• Sonuç bulunamadı

Ortaokul öğrencileri ile yatılı bölge ortaokul öğrencilerinin öznel iyi oluş ve temel psikolojik ihtiyaçları düzeyinin karşılaştırması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ortaokul öğrencileri ile yatılı bölge ortaokul öğrencilerinin öznel iyi oluş ve temel psikolojik ihtiyaçları düzeyinin karşılaştırması"

Copied!
79
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİ İLE YATILI BÖLGE ORTAOKUL

ÖĞRENCİLERİNİN ÖZNEL İYİ OLUŞ VE TEMEL PSİKOLOJİK

İHTİYAÇLAR DÜZEYİNİN KARŞILAŞTIRMASI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Ferrah NİGAR

TOKAT Mayıs, 2014

(2)

T.C.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİ İLE YATILI BÖLGE ORTAOKUL

ÖĞRENCİLERİNİN ÖZNEL İYİ OLUŞ VE TEMEL PSİKOLOJİK

İHTİYAÇLAR DÜZEYİNİN KARŞILAŞTIRMASI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Ferrah NİGAR

TOKAT Mayıs, 2014

(3)

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğüne,

Ferrah NİGAR’ın,“Ortaokul Öğrencileri ile Yatılı Bölge Ortaokul Öğrencilerinin Öznel İyi Oluş ile Temel Psikolojik İhtiyaçlar Düzeyinin Karşılaştırılması” adlı çalışması ……….tarihinde jürimiz tarafından Rehberlik ve Psikolojik Danışma Anabilim Dalı’nda yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Başkan:Doç Dr. Tahsin İLHAN ...

Üye (Tez Danışmanı): Doç Dr. Recep KOÇAK ...

Üye : Yrd. Doç Dr. İlker KÖSTERELİOĞLU ...

Onay

Yukarıdaki imzaların adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylarım.

…/…/2014 ……… Enstitü Müdürü

(4)

T.C.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Bu belge ile tezdeki bütün bilgilerin ve raporlaştırma sürecinin Gaziosmanpaşa Üniversitesi Lisansüstü Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliğine, Eğitim Bilimleri Enstitüsü Tez Yazım Kılavuzuna, genel akademik kurallara ve etik ilkelere uygun olarak toplandığını, hazırlandığını ve raporlaştırıldığını, iş bu tez çalışmasını “intihali engelleme” programında taradığımı bana ait olmayan tüm bilgi, veri, düşünce ve bulgulara atıf yaptığımı ve kaynağını gösterdiğimi beyan eder sorumluluğun tarafıma ait olduğunu kabul ederim.

(…./…./……) Ferrah NİGAR

İmzası ………

(5)

TEŞEKKÜR

Bu araştırmanın planlanmasında ve uygulanmasında bilgi ve tecrübeleriyle bana her türlü desteği sağlayan, katkılarını hiçbir zaman esirgemeyen, sabırla yol gösteren ve beni yönlendiren değerli tez danışmanın Doç. Dr. Recep KOÇAK’a teşekkürlerimi sunarım.

Tez hazırlama dönemimde ve öncesinde yol göstericim olan ve bana her türlü desteği sunan ablam Yrd. Doç. Dr. Fatma ÜNAL’a teşekkürlerimi sunmayı bir borç biliyorum. Aynı zamanda hiçbir yardımını esirgemeyen, her koşulda yanımda olan ve biricik arkadaşım- dostum Fisun ÖZENÇ’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

İyi günlerimde olduğu kadar, yoğun, sıkıntılı, stresli zamanlarımda da bana sabreden, beni yüreklendiren, her zaman yanımda olan canım eşim NURETTİN’e ve biricik aileme sonsuz teşekkür ediyorum.

Ferrah NİGAR Mayıs, 2014

(6)

ÖZET

Ortaokul Öğrencileri ile Yatılı Bölge Ortaokul Öğrencilerinin Öznel İyi Oluş ve Temel Psikolojik İhtiyaçlar Düzeyinin Karşılaştırılması

NİGAR, Ferrah

Yüksek Lisans, Eğitim Bilimleri Rehberlik ve Psikolojik Danışma Bilim Dalı Tez Danışmanı: Doç. Dr. Recep KOÇAK,

Mayıs, 2014 + 79 Sayfa

Bu çalışmada ortaokul öğrencileri ile yatılı bölge ortaokul öğrencilerinin öznel iyi oluş ve psikolojik ihtiyaçlarını bazı bağımsız değişkenler eşliğinde karşılaştırmalı incelemek amaçlanmıştır. Araştırma nedensel karşılaştırma modeline dayanan betimsel bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu 2012-2013 eğitim-öğretim yılında Tokat ilinin Almus ilçesindeki amaçlı örneklem yolu ile tespit edilen ortaokullar ile yatılı bölge ortaokullarında öğrenim gören 248 kız, 213 erkek toplam 461 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama araçları olarak; “Öznel İyi Oluş Ölçeği” ve “Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeği” kullanılmıştır.

Verilerin analizi için “İlişkisiz Örneklemler İçin t–Testi” ve “İlişkisiz Örneklemler İçin Tek Faktörlü ANOVA” analizleri yapılmıştır. Yapılan analizler sonucunda; yatılı olan öğrencilerin öznel iyi oluş puanlarının (X=135.95), yatılı olmayan öğrencilerin öznel iyi oluş puanlarına (X=141.70) göre anlamlı bir farklılık olduğu anlaşılmıştır. Yatılı olan öğrencilerin psikolojik ihtiyaçlar puanlarının (X=24.50), yatılı olmayan öğrencilerin psikolojik ihtiyaçlar puanlarına (X=25.57) göre anlamlı bir farklılık olduğu söylenebilir. Araştırmada ortaokul öğrencilerinin öznel iyi oluş ve temel psikolojik ihtiyaçlar ile yatılılık durumu, cinsiyet ve sınıf değişkenlerine göre anlamlı farklılaşma olup olmadığına dair bulgulara da yer verilmiştir. Kız öğrencilerin öznel iyi oluş düzeylerinin erkek öğrencilere göre daha yüksek olduğu söylenebilir. Cinsiyet değişkeni ile psikolojik ihtiyaçlar arasında anlamlı bir farklılık olmadığı söylenebilir. Sınıf düzeyine göre öğrencilerin öznel iyi oluş düzeylerinde ve psikolojik ihtiyaçlarında anlam bir farklılaşma olmadığı anlaşılmıştır.

(7)

ABSTRACT

Comparison With Secondary School Students -Boarding Secondary School Students' Subjective Well-Being And Basic Psychological Needs Level

Nigar, Ferrah

Department of Psychological Counseling and Guidance Advisory: Associate Prof. Dr. Recep KOCAK

May, 2014 + Page 79

In this study is comparative aimed to examine some independent variable accompanied by subjective well-being and psyshological needs as secondary school students and boarding secondary school students. Research is a descriptive study based on the causal comparison model. The population of the research is consists of 248 female and 213 male at total 461 students who attend the schools which are secondary school and boarding secondary school in Tokat in Almus which detected by purposive sampling method in 2012-2013 academic years. In order to collect data, “ the Scale of Bacis Psychological Needs and Subjective Well- Being Scale” are applied.

In order to analyze the collected data “Independence some ples t–Testi” and “One- Way ANOVA” were used. As a result of the analysis; subjective well-being of the students of the boarding points (= 135.95), non-boarding students' subjective well-being scores (= 141.70) was found to be a significant difference by. The boarding students’ psychological needs scores ( =24,50), without boarding students’ psychological needs scores ( =25,57) was significant difference can be said. This study also provides the profound findings between different independent variables of whether or not which is boarding status, gender and grade for secondary school students’ subjective being and basic psychological needs. The girls students subjective well-being levels was higher than the male students can be said. Gender variable with psychological needs between not be a significant difference can be said. According to grade level students of subjective well-being in levels and psychological needs is not significant diference that it was understood.

(8)

İÇİNDEKİLER

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI………ii

ETİK SÖZLEŞME ... iii

TEŞEKKÜR ... iv

ÖZET ... v

ABSTRACT ... Hata! Yer işareti tanımlanmamış.vi İÇİNDEKİLER..……….vii TABLOLAR LİSTESİ……….ix BÖLÜM I ... 10 GİRİŞ ... 10 1.1.Problem Durumu ... 10 1.2. Araştırmanın Amacı ... 14 1.3. Araştırmanın Önemi ... 14 1.4. Araştırmanın Sınırlılıklar ... 16 1.5. Sayıltılar ... 16 1.6. Tanımlar ... 16 1.7. Kısaltmalar……….17 BÖLÜM II ... 18 KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 18

2.1.Öznel İyi Oluş (Subjective Well- Being) ... 18

2.1.1. Öznel İyi Oluş Kuramları………...19

2.1.2.1. Yukarıdan- Aşağıya ve Aşağıdan- Yukarıya Kuramları………19

2.1.2.2. Uyum Kuramı………...20

2.1.2.3. Sosyal Karşılaştırma Kuramı………20

2.1.2.4. Amaç Kuramları………...20

2.1.2.5. Akış Kuramı………..…21

(9)

2.1.2.7. Nörolojik Kuram………21

2.1.2. Öznel İyi Oluşu Etkileyen Etmenler………...…………22

2.2. Psikolojik İhtiyaçlar ... 23

2.3. İlgili Araştırmalar ... 26

2.3.1. Öznel İyi Oluş İle İlgili Yapılmış Araştırmalar……….…26

2.3.2.Psikolojik İhtiyaçlar ile İlgili Yapılmış Araştırmalar………..30

III. BÖLÜM ... 33

YÖNTEM ... 33

3.1. Araştırma Modeli ... 33

3.2. Evren ve Örneklem ... 33

3.3. Çalışma Grubu Özellikleri-Betimsel İstatistikler ... 34

3.4. Veri Toplama Araçları ... 37

3.4.1.Kişisel Bilgi Formu……….37

3.4.2. Öznel İyi Oluş Ölçeği……….…37

3.4.3 Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeği………...……..38

3.5. İşlem Yolu ... 39 3.6. Verilerin Analizi ... 40 BÖLÜM IV ... 41 BULGULAR ... 41 BÖLÜM V ... 48 TARTIŞMA ... 48 BÖLÜM VI………..55 SONUÇ ve ÖNERİLER ... 55 KAYNAKÇA ... 58 EKLER ... 69 ÖZGEÇMİŞ ... 78

