• Sonuç bulunamadı

Balkanlarda Gökyüzü ile İlgili İnanışlar ve Halk Takvimi Emine Hilal Ercan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Balkanlarda Gökyüzü ile İlgili İnanışlar ve Halk Takvimi Emine Hilal Ercan"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bir milletin kimli¤ini tayin ederken bilimin kulland›¤› önemli unsurlardan biri de halk inan›fllar›d›r. Halk inan›flla-r›, H›ristiyan, Müslüman, Budist gibi ayr› dinlere mensup olarak yaflayan mil-yonlarca Türkü birbirine ba¤lamaktad›r. Milletler, sevinçlerini ve hüzünlerini, bir arada paylaflt›klar› günleri, tarih boyun-ca inançlar›na ve törelerine ba¤l› olarak kutlamaktad›rlar. Gerek Balkanlarda, gerekse Anadolu’da yaflayan Türkler aras›nda benzer halk inan›fllar›n›n gö-rülmesi tarihi-milli ba¤›n bir ifadesidir.

Bu çal›flmadaki amaç, gerek Anado-lu’da, gerekse Balkanlarda yaflayan Türklerin, eskiden oldu¤u gibi, günü-müzde de gökyüzü ile ilgili inanç ve uy-gulamalar› yan›nda halk takvimi anlay›-fl› hakk›nda bilgi vermektir.

fiamanist dönemde Türklerde, Gök

Tanr›, ay, yer, su ve atefl temel kültler olmufltur. Günefl, ay ve y›ld›zlar, Türkle-rin günlük hayat›na o kadar etki etmifl-tir ki, meselâ Hunlar, herhangi bir ifle bafllarken güneflin ve ay›n durumlar›na bakm›fllar ve önemli kararlar›, y›ld›zla-r›n durumlay›ld›zla-r›n› da yorumlayarak ver-mifllerdir (Türkmen 1974: 159).

Eski Türk ‹nançlar›na göre, yeni do¤an ay›, ilk gören kiflinin durumu, ay›n yeniden do¤ufluna kadar de¤iflmez-di. Örne¤in, ay oturur konumda ise, kifli bir ay oturur, koflarken gördü ise, bir ay koflar, gülerken gördüyse bir ay güler, a¤larken gördüyse bir ay a¤lard›. Yafll› Türkler, Ay ve Günefl’e karfl› su, kül ve çöp dökmezler, atalar›n›n inanç ve gele-neklerine karfl› sayg› gösterirlerdi (Soy-yanmaz 1972: 6300).

Anadolu’da, Ay ile ilgili çeflitli

inan-VE HALK TAKV‹M‹

Celestial Believes and Folk Calendar in Balkans

Emine Hilal ERCAN*

ÖZET

Halk inan›fllar›, bir milletin kimli¤ini tayin ederken bilimin kulland›¤› en önemli unsurlardand›r. Ge-rek Anadolu’da, geGe-rekse Balkanlarda yaflayan Türklerde, eskiden oldu¤u gibi, günümüzde de gökyüzü ile il-gili inanç ve uygulamalar› yan›nda halk takvimi anlay›fl› yaflat›lmaktad›r.

Bu makalede; Anadolu’da ve Balkanlarda yaflayan Türklerin gökyüzü ile ilgili inançlar›n›n yan› s›ra halk takvimi anlay›fl› hakk›nda kaynak flah›slardan derlenen bilgiler de¤erlendirilmifltir.

Anahtar Kelimeler

Gökyüzü, ‹nan›fl, Balkanlar, Anadolu, Halk Takvimi ABSTRACT

Folk beliefs are one of the most important elements in determining the identity of a nation. The folk calendar which is related to the celestial beliefs and practices still survives among the Turks in Anatolia and the Balkans.

In this article, the information about folk calendar and relevant celestial beliefs of Anatolian and Bal-kan Turks has been evaluated.

Key Words

Celestial, Belief, Balkans, Anatolia, Folk Calendar

(2)

malar ve efsaneler anlat›lmaktad›r. A¤-r›’da anlat›lan efsaneye göre Ay, halk aras›nda, gökte bir nur topu olarak ya-rat›lm›flt›r. Yuvarlakt›r, as›l büyüklü¤ü bir araba tekeri kadar olup, uzaktan öy-le görünmektedir. Geceöy-leri yaln›z do¤ar. E¤er gündüzleri ay do¤arsa, o gün bir u¤ursuzluk olaca¤›na, çevreden birinin ölece¤ine inan›lmaktad›r. Anlat›lan bir efsaneye göre; Günefl, Ay›n kar›s›d›r. Ay evde yoktur. Önemli bir gün için Günefl, hamur yo¤urmakta, kete yapmaktad›r. Günefl, kendini ifline vermifl, dalm›flt›r. Ay, d›flar›dan sevindirici bir haber ver-mek için, koflarak içeri girer ve “k›z” di-yerek ba¤›r›r. Yufka açmakta olan Gü-nefl aniden korkar, elindeki unlu merda-neyi savurur. Merdane Ay›n surat›na çarpar. Yüzü hem unlan›r, hem de mora-r›r. Ay›n bugün yüzünde görünen lekele-rin bundan olufltu¤una inan›l›r (Taner 1982a: 11).

Baflka bir efsanede de, Ay yeni ç›ka-ca¤› zaman evin anas› her akflam çocuk-lar›na sorar: “Hele bak›n ay› ilk kim gö-recek?” Çocuklar d›flar› ç›kar ve aya ba-karlar. E¤er karanl›kta ilk gören k›z ise o ay›n, o evde bereketli geçece¤ine, bü-tün yiyeceklerde bolluk olaca¤›na inan›-l›r. Erkek çocuk görürse, o ay›n s›k›nt›l› olaca¤›na inan›l›r. Yine ay zaman›nda s›-nanan ve u¤urlu gelen kifli, karanl›k çökmeden eve ça¤r›lmakta, o eve aya¤›-n›n u¤runu getirdi¤ine inan›lmaktad›r (Taner 1982b: 20).

Erzurum’un fienkaya ve ‹spir kaza-lar›nda c›l›z ve hastal›kl› çocuklar, ana-lar› taraf›ndan aya gösterilerek “ya al, ya ver” diye yakar›l›r. Bunun sonucunda çocu¤un ya iyileflece¤ine ya da ölece¤ine inan›l›r. Tunceli, Kars ve Bingöl’de de, hamile kad›nlar da aya bakarlar. Bu s›-rada kar›nlar›nda çocuk oynarsa, erke-¤in kahraman olaca¤›na; k›z›n ise bere-ket getirece¤ine inan›l›r (Kalafat 1995: 31).

Kars’ta, ay›n ilk halini gören kifli, sonraki günlerinin güzel ve bereketli geçmesi için hemen topra¤a ve alt›na

ba-kar. A¤r›’da ay ›fl›¤›nda bekletilmifl ve u¤uruna inan›lm›fl dere ve göllerden al›nm›fl sular, mahsulün bol olmas› için tarla sulanan suya kat›l›r. Urfa’da elle-rinde si¤il bulunanlar yeni do¤mufl aya bakarak “Ay› gördüm, hofl gördüm. Si¤i-limin yerini bofl gördüm” diyerek ovar ve tedavi olunaca¤›na inan›rlard›. Kars’ta, Tunceli’de, Ad›yaman’da günefl ve aya karfl› kirli su, çöp, kül dökülmez, iflen-mez, tükürülmez (Kalafat 1995: 31).

