• Sonuç bulunamadı

Hezarfen komşumuz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hezarfen komşumuz"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Gördüklerim, duyduklarım

HEZARFEN

40 yıllık komşu çocuğuydu.

Ann«-£

;le beraber dalma bize gelir, *lde ûyüdüğü, araya süt de karıştığı için, jjelikanlı olduğu halde kaçgöçsüz ha­ leme girer çıkardı.

Dört mecidiye aylıkla Gümrüğe 'devamda, tahsili İdadi derecesinde, gelgelelim marifet kumkuması.

Hezarfen lâkabını kaleminde tak­ mışlar. O lâkabın tam mânasile ehliydi. Aklı ermediği, üstesinden gel­ mediği ne vardı ki?

Meselâ anasının arkasından odaya girer. Büyüklerin ellerini öpüp, di­ ğerlere yerle beraber temennahmı edip, göğsü ilikli, kollan kavuşuk, san- dalyaya ilişir.

Çok geçmeden, gözü duvardaki sa­ ate ilişmiş: bileğindekine baktıktan sonra diyor ki:

— Müsaade buyurulursa efendim, karşıki saatin rakkasını bir muaye­ ne edeyim. Hep 9 dakika geri kalı yor.

Bizimkiler de hemen: (Hayhay!), zira mehareti mücerrep,

S: "ti duvardan indirip, on on iki ağızlı çakısının sivri bizinl rakkase, tornavidasını birkaç vidaya dokun­ durur dokundurmaz, kronometre olup gitti mübarek!

Kahve getirilirken kapının zor açı­ lıp kapanışı, keçeye takılışı, gözden kaçmamış. Gene derhal atılır:

— Menteşeler aşağıya bastığı için kanat da kaymış efendim. Çekiç emrederseniz yerine kaldırıvereylm.

Ona da cevap hazır:

— Hay Allah razı olsun, ne zaman­ dır başıma dertti o!.

Kapıyı omuzlayıp çıkararak, per­ vazdaki menteşe yuvasının altına çe­ kici vurup vurup takar takmaz, kanat yağ gibi kaymada.

Herkeste can ve yürekten dualar: — Allah gençliğini bağışlasın. Gı­ cırtısından da kulak zarlarımıza, bey­ nimize şişler saplanıyor gibiydi. O da kalmadı.

Hoşbeş arasında annesi, tazelerden birine piyanoyu işaretle:

— Haydi yavrum, biraz çal da ku­ lağımın pası gitsin! deyip boyun bü­ kerken, taze:

— Teyzeciğim. akordu bozuk; Nu- ruosmaniyedeki akortçu ne zaman­ dır gelecek!., mi dedi; hezarfen lâhzada piyanoya seğirtmiş, tuşları yokiamasile kesip atması bir:

— Yalnız sol, fa, si ile iki diyez gev­ şek. İngiliz anahtarını lütfederseniz düzeltirim efendim!

Etraftan: (Ömrüne bereket) 1er ve o beş çiviyi çevlrmesiie akort ta­ mam. Ertuğrul bandosundaki Lange beyi oturt, resitali dinletsin.

Taze peşrevden girişip şarkıları sı­ ralı’ jr, kulaklarının pası giden h a­ tun da cezbeye gelip sağa sola baş sallarken, oğlunda gene yavaşçacık:

— Mükemmel Alman piyanosu, yal­ nız cilâsı uçmuş. Beyoğlımdaki bü yük mağazalara yollanması müşkül. Arzu buyurulursa bendeniz cilâlayı- vereyim!..

Bittabi buna da:

— Hay ellerin dert görmesin evlâ­ dım! denilirken, o, dörtnala dışa­ rı. Bakkaldan beş kuruşluk ispirto, aktardan yüz paralık (Gomalaka) alıp soluk soluğa dönmüş.

Kolları sıvalı, önce pamuğu zeytin­ yağına batırıp her tarafa bir boy gezdirdikten, ardından şişedekini tek­ rar tekrar, 15, 20, belki de 30 keıe sürdükten sonra piyano ayna.