(10)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 3.1 Ortaokul Öğrencilerinin Yatılılık ve Cinsiyet Durumuna Göre Dağılımı………..34 Tablo 3.2 Ortaokul Öğrencilerinin Sınıf Düzeylerine, Algılanan Sosyo- Ekonomik

Durumlarına ve Yerleşim Yeri Durumlarına Göre

Dağılımı……….35 Tablo 3.3 Ortaokul Öğrencilerinin Kardeş Sayısı ve Yaşa Göre Dağılımı………...36 Tablo 3.4 Ortaokul Öğrencilerinin Anne- Babanın Boşanmasına, Annenin Vefat ve Babanın Vefat Durumuna Göre Dağılımı………36 Tablo 4.1 Öğrencilerinin Öznel İyi Oluş Düzeylerinin Yatılılık Durumuna Göre t- Testi Sonuçları……….41 Tablo 4.2 Öğrencilerinin Psikolojik İhtiyaçlar Toplam Puan ve Alt Boyutlarından Aldıkları Puanların Yatılı Olma ve Yatılı Olmama Duruma Göre t- testi Sonuçları……….42 Tablo 4.3 Öğrencilerinin Öznel İyi Oluş Düzeyinin Cinsiyet Durumuna Göre t- Testi Sonuçları……….44 Tablo 4.4 Öğrencilerinin Öznel İyi Oluş Düzeyinin Sınıf Düzeyi Durumuna Göre ANOVA Testi Sonuçları………...44 Tablo 4.5 Öğrencilerinin Psikolojik İhtiyaçlar Toplam Puan ve Alt Boyutlarından

Aldıkları Puanların Cinsiyet Durumuna Göre t- Testi

Sonuçları……….45 Tablo 4.6 Öğrencilerinin Psikolojik İhtiyaçlar Toplam Puan ve Alt Boyutlarından

Aldıkları Puanların Sınıf Düzeyi Göre ANOVA testi

(11)

BÖLÜM I

GİRİŞ

Araştırmanın bu bölümünde, problem durumuna, alt problemlere, araştırmanın amacına, önemine, sınırlılıklarına, sayıltılarına, tanımlara ve kısaltmalara yer verilmiştir.

1.1.Problem Durumu

Birey, günlük yaşam içinde farklı davranışlar sergilemektedir. Bireyin sergilediği bazı davranışların temelinde ihtiyaçlarını karşılama çabası bulunmaktadır. Birey ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmakta, ilişkiler kurmakta ve planlar yapmaktadır. İnsan, kendisi için önemli olan ihtiyaçlarını karşılayamadığı zaman farklı şekillerde davranabilmektedir. İnsanın ihtiyaçlarını karşılama davranışları arasında öznel iyi oluşları için harcadıkları çaba önemli bir yere sahiptir. Bir başka deyişle, insanın ihtiyaçlarını karşılayamadığı zamandaki davranışları onların yaşamdan aldıkları doyum ve mutluluklarını da içeren öznel iyi oluş durumları ile ilgilidir.

“Mutluluk” insanların antik çağdan bu yana üzerinde düşündüğü, tanımlamaya çalıştığı, tartıştığı bir kavramdır. İnsanların antik çağdan beri bu konuyu bu kadar araştırmasının ana nedeni “nasıl mutlu olunacağı” sorusuna bir yanıt aramasıdır. Strack, Argyle ve Schwarz’ında (1991) söylediği gibi, büyük dinler bile mutluluğa ulaşma reçeteleri sayesinde dikkat çekmişlerdir. Mutluluğu tanımlamaya ilişkin felsefi ve dini odaklı tartışmalar sürerken sosyal bilimciler konuya farklı bir bakış açısı getirerek, “İnsanların yaşamlarını olumlu kelimelerle değerlendirmelerine yol açan nedir?” sorusunu sormuşlardır. Bu soruyla birlikte bir yandan iyi bir yaşamın standartlarının belirlenmesi gündeme gelirken, diğer yandan da mutluluğun öznel değerlendirmesi ön plana çıkmıştır (Diener, 1984).

Mutluluk, psikoloji de ise öznel iyi oluş kavramıyla ele alınır. Ancak mutluluk ile öznel iyi oluş aynı anlamda ve aynı boyutta değildir. Mutluluk tek boyutlu bir yapı iken öznel iyi oluş, tek boyutlu bir yapı değildir. Öznel iyi oluşun, olumlu duygulanım, olumsuz duygulanım ve yaşam doyumu olmak üzere üç temel yapısı vardır. Öznel iyi oluşun olumlu duygulanım boyutunda, neşe, heyecan, gurur, ümit, ilgi ve güven gibi

(12)

duygular yer alır. Olumsuz duygulanım boyutunda, üzüntü, suçluluk, nefret ve öfke gibi duygular yer alır. Yaşam doyumu boyutunda ise, bireyin çeşitli yaşam alanlarındaki doyumuna yönelik değerlendirmeleri yer alır (Myers ve Diener, 1995).

Pozitif psikolojinin önem kazanmasıyla birlikte, en fazla ön plana çıkan konulardan birisi “iyi oluş” kavramı olmuştur. Akıl sağlığı sadece hastalık olmayışına bağlı değil, hastalığın olmayışıyla beraber insanın kendini bir bütün olarak iyi hissetmesiyle alakalıdır. Dünya Sağlık Örgütü,1964 yılında sağlıkla ilgili yeni bir tanım yaparak, sağlığın “sadece zayıflık ve hastalığın olmaması değil, fiziksel, akıl ve sosyal olarak tam bir iyi oluş içinde olma durumu” olduğunu belirtmiştir (Greenspoon ve Saklofske, 2000).

Psikoloji alanında yapılan araştırmaların birçoğu, sorun bulma ve sorunu düzeltme eğiliminde olmuş ve bireyin güçlü yönlerini araştırmak ve geliştirmek üzerine fazla çalışılmamıştır. Oysa pozitif psikoloji alanın gelişmesine duyulan ihtiyaçla birlikte bireyin olumsuz duygularla mücadele etmesi ve iyilik hâlini arttırması amaçlanmaktadır (Wellner ve Adox, 2000; akt. Saföz Güven, 2008). Öznel iyi oluş uzun zamandır iyi yaşamanın temeli olarak düşünülmektedir. Bireylerin yaşamlarını genel olarak değerlendirmeleri kapsayan öznel iyi oluş, bilişsel ve duygusal parçaları olan çok boyutlu bir yapıdır (Diener, 1994). Buna göre üç boyutu içeren öznel iyi oluş, kişinin göreli olarak yüksek düzeyde olumlu duygu, düşük düzeyde olumsuz duygu yaşamasını ve kişinin yaşam doyumunun yüksek olmasını ifade etmektedir (Özdemir, 2012). Bu çerçevede öznel iyi oluş ya da yaygın adıyla bilinen mutluluk, psikolojik ihtiyaçlarla yakından ilgilidir (İlhan, 2009).

Psikolojide ihtiyaç terimi, insanın gelişimi ve çevreyle uyumsal bir ilişki kurabilmesi için gereken önemli koşulların eksikliği anlamında kullanılmaktadır (Baymur, 1994). En genel tanımı ile ihtiyaç, biyolojik ve psikolojik bir gerekliliğin bireyi harekete geçirdiği yoksunluk durumudur (Darley ve diğerleri, 1991; akt. Çelikkaleli, 2004). İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için bazı gereksinmeleri vardır. Bunlara temel insan ihtiyaçları denir. İhtiyaç organizmada gerginliğe neden olan, güdülenmeyi başlatan biyo-psikolojik bir ifadedir (Ülgen,1997).

(13)

Gerek benliğin savunulması ile gerekse başka kişilerle ilgili ihtiyaçlara psikolojik ihtiyaçlar denir. Psikolojik ihtiyaçlar yaşantılar sonucunda meydana gelir ve ileriki yaşlarda davranışları daha çok etkiler (Baymur, 1994). Psikolojik ihtiyaçlar bireyin kişilik yapısını ve davranışlarını etkileyen, doğuştan veya sonradan öğrenilen değerler ile oluşur. Psikolojik motiveler bireylerin içyapısı ile ilgili olduğu için ancak oluştuktan sonra öğrenilebilir. Aynı zamanda bu motivelerin nedenini anlamak da oldukça güçtür (Sabuncuoğlu, 1995).

İhtiyaçların ne olduğunu açıklamaya çalışan birden fazla kuram vardır. Bu kuramlardan birisi olan öz-belirleme kuramında ihtiyaçlar, doğuştan gelen psikolojik gıdalar olarak tanımlanmaktadır (Hennesey, 2000; Deci ve Ryan, 2000; Van Lange, 2000; akt. Cihangir-Çankaya, 2005). Psikolojik bir varlık olarak insanın, yiyeceğe, giyeceğe, barınacağı bir yere; sosyal bir varlık olarak, sevmeye, sevilmeye, ait olmaya, bulunduğu toplulukta saygınlığa; düşünen ve hisseden bir varlık olarak, özgürlüğe, adalete, bilmeye, başarıya, estetiğe ihtiyacı vardır (Deveci, 2007). Temel ihtiyaçlar olarak belirtilen açlık, susuzluk, cinsellik, güvenlik ihtiyacı gibi gereksinimlerin giderilmesinin ardından birey daha üst düzey olan yakınlık kurma, ilişki, özerklik, yeterlilik gibi psikolojik ihtiyaçlara yönelir. Her ne kadar üst düzey ihtiyaçların giderilmesi hayati bir önemi ifade etmese de, bireyin hayattan keyif alması, mutlu ve huzurlu olması, yaşantısının anlamlı olması için gereklidir.

Öğrencilerin psikolojik ihtiyaçları ile ilgili yapılmış araştırmalar incelendiğinde araştırmaların üniversite, lise öğrencileri, öğretmenler üzerinde yapıldığı görülmektedir. Cihangir- Çankaya (2005), Kesici (2002), İlhan (2010), Türkdoğan (2011) üniversite öğrencilerinin psikolojik ihtiyaçlarını araştırırken; Cengiz (1999), Murat (2003) ve Çelikkaleli (2004), Durmaz (2012) lise öğrencilerinin psikolojik ihtiyaçlarını araştırmışlardır. Atalay (1994), Aydın (1993) öğretmenlerin psikolojik ihtiyaçlarını araştırmışlardır. Bu çalışmalar içerisinde ortaokul öğrencilerinin psikolojik ihtiyaçlarını araştıran bir araştırmaya rastlanmamıştır.