Türk inanç sisteminde günefl, koru-yucu vasf› itibariyle gök, ay ve y›ld›zlar gibi bir “iye” mevkiindedir. Güneflle ilgili pek çok pratik günümüzde de de¤iflik bi-çimlerde uygulanmaktad›r. Örne¤in, Do-¤u Anadolu bölgesinde, günefl ›fl›nlar› yeryüzüne de¤meden önce kalkmak inanc› vard›r. Günefl ›fl›klar›, Tanr›’n›n yeryüzüne inen nurunun ›fl›¤› kabul edi-lir ve günefle inan›l›r. Anadolu’da Tunce-li yöresinde, güneflin ilk ›fl›klar›n›n de¤-di¤i tafl ve kayalar›n öpülmesi, bu yerle-re karfl› sayg› gösterilmesi de ayn› inan-c›n bir devam›d›r. Kars çevresinde, gü-neflin batma saatlerinde uyumak iyi sa-y›lmaz. Bu saatlerde “gün efline kavuflu-yor” denir. Uyuyan varsa, uyand›r›l›r. Uyand›r›lamayanlar›n veya kalkmayan-lar›n ölece¤ine inan›l›r. Erzurum, Sar›-kam›fl ve Malatya çevresinde güneflin ilk ›fl›klar› ile evin veya dükkân›n›n kap›s› aç›l›rsa u¤ur ve bereket olaca¤› inanc› vard›r.

Günefl tutulmas› s›ras›nda gö¤e do¤ru tüfek, tabanca at›larak, davul ve-ya teneke çal›narak gürültü ç›kar›lmas› sayesinde, günefl tutulmas›n›n önlenece-¤ine inan›lmaktad›r (Kalafat 1995: 31).

Gagauz Türkleri aras›nda da Ana-dolu’da yaflayan Türkler aras›nda oldu-¤u gibi, gökyüzü ile ilgili inan›fllar sür-dürülmekte olup, Gagauz Türkleri, ay›n görünüflüne bakarak onu “Yeni Ay”, “Kü-çük Ay” ve “Büyük Ay” diye isimlendirir-ler. Yeni ay› gördükleri zaman bereket olsun diye, k›rlara bakarlar; ayr›ca ser-vet olsun diye de ellerinde alt›n tutarlar. Gagauzlar da ay›n durufl biçimine

(3)

göre hava tahmininde bulunurlar. E¤er ay afla¤›ya do¤ru çevrili ise hava ya¤›fll›, yukar› çevrili ise kurak; ay aç›k ve uzunca ise hava ayn› olacakt›r. E¤er ay bozuk ise, onu kurtlar›n ›s›rd›¤›na inan›-l›r. Gagauzlar ay›n ilk yar›s›nda ifle bafl-laman›n u¤ursuzluk getirece¤ine ve ay›n üzerinde Habil ile Kabil’in dövüfltü¤üne inanmaktad›rlar. Ayr›ca aya karfl› ifle-mekten çekinirler. Bu da onlar›n aya karfl› bir sayg› ifadesidir.

Gagauzlar’›n tabiatla ilgili olan ina-n›fllar›na bakt›¤›m›zda; Gagauzlar, gö¤ü yerin üzerinde kristal bir kubbe olarak düflünür; gö¤ün üç katl› oldu¤una, gök kubbede azizlerle birlikte Allah’›n yafla-d›¤›na inan›rlar. Gö¤ün ilk zamanlarda yere çok yak›n oldu¤una inanan Gaga-uzlar, gö¤ün bugünkü haline gelifli hak-k›nda flunlar› söylerler: Gök ilk zaman-lar bir insan boyu kadar yere yak›nm›fl. Bir gün adam›n birisi çocu¤u ve kar›s› ile hasada gitmifl. Bu¤day baflaklar›n›n uçlar› gökyüzüne de¤iyormufl. Bu s›rada çocuk pislemifl, annesi çocu¤u temizle-dikten sonra pislikleri f›rlat›nca gö¤e ya-p›flm›fl. Bu duruma k›zan Allah gö¤ü yu-kar› do¤ru yavaflça kald›rm›fl ve bugün-kü fleklini alm›flt›r. Gagauzlar gö¤ün Paskalyaya do¤ru üç defa aç›l›p kapan-d›¤›na, bu s›rada istenilen fleylerin veril-di¤ine inan›rlar (Güngör, Argunflah 2002: 107).

Gagauzlar, günefli, ana ve babas› olan canl› bir varl›k olarak düflünmekte-dirler. Günefli dolaflt›ran birinin oldu¤u varsay›lmaktad›r. Günefl tutulmas› hak-k›nda de¤iflik görüfllere sahiptirler. Bir k›sm›, güneflin, kanatl› bir y›landan süt emdi¤ine; bir k›sm› kuyruklu y›ld›zlarla örtüldü¤üne; di¤erleri de Allah’›n bir kral› öldürmek için suikast tertipledi¤i ve kimsenin görmesini istemedi¤i için günefli karartt›¤›na inanmaktad›rlar (Güngör, Argunflah 2002: 107).

Gagauzlara göre ya¤mur suyu “gök-kufla¤›” vas›tas›yla gö¤e çekilmektedir. Ya¤mur ya¤arken Allah devaml› çal›flt›¤› için bir fleyler yemek günah say›l›r.

Ya¤-mur ya¤maz, kurakl›k olursa ya¤Ya¤-mur duas›na ç›k›l›r. Ya¤mur çok ya¤d›¤› za-man ise, ya¤muru durdurmak için dua edilir. Pek çok toplumda oldu¤u gibi, Ga-gauzlarda da gökkufla¤›n›n alt›ndan ge-çen erkeklerin kad›n, kad›nlar›n da er-kek olaca¤› inanc› vard›r.

Gagauzlarda gök gürlemesi, Aziz ‹liya’n›n arabas›n›n gürültüsüdür ve e¤er Aziz ‹liya çok sinirli olursa gök çok fazla gürler. fiimflek de, Aziz ‹liya’n›n fleytana karfl› att›¤› oktur. fiimflek çarp-mas› sonucu ölen kifli günahkâr say›l›r ve bu yere bir haç dikilir. K›fltan sonra gök gürültüsü ilk defa iflitilince, bir de-mir veya tafl al›narak vücudun de¤iflik yerlerine vurulur, insan›n böylece tafl ve demir gibi sa¤lam olaca¤›na inan›l›r.

Gagauzlar kas›rgaya “yavruflka” ad›n› vermektedirler. Rüzgâr fliddetli ise, cinayet iflledi¤ine inan›l›r. fieytan›n kas›rga ile uçtu¤una, kas›rgan›n içine düflen kimsenin mutlaka hastalanaca¤›-na ihastalanaca¤›-nan›l›r (Güngör, Argunflah. 2002: 116).

Makedonya’da yaflayan Türkler aras›nda da gökyüzü ile ilgili inan›fllar, eskiden oldu¤u gibi, günümüzde de et-kin bir flekilde yaflat›lmaktad›r. Bu ina-n›fllar›n Makedonya’daki Türkler ara-s›nda ne flekilde sürdürüldü¤ü ile ilgili bilgiler kaynak flah›slarla bizzat karfl›-l›kl› görüflme sonucunda derlenmifltir.

Makedonya’n›n Jirovnitsa köyünde yaflayan Türkler aras›nda, yeni evlene-ceklerin mutluluklar›n›n daim olmas› için söz kesilmesi “Nova Meseçina’da (yeni ay)” yap›lmaktad›r (K.1).

Makedonya’n›n Debre flehrinde ya-flayan Türkler, Yeni ay› gördükleri za-man, Yeni ay› gören kiflinin karfl›s›ndaki insana nazar de¤direce¤ine inanmakta-d›rlar. Bu nedenle, Yeni ay› gören kifli, karfl›s›ndaki insana nazar de¤mesin di-ye, bir fatiha ve üç ihlâs okumaktad›r. E¤er yeni bir ifle bafllanacaksa, yeni bir fley sat›n al›nacaksa, yeni ay›n konumu-na dikkat edilmektedir. Bunlar›n yap›la-bilmesi için Yeni ay ç›kt›ktan sonra en

(4)

az üç gün geçmesi beklenmektedir. Tar-laya yeni tohum atmak ve ekilen tohum-lar›n kaybolmamas› için de yeni aydan en az üç gün geçmesi gerekti¤ine inan›l-maktad›r (K.2).

