• Sonuç bulunamadı

J Clin Psy: 10 (1)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "J Clin Psy: 10 (1)"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Farmakolojisi

Nevzat Yüksel1

1Prof.Dr., Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Ankara

GÝRÝÞ

Paroksetin spesifik serotonin geri alým inhibitörleri grubunda yer alan yeni bir antidepresandýr. Yapýsal olarak etki düzeneði benzer olan diðer ilaçlardan bazý özellikleri ile ayrýlýr. Fenilpiperidin yapýsýn-dadýr.

Olaðan tedavi dozlarýnýn tek ve yineleyen uygula-malarýnda psikomotor performansý etkilemez. Yüksek dozlarda ise özgül testlerle ölçülebilen bozukluklara neden olabilmektedir. MSS depre-sanlarý ile kombine edildiði zaman sedatif etkide artýþa yol açmaz. Araba kullanma performansýný da bozmaz.

Paroksetin in vitro çalýþmalarda D2 ve H1ve sero-tonin (5-HT) reseptörlerini etkilemez. Muskarinik reseptörlerden M3üzerinde hafif etkisi vardýr. Bu etkisi nortriptilinin 1/8’i kadardýr. Mianserinin ise 3 katýdýr. Amitriptilinden 17.4, imipraminden 2.4 kat daha azdýr. Nitrik oksit sentaz (NOS) üzerinde güçlü inhibitör etkisi vardýr. Bu özelliði nortriptilin-den fazladýr. Tablo 1’de bazý antidepresanlarýn bazý reseptörler üzerindeki afiniteleri gösterilmiþtir. 5 hidroksitriptofan (5-HTP) ile oluþturulan hiper-mobiliteyi ve antikonvülzan etkisini arttýrýr. P-kloroamfetamin ile oluþan hipermobiliteyi uzun süreli olarak inhibe eder. Baþta olfaktor bulbekto-mi ve zorlu yüzme testleri olmak üzere birçok depresyon için hayvan modelinde antidepresan etki yaptýðý gösterilmiþtir.

NÖROFÝZYOLOJÝK ETKÝLERÝ Serotonerjik sistem üzerindeki etkileri

Antidepresanlar arasýnda serotonin geri alým potensi açýsýndan en güçlü olanýdýr. Örneðin bu etkisi fluvoksaminden 5.6, fluoksetinden 23, sert-ralinden 6.6, sitalopramdan 2.3, klomipraminden 6.7, venlafaksinden 190 kat daha güçlüdür. Norepinefrin (NE) üzerinde etkisi çok azdýr. Ancak NE üzerindeki etkisi doz arttýkça artmakta ve grubun diðer üyelerinden daha fazla etki göster-mektedir. Serotonin geri alým inhibisyonuna baðlý olarak serotonerjik nöronlarda zaman içinde soma-todendritik 1A ve terminal 1B/1D reseptörlerde duyarsýzlaþmaya neden olarak serotonin salýnýmýn-da disinhibisyona neden olmaktadýr. Bu özellik grubun diðer üyeleri ile paylaþýlan bir özelliktir. Paroksetinin serotonin geri alýmý üzerindeki etkisi doza baðýmlýdýr. Mikrodiyaliz çalýþmalarýnda düþük dozlarda bile hücre dýþý serotonin düzeyini arttýr-maktadýr. NE ve dopamin (DA) geri alýmý üzerindeki etkileri ancak yüksek dozlarda gerçek-leþmekle birlikte bu dozlar grubun diðer üyelerine göre daha düþüktür. NE ve 5-HT üzerindeki etki-lerinin birbirine oraný sitalopramdan sonra ikinci sýrada yer almaktadýr. Bu oran sitalopramda 1500 iken paroksetinde 320 civarýndadýr (Bourin ve ark. 2001).

Serotonin geri alým inhibitörleri (SSRI) serotonin geri alýmýný negatif allosterik modülasyon yolu ile yaparlar. Ancak serotonin reseptörleri üzerinde

(2)

uzun süreli etkileri olabilir ve bu etkileri ilaçlar arasýnda farklýlýk gösterir. Örneðin paroksetin pre-frontal kortikal alanlarda 5-HT2a reseptörlerinin sayý ve duyarlýlýðýný azaltýr. Bu etki yaþla azalýr. Serotonin taþýyýcýsý moleküler bir kompleks olup bir enzim yanýnda birçok baðlanma bölgesi içerir. Enzim, enerji üreten Na/K ATPase’dýr. Serotonin yanýnda Na+ ve SSRI baðlanma bölgeleri içerir.

SSRI’lar taþýyýcýda kendilerine özgü yere baðla-narak taþýyýcýnýn etkinliðini azaltýrlar (Vaswani ve ark. 2003, Stahl 1998). Böylece geri alým engellen-miþ olur.

Birçok antidepresan uzun süreli kullanýmda β reseptörlerde sayý ve duyarlýlýk azalmasýna neden olur. Paroksetin ise β reseptörlerde sayý ve duyarlýlýk azalmasýna neden olmaz. Bu özelliði ile diðer birçok antidepresan ilaçtan ayrýlýr. 1B/1D ter-minal otoreseptörlerde duyarsýzlaþmaya neden olur. Postsinaptik 1A reseptörlerini ise dolaylý yoldan aktive eder. Somatodendritik 1A reseptör-lerinde duyarsýzlaþmaya neden olarak serotonin salýnýmýnda disinhibisyona neden olur. Böylece aktivasyon normale döner. Klinikte etkinin geç ortaya çýkmasýnýn temel nedeni bu reseptör deðiþiklikleridir. Ek olarak imipramin etkilerini de taklit eden adaptif deðiþikliklere neden olur. Örneðin apomorfinle oluþan hipotermiyi antago-nize eder. Bu etki onun doðrudan NE üzerindeki etkisi ile baðlantýlýdýr. Paroksetinin yineleyen uygu-lamalarý ile klonidine baðlý hipotermiyi azaltýr. Bu olasýlýkla α2 reseptör duyarlýðý deðiþiklikleri ile

baðlantýlýdýr. Kemirgenlerdede spontan lokomotor aktiviteyi etkilememektedir. H1 afinitesi yoktur. Sedasyona neden olmaz. Alkol etkilerini de arttýr-maz.

