• Sonuç bulunamadı

Aşk, genç kocamış demez ağlatır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aşk, genç kocamış demez ağlatır"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T T - « M V 1 3 * ♦

Aşk,

genç kocam ış

demez ağlatır

Durup dururken hüngür hüngür ağlayacak değildi ya, bir şey vardı hayatında, onu böyle ağlatan! Kocaman adam, bunca yazmış, anlatmış, eylemlere karışmış, ünü bir zamanlar dilden dile dolaşmış, kocaman adam, işte ağlıyordu. Selanik’te, Atatürk daha gazi değil, Mustafa Kemal iken arkadaşlık etmiş, ona belki Mustafa, belki Kemal diye seslenmiş, Beyaz Kule, Yonyo, Olimpos meyhanelerinde içki içmiş, senli benli olmuş... Adı, yazarken Enis Avni idi. Arkadaşları demişler ki, ‘Böyle yazar adı olmaz. Hem sen ne yazsan Selanik’te seni bilenler okumazlar. Onun için adını değiştir. Hiçbir peygamber kendi kentinde peygamber olamamıştır.’ Aklı yatmış, adını değiştirmiş, Aka koymuştu. Sonra bakmış bir Aka.yetmiyor, ona bir de G ündüz eklemiş. Aka Gündüz... İki ad, birbirinden uzak iğreti gibi dururken, onları yapıştırmış, tek ad yapmış, kendine Akagündüz demiştir. Sadece kendi kendine Akagündüz dememiş, yazdıkları ile başkalarına da dedirtmiştir. Bir ara İttihatçılara karışmış, ayrılmış, Paris’e gitmiş, sürgün olmuş, dönmüş. Becerisi ve yeteneklerinin yazıda olduğunu bildiğinden onda karar kılmış.

Milli mücadele, Ankara günleri, kuvayı milliye, cumhuriyet, derken bağlanmış kalmış. Uzun yıllarını tükettiği kentte onu görenler Selanikli sanmazlar, bir tür AnkaralI sayarlar. Zaten başta “Dikmen Yıldızı” olmak üzere yazdığı bütün romanlar da nerdeyse hep Ankara’da geçer. Kendi de Ankara’nın içinde oturmaz, bağlarını yeğlerdi. Bir süre Dikmen’de oturdu. Sonra bezdi mi, sevmedi mi ne, ordan ayrıldı. Keçiören’e taşındı. Dikmen’de otururken bir yılan öyküsü vardır. Aka, Dikmen’de yılan beslemiş. Şair dostu Ahmet Muhip Dıranas, bu yılan öyküsünü şöyle anlatır:

“ Vaktiyle Dikmen’de, oturduğu bağ evinin kuyusu yanında bir yılanla dost olmuş. Bu güçten düşmüş, yaşlı yılanı sofra artıklan ile beslemiş. Derken öyle alışmış, öyle evcilleşmiş kİ sürüngen bir yandan Aka’ya dostluk ederken, bir yandan da komşu çocuklan İle dostluk kurmuş. Yılanla mahalleli haşır neşir olmuşlar.”

Hüngür hüngür ağlıyordu, dedim. Şarkı söylenirken ağlıyordu. Şarkı, ‘Nereden sevdim o zalim kadını’ diye

başlıyordu. Evet, nereden sevmişti o zalim kadını? Daldı, yıllar ötesine sürüklenir gibi oldu. Şişli'de genç, güzel bir kadını sevmişti. Am a kadın onun olmamış, bir başkası ile evlenmişti. Ona kadından birkaç dize kalmıştı.

Nereden sevdim o zalim kadını Bana zehretti hayatın tadını Sormayın söylemem asla adını

Bu birkaç dize onun dramını belirliyordu. Adını söylemiyordu. Fakat bir arkadaşı bu birkaç dizelik şiiri bestelemişti. Her yerde söylenir olmuştu. Ancak yıllar geçtikçe insanlar gibi şarkılar da eskiyordu.

Unutulmuştu bu şarkı. Fakat günün birinde bir meyhanede, bir sarhoş şarkıcının ağzında canlanmıştı. Canlanan şarkının Akagündüz üstünde etkisi mavi gözlerinden yanaklarına doğru akan birkaç damla gözyaşıydı. Kocaman adam ağlıyordu.

Aşk, üstünden yıllar da geçse, kocamış genç tanımaz, ağlatırdı. Üstat da ağlıyordu.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

yenler, onun şairliğini kabul ediyorlardı, ama (bence hiç gerekli değildir), “mit” haline gelmiş bir mit haline gelmiş olan yaranı kabul etmiyor- kişileri şöyle

Papa Eftim'i Galatadaki Panaiya Kilisesine Başpapaz ve Rum Cemaati Reisi intihap eden heyet Papa Eftim’iıı bâzı yolsuz harekâtta bulunduğunu iddia ve buna

Nedeni tam olarak açıklanamamış olmakla birlikte, immünosüprese hastalarda kemoterapiyle ilişkili immünosüpresyon, hepatit B virusu replikasyonunu artırarak fülminan

Yürütülen çalışmada incelenen parametreler göz önüne alındığında, gövde fosfor konsantrasyonundaki genotip ve genotip x doz interaksiyonu hariç incelenen

KOSGEB, daha önce düzenlediği örgün eğitimleri 4 modül ve en az 32 saat dersten oluşan bir yapıda gerçekleştirirken güncel olan uzaktan eğitimlerde ise geleneksel

Olaya bir de gençler tarafından baktığımızda ise şöyle bir tablo ile karşılaşıyoruz: Gençler kendilerine teknolojik imkânlar ile sağlanan söz konusu

• tasmād asaktaḥ satataṃ kāryaṃ karma samācara asakto hy ācaran karma param āpnoti

Öy le ya, uzay lı lar Dün ya’ya uzay araç - la rıy la ulaşa maz lar, çün kü yıl dız lar ara sın da ki uzak lık çok faz la.. Te le pa ti ola nak sız; çün kü be yin ne