Makedonya’n›n Debre flehrindeki baz› inanmalar flöyledir: Dolunay oldu¤u zaman, yani ay›n 26’s› veya 27’sinde ya-p›lan hiçbir iflten hay›r gelmez..

Ay, insan surat›na benzetilir. Ay tutulmas› oldu¤u zaman aya, camla bak›l›r. Ay tutulmas› Firavunlar ile iliflkilendirilmektedir. Ay tutulmas›n-da Firavunlarla savafl olaca¤›na; Günefl kaybolunca da, Müslümanlar›n yok ola-ca¤›na inan›lmaktad›r (K.2).

Makedonya’n›n Vrapçiflte köyünde yaflayan Türkler, gökyüzünde “Yeni ay”› gördükleri zaman;

“Ay› gördüm Allah, Amentü billâh, fien gözüm, nur gözüm, ölüm bay-rak elhamdülillah” demektedirler. Ay’a; “Meseçina” ad› verilmektedir. Yeni Ay: Yeni Ay, Yar›m ay: Orta Ay, Dolunay: Bi-ter Ay ad›n› almaktad›r (K.3).

Makedonya’n›n ‹fltip flehrine ba¤l› Zegor köyünde de Yeni ay ilk görüldü¤ü zaman, dilek tutulmaktad›r. Baflkas›n›n yüzüne bak›lmaz, bak›l›rsa; o kiflinin yü-zünde yara ç›kaca¤›na inan›lmaktad›r. Bu yüzden, ilk görüldü¤ü zaman, karfl›-s›ndaki insana zarar gelmesin düflünce-siyle, da¤a, tepeye bak›lmaktad›r (K.4).

Makedonya’n›n Trebiflçe ve Vidufle köylerinde yaflayan Türkler aras›nda Ye-ni ay ilk görüldü¤ü zaman olaylar›n çok h›zl› geliflece¤ine; yang›na, felakete se-bebiyet verece¤ine, bir ifle bafllan›lacak-sa, örne¤in, ev temeli at›lacakbafllan›lacak-sa, yedi gün geçmesi gerekti¤ine inan›lmaktad›r. Eskiden insanlar›n yeni aya bakarken suratlar›na tülbent örttüklerini, böylece ay›n kaç günlük oldu¤unu anlad›klar› söylenmektedir. Yeni ay görüldü¤ü za-man, ay› gören kifli dua okur, böylece et-raf›ndaki insanlara nazar etmemifl olur. Dolunay görüldü¤ü zaman ise, etraf›n bereketlenece¤ine inan›l›r (K.5/ K.6).

Makedonya’n›n k›rsal kesiminde

yaflayan Türkler, ay tutulmas›n› gördük-lerinde; “Ay› gördük Allah, Amentübil-lah, Ali mübarek elhamdülillah” derler (Kalafat 1994: 29).

Türklerin inançlar›nda atefl, s›cak-l›k; ay, günefl, ayd›nl›k demektir. Yani atefl, ay›, günefli, ayd›nl›¤› simgelemek-tedir. Günefl, ay ve atefl, Türkler taraf›n-dan kutsal kabul edilmifltir. Günefl, ay ve y›ld›zlar, ›fl›k kayna¤› olduklar› için, onlar hakk›ndaki inan›fllar ümit ve iyi-lik beklentisi içermektedir. Türklerin günefl, ay ve ateflle ilgili ananeleri onla-r›n gök cisimlerine karfl› duyduklar› sonsuz sayg›y› dile getirmektedir (Tace-men 1998: 498).

Makedonya’n›n Dedeli köyünde k›rkl› kad›n›n akflamdan sonra evin efli-¤inden ç›kmas›n›n sak›ncal› bulunuflu Gök Tanr› inanç sistemindeki günefl kül-tüyle ilgilidir. Günefl batt›ktan sonra ko-ruyuculu¤una inan›lan güneflten fayda-lan›lamaz. Gece 12’ye befl kala ve befl ge-çe d›flar›ya ç›k›lmaz, dolafl›lmaz, özellik-le çöplükten geçilmez. Buralarda cinözellik-le- cinle-rin oldu¤una inan›lmaktad›r. Bilhassa evlerinde lohusa olan aileler gece evden atefl ve tuz vermezler (Kalafat 1994: 29). Makedonya’n›n k›rsal kesiminde yaflayan Türkler aras›nda, Günefl tutul-mas› sona erdi¤inde, Kur’an-› Kerim okunur ve dua edilir. Akflamdan sonra evin efli¤inin d›fl›na s›cak su ve atefl dö-külmez, fleytan›n çarpaca¤› inanc› var-d›r. Akflamdan sonra komfluya tuz veri-lirse, evin bereketinin kaçaca¤›na inan›-l›r (Kalafat 1994: 46).

Makedonya’n›n Zegor köyünde, ge-celeyin k›rk› ç›kmam›fl kad›n›n yaln›z b›rak›lmad›¤›, b›rak›ld›¤› takdirde Ana-dolu’da “Al Kar›s›” ad›yla bilinen, Make-donya’da ise, sadece geceleri dolaflan “Novyak” adl› bir kötü ruhun gelip, çocu-¤un ve annenin gücünü ald›¤›na inan›l-maktad›r. Bundan korunmak için, “Al Kar›s›”nda oldu¤u gibi, lohusan›n yan›-na demir konur, odada süpürge bulun-durulur. ‹kindi ezan› okundu¤u zaman, çocu¤un ve annenin çamafl›rlar› ipten

(5)

al›n›r. E¤er unutulmuflsa, ertesi gün tekrar al›n›p, y›kan›r. K›rk› ç›kana ka-dar bu iflleme devam edilir.

Ayr›ca, günefl batarken k›z›l renkte olursa, baflka bir yerde kan dökülüyor denilir (K.4).

Makedonya’n›n Vrapçiflte köyünde, evin bereketi için, günefl do¤madan önce kalkmak gerekti¤i inanc› vard›r (K.3).

Makedonya’da gökyüzü ile ilgili ya-p›lan di¤er uygulamalarda, ya¤mur du-as› s›rdu-as›nda, küçük bir k›z çocu¤u yap-raklarla süslenir ve k›z çocu¤u kendi et-raf›nda döndürülür. Bu dönüfl ne kadar h›zl› olursa o ya¤murun da o kadar k›sa zamanda ya¤aca¤›na inan›l›r ve tören sonunda da k›z çocu¤una hediye verile-rek sevindirilir.

Gök gürledi¤i zaman, bulutlar›n çarp›flt›¤›na, ellerinde ne varsa b›rak›l-mas› gerekti¤ine, “bojerik” denilen gök-kufla¤›n›n alt›ndan geçildi¤inde de, er-keklerin k›z, k›zlar›n erkek olaca¤›na inan›lmaktad›r (K.2).

Makedonya’n›n Trebiflçe ve Vidufle köylerinde gök gürledi¤i zaman flahadet getirilmesi; a¤açlar›n alt›na saklan›lma-mas› gerekti¤ine inan›lmaktad›r. Gök-kufla¤› görüldü¤ünde ise, gökGök-kufla¤›n›n dereden su içti¤i, bunun akabinde de ya¤mur ya¤aca¤› düflüncesi vard›r (K.5/ K.6).

F›rt›na koptu¤u ya da y›ld›r›m düfl-tü¤ü zaman, Allah’tan geldi¤ine; gökku-fla¤› görüldü¤ünde, onun alt›ndan geçe-nin dileklerigeçe-nin kabul olaca¤›na inan›l-maktad›r (K.3).