Paroksetinin Raphe ve kortikal 1A reseptörleri üzerindeki etkisi farklýlýk göstermektedir. Bilindiði gibi PET baðlama yöntemi ile MSS’de nörotrans-mitter düzeyleri ölçülebilmektedir. SSRI uygula-masýnýn ardýndan sýçanlarda Raphe bölgesinde serotonin artýþý gösterilebilmektedir. Giovacchini ve ark. (2005) araþtýrmalarýnda maymunlarda akut paroksetin infüzyonunun etkilerini PET baðlama yöntemi ile araþtýrmýþlardýr. 3 saatlik bir infüz-yonun ardýndan Raphe bölgesinde 1A baðlamasý önemli ölçüde azalmýþtýr. Bu azalma bu bölgede hücre dýþý serotonin düzeyinde artmanýn gösterge-sidir. Bu azalma reseptörlerde internalizasyonla

baðlantýlýdýr. Serebral kortikal baðlamada ise geçici bir artma olmaktadýr. Bu olasýlýkla Raphe’de otore-septör inhibisyonuna baðlý bir azalmadýr.

Trombosit ve serum serotonin konsantrasyonlarý, trombosit monoamin oksidaz (MAO) aktivitesi, plazma kortizol ve prolaktin düzeyi paroksetin ve tianeptin alan depresyon hastalarýnda tedavi önce-si ve 4 haftalýk tedavi sonrasýnda ölçülerek karþýlaþtýrýlmýþtýr. Bilindiði gibi paroksetin bir SSRI’dýr. Tianeptin ise tersine serotonin geri alýmýný arttýrmaktadýr. Tianeptinle tedavi olan hastalarda bir deðiþme olmazken paroksetin alan olgularda, tedaviye yanýtla baðlantýlý olmaksýzýn tüm hastalarda trombosit serotonin düzeyi önemli ölçüde azalmýþtýr. Baþlangýçta trombosit serotonin düzeyi yüksek olan hastalar paroksetine yanýt ver-memiþlerdir. Ýki tedavi ile de serum serotonin, trombosit MAO aktivitesi, plazma kortizol ve pro-laktin düzeyleri deðiþmemiþtir. Tedavi öncesi trom-bosit serotonin düzeyinin paroksetine yanýtý kestirmede kullanýlabileceði ileri sürülmüþtür (Mück-Šeler ve ark. 2002).

Buspiron ve azapironlarla yapýlan deneysel çalýþ-malar postsinaptik 1a reseptörlerinin anksiyete, duygudurum ve ýsý regülasyonu ile baðlantýlý olduðunu göstermektedir. 5-HT2 reseptörleri yukardaki iþlevlere ek olarak cinsel iþlev, uyku, obsesyon ve kompulsiyonlar, yeme davranýþlarý, varsanýlar, psikoz ve panik ataklarý ile baðlantýlýdýr. 5-HT3ise bulantý, kusma, iþtah, gastrointestinal sis-tem (GIS) motilitesi üzerinde rolü vardýr. Anksiyete ve biliþsel ilevlerdeki rolü belirsizdir. Psikiyatrik hastalýklardaki etkinlikleri farklý yollar-la baðyollar-lantýlýdr. Prefrontal serotonerjik projeksiyon-lar üzerindeki etkileri antidepresan etkilerinden sorumludur. Raphe’den bazal gangliyonlara giden yollar üzerindeki etkiler obsesif kompulsif bozuk-luktaki etkilerden sorumludur. Hipokampal baðlantýlar üzerindeki etkiler panik bozukluðunda-ki etbozukluðunda-kilerden sorumludur. Hipotalamik baðlantýlar üzerindeki etkileri yeme bozukluklarý üzerindeki teraopotik etkilerden sorumludur (Stahl 1998).

Endokrin etkileri

SSRI’larýn endokrin sistem üzerinde akut ve kronik birçok etkileri vardýr. Akut dönemde ACTH ve kortizol, büyüme hormonu (GH), prolaktin,

(3)