Öğrencilerin öznel iyi oluşu özellikle yurt dışında sıklıkla çalışılan bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır (Cha, 2003; Chow, 2005; Moller, 1996; Paolini, Yanez ve Kelly, 2006; Vitale 2001). Ülkemizde yapılan çalışmalarda öznel iyi oluş kavramı oldukça sınırlı sayıda olup çoğunlukla yaşam doyumu ve iyi olma kavramları altında ele

(14)

alınmıştır. Köker (1991), Yetim (1991), Nalbant (1993), Çetinkaya (2004), Gündoğar, Sallan Gül, Uskun, Demirci ve Keçeci (2007), Çivitçi (2009), Koçak ve İçmenoğlu (2012) yaşam doyumu kavramını yaptıkları çalışmalarında ele alırken Kalafat (1996) mutluluk kavramını ele almıştır. Sarı (2003) ve Doğan (2004) iyilik hâli kavramını araştırmışlardır. Öznel iyi oluş ile ilgili araştırmalar ise Cenkseven (2004), Tuzgöl Dost (2004), İlhan (2005) ve Özen (2005)’ in çalışmalarında ele alınmıştır. Bu çalışmalar içinde ergenlerin öznel iyi oluşları ile ilgili çok az araştırma mevcuttur.

Alanda yapılan çalışmalar incelendiğinde yatılı bölge okulları (YBO) ile ilgili olarak yapılan çalışmaların yeterli olmadığı görülmüştür. YBO’larla ilgili yapılan çalışmalar daha çok eğitim ortamları, örgütsel iletişim ve öğrencilerin bireysel özelliklerine yöneliktir. Güven (1996- 1998), Akkol (2002) ve Yıldırım (2004) YİBO’larda okuyan öğrencilerin benlik kavramını yaptıkları çalışmalarda ele almışlardır. Aralpcan (1998), YİBO’ların sayısal gelişimi ve hizmet sunduğu çevre konusunda araştırma yapmıştır. Can (1965) ile Güven (1995), YİBO’ları ve sorunlarını incelerken Işıkoğlu (2007), YİBO’ların kadro ve fiziksel olanaklarını araştırmıştır. Güven ve Kutlu (2001),YİBO öğrencilerinin öğretmenlerden bekledikleri ve gözledikleri rehberlik davranışlarını incelemişlerdir. Kahraman (2009), YİBO öğrencilerinin mizah duygusu ve benlik algısını araştıran bir çalışma yapmıştır. Halıcı (2005), YİBO’da okuyan öğrencilerinin saldırganlık eğilimleri ile benlik kavramlarını araştırmıştır. Bu çalışmalar içerisinde YBO öğrencilerinin öznel iyi oluş ve psikolojik ihtiyaçları ile ilgili bir araştırmaya rastlanmamıştır.

Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de çoğunlukla parçalanmış aile çocuklarının eğitim ve barınma hizmetlerinin karşılandığı yatılı bölge ortaokullarının araştırılmasına ihtiyaç olduğu açık bir gerçektir. Yatılı bölge ortaokullarında çocuklar birinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar ailelerinden uzakta, anne- baba sevgisinden ve desteğinden uzak eğitim almakta, ihtiyaçlarının çoğunluğunu kendilerinin gidermesi gereken bir ortamda yaşamaktadırlar. Bu nedenle bu çalışmada ortaokul öğrencileri ile yatılı ortaokul öğrencilerinin öznel iyi oluş ve temel psikolojik ihtiyaçları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.

(15)

1.2. Araştırmanın Amacı

Ortaokulu öğrencileri ile yatılı bölge ortaokul öğrencilerinin öznel iyi oluş düzeyleri ve temel psikolojik ihtiyaçları arasında anlamlı farklılık olup olmadığı sorusu bu araştırmanın temel problemini oluşturmaktadır.

Yukarıdaki temel probleme dayalı olarak aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır: 1. Ortaokul öğrencileri ve yatılı bölge ortaokul öğrencilerinin öznel iyi oluş düzeyleri

arasında anlamlı fark var mıdır?

2. Ortaokul öğrencileri ile yatılı bölge ortaokul öğrencilerinin temel psikolojik ihtiyaçlar ve alt boyutlarından aldıkları toplam puanlar arasında anlamlı farklılık var mıdır?

3. Öğrencilerin öznel iyi oluş düzeylerinde cinsiyet ve sınıf düzeyine göre anlamlı farklılaşma var mıdır?

4. Öğrencilerin temel psikolojik ihtiyaçları ölçeği toplam puanı ve alt ölçek puanlarında cinsiyet ve sınıf düzeyine göre anlamlı farklılaşma var mıdır?

1.3. AraştırmanınÖnemi

Ergenlik dönemi karmaşık bir süreçtir. Bu dönemde birden fazla alanda değişiklik meydana gelmekte, ergenlerin çevreye ve kendilerine uyumlarını zorlaştıran olumlu- olumsuz durumlar olmaktadır. Yaşanan olumsuz durumlar (okula uyumsuzluk, madde bağımlılığı, internet bağımlılığı, davranış bozuklukları, aile ilgisizliği vb.) ergenlerin gelecekteki davranışlarını, rollerini ve sorumluluklarını yerine getirmede sıkıntı yaşamalarına neden olmaktadır. Ergenlere yönelik psikolojik destek çalışmaları ile ergenlerin psikolojik sağlamlıkları arttırılarak esneklik kazanmalarına olanak verilmesi ve güçlü yanlarının ortaya çıkarılması, olumsuz durumları azaltmak için öznel iyi oluşu artıracak faktörleri belirlemek ve uygulamak çok önemlidir.

Okullar, çocuklarda dengeli ve sağlıklı bir kişilik geliştirmek, onlara istendik davranışlar kazandırmak, onları hayata hazırlamak; böylece mutlu ve topluma yararlı bireyler olmalarını sağlamak misyonunu üstlenmişlerdir. Ülkemizi daha gelişmiş ülkeler seviyesine çıkaracak, bilim ve teknolojideki gelişmelere katkıda bulunacak gençlere

(16)

gereksinim vardır. Bunu gerçekleştirecek olanlar kendisini ve toplumu gerçekçi bir açıdan görebilen, kendisini ve diğerlerini oldukları gibi kabul edebilen sağlıklı bireylerdir. Bu amaçla psikolojik sağlıklarının da en uygun biçimde gelişmesine olanak verecek bir ortamın düzenlenmesi gerekmektedir. Bu düzenlemelerde bireylerin öznel iyi oluş hâllerinin ve psikolojik ihtiyaçlarının bilinmesi uygun ortamın hazırlanmasına katkıda bulunacaktır.

Ortaokul dönemi, çocukların kişilik gelişimleri açısından önem arz etmekte, kritik bir dönem olarak görülmektedir. Bu doğrultuda öğrencilerin öznel iyi oluş düzeylerinin bilinmesi onların daha olumlu bir kişilik geliştirmeleri, etkin ve verimli bir eğitim hayatlarının olmasını sağlayacak faaliyetlerin yapılmasına olanak sağlayacaktır; ergenlik döneminde çocuğa yapılabilecek psikolojik yardımlarda bilinçli davranılmasına yardımcı olacaktır.

Psikolojik ihtiyaçların doyumuna ve öznel iyi oluşa olan etkilerinin bilinmesi psikolojik danışma uygulamaları açısından önemli görülmektedir. Bireyler ihtiyaçlarını karşılayamadıkları zaman uyumsuz davranışlar sergileyebilmekte, sıkıntılar yaşamaktadırlar. Bu sıkıntılar beraberinde huzursuzluğu, mutsuzluğu getirmektedir. Bu yüzden ortaokul öğrencilerinin öznel iyi oluş düzeylerinin ne düzeyde olduğu aslında temel psikolojik ihtiyaçlarını ne düzeyde karşılayabildikleri (doyurabildikleri) ile ilişkili olması beklenen bir durumdur. Bu nedenle bireylerin öznel iyi oluş düzeylerinin olumlu yönde artmasına ve psikolojik ihtiyaçlarını daha sağlıklı bir şekilde doyurmalarına yardımcı olunabilir. Ayrıca öğrencilerin ne tür psikolojik ihtiyaçlarının ve öznel iyi oluşunun ne düzeyde olduğunun bilinmesi eğitsel ve mesleki yöneltmeler açısından önemlidir.

Normal ilköğretim okullarından farklı yapıya sahip olan YBO’larda öğrencilerin özelliklerinin, güçlü ve zayıf yönlerinin ve ihtiyaçlarının önceden bilinmesi; yöneticiler, rehber öğretmenler ve diğer öğretmenler açısından yararlı olacaktır. YBO’lardaki öğrencilerin mutlu olup olmadıklarının bilinmesi ve ihtiyaçlarının bilinmesi rehberlik hizmetlerinin ve akademik faaliyetlerin daha verimli olmasını sağlayacaktır.

Gelişimsel rehberlik anlayışına dayalı olarak geliştirilen kapsamlı rehberlik programları büyük ölçüde önleyici bir yapıya sahiptir. Bireylerin psikolojik sağlıklarını

(17)

koruyucu/artırıcı faktörleri bilmek ve ona göre programları desenlemek hizmetlerin amacına ulaşmasında oldukça önemlidir. Bu yüzden araştırmadan elde edilen sonuçlara dayalı olarak, hangi tür amaçların kazandırılması gerektiği ve amaçların nasıl içselleştirilebileceğinin anlaşılması öğrencilere verilecek rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin kalitesine katkı sağlaması umulmaktadır. Ayrıca bu çalışma ile geliştirilecek rehberlik programlarına ve bireysel/grupla psikolojik danışma uygulamalarına katkı sağlayacağı yönündeki güçlü beklentilerin olması araştırmanın önemini artırmaktadır.

Bu araştırmanın, ortaokul ve yatılı bölge ortaokullarında, öğrencilerin gelişimlerini destekleyecek ve güçlendirecek ortamın oluşturulmasına, psikolojik olarak daha sağlıklı bireyler yetişmesi için gerekli planların hazırlanmasına ve alanda yapılan araştırmaların artmasına katkıda bulunacağı düşünülmektedir.