Makedonya’n›n Zegor köyünde; ya¤murun ard›ndan ç›kan gökkufla¤› gö-rüldü¤ü zaman, bereket duas› okunur. Gökyüzünde siyah bulutlar görülürse; hava, ya¤murlu olacakt›r. Bulutlar h›zl›-ca geçip giderse, baflka yerde ya¤mur ya¤acakt›r. Ya¤mur damlalar› yerle te-mas etti¤inde, baloncuk fleklinde oluyor-sa, ya¤mur ya¤maya devam edece¤ine inan›l›r (K.4).

Makedonya’da, gökkufla¤› renkle-rinde bir böcek vard›r ve ya¤mur

ya¤a-ca¤› zaman bahçelerde görülür. Bu böce-¤in görülmesi halinde, ya¤murun mut-lak ya¤aca¤›na inan›lmaktad›r. Make-donya’n›n Jirovnitsa köyünde nikâhs›z bir çiftin çocu¤u do¤arsa, f›rt›na kopaca-¤›na ve bu do¤umun köye felaket getire-ce¤ine inan›lmaktad›r (K.1).

‹nsano¤lu var oluflundan beri ara-y›fl içerisinde olmufltur. Var olma nede-ninden, yok olaca¤› ana; yani ölümüne kadar neden ve nas›llar› sorgulam›fl; sorgulayarak aray›fllar›na yön vermeye çal›flm›flt›r. Bu aray›fllar›n neticesinde daha düzenli bir yaflam amac›yla, zama-n› mevsimlere göre plânlam›flt›r. Bu plânlamaya esas olarak da bir takvime gereksinim duydu¤u fikrine ulaflm›flt›r.

Geleneksel halk takvimi dedi¤imiz inan›fl›n özünde, fiubat ay›nda birer haf-ta arl›klarla önce havada, sonra suda ve en son toprakta olufltu¤una inan›lan s›-cakl›k yükselifli olan “cemre” de vard›r. (Türkçe Sözlük: 394) Anadolu’da oldu¤u gibi “cemre”, Makedonya’n›n Jirovnitsa köyünde de ayn› adla an›lmaktad›r. Ha-valar ›s›nmaya bafllay›nca, birinci cemre havaya, ikinci cemre suya ve üçüncü cemre de topra¤a düfltü denilmektedir (K.1).

Cemre, k›fl›n 105. günü havaya, 112. günü suya, 119. günü de topra¤a düflmektedir. Eskiden Jirovnitsa köyün-de, gurbete gidecek insanlara “Yüz düz” dendi¤i, buna göre de Kas›m ay›ndan iti-baren 100 günün doldu¤u, gurbete ç›k-ma vaktinin geldi¤i yerleflmifl bir gele-nektir (K.5/ K.6).

Gökyüzü ile ilgili di¤er mevcut ina-n›fllara göre, y›ld›zlar, insanlar›n hayat-lar›n› etkileyebilirler. ‹nsan› zengin ede-bilirler. Mallar›n›, hayvanlar›n› ço¤alta-bilirler. “Mutlu y›ld›z alt›nda do¤mak” bu demektir. Bazen de y›ld›z›na göre in-san› mutsuzluk takip eder.

Baz› Türk topluluklar›n›n inan›flla-r›na göre; insanlar›n davran›fllar› tek bir y›ld›za göre ayarlan›r. Bu y›ld›z herkes için kader belirleyicidir. Bu y›ld›z sekiz gün günefle refakat eder. Kimine göre de

(6)

dünyan›n dört k›sm›n› sekiz günde dola-fl›r, dokuzuncu gün gökyüzünün bir ye-rinde durur. Onuncu gün yerin alt›nda bulunur. Bu y›ld›z›n yeralt›nda bulundu-¤u s›rada, insan ölümünün bile ubulundu-¤ursuz- u¤ursuz-luk getirece¤ine inan›l›r. Bunun için o y›ld›z›n gökyüzünde görünmedi¤i dö-nemlerde tarla sürülmez, kuyu kaz›l-maz. Bu kader belirleyici y›ld›z bat›da bulundu¤unda, tarla sürülecekse, bat›-dan do¤uya do¤ru sürülür. Bu y›ld›z gökyüzünde görüldü¤ü zaman yola ç›k›l-maz. Ç›k›ld›¤› takdirde ç›kan insan›n bu y›ld›zla beraber bat›p, kaybolaca¤›na inan›l›r (Tacemen 1998: 609).

Türkler, hayvanc›l›kla ve çiftçilikle geçimlerini sa¤lad›klar› için, gök cisim-lerinin zamana göre konumlar›n› iyi bil-mektedirler. Türk topluluklar›nda Sa-bah Y›ld›z›’na (Venüs) Çoban Y›ld›z›, Solpan, Çolpan, fiolpan, Soypan denil-mektedir. Akflam Y›ld›z›, Sabah Y›ld›z›-na benzetildi¤inden, kimi yerde “Kervan K›ran”, kimi yerde “Tul Kat›n Y›ld›z›” ad›yla an›lmaktad›r (Tacemen 1998: 809).

Türk inanc›nda, mevsimlerin nas›l olaca¤› ve de¤iflimleri, y›ld›zlar›n hare-ketine göre tayin edilmektedir. Y›ld›zla-r›n hareketine bak›larak havan›n s›cak m›, so¤uk mu olaca¤› yönünde tahmin yürütülmektedir. Kars’ta, Marafl’ta ve Sivas’ta ise, bir y›ld›z›n kayd›¤›n› gören kimsenin ölece¤ine dair inanç hâlen ya-flamaktad›r (Kalafat 1995: 31).

Gagauzlarda da her insan›n sosyal durumuna göre bir y›ld›z› vard›r. Kralla-r›n y›ld›z› büyük, fakirlerin y›ld›z› kü-çüktür. ‹nsan öldü¤ü zaman y›ld›z› yere düfler. Gagauzlar kervan k›ran y›ld›z›na, araba dedikleri büyük ay› y›ld›z toplulu-¤una ve kuyruklu y›ld›za dikkat ederler. Onlara göre kuyruklu y›ld›z felaket ha-bercisidir (Güngör vd. 2002: 117).

Makedonya’da “Zivetse” ad› ile bili-nen y›ld›z›n kayd›¤› görüldü¤ü zaman kimseye söylenmemesi gerekti¤i, aksi takdirde söyleyen kiflinin ömrünün aza-laca¤› yönünde inanç vard›r (K.2).

Makedonya’n›n Zegor köyünde, y›l-d›z kayd›¤› zaman dilek tutulur. Gökyü-zünde y›ld›z çok fazla ise, ertesi gün ha-van›n güzel olaca¤›na, gökyüzü bulutlu oldu¤u zaman da ya¤mur ya¤aca¤›na inan›l›r. Büyükay›: “Golema Meçka” ve Küçükay›: “Malen Meçka” görüldü¤ün-de, ertesi gün havan›n güzel olaca¤› dü-flünülür (K.4).

Türk inanc›nda kutsal kabul edilen belirli günler vard›r. Buna göre haftan›n günleriyle ilgili ifl yapma veya yapma-ma; ya da belirli iflleri yapma-yapmama yasaklar›, en eski ça¤lar› ça¤r›flt›rmak-tad›r.

Makedonya’da haftan›n günleri, ay-lar› ve mevsimleri için Makedonca karfl›-l›klar kullan›lmaktad›r:

Pazartesi: Ponedelnik, Sal›: Vtor-nik, Çarflamba: Sreda, Perflembe: Çetvrtok, Cuma: Petok, Cumartesi: Sabota, Pazar: Nedela.