oksi-tosin ve renin salýmýný artmaktadýr. Ancak tüm etkiler tüm SSRI’larca paylaþýlmamaktadýr. Örneðin fluvoksamin prolaktin salýnýmýný arttýrmaz (Raap ve ark. 1999). Damariçi L-triptofan enjek-siyonuna GH yanýtý insanda postsinaptik 1A iþlevi-ni ölçmek için iyi bir deneysel modeldir. Çok sayýda araþtýrmada depresyon olgularýnda GH yanýtýnda azalma olduðu gösterilmiþtir. Bu bozukluk antidep-resan tedavi ile düzelmektedir. Serotonerjik etki hem hastalarda hem de normal kontrollerde bu reseptör iþlevini arttýrmaktadýr. Ancak bu deðiþik-liðin ortaya çýkþ zamaný konusunda bilgilerimiz eksiktir. Adaptif reseptör deðiþiklikleri klinik etki-ler yanýnda nöroendokrin yanýtlarý da deðiþtirir. Nöroendokrin etkiler ilaçlar arasýnda farklýlýk gös-terir. Saðlýklý gönüllülerde klomipramin damariçi L-triptofan uygulamasýnýn ardýndan iki saat içinde GH salýnýmýný arttýrmaktadýr. Porter ve ark. (1999) araþtýrmalarýnda paroksetin ve venlafaksinin L-triptofan enjeksiyonuna yanýtý deðer-lendirmiþlerdir. Araþtýrmalarýnda yaþlarý 18-40 yaþlarý arasýnda olan 12 saðlýklý insaný kullan-mýþlardýr. Önceden venlafaksin alan olgularda l-triptofan uygulamasýnýn ardýndan GH yanýtýnda önemli ölçüde artýþ olmuþtur. Önceden paroksetin alan grupta GH yanýtýnda artýþ olmamýþtýr. Bu gözlem paroksetine baðlý serotonerjik iþlev artýþýn-da postsinaptik 1A reseptörünün rolünün olmadýðýný göstermektedir.

Hayvan deneylerinde diðer SSRI’lardan farklý olarak kortizolü etkilemez. ACTH düzeyini arttýr-maz. Büyüme hormonu, LH, testesteron ve mela-tonin düzeylerini etkilemez. Uygunsuz ADH salýnýmýna neden olabilir (Kubota ve Miyata 2006). Oliguri, serum ozmolalitesinde düþme ve hiponat-remiye neden olabilir.

Dopaminerjik sistem üzerindeki etkileri

Nakayama (2002) paroksetinin prefrontal korteks-te (PFC) serotonin ve dopaminin hücre dýþý düzey-lerine etkisini sýçanlarda mikrodiyaliz yöntemi ile araþtýrmýþtýr. 5-HT’nin nukleus akkumbenste (NAc) DA salýnýmýna neden olduðu bilinmektedir. Bu salýnýmýn 5-HT3 aracýlý olmasý kuvvetle muhtemeldir. Ayrýca öncelikle NAc olmak üzere hem bu alanda hem de PFC’deki dopaminerjik aktivasyon pekiþtirme ve ödül yaþantýsý ile baðlan-týlýdýr. Bu araþtýrmada mPFC’de paroksetinin

hücre dýþý DA miktarýný önemli ölçüde arttýrdýðý bulunmuþtur. Bu etkinin 5-HT3 antagonisti granisetron ile inhibe edilmesi de burada aracý reseptörlerin 5-HT3olduðunu göstermektedir. Paroksetinin 1A antagonistleri ile kombine olarak kullanýmýnda amfetamin yoksunluðunda görülen ödül defisitlerini ortadan kaldýrmaktadýr. Amfetamin yoksunluðunda depresyonun temel belirtilerinden olan zevk azlýðý sýk olarak izlenmek-tedir. Bu belirti þizofreninin negatif belirtileri arasýnda da yer almaktadýr. Sýçanlarda kendi ken-dini uyarma yöntemi ile paroksetinin 1A antago-nistleri ((2'-methoxy-phenyl)-1-[2'-(n-(2''-pyri-dinyl)-p-iodobenzamido]-ethyl- piperazine (p-MPPI) gibi), ile kombine kullaným, amfetamin yok-sunluk eþiðinde yükselme görülmüþtür. Bu yük-selme paroksetin ve p-MPPI tek tek kullanýldýðýnda izlenmemektedir. (Markou ve Harrison 2005). Benzer gözlemler nikotin yoksunluðu için de geçer-lidir. Bu gözlemden yola çýkarak SSRI ve 1A anta-gonistlerinin baðýmlýlýk tedavisinde kullanýlabile-ceði düþünülebilir.

Elektrofizyolojik etkileri

Hayvan ve insan deneylerinde paroksetin kullanýmý ile EEG kayýtlarýnda sedasyon belirtileri izlenmez. EEG’de uyanýýklýk düzeyini arttýrýr. Bu etkisi doza baðýmlýdýr. Hayvan deneylerinde uyanýklýk düzeyini arttýrýr. Uyku latansýný geciktirir. Yavaþ dalga uykusunu azaltýr, REM ise baskýlanýr. REM üzerindeki etkileri dozla artar. Depresyon olgu-larýnda sabah verilen paroksetin yavaþ dalga uykusunu arttýrabilmektedir. Ayrýca uykuya dalma süresini de kýsaltmaktadýr. Toplam uyku süresini etkilememektedir.

Paroksetinin serotonerjik etkisi uyku parametreleri kullanýlarak sitalopram ile karþýlaþtýrýlmýþtýr. Bilindiði gibi SSRI’lar olasýlýkla beyin sapý sero-tonin düzeyini arttýrarak REM basklýlanmasýna neden olurlar. Bir araþtýrmada 12 saðlýklý gönüllüde benzer dozlarýn uyku parametreleri üzerine etkileri araþtýrýlmýþtýr. Her iki ilaçla da REM önemli ölçüde baskýlanmýþtýr. Uyku bölünmesi de her iki ilaçla da artmýþtýr. Bu iki parametredeki deðiþik-liklerin doðrudan serotoninle baðlantýlý olduðu kabul edilmektedir. Ancak REM baskýlanmasý ve uyku bölünmesi her ikisi de paroksetin grubunda daha belirgin olmuþtur (Wilson ve ark. 2004).