1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları

1. Bu çalışmada elde edilen veriler Tokat İli Almus İlçesi’nde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmi ortaokul ile yatılı bölge ortaokulları ile sınırlıdır. 2. Bu araştırma sonuçları, Öznel İyi Oluş Ölçeği’nin, Temel Psikolojik İhtiyaçlar

Ölçeği’nin ve Kişisel Bilgi Formunun ölçtüğü özelliklerle sınırlıdır. 1.5. Sayıltılar

1. Araştırmaya katılan ortaokul ile yatılı bölge ortaokul öğrencileri ölçme araçlarını içtenlikle cevaplamışlar, gerçek görüş ve algılarını ifade etmişlerdir.

1.6. Tanımlar

Öznel İyi Oluş: Kişinin o andaki durumuyla ilgili ne kadar mutlu olduğunu ve yaşamından ne kadar doyum aldığını değerlendirmesine denir (Diener,1984).

Psikolojik İhtiyaçlar: İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için belli zamanlarda ve belli miktarlarda karşılanması gereken, karşılanmadığında organizmada gerginliğe neden olan tüm biyo-psikolojik insan gereksinimleridir (Darley ve diğerleri, 1991; akt.Sünbül, Kesici ve Bozgeyikli, 2003).

Yatılı Bölge Ortaokulu: Nüfusu az, dağınık ve okulu bulunmayan yerleşim yerlerindeki ortaokul öğrencilerinin parasız yatılı, bu okulun bulunduğu çevresindeki

(18)

ilköğretim öğrencilerinin de gündüzlü olarak eğitim ve öğretim gördükleri ortaokulu veya imam-hatip ortaokuluna denir (MEB, 2012).

1.6. Kısaltmalar

YİBO: Yatılı İlköğretim Bölge Okulu

YBO: Yatılı Bölge Ortaokulu (2012 yılından sonra eğitim- öğretimle ilgili yasa değişikliği ile ismi değişti.)

(19)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Psikoloji üzerinde yapılan çalışmaların çoğunluğunun 20. yüzyıla kadar olumsuz terimler (depresyon, fobi vb.) üzerinde olduğu görülmektedir. Pozitif psikoloji akımı ile olumsuz terimlerin yerine mutluluk, iyi oluş, sevgi gibi olumlu terimler araştırılmaya başlanmıştır. Bu nedenle kavramsal çerçeve bölümünde öznel iyi oluş ve temel psikolojik ihtiyaçlar kavramları ile ilgili kuramsal alt yapılar açıklanmış ve bu kavramlarla ilgili alanda yapılmış araştırmalara yer verilmiştir.

2.1. Öznel İyi Oluş (Subjective Well- Being)

İngilizce’de mutluluk kelimesinin farklı anlamlar (neşe, sevinç, memnuniyet, keyif, saadet vb.) taşıması sebebiyle pek çok bilim insanı tarafından mutluluk yerine daha özel bir kavram olan öznel iyi oluş (subjective well-being) kavramı tercih edilmektedir (Diener, 2006).

Öznel iyi oluş, kişinin yaşamını değerlendirmesi ve yargıya ulaşması anlamına gelmektedir. Öznel iyi oluşta, dışsal kriterler kişinin kendini değerlendirmesine etki etmez. Öznel iyi oluş, iyi olduğunu söyleyen kişinin yaşadığı şeydir. Öznel iyi oluş, yaşam doyumu, olumlu duygulanım ve olumsuz duygulanım gibi farklı değişkenleri kapsamaktadır (Yetim, 2001). Öznel iyi oluş, bireyin yaşamını değerlendirme tarzıdır ve temelinde yaşam doyumu vardır. Yaşam doyumu ise, bireyin önemli yaşam alanlarında (aile, okul, iş hayatı vb.) yaşanılan olumlu duyguların fazla olmasıyla ilgilidir (Diener, 2000).

Öznel iyi oluşun iki alt bileşeni vardır. Bunlar duygusal ve bilişsel bileşendir. Öznel iyi oluşun duygusal bileşeni olumlu ve olumsuz duygulanımlardan oluşmaktadır. Öznel iyi oluşun bilişsel bileşeni ise yaşam doyumundan oluşmaktadır (Diener ve Suh, 1997; Andrews ve Robinson, 1991).Olumlu duygulanım, neşe, sevinç, heyecan, güven, uyanıklık gibi duyguları yansıtmaktadır. Olumsuz duygulanım ise korku, öfke, üzüntü, suçluluk, kızgınlık, nefret gibi olumsuz duyguları yansıtmaktadır (Ben-Zur 2003).

Öznel iyi olma kavramı olumlu ve olumsuz duygulanımlar ile yaşam doyumu kavramlarını içermektedir. Öznel iyi olma “olumlu duygulanımın varlığı, olumsuz

(20)

duygulanımın yokluğu ve yaşam doyumu” olarak tanımlanmaktadır (Myers ve Diener 1995).

Öznel iyi oluş, akıl sağlığı ve psikolojik iyi oluşun tam karşılığı değildir. Takıntılı, inkarcı, kuruntulu bireyler mutlu olduklarını ve yaşamdan doyum aldıklarını bildirebilirler. Duygularının farkında olmayan bu bireylerin iyi oluşunun yüksek olduğu ve akıl sağlığının yerinde olduğunu söylenemez. Öznel iyi oluş, akıl sağlığının yalnızca bir yönüdür. Öznel iyi oluş çalışmaları bireyin kendi yaşamını değerlendirmesine saygı duymamız ve bu yargılara öncelik vermemiz gerektiğini ortaya koymuştur. Bundan dolayı öznel iyi oluş, akıl sağlığı uzmanlarına bir standart olarak dayatmak yerine, insanın yaşantısının önemine dikkat çekmektedir (Yetim, 2001).

2.1.1.Öznel İyi Oluş Kuramları

Tuzgöl-Dost’a (2004) göre bireyin iyi oluşuna ilişkin kavramsal ve kuramsal çerçeve henüz tam olarak oluşturulamamıştır ve bunun nedeni muhtemelen, psikolojinin konuya ilgisinin olumsuz duygulara oranla geç başlamış olmasıdır. Buna rağmen iyi oluşu açıklamaya çalışan bazı kuramlar bulunmaktadır. Öznel iyi oluşu açıklayan kuramlara aşağıda değinilmiştir.

2.1.1.1. Yukarıdan- Aşağıya ve Aşağıdan- Yukarıya Kuramları

Yukarıdan-aşağıya ve aşağıdan-yukarıya kuramları felsefi kökleri ve öznel iyi oluşun doğası ve etkenleriyle ilgili yorumlar açısından farklılaşmaktadırlar. Aşağıdan yukarı kuramı, mutluluğun hoş olan ve hoş olmayan deneyim ve anların birleşiminden ortaya çıktığını öne sürer. Bu kurama göre mutlu bir kişi kesin olarak mutludur. Çünkü o pek çok mutlu deneyim yaşamıştır. Birey anlık haz ve acıların bir muhasebesini yaparak kendini mutlu ya da mutsuz görür. Başka bir ifade ile mutlu bir yaşam mutlu anların bütünüdür (Yetim, 2001). Bu bakış açısına göre birey, yaşamının aile, arkadaşlık, iş gibi kişisel olarak önemli yaşam alanlarından memnun ise yüksek bir öznel iyi oluş duygusuna sahiptir (Tuzgöl-Dost, 2004).

Yukarıdan aşağıya kuramına göre ise öznel iyi olma bireyin kişiliğinin bir parçasıdır ve bu parça kişinin karşılaştığı olaylara olumlu-olumsuz tepkiler vermesini sağlamaktadır. Başka bir ifadeyle, bireyin genel bir yaşam doyumunun olması onun yaşamın farklı alanlarında (iş, fiziksel sağlık, özel yaşamıvb.) elde ettiği doyumu etkilemektedir (Cihangir Çankaya, 2005).

(21)

Yukarıdan aşağıya kuramında kişiliğin genel hâlinin kişinin olaylara verdiği tepkiyi etkileyeceğine inanılmaktadır. Örneğin neşeli bir mizaca sahip bir kişi, olayların çoğunu olumlu olarak yorumlayabilmektedir. Yukarıdan aşağıya kuramının, benzer yaşam koşullarına ve geçmişe sahip olan bireylerin mutluluk düzeylerinin birbirinden farklı olması durumuna açıklık getirdiği düşünülebilir (Tuzgöl-Dost, 2004).

Aşağıdan-yukarıya kuramında öznel iyi oluş, küçük mutluluk parçalarının toplanmasından meydana gelmekte iken yukarıdan-aşağıya kuramında bireyin kişiliğinde olan yapıdan meydana gelmektedir (Eraslan, 2000).

2.1.1.2. Uyum Kuramı

Uyum kuramlarında kişinin geçmiş yaşantısı bir standart olarak görülür. Eğer kişinin şimdiki yaşantısı bu standardı aşıyorsa, kişinin mutlu olacağı öngörülür. Kişi bunlardan başka standartlara da sahip olabilir. Örneğin birey, kendisine ya da ailesine dayanan bir başarı standardına göre, kendi mutluluğunu yargılayabilir (Yetim, 2001).

Uyum kuramı öznel iyi oluşu yaşamda sürekli değişen olay ve durumlara uyum sağlama gücüne bağlamaktadır. Bu güç sayesinde insanlar acı veren olaylardan sonra uzun süre mutsuz kalmadığı gibi, hoş olaylardan sonra da mutluluğunu uzun süre devam ettirememektedir. Böylece, bireyler karşılaştıkları olumlu ve olumsuz olaylara rağmen dengelerini korumaktadırlar (Tuzgöl-Dost, 2004).

2.1.1.3. Sosyal Karşılaştırma Kuramı

Sosyal karşılaştırma kuramına göre birey, çevresinde bulunan diğer insanları bir standart olarak alır. Burada karşılaştırma yapılan diğer insanlar, bireyin bulunduğu düzeyden aşağıda ya da üzerinde olabilir. İnsanlar kendilerinden daha iyi ya da daha kötü durumda olan başka insanlara göre kendilerini karşılaştırmaktadırlar. Araştırmalardan yukarı doğru karşılaştırma yapmanın; kıskançlık, düşmanlık, hayal kırıklığı, düşük kendini değerlendirmeye yol açtığı oysa aşağıya doğru karşılaştırmaların tipik olarak sübjektif iyi olma durumunu yükselttiği görülmüştür (Easterlin, 1994; akt.Annak, 2005).

2.1.1.4. Amaç Kuramı

Amaç (erek) kuramında “ihtiyaçların doyurulması mutluluğa, doyurulmamış ihtiyaçlar ise mutsuzluğa neden olur” görüşü hâkimdir (Wilson, 1960; akt. Eraslan, 2000). Amaç kuramı öznel iyi oluşu, kişinin istediği hedeflere ulaşması olarak tanımlamaktadır (Tuzgöl-Dost, 2004).