Aylar için de: Ocak: Yanuvari, fiu-bat: Februari, Mart: Mart, Nisan: Ap-ril, May›s: May, Haziran: Yuni, Tem-muz: Juli, A¤ustos: August, Eylül: Septemvri, Ekim: Oktamvri, Kas›m: Noemvri, Aral›k: Dekemvri. Ayr›ca ay-lara genel bir isim olan, “Mejnik” den-mektedir. “Kutlama ay›” anlam›na gel-mektedir. Gerek baharda, gerek k›flta yap›lan törenler bitti¤i zaman, “Mejnik bitti” denilir. fiubat ay› için “Orta K›fl” anlam›na gelen “Stredzima” kelimesini kullanmaktad›rlar. Halk dilinde de buna “Tanosevden” ad› verilir. Bugün mutlaka sarma sar›l›r, kabak tatl›s› ve fasulyeli börek yap›l›r.

Mevsimler için: ‹lkbahar: Prolet, Yaz: Leto, Sonbahar: Esen, K›fl: Zima denilmektedir (K.1).

Gagauzlar da Makedonya’da yafla-yan Türkler gibi aylara isimler vermifl-lerdir. Gagauzlarda halk aras›nda on iki aya verilen isimler flöyledir:

Ocak: Büyük ay fiubat: Küçük ay Mart: Mart (Baba Mart) Nisan: Çiçek ay›

(7)

May›s: Ederlez (H›d›rellez), May›s Haziran: Kiraz ay› (Ay Petri ay›) Temmuz: Orak ay›

A¤ustos: Harman ay› Eylül: Sentaybri (Ceviz ay›) Ekim: Kas›m

Kas›m:Canavar ay› (Kurt yortular›) Aral›k: K›ran (K›r›m) ay› (Güngör, Argunflah 2002: 116).

Kiflisel kutlama günleri hariç, baz› günler toplumca benimsenerek, flenlik veya bayram olarak kutlanmaktad›r. Bayramlarda insanlar birbirleriyle olan darg›nl›klar›n› unutarak, kucaklaflmak-ta; sayg› ve sevgi içerisinde bu gelenek-leri devam ettirmektedirler. Bu flenlik veya bayram günlerinden baz›lar› mil-letlere özel günler iken; baz›lar› da bir-çok millet taraf›ndan kutlanan uluslar aras› günler haline gelmifltir. Kutlanan bayramlar, dini ve milli bir inan›fltan, o toplumu ilgilendiren ortak bir hat›ra-dan, geleneklerden, duygulardan ve ta-biattan do¤maktad›r.

Dini ve milli bayramlar›n d›fl›nda halk›n hayat›ndan, tabiat olaylar›ndan kaynaklanan topluma mal olmufl bay-ramlar da vard›r. Bu baybay-ramlar belli za-manlarda yap›lan ayin ve törenlerden ibarettir. K›fl›n so¤u¤undan, kar›ndan kurtulufl; yefleren, can bulan tabiata du-yulan sevginin yaflat›ld›¤› bahar bay-ramlar› oldukça önemlidir. Her millet bahar›n gelmesiyle birlikte farkl› adlar-la an›adlar-lan kutadlar-lamaadlar-lar yapar.

H›ristiyanlar›n Paskalya Bayram›, daha önceleri “k›fl›n ölüp, ilkbaharda di-rilen” tabiat için yap›lan bir bayram iken; bu gelenek H›ristiyanl›k inanc›yla kaynaflt›r›lm›fl ve bugün “‹sa’n›n ölüp, dirildi¤i gün” fleklinde dinî bir anlam kazanm›flt›r. ‹ranl›larda “Mihrigân, Mihricân ve Nevrûz”, Türklerde “H›d›r-nebi, Ergenekon Bayram›, Nevrûz ve H›-d›rellez” bu flekilde mahiyet kazanm›fl bayramlardand›r (Çay 1997: 6).

Makedonya’da Nova Godina, yani yeni y›l kutlamalar› ile birlikte y›l

bo-yunca devam eden çeflitli kutlamalar dü-zenlenir.

14 Mart, Bahar Bayram› olan “Led-nik” kutlanmalar›nda; 13 Mart gecesi çocuklar›n yast›¤›n›n alt›na bir elma, bir ceviz, fleker ve k›z›lc›k konur. Çocuk sa-bah uyand›¤›nda y›l boyunca sakin ol-mas› için ilk önce d›flar›ya bak›p kufl görmesi gerekti¤ine inan›l›r. Ceviz gibi hafif olmak için, havaya ceviz at›lmas›, elma yanakl› olmak için elma at›lmas›, fleker gibi tatl› olmak için fleker at›lmas› ve k›z›lc›k gibi güçlü olmak içinde k›z›l-c›k at›lmas› fleklinde uygulamalar var-d›r.

Lednik’den bir gün önce küçük bir çocuk görevlendirilerek sabah erkenden eve onun girmesi sa¤lan›r. Böylece o y›-l›n s›k›nt›s›z, dertsiz geçece¤ine inan›l›r. O gün lahana sarmas› ve börek gibi ye-mekler yap›l›r (K.1).

21 Mart’ta, Bahar Bayram› olan “Nevruz” kutlan›r. Anadolu’da oldu¤u gi-bi, Makedonya’da da, Nevruz kutlamala-r›nda atefller yak›l›r, yemekler yap›l›r, konu komflu bir araya gelip, pikni¤e gi-dilir.

6 Nisan’da yine “Blagovets” ad› ve-rilen bir baflka bahar bayram› kutlan›r. Bu günde de çeflitli tatl›lar yap›l›r.

Nisan ay›nda da bahar bayram› olan “Veligden”, di¤er ad› “Yumurta Bay-ram›” olan Paskalya Bayram› ad›yla kutlan›r. “Veli Çetvrtok” yani perflembe gününden itibaren bafllanan kutlamalar, “Golemi Petok”: Büyük cuma, “M›rtva Sabota”: Ölü cumartesi, “Sirna Nedela”: H›zl› Pazar”a kadar devam eder. Bu günlerde yumurtalar renk renk boyan›r ve konu komfluya da¤›t›l›r. Veligden Hristiyanlarca da kutlanan bir bayram oldu¤u için, H›ristiyan komflular tara-f›ndan getirilen yumurtalar›n yenilme-mesine özen gösterilir (K.1).

Baz› yörelerde 5, baz›lar›nda, 6 Ma-y›sta “Gürgövden” ad› verilen H›drellez kutlamalar› yap›lmaktad›r. H›drellez, halk takviminde yaz›n bafllang›ç günü-dür. Türklerdeki halk takvimine göre,

(8)

bir y›l iki ana bölüme ayr›lmaktad›r. H›drellez gününden (6 May›s) 8 Kas›m’a kadar süren devre 186 gün olup “H›z›r Günleri” ad›yla an›lmaktad›r. Bu dönem genellikle yaz mevsimine tekabül et-mektedir. 8 Kas›m’dan 6 May›s’a kadar süren ikinci devre k›fl devresi olup “Ka-s›m Günler”i olarak adland›r›lmakta ve 179 gün sürmektedir.

H›drellez günü erkenden kalk›l›r, evler temizlenir. O y›l mutlu ve huzurlu geçsin diye sal›ncaklar kurulur, çocuklar güllerle y›kan›r (Çay 1997: 19).

H›drellez sabah› herkesi uykudan uyand›rma zaman›, günefl do¤madan ulafl›labilecek mesafelere göre ayarlan›r. Evlerinden ilk ç›kanlar köy d›fl›nda bir-birlerini beklerler. Toplan›nca mutlaka bir akarsuya gidilir. Güneflin do¤mas› beklenirken atefl yak›l›r. Günefl do¤du-¤unda el, yüz ve ayaklar y›kan›r. Bir ya-maçtan bir di¤er yamaca yedi kere geçi-lir. Ne kadar fazla geçilirse, o kadar flifa-l› olaca¤›na inan›flifa-l›r. Sabahleyin yine fli-fa niyetine üzerine çi¤ düflmüfl otlarda yuvarlan›larak, elleri, kollar› güçlü ol-sun, yüzünde yara ç›kmas›n, gözleri a¤-r›mas›n, saçlar› gür ve uzun olsun diye el, yüz, göz ve saça çi¤ sürülür.