(4)

Kolinerjik sistem üzerindeki etkileri

Paroksetinin antikolinerjik etkisi klomipramin ve fluvoksamin ile karþýlaþtýrýlmýþtýr. SSRI’lar arasýn-da muskarinik reseptör afinitesi en yüksek olan paroksetindir. Bir araþtýrmada sözkonusu üç ilacýn oksotremorinle oluþan tremor, spontan defekasyon ve pasif kaçýnma davranýþý üzerindeki etkileri fare-lerde karþýlaþtýrýlmýþtýr. Paroksetin ve klomipramin oksotremorinle oluþan tremoru inhibe etmiþ, spon-tan defekasyonu azaltmýþ, pasif kaçýnma davranýþýný ise bozmuþtur. Bu etkilerin paroksetinde klomipraminden az, fluvoksaminden fazla olduðu görülmüþtür (Fujishiro ve ark. 2002). Depresyonda, hayvan modellerinde kolinerjik sis-temin duyarlýlýðýnýn arttýðý gözlenmektedir. Kolinerjik bozukluklar REM latansýnda azalmaya ve REM yoðunluðunda artmaya neden olur. Bu bozukluklar, bilindiði gibi depresyon olgularýnda izlenen bozukluklardýr. Antikolinerjik etkinin anti-depresan etkiye katkýda bulunduðu kabul edilmek-tedir.

Beyinde nikotinik asetil kolin reseptörleri (nAChR) farklý altbirim kompozisyonlarýna sahip-tir. Her altbirim farklý genlerle kontrol edilmekte-dir. Fryer ve Lukas (1999) doku kültürleri ile yap-týklarý araþtýrmalarýnda paroksetinin α3β4-nAChR reseptörlerini bloke ettiðini göstermiþlerdir. Bu etki sertralin ve nefazodon ile de gözlenmektedir. Daha yüksek dozlarda V274T-α7-nAChR üzerinde de blokaj etkisi gözlenmektedir. Bu gözlemler nAChR reseptör altbirimlerinin antidepresan için hedef olabileceðini göstermektedir.

Kardiyovasküler etkileri

Kalp üzerindeki etkileri olaðan tedavi dozlarýnda trisiklik antidepresanlardan belirgin olarak azdýr. Bu etkileri yüksek dozlarda artmaktadýr. Klinik kullaným dozlarýnda hafif kinidin benzeri etkisi vardýr. Hayvan deneylerinde PQ uzamasý, hipotan-siyon, bradikardi ve taþikardi izlenebilmektedir. Olaðan dozlarda insanda kalp hýzýný, kan basýncý ve EKG parametrelerini etkilemez.

P maddesi

Depresyonda P maddesi düzeyi yüksek bulunmak-tadýr. Antidepresan tedavinin, birçok beyin

alan-larýnda P maddesini azalttýðý bilinmektedir. Bu azalma, tedaviye yanýt verenlerde daha belirgin olmaktadýr. Etkilerini nörokinin reseptörleri aracýlýðý ile gösterir. Reseptörleri NK1, NK2 ve NK3 olmak üzere 3 tanedir. P maddesi etkilerini NK1 üzerinden gösterir. NK1 reseptörlerinin seçici antagonistlerce blokajýnýn, serotonerjik nöral ileti-mi arttýrdýðý bilinmektedir. Duygudurum üzerinde modülatör etkisi vardýr. NK1 antagonistleri bunaltý gidericidir. Serotonerjik 1A reseptörünün, NK1 antagonistleri tarafýndan sayý ve duyarlýlýklarý azaltýlmaktadýr. Bu þekilde serotonerjik nöral ile-tim artar. MK-869 gibi P maddesi antagonistleri antidepresan etki yapmaktadýr.

NK1 antagonistleri paroksetine baðlý kortikal sero-tonin artýþýný arttýrmaktadýrlar . NK1 antagonistleri ile SSRI kombinasyonlarýnda zorlu yüzme gibi hay-van modellerinde antidepresan etkide artma olmaktadýr (Chenu ve ark. 2006, Hökfelt ve ark. 2001).

Glutamaterjik sistem

Son yýllarda glutamaterjik sistemin birçok psikiyat-rik hastalýktaki rolü konusunda bilgilerimiz art-mýþtýr. Özellikle iyonotropik NMDA reseptör-lerinin glutamat ile aþýrý uyarýlmasýnýn hücre ölümüne yol açtýðý bilinmektedir. Bu süreç depres-yon yanýnda birçok nörolojik hastalýðýn da temelinde yer alan fizyopatolojik düzeneklerden biridir. NMDA antagonistleri antidepresan etki yapmaktadýrlar. Örneðin ketamin hayvan model-lerinde antidepresandýr. AMPA reseptörleri için de benzer þeyler söylenmektedir. Örneðin AMPA reseptör aktivasyonu beyin kaynaklý nörotrofik fak-törleri (BDNF) arttýrmaktadýr. BDNF’nin antidep-resan etki yaptýðý bilinmektedir. AMPA etkisini art-týran maddeler hayvan modellerinde andidepresan etki yapmaktadýrlar. Martinez-Turrillas ve ark. (2002) araþtýrmalarýnda farklý etki düzeneði olan desipramin ve paroksetinin AMPA reseptörler üzerindeki etkilerini sýçanlarda incelemiþlerdir. Ýki ilaçta da akut tedavide AMPA reseptörleri üzerinde bir etki saptanmamýþtýr. 21 günlük kronik tedavi süresinin sonunda sýçanlar son enjeksiyon-dan 24 saat sonra öldürülerek AMPA reseptörleri yeniden deðerlendirilmiþtir. GluR1 ve GluR2/3 reseptör altbirimlerinde membran fraksiyonlarýnda her iki ilaçla da artma olduðu bulunmuþtur. Toplam

(5)

miktar ise deðiþmemiþtir. Bu etki hipokampal alan-larda belirgin olmuþ, frontal kortikal alanalan-larda izlenmemiþtir. Bu gözlemler antidepresanlara baðlý bu etkilerin depresyon tedavisindeki önemini göstermekte ve depresyon oluþumundaki nöronal deðiþikliklere ýþýk turmaktadýr.