(22)

Kurama göre her bireyin amaçları farklıdır ve amaçlarına ulaşmak için harekete geçmeleri onları mutlu edecektir. Bundan dolayı bireyler amaçlarına ulaştıklarında olumlu duygulara, ulaşamadıklarında olumsuz duygulara sahip olacaklardır (Diener ve Diener, 2000).

Kişinin seçtiği amaçların tipleri, amaçların öznel iyi oluşa etkilerini değiştirmektedir. Bireylerin amaçları makul bir düzeyde olduğunda ve bireyler günlük yaşamlarını kolaylaştıracak şekilde kendi bireysel amaçlarını takip ettiklerinde iyi oluş düzeyleri artabilmektedir (Tuzgöl-Dost, 2005).

2.1.1.5. Akış Kuramı

Akış kuramı, amaçların değil, amaçlara ulaşma yolunda yapılan eylemlerin daha doyum verici olduğunu savunmaktadır. Bu kurama göre, bireyin yeteneklerine uygun amaçlar belirlemesi ve bu amaçlara ulaşmak için yaptığı etkinliklerde ilerlemesi kişiye doyum sağlamaktadır (Tuzgöl-Dost, 2005).

Bu kurama göre kişinin beceri düzeyi yeterli ise etkinlikler ve bunlara karşı koyan engellerin zaman içindeki ilerleyişi haz getirmektedir. Eğer etkinlik çok kolaysa, can sıkıntısına; zor ise kaygıya sebep olabilir. Eğer kişi, yoğun uğraşı gerektiren beklentileri doğrultusunda bir etkinlikte bulunursa amaç gerçekleştiğinde kişi mutlu olacaktır (Eraslan, 2000).

Bu kurama göre, kişi önemli etkinliklere ve amaçlara odaklaşmalıdır. Öznel iyi oluş, etkinliklerin sonucunda niyet edilerek istenilmeden kendiliğinden gelecek bir sonuçtur (Yetim, 2001).

2.1.1.6. Beklenti Düzeyi Kuramı

Beklenti düzeyi kuramına göre, kişinin beklentileriyle gerçek durumu arasındaki farklılık öznel iyi oluşu etkilemektedir. Yüksek düzeydeki istekler ve beklentiler mutsuzluğa yol açmaktadır (Eraslan, 2000). Bireylerin sahip olduğu mevcut durumdan daha yukarıda bir beklentiye sahip olmaları onlarda mutsuzluk meydana getirmektedir. Kişinin ne yapmak istediğiyle neler yapabileceği arasındaki açıklık ne kadar büyük olursa kişinin cesareti de o oranda kırılmaktadır (İlhan, 2005).

2.1.1.7. Nörolojik Kuram

Öznel iyi oluşu nörolojik açıdan araştıran bilim insanlarının sayısı artmaktadır. Nörolojik kuram, öznel iyi oluşun kaynağını beynin sol ön beyin kabuğunda aramaktadır. Bu kurama göre, beynin sol ön beyin kabuğu mutluluğun temel konumunu

(23)

belirlemektedir ve nörolojik kuram bazı bireylerin genetik olarak önkorteksleri sayesinde mutlu olduğunu savunmaktadır (Özen, 2005).

Mutluluğu nörolojik açıdan inceleyen araştırmalar henüz çok yenidir. Nörolojik kuram beynin sol ön beyin kabuğunun mutluluğun belirleyicisi olduğunu ileri sürmektedir (Özen, 2005).

2.1.2. Öznel İyi Oluşu Etkileyen Etmenler

Öznel iyi oluşu etkileyen çok fazla etmen vardır. Aşağıda bunlardan bazılarına değinilecektir.

Yaş: Yapılan ilk çalışmalar, gençlerin yaşlılardan daha mutlu olduğunu bulmasına karşın; son yıllarda yapılan çalışmalar, mutluluk ile yaş arasında bir ilişkinin olmadığını göstermiştir (Diener ve diğerleri, 1999; akt. Yetim, 2001).

Cinsiyet: Öznel iyi oluş ile ilgili araştırmalarda cinsiyetin mutluluk için önemli bir kriter olmadığı, her iki cinsiyetten kişinin mutlu olabileceği bulunmuştur. Ancak son yıllarda cinsiyet farklılıklarına dair yapılan araştırmalarda elde edilen bulgular, kadınların erkeklere göre daha yüksek düzeyde hoş olmayan duygular yaşadıkları doğrultusundadır (Broady ve Hall, 1993; Lucas ve Gohm, 2000; akt. Özen, 2010).

Psikolojik İhtiyaçlar: Bireylerin iyi oluşlarındaki farklılıklar bireyin günlük yaşamında temel psikolojik ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamadığıyla ilgilidir. Temel psikolojik ihtiyaçların doyumunu ve duygusal durumları etkileyen faktörlerle ilgili araştırmalar, iyi olma durumunun ortaya çıkmasında kişilik özellikleri üzerinde yoğunlaşmıştır (Cihangir Çankaya, 2005).

Ekonomi: Gelir bireylerin amaçlarına ulaşmalarını sağlayacak bir kaynak olduğu için öznel iyi olmanın önemli bir etmenidir. Gelir artışı bir yandan sağladığı imkânlarla bireylerin mutluluk düzeylerinin artmasına neden olurken, bir yandan da önceki ilişkilerinin bozulmasına mevcut yaşam şartlarının değişmesine yol açarak bireylerin mutluluk düzeylerini düşürmektedir (Cihangir Çankaya, 2005).

Kişilik: Kişilik iyi olmayı doğrudan etkileyen içsel bir faktördür. Bazı insanlar doğaları gereği yaşama olumlu yönden bakabilirler bazıları ise, kötümserliği temel bir bakış açısı olarak sürdürebilirler (Yetim, 2001). Pek çok çalışma kişiliğin iyi olma üzerindeki etkisine odaklanmıştır. Mutlu insanların dört temel kişilik özelliğini sergilediği ifade edilmektedir. Bunlar saygı, kişisel kontrol duygusu, iyimserlik ve dışa dönüklüktür (Myers ve Diener, 1995).

(24)

Kültür: Paylaşılan kültürel değerler, bireylerin duygusal yaşantılarında önemli rol oynamaktadır. Öznel iyi oluşun kültürden kültüre ve kişiden kişiye farklılaşmakta olduğunu ortaya koyan pek çok araştırma mevcuttur (Çevik, 2010). Kültür psikolojik bir kavram olarak ikiye ayrılmıştır: bireycilik ve toplumculuk. İki kültür de iyi oluşu farklı şekilde açıklamaktadır. Toplumcu kültürler sosyal rolleri yerine getirmeyi ve topluma uyumu vurgularken, bireyci kültürler, hazzı ve bireysel deneyimleri teşvik etmektedir (Diener, 2000). Araştırmalar bireyci kültürlerin öznel iyi oluş seviyelerinin toplumcu kültürlerden daha yüksek olduğunu belirtmektedir (Diener, Oishi ve Lucas,2003). 2.2. Psikolojik İhtiyaçlar

Psikolojik ihtiyaçlar iyi oluşumuzu etkileyen en önemli etmenlerden birisidir. Psikolojik ihtiyaçları açıklamadan önce insan yaşamına yön veren güdülerden bahsetmek gerekir. Güdülenme sürecinin temelini oluşturan güdü, “bireyi harekete geçiren itici kuvvet” olarak tanımlanır. Güdü oluştuğunda insan ihtiyacını tatmin etme yoluna gider. İnsanların yaşamlarını devam ettirebilmesi; biyolojik, psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarının yeterince tatmin etmesine bağlıdır. İhtiyaçların tatmini bireyde huzur, rahatlama, haz ve doyum meydana getirir. Her insan, yaşamını anlamlı kılmak için kendine özgü ihtiyaçlar oluşturacaktır. Yeni bir ihtiyacın ortaya çıkması ve doyurulması ile canlının biyolojik ve ruhsal dengesi sağlanmış olacaktır (Aytaç, 2000). Psikolojik ihtiyaçlar (psychologicalneeds) yaşamımızda önemli bir yere sahiptir ve çeşitli alanlara olan yönelimlerimizi etkilemektedir. Doyumlarımız veya doyumsuzluklarımız yönelimlerimizin şiddetini etkilemektedir (Çelikkaleli, 2004).

İhtiyaç insanlara özgü; güdü, motivasyon, istek, gereksinim, arzu, ümit ve başarma isteği gibi yüksek dürtülerdir. İhtiyaç, içten ya da dıştan meydana gelen bir hareketle beyin bölgesinde oluşan bir baskı ve itici bir güç ya da gereksinim hissi olarak da açıklanır. Bütün psiko-sosyal ihtiyaçlar ve özellikle bütün insan ihtiyaçları genellikle temel ihtiyaçlar olarak adlandırılırlar (Eysenck, Arnold ve Meili, 1972; akt. Kesici ve diğerleri, 2003).

Birçok kuramcı insanların temel psikolojik ihtiyaçlarını anlamak için farklı araştırmalar yapmışlardır. Bu araştırmaların ilki McDougall’ın araştırmalarıyla oluşmuştur. İlerleyen yıllarda Freud İçgüdüler Kuramında, Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisinde insanların ihtiyaçları hakkında görüşlerini yaptıkları araştırmalarla açıklamışlardır. Bu kuramcılara ve araştırmalarına ek olarak Alderfer’in Erg Kuramı,

(25)

Eric Fromm’un İhtiyaçlar Kuramı, Murray’ın ihtiyaçlar hakkındaki görüşleri,Glasser’in Gerçeklik Terapisi dahilinde çalıştığı Seçim/Kontrol Teorisi, Deci ve Ryan’ın Temel Psikolojik İhtiyaçlar Kuramı örnek verilebilir. Aşağıda bu kuramların bazılarıyla ilgili kısa bilgiler verilmiştir.