Makedonya’n›n Jirovnitsa köyünde yaflayan Türkler H›drellezde özellikle da¤a ç›kmaktad›rlar. Arife gecesi “ku-kursi” denen ottan ilaç yap›lmakta, da¤-dan odun toplanmakta ve kad›nlar bö-reklerini, getirilen bu odunlarda piflir-mektedirler (K.1).

Makedonya’n›n baflkenti olan Üs-küp’te de, H›drellez hem Müslümanlar hem de H›ristiyanlar taraf›ndan baz› farkl›l›klarla kutlanmaktad›r. Sal› ve çarflamba günlerine “Üç Sal›” ve “Üç Çarflamba” denmektedir. Makedonya’n›n baz› bölgelerinde Müslüman ve H›risti-yan kad›n ve k›zlar› son sal› ve son çar-flamba, H›drellez gelene¤i gere¤ince de-¤irmene gider ve de¤irmen tafl›n›n üze-rinde üç kez dönerler. Üsküp’te son sal› ve çarflamba günlerinden bafllayarak H›drellez’e kadar, çok say›da çocuklu

ka-d›n, Vardar Irma¤› ve Çay›r Semtindeki Serava Çay› sular›nda ve yeflilliklerinde etkinlikler düzenler. Kad›n ve k›zlar her türlü kötülükten kurtulmak için ve yüz-lerinin günefl gibi parlamas› için akan suda el ve yüzlerini y›karlar. Bütün bun-lar, H›drellez için bir çeflit haz›rl›k say›l-maktad›r. H›drellez günü sabah›n erken saatlerinden bafllayarak Müslümanlar birçok gelene¤i yerine getirmeye koyu-lurlar. Her fleyden önce herkesin banyo yapmas› gerekir. Ayr›ca kad›nlar k›na yak›p, süslenirler (Eren 1984: 35).

Makedonya’n›n Trebiflçe ve Vidufle köylerinde, H›d›rellezde gökyüzünün aç›l›p kapand›¤›na ve bütün dileklerin kabul olaca¤›na inan›l›r (K.5/ K.6).

Sadece H›ristiyanlara ait bir bahar bayram› olan “Sruvitsa”da, sadece er-kekler, çeflitli k›yafetler giyerek, kap› kap› dolafl›r, evlerden erzak toplarlar, daha sonra bunlar› aralar›nda paylafl›r-lar (K.4).

Makedonya’n›n Jirovnitsa köyünde-ki Türkler aras›nda, bahar›n bitiflinde, sonbahara girerken “Varvara” ad› veri-len ve bu günde mutlaka fasulyeli börek yap›lan bir bayram kutlamas› daha var-d›r (K.1).

Makedonya’da oldu¤u gibi, Bulga-ristan’›n K›rcali bölgesinin hemen he-men her yerinde kutlanan H›drellez, 6 May›s’a isabet etmektedir. Bulgaris-tan’da yaflayan Türklerin inan›fl›na gö-re, H›drellez günü, Yüce Allah kara k›fl› kovdu¤u için herfley canlanmakta ve ye-flermektedir.

Mevsim törenleri tabiat törenleri oldu¤u için, bu törenler, Türk’ün yaflama tarz›na göre ayarlanm›fllard›r. Çiftçilik-le, hayvanc›l›kla ilgili pek çok âdet, çift sürme, ekme vb. bu takvime göre düzen-lenmifltir. Mevsim törenlerine: Arap ya-r›madas›nda, Anadolu’da, Kafkaslarda, Ortaasya’da, Sibirya’da, Urallarda ve Kuzey Karadeniz Havzas›ndaki Türkle-rin gelenekleTürkle-rinde rastlanmaktad›r. Mevsim törenleri Türk inanc›na dayan-maktad›r. Mevsim törenleri, Türk

(9)

saha-s›nda tekrarland›klar› için bunlara Türklerin milli törenleri de denilebilir. Ancak mevsim törenlerinden canl› ka-lanlar çok de¤ildir. Örne¤in, Bulgaris-tan’da yaflayan Türklerin k›fl törenleri hakk›nda bilgiler çok azd›r. Yaln›zca, k›fl törenleri boyunca, bir hafta bir ifle el sü-rülmedi¤i; ancak o günlerde yap›lanlar-dan hat›rda bir uygulaman›n kalmad›¤› görülmektedir.

Bu törenlerden birincisine, “‹lkyaz, Gündönümü ve Y›lbafl› Töreni” denmek-tedir. ‹kincisine, “H›d›rellez”. Üçüncüsü-ne de, “Sayac›, Say›c› ve Camal›” diye isim verildi¤inden “Güz Töreni” denil-mektedir. Bu törenle ilgili, Bulgaris-tan’›n K›rcali Bölgesindeki Tokatç›k yö-resinin birkaç kilometre güneyinde ka-lan köylerde “Camal›”, kuzeyinde kaka-lan- kalan-lar›nda ise “Sayac›” ismi verilmektedir. K›fl kutlama töreni ise, de¤iflik yörelerde “Kurt günleri”, “Kurt dü¤ünleri”, “Kurt bayram›” gibi isimlerle kutlanmaktad›r.

‹lkyaz, “Gündönümü” ile bafllar. Bulgaristan’da yaflayan Türklerce ve bü-tün Türklerce, geçmiflte Y›lbafl› Bayram› olarak kutlan›lan “‹lkyaz” bugün de kut-lanmaktad›r. Bayram “Gündönümü” 9 Mart’ta olur. Havalar ne çok s›cak, ne çok so¤uktur. Havalar›n bu durumun-dan dolay› çoban, hayvanlar› dokuz kere d›flar› ç›kar›r, içeriye sokar. “Mart Doku-zu” ad› bununla ilgili olmal›d›r.

“‹lkyaz Gündönümü Y›lbafl›” kutla-malar› birkaç gün sürmektedir. Bu gün-lerde kad›nlar evde çamafl›r y›kamazlar, bir fley dikmezler. Bayram süresince er-kekler de hiç bir ifle el sürmezler. Ölüle-rin ruhlar›na de¤sin diye ya¤ kokutulur. Ya¤da kurban eti ve çörek k›zart›l›r. Bü-tün Türk Dünyas›’nda oldu¤u gibi, tah›l lapas› olan “göçe afl›” kaynat›l›r.

Y›lbafl› töreni Kuzeydo¤u Bulgaris-tan’›n›n Dobruca ve Deliorman bölgele-rinde: “K›z›l, “K›rm›z›”, “Köfür”, “Köfrü”; Güney bat› Rodoplarda ve Pirin da¤›n›n güneyinde “Nervus”, “Nervus Sultan”; Güney do¤u Rodoplarda ise: “Paskalya”,

“Mart Dokuzu”, “Yumurta Günü” ve “Hatefl Gicesi” diye bilinmektedir.

Renklerin tabiattan baz› oluflumla-r›n› simgeleyen yan anlamlar›, mevsim törenlerinde birçok hareketleri izah ede-cek niteliktedir. “‹lkyaz Gündönümü Y›l-bafl›” kutlamalar›nda; beyaz ve k›rm›z› renkte ipleri birbirine ba¤lay›p, püskül-lü veya püskülsüz, çocuklar›n parmakla-r›na, bileklerine, hayvanlar›n boynuzla-r›na ya da boyunlaboynuzla-r›na tak›ld›¤›nda, o yaz bolluk ve bereketin gelece¤ine inan›-l›r (Tacemen 1998: 545).