Nörotrofik faktörler

Hayvan deneylerinde BDNF antidepresan etki yapar. Antidepresan ilaçlar BDNF gen ifadelerini arttýrýrlar. Ancak ilaçlarýn BDNF gen gen ifadeleri üzerindeki etkileri zaman içinde farklýlýk göstere-bilmektedir. Örneðin tranilsipromin ve fluoksetin ile 14 günlük tedavinin ardýndan, dört saatte azal-ma gözlenirken 24 saatte tranilsipromin, fluok-setin, paroksetin ve sertralinle artma gözlenmekte-dir. Tek enjeksiyonu ardýndan ise bu ilaçlarýn hep-sinde 4 saatte downregülasyon oluyorken, ilaç son-rasý 24 saatte tranilsipromin, fluoksetin ve paroksetinle deðiþiklik gözlenmemektedir. Nörotrofin 3 gen ifadeleri ise etkilenmemektedir. Sonuç olarak antidepresanlarýn BDNF ve nörotrofik faktörler üzerindeki etkilerinin basit bir artma veya azalmadan öte karmaþýk bir süreç olduðu ileri sürülmektedir (Coppell ve ark. 2003).

KLÝNÝK FARMAKOLOJÝ Farmakokinetik

Paroksetin, fluoksetin ve sitalopram gibi rasemik bir karýþým deðildir. Saf enantiyomerdir. Bu onun farmakokinetiðinin diðer bazý SSRI ilaçlara göre daha uniform olmasýný saðlar.

Oral yola iyi emilir. Emilimi gýdalardan ve antia-sitlerden etkilenmez. Daðýlým hacmi çok geniþtir. Bifazik bir metabolizma gösterir. Yoðun bir þekilde karaciðerde ilk geçiþ metabolizmasýna uðrar. Bu metabolizmada bir doygunluk sözkonusudur. Bu nedenle yineleyen uygulamalarda çizgisel olmayan bir farmakokinetik gösterir. Ortalama yarý ömrü 24 saat kadardýr. CYP 2D6 için yavaþ metabolize edi-cilerde yarý ömür uzamaktadýr. Yarý ömrü kiþiler arasýnda 7-65 saat arasýnda deðiþmektedir. Bu özel-liði ile günde tek doz kullanýma izin verir. Plazma denge düzeyi yaklaþýk 7-14 günde oluþur. Terapotik etkinlik ve plazma düzeyi ve yan etkiler arasýnda bað kurulamamýþtýr. Bu özelliði ile diðer özgül sero-tonin geri alým engelleyicilerine benzer. %95 oranýnda plazma proteinlerine baðlanýr. Bu özelliði ile proteine yüksek oranda baðlanan ilaçlarla etki-leþebilir. Bu açýdan dikkatli olunmalýdýr.

Tablo 1. Antidepresan ilaçlarýn deðiþik nörotransmitterler ve reseptörler üzerindeki etkileri (nörotransmitterler için IC50 ve reseptörler için nM/L olarak Ki deðerleri)

5HT NE DA αα1 αα2 H1 M Amitriptilin 87 79 0.91 Desipramin 1400 12 0.0086 Fluoksetin 25 500 5000 5900 >10000 1000 1300 Fluvoksamin 6.2 1100 180 Ýmipramin 100 65 0.65 Maprotilin 6100 12 Mirtazapin 5000 2000 Yok ? ? ? ? Paroksetin 1 350 5100 >10000 >10000 1000 89 Reboksetin 1070 8 >10000 >10000 >10000 1400 3900 Sertralin 7 1400 48 300 5000 >10000 500 Sitalopram 3 3900 >10000 4500 >10000 470 2900 Essitalopram 1.1 7841 >10000 R-sitalopram 36 >10000 >10000 Venlafaksin 39 213 2800 >10000 >10000 >10000 >50000

(6)

Metabolitlerinin aktivitesi ihmal edilebilecek kadar azdýr. Ýnaktif olarak kabul edilmektedir. Ana molekülün %5’inden azý deðiþmeden idrar ve feçes yolu ile atýlmaktadýr. Ýdrarla deðiþmeden atýlan miktar oral dozun %2’sinden azdýr. Atýlýmý bifazik-tir. Metabolizmasýnda 2D6 ve 3A4 rolü vardýr. 2D6 inhibitörleri ile paroksetin plazma düzeyi önemli ölçüde artmaktadýr. Bu enzimlerin inhibitör ve indüktörleri ile substratlarý ile etkileþir. Paroksetin ayný anda p-glikoprotein (PGP) substratýdýr. Etkileþmelerinde bunun da rolü vardýr. Karaciðerde ilk geçiþ metabolizmasýna uðrar. Alýnan paroksetinin önemli bir bölümü %36 kadarý feçesle atýlýr. Daðýlým hacmi geniþ olup kiþiler arasýnda 3.1-28 L/kg arasýnda deðiþkenlik göstere-bilmektedir. 20 mg/gün dozunda AUC 191ng/-hr/mL ile 1481 ng/191ng/-hr/mL arasýnda deðiþmektedir. 20-50 mg/gün doz aralýðýnda C max 10.7-31.1 ng/ml, C min 5.1-11.7 arasýnda deðiþmektedir. Tek dozda biyoyararlanýmý %50’nin altýnda iken yineliyen uygulamalarda önemli ölçüde artar. Diðer lipofilik maddelere benzer biçimde yoðun biçimde karaciðerde metabolize olur. Metabolizmasýnda ilk aþama metilen dioksi köprüsünün osidatif metabo-lizma ile açýlmasý ve dengesiz erken katekol metabolitlerine parçalanmasýdýr. Ardýndan meta pozisyonunda metilasyon yolu ile meta-metoksi veya para pozisyonunda para-metoksi türevlerine parçalanýr. Ardýndan bu iki metabolit de sülfirik asit ve glukronik asitle konjuge olarak atýlýr. Ýlk reaksiyon yani oksidatif parçalanma CYP sistemi ile olur. Metilasyon iþlevi ise diðer enzimlerce yapýlýr. O-metilasyon iþlevi katekol O metil trans-feraz aracýlýðý ile olur. Meta O metil metabolit, veya gukronid ve sülfat metabolitler zayýf metabo-lize edicilerde düþük miktarlarda olmaktadýr. Ancak para O metil metabolit veya glukronik asit