İnsan davranışlarının açıklanmasında öncü kuram kabul edilebilecek Freud’un kuramına göre organizma eksikliğini ya da ihtiyacını duyduğu bir nesne bularak ona eriştiği zaman, ihtiyacı en düşük düzeye indirip doyuma vararak dengesini yeni baştan kurar ve onu rahatsız eden uyaranı yok eder (Çelikkaleli ve Gündogdu, 2005). Freud’un kuramında iki temel güdü vardır. Bunlar eros (sevgi- yaşam) ve thanatos (yok etme, öldürme)’tur (Ankay,2002). Freud’un tanımladığı yaşam içgüdüsü, bireysel yaşamın ve insan ırkının devamlılığını sağlamaktadır. Açlık, susuzluk ve cinsellik yaşam içgüdüsünün içindedir. Ölüm içgüdüsünün içinde saldırganlık dürtüsü bulunur. Yaşam ve ölüm içgüdüleri birbirini etkisiz kılabilir ya da biri diğerinin yerine geçebilir. Örneğin; sevgi nefretin, nefret sevginin yerine geçebilir (Geçtan, 2000).

Maslow’a göre insan ihtiyaçları fiziksel ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, ait olma ve sevgi ihtiyacı, saygı ihtiyacı ve kendini gerçekleştirme ihtiyacı olmak üzere birbirinin üzerine kurulan toplam altı ihtiyaçtan oluşmaktadır (Tang ve Tang, 1992; Norwood,1996; akt.Çelikkaleli ve Gündoğdu, 2005). Maslow’a (1954) göre insanın temel ihtiyaçlar hiyerarşisinde temelde fizyolojik ihtiyaçlar bulunmaktadır (Maslow, 1954; akt. Eraslan, 2000). Fizyolojik ihtiyaçları sırayla güvenlik, sevgi, benliğe saygı ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçları izlemektedir. Kendini gerçekleştirme ihtiyacı psikolojik ihtiyaçlar içerisinde en fazla öneme sahip olan ihtiyaçtır. Kendini gerçekleştirme ihtiyacının ortaya çıkmasında diğer ihtiyaçların yeterince doyurulması gerekmektedir. Bu ihtiyaçlar doyurulamadığı zaman, insanın içinde var olan kendini gerçekleştirme ihtiyacı, doğal bir şekilde ortaya çıkması engellenmiştir (Cüceloğlu, 1997).

Alderfer, Maslow’un İhtiyaç Hiyerarşisi kuramında bazı değişiklikler yaparak, ERG diye adlandırdığı kuramında ihtiyaçları var olma ihtiyacı, ilişki ihtiyacı ve büyüme ihtiyacı olmak üzere üç grup hâlinde incelemiştir (Aytaç, 1997). Var olma ihtiyacı Maslow’un fizyolojik ve güvenlik ihtiyacına karşılık gelirken; ilişki ihtiyacı, sevgi, saygı, ihtiyacına karşılık gelmektedir. Büyüme ihtiyacı ise kendini gerçekleştirme ihtiyacına karşılık gelmektedir.

(26)

Bir başka ihtiyaç kuramcısı Murray’dır. İnsanın psikolojik ihtiyaçlarının ayrıntılı bir listesini yapan Murray ise birbirleriyle ilişkili olan bu ihtiyaçları; başarma, düzen, gösteriş, özerklik, yakınlık, duyguları anlama, ilgi görme, başatlık, kendini suçlama, şefkat, karşı cinse ilgi ve saldırganlık biçiminde sıralamıştır (Sünbül, Kesici ve Bozgeyikli, 2003).

Temel ihtiyaçlar hakkındaki araştırmanın temelini oluşturan kuram Öz-belirleme kuramıdır. Bu kuramda ihtiyaçlar özerklik, yeterlik ve ilişki olmak üzere üçe ayrılır ve temel psikolojik ihtiyaçlar olarak adlandırılmıştır. Özerklik ihtiyacı, bireylerin kendi davranışları üzerinde özgür iradesini kullanmayı ve kendi kendine karar vererek davranışlarında inisiyatif kullanmayı deneyimlemesi anlamına gelmektedir (Ryan ve Brown, 2003; akt. Durmaz, 2012). Yeterlilik ihtiyacı, bireyin yaptığı aktivitelerde kendisini muktedir (yeterli) hissetmesi ile ilgilidir (Durmaz, 2012). İlişki ihtiyacı; bireyin, yaşadığı sosyal ortamda kendisi için önemli olan bireylerle ilişkili olduğunu ve bu bireyler tarafından sevildiğini ya da sosyal bir gruba ait olduğunu hissetmesiyle ilgilidir (Vlachopoulos ve Michailidou, 2006; akt. Durmaz, 2012). Bu temel psikolojik ihtiyaçların evrensel oldukları kabul edilmiştir (Deci ve Ryan, 2000). Bu temel ihtiyaçlar engellendiğinde, motivasyon ve performans olumsuz yönde etkilenir. Bu kurama göre ihtiyaçlar sürekli karşılandığı ölçüde etkili olarak çalışacak ve sağlıklı bir biçimde gelişecektir; fakat engellendikleri ölçüde de insanlar, olumsuzluğa gidiş belirtisi ve isteğe bağlı olmayan davranışlar göstereceklerdir (Kesici ve diğerleri, 2003). Aynı zamanda kurama göre ihtiyaçlardan birinin doyurulmaması da olumsuz durumların ve davranışlarının ortaya çıkmasına sebep olacaktır.

Deci ve Ryan (2000), üç temel ihtiyacın bütün kültürlerde aynı şekilde doyurulduğu anlamına gelmediğini ifade etmektedirler. Her kültürün değerlerindeki farklılık temel ihtiyaçların farklı şekillerde doyurulmasını sağlamaktadır. Örneğin, toplulukçu kültürlerde insanlar grup normlarına uygun şekilde davrandıkları için özerklik ve ilişki ihtiyaçlarının doyumu bireyci kültürlere göre fazla olacaktır. Bireyci kültürlerde ise toplulukçu kültürlerdekinin tersine, grup normlarına uygun davranmak itaat anlamına geleceğinden özerklik ihtiyacını tehdit eden bir unsur olarak algılanacaktır. Tüm bu ihtiyaçlar, bireyin içinde yetiştiği toplumun yaşayış tarzı ve değerler sisteminden etkilenir. Bu ihtiyaçların karşılanmaması, bireyin yaşamını zorlaştırır ve psikolojik yönden bireyi sağlıksız kılar (Annaberdiyev, 2006).

(27)

2.3. İlgili Araştırmalar

Bu bölümde, bu araştırmanın değişkenleri olan öznel iyi oluş ve psikolojik ihtiyaçlar ile ilgili yurt içinde ve yurt dışında yapılan araştırmalara yer verilmiştir. 2.3.1. Öznel İyi Oluş İle İlgili Yapılmış Araştırmalar

Öznel iyi-oluş ile ilgili araştırmalar incelendiğinde en çok şu değişkenler üzerinde incelemeler yapıldığı görülmektedir: yaş,cinsiyet, sosyo-ekonomik durum, kişilik, sosyal destek, yaşam amaçları ve kültür.

İyi oluş ile yaş arasındaki ilişki incelendiğinde, geçmişte genç kişilerin daha mutlu oldukları yönündeki anlayışın aksine, her yaş döneminin kendine özgü bazı zorluklarının olduğu, yaşın iyi oluş üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı kabul edilmektedir. Myers ve Diener (1995) iyi oluşun yordayıcılarının yaşam dönemlerine bağlı olarak değişiyor olduğunu ama bu durumun kişinin mutluluk düzeyini tahmin etme noktasında yeterli olmadığını belirtmişlerdir.

Eryılmaz ve Ercan (2011), öznel iyi oluşu etkileyen yaş değişkeni üzerine yaptıkları araştırmalarında; 26-45 yaş gurubunda yer alan erkeklerin kadınlara oranla yüksek düzeyde öznel iyi oluşa sahip olduklarını; 19-25 yaş gurubundaki bireylerin hem 14-17 hem de 26-45 yaş gurubundaki bireylere oranla düşük düzeyde öznel iyi oluşa sahip olduklarını bulmuşlardır.

Diener ve Lucas (2000), yaptıkları araştırmalarda kadın ve erkek arasında öznel iyi oluş düzeyleri açısından önemli bir fark bulmamışlardır. Ayrıca ekonomik kazancın, sağlığın, fiziksel çekiciliğin ve zekânın mutluluk üzerinde çok az etkisi bulunduğunu ifade etmişlerdir. Kısacası demografik değişkenlerle öznel iyi oluşun küçük bir yüzdesi açıklanabilmektedir.

Fujita ve Diener’ın (1991) çalışmaları, kadınların olumlu ve olumsuz duyguları erkeklerden daha yoğun yaşasalar da, duygusal durumlara erkeklerden daha çok zaman ayırmadıklarını göstermektedir. Çoğu kültürde kadınların erkeklere oranla geleneksel olarak daha düşük yaşam doyumuna ve kendine saygıya sahip oldukları düşünülmektedir. Ancak pek çok araştırmada öznel iyi oluş açısından kadın ve erkekler arasında çok az fark bulunmuştur.

(28)

Saföz Güven (2008), fen ve genel lise öğrencilerinin cinsiyet ve sosyometrik statülerine göre öznel iyi oluş düzeyleri, genel sağlık örüntüleri ve psikolojik belirti türlerini araştırdığı çalışması sonucunda; psikolojik belirtiler açısından kız ve erkek ergenler arasında farklılıklar olduğu ortaya çıkmıştır. Kız ergenlerin “Kısa Semptom Envanteri” nin “Anksiyete”, “Depresyon”, “Olumsuz Benlik”, “Somatizasyon” ve “Hostilite” alt ölçeklerinden aldıkları puanların ve stres düzeylerinin erkek ergenlerinkinden daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Fen lisesi öğrencilerinin, genel lise öğrencilerine göre psikolojik belirtiler açısından daha iyi durumda oldukları ve genel lise öğrencilerinin daha çok psikolojik problemler ifade ettikleri saptanmıştır. Genel liseye devam eden ergenlerin “Depresyon”, “Somatizasyon” alt ölçek puanları ve belirtilerden rahatsız olma düzeyleri fen lisesine devam eden ergenlerden daha yüksektir. Ayrıca, fen lisesi öğrencileri genel sağlık örüntülerinin genel lise öğrencileri genel sağlık örüntülerinden daha iyi olduğu gözlenmiştir. Araştırmada incelenen öznel iyi oluş değişkeni cinsiyet açısından farklılık göstermiş ve erkek ergenlerin öznel iyi oluşları kız ergenlerden daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca sosyometrik statü açısından, akranları tarafından kabul gören ergenlerin öznel iyi oluşlarının, akranları tarafından reddedilen ergenlere göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

Diener ve Diener (1995) Türkiye’nin de içinde olduğu 31 ülkeyi kapsayan çalışmalarında, sadece fakir ülkelerde ekonomik doyum ile yaşam doyumu arasında bir ilişki bulmuştur. Fakir ülkelerde bu kültürlerde mutluluk için önemli görülen mal ve hizmetler hâlen eksiktir ve bu yüzden kişinin sahip olduğu paranın miktarı mutluluğunda etkilidir. Zengin ülkelerde insanların ekonomik doyumu değişmektedir, ancak bunun yaşam doyumuna etkisi azdır. Çünkü diğer amaçlar daha önceliklidir.

