, temin, vb. durumlarda sorun yaşanmaz.

Tedarikçi Yapısı

Sınırlı sayıda alternatif tedarikçi (bazen istenmeyen tedarikçilerle işbirliği yapmaya zorunlu kalma)

Süreçte görev alan / işbirliği yapılan tedarikçiler belli olduğundan

istenmeyen tedarikçiler kritik durumlar dışında süreçte görev almaz.

Kontrol Acil durumlarda faaliyetler

üzerindeki denetim eksikliği Süreç boyunca partnerlerin sürekli bilgi sistemleri ile koordineli bilgi paylaşımı sayesinde denetim eksikliği nadiren yaşanır.

Tablo 1.Afet Lojistiği ile İşletme Lojistiği Arasındaki Farklılıklar

Kaynak: Ersoy, Pervin, Börühan, Gülmüş (2013), “Lojistik Süreçler Açısından Afet Lojistiğinin Önemi”, Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2013 Cilt: 50 Sayı: 578, s.78.

(30)

1.7.3. Afetlerle İlgili Lojistik Süreçler

Afetlerle ilgili lojistik süreçler farklı bakış açılarınca değerlendirilerek afetlerde insani yardım lojistiği süreçleri, farklı süreçler olarak ortaya konmuştur (Ersoy ve Börühan, 2013). Lee ve Zbiden (2003) insani yardım ve lojistiğin birleştirilmesinde bilgi teknolojilerinin önemine vurgu yaparak lojistik ile ilgili süreçleri hazırlık aşaması faaliyetleri, afet anı faaliyetleri ve afet sonrası faaliyetleri olmak üzere üçe ayırmıştır. Hazırlık süreci geçmiş verilerin toplanması ve incelenmesi, tedarikçilerin ve lojistik hizmet sağlayıcıların geçmiş performanslarının incelenmesi, stoklar ile ilgili hazırlık yapmak için stoklanacak ürünlerin bölgelere göre geçmiş ve güncel piyasa fiyatlarının incelenmesini içermektedir. Afet anındaki süreçler; afet ile ilgili hangi faaliyet ve üründen ne kadar ihtiyaç olduğunun bu ihtiyacın o anda ne kadarının karşılandığının belirlenmesi, faaliyetlerle ile ilgili oluşan maliyetlerin izlenmesi, ihtiyaçları karşılamak üzere lokasyonlara göre stok durumunun ne olduğunun belirlenmesini ve buna bağlı olarak tedarik ihtiyaçlarının belirlenmesi ile ilgilidir. Afet sonrası süreçler ise bağışçılarla ilişkilerin sürdürülmesi, faaliyetlerin performansının belirlenmesi ve kayıplar tahribatlar ve şikâyetler ile ilgilidir (Lee ve Zbiden, 2003).

Long (1997) afetlerde acil lojistik operasyonlarında başarısında en önemli faktörün bilgi iletişim sistemleri olduğunu belirtmiştir.

Thomas (2003) afet yardımı boyunca tedarik zinciri bilgi zinciri olarak ele almış ve bu bilgi zincirinin hazırlık, durum tespiti, kaynak transferi, tedarik, ulaştırma faaliyetleri ve bu faaliyetlerin takibi, stok yönetimi, ihtiyaç noktasına teslimat ve performans değerlendirme olmak üzere ardı sıra gelen dokuz faaliyetten oluştuğunu belirtmiştir (Ersoy ve Börühan, 2013).

Wassenhove (2016) afetler ile ilgili süreçleri hafifletme ve azaltma aşaması, hazırlık aşaması, cevap verme aşaması, yeniden yapılanma ve rehabilitasyon aşaması olarak sınıflandırmıştır.

(31)

Azaltma aşaması afetlerde ortaya çıkabilecek zararları azaltmak için gerçekleştirilebilecek faaliyetlerdir. Örneğin Japon’yada tsunaminin etkilerini azaltmak için koruyucu duvarlar oluşturulmuştur. Hazırlık aşaması; afete karşı hazırlıklı olmak açısından yapılması gereken faaliyetler ile ilgilidir. Üçüncü aşama olan cevap verme aşaması afet anında afet ile ilgili karşılaşılan durumlara karşı yapılacaklar ile ilgilidir. Rehabilitasyon aşaması ise afet sırasında etkilenen altyapı ile ilgili unsurların iyileştirilmesi ve eski haline getirilmesi ile ilgilidir. Burada önemli konulardan birisi afete hazırlıklı olma ve afet anında verilen cevaptır çünkü afet sadece bir kerelik değildir ve bir sonraki afet için ne yapılacağı da önemlidir (Wassenhove, 2006). Hazırlık ve cevap verme süreçlerinin iyileştirilmesi, bir sonraki afet ile ilgili performansı da etkiyecektir.