konjugatlarý hýzlý ve yavaþ metabolize edicilerde eþit oranda bulunmaktadýr (Hiemke ve Härtter 2000). Büyük ölçüde böbrekler, ikinci olarak da feçes yolu ile atýlýr. Birçok polar metaboliti saptan-mýþtýr. Bunlarýn hiçbiri aktif deðildir. Yapýsý tam olrak bilinmeyen bir metaboliti paroksetine benzer biçimde spartein metabolizmasýný inhibe etmekte-dir (DeVane 1999). 2D6 polimorfizmleri parokse-tin plazma düzeyini etkilemektedir. Sawamura ve ark. (2004) araþtýrmalarýnda bu konuyu araþtýr-mýþlardýr. 10, 20, 30 ve 40 mg/gün dozlarýnda plaz-ma düzeylerini ölçmüþler, artan dozlarda kinetiðin çizgisel olmayan biçimde deðiþtiðini görmüþlerdir. 2D6*10 alel gösterenlerde olmayanlara göre plaz-ma düzeyi 10 mg/gün dozunda belirgin olarak yük-sek bulunmuþtur. *1/*1, *1/*10 ve *10/*10 aleli gösterenlerde yüksek dozlarda belirgin bir fark bulunmamýþtýr. 2D6*5 aleli olanlar olmayanlara göre belirgin olarak plazma düzeyi yüksek olmuþ-tur. Ancak bu alelde aradaki fark istatistiksel açý-dan önemli ölçüde bulunmamýþtýr. Yazarlar bunu hasta sayýsýnýn azlýðýna baðlamaktadýrlar. Tablo 2’de paroksetinin farmakokinetiði ile ilgili bazý parametreler, Tablo 3’te CYP sistemi üzerinde SSRI ilaçlarýn ve diðer bazý antidepresanlarýn inhibisyon özellikleri verilmektedir.

Ueda ve ark. (2006) 2D6 polimorfizminin paroksetin plazma düzeylerine etkilerini 55 Japon hastada araþtýrmýþlardýr. Paroksetin yoðun biçimde 2D6 ile metabolize olur. Olgulara ortalama 24± 10 mg/gün (10-40 mg/gün) paroksetin en 2 hafta süre uygulanmýþ. Bu þekilde denge düzeyine ulaþýlmýþtýr. 10, 20, 30 ve 40 mg/gün dozlarýnda paroksetin düzeyi sýra ile 15.8±15.0, 47.4±32.0, 101.2±59.9 and 177.5±123.6 ng/ml olarak saptanmýþtýr. CYP2D6T5, CYP2D6T10 ve CYP2D6T41 alel sýklýklarý sýra ile %1.8, %41.8 ve %1.8 olarak

Tablo 2. Paroksetin farmakokinetiði ile ilgili bazý parametreler

Biyoyararlanýmý, % >64

T max, saat (aralýk) 5 (1-11)

Plazma proteinlerine baðlanma, % 93

Daðýlým hacmi (L/kg) (aralýk) 17 (3-28)

Klerens (L/saat) 36-167

Yarý ömür 18(7-65)

Ortalama denge düzeyi konsantrasyonu (ng/ml) 100-600 Ýdrarda deðiþmeden atýlan miktar (% oral doz) <2

(7)

bulunmuþtur. Araþtýrmanýn önemli bulgularýndan birisi paroksetin düzeyinin kiþilerarasýnda 500 kata dek ulaþan farklýlýk göstermesidir. Bu farklýlýkta doz ve kiloya göre düzeltme yapýdýðýnda farklýlýk 70 kat kadar olmaktadýr. 2D6*2 aleli enzim aktivitesi-ni önemli ölçüde arttýrmaktadýr. Denekler sahip olduklarý fonksiyonel alellere göre sýnýflandýrýldýk-larýnda bir fonksiyonel aleli olanlarda 2 alel olan-lara göre paroksetin plazma düzeyi belirgin oolan-larak artmaktadýr.

Paroksetinin terapotik etkinliði ile plazma düzeyi arasýnda bað yoktur. Plazma düzeyi 2D6 inhibis-yonu ile baðlantýlýdýr. Doz arttýkça 2D6 inhibisinhibis-yonu artar. Plazma düzeyi de çizgisel olmayan biçimde artar (Vaswani ve ark. 2003).