K›rcali bölgesinde Güz töreni de ha-sad›n toplan›p, ifllenmesinden sonra dü-zenlenir. Tören “Camal›”, “Sayac›”, “fiey-tan Oyunu” ve “Yedi k›zlarafl›” adlar› ile bilinmektedir. Bu törenler Ekim ay›n›n sonlar›na, Kas›m ay›n›n bafllar›na do¤ru gerçeklefltirilmektedir. Camal› veya Sa-yac› bafl›, bir gün öncesinden törenin esas hatlar›n› belirler. Törene kat›lacak-lar› belirler. Törenin birinci k›sm› Cama-l› veya Sayac› alaylar›yla sabah olunca-ya kadar devam edecektir. ‹kinci k›sm›, ikindi üzeri köy harman›nda bolluk, be-reket dilek törenlerinin yap›lmas›yla de-vam etmektedir. Son k›s›m ise, alaya ka-t›lanlar›n birbirlerine geceleyin ziyafet vermeleriyle son bulmaktad›r.

K›rcali’nin Tokatç›k yöresinde, K›fl Töreni genelde, “Kurt Günleri” olarak bilinmektedir. Kurt Günleri, k›fl›n en so-¤uk günlerine (fiubat ay›na) isabet eder. Bu günlerde de di¤er bayramlarda oldu-¤u gibi, dikifl dikilmez, hamur aç›lmaz. Erkekler de hiç bir ifl yapmazlar. Bu günlerde kurt an›lmaz. An›l›rsa da iyili-¤i anmak içindir. Kurdun her fleyi duy-du¤u, bildi¤i düflünülür. Ormanda hay-van kald›¤›nda kurdun onu yememesi için hocaya ip okutulur. Hoca ipi okuya-rak yedi tane dü¤üm atar. Böylece kur-dun a¤z›n›n yedi kere ba¤lanm›fl olaca-¤›na inan›l›r. Hayvan geri döndü¤ünde veya yedi gün geçtikten sonra, ip çözdü-rülür (Tacemen 1998: 498).

Dobruca bölgesinde tarlalar›n ekil-mesi ifllemi, Kas›m’›n 110. günü (26

(10)

fiu-bat) yap›lmaktad›r. O gün gruplar halin-de bir tarlaya gidilir. Ekim yap›lmadan önce bir tak›m törenler yap›l›r. Arabalar› çeken hayvanlar süslenir. Tarlaya flark› söyleyerek girilir. Önceden kararlaflt›r›-lan yere gelinince, köyün ileri gelenle-rinden biri sembolik olarak sabanla yere küçük bir çukur açar ve bir kaç avuç bu¤day serperek, mahsulün bereketli ol-mas›n› diler. Bu millî gelenek Anado-lu’da da yaflamaktad›r. Tunceli’de, ilkba-harda çift sürülece¤i gün “niyaz” da¤›t›-l›r. Niyaz, Tunceli’de ya¤la yo¤rularak piflirilen ekme¤e denilmektedir. Niyaz›n hamurundan bir parça, koflulan hayvan-lar›n al›nhayvan-lar›na ve boynuzhayvan-lar›na sürülür. Bu hamurdan “göme” ad› verilen ve iki saç aras›nda veya k›zg›n f›r›n tu¤lalar› üzerinde piflirilen bir çörek yap›lmakta-d›r. Bu çörek Anadolu’nun di¤er bölgele-rinde “kömeç, gümeç, gömeç, kömpe” ad-lar› ile bilinmektedir. Genellikle perflem-be ve cuma günleri tören günü olarak seçilmektedir (Çay 1997: 19).

Gagauzlar da, 13–14 Ocak tarihle-rini y›lbafl› kabul ederek, y›l›, yaz ve k›fl olmak üzere ikiye bölmektedirler. K›fl mevsimi, bugünkü takvime göre 26 Ekim, yaz mevsimi ise, 6 May›sta baflla-maktad›r. ‹lkbahar mevsimi Martta bafl-lad›¤› için, Gagauzlar 1–9 Mart tarihleri aras›nda çal›flmaz, bu tarihlerde çal›fl›l-d›¤› takdirde u¤ursuzluk olaca¤›na ina-n›rlar. Martta, “âdet” ekme¤i ve yeme¤i yap›l›p, “Saban ‹zi Bayram›” ad›n› ver-dikleri kutlama töreni düzenlenir. 11 Mart “Totur Günü”nde “koflu” yani at yar›fllar› yap›l›r; hatta genç k›zlar saçla-r›n›n uzun olmas› için atlar›n nal izle-rinde biriken suyla saçlar›n› ›slat›rlar.

Gagauzlar’da 1 May›s’ta da genç k›zlar›n:

“Ver Allah’›m ya¤mur, Tarlalara çamur, Teknelere hamur F›r›nlara kolaç,

Segenlere somun.” tekerlemesini söyleyerek kutlad›klar› “Pipuruda Bay-ramlar›” da vard›r.

Halk Takvimi ile ilgili kavramlar›n ve halk›n zaman anlay›fl›n›n önemli bir k›sm›n› y›l, ay ve günler oluflturmakta-d›r. Makedonya Türklerinde çeflitli pra-tiklerin belirli günlere ba¤l› olarak uy-guland›¤› görülmektedir.

Makedonya’n›n Vrapçiflte köyünde, baflsa¤l›¤›na, sadece Cumartesi, Pazar ve Sal› günleri gidilmektedir.

Bir kimsenin k›z çocu¤u olmas› ha-linde, tekrar k›z çocu¤u olmas›n, o¤lan çocu¤u olsun diye, bebek görmeye Çar-flamba günleri gidilmektedir.

Ayr›ca Sal› günü çamafl›r y›kama-n›n u¤ursuzluk getirece¤ine inan›lmak-tad›r (K.3).

Makedonya’n›n ‹fltip flehrinde yafla-yan Türkler, k›z istemeye veya söz kes-meye Pazar veya Cuma akflamlar› git-mektedirler. Dü¤ünler de, Perflembe ve-ya Cuma günü bafllar. K›z›n çeyizi Pa-zartesi ya da Perflembe günü götürülür. “Sal› sallan›r” diyerek hiç bir ifle bafllan-maz. Çarflamba gününün u¤ursuz oldu-¤u inanc›ndan dolay› da, Çarflamba gün-leri çamafl›r y›kanmaz (K.4).

Makedonya’n›n Trebiflçe ve Vidufle köylerinde Pazartesi, Perflembe ve Cu-ma günleri o¤lan çocu¤unun ya do¤umu-na ya da sünnet tebri¤ine gidilir. Sal›, Çarflamba ve Cumartesi baflsa¤l›¤›na gi-dilir. Pazartesi ve Çarflamba k›z çocu¤u-nun do¤umuna gidilmektedir (K.5).

Makedonya’n›n Jitinonik-Debre Türklerinde damat t›rafl› Perflembe gü-nü yap›l›r (Kalafat 1995: 38).

Bulgaristan’›n, K›rcali Sanca¤› ‹s-mailler ilçesi Maflk›l› ve Adaköy köyle-rinde, Anadolu’da da Kayseri’nin Yahya-l› ilçesi Ça¤layan köyünde, Cumartesi ve Çarflamba günü saç taranmaz, taraya-n›n bafl›taraya-n›n a¤r›yaca¤›na inan›l›r. Bulga-ristan’›n Varna sanca¤›, Emirköy, Gani mahallesi ve Kufltepe köylerinde, Anado-lu’da Kayseri ilinin Yahyal› ilçesi Ça¤la-yan köyünde, Sal› günü ifl yap›lmaz. Yi-ne Bulgaristan’›n, K›rcali sanca¤› Tokat-ç›k ilçesi, TokatTokat-ç›k köyü ve yöresinde, Anadolu’da da, Kayseri ilinde Çarflamba

(11)

günü çeyiz sand›¤› aç›lmaz, aç›l›rsa bile, üstüne, bereketi gitmesin diye bir anah-tar konmaktad›r (Tacemen 1998: 491).