1.7.4.Afete Hazırlık

Afete hazırlık aşaması; afete karşı hazırlıklı olmak açısından afet sırasında ne yapılacağının bilinmesi, bu konuda bir farkındalık yaratılması, yüksek teknolojinin sunduğu iletişim imkânları sayesinde erken uyarı sistemlerinin kurulması, afet ile ilgili gerekebilecek ürün stoklarının hangi lokasyonlarda depolarda ne miktarda tutulacağının belirlenmesi faaliyetlerinden oluşmaktadır (Wassenhove, 2006).

Gillespie ve Streeter (1987) afete hazırlıklı olma kavramını örgütsel açıdan incelemiştir. Kavramın geçmiş tecrübeler, organizasyonlar arası formalleşme, afet alt kültürü, organizasyon kapasitesi, organizasyonlar arası alışveriş ve örgütsel formalizasyon olmak üzere beş temel unsurdan oluştuğunu belirtmiştir. Wassenhove (2006) afete hazırlıklı olmanın temel olarak beş unsuru olduğu belirtilmektedir. Bu unsurlar insan kaynakları, bilgi yönetimi, operasyon ve süreç yönetimi, finansal kaynaklar, toplumla ve diğer kurumlarla işbirliği şeklinde sıralanabilir. Bu unsurlar ve açıklamaları aşağıdaki gibidir:

 İnsan kaynakları: Afet ile ilgili görev alacak kişilerin seçilmesi ve eğitilmesi afete hazırlıklı olmanın temel unsurlarından birisidir. Afete hazırlık ve olası afet durumunda çalışanların nasıl davranması gerektiği

(32)

konusunda eğitimler verilmelidir. Afetlerin ne zaman, ne şekilde ve nerede gerçekleşeceği kesin olmadığından dolayı afet öncesi yapılan tüm hazırlıklar tamamen uygulanamayabilir. Bu nedenle afet anında afet farkındalığı yeterince gelişmiş olan uzman personeller bulunmayabilir. Özellikle afet müdahalelerinde görev alan çalışanların maksimum verimliliği sağlayacak şekilde eğitilmesi gerekmektedir (Tanyaş vd., 2013).

 Bilgi yönetimi: Lojistik süreçler ile ilgili geçmiş afetler ile ilgili bilgi toplanmalıdır. Literatürde afet lojistiğinin konusunun önemli bir kısmının afet ile ilgili bilgi yönetimi faaliyetleri olduğu belirtilmektir (Long (1997; Lee ve Zbiden, 2003).

 Operasyon ve süreç yönetimi: Lojistik afetle ilgili temel öğelerden birisi olduğundan lojistik süreçler açısından da hazırlıklı olmak gerekmektedir. Burada stoklar, taşıma gibi lojistik faaliyetler ile ilgili hazırlıkların yapılması, tedarikçilerin belirlenmesi tedarikçi havuzunun oluşturulması önemli noktalardır.

 Finansal kaynaklar: Afetle ilgili finansal kaynakların nasıl oluşturulacağının belirlenmesi gerekmektedir. Burada işletmeler açısından önem arz eden konulardan birisi de sigortalamadır. İşletmelerin afet ile ilgili global anlamda sigortalama yöntemlerini belirlemeleri ve kendilerini garanti altına almaları önem taşımaktadır (Schlegel ve Trent, 2015).

 Toplumla ve Kurumlarla İşbirliği: Kamu kurumları, askeri kurumlar ve işletmeler ile işbirliği yapmanın etkin yöntemleri bulunmalıdır.