Paroksetinle klinik etkinlikle plazma düzeyi arasýn-da bað olmamakla birlikte 10 ng/mL kan düzeyinde yanýt olasýlýðý %50 iken, paroksetin düzeyi 40-120 ng/mL arasýnda olanlarda yanýt olasýlýðý %76 olarak verilmektedir. Ancak 20 ve 40 mg/gün dozlarýnýn etkinliklerinin karþýlaþtýrýlmasý halinde 20 mg/gün dozunun optimal olduðu görülmektedir.

Klinik kullaným

Serotonerjik etkili diðer ilaçlarla serotonin sendro-mu olasýdýr. Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI) ile kombine edilemez. Böyle bir

kombi-nasyonda serotonin sendromu ve hipertasif kriz olabilir. Birinden diðerine geçerken arada en az iki haftalýk bir ara býrakýlmalýdýr. Serotonin sendromu (SS) lityumla kombinasyon için de geçerlidir. Bu kombinasyonda da serotonin sendromu olabilir. Digoksinle kombinasyonda ciddi bir etkileþme bildirilmemiþ olmakla birlikte digoksinin terapotik indeksi dar bir ilaç olmasý nedeni ile da dikkatli olunmalýdýr. Trisikliklerle kombinasyon-da kombinasyon-da dikkatli olunmalýdýr. Bilindiði gibi trisiklikler büyük ölçüde 2D6 substratýdýr. Paroksetin ise bu enzimin güçlü bir inhibitörüdür. Fenotiyazinlerle ve tip I antiaritmiklerle de etkileþebilir. Astemizol, cisaprid, pimozid, terfenadin, tiyoridazinle de tehlikeli etkileþmeleri olabilir. Bu ilaçlarla kombine edilememelidir. Metabolizmasýnda 3A4’ün de rolü vardýr. 2D6 ve 3A4’ün inhibitör, indüktör ve sub-stratlarý ile etkileþmesi beklenir.

Yaþlýlarda atýlým yarý ömrü ve plazma doruk düzeyi gençlere göre artar. Bu nedenle yaþlýlarda düþük dozda baþlanmalý ve gereksinime ve toleransa göre doz ayarlanmalýdýr. Böbrek yetmezliðinde de atýlýmý yavaþlar, plazma konsantrasyonu artar. Ancak bu deðiþikliklerin kreatinin klerensinin 30 ml/dakikanýn altýna düþmüþ hastalarda sözkonusu olduðu da akýlda tutulmalýdýr. Bu nedenle aðýr böbrek hastalarýnda da doz ayarlamasý gerekir. Paroksetin süte geçer. Süte geçen miktar annenin

Tablo 3. Özgül serotonin geri alým engelleyicileri ve yeni antidepresanlarýn CYP450 üzerindeki inhibisyon etki-leri

Sitokrom P450

Antidepresan 1A2 2C9 2C19 2D6 2E1 3A4

Bupropion 2B6++ Fluoksetin + ++ ++ ++++ - + Norfluoksetin + ++ ++ ++++ - ++ Sertralin ++ ++ ++ + - + Paroksetin ++ ++ ++ ++++ - ++ Fluvoksamin ++++ ++ +++ + - 0 Sitalopram + 0 0 + 0 0 2C19+ Desmetilsitalopram 0 0 0 + 0 +++ Essitalopram 2C19+ Trazodon + Venlafaksin 0 0 0 + - + O-desmetilvenlafaksin 0 0 0 0 - 0 Mirtazapin + - - + - + Reboksetin 0 0 0 +

(8)

aldýðý dozla baðlantý gösterir. Geçen oran %1.13-1.25 (0.5–2.24) kadardýr. Bazen saptanabilir oran-lara ulaþmaz. Süte geçen miktar fluoksetin ve sitaloprama göre daha azdýr. Sertralin fluvoksamin-den ise daha fazladýr (Begg ve ark. 1999).

Yazýþma adresi: Dr. Nevzat Yüksel, Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Beþevler Ankara, nyuk-sel@gazi.edu.tr

KAYNAKLAR Begg EJ, Duffull SB, Saunders DA ve ark. (1999) Paroxetine in

human milk. Br J Clin Pharmacol, 48:142-147.

Bourin M, Chue P and Guillon Y (2001) Paroxetine: A review. CNS Drug Reviews, 7(1):25-47.

Brunello N, Mendlewicz J, Kasper S ve ark. (2002) The role of noradrenaline and selective noradrenaline reuptake inhibition in depression. Eur Neuropsychopharmacol, 12:461-475. Chenu F, Guiard BP, Bourin M ve ark. (2006) Antidepressant-like activity of selective serotonin reuptake inhibitors combined with a NK1 receptor antagonist in the mouse forced swimming test. Behav Brain Res, 172:256-263.

Cherek DR, Lane SD, Pietras CJ ve ark. (2002) Effects of chronic paroxetine administration on measures of aggressive and impulsive responses of adult males with a history of conduct disorder. Psychopharmacology, 159:266-274.

Coppell AL, Pei Q, Zetterström TSC (2003) Bi-phasic change in BDNF gene expression following antidepressant drug treat-ment. Neuropharmacology, 44:903-910.

DeVane CL (1999) Metabolism and Pharmacokinetics of Selective Serotonin Reuptake Inhibitors. Cellular and Molecular Neurobiology, 19(4):

Fryer JD, Lukas RJ (1999) Antidepressants noncompetitively inhibit nicotinic acetylcholine receptor function. J Neurochem, 72:1117-1124.