Yemeğe oturacağız. Yemek odası­ nın el yıkayacak yerinde leğen, ibri­ ği gören komşu genç, derakap sor­ guda:

— Dolap beygiriniz mi öldü efen­ dim? Vah vah kuvvetli h ayv an ­ cağızdı.

— Hayır, bilâkis azdıkça azıyor. Bu sabah eğen tekme, çifte, tulum­ bayı kırmış. Topuz İsmail efendiye haber gönderdik amma dükkânında bulamadılar!., denilir denilmez, sof­ raya oturulurken, delikanlı ortada yok.

Neden sonra bir geliş ki elleri, kollan kara kara yağlar içinde, pa­ çaları sırsıklam ve muslukların hep­ sinde şarıl şarıl su.

Kuyunun dibine inmiş. Tulumba­ da kırık mink yok, yalnız pistonun köseleleri çürüdüğünden civatalar ttşkalaşmışmış. Eski bir terliği ke­ sip parçalarile cıvataları sıkıştırma­ mış mı?

Bu işle uğraşma arasında alt kat apteshanesinin halinden de haber­ dar. Süklüm püklüm mırıltıda:

— Affınıza mağruren, yüzünüze güller, kalfaların helâsmda taaffün var efendim. Hıfzıssıhhaya mügayir, maazallah hastalığa sebebiyet verir. Bir miktar kireç kaymağile asitfenik aldırıp çanak içinde bir kenarcığa koyalım. Sabah, akşam beş altı kova suyu da eksik etmesinler!.

Kulağı büker bükmez eczaneye ko­ şan, çanağı kenarcığa koyan, beş altı kova suyu da ilk döken gene ken­ disi.

Salonun yan kanapesinde, keten örtünün üstünde masmavi bir leke. Her halde hırkasını külüstür bir bo­ yacıya boyatmış birinin oturma İzi.

KOM ŞUM UZ

— ---

İT^VUTo

En kvel gören ve çaresini bulan gene gençcağız:

— Beş on dirhem şap, yarını fU- oan terementi ruhu, bir de limonla şimdi pirüpak ederim efendim!

Sıvanmasile lekeyi ara da bul; ör­ tü sakız mı sakız.

Ne vakittenberi salonun tavan kö­ şesindeki muşamba sarkık, karton­ piyerleri dökük. Sebebi, o taraf çatı saçağının yağmurdan akması.

Kaç usta getirilmiş, kaç düzine Marsilya kiremidi alınmış, kaç yev mlye verilmişse de boşuna. Bunun da farkına varan delikanlı kaşla göz arasında damda değil mİ? Köşe kire­ mitlerini tislûplu ülslûplu dizmemiş mi? Ondan sonra akıntının katrasın- dan eser yok.

Hezar fennin daha nice bir fenni ni sayayım;

Meselâ o yıl kış fazla, odun yakan çini sobalar ortalığı ısıtmıyor. Demir sobaya kok doldurulmuş, herkes et­ rafına üşüşmüş.

Gelip görür göımez onda telâş: — Aman efendim, soba ziyade ha­ raretle yanıyor. Terkibinde karbon vardır; havanın müvellidülhumuzasi- le İmtizaç edip humuzukarbon neş- reyler ki semdir! diyerek derhal pen­ cereleri açma; hava deliğini kapatıp yanışı kısma; (yübuseti gidersin) di­ ye üstüne de su dolu çinko tabağı koyma.

Gene faraza, ertesi sabah öküz ara- balarile Kayışdağma gidilece. Ora­ da çevrilecek kuzular akşamdan ke­ silmiş ve lâkin mevsim Eyyamı ba- hur.

(Yarma kadar kuzular acaba ağır­ laşır mı? Kokar mı?) lâfı olurken onda şipşak cevap:

— Hiç üzülmeyin efendim, şimdi çamaşır leğenine kömürlükten kömür tozu doldurur, kuzuları içine göme­ rim. Hattâ haftasına kadar taze ka­ lır!.