Önsüz ve Atalay (2015) afet öncesi hazırlık dönemini lojistik faaliyetler açısından planlama, satın alma, nakliye yönetimi ve depo yönetimi açısından ele almıştır. Planlama yapıldıktan sonra afetle ilgili gereken araç ve gereçler emniyetli bir şekilde depolanmalı, diğer gereksinim duyulan malzemelerin temini ise firma seçim kriterleri göz önünde bulundurularak tedarikçi firmalarla prosedürler doğrultusunda gerçekleşmelidir. Tedarikçi havuzu belirlenirken dikkat edilecek en

(33)

önemli husus, bir firmaya odaklanmak yerine birkaç firma ile çalışılarak risklerin dağıtılması olacaktır. Bunun yanında nakliye yönetiminin iyi planlanması gerekmektedir.

1.7.5. Afet Farkındalığı

Toplumun yeterli bilgiye sahip olmaması, olası bir afete karşı hazırlıksız olması, afet farkındalığı ile de ilgili olabilmektedir çünkü afet ile ilgili farkındalık, gereken tedbirleri almak, tehlikeyi anlamak ve oluşabilecek maddi ve manevi hasarı azaltmak açısından büyük önem arz etmektedir. Bu sebeple, afetlerden önce ne gibi tedbirler alınması gerektiği, afet sırası ve sonrasında nasıl davranılması gerektiği hakkında toplumun bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, toplumun afetlerden önce, afet sırasında ve afet sonrasında bilinçlendirilmesine afet farkındalığı denmektedir (Dökmeci & Merinç, 2018: 106).

Toplumun her kesiminde afet farkındalığı ve afet bilincini oluşturmak, olumlu davranışlara teşvik etmek oluşabilecek tehlikelerden en az şekilde etkilenip, can ve mal kaybını en aza indirgemenin yollarından bir tanesidir. Sadece bu durumda, afet bilinci empoze edilmiş toplumlarda, bu tür olayların yaratacağı hasarları önlemek için, örgütsel ve sistematik çözümler üretmek mümkün olacaktır. Mümkün olan çözümler ise bütün toplum kesimlerinin afetler hakkında bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi ile anlam kazanacaktır. Böylelikle, “doğa olayları”nın “afet veya felaket” haline gelmeden ele alınması ve üzerinde çalışmalar yapılması, benzer doğa olayları ile birlikte mücadele edebilme gücünü artırmaktadır ( Özbayram, 2018: 32) .

Toplumların afetler gerçekleşmeden önce, zararı indirgeme ve afete hazırlık olarak ifade edilen koruyucu ve önleyici tedbirleri ne kadar çok almış ve önemsemiş ise afetler sonrasında bu toplumlarda hasar görme olasılıkları ya çok az olacak ya da hiç gerçekleşmeyecektir (Törenci, 2015: 29).

Yerleşim yerlerinde evlerin inşa edilirken afet riskleri de düşünülerek inşa edilmesi gerekmektedir. Örneğin; dere veya göl kenarlarına bina inşa etmemek,

(34)

heyelan bölgelerinden uzak yerlere binaların inşa edilmesi veya binalar tasarlanırken deprem tehlikeleri de düşünülerek afetlere karşı dayanıklı binalar yapmak bir anlamda afetlere karşı önleyici tedbirleri almış olmak demektir (Yakın, 2018: 5). Sonuç

Toplumun tüm kesimlerinde afet bilincinin oluşmasının sağlanması, afete yönelik bilgilendirme ve farkındalık kazandırma çalışmalarının gerçekleştirilmesi, olası tehlikelerden en az şekilde etkilenip can ve mal kayıplarını en aza indirmenin temel yollarından biridir. Afet risklerinin indirgenmesi konusunda en etkili çözüm, topluma afet konusundan gerekli eğitimlerin verilmesiyle mümkün olacaktır (Özbayram, 2018: 49) .

Afet farkındalığı ile ilgili literatürde pek çok çalışma bulunmaktadır. Gerdan’ın (2014) öğrencilerin ve personelin afetlere karşı kişisel tutumlarını, önceliklerini ve farkındalık düzeylerini belirlemek için yapmış olduğu araştırma sonucunda gerek farkındalık gerekse tutum konusunda akademik personel ve öğrenciler arasında eğitim düzeyi açısından anlamlı farklar ortaya konulmuş olup ayrıca daha önceden afet ile ilgili eğitim almış öğrenciler ile eğitim almamış öğrenciler arasında farkındalık, tutum ve kişisel öncelik açısından anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Yine araştırma da ortaya konulan diğer bir sonuç ise yaş grubuna bağlı olarak afetlere karşı tutum ve farkındalık düzeylerinin farklılaştığıdır.