Fujishiro J, Imanishi T, Onozawa K ve ark. (2002) Comparison of the anticholinergic effects of the serotonergic antidepres-sants, paroxetine, fluvoxamine and clomipramine. Eur J Pharmacol, 454:183-188.

Giovacchini G, Lang L, Ma Y ve ark. (2005) Differential effects of paroxetine on raphe and cortical 5-HT1A binding: A PET study in monkeys. Neuroimage, 28:238-248.

Greenblatt DJ, vonMoltke LL, Harmatz JS ve ark. (1998) Drug interactions with newer antidepressants. Role of human cytochromes P450. J Clin Psychiatry, 59(Suppl 15):19-27. Hiemke C, Härtter S (2000) Pharmacokinetics of selective sero-tonin reuptake inhibitors Pharmacology & Therapeutics, 85: 11-28.

Hökfelt t, Pernow B, Wahren J (2001) Substance P: a pioneer amongst neuropeptides. J Int Med, 249:27-40.

Karnik NS, Maldonado JR (2005) Antidepressant and statin interactions: A review and case report simvastatin and nefa-zodon-induced rhabdomyolysis and transaminitis. Psychoso-matics, 46 (6): 565-568.

Kent JM (2000) SNRIs, NaSSAs, and NaRIs new agents for the treatment of depression. Lancet, 355: 911-918.

Kubota T, Miyata A (2006) Syndrome of inappropriate secretion of antidiuretic hormone associated with paroxetine. J Anesth, 20:126-128.

Markou A, Harrison AA, Chevrette J ve ark. (2005) Paroxetine combined with a 5-HT1A receptor antagonist reversed reward deficits observed during amphetamine withdrawal in rats. Psychopharmacology, 178: 133-142.

Martinez-Turrillas R, Frechilla D ve ark. (2002) Chronic antide-pressant treatment increases the membrane expression of AMPA receptors in rat hippocampus. Neuropharmacology, 43: 1230-1237.

Mück-Šeler D, Pivac N, Šagud M ve ark. (2002) The effects of paroxetine and tianeptine on peripheral biochemical markers in major depression. Prog Neuropsychopharmacol Biol Psychiatry, 26: 1235-1243.

Nakayama K (2002) Effect of paroxetine on extracellular sero-tonin and dopamine levels in the prefrontal cortex. Naunyn-Schmiedeberg’s Arch Pharmacol, 365:102-105.

Porter RJ, McAllister-Williams RH, Young AH (1999) Acute effects of venlafaxine and paroxetine on serotonergic transmis-sion in human volunteers. Psychopharmacology, 146:194-198. Raap DK and Van de Kar LD (1999) Selective serotonin Reuptake inhibitors and Neuroendocrine function. Life Sciences. Vol. 65, No. 12. s.1217-1235.

Sawamura K, Suzuki Y, Someya T (2004) Effects of dosage and CYP2D6-mutated allele on plasma concentration of paroxetine. Eur J Clin Pharmacol, 60: 553-557.

Spina E, Scordo MG D’Arrigo C (2003) Metabolic drug inter-actions with new psychotropic agents. Fundamental & Clinical Pharmacology, 17:517-538.

Stahl SM (1998) Mechanism of action of serotonin selective reuptake inhibitors. Serotonin receptors and pathways mediate therapeutic effects and side effects. J Affect Dis, 51:215-235. Ueda M, Hirokane G, Morita S ve ark. (2006) The impact of CYP2D6 genotypes on the plasma concentration of paroxetine in Japanese psychiatric patients. Prog Neuropsychopharmacol Biol Psychiatry, 30: 486-491.

Vaswani M, Linda FK, Ramesh S (2003) Role of selective sero-tonin reuptake inhibitors in psychiatric disorders: a comprehen-sive review. Prog Neuropsychopharmacol Biol Psychiatry, 27: 85-102 .

Wilson SJ, Bailey JE, Rich AS ve ark. (2004) Using sleep to eval-uate comparative serotonergic effects of paroxetine and citalo-pram. Eur Neuropsychopharmacol, 14:367-372.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak şimdi yıldızın ışığındaki bu dalgalanmayı, ancak bir ikili yıldız sisteminin ve bu sistemde bulunan bir üçüncü cismin, Jüpi- ter’in üç kat büyüklüğünde ve

Heyecana kapılmak, her san’at- kâr için ölüm, hiç olmazsa hitap et­ tiği kimseler hâkim olmak arzusun­ dan feragat demektir. San’atkar hisli olmağa,

teknolojisi bölümü başkanı olan Ken Ford, &#34;bu, insanlı uzay araştırmaları için büyük potansiyel taşıyan, heyecan verici bir proje&#34; diyor.. Tasarımcıları,

Onu, izahım yaptığımız İlmî anlamıyla veya yine bu anlama bağh kaba tecellileriyle de ahr ve bir nevi söğm eye benzer hakaret edasından ayırt ederek kullamrsak

Eğer hipernovalarla gama ışını patla- maları gerçekten aynı şeyse, hipernova kabuklarının incelenmesi, bize gama ışını patlamaları konusunda bilmediği- miz pek çok

Gerçek, Iıı’-ı- 'âp Müzesi müdürü belediye reis mu­ avini Lûtfi Akscy, bunların başında mür.enm oill assa Tevfik Fikret kıs - mınm hazırlanmasında

1933 yılında «Yedi Gün» mecmuası ile «Karikatür» mecmua­ larını çıkardı, idarehanesi, Vakit gazetesinin altında küçük bir dükkândı.. «Yedi Gün»

Kısacası, vatanı için ölümü göze alabilecek bir insan olarak yetiştirilmişti Nâzım Hikmet.... - A ske ri