Tuzgöl Dost (2006), üniversite öğrencilerinin öznel iyi oluş düzeylerinin, algılanan ekonomik durumları, algılanan ana-baba tutumları, fiziksel görünüşlerinden memnuniyetleri, dini inançları ve denetim odakları açısından anlamlı farklılık gösterdiğini belirlemiştir. Paolini, Yanez ve Kelly (2006), yaptığı araştırmada maddi olanaklarla ilgili endişenin üniversite öğrencilerinde kaygı ve yaşam doyumu arasındaki ilişkide varyansın anlamlı bir bölümünü açıkladığını saptamışlardır (Paolini, Yanez ve Kelly, 2006; akt.Tuzgöl Dost, 2007).

(29)

Cole, Scott ve Skelton-Robinson (2000) yaptıkları araştırmada, işyerindeki çalışma arkadaşlarının desteğinin, çalışanların psikolojik iyi-oluş hâllerini olumlu etkilediğini bulmuşlardır. İşsizlik ve ekonomik hayata uyumun göçmenlik çerçevesinde incelendiği bir araştırmada, Kanada’da yaşayan Türk göçmenlerin en çok tercih ettikleri tutumların “kaynaşma” olduğu, bu tutumların onların stres yaratan koşullarla başa çıkmalarına yardımcı olduğu ortaya koyulmuştur (Cole, Scott ve Skelton-Robinson, 2000; akt.Aycan, 1999).

Young ve Miller (1995), ergenlerin algıladıkları anne-baba tutumu, özellikle içsel destek ve yakınlığın, yaşam doyumu ile olumlu olarak ilişkili olduğunu bulmuşlardır. Bir diğer çalışmada Moller (1996), Güney Afrikalı üniversite öğrencileri üzerinde yaptığı araştırmada, yaşam doyumunun gelir düzeyi ve etnik özellikler ile anlamlı ilişki içinde olduğunu ortaya koymuştur. Ergenlerle yapılan bir araştırmada Shek (1999), genel ana-baba tutumu ve belirli ana-baba davranışlarının yaşam doyumu ile ilişkili olduğunu saptamıştır. Bu çalışmada ebeveyn özelliklerinin, ergenlerin psikolojik iyi oluşlarını hem aynı zamanda hem de boylamsal olarak yordadığı görülmüştür.

Fabricatore, Handal ve Fenzel’in (2000) araştırma sonuçları ise “yaşam doyumunu devam ettirmede kullanılan bir kaynak” olarak kavramlaştırılan kişisel maneviyatın öznel iyi oluşu stres yaratan etkenlerden bağımsız olarak yordadığını göstermiştir.

Şahin, Aydın ve Sarı (2012), öznel iyi oluşu açıklamada “umut ve yaşam anlamın rolü” adlı araştırmasında elde edilen bulgular, umudun ve yaşamda anlamın boyutları olan “anlamın varlığı” ve “anlam arayışı” nın öznel iyi oluşun anlamlı birer yordayıcısı olduğunu göstermektedir. Öznel iyi oluş düzeyi cinsiyet açısından farklılaşmamaktadır, sınıf düzeyi açısından ise anlamlı farklılıklar bulunmuştur.

Eryılmaz (2011), yetişkinlerin öznel iyi oluşları ile pozitif psikoterapi yapılarından olan birincil ve ikincil yetenekler arasındaki ilişkileri incelediği araştırmasında, birincil yeteneklerden umudun ve zamanın; ikincil yeteneklerden başarının ve güvenirliliğin yetişkin öznel iyi oluşunu anlamlı düzeyde ve pozitif yönde açıkladığını bulmuştur. Yetişkinlerin öznel iyi oluşları için başarı, güvenirlilik, zaman ve umut yetenekleri önemlidir.

(30)

Eryılmaz (2011), ergenlerin öznel iyi oluşları ile aile ortamları arasındaki ilişkilerin incelediği çalışmasında, aile ortamındaki birlik düzeyinin yükselmesine paralel olarak ergenlerin öznel iyi oluş düzeylerinin de yükseldiğini ortaya koymuştur. Aile ortamındaki kontrolün, ergen öznel iyi oluşu ile ilişkili olmadığı sonucuna varmıştır. Aile ortamının ergen öznel iyi oluşunu %26 oranında açıkladığı bulgusuna ulaşmıştır.

Özdemir (2012), ergenlerin öznel iyi oluşları ile ana-baba kontrolü, ana-baba sevgisi, ana-baba eğitim düzeyi ve gelir düzeyi, cinsiyet ve yaş arasındaki ilişkileri incelediği çalışmasında, ana-baba kabul/ilgisinin ergenlerin iyi oluşu üzerinde önemli etkisi varken, ana-baba kontrolünün daha sınırlı düzeyde bir etkisi olduğunu ortaya koymuştur.

Türkmen (2012), öznel iyi oluşun yapısı ve ana- baba tutumları, özsaygı ve sosyal destekle ilişkisini incelediği çalışmasında ana baba tutumlarının doğrudan özsaygıyla ve algılanan sosyal destekle ilişkili olduğu, ayrıca algılanan sosyal destek ve özsaygının bu yapı içerisinde öznel iyi oluşla ilişkili olduğunu bulmuştur.

Yakın ve güvenli sosyal ilişkilere sahip olmak mutluluk için önemli görülmektedir. Daha az mutlu insanlarla karşılaştırıldığında, mutlu insanların arkadaşlık ilişkileri ve aile destekleri açısından daha iyi olduğu görülmüştür (Biswas- Diener, Diener ve Tamir, 2004).

Doğan (2006), üniversite öğrencilerinin iyilik hâli ile ilişkili faktörleri incelediği çalışmasında, ailelerinden ve arkadaşlarından yeterince destek gören, fiziksel egzersiz yapan ve kendi geleceklerine ilişkin olumlu düşüncelere sahip üniversite öğrencilerinin iyilik hâlinin daha yüksek olduğunu saptamıştır. Duygusal farkındalığı düşük olan kişilerle karşılaştırıldığında, farkındalığı yüksek olanların daha sık pozitif duygu yaşadıkları, kendine saygılarının daha yüksek olduğu, daha dışa dönük oldukları, sosyal olarak daha az kaygılı oldukları ve daha çok yaşam doyumu belirttikleri görülmektedir (Kuzucu, 2006).

Atak (2011), yetişkinliğe geçiş yıllarında sigara içme davranışının psikososyal belirleyicileri ve sigara içmenin yaşam doyumu ve öznel iyi oluşla ilişkisini araştırdığı çalışmasında katılımcıların çoğunluğu sigara içmektedir ve sigaraya en çok lise

(31)

yıllarında yani ergenlikte başlamışlardır. Model analizi sonuçlarına göre, sigara içme ile özsaygı, kişilerarası başarılı kimlik, bireyleşme ve bireylerin kendilerini tanımlamada tercih ettikleri özellik arasında negatif yönde anlamlı ilişkiler olduğu görülmektedir. Annesi, babası ve arkadaşları sigara içenler, erkekler, ipotekli, moratoryum ve kargaşalı kimlik statüsünde olanlar ve düşük gelir düzeyine sahip olanlar, diğerlerine göre daha fazla sigara içmektedir. Sigara içme ile hem yaşam doyumu hem de öznel iyi oluş arasında ters yönde orta düzeyde bir ilişki bulunmuştur.

Özbay ve arkadaşları (2012), üniversite öğrencilerinin, öznel iyi oluşlarının; duygusal düzenleme, mizah, sosyal öz-yeterlik ve stresle başa çıkma stratejileri ile açıklanmasını amaçladıkları araştırmalarının sonucunda duygusal düzenleme, mizah tarzları, öz-yeterlik ve başa çıkma stratejilerinin, öğrencilerin iyi oluşunu açıklamada önemli değişkenler olduğunu ortaya koymuşlardır. Bir başka çalışmada Cenkseven ve Akbaş (2007), üniversite öğrencilerinde öznel ve psikolojik iyi olmayı, dışadönüklük, nevrotizm, öğrenilmiş güçlülük, ebeveynle ve flörtle ilişkiden algılanan hoşnutluk, boş zaman etkinliklerinden algılanan hoşnutluk ve cinsiyet değişkenlerinin anlamlı olarak yordadığını saptamışlardır.

Şimşek (2010), yaptığı araştırmada sosyal destek algısı değişkeni okul türü açısından farklılık göstermiş ve yatılı ilköğretim bölge okulunda kalan ergenlerin aile ve arkadaşlarından algıladıkları sosyal destek düzeyleri ailesi yanında kalan ergenlerinkinden daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca yaşam doyumu düzeyleri açısından, ergenlerin aile ve arkadaşlarından aldıkları yaşam doyum düzeyi farklılaşmazken, okuldan aldıkları yaşam doyumu düzeyleri incelendiğinde; ailesi yanında kalan kız ergenlerin okuldan aldıkları yaşam doyumu düzeylerinin, yatılı ilköğretim bölge okuluna devam eden erkek ergenlerinkinden daha yüksek olduğunu belirlemiştir.

2.3.2. Psikolojik İhtiyaçlar İle İlgili Yapılmış Araştırmalar

Çelikkaleli ve Gündoğdu’nun (2005) yaptığı çalışmada, Eğitim Fakültesi’nde okumakta olan öğrencilerin temel psikolojik ihtiyaçlarının cinsiyet, okumakta oldukları programlar, yaşadıkları yer ve ebeveyn eğitim durumlarına göre değişip değişmediği araştırılmıştır. Elde edilen bulgulara göre psikolojik ihtiyaçların sınıf, yaş, babanın eğitim düzeyi ve yaşadığı yere göre değişmediği bulunmuştur. Cinsiyete ilişkin öğrencilerin psikolojik ihtiyaçları karşılaştırıldığında, kızların erkeklere göre daha fazla

(32)

özerklik ve ilişki ihtiyaçları olduğu görülmüştür. Araştırmacılar bu durumu, Türkiye’de kızların erkeklere göre daha kapalı ortamda yetişmelerine ve toplumun kızlara yönelik baskıcı yaklaşımının bir sonucu olarak kızların bu baskılardan göreceli olarak kurtuldukları üniversite ortamında özerklik ve ilişki ihtiyaçlarını daha yüksek düzeyde hissettikleri şeklinde açıklamıştır. Aynı zamanda, özerklik ihtiyacının okudukları programlara göre değişmesi ise Psikolojik Danışmanlık mesleğinin, kişilerin özgür kararlar verebilmelerini ve kendi başlarına çalışabilmelerini gerektirdiğinden özerklik ihtiyacının oluşmasına yol açtığı şeklinde açıklanmıştır.