Dökmeci ve Merinç’in (2018: 106) lisans ve ön lisans öğrencilerinin afet bilincinin değerlendirilmesi ve farkındalık düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapmış çalışmasında lisans ve ön lisans öğrencileri arasında afete hazırlık ve afet farkındalığı konusunda açıkça fark olduğu yönündedir.

Gün Boğazpınar’nın (2017) çalışması ise afet ile ilgili kamu kurumları tarafından verilen eğitim programının sonuçlarının katılımcılar tarafından değerlendirilmesini içermektedir. Eğitim programlarının katılımcılar tarafından olumlu ve olumsuz olarak değerlendirilen yönlerinin bulunduğu belirtilmiştir.

(35)

Varol’un (2007) çalışmasında, ulusal ve uluslararası alanda afet konusunda yapılan çalışmaların karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi, doğal ve insan kaynaklı afetler konusunda toplumun bilinçlendirilmesi ve bu bağlamda AFEM’e düşen görev ve sorumlulukların vurgulanması amaçlanmıştır. Çalışma sonucunda afetler karşısında yapılan eğitimlerin önemine dikkat çekilmiştir. Afet konusunda eğitimin ilköğretimden başlayıp tüm seviyelerde ve ayrıca tüm sektörlerde sürdürülebilir bir şekilde verilmesi gerektiği vurgulamış ayrıca bu konuda yetkililere düşen görevler üzerinde durulmuştur. Eğitimin yanı sıra afet azaltma faaliyetleri kapsamında sürdürülebilir sistemler yaratmak maksadıyla bilimsel ve mühendislik çalışmalarının önemine vurgu yapılmıştır.

Afet farkındalığı konusunda eğitimin önemine vurgu yapan çalışmalardan birisi de Sugimoto, Lemura, Shaw’ın (2010) Banda Aceh ilinde yapmış oldukları çalışmadır. Sugimoto, Lemura, Shaw’ın (2010) toplumda afet bilinci ve farkındalığını sürdürülebilir hale getirmek amacı ile eğitici proje gerçekleştirmişlerdir. Daha önce Japonya, California gibi ülkelerde yapılan tsunami yükseklik direkleri incelenmiştir. 2004 yılında Hint Okyanusunda meydana gelen tsunami sebebiyle ciddi derecede zarar gören Banda Aceh ilinde yapılan 85 tsunami yükseklik direğinin afet konusunda toplum farkındalığını sürdürülebilir kılmayı desteklediği belirtilmiştir.

Ardalan, Linkov, Shubnikov ve LaPorte’nin (2008 ) çalışmasının amacı, afetlere karşı toplum farkındalığını arttırmak ve afet riskini azaltmaya yönelik eğitim modüllerinin önemini ortaya koymaktır. Yapılan çalışmada internet tabanlı eğitim sisteminin toplumun afet farkındalığı üzerindeki önemi vurgulanmıştır.

Yukarıdaki çalışmalardan görüldüğü üzere eğitim afet farkındalığını düzeyini farklılaştırabilmektedir.

Kamu sektöründe de afetlerle ilgili ve afet farkındalığının oluşturulması için yapılan çalışmalar bulunmaktadır. Lebleci’nin (2014) yapmış olduğu çalışmada afetlerle ilgili kamunun üstlenmesi gereken görevlerin belirlenmesi ve kamuya düşen roller üzerine vurgu yapılması amaçlanmıştır. Çalışmanın bulgularında, deneyimlenen ve yaşanması muhtemel afet olaylarının etki alanının

(36)

büyüklüğü ve ileri düzeyde eşgüdümleme ile hareket ihtiyacı gerektirmesi afet yönetimi bileşenleri arasında kamunun rol almasını zorunlu hale getirmekte olduğu kanısına varılmıştır. Sonuç olarak, toplumu bahsi geçen konu hakkında bilgilendirme ve eğitim çalışmalarının yapılması, tedbirler ve planların hayata geçirilmesi hususunda STK ve gönüllü kişilerin yanında devletin de asıl amaçları arasında bulunması gerektiği savunulmaktadır.