Bir milletin teflekkülünde dil, din, tarih kadar, sürdürmekte olduklar› gele-neklerin de önemi vard›r. Gelenekler sa-yesinde milletler ayakta durmay› baflar-m›flt›r. ‹nsan; do¤du¤u günü, bahar›n ve yaz›n bafllang›c›n›, ülkesinin kuruluflu-nu ya da kurtuluflukuruluflu-nu, milletçe kazan›-lan bir zafer gününü ve daha birçok se-bebe dayand›rd›¤› gün ve hatta geceyi sevdikleriyle, di¤er insanlarla birlikte geçirmek ister.

Gerek Anadolu’da, gerekse Balkan-larda yaflayan Türkler aras›nda gökyüzü ile ilgili inan›fllar› ve halk takvimi anla-y›fl› hakk›ndaki çal›flmam›zda yer alan çeflitli anma ve kutlama günlerindeki uygulamalar günümüz insan›n›n inan›fl-lar› ve hayat görüflleriyle ters düflmekte ise de, yüzy›llardan beri süre gelen ve milletimizi di¤er milletlerden ay›rt etme özelli¤i tafl›yan gelenek ve göreneklerin güzelli¤i uygulan›fllar›ndaki inançlar-dan hayat bulmaktad›r. Bunlar›n günün flartlar›na uyarlanmak istenmesi gele-nek ve göregele-neklerin benimsenmemesi sonucunu do¤urur ki, bu milletleri mil-let yapan özelliklerin kabul edilmemesi anlam›n› tafl›r.

KAYNAK K‹fi‹LER Kaynak kifli 1:

Ad› ve Soyad›: Hamide KORALP

Do¤um yeri: Makedonya’n›n Jirovnitsa köyü Do¤um Y›l›: 1939

Medeni Durumu: Evli ve 4çocuk sahibi. E¤itim Durumu: ‹lkokul mezunu. ‹kamet Adresi: Manisa

Göç etti¤i tarih: 1955 Kaynak kifli 2:

Ad› ve Soyad›: Hamdiye MUTLU Do¤um yeri: Makedonya’n›n Debre ili Do¤um Y›l›: 1942

Medeni Durumu: Evli ve 6 çocuk sahibi. E¤itim Durumu: ‹lkokul mezunu. ‹kamet Adresi: Manisa

Göç etti¤i tarih: 1955 Kaynak kifli 3:

Ad› ve Soyad›: Hamdiye REfi‹T‹ Do¤um yeri: Makedonya Gostivar Do¤um y›l›: 1932

Medeni Durumu: Evli ve 6 çocuk sahibi.

E¤itim Durumu: ‹lkokul mezunu. ‹kamet Adresi: Gostivar Vrapçiflte köyü Göç etti¤i tarih: 1955

Kaynak kifli 4:

Ad› ve Soyad›: Zeynep M‹RAZLI Do¤um yeri: Makedonya ‹fltip Do¤um Y›l›: 1945

Medeni Durumu: Evli ve 2 çocuk sahibi. E¤itim Durumu: ‹lkokul mezunu. ‹kamet Adresi: ‹zmir

Göç etti¤i tarih: 1954 Kaynak kifli 5:

Ad› ve Soyad›: Münire DEfiAT

Do¤um yeri: Makedonya’n›n Trebiflçe köyü Do¤um Y›l›: 1941

Medeni Durumu: Evli ve 4 çocuk sahibi. E¤itim Durumu: ‹lkokul mezunu. ‹kamet Adresi: Manisa

Göç etti¤i tarih: 1950 Kaynak kifli 6:

Ad› ve Soyad›: Fatma DEfiAT

Do¤um yeri: Makedonya’n›n Vidufle köyü Do¤um y›l›: 1927

Medeni Durumu: Evli ve 5 çocuk sahibi. E¤itim Durumu: Okuma-yazma bilmiyor. ‹kamet Adresi: Manisa

Göç etti¤i tarih: 1950 Derleme yeri: Manisa KAYNAKÇA

ÇAY, M. Abdulhalûk, H›d›rellez: Kültür-Ba-har Bayram›. Ankara: Kültür Bakanl›¤› Yay›nlar›, 1997.

EREN, ‹smail, “Üsküp’te H›drellez Âdetleri ve Kiril Harfleriyle Yay›mlanm›fl Üsküp Manileri”, Halk Kültürü Derleme, Araflt›rma: 1984/ 3, s. 35

GÜNGÖR, Harun, M. ARGUNfiAH, Gagauz Türkleri. Ankara: Kültür Bakanl›¤› Yay›nlar›,, 2002.

KALAFAT, Yaflar, Makedonya Türkleri Aras›nda Yaflayan Halk ‹nançlar›. ‹stanbul: Türk Dünyas› Araflt›rmalar› Vakf›, 1994.

KALAFAT, Yaflar, Do¤u Anadolu’da Eski Türk ‹nançlar›n›n ‹zleri. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi yay›n›: 112, 1995.

SOYYANMAZ, ‹. Hakk›, “Ay ‹le ‹lgili ‹nan›fl-lar”, Türk Folklor Araflt›rmalar›, cilt: XIV., say›: 274, May›s 1972, s. 6300.

TACEMEN, Ahmet, Halk Bilimi Verileri Zemininde Türk Kimli¤i. Ni¤de: Ni¤de Üniversi-tesi Yay›nlar›, 1998.

TANER, Nuri, “Halk Kültüründe Ay I”, Türk Folkloru, Say›: 30, Ocak, 1982, s. 11–12.

TANER, Nuri, “Halk Kültüründe Ay II”, Türk Folkloru, Say›: 31, fiubat, 1982, s. 20.

TÜRKMEN, Fikret, Türk Halk Hikâyelerinde Gökyüzü ‹le ‹lgili Alegoriler. Ankara: I. Uluslara-ras› Türk Folklor Semineri Bildirileri, 1974, s. 159–165.

Referanslar

Benzer Belgeler

Alfa Erboğa’nın sağ altındaki karanlık bulutsu Kömür Çuvalı’nın hemen sağındaki parlak beş yıldız da Güneyhaçı Takımyıldızı’nı oluşturuyor. Güneyhaçı’nın

Çıplak göz- le ve teleskopla gözlem teknikleri, teles- kop kullanımı, gökyüzü fotoğrafçılığı ve bazı daha ileri düzey gözlem teknikleri bu etkinliklerde

Ancak gezegenin ufuktan çıplak gözle gözlenebilecek kadar yükselmesi için ayın ikinci haftasını beklemek gerekiyor.. Venüs, çıplak gözle gözlem yapan gözlemciler

Sağ açıklık değer- lerinin saat olarak verilmesi gökyüzü gözlem- cilerine kolaylık sağlar.. Dünya ekseni çevresin- de günde bir

Duru- ma olumlu yönden bakacak olursak, bu tak›my›l- d›z gökyüzüne en çok bakt›¤›m›z, havalar›n en çok aç›k oldu¤u yaz aylar›nda gökyüzünde yer al›r..

Günefl, ekvator düzlemiyle 23,4 °’lik aç› ya- pan ekliptik yörünge üzerinde her gün yaklafl›k 1’er °’lik aç›yla bat›dan do¤uya do¤ru ilerlerken, bu s›rada;

‘Batmayan’ veya ‘’kutupçevresel’ (‘circumpolar’) y›ld›zlar olarak adland›r›l›rlar. Belli bir deklinasyon için, yörünge dairesi ufuk düzlemime dokunur. Böyle

Mavi Ay denince, Ay’›n bu sayfadaki foto¤rafta oldu¤u gibi, gerçekten de ma- vi göründü¤ü zamanlar olabilece¤i akla geliyor.. Ancak, bu foto¤raf,