Dede yadigârı seksenlik siyahi ba­ cının göz akları kan çanağı; (Tepem | de tepem!) diye kıvranır, doktor İlâçları kâr etmezken, komşumuzun oğlu gene derde derman.

Çifte sülüğü kulaklarının arkasına ı yapıştırıp gözlerini de, çenesini de açtırma.

— Hâlâ kısmetim çıkmadı. Ne za­ man erkeğimin söküğünü dikecek, çl- ylni pişireceğim müslümanlar?.. diye söylendirme.

+ * «

Annesi ahretine gitmiş, senelerden! sonra, yani kırkını aştığı sıralar ev­ lenmişti. Vefa yangınında evi yanıp Üsküdara yerleşmişti.

Bir cuma günü o tarafa yolumuz j düştü. Şuncağızı yoklıyalım, karısını da görelimi dedik. Kapıyı bizimki açtı.

Bermutat yerle beraber temennah- lar, efendimler, İhya buyurdunuzlar.

Bir taşlık kt köpek bağlaşan dur­ maz. Sarnıcın kapağı açık, yanında iple sarkıtılan kova. Kenarda tepe­ leme kömür dolu saç mangal, üstün­ de boru. Marsık dumanından, koku­ sundan durulmuyor. Bir taraftan da buram buram apteshane kokusu ya­ yılıyor.

Yukarı kata çıktık. Sofanın dört köşesinde gaz tenekeleri. Evelki gün­

kü yağmurdan kinlmıl, çatı aktığı için konmuş.

Misafir odasmdaki konsolun kap­ lamaları şahrem şahrem, altlarından çam tahtaları görünüyor. Üstündeki pirinç saatin akrebi, yelkovanı yok. Kerevetli minderlerin patiska örtüle­ rinde mavi, mor, san lekeler. Kapı­ lar açılıp kapanırken bostan dolabı gibi ötüyor.

Haremi hanım çıkageldi; sinek ko­ var gibi bir temennalıtan sonra baş sedire kuruldu.

.Halis muhlis Ha£?ş: Kıvırcık kuz- gunî saçlar, çıkık alm, yamyassı bu­ run, koca koca dudaklar.

Hezar fenimizin kadın seçme, ev bark kurmadaki kara cahilliğine şa­ şıp kaldık.

Sermed MuhtarAIus

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Vitre içi kanama gerilemeyince hastaya pars plana vitrektomi operasyonu önerildi.. Hastaya sosyal nedenlerden dolay› baflka bir klinikte 3 ay sonra sol pars plana vitrektomi

Bulgulann incelenmesi sonucunda, yurt d1§1 yasannsi olan ve olmayan ogrencilerin ailelerinin gelir duzeylerine gore genel uyum duzeylerine iliskin bulgular

Bunların yanında son yıllarda bambu bitkisinden elde edilen, bambu lifleri de gövde lifleri arasında yer almıştır Gövde lifleri, lif demetlerinin dayanıklılık

İlk yıllarda PROJE grubu ile faaliye- tine başlıyan YAPI MERKEZİ, 1066 yılın- da «yapı ile 'ilgili yayın yapan» bölümünü, 1969 ynlında «uygulama» ve 1970

Üstad ibrahim bu vaziyette bir mimar olmakla beraber ayni zamanda inşaat kudretine de malik olduğundan dolayı, bu vadide diğer kıymetli-bir eser olarak Divanyolu caddesi

Bu araştırmada elde edilen en önemli sonuçlardan biri de, doğal organik madde içeren su nu- munelerinin klorlanması sonucu meydana gelen toplam trihalometan

tiyatrosunda gördüğüm temsili Viyanada o meşhur (Tlıeater an der Vieıı) de gördüğüm temsil­ den daha muvaffak bulduğumu bir Viyanahya söy leyi vermişti m

Evyap firmasından Arko Men, Ülker firmasından Çokokrem ve Tekel / Mey firmasından Yeni Rakı markalarının analiz birimi olarak seçildiği örnek olay çalışmalarında,