Sağlık sektöründe de afet farkındalığı üzerine yapılan çalışmalar bulunmaktadır. Ağhan’ın (2018) yapmış olduğu çalışmada Çanakkale 112 Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonlarında görev yapan sağlık personellerinin afet farkındalığı ve afetlere hazırlık seviyelerine ne derece sahip oldukları ve bu seviyeleri etkileyen etmenleri belirlemek hedeflenmiştir. Afetlerde görev alan ekipler arasında yer alan 112 sağlık personellerinin afet farkındalığı ve afetlere hazırlık düzeylerinin ne seviyede olduğu cinsiyet, yaş, mesleki eksperyansları ve eğitim durumu gibi kişisel özelliklerine göre ele alınmıştır. Ayrıca bu seviyelerin mezuniyet durumları, mezuniyet sonrası aldıkları eğitimler ve yaşadıkları afet tecrübelerine göre anlamlı farklılıklar gösterip göstermediği bu araştırmada ulaşılan veriler doğrultusunda açıklanmıştır.

Törenci’nin (2015) yapmış olduğu çalışmanın amacı, sağlık sektöründe afetlere hazırlık aşamasında afet yönetimi odaklı anlayışla problem ve problemin risklerini görme ile mevcut kaynakların en verimli şekilde kullanılması üzerine odaklanmaktır.

Afetlerle ilgili iyileştirme önerilerine yönelik çalışmalar da bulunmaktadır. Bu çalışmalara örnek olarak verilebilecek olan Turoğlu’nun (2005) çalışmasının amacı, Bartın ilinde sıklıkla meydana gelen sel ve taşkınların, gerek yerel halkı gerek bölgesel ve ülke ekonomisini olumsuz etkilemesi sebebiyle coğrafi bir perspektiften bakarak sel ve taşkınları önleme, zarar azaltma, hazırlıklı olma ve iyileştirme çalışmalarına önerilerde bulunmaktır. Çalışmanın sonucunda sel ve su taşkınlarının sebep olduğu su kütlelerinin en kısa sürede şehir merkezinde toplanmasının engellenmesi, bölgenin arazi türüne uygun arazi kullanım tercihlerinin yapılması, su kütlesinin akışını engelleyen yatakların kontrolünün

(37)

sağlanması, olası taşkın ve sel olayları için hazır bulunma, tedbir ve önlemler konusunda eğitim verilmesi ve acil durum planı hazırlanması gibi önerilerde bulunulmuştur.

Yapılan farkındalık çalışmaları göz önüne alındığında, eğitim düzeyinin afet farkındalığının farklılaşması açısından önemli bir etmen olduğu, afet ile ilgili verilen eğitimlerin ise afet farkındalığı düzeyinin farklılaşması açısından önemli olduğu çıkarımları yapılabilir.

1.7.6. Afete Cevap Verme

Afete cevap verme afete hazırlıklı olma ile ilgili insan kaynakları, operasyon ve süreç yönetimi, kaynak bulma ve diğer kurumlarla işbirliği faaliyetlerinin koordineli bir şekilde gerçekleştirilmesi ile mümkün olacaktır. Malzeme akışları, bilgi akışları ve finansal akışlar iyi koordine edilmelidir (Wassenhove, 2006)

Afetlere anında cevap vermek bir kriz yönetimi olarak düşünülebilir. Bu aşamada kriz yönetiminden olduğu kadar işletme lojistiğinden de faydalanılmalıdır. Özellikle talep yönetimi ve tedarik yönetimi konuları önem kazanmaktadır (Kovacs ve Spens, 2007).

Afet anında müdahale sürecini 3 ana grupta incelemek mümkündür (Pektaş, 2012):

• Ön değerlendirme ve İhtiyaçların Saptanması

• Lojistik Operasyon Planının Yapılması ve Uygulanması

• Afet Anında Müdahale Sürecinin Gözlemlenmesi, Değerlendirilmesi ve Raporlanması

1.7.6.1. Ön değerlendirme ve İhtiyaçların Saptanması

Afet esnasında bölgeden ve yetkililerden alınan malumatlar göz önüne alınarak ön değerlendirme yapılır. Afet öncesinde hazırlanan planlar ile afet

(38)

esnasında yapılan ön değerlendirmeler sonucunda, afet müdahale sürecinde siparişi verilen araç ve gereçlerin afet bölgesine uygun zamanda ve uygun miktarda ulaştırılması gerekmektedir. Ayrıca insanların uygun toplanma alanlarına yönlendirilmesi, doğru ve düzenli bir iletişim ağının oluşturulması da afet anında müdahale sürecini kolaylaştırmaktadır. Ön değerlendirme çalışmaların da şu faktörler dikkate alınmalıdır (Pektaş, 2012):

• Havayolu, demiryolu, karayolu ve limanların uygunluğu ve sığaları, • Organizasyonun imkânları dışında stoklama imkânları ve sığaları, • Depolara ulaşılabilirlik,

• Gereksinim duyulabilecek ürünlerin yerel pazarda elde edilebilirliği, • En yakın gümrük noktalarına ulaşılabilirlik.

1.7.6.2. Lojistik Operasyon Planının Yapılması ve Uygulanması Afet öncesinde yapılan hazırlık ve planlar, ön değerlendirmede bulunulan koşul faktörleri hesaba katılarak değerlendirmeye alınmaktadır. Elde edilen veriler doğrultusunda, lojistik operasyon planı yapılıp sonrasında uygulamaya geçilmektedir. Hazırlanacak olan lojistik operasyon planında;

• Afete müdahale esnasında yardımcı ekiplere azami yararın sağlanması, • Yardım esnasında ortaya çıkabilecek malzeme gereksinimi önceden

seçilmiş tedarikçi firmalarla iletişime geçilip temininin sağlanması,

• Afetin olduğu bölge göz önünde bulundurularak malzeme ve insanların afet bölgesine en elverişli şekilde ulaştırılması,

• Kurumun araçları ile malzeme teminlerinin sağlanması, yeterli gelmediği yerde takviye imkânların sağlanması,

• Yapılan tüm sevkiyatların maksimum hızda ve emniyette olması,

• Stoklamanın bölgesel veya yerel olup olmadığına karar verilmesi unsurlarına dikkat etmek gerekmektedir (Pektaş, 2012):

(39)

Afet öncesi yapılan hazırlık planları, ön değerlendirme aşamasında gözlemlenen verilere dayanarak lojistik operasyon planını uygulayacak ortamı yaratmaktadır. Bu ortam oluşturulduğunda ise afet müdahalesi gerçekleşmektedir. Uygulanacak mevcut plan doğrultusunda elde bulunan malzeme, insan kaynağı ve teçhizatlar afet bölgesine gönderilmektedir. İhtiyaç duyulan malzeme, teçhizatlar ve hizmet daha önceden belirlenmiş tedarikçilerden mevzuata uygun şekilde karşılanmaktadır. Malzemelerin yüklenmesi, toplanma bölgelerine ve son noktalara ulaştırılması amacıyla sevk edilmektedir (Kadıoğlu, 2011).

1.7.6.3. Afet Anında Müdahale Sürecinin Gözlemlenmesi, Değerlendirilmesi ve Raporlanması

İlk müdahaleden sonra yapılacak olan müdahale aşamasında, gelen talepler baz alınarak malzeme taşıma işlemine devam edilmekte, uygun araçlar seçilmekte, yapılan sevkiyatlar kontrol edilmekte ve afetzedelerin bulunduğu bölgelere gönderilen malzemelerin stoklanması işlemleri yer almaktadır. Hazırlanan raporlar kontrol edilirken, aksaklıklar belirlenmeli ve geliştirilmesi gereken durumlar belirtilmelidir. Aksi durumlar meydana gelmiş ise uygun olan müdahale yöntemi belirlenmeli ve uygulanmalıdır (Pektaş, 2012).

1.8. Afet Lojistiği İle İlgili Yapılan Çalışmalar

Afet lojistiği ile ilgili yapılan çalışmalar afet farkındalığı çalışmaları ve diğer çalışmalar olarak ikiye ayrılabilir.

1.8.2. Afet Lojistiği İle İlgili Çalışmalar

Afetlerin olası etkilerinin yol açtığı can ve mal kayıplarının indirgenmesi amacıyla afet lojistiği operasyonlarının verimli ve etkin şekilde planlanması gerekmektedir. Bu bağlamda Gençay (2018), Doğan (2015), Börühan, Ersoy ve Tek (2012) ve Köseoğlu &Yıldırım’ın (2015) yapmış olduğu çalışmalar bulunmaktadır. Afet lojistiğinin verimli planlanmasının yanı sıra afet lojistiği

(40)

süreçlerinin de iyileştirilmesi ve bu süreçlerin tekrar edilmesi de önem arz etmektedir. Afet lojistiği planlaması iyileştirme çalışmaları olarak Tanyaş, Günalay, Aksoy & Küçük (2013), Yüce Yaman (2018), Yıldırımlı (2015) ve Kılavuz’un (2019) çalışmaları örnek olarak gösterilebilir.

Afet öncesi, afet sırasında ve sonrası alınabilecek önlemlerin arttırılması gerektiğini vurgulayan çalışmalar da literatürde bulunmaktadır. Reis ve Yomralıoğlu (2005), Özmen, Nurlu & Temiz (2005), Pektaş (2012) ve Arca (2012)’nin çalışmaları afetlerden kaynaklanan zararların önlenmesi veya aza indirgenmesi üzerinedir.

Afet lojistiğinde üzerinde durulması gereken en önemli konulardan bir tanesi de yer seçiminin belirlenmesidir. Yer seçiminin belirlenmesi afet öncesi, afet sırası ve sonrasında gereksinimi olan afetzedelere daha kolay yardım edebilmek adına önem taşımaktadır. Bu bağlamda Erden & Coşkun (2010), Çiçekdağı & Kırış (2012), Gülner (2016), Kara (2016), Aslan vd., (2015) ve Peker et. al’nın (2016) yapmış olduğu çalışmalar literatürde yer almaktadır.

Afet yardımı için afet lojistiğinin önemini vurgulayan çalışmalarda bulunmaktadır. Long’un (1997) yapmış olduğu çalışmasında, afet yardım projelerinde afet lojistiğinin en kritik faktör haline geldiğini vurgulamaktadır.

Afet lojistiğine yönelik yapılmış çalışmaların toparlanması ve bir literatür taraması oluşturulması hedeflenen Şen ve Esmer’in (2017) çalışmasında yapılan incelemeler sonucu afet lojistiği konusunda son yıllarda nicel yöntemlere dayanan yer seçimi uygulamalarının ön planda olduğu ortaya konmuştur. Bunun yanı sıra genel anlamda afet lojistiğini değerlendirmek ve geliştirmek adına çalışmalar yapmaya yönelik eğilimin de fazla olmasıyla birlikte afet lojistiğinin önemi vurgulanmıştır.

Afetlerden ve afetlerin yol açtığı olası risklerden korunmak adına afet ve risk yönetiminin de planlı ve koordineli bir şekilde tasarlanması gerekmektedir. Özmen & Özmen (2013), Taştan & Aydınoğlu (2015) ve Yenigün & Ülgen’in (2016) bu konuda yapmış olduğu çalışmalar bulunmaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bölüm Adı: Uluslararası Ticaret ve Finans Anabilim Dalı Okul Adı: Sosyal Bilimler Enstitüsü.. Uluslararası Ticaret ve Finans TEZLİ Yüksek Lisans

“Kamu ve Özel Sağlık İşletmelerinde Satınalma, Tedarik Zinciri, Lojistik, Stok, Depo ve Taşınır Yönetimi” kitabı ile sağlık işletmelerinde A’dan Z’ye ihtiyaç tespiti,

• Depo Doluluk Oranı = (Dolu palet veya koli. lokasyon sayısı / Toplam palet veya koli lokasyon

Kapsam dâhilinde firmaları yeşil uygulamalara yönlendiren etkenler dışsal ve içsel olarak ele alınmış olup, görüşmeler kapsamında elde edilen bulgulara göre

Lojistik ve kaynak yönetimine giriş; lojistik stratejisi, planlama, lojistik hizmetleri; afet yönetiminde lojistik ve kaynak yönetimi; afet yönetiminde lojistik planlama

Afet öncesinde yapılan planlar ve hazırlıklar ile afet anındaki ön değerlendirme neticesinde, afet müdahale ve yardımlar sürecinde talep edilen malzemelerin afet bölgesine en

Yakın bir gelecekte teknolojinin giderek gelişmesi ve bu gelişme hızının göz kamaş- tırıcı bir biçimde artıyor olmasına bağlı olarak, lojistik faaliyetlerin daha teknoloji

Granger nedensellik test sonularına göre; petrol fiyatının enflasyon için granger nedeni olduğu, ancak bunun yanında; enflasyonun petrol fiyatı için granger