Özgüven’in (1990) yurtlarda kalan üniversite öğrencilerinin sağlık ve psikolojik sorunlarının incelendiği araştırmasında, öğrencilerin yüksek düzeyde sıkıntıları ve sorunları olduğu ortaya çıkmıştır. Anket aracılığıyla 6760 öğrenci üzerinde yapılan araştırmada; öğrencilerin gerilim, aşırı kaygı, aşırı uykusuzluk, duygusal kararsızlık, sürekli hayal kurma, aşırı heyecan ve aşırı alınganlık gibi psikolojik problemler yaşadıkları ve uyum sağlamada güçlük çektikleri, içine kapanmanın yüksek olduğu, ilişki kurma sıkıntısı ve sebebi belirsiz korku duygularını yoğun bir şekilde yaşadıkları bulunmuştur. Genel olarak bu problemleri kızların erkeklere oranla daha fazla yaşadıkları görülmüştür.

Çelikkaleli, Gökçakan ve Çapri (2005) lise öğrencilerinin bazı psikolojik ihtiyaçlarını okul türü, anne ve baba eğitim düzeyine göre incelemişlerdir. Lise öğrencilerinin başarma, düzen, gösteriş ve özerklik gibi psikolojik ihtiyaçları açısından incelemek amacıyla yapılan araştırmada kız ve erkek öğrencilerin psikolojik ihtiyaçları arasında anlamlı düzeyde farklılık bulunmuştur.

Sandhu ve Asrabadi (1991) yaptıkları araştırmada, uluslararası öğrencilerin psikolojik ihtiyaçlarını incelemişlerdir. Araştırmacılar, uluslararası öğrencilerin pek çoğunun yabancılık hissini yaşadıklarından dolayı kaygı içerisinde olduklarını bulmuşlardır. Yerli halkın, uluslararası öğrencilerle iletişim kurmaya ihtiyaç hissetmediği ve uluslararası öğrencilerin geldikleri ülkede aynı yaştaki akranlarından destek aradıkları ve onlarla arkadaşlık ilişkilerini kurmayı istedikleri ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak, öğrencilerin pek çok alanda risk altında oldukları; yoksunluk, yabancılaşma, yalnızlık, ev özlemi, nefret, korku, değişime karşı stres ve suçluluk gibi pek çok problemi yaşadıkları bulunmuştur.

(33)

Bilgin’in (2000), üniversite öğrencilerinin sorunları ile değerleri arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla 20–25 yaş grubundaki 642 öğrenci üzerinde yaptığı araştırmada, üniversite öğrencilerinin en önemli sorunlarının, ailelerinin tutum ve davranışlarından kaynaklanan “iletişim bozukluğu” olduğu; ekonomik sıkıntı, geleceğe yönelik endişe ve ders başarısızlığının bunun gerisinde kaldığı belirlenmiştir. Ekonomik durumları alt ve orta seviyede olan öğrencileri kapsayan bu araştırmada, % 65 oranında “ailevi sorunlar” ilk sırayı alırken, bunu % 49.4 ile “ekonomik sorunlar”, % 46.6 ile “düşüncelerini anlatamama sorunu”, % 40 ile “mesleki gelecek endişesi” ve % 32.5 ile de “istemediği eğitimi görmek sorunu” izlemiştir. Ayrıca, “ders başarısızlığı” % 25.8, “arkadaş sorunları” ise % 24.9 olarak belirlenmiştir.

Durmaz’ın (2012), lise 10. sınıf öğrencileri üzerinde yaptığı araştırmada temel psikolojik ihtiyaçların karşılanması yüksek düzeyde ise bireyin motivasyonu ve özerk karar verme durumu artmaktadır. Buna bağlı olarak matematik kaygısı azalmaktadır. Yapılan bu araştırmaya göre matematik eğitiminde, öğrencilerin matematiğe yönelik motivasyonları kendileri tarafından oluşturulursa matematik kaygılarının azalacağı ve buna bağlı olarak matematik öğretiminde temel psikolojik ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini vurgulamaktadır.

Tüm araştırmalar incelendiğinde ortaokul öğrencileri ile yatılı bölge ortaokul öğrencileri arasında öznel iyi oluş ve temel psikolojik ihtiyaçlar ile ilgili bir araştırma yapılmadığı görülmüştür. Öznel iyi oluş ile ilgili yapılan araştırmalarda yaş, cinsiyet, kişilik, sosyal destek ve yaşam doyumu üzerinde durulduğu ve araştırma sonuçları arasında bazen tutarlılık bazen tutarsızlıklar olduğu görülmüştür. Yatılı bölge ortaokullarında doğrudan öznel iyi oluşla ilgili bir çalışmaya rastlanmamış; ancak Şimşek’in 2010 yılında yaptığı YBO araştırmasında yaşam doyumunu araştırdığı görülmüştür. Temel psikolojik ihtiyaçlarla ilgili yapılan araştırmalarda yaş ve cinsiyet değişkenleri üzerinde durulduğu görülmüştür. YBO’ların temel psikolojik ihtiyaçlarını araştıran bir çalışma bulunamamakla beraber Özgüven’in 1990 yılında yurtta kalan üniversite öğrencilerinin psikolojik ihtiyaçlarını araştırdığı görülmüştür.

(34)

III. BÖLÜM

YÖNTEM

Bu bölümde, araştırma modeli, çalışma grubu, veri toplama araçları, işlem yolu ve verilerin analizi ile ilgili bilgiler yer almaktadır.

3.1. Araştırma Modeli

Bu araştırma, ortaokul öğrencileri ile yatılı ortaokul öğrencilerinin öznel iyi oluş ve temel psikolojik ihtiyaçlar düzeyi çeşitli bağımsız değişkenler açısından incelendiği nedensel karşılaştırma modelinde bir çalışmadır (Karasar, 2009).

3.2. Evren Ve Örneklem

Araştırmada kullanılan ölçekler daha önce lise ve üniversite öğrencilerine uygulanmıştır. Bu ölçekler araştırmada ortaokul öğrencilerine uygulanacağından ön uygulama yapılma zorunluluğu ortaya çıkmış ve araştırmanın çalışma grubu dışında kalan Tokat ilindeki ortaokul öğrencilerine bir ön uygulama yapılmıştır. Bu nedenle araştırmacı 50 ortaokul öğretmeninin görüşünü almış ve 218 ortaokul 6, 7 ve 8. sınıf öğrencisine ön uygulama yapmıştır. Bu uygulama sonucunda öğretmenlerin büyük çoğunluğu (%95) araştırmada kullanılan ölçek maddelerinin ortaokul 6, 7 ve 8. sınıf öğrencileri için anlaşılabilir olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca 218 öğrenciye uygulanan ölçek maddelerinin öğrenciler tarafından anlaşılabilir olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu uygulamada “Öznel İyi Oluş Ölçeğinin iç tutarlılık katsayısı .88 (cronbach alfa değeri) ve “Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeğinin” iç tutarlılık katsayısı .76 (cronbach alfa değeri) olarak tespit edilmiştir. Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeği’nin özerklik alt boyutunun iç tutarlılık katsayısı .56; yeterlik alt boyutunu iç tutarlılık katsayısı .21; ilişki alt boyutunun iç tutarlılık katsayısı . 72 olarak bulunmuştur.

Ölçeklerin ön uygulaması 218 öğrenci üzerinde yapıldıktan sonra bu araştırmanın çalışma grubu, 2012–2013 eğitim öğretim yılında Tokat İlinin Almus İlçesinde bulunan ortaokul ile yatılı bölge ortaokulunda öğrenim görmekte olan 6, 7 ve 8. Sınıf öğrencilerden oluşmaktadır. Araştırma kapsamında uygun örneklem yöntemi ile 476 öğrenciden bilgi toplanmıştır.

Çalışma grubuna dâhil edilen tüm öğrenciler Tokat’ın Almus ilçesinde okuyan öğrencilerdir. Araştırma kapsamında veri toplanan öğrencilerden 15’i ölçekleri eksik ve

Referanslar

Benzer Belgeler

925 gram numuneden 550 gram +0,147 mm'lik fraksiyon elde edilmiş ve bu fraksiyona da sırasıyla aşağıda belirtilen işlemler uygu­ lanmıştır. a) +0,147 mm'lik fraksiyon, 19 mm

Anahtar Kelimeler: Ters Problemler, Ters öz değer problemi, Ters nodal problem, Öz fonksiyon, Öz değer, Sturm-Liouville operatörü, Difüzyon operatörü, Dirac

Bu çalıĢmada piston arızalarına bir örnek olan ve dizel motorlarında standart dıĢı yakıt (10 numara madeni yağ) kullanımından kaynaklanan, iki farklı arızalı

İnciri bir sûreye isim yaptığı gibi (Tîn), incirin ve zeytinin her ikisi üzerine de yemin etmekte, hatta başka sûre ve âyetlerde çeşitli bağlamlarda (açıkça

Nitekim öğrenciler de “ Sınav olduğu için yanıtladım… Sınav yanıtlamak içindir… Şimdiye dek her sınavı yanıtladım… Uyarıyı okumadım; çünkü

Bu çalışma artan oksidatif stres, insülin direnci ve obeziteyle yakın ilişkisi aşikâr olan ve bunların neticesinde olarak ortaya çıkan kronik düşük düzey

Muhtelif firmaların (Clariant, Rudolf, Tanetex, Huntsman, CHT, Bozzetto) aktivatör kimyasalları ile yapılan ağartmalarda hidrojen peroksit ve buna bağlı olarak optimum pH

護理學院高齡健康管理學系舉辦「第 6 屆重陽敬老服務週」 護理學院高齡健康管理學系今年舉辦的「第 6 屆重陽敬老服務週」,於 